• Sonuç bulunamadı

2. Kuramsal Tartışmalar ve Temel Kavramlar

2.1. Popüler Kültür ve Sınıflandırması

2.1.2. Bir Başkaldırı Sanatı Olarak Popüler Kültür

“Fakat insanlar doğarlar, yaşarlar ve ölürler. İyi ya da kötü yaşarlar; fakat geçimlerini sağladıkları ya da sağlayamadıkları bir günlük hayatta, varlıklarını sürdürmemek ya da sürdürmek veya sadece var olmak ya da hayatın tadını çıkarmak için yaşarlar. Acı da zevk de gündelik hayatın içindedir, şimdi ve burada” (Lefebvre, 1971, s.

21). Popüler kültür de bu yaşantının, acının, zevklerin, var olma çabasının bir parçasıdır çünkü bu gündelik hayatın kültürüdür. Onu yüksek kültürden ayıran en önemli özelliği de budur. Siyaset, ekonomi, eğitim, eğlence, vb. hepsi gündelik hayatın bir parçasıdır ve bu sebeple ya popüler kültür bunlara göre şekillenir ya da bahsettiğimiz öğelere şekil verir. Yine bu sebeple popüler kültür hem halkın içinden doğmuş hem de halkı yönlendiren bir güç olmuştur; hem kitlelerin kültürü hem de kitleleri üreten kültürdür ve daha da önemlisi, hayatın içinden doğan bu kültür içinde umudu barındıran bir kaçış kültürüdür. Daha önce belirttiğimiz üzere popüler kültür iktidar ilişkilerinin çok rahat bir şekilde analiz edilebildiği ve insanların nasıl tabiiyet altına alındıklarını gösteren bir yapıdır. Fakat “Popüler kültür aynı zamanda bu güçlere direnmenin, onlardan sıyrılmanın belirtilerini gösterir” (Fiske, 2012, s. 15). Ve yine popüler kültüre ait olan daha fazla insana o ya da bu şekilde daha kolayca anlaşılabilen ve ulaşabilendir. Bu sebeple “The Godfather ya da Jaws gibi televizyon programları Wallece Stevens ya da Henry James’tense uğraşılması daha fazla tercih edilen programlardır çünkü ilki açık kültürel bir dili toplumun daha uzak tabakalarına, entelektüeller tarafından sosyal olarak temsil edilene göre, daha anlamlı bir şekilde konuşmaktadır” (Jameson, 2005, s. 115).

29 Popüler kültürü yine iki yönlü bir başkaldırı olarak incelemek mümkündür. İlk olarak popüler kültür etkilediği kitleler adına bir başkaldırı sanatıdır ve bu yönüyle değiştirici, geliştirici bir unsurdur ve “bir mücadele alanı”dır (Fiske, 2012, s. 33) çünkü popüler kültür egemen kültürel hiyerarşiden bir uzaklaşma, bir kaçış yolu, kitlesel bir direniştir. Bu kitlesel direnişi de geniş çaplı bir örgütlenmenin öncüsü olarak yapar. Bu öncülük bir sınıfın birleşmesini öngören, direkt olarak belli bir gruba hitap eden açık, net ve kesin bilgiler sunmaz, bu tetiklenmenin devamını sağlayacak biçimde motive etmez;

yalnızca yangını başlatacak ilk kıvılcımdan sorumludur. Diğer bir deyişle, direnişe ortam hazırlayacak tetiklenmeyi başlatır ve bir bakıma hitap ettiği kitleye ideolojik bir aşılama yapar. Yani “Popüler kültürün birbiriyle ilişkili birtakım kesin fikirleri, ahlaki ya da sosyal eylemi meşrulaştıran bir bakış açısı yoktur ve herhangi bir bağlılık talep etmez ya da motivasyonu harekete geçirmez. Genel olarak bu modern, kentsel ve seküler tip kültür, günlük hayatları bundan etkilenen insanların ideolojik güçlere karşı verdikleri bir tepkidir” (Bar-Haim, 1990, s. 281). Bu duruma örnek olarak, sosyal ve politik bir başkaldırı olarak graffiti’nin ortaya çıkması (Rafferty, 1990, ss. 105–115), Afrikalı Amerikalıların baskın kültüre karşıt bir kültür olarak Rap müziği yaratması (Martinez, 1997, ss. 265–286) ya da Marcel Duchamp’ın hazırda (ready made) olan şeyleri alarak, yüksek sanatın karşısına popüler bir sanat biçimi olarak çıkartması, baş kaldırması ve kabul görmesi sayılabilir. İkinci yönüyle ise popüler kültür geleneksel olana ya da bir başkaldırıdır. Bu yönüyle daha çok küreselleştirici, kendi koyduğu sınırlar içinde özgürleştirici ya da köleleştirici şekilde karşımıza çıkar:

Frankfurt Okulu Kuramcılarına göre (ki bunlar kitle kültürü terimini Nazi propaganda makinesini tanımlamak için kullanmışlardır), Amerikan sanayii kültürü, kendini yaratma sürecinin potansiyel özgürleştiriciliğinden çıkarmış ve bir sosyal kontrol aracına, sınıf bilincini bloke eden manipülatif bir güce,

30 bastırılmış ve deforme olmuş bir bireyselliğe ve asimile olmuş pasif alıcıları homojen bir kitleye dönüştürmüştür. (Traube, 1996, s. 131)

Yani, halka ve birliğe ait olan ne varsa popüler kültür tarafından yağma edilmiş, özgürleştirme ya da bireyselleştirme adı altında insanları tek tipleşmeye itmiş, kültürel farklılıklarını ortadan kaldırmış ve yekûn olmaktan çok negatif bir bireyciliğe yönelten bir kültür anlayışı ortaya çıkmıştır. Günümüzde de bu konu halen popüler kültürün baskın ideolojiye karşı bir ayaklanmayla birlikte sosyal değişime yardımcı mı olduğu yoksa var olan değerlerin aynılaştırıcı öğelerle ortadan mı kaldırıyor olduğu tartışma konusudur.

Burada anlatmak istediğimiz, her ne kadar popüler kültür, özellikle günümüzde, daha çok negatif anlamlandırmalarla öne çıkıyor olsa da, kitleleri ardından sürükleyen ve dönüştüren bir yapısının da olduğudur. Bunu yaparken popüler kültür halkın gereksinimlerini saptar – ya da halkın bunlara gereksinimi olduğunu öne sürer –, bu gereksinimleri karşılayacak ajanları üretir ve istenen dönüşümün başlamasına ön ayak olur. Bunu ise her jenerasyonun kendi özelliklerine uygun olacak şekilde kahraman veya model üreterek gerçekleştirir. Yani bir ürününün – ki burada ürün dediğimiz şey popüler kültürün ürettiği her şeydir – popüler olabilmesi için tüketicinin yaşam tarzı ve düşünce biçimlerine hitap etmesi, en az bir yönüyle onu anlatması gerekir. Örneğin, Amerikan toplumunda “Dallas12’ın popüler olabilmesi için, [. . .] Amerikalılık, sınıf, toplumsal cinsiyet ve aileye ilişkin karmaşık ve çelişkili anlamlar sunması gerekir. Bu çok anlamlı potansiyel olmadan izleyicilerin gündelik yaşamlarına doğrudan ve farklı biçimlerde dahil edilemez” (Fiske, 2012, s. 208). Yine Fiske’nin sözleriyle aktarırsak, popüler kültürün toplumlar içinde varlık gösterebilmesi için kültürel bir potansiyel de sunması da gerekir. Halkın sürekli olarak iktidar bloğunun çıkarlarına karşı koymaya ve bunlardan sıyrılmaya çalışması da, popüler kültürün bir çatışma kültürü olmasıyla desteklenir

12 Dallas dizisi Türkiye’de de oldukça büyük bir kitle tarafından Türkiye’de uzunca bir süre izlenmiş bir dizidir.

31 (Fiske, 2012, ss. 208–209). Kısa süreli ya da jenerasyonlara ait olan bu kültür ise, anlamı ya da anlamı aktarma yollarını sürekli değiştirerek, kitlelerin var olan sistemlere bir şekilde baş kaldırmalarına olanak sağlar. Kısaca, sürekli olarak bireyselliği ön plana çıkartması ve tek tipleşmeye sebep olmasıyla itham edilen popüler kültürün aslında birleştirici, kolektif bir pratiğe de dönüşebileceğini söylemek mümkündür. “Raymond Williams on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllar arasındaki “bakış açısındaki değişikliğe” gönderme” yaparak “‘popüler’ iktidar ya da çıkar sağlayanlardan ziyade halkın bakış açısından görülen anlamına gelmeye başlamıştır” (Strinati, 2004, s. 2) der.

Yani bir bakıma anlamın ya da anlamlandırmanın ekseni değişmiştir. Artık halkın elinde kendi zevk ve isteklerini, kendi anlamlarını yükleyerek aktarabilecekleri ve yüksek kültüre karşıt sayılabilecek, kendi kültürlerini yaratabilecekleri bir ortam söz konusudur.

Toparlamak gerekirse, popüler kültür hem yapıcı hem de yıkıcı bir alan sunar. Her iki şekliyle de hem negatif, yıkıcı ve tahrip edici hem de pozitif, dinamik ve yaratıcıdır.

Toplumun günlük pratiklerinin, düşünce ve yaşam tarzlarının daha çekici hale gelmesiyle beslenir ki bu yüzden kendi iktidarını yaratarak mevcut iktidarın dayattığı düzene bir başkaldırıdır. Düşüncemizi Jean Baudrillard’ın metaforuyla şöyle de açıklayabiliriz:

Aşırı şekilde korunan bir alan içinde beden tüm savunma sistemini yitirir.

Ameliyat odaları o kadar sterildir ki hiçbir mikrop ya da bakteri burada yaşayamaz. Fakat burası gizemli, anormal viral hastalıkların da ortaya çıktıkları yerdir. Gerçek şudur ki virüsler boş alan buldukları anda ürerler. Eski enfeksiyon türlerinden arıtılmış bir dünya, klinik açıdan ‘ideal’ bir dünya, sterilizasyonun kendisinden doğan mükemmel bir ele avuca sığmaz ve amansız çalışma alanı sunar. (Baudrillard, 1993, s. 62)

32 Yani, popüler kültürün doğduğu alan steril bir ameliyathane gibidir. Yüksek kültürün egemen bir şekilde büyük K’lı kültürü tanımladığı noktada, popüler kültür beklenmedik şekilde ortaya çıkar ve farklı bir ses ve başkaldırı olarak doğar.