• Sonuç bulunamadı

4.4. Afrika’daki Demografik Dönüşüm Sürecinin Dördüncü Aşaması

5.1.3. Dışa Göç

Afrika’dan diğer kıtalara yapılan göçlerin tarihi çok eskilere dayanmaktadır.

Avrupalıların Amerika kıtasına yerleşerek büyük topraklara sahip olmasıyla, bu topraklarda çalışacak insan gücüne ihtiyaç duyulmuştur. Bu ihtiyaç, Afrika’da köleliğe yol açmıştır. Yüzyıllardır Afrika’dan Amerika’ya götürülen insan sayısı 40 milyonu aşmıştır.

Özellikle son yıllarda gelişen Afrika kökenli büyük göç dalgaları üç açıdan değerlendirilebilir. Öncelikle siyasi açıdan değerlendirmek gerekmektedir. Avrupa 20.

yüzyılın başlarında büyük ölçekli dışarıya göç veren dalgalar kaynağı olarak bilinmekteydi. Ancak II. Dünya Savaşı sonrası bu durum tersine dönmüştür.

Endüstrileşmeyle beraber Batı’da iş gücü açıkları ortaya çıkmıştır. Bu açık önceleri kölelik ve sözleşmeli işçilik ile karşılanırken, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan planlı göç gibi çeşitli göçlerle karşılanmıştır160. Sanayileşmiş Batı Avrupa ülkelerinde son yıllarda önemli ölçüde göç oranlarında artış görülmüştür. Çoğunluğu izinsiz giren Afrikalı göçmenlerin giderek artan yoğunluğu dünya uluslararası göç eğilimini etkilemiştir. Birleşmiş Milletlerin Mülteci Yüksek Komiserliği, 1993-2002 yıllar arasında 53 Afrika ülkesinden 27’sinde şiddetli çatışmalar yaşanması sonucu, 1999 yılında dünyada bulunan 22,3 milyon mülteciden iltica talebinde bulunan 6,3 milyon Afrikalı olduğunu rapor etmektedir. 2005 yılı sonunda tüm Afrikalı göçmenlerin %18’i mülteci statüsündeydi ve bu oranın büyük kısmı kadınlar ve çocuklardan oluşmaktaydı.

Son on yıl içinde Afrikalı mülteciler, küresel mülteci nüfusunun üçte birine denk gelmekte ve bu oran dünya ortalamasının üzerindedir161.

160 A. Yılmaz, (2014), s. 1685.

161 D. Kohnert, (2007), African Migration to Europe: Obscured Responsibilities and Common Misconceptions, Working Paper, Hamburg, NO.49 s.6.

İkincisi, Afrika’ya ekonomik açıdan bakıldığında, 1960’larda bağımsızlıklarına kavuşan kıta ülkeleri ekonomik krizlerle baş başa kalmıştır. Bu durum ileriki yıllarda iç savaş ve çatışmalar nedeniyle daha da şiddetlenmiştir. Büyüme sağlayacak ve istihdam yaratabilecek özel sektörün gelişmemiş olması ve kamu sektöründeki sınırlı istihdam kapasitesi çok sayıda işsiz gençlerin oluşmasına neden olmuştur. Günümüze gelindiğinde Afrika ekonomilerinin büyüme hızı %5,6 olarak devam etmektedir. Bu gösterge olumlu gibi görünse de ekonomik büyüme oranının hızlı artan nüfusa yeterli gelmediğini söylemek mümkündür. Birleşmiş Milletlerin yürüttüğü barışı koruma operasyonlarına bakılacak olursa, bu operasyonların %80’i kıtadaki krizlere yönelik gerçekleşmektedir. Bunun nedenleri arasında başta hızlı nüfus artışına ekonomik büyümenin yetersizliği unsuru gösterilebilir162.

Son olarak kıtaya demografik açıdan bakıldığında, 1960 yılında 285 milyon olan Afrika nüfusu günümüzde neredeyse dört katı nüfus artışı ile 1,2 milyara ulaşmıştır163. 1960’lı yıllarla karşılaştırıldığında genç nüfusun bir hayli arttığı ve şu an ki nüfusun

%50’sinin 18 yaşın altında olduğu bilinmektedir. Afrikalıların çoğunun kırsal alanlarda yaşadığı düşünülürse, gençlerin de okuma yazma oranlarının çok düşük olduğu açıktır.

Sonuç olarak kalabalık ama vasıfsız genç nüfus uluslararası iş piyasasına akın etmektedir164.

Göç Politikası Enstitüsü’nün 2007 yılında yaptığı araştırmada, ABD’de 890.000 ve AB’de 7-8 milyon Afrikalı göçmenin olduğu gösterilmektedir ve bu sayıların her

162 B. Kavala, (2015), Küresel Rekabetin Merkezindeki Afrika’nın Kalkınma Dinamikleri.

Uluslararası Afrika Konferansı Sonuç Raporu, İstanbul Aydın Üniversitesi Afrika Uygulama ve Araştırma Merkezi, s.19-20.

163 UN, (2017), World Population Prospects, Erişim: https://esa.un.org/unpd/wpp/DataQuery/

29.07.2017.

164 Focus Migration, (2007), Country Profile: Senegal, Erişim: http://focus-migration.hwwi.de/typo3_upload/groups/3/focus_Migration_Publikationen/Laenderprofile/CP_10_S enegal.pdf 18.03.2015.

yıldan yıla giderek arttığının da altını çizmektedir165. 2016’nın tahminlerinden anlaşıldığı gibi, günümüzde Afrikalılar dünyadaki en hareketli insanlardır. Afrika’da göçün nadir bir fırsat olarak algılanması sonucu 31 milyon Afrikalı kıta dışına göç etmiştir166.

Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerine göre Avrupa’da bulunan Afrikalıların üçte ikisi Kuzey Afrikalıdır (Cezayir, Fas ve Tunus), ancak giderek artan kısmını Sahra-altı Afrikalılar oluşturmaktadır. Bu göçmenler eski sömürgesi oldukları ülkeler Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere’yi tercih etmektedir167. Batı Afrikalılar Avrupa’da bulunan Sahra-altı Afrikalı göçmenler arasında en büyük payı oluşturmaktadır (Şekil 12).

Çoğunluğu Gana, Nijerya ve Senegal’den göç edenlerdir. Çünkü eski sömürge ülkesi insanların frankofon olmaları Fransa’da iş bulmalarında avantaj sağlamaktadır.

1960’larda Fransa inşaat ve endüstri alanındaki işgücüne olan ihtiyacından dolayı Batı Afrikalılar için ana hedef ülkesi idi. Ancak Fransa’nın dayattığı göç kısıtlamaları sonucunda,1980’lerin sonlarına doğru hedef İtalya ve İspanya gibi ülkelere kaymaya başlamıştır168. Buradaki sıkı sınır kontrolü, ulusal göçmenlik yasaları ve resmi göç kısıtlamaları gizli göç ağlarının kullanımını arttırmıştır169.

165 BBC NEWS, (2007), Key Facts: Africa to Eupore Migration, Erişim:

http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/6228236.stm 20.03.2015.

166 NEPAD, (2016), Migration is an Opportunity for Africa, Erişim:

http://www.nepad.org/content/migration-opportunity-africa 19.01.2018.

167 D. Kohnert, (2007), s.12.

168 H. he. Haas, (2008), The Inconvenient Realities of African Migration to Europe, Third World Quarterly, C. 29, S. 7 s. 3.

169 ibid, s. 7.

Şekil 12. Batı Afrika’dan Avrupa’ya Giden Göçmen Dağılımı

Kaynak: Kohnert (2007)’den faydalanılarak hazırlanmıştır.

Afrikalılar tarafından Avrupa’ya yapılan göçün kıtanın ekonomik gelişmesi için bir fırsat olarak görülmesi yanlış bir algıdır. Çünkü gerçekte göç hareketinin %80’i kıta içinde gerçekleşmektedir170.

1990’ların ekonomik ve siyasi karışıklıklarından kaynaklanan uluslararası göç hareketinin yönü Güney Afrika bölgesine çevrilmiştir. Bölgesel işgücü akışlarının yanı sıra, sınır ötesi ticaretten sığınmacı durumuna düşme, tarım için mevsimlik göç, çalışma ve eğitim için geçici kalışlar gibi çeşitli hareketlilik modelleri hızla ortaya çıkmış ve genişlemiştir. 1990 ile 2000’li yıllar arasında Güney Afrika Cumhuriyeti, Orta, Batı ve Doğu Afrika’dan, aynı zamanda Bangladeş, Çin, Doğu Avrupa ve Pakistan’dan yüz binlerce göçmen alan göç merkezi haline gelmiştir. Güney Afrika Cumhuriyeti, bazıları için Avrupa ya da Kuzey Amerika’ya giden yolda en iyi geçici bir seçenek iken, bazıları için son hedef noktasıdır171.

Örneğin, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin madencilik sektörü bölge ekonomisinin omurgası olmaya devam etmektedir. Ülke yabancı işgücüne oldukça bağımlıdır ancak,

170 NEPAD, (2016), Migration is an Opportunity for Africa, Erişim:

http://www.nepad.org/content/migration-opportunity-africa 19.01.2018.

171 A. Segatti, (2011), Migration to South Afrika: Regional Challanges versus National Instruments and Interests, ed. A. Segatti ve L. B. Landau, Contemporary Migration to South Africa, Washington DC. s.9.

ülkenin yarattığı istihdam, bölgedeki milyonlarca insanın geçimi için hayati öneme sahiptir. Uluslararası göçmenler, çok sayıda vasıfsız işçi statüsünde (inşaat, tarım, madencilik, ev işleri ve belli derece güvenlik sektöründe) yoğun bir şekilde çalışmaktadır172. Madencilik sektöründe, 1994’ten sonra yabancı işçi oranı düşmeye başlamıştır. 1960’lı yıllarda %70 olan yabancı işgücü, 1990’da %50’nin üzerinde kalmış ve bu oran giderek azalmıştır. 2006 itibariyle, Güney Afrika Cumhuriyeti altın madeni işçilerinin %38’ini yabancı işgücü oluşturmaktadır173.

Güney Afrika Cumhuriyeti diğer Afrika ülkelerinden gelen çok sayıda göçmene ev sahipliği yapmaktadır. Çoğunluğu Ruanda, Burundi, Somali ve Demokratik Kongo Cumhuriyetinden gelen göçmenlerdir. Göçmenlerin savaş ülkelerinden gelmiş olması ve ruh sağlıkları ile ilgili sorunlarının olması nedeniyle, psiko-sosyal hizmetlere ihtiyaç duymaktadır. Bu tür sağlık hizmetlerine erişim zorlukları ayrıca tartışılması gereken konulardan en önemlisidir174.

Afrika’nın bir diğer göç merkezlerinden Botsvana, zengin bir göç geçmişine sahip ülkedir. Bağımsızlık sonrası ekonomik gelişme ve büyüme, ülkeye gelen göçmen sayısında belirgin bir artışa neden olmuştur. Günümüzde Botsvana işçi göçmenlerin net bir alıcısı haline gelmiştir175.

Bireyleri veya kitleleri göç etmeye yönelten nedenler olduğu gibi, yapılan her göçün kendine özgü sonuçları mevcuttur. Ne amaçla yapılırsa yapılsın göç, kaynak ve hedef ülkede birçok etki; olumlu/olumsuz sonuçlar yaratmaktadır. Göçmenlerin

172 ibid, s.22.

173 ibid, s.20.

174 G. Zihindula, A. M. Weitz, ve O. Akintola, (2015), Access to Health Care Services by Refugees in Southern Africa: A Review of Literature, Southern African Journal Of Demography, C.16, S.1, s.9.

175 IOM, (2017), Briefing Note: on HIV and Labour Migration in Botswana, s.1, Erişim:

https://www.iom.int/jahia/webdav/site/myjahiasite/shared/shared/mainsite/events/docs/Briefing_Note s_HIV_Botswana.pdf 25.09.2017.

ülkelerine aktardıkları ya da ülkelerine geri dönüşlerinde beraberlerinde getirdikleri sadece döviz ile sınırlı kalmamıştır. Göçmenler göç süresince göç ettikleri ülkede yeni alışkanlıklar, beceriler kazanmaktadır. Gittikleri ülkede karşılaştıkları kültürlerden etkilenerek, tutum ve davranış değişikliğine uğramaktadır. Bu tür kültürel değişiklerin kendi ülkelerine aktarılması ve yayılması sosyal yaşamın güçlenmesine, yeni becerilerin kazanılmasına, iş tecrübeleri ile işgücü sermayesinin gelişmesine ve özellikle kız çocuklarına karşı olumlu yönde tutum ve davranış değişiklikleri gibi konularda kültürel değişimlerin oluşmasına katkı sağladıkları görülmektedir. Diğer taraftan, işçi göçmenlerin ekonomik ve sosyal faydalarının yanı sıra ailelerin göçmen işçi gelirlerine bağımlı hale gelmesi, üretime yönelik olmayan yatırımların yapılması sonucu kısa vadeli tüketim alışkanlığının kazanılması, olumsuz kültürel edinimlerin aktarılması, yurtdışından gelir alan aileler ile gelir almayan aileler arasında eşitsizliklerin meydana gelmesine neden olmaktadır. Ayrıca, göçmenlerin döviz transferi yöntemiyle kara para aklanması gibi bazı olumsuz etkilerinin olduğu bilinmektedir176. Göçün diğer en önemli sosyal sonuçlarından biri, göç eden kişilerin niteliğine bakıldığında beyin göçü gerçekleşmektedir. Bu durum ülke geleceği için telafisi zor olan olumsuz etkilerden biridir.

Afrika’nın hızlı nüfus artışı sonucu yoğunlaşan büyük göç dalgaları, günümüzün güvenlik sorunlarından en başta gelenlerinden biridir. Genel anlamda meydana gelen güvenlik sorunlarına sadece askeri ve polisiye açısından bakılmamalıdır. Bugüne kadar, ne Afrika’da ne de dünyanın diğer yerlerinde güvenlik sorunları askeri yöntemlerle çözülebilmiştir. “Düşmansız tehdit” olarak bilinen yoksulluk ve kirlilik konuları güvenlik çalışmalarının temeli olarak ele alınmalıdır. Yoksulluk ve kirliliğin sebeplerine bakıldığında ekonomik nedenlerle karşılaşılmaktadır. Sokaklarda meydana gelen şiddetli olaylar, gösteri ve yürüyüşler, yoksulluğun ve eşitsizliğin hüküm sürdüğü

176 A. Yılmaz, (2014), s. 1692.

ortamlardan zenginliğin ve refahın olduğu ortamlara doğru artan göç dalgalarının kökenini ekonomik sebeplere bağlamak mümkündür177.

Afrika’nın yer altı ve yer üstü kaynakları beşeri sermaye eksikliği nedeniyle ekonomiye kazandırılamamaktadır dolayısıyla kıtanın beşeri sermayesi refaha ve güvenli ortam koşullarına dönüşememektedir. Afrika’daki yoksulluğun ortadan kaldırılması, Afrika kaynaklı göçün engellenebilmesi için önemlidir. Bu sebeple, kıtadaki beşeri sermaye eksikliğinin kapatılabilmesi için başta eğitim alanında ciddi yatırımların yapılması gerekmektedir.