• Sonuç bulunamadı

2.8. Cumhurbaşkanlığı Makamının Kurumsal Vizyonuna İlişkin Parametreler

2.8.5. Cumhurbaşkanlığı Bütçesi

Cumhurbaşkanlığı bütçesinin miktarı ve harcanan kalemler göreve gelen Cumhurbaşkanlarının makamı algılayış biçimlerini ve vizyonlarını anlamak açısından somut veriler ortaya koyan bir diğer parametredir. Cumhurbaşkanlığı bütçesi, ülkenin en üst temsil makamı olan Cumhurbaşkanlığı makamının görevlerini ve hizmetlerini en etkin ve verimli bir şekilde yerine getirebilmesini sağlayan temel kaynaktır. Bütçenin; halk ile ilişkiler, makamın tanıtım faaliyetleri, personel sayıları, misafir edilen konuklar, yurt içi ve yurt dışı geziler ve verilen davetler gibi pek çok

Cumhurbaşkanları Konuk Sayısı

Atatürk 25 İsmet İnönü 5 Celal Bayar 38 Cemal Gürsel 14 Cevdet Sunay 48 Fahri Korutürk 31 Kenan Evren 55 Turgut Özal 64 Süleyman Demirel 229

Ahmet Necdet Sezer 154

parametre ile ilişkisi bulunmaktadır. Bu bölümde yıl bazında ayrıntılı bir değerlendirme yapabilmek için 2000-2014 yılları arasındaki Cumhurbaşkanlığı bütçesi analiz edilmiştir.3

Sezer, göreve başladığı ilk günden itibaren Köşk’te tasarruf anlayışının hâkim olduğu daha önce de bahsedilmişti. Cumhurbaşkanlığı makamına ayrılan ödenekte de tasarrufa giden Sezer, her yıl bu ödenekten arttırarak iade etmiştir. Köşk’te verilen davetlerin sınırlandırılması, danışman, çalışan personel sayılarının ve genel Köşk giderlerinin azaltılması bütçede tasarrufa gidilen alanların başında gelmektedir Sezer’in bütçe harcamalarını sınırlandırmasında, Cumhurbaşkanlığı makamını sembolik temsil makamı olarak algılamasının etkisi büyüktür.

Tabloda 9’da Sezer’in Cumhurbaşkanlığı döneminde makama tahsis edilen bütçe miktarlarına yer verilmiştir. Demirel’in Cumhurbaşkanlığı görevinin son yılında 24 milyon 120 bin TL4 olan Köşk’ün bütçesi, Sezer’in göreve başladığı 2000

yılında 13 milyon 620 bin TL’ye düşürülmüştür. Bir sonraki yıldan itibaren de bütçe miktarlarında çok fazla artış görülmemiştir.

Tablo-9: Ahmet Necdet Sezer Dönemi Cumhurbaşkanlığı Bütçesi

Ahmet Necdet Sezer Dönemi(16.05.2000-28.8.2007) Toplam

Milyon TL

2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007

13.720 13.690 18.850 23.680 30.000 31.253 32.589 33.893 197.675

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, 2004: 552; www.bumko.gov.tr.

Sezer’in son yılındaki bütçe ile kıyaslandığında Gül dönemi Cumhurbaşkanlığı bütçesinde 22 milyon 668 bin TL’lik bir artış görülmüştür. Sonraki yıllarda da kademeli olarak artan bütçe giderlerinin en önemli sebebi Çankaya Köşkü için yapılan tadilat, bakım, onarım ve inşaat faaliyetlerini kapsayan sermaye giderleri ve mal ve hizmet alım giderleri olduğu söylenebilir. Gül’ün 7 yıllık görev süresindeki toplam Cumhurbaşkanlığı bütçesi, Sezer’in bütçesi ile kıyaslandığında 652 milyon

31923’ten itibaren Cumhurbaşkanlarına tahsis edilen bütçeler EK-3’te verilmiştir. Cumhurbaşkanlığı

bütçesinin 1923-2005 yılları arasında kalemlere göre dağılımı için bknz. Cumhurbaşkanlığı Tarihi 1923-2005, Atatürk’ün Doğumunun 125. Yılı Anısına Cumhurbaşkanlığı, Ankara.

945 bin TL’lik bir artış görülmektedir. Bu fark sermaye giderleri, mal ve hizmet alım giderleri yanında Gül’ün daha fazla yurt içi ve yurt dışı ziyaretlerde bulunması ve Köşk’te verilen davetler ile açıklanabilir.

Tablo-10: Abdullah Gül Dönemi Cumhurbaşkanlığı Bütçesi

Abdullah Gül Dönemi (28.8.2007-28.08.2014) Toplam

Milyon TL

2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014

56.561 69.300 112.099 116.900 138.700 157.560 199.5005 746,620 6

Kaynak: www.bumko.gov.tr; www.sayıstay.gov.tr

Cumhurbaşkanlığı makamının kurumsal vizyonu; göreve gelen Cumhurbaşkanının, makamın sahip olduğu kurumsal yapısını anayasada kendisine verilen görev ve yetki çerçevesinde nasıl şekillendirdiği ile ilgilidir. Makamın kurumsal yapısında meydana gelişme; makamın vizyonunun da geliştirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu bağlamda Cumhurbaşkanlığında çalışan personel sayısı ve kalitesi, Cumhurbaşkanlarının danışman sayıları ve çalışma alanları, Cumhurbaşkanlarının gerçekleştirdikleri yurt içi ve yurt dışı geziler, misafir edilen üst düzey konuklar ve tahsis edilen bütçenin nerelerde kullanıldığı gibi parametreler Cumhurbaşkanları tarafından makamın algılanış şekli konusunda fikir verebilmekte ve vizyonu konusunda bir analiz çerçevesi sunabilmektedir. Bu çerçevede Sezer’in Cumhurbaşkanlığına damgasını vuran tasarruf anlayışından makamı sembolik bir temsil makamı olarak gördüğünü; Demirel’in yurt içi ve yurt dışı gezilerinin sayısal olarak fazlalığından halk ile iç içe olmaktan duyduğu memnuniyeti, Özal’ın başlattığı danışmanlık uygulamasından makamda uzmanlığa ve zihniyet değişimine verdiği önemi, Gürsel, Korutürk ve Sunay’ın en az yurt içi ve yurt dışı gezileri gerçekleştirmesinden makamda adeta bekçilik rolü üstlendiklerini anlamak mümkündür.

5199.5 milyon liralık 2014 bütçesinin 95 milyon lirası Abdullah Gül döneminde kullanılmış olup, 104 milyon

lirası Recep Tayyip Erdoğan dönemine devredilmiştir.

6 850,620 milyon liralık toplam bütçenin 104 milyon lirası bir sonraki döneme devredildiğinden, Abdullah Gül

Bu bölümde analiz edilen Cumhurbaşkanlığı makamında meydana gelen tarihsel gelişmelerin, çalışma açısından temel bir zemin oluşturabileceği düşünülmüştür. Tarihsel tecrübeler, mevcut zamanda meydana gelen değişimlerin açıklanabilmesinde somut veriler oluşturabilmektedir. Bu verilerin, Easton’un siyasal sistem analizinde yer alan girdileri temsil ettiği ve giriş bölümünde üzerinde durulan değişim kavramını somutlaştırma olanağı sağladığı söyleyebilir (Ünsal, 1980: 130).

1923’te anayasal bir kurum olarak oluşturulan Cumhurbaşkanlığı makamı, Türkiye’de gerek sahip olduğu yetkiler gerekse seçim usulünün belirlenmesi konularında her dönem farklı tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Meclis hükümeti ve Parlamenter sistem arasında karma bir hükümet sistemi öngören 1924 anayasasında Cumhurbaşkanlığı makamına sembolik yetkiler verilse de uygulamada güçlü Cumhurbaşkanlığı anlayışının hakim olduğu söylenebilmektedir. Atatürk ve İnönü’nün Cumhurbaşkanına anayasada verilen sınırlı yetkilere rağmen, sahip oldukları vizyonları ile makamı şekillendirdikleri ve devletin zirvesinde aktif bir Cumhurbaşkanlığı örneği sergiledikleri görülmüştür. Yönetimine meşru olmayan yöntemler ile ilk müdahalenin gerçekleştiği ve Parlamenter sistemin tam anlamı ile uygulandığı 1961 anayasasının uygulandığı döneme gelindiğinde; sembolik Cumhurbaşkanlığı anlayışının tam anlamı ile hâkim olduğu görülmektedir. Bu anlayışa ve sistemin doğasına uygun olarak seçilen Cumhurbaşkanları ise makamı temsil makamı olarak algılamışlardır. Nitekim dönemin zor ve sıkıntılı şartlarına rağmen, görev ve yetkiler kullanılırken anayasal sınırlara bağlı kalınmış; inisiyatif kullanmaktan kaçınılmıştır. 1982 anayasası dönemine gelindiğinde ise Cumhurbaşkanlığı makamı vesayet odaklarının emniyet sübapına dönüşmüştür. Güçlü yetkiler ile donatılmış Cumhurbaşkanının aynı zamanda sorumsuz olması siyasal sistem içerisinde meydana gelen krizlerin temel çıkış noktasını teşkil etmiştir. Sistem değişikliği talepleri ve vesayet ile mücadele her fırsatta dile getirilse de somut adımlar ancak 2002’de AK Partinin iktidara gelmesi ile başlamıştır.

Çalışmada Cumhurbaşkanlığı makamının anayasalarda yer alan konumuna ilişkin çizilen bu çerçeve, Cumhurbaşkanlığı makamının siyasal sistem içerisinde gösterdiği gelişim sürecinin göreve gelen Cumhurbaşkanlarının vizyonları üzerinden ele alınması, çalışmanın temelini oluşturan Cumhurbaşkanlığı makamının kurumsal

vizyonunun değerlendirilmesine ve dönüştürücü liderliğin fonksiyonunun anlaşılmasına önemli katkılarda bulunduğu söylenebilir. Cumhurbaşkanlığı makamının anayasada düzenleniş şekli, siyasal kurumlar arasında potansiyel yetki çatışmasına zemin oluşturma etkisine sahip olmuştur. Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve parlamento ilişkileri ve hükümet sisteminin mahiyeti salt hukuksal düzenlemeler ile açıklanamamaktadır (Turgut, 1993:108-110). 1982 anayasası teorik olarak her ne kadar Cumhurbaşkanına geniş yetkiler tanımış olsa da, makama oturan liderin kişiliği, dönüştürücü liderliği ve makamı algılayış biçimine göre makamın vizyonu değişiklik göstermektedir. Bu bağlamda hukuksal düzenlemelerin yanında siyasal, kültürel ve tarihsel bir takım kodların etkisi altında kalarak Cumhurbaşkanlığı makamının her dönem sahip olduğu imajı ve vizyonunun farklılılaştığı çalışmadan anlaşılabilmektedir. Özellikle Cumhurbaşkanlarının sahip oldukları karakterleri, göreve geliş biçimleri, liderlik özellikleri, vizyonları, dünya görüşleri, yurt içi ve yurt dışı gezileri, misafir ettikleri üst düzey konuklar, öncesinde yaptığı görevler ve ülkenin bulunduğu şartlar gibi birçok boyutun dikkate alınması gerekmektedir. Tüm bu sayılan boyutlar ile liderler, Cumhurbaşkanlığı makamının vizyonunu şekillendirme potansiyeline sahip olmuşlardır. Çalışmada Cumhurbaşkanlarının anayasada verilen görevleri ne ölçüde kullandığı, halka yakınlığı, devletçiliği, milliyetçiliği, laik oluşu, liderliği, görev süresi boyunca Çankaya Köşk’ünün konumu gibi birçok özellik açısından değerlendirilerek dönemin koşullarına göre analiz yapılmaya çalışılmıştır. Atatürk’ten bu yana on bir Cumhurbaşkanı görev yapmıştır. On ikinci Cumhurbaşkanı hala görevine devam etmektedir. Tek tek vizyonları incelenen Cumhurbaşkanlarının imajları ve liderlik özellikleri büyük ölçüde farklılık göstermektedir. Ancak birinci bölümde de belirtildiği gibi başarılı bir devlet adamı imajı, vizyon sahibi, halka yakın, yurt içinde ve dışında ülkeyi temsil etme yeteneğine sahip, tecrübeli, güvenilir ve dürüst olmalıdır. Tüm bu özelliklerin yanında ülkenin siyasi istikrara sahip olması da Cumhurbaşkanlarının görevlerini kesintisiz bir şekilde yerine getirebilmesinin ön koşulu olduğu bu bölümden anlaşılabilmektedir. Türkiye’de uzun yıllardan beri süregelen siyasi istikrarsızlık, etkin kurumsal vizyonun yokluğu, göreve gelen Cumhurbaşkanlarının lider özelliklerinin yetersiz oluşu ve toplumun istemlerinin

dikkate alınmaması Cumhurbaşkanlığı makamına karşı güvenin azalmasının en önemli sebepleridir.

Kurumsal bir yapının gelecek vizyonu, geçmiş ve bugünün gerçekleri ile desteklendiğinde anlam ifade etmektedir. Bu bölümde kurumsal vizyon oluşturulması için geçmişin ve Cumhurbaşkanlığı makamının kuruluşundan bu yana geçirdiği dönüşümün ele alınması zorunluluğu büyük ölçüde yerine getirildikten sonra demokratik hükümet sistemleri ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi vizyonuna giden süreçte önemli bir dönüm noktalarından biri olarak değerlendirilen Cumhurbaşkanının halk tarafından seçim süreci ayrı bir bölümde ele alınacak ve 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilişkin değerlendirmelere bu bölümde yer verilecektir. Bu bölümde aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine giden süreç ve 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimleri adaylar ve seçim kampanyaları üzerinden değerlendirilecektir. Böylece kurumsal vizyon açısından ikinci önemli zaman kavramı olan mevcut gerçekliğin anlaşılması gerekliliği yerine getirilecektir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DEMOKRATİK HÜKÜMET SİSTEMLERİ VE HALK TARAFINDAN SEÇİLEN İLK CUMHURBAŞKANI: ADAYLAR VE SEÇİM SÜRECİ

Demokratik hükümetlerde devlet başkanlığı makamının konumu, sahip olduğu hükümet sistemlerine göre farklılık arz etmektedir. Başkanlık sisteminde Başkan, hem yürütmenin başı hem de devlet başkanı olarak görev yapmaktadır. Parlamenter hükümet sistemlerinde yürütme organının bir kanadında hükümet, diğer kanadında ise Cumhurbaşkanının bulunduğu ikili bir yapı söz konusudur. Yarı başkanlık sisteminde ise yürütme görevi, devlet başkanı ve başbakan ile paylaşılmaktadır. Hükümet sistemleri ve bünyesinde barındırdığı organların görev, yetki ve sınırları bir takım asli unsurları barındırsa da ülkelerin kendi iç dinamiklerine göre farklılık gösterebilmektedir. Nitekim aynı sistemin uygulandığı farklı ülkelerde birbirinden farklı modeller söz konusu olabilmektedir. Bu sebeple tek tip bir Parlamenter, Başkanlık ya da Yarı başkanlık sistemi uygulamalarının varlığından söz edilememektedir.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile birlikte Parlamenter sistemin hâkim olduğu Türkiye’de, sistemden önemli bir kopuş meydana gelmiştir. Türkiye’de yeni bir dönemin başlangıcını temsil eden bu değişiklik ile Cumhurbaşkanı meşruiyetini, meclisten değil halk ile kurmuş olduğu bağdan almaya başlamıştır. Seçim sistemindeki bu değişim, cumhuru temsil edecek adayın sahip olması gereken özelliklerin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur (Dalay, 2014b). Cumhurbaşkanı adaylarının sahip oldukları kişisel özellikleri, siyaset yapma ve yönetme tarzları, kriz yönetme kabiliyeti ve kimlikleri gibi bir takım kodlar seçim kampanyalarını da şekillendirebilmektedir (Yanık, 2014a). Seçmen artık Cumhurbaşkanı adayının Türkiye için nasıl bir gelecek tasavvur ettiğine ve o koltuğa oturacak adayın nasıl bir temsil yeteneğine sahip olduğuna dikkat etmeye başlayacaktır. Birinci bölümde ayrıntılı olarak belirtildiği gibi Cumhurbaşkanlığı koltuna oturmak isteyen adaylar sahip oldukları vizyonları ve imajları sayesinde toplum içinde kabul görürler. Özellikle Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile birlikte adayların ortaya koydukları vizyonunun gerçekçi ve ulaşılabilir; imajın ise olumlu olarak anlaşılması başarılı olabilmesinin temel şartıdır.

Bu bağlamda bu bölümde öncelikle demokratik hükümet sistemlerinde Cumhurbaşkanının konumu ele alınacak, ardından 2014’te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılan adayların kısa bir hayatı, ortaya koydukları imajları, vizyonları, seçim kampanyalarında nasıl bir yol izledikleri ve seçim sonuçları değerlendirilecektir. Akabinde Cumhurbaşkanlığı makamında değişimi temsil eden en önemli somut imajlardan biri olan Külliye’nin değerlendirilmesi ve bir önceki bölümün 2.8 başlığında yer verilen parametreler üzerinden Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığının değerlendirilmesi yapılacaktır. Bölümün son başlıklarında ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi vizyonuna giden süreç ve 24 Haziran 2018 seçimleri adaylar ve seçim kampanyaları üzerinden analiz edilecektir.