• Sonuç bulunamadı

AK Partinin Adayı Recep Tayyip Erdoğan: “Cumhurbaşkanlığı Vizyon

3.2. Halk Tarafından Seçilen İlk Cumhurbaşkanı: Adaylar ve Seçim Süreci

3.2.3. AK Partinin Adayı Recep Tayyip Erdoğan: “Cumhurbaşkanlığı Vizyon

Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti’nin kurulduğu andan itibaren çeşitli görevler üstlenmesi, tabandan geldiği için tüm teşkilat yapısına hâkim ve toplumda karizmatik bir lider imajına sahip olması gibi bir takım faktörlerin etkisi ile partisi tarafından 1 Temmuz 2014 tarihinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olarak gösterilmiştir (Yılmaz, 2014: 3). 1970’lerden beri aktif siyaset içinde olan Erdoğan, güçlü hitabet yeteneğine sahip, karizmatik, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada tanınan, halkın çoğunluğu tarafında kabul görmüş ve temsil kabiliyeti yüksek bir lider imajına sahip olmuştur.

Erdoğan, 1981 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesinden mezun oldu. Siyasete ve toplum meselelerine meraklı olan Erdoğan Milli Türk Talebe birliği öğrenci kollarında aktif görev aldı. Erdoğan’ın siyasi hayatı

1976‘da 22 yaşında Milli Selamet Partisinin(MSP) Gençlik Kolu Başkanı olarak seçilmesi ile başladı. 12 Eylül 1980 tarihinde darbe ile siyasi partilerin kapatılmasına kadar olan süreçte partilerde çeşitli görevler yürüttü. Sürecin normalleşmesi ile 1983’te siyaset hayatına geri dönen Erdoğan, 1984’te Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı, 1985’te Refah Partisi İstanbul İl Başkanı ve Refah Partisi Merkez Karar ve Yönetim üyesi oldu. Erdoğan, Refah Partisi tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olarak gösterildi. 27 Mart 1994 tarihinde gerçekleşen yerel seçimlerde %25,19 oy oranıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Belediye başkanlığı görevi devam ederken 12 Aralık 1997 tarihinde Ziya Gökalp’e ait bir şiiri Siirt’te vatandaşlara hitap ederken okumasın suç olarak görülmesi; 4 ay hapis cezasına mahkûm edilmesine neden oldu. Böylece belediye başkanlığı görevi de son buldu (TRT Haber, 1 Temmuz 2014). Erdoğan, cezaevinden çıktığı 24 Temmuz 1999 tarihinden itibaren siyasi çalışmalarına devam etmeye başladı. 14 Ağustos 2001 tarihinde, Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AK Parti) kurarak kurucu başkan olarak seçildi. 3 Kasım 2002’de, AK Partinin ilk defa gittiği genel seçimlerde hakkındaki mahkeme kararı sebebi ile aday olamadı. AK Parti %34,6 oyla birinci oldu. Milletvekili adaylığına olan engelin kalkması akabinde 9 Mart 2003'te Siirt'te seçimlere katılarak 22. Dönem Siirt Milletvekili olması ile Meclise girebildi (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, 2017). Erdoğan, 15 Mart 2003 tarihinde kurduğu 59. Hükümetle Başbakanlık görevini Abdullah Gül’den devraldı. AK Parti'nin 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinden %46,6 oy alması ile 60. Hükümeti; 12 Haziran 2012'de gerçekleştirilen genel seçimlerinden de %49,8 oy alması ile 61. Hükümeti kuran Erdoğan, 3. kez Başbakanlık koltuğuna oturdu. Erdoğan, böylece partisinin başında girdiği üç seçimde de oyunu arttırdı(Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, 2017). Erdoğan’ın sahip olduğu liderlik karakteri, partisinin kurulduğu günden itibaren yükselişe geçmesinde önemli etkenlerinden biri oldu.

Dönemin Başbakanı Erdoğan, seçildiği takdirde tek amacının 77 milyona hizmet üretilmesini sağlamak olacağının şu cümleler ile ifade etmiştir:

Eğer seçilirsek, inşallah farklı bir Cumhurbaşkanlığını inşallah ortaya koyacağız. Ekonomiyi büyütmek, demokrasiyi daha ileri standartlara kavuşturmak, AB'ye tam üye olmak, kardeşliği yüceltmek için çok daha fazla çalışacağız. Bugüne kadar Türkiye'ye, aziz milletimize, istiklalimize, istikbalimize yapılan her saldırıya karşı dik durduk, göğüs gerdik, asla taviz vermedik. Bu mücadelenin aynı şekilde, aynı kararlılıkla, hatta daha

Cumhurbaşkanlığı makamına çıktığımız zaman orası bir dinlenme makamı asla olamaz olmayacaktır. Çözüm sürecinin bedeli ne olursa olsun sürdüreceğimizi defaatle ifa ettik. Cumhurbaşkanlığımızda da çözüm sürecinin sekteye uğramasına asla müsaade etmeyiz, edemeyiz. Türkiye'nin çözümden, barıştan ve kardeşlikten başka hiçbir seçeneği yoktur”(Sabah Gazetesi, 1 Temmuz 2014b).

Erdoğan’ın adaylığını ilan ederken kullandığı ifadelerinden de anlaşıldığı gibi, seçildiği takdirde Cumhurbaşkanlığı makamının algı ve vizyonunu değiştireceğini aktif bir Cumhurbaşkanlığı anlayışı ile makamı dönüştüreceğini belirtmiştir. Sahip olduğu vizyonunun ayrıntılarını somut bir şekilde seçmene anlatmaya çalışmıştır. 3.2.3.1.Recep Tayyip Erdoğan’ın Seçim Kampanyası

Erdoğan, seçim kampanyasında “Milli İrade, Milli Güç’’ ve “Milletin Adamı Recep Tayyip Erdoğan” gibi iki temel slogan kullanılmıştır. Seçim kampanyasının temel vaadi ise “Yeni Türkiye” ve “Yeni Anayasa” olarak ifade edilmiştir. Kampanyada Yeni Türkiye’nin doğuşu anlamına gelen tünelin ucundaki ışık logosunu kullanmıştır (Çarkoğlu, 2014; Radikal Gazetesi, 7 Ocak 2014). Logoyu temsil eden üç ana unsur bulunduğu ifade edilmiştir. İlk olarak logoda güneşin doğuşu ile yeni umutların, yeni hedeflerin, yeni Türkiye’nin doğuşu ve geldiği nokta simgelenmiştir. Güneşin büyüklüğü ve kuşatıcılığı bir taraftan birlik ve beraberliğe vurgu yaparken, ışığı ve sıcaklığı ise sevgi muhabbet ve dayanışmayı ifade etmiştir. İkinci olarak ise yol ve yolculuk simgelenmiştir. Bu unsur, Erdoğan’ın hayatını simgelemektedir. Yolun şekli ve yapısı; mücadeleleri ve bu yolda hedefine ulaşmak için gösterdiği kararlılığı ifade etmiştir. Yolculuk sırasında çıkacak tüm engellere kararlılık ile karşı konulacağı vurgulanmıştır. Üçüncü unsur ise Erdoğan’ın kendisidir. Diğer iki unsurda belirtilen hedeflere ulaşmak için çalışacak olan lideri simgelemiştir. Türkiye’nin bütünlüğü ve birliğini yansıtan yazı şekli ile Erdoğan’ın bu değerlere verdiği önem vurgulanmıştır (Sabah Gazetesi, 1 Temmuz 2014c). Bu bağlamda Erdoğan, seçim logosu ile gerek siyasi birikimi gerekse Cumhurbaşkanlığı adaylığını bir arada sentezleyen bir imaj ortaya koymaya çalıştığı söylenebilir.

Kampanya logosunda kullanılan kırmızı, beyaz ve koyu mavi renklerin de sahip olduğu bir takım anlamları olduğu ifade edilmiştir. Bu renklerden kırmızı; güneşin doğuşunu, yükselişini, sıcaklığını, samimiyetini, gücünü, kararlılığını ve Türk bayrağının kırmızısını beyaz; barışı, kardeşliği, birliği, tevazuu, iyiliği, istikrarı,

hedeflerin büyüklüğünü, güvenirliliğini, saygınlığını, karizmayı ve bağlılığı temsil etmektedir (Hürriyet Gazetesi, 1 Temmuz 2014). Erdoğan’ın logosu hem şekil hem de renkleri tek tek ayrı bir anlama sahip olmakla birlikte bir bütün olarak, Yeni Türkiye’nin Yeni Cumhurbaşkanının vizyonuna ilişkin imajını tasvir ettiği söylenebilir.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklar açıklamaz, Türkiye’nin yedi bölgesini de kapsayan yoğun bir miting programı başlatmıştır. İlk mitingini ise Milli Mücadele’nin başlamasında etkili olan Samsun ve Erzurum’da gerçekleştirmiştir. Erdoğan, “Milletime daha iyi hizmet için bir üst makama adayım” sözü ile adaylığını meydanlarda duyurmuştur. Samsunda Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin önemini ise şu cümlelerle ifade emiştir:

“Devletin en tepesindeki makama kimin geleceğini belirlemek elinde silah olanların, elinde güç olanların, seçkinlerin, para babalarının değil, bizzat milletin uhdesindedir. Bugüne kadar sizlerin Cumhurbaşkanı seçmenize izin vermediler. Çünkü onlar milletin tercihlerine itibar etmediler. Milletin seçtiği hükümetin tepesine devleti temsil eden bir güç olan Cumhurbaşkanını koydular. Bir yanda sizin seçtiğiniz hükümet var diğer yanda devleti temsil eden Cumhurbaşkanı var"(CNN, 16 Temmuz 2014).

Bu bağlamda Erdoğan’ın ifadelerinden de net bir şekilde anlaşıldığı gibi halk bundan sonra kendisini temsil etmek istediği adayı belirlemede tek başına bir güç haline gelmiştir.

Erdoğan, mitinglerde yerel ve milletvekilliği seçimlerinde yaptığı gibi, AK Parti’nin 12 yıllık iktidarı süresince yapılan icraatları tek tek anlatmıştır. Bu bağlamda siyasi tecrübesi ve parti geçmişinin seçmene yönelik daha net bir vizyon ortaya koymasını kolaylaştırdığı söylenebilir. En önemli hedefi olan Yeni Türkiye vizyonunun gerçekleşmesi için gelinen son noktanın, Cumhurbaşkanlığı makamını dönüştürmek üzere seçimleri kazanmak olduğu söylenebilir. Seçmenden de bu vizyonu gerçekleştirebilmek için açık destek beklediğini vurgulamıştır. Erdoğan halkın kendisine bu desteği verdiğinde Cumhurbaşkanlığı makamını farklı bir sorumluluk anlayışı ile yürüteceğini, protokol Cumhurbaşkanı anlayışını terk edeceğini, terleyen, koşturan bir Cumhurbaşkanı olacağını dile getirmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde de belirtildiği gibi Cumhurbaşkanlığı makamına oturan liderlerin sahip oldukları vizyonları kurumun dışarıdan görünen algısını da etkilemektedir. Bu bağlamda meclis tarafından seçilen Cumhurbaşkanlarından farklı bir vizyona sahip

olacağını belirten Erdoğan, böylece Cumhurbaşkanlığı makamının da vizyonunun değişeceğini açıkça ifade etmiştir.

Erdoğan, siyasette sahip olduğu tecrübesini seçim kampanyalarında da avantaj olarak kullanmıştır. 12 yılda gerçekleştirdiği hizmetleri anlatarak 2023 vizyonu ile gelecekte yapacakları ile ilgili vaatlerde bulunmuştur. Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır anlayışı ile Yeni Türkiye vizyonunu somutlaştırarak seçim kampanyasını anlatmaya çalışmıştır (Yılmaz, Özipek ve Coşkun, 2014:4). Birinci bölümde de ayrıntılı bir şekilde belirtildiği gibi, vizyon oluşturulmasının en temel unsuru zaman algısının etkin bir şekilde kavranabilmesidir. Bu anlamda adaylar tarafından Cumhurbaşkanlığı makamına ilişkin vizyon ortaya konulabilmesi makamın geçmişinin iyi anlaşılması ve mevcut durumun iyi bir şekilde analiz edilmesi yolu ile gerçekleşebilmektedir. Erdoğan’ın, siyaset konusundaki tecrübesi ve hali hazırda aktif siyasetin içinde bulunması geleceğe ilişkin kurumsal bir vizyon ortaya koyabilmesini kolaylaştırmaktadır.

Sahip olduğu siyasi tecrübeleri ile geleceğe ışık tutmaya çalışan Erdoğan, siyasi kampanyasının en temel metni olan Cumhurbaşkanlığı Seçim Vizyon Belgesi’ni, “Yeni Türkiye Yolunda Demokratik, Müreffeh, Öncü Türkiye” adı ile 11 Temmuz 2014 tarihinde Haliç Kongre merkezinde açıklamıştır. Vizyon belgesinin temeline milleti ve değişimi oturtan Erdoğan, eski Türkiye’nin eskide kaldığını belirterek Yeni Türkiye’nin vizyonunu ortaya koymuştur. Seksen dört sayfadan oluşan seçim bildirgesi; Demokratik Yönetim, Refah Toplumu ve Öncü Ülke bölümlerinden oluşmaktadır. Bu seçim bildirgesinde Erdoğan’ın 12 yıllık iktidar döneminde yapılanlar açıkça anlatılmıştır. Sonrasında ise 2023’e kadar devam edecek olan gelecek vizyonu ortaya konulmuştur (Yılmaz, 2014: 4). Erdoğan, 2023 yılına kadar “demokrasiyi daha da geliştirmek, siyasi ve toplumsal normalleşmeyi daha ileri taşımak, toplumsal refahı daha çok yükseltmek, dünyada öncü ülkeler arasında olmak” başlıkları ile belirlediği dört temel hedefe ulaşmak için çalışacaklarını ifade etmiştir (Selvi, 2014b; BBC, 11 Temmuz 2014). Erdoğan’ın vizyon belgesinden söylemleri ile tutarlı, doğal ve halka yakın bir aday olduğu anlaşılabilir. 12 yıllık iktidarda olmanın yorgunluğu ve sıkılganlığına kapılmadan yeni söylemler ile güncel, dönemin gerekliliklerine uygun yeni bir vizyon belgesi sunarak seçim kampanyasını yürütmeye

logosu, mitingleri, basın toplantıları ve afişleri ile tam anlamı ile profesyonel bir hazırlık yapıldığı söylenebilir.

3.3. Seçim Kampanyalarında Liderlerin İzlemesi Gereken Bir Takım