• Sonuç bulunamadı

Çocukluk Çağı Gelişim Dönemlerine Göre Medya Kullanımı

3. Teknoloji tabanlı medya etkileri ve çocuk gelişimi süreci

3.1. Duygusal gelişim ve medya

Duygular, insan olmanın en önemli unsurlarıdır. Bazı araştır-macılar mutluluk, şaşkınlık, korku, kızgınlık ve üzüntü gibi bazı temel duyguların yaşamın ilk birkaç haftasında bile varolduğunu ve bunun bebeğin yüz ifadelerinde açıkça görülebildiğini belirt-mektedirler (Bayhan ve Artan, 2004).

0-3 yaş duygusal gelişim ve medya etkileri

Öğrenme ve hatırlama becerisi, yaşamın ilk haftalarından itiba-ren mevcuttur. Ebeveyne ve diğerlerine bağlılık, ilk yılın sonlarına doğru oluşur. Kişisel farkındalık ikinci yılda gelişir (Bayhan ve Ar-tan, 2004: 15). 0-3 yaş arasındaki çocukla birlikte paylaşılan zaman, onun kişilerarası iletişime alışmasına ve yavaş yavaş sosyal çevresi-ni tanımasına yol açar. İletişimin temel esası olan konuşma beceri-lerinin temelini bu dönemde atar. Bu dönemde aşırı miktarda med-ya etkisine maruz kalan çocuk duygusal ve sosmed-yal iletişime geçmede zorlanabilir. Örneğin televizyon karşısında çocuğu besleme, uyutma gibi davranışlar ileride oluşacak yeme bozuklukları, uyum sorunla-rının temelini oluşturabilir. Sosyal duygusal gelişim içinde, duygula-rın şekillenmesine baktığımızda bebeklerin ilk sosyal davranışı ola-rak anneye bağlanma ve anneden kopma görülür (Morgan,l981).

Anne ve çocuk arasındaki ilk sevgi temasları, “dokunmanın verdiği rahatlık” gereksinimi, çocuğun temel güvenin oluşmasın-da birinci sırayı oluşturur. Bu nedenle bebekler için sevgi, duy-gusal ilgi ve birlikte paylaşılacak zaman çok önemlidir. Ebevey-nin teknoloji kökenli medya tutkusu çocuğa ayrılacak zamanın bu şekilde paylaılması veya çocuğun algılamısını karıştıran ortamda açık olarak bulunan medya ortamları, bağlanma koşullanmasını olumsuz yönde etkileyebilmektedir (Rideout ve Hamel, 2006). Bu

dönem, kontrolün en yüksek düzeyde tutulduğu bir medya kulla-nım sıklığını gerektirmektedir.

3-7 yaş duygusal gelişim ve medya etkisi

Diğer çocuklara karşı ilginin artmasına rağmen, aile hâlâ yaşa-mın odağıdır. Bağımsızlık, kişisel kontrol ve özbakım bu dönemde artar. Oyun yaratıcılık ve hayal etme daha detaylı hale gelir (Bay-han ve Artan, 2004: 15). 3-7 yaş arasında öncelikli olarak dil geli-şimi kazanımıyla birlikte, çocuk her gün yeni kelimeler öğrenerek dile hakim olmaya başlar. Televizyon izlemenin çocukta dil gelişi-mini arttırdığı, kelime haznesini geliştirdiği yönünde çalışma bul-guları olmakla birlikte, eğer çocuk kontrolsüz bir şekilde televizyo-na maruz kalırsa, çocuğun sosyalleşmesi, yakınları ile diyalog kur-ması, sosyal adaptasyonu ve dil gelişiminde sorunlar yaşanabildiği yolunda araştırmalarda mevcuttur (Pasquier, Buzzi ve ark., 1998).

Özellikle korku, kaygı gibi duygular çocukluk döneminin en önemli duygusal işlevleridir. Bu dönemde korkularla ilgili pek çok yaklaşım vardır. Bazı korkular bir filimden, bir masaldan etkilen-meleri sonucu oluşurken, bazı korkuların kaynağı da çocukların hayal güçleridir (Bayhan ve Artan, 2004). Eğer çocuk fazla televiz-yon seyrederse, Gerbner ve Gross (1976)’un da belirttiği gibi, dün-yayı korkutucu bir yer olarak algılayabilmektedir. Fazla televizyon seyreden çocukların, az televizyon izleyenlere göre daha kaygılı ve saldırgan davranışlar sergilemesi, saldırganlık ögesi yoğun televiz-yonun korkutucu hayaller için hazırladığı zemindir (Wei, 2007). Oysa bu dönemde çocuğun gereksinimi olan şeyler, yapıcı ve geli-şimini hızlandırıcı hayallerdir.

7-12 yaş duygusal gelişim ve medya etkisi

‘Ben’ kavramının gelişimiyle birlikte, çocuğun benlik yapısı bu dönemde yetişkin düzeye ulaşma çabasındadır. Çocuk için ken-di deneyimleri önem kazanmaya başlar. 7-12 yaş arası dönemde,

okul artık aile ile geçirilen zamanın önüne geçmeye başlamıştır. Okul yıllarında çocuklar arkadaşlarıyla beraber çeşitli çalışma-lar yaparçalışma-lar, kendilerinin ve diğerlerinin kapasitelerini fark eder-ler, sorumluluk duygusu geliştirirler. Çocuklar medyadan model aldıkları erişkinlerin tepkileri düzeyinde etkilenmeye başlamış-lardır. Özellikle aileyle birlikte medya kullanımı sırasında ailenin korku kaygıları çocuklara yansımaktadır. Bu yaş çocukları artık dünyayı daha iyi tanımakta ve gerçekleri daha iyi bilmektedirler. Bu nedenle soyulmak, bıçaklanmak, vurulmak, ya da kitle ileti-şim araçlarından yansıyan, sık sık karşılaştıkları savaş, doğal afet-ler gibi durumlardan korkabilirafet-ler (Bayhan ve Artan, 2004).

11 yaş sonrasında da bu korku ve kaygılar, yerini biraz daha mantıksal düşünce zeminine bırakma eğilimi gösterir. Çocukla-rın bu yaşlardan itibaren medya üzerinden kazanımları eğer iyi yönlendirilir ve seçici davranılırsa devam eder. Eğer, duygu bo-yutunda bilişsel gelişmeye paralel bir gelişim hızı söz konusu de-ğilse, aradaki tutarsızlık davranışa yansıyacak ve çocuk üzerinde izlediklerinin etkisi yetişkinden farklı şekillenebilecektir. Örne-ğin, bu dönemin çocuğu ailesiyle birlikte izlediği haber görüntü-lerinin, bilgilendirici nitelikte olduğunu büyük ölçüde fark eder, ancak bir yetişkin kadar yaşam deneyimine sahip olmadığı ve bi-lişsel, duyuşsal gelişimini henüz tamamlamadığı için, şiddet içe-ren, korku ve gerilime neden olan içerikler onun kaygı duyma-sını ve güvensizlik hissetmesini sağlayarak, kazanmış olduğu pek çok gelişimsel özellikte gerilemeye yol açabilir. Çocuk, görüntüle-rin etkisiyle evde yalnız kalamamaya başlar ve anne bağımlılığına, okul korkusuna yol açabilen sosyal gelişimsel gerilikler yaşayabi-lir (Valkenburg, Cantor ve ark., 2000). Aşırı medya kullanımı du-rumunda, iletişim ve sosyal uyum üzerinde oluşabilecek olumsuz etkiler, çocuğun sosyal etkinliklerine, arkadaş ilişkilerine, ders ba-şarısına, sportif faaliyetlerine, ya da yaşına uygun becerilerinin ge-lişmesinde sorunlarla karşılaşmasına yol açabilir.