• Sonuç bulunamadı

3. KÜLTÜR MODERNİZM VE MEDENİYET

2.2. Bireysel Sorumluluk

Kur'ân'ın öngördüğü sorumluluğun çerçevesi ana hatlarıyla yukarıda özet

756 Macid ‘Arsân El-Keylânî, Fesefetü’t-Terbiyeti’l-İslâmiyye, Beyrut, 1407/h,-1987/m, s. 210. 757 Hicr, 15/92-93.

olarak verilmişti. Verilen bu çerçeveden de anlaşıldığı gibi insanoğlunun toplum içerisindeki rol, yetki ve statülerine göre sorumluluk alan ve dereceleri değişkenlik arz etse de,759 temelde bireysel sorumluluk esastır.760 İnsan bir yanıyla toplumun bir parçası iken, diğer yanıyla da farklı özellikler taşıyan müstakil bir varlıktır.761 Kur'ân bireyi toplum içerisinde bütünüyle iradesiz bir varlık olarak görmediği gibi topluma karşı ona öncelik de tanımaktadır.762 Bir anlamda bedenin içerisinde kalbin konumuyla toplumun içerisinde bireyin konumu işlevsel olarak aynıdır. Yani o toplumun merkezi, cevheri ve seyir çizgisidir. Bireyin rotasıyla toplumun rotası birebir ilişkili olduğu için toplum bireyden başlanarak inşâ edilir. Bu yüzden ödül ve cezalandırmaya esas teşkil eden dinî ve ahlâkî sorumluluk tamamen ferdî/bireyseldir.763

Ancak kişinin yükümlülüğünden, eylem, söylem ve düşüncelerinden sorumlu tutulabilmesinin temel şartı özgür olabilmesidir. Özgürlüğüne anlam yükleyen şey de sorumluluk olduğundan,764 sorumluluk bir anlamda özgürlüğün bedelidir. İnsan başı boş yaratılmadığı gibi765 Allah (c.) da amaçsız, işlevsiz varlıklar yaratmak gibi bir abesle meşgul olmaz.766 Dolayısıyla sorumluluk, insanoğlunun tarih içerisinde, onun seyrini belirleyici bir eylem alanında gerçekleşip toplumsal yansımaları olsa da temelde bireysel bir olgudur. Bu onun iyi veya kötü arasında bir tercih, seçim yapabilme hakkını da beraberinde getirmektedir. Doğal olarak bu tercihler doğrultusunda tarihin akışı da inişli ve çıkışlı bir şekilde seyretmektedir.767 Nitekim “Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör.”768 şeklindeki ayet de bu doğrultudadır.

Ayrıca güç ve potansiyeli sınırlı olan insanoğlunun sınırsız bir yükümlülük ve buna bağlı olarak sorumluluk taşıması da söz konusu değildir. Onun yerine

759 Draz, İslâm’ın İnsana Verdiği Değer, s. 79-80. 760 Esed, I, 36.

761 Yumni Sezen, Sosyolojide ve Din Sosyolojisinde Temel Bilgiler ve Tartışmalar, İstanbul, 1990, s. 62.

762 Çelik, s. 66.

763 Draz, Kur'ân Ahlâkı, s. 77.

764 Temel Yeşilyurt, Kur'ân Işığında İnsanın Bireysel Sorumluluğu, FÜİFD. sayı: 10/1, Elazığ, 2005, s. 41.

765 Kıyâmet, 75/36.

766 İbrahim, 21/16-17; Sa’d,38/27. 767 Yeşilyurt, a.g.drg,, s. 39, 42. 768 İnsan, 76/3.

getirmesi gereken ödev ve sorumluluklar da tabii olarak güç ve potansiyeli ile orantılıdır.769 Taşıyamayacağı bir yükümlülükle sorumlu tutulamaz.770 Aynı şekilde insanoğlunun Hristiyan doktrininde olduğu gibi başkasına ait aslî günah,771 ırsî günah, vb günahlarla da ilişkisi kurulamayacağı gibi bu anlamda onlardan sorgulanamaz da.772 Ancak Kur'ân bazı suçluların kendi suçlarını yüklendikleri gibi o yükleriyle birlikte başka yükleri de taşıyacaklarını ifade etmektedir.773 Bu vb. ifadeler özellikle toplumsal yansımaları olan emir vermek, azmettirmek, kötü örnek olmak, kötülük karşısında sessiz kalmak, başkalarını saptırıp günaha yöneltmek gibi bazı durumlarda kişinin başkasının amellerinden de sorumlu tutulabileceğini ortaya koymakla birlikte,774 temelde sorumluluğun bireyselliğine aykırı da değildir.

Nitekim ömrün, gençliğin nerede tüketildiği, malın nereden kazanıldığı ve nereye harcandığı, kişinin ilmiyle nasıl amel ettiği şeklindeki beş şeyden sorgulanmadan kıyamet gününde insanların hiçbir yere ayrılamayacağına dair hadis,775 bireyin dünya hayatında kendisiyle imtihan edildiği şeylerden sorgulanacağı alanın ne kadar geniş ve kapsamlı olduğunu ortaya koymaktadır.776 İnsanın sorgulanacağı bu çerçeve aynı zamanda onun eylem ve söylemlerinin olumlu veya olumsuz yansımalarının ne kadar geniş bir alanda gerçekleştiğini de açıklamaktadır. Öyle ki yaptıklarının denizde ve karada fesat ve bozguna neden olabilecek kadar geniş bir yelpazede seyrettiği de anlaşılmaktadır.777 Ancak bütün bu yapılanların hesabı, kulakları sağır edercesine korkunç bir sayhanın/sesin olduğu ve her kesin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçarak kendisine yetecek778 ve en sevdiklerini bile düşündürtmeyip sadece nefsini düşünebileceği779 bir meşguliyetin içerisinde mutlaka sorulacaktır. Bu durum bir taraftan ahiretteki sorgulanmanın bireysel boyutuna vurgu yaparken

769

Bireysel sorumluluk-özgürlük ilişkisi hk. geniş bilgi için bkz: Draz, İslâm’ın İnsana Verdiği Değer, s. 74-78; Kaya, Kur'ân'da İmtihan, s. 75-76; Tali, s. 82-86; Yeşilyurt, a.g.drg, s. 37-49. 770 Bakara, 2/286.

771 Esed, III, 1084.

772 En’am, 6/164; İsrâ, 17/15; Fâtır, 35/18; Zümer, 39/7;Necm, 53/39-41. 773 Ankebût, 29/13.

774 Yazır, V, 3767; Draz, İslâm’ın İnsana Verdiği Değer, s. 82-90; Draz, Kur'ân Ahlâkı, s. 79-83. 775 Tirmizî, Sıfatu’l-Kıyâme, I.

776 El-Keylânî, s. 216. 777 Rûm, 30/41. 778 Abese, 80/33-37. 779 Sabunî, III, 521.

diğer taraftan da bu sorgulanmanın ne denli zorlu şartlarda gerçekleşeceğine işaret etmektedir.

Bu kadar geniş yelpazede seyreden sorumluluk alanı doğal olarak sonuçları itibariyle bütün yeryüzünü ve evreni etkileyebilecek toplumsal, küresel yükümlülük ve sorumluluk alanlarını da beraberinde getirmektedir. Bu yükümlülük ve sorumluluğun üstesinden gelebilmek için Kur'ân; ferdiyetçi veya toplumcu bir anlayıştan uzak fert adına toplumu, toplum adına da ferdi yok saymayan bir denge ölçüsünü esas alarak: “İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resûl'ün de size şahit olması için sizi vasat bir ümmet kıldık...”780 ifadesini zikretmekte, bu dengeyi sağlayabilmek için de bireyle toplum arasında yardımlaşma ve dayanışmayı öngörmektedir.781

Yukarıda verilenlerden insanın davranışlarının, etki ve yansımaları itibariyle çok geniş bir alanda seyrettiği görülmektedir. Bu durum ona doğal olarak bireysel sorumlulukların yanında toplumsal sorumluluklar da yüklemektedir. Bu nedenle bahsedilen sorumluluklardan biri olan toplumsal sorumluluk üzerinde durulacaktır.