• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 4: SENARYO YAZIMI VE HALK HİKÂYELERİNİN

4.1. Senaryo Yazımı

4.1.4. Senaryo Ön Hazırlık ve Yazma Aşamaları

4.1.4.4. Dramatizasyon <Dramaturji> Nasıl Sağlanır?

Almanca ve Fransızca’da ‘dramturgie’ olarak kullanılan kavram Türkçe’de ‘dramaturgi’ ya da ‘dramaturji’ şeklinde kullanılmaktadır (Sözen,2013:101). Dramaturji Almanca’da ‘yazar’ anlamına da gelir ve temelde tiyatro sanatına ilişkin bir kavramdır. Ancak kavram, tiyatroya yakın ve benzer diğer sanat dallarında da kendine yer bulmuştur. Çünkü edebiyat ve sinema gibi diğer tiyatroya benzer sanat dallarında da dramatik yapı bulunmaktadır (Koca, 2002). Birbiri ile yakın ilişkide olan sanat dalları arasında benzer terminolojinin kullanılması kaçınılmazdır.

Senaryonun dramatik yapısını Syd Field (2016:44)“Hadiselerin çizgisel bir düzenlemesi” olarak tanımıyla dramatizasyonun düzenleme boyutuna dikkat çekerken; Sema Fener (2015:41) “Herhangi bir olayın, durumun, kurmaca veya gerçek bir öykünün izleyicide heyecan uyandıracak şekilde işlenmesi” tespitiyle bu düzenlemenin aynı zamanda heyecan verici şekilde yapılması gerektiğini dile getirir.

Semir Aslanyürek (2014:40) de sinema dramaturjisini “Yaşamın diyalektiğinin anlamlandırılması, yeniden yapılanması ve sinematografa özgü bir yolla dile getirilmesinin bir yöntemidir. Sinema dramaturjisi felsefi bir genelleştirmedir, değişik sanatsal ve estetik kategorileri biraraya getiren bileşendir” şeklinde tarif eder.

Tiyatro, sinema, opera gibi sahne sanatlarında kullanılan bir terim olan dramatizasyon<dramaturji> yönetmenin oyunu sahneye koyma biçimiyle ve yorumlamasıyla ilgili bir kavramdır. İlk örneklerinin mağara duvarlarına yapılan resimler olduğu söylenebilir. Bir yaratım ve düzenleme sanatı olan dramatizasyonda bu işi yapan

130 Ritim, tempo ya da akış filmdeki hareketi ve onu algılayış biçimimizi tanımlar. Ritim, filmi izlerken

hissettiğimiz bir vurgudur. Tempo ise bu ritmin oranıdır. Akış da ritim ve tempodaki değişiklikleri tanımlar (Miller, 2012:78).

kişinin hayatla, insanlarla, politikayla ya da sanatla kurduğu ilişki yön vericidir. Çünkü her eserin dramaturjisi yaratıcısının<sanatçısının> dünya görüşü ve estetik anlayışı gibi konuları ortaya koyar. Yazılı metinlerde sözcüklerle ifade edilen ancak hayattaki karşılığı eylemler olan bir kavramdır. Bu bakımdan her bir sözcük belirgin kılmaya, somutlaştırmaya çalışılan dramatizasyon işlemine yardım eder, dramatizasyon eylemleri, hareketleri, mimikleri, sesleri ya da sessizliği anlamlı kılar (Kıraç, 2012: 71-74). Rıza Kıraç dramatizasyon yapan kişinin önemine dikkat çeker.

Gerçeği belirli kurallar doğrultusunda uyarlamak anlamına gelen dramatizasyon işlemi yapılırken öncelikle dramatik bir alan oluşturmak gereklidir. Bu alanda ise bazı öğeler bulunmalıdır: görünüşte bir karmaşa olmalıdır, tesadüfler bol olmalıdır, her bir olay bir önceki ile sonsuz ve karmaşık bir ilişki içinde olmalıdır, karmaşık nedensellik bağlantıları kurulmalıdır (Foss,2012:158-159).

Bob Foss’un dramatizasyon işleminde oluşturulmasının gerekli gördüğü dramatik alan gerçeğin kendisi değil bir yorumlamasıdır. Geleneksel anlatı mantığında yer alana neden sonuç ilişkisi gereği anlatının başında yer alan bir sorun<problem> anlatının sonunda çözüme kavuşana kadar ilerleyen, artan bir seyir izlemektedir. Bu dramatik yapının temeli olan “merak ilkesi”dir. Daha sonraki sahneyi merak ettirecek şekilde sahneleri kurmak anlatıyı başarılı kılmaktadır. Aynı zamanda ilgiyi canlı tutmak için beklenmeyen tesadüfî olaylara da yer verilebilir, bu da “sürpriz ilkesi” olarak adlandırılır. Böylece anlatı her an sürprizler ortaya çıkaracak şekilde kurulur ve merak duygusu diri kalır (Arslantepe, 2012:44; Fener, 2015:133).

Merak duygusu beraberinde izleyicinin anlatıya<filme> kapılmasını, kendini kaptırmasını sağlar. Zaten burada karakterlerin yeni özellikleri ortaya çıkmalı ve karakterler daha derinlikli olarak tanınmalıdır. Seyircinin filme kendini kaptırması filmin sonuna kadar sürmelidir. Her yeni durumda amaç seyircinin karakteri anlaması ve yaşanılan olayları içselleştirmesini sağlamaktır (Foss,2012:177).

Dramatizasyon/Dramaturji çalışmalarında anlatı toplumsal açıdan bir değer taşıyor mu, olaylar nedensellik ilkesine uyuyor mu, öykü ve kişilerin birbiriyle olan ilişkileri doğru olarak mı inşa edilmiş, olaylar arasındaki çatışmalar ne denli anlamlı gibi sorular sorulmaktadır. Nitekim dramaturji “Anlatının evrelerini denetleyen, belirlenen düşünsel

(söylem) boyutunun anlatı düzlemiyle olan ilintilerini irdeleyen bir çözümleme yöntemidir” (Sözen, 2013:117).

Bir fikrin, düşüncenin ya da hayalin dramatik bir öyküye dönüşmesi işlemine verilen ad olan dramatizasyonda kimi yazar ve senaristler ya da araştırmacılar önemli gördükleri unsurları ön plana çıkarmışlardır. Mick Hurbis-Cherrier’e göre dramatizasyonda karakter en önemli unsurdur. Peyami Çelikcan (2014:53-55) ise karakterlerin yanında dramatik gerilim131, eylemler ve çözülmeyi de dramatizasyonun önemli unsurları arasında görür. Semir Aslanyürek (2014:83) düşünce, konu, kompozisyon, süje ve materyal öğelerini sıralamaktadır.

Öne çıkan unsurlar her ne olursa olsun dramatik bir olay için gerekli ilk şey, bir kişinin herhangi bir şeyi istemesidir. Ancak bu da yeterli değildir. İstekli kişi bu isteğini geçici bir müddet yerine getirmemelidir. Gerçekleşmesini istediği şey kolaylıkla elde edilemeyecek türden olmalıdır. Ancak bu hedefe ulaşmak için duyduğu istek onu her durumda ileriye taşımakta mücadele hırsı kazandırmaktadır. Üstelik hedefe ulaşamamak karakter için bir felakettir (Foss,2012:172-173).

Dramatik bir yapı kurulurken sunulan her şeyin dramatik gelişme içinde bir yeri olması gerekmektedir. Başlangıçta serim kısmında ortaya konulan her şey çatışmaların gelişmesi aşamalarında rol oynayacak ve böylece izleyiciye her şeyin önemli olduğu hissi verilecektir. Neticede seyircinin dikkati sürekli açık olacaktır. Eğer sunulan bir olay ya da durum daha sonra kullanılmazsa seyirci bunu fark eder ve ilgisi dağılabilir (Foss,2012:177). Bu nedenle dramatik yapıya katkı sağlamayacak her unsur anlatıdan çıkarılmalıdır. Bu çıkarma işlemi hem anlatının özünün korunmasına yardımcı olur hem de süreyi ayarlama hususunda anlatıcıya hizmet eder.

Dramatizasyon yapılırken bazı teknikler kullanılmaktadır. Michel Chion (2003:188) dramatizasyonun ya da hiç dramatik öğeye sahip olmayan bir malzemeyi dramatize etmenin yollarını şöyle sıralar: konunun yoğunlaştırılması, öykünün seyircide heyecan ve özdeşleşme sağlayacak şekilde heyecanlandırılması, duyguları etkileyecek şekilde olayların şiddetlenmesi, olayları belli bir düzene koyma ve öykünün bir ilerleme çizgisine kavuşturulmasıdır.

131Senaryoyu geliştiren en önemli unsurlardan biri olan gerilimin sağlanması için bilinen olayların nasıl

Bunların dışında dramatizasyonda kullanılan tekniklerden biri yanılgı, yanlış anlamadır. Anlatı trajik ya da gülünç olabilir ancak en etkili yollardan biri yanılgıya başvurmaktır. Çünkü yanılgılar bilinçaltı verilerini ya da yanlış yorumlamaları en iyi şekilde ortaya çıkarmaktadır. Nitekim dramaturg, dramatizasyon yaparken kendi benliğine ait ipuçları vermektedir (Chion, 2003:145). Michel Chion da Rıza Kıraç’ın yukarda belirttiği gibi dramatizasyonu yapan kişinin önemine ve işlevine dikkat çekmektedir.

Bir dramatik anlatı inşa edilirken olaylar birbirini mantıklı şekilde takip etmeli ve ilerleme sağlanmalıdır. “Dramatik ilerleme” adı verilen bu yöntemde izleyici giderek gerilimin arttığını hissetmeli ve dramatik durumlar yükselerek doruğa ulaşmalıdır. Her sahne kendinden önceki sahnenin bir sonucu olarak doğar ve gelişir; kendinden sonraki sahnenin belirleyicisi olur. Buna neden sonuç ilişkisi denilmektedir. Neden sonuç ilişkisi dramatik ilerlemeyi de beraberinde getirir. Dramatik ilerleme her eylemin değişime yol açması demektir. Çünkü değişim olmazsa dramatik ilerleme durur (Foss,2012:175).

Dramatik bir anlatıda en küçük birim her zaman iki öğe muhteva eder. Bunlar eylem ve karşı eylemdir. Bir başka deyişle etki ve tepkidir. Ancak her olaya verilen tepki olayların hemen ardından gelmeyebilir; “tepkinin ertelenmesi <geciktirilmesi>”132

dramatizasyonda sık sık kullanılan bir tekniktir. Ancak geç de olsa tepki ortaya çıkmalı ve dramatik eylem işlevini tamamlamalıdır (Foss,2012:176).

Anlatı kurulurken cisimlere, karakterlere, tutumlara dramatik önem kazandırmaya düğüm atmak denilmektedir. Bir anlatıda istenilen her unsura bu önem verilebilir. Önemli olan bu düğümün karakterler için bir anlam ifade ettiğini göstermektir (Foss,2012:178). Düğümler anlamlı ve yerinde olduğu sürece birden fazla olabilir.

Dramatik bir anlatıma yardımcı olan öğeler arasında sınıflar arası farklılıklar ve çatışmalar gelmektedir. Sınıflar arası farklılıklar XIX. yüzyılın toplumsal meselelerini muhteva eden melodram, roman ve tiyatro eserlerinden bu yana günümüzde de her tür sinema filminde yer almakta ve dramatik yapıyı kurmada yardımcı olmaktadır (Chion, 2003:146).

132Tepkinin geciktirilmesi: seyircilerin dikkat kesilmesini sağlamak ve hikâyenin etkileyiciliğini sürdürmek

amacıyla bir tepki sahnesinin kurulmasının ertelenmesi geciktirilmesidir. Geciktirilmiş tepki sahneleri genelde filme aşırı bir hız kazandırmaz ancak bu yöntem ile çok sayıdaki hikâye birbiri ile ilintili hale

Dramatizasyonu sağlamak ve senaryolarda hikâyeyi bir arada tutmak amacıyla belirleyici bir unsur seçilmelidir. Bu bazen karakter, bazen fikir olurken bazen de bir nesne veyahut bir yer de olabilmektedir (Seger, 2015:61-63).

Dramatik yapımların çoğunda ana karakter (başrol,) karşıt kişilik, yardımcı kişilik, gölge roller, karşıt roller, sempatizan, temsilci, beş dakikalık rol gibi rol işlevleri kullanılmaktadır (Foss,2012:182).