• Sonuç bulunamadı

IV- OSMANLI-İRAN İLİŞKİLERİNDEKİ TEME L DİNAMİKLER VE

1- Bağdat’ın Durumu ve Osmanlı İran İlişkilerindeki Yeri

Bağdat şehri, çok eski zamanlardan beri önemli mücadelelerin ve bölünmelerin merkezi olmuştur7. Buna bağlı olarak da Bağdat, Osmanlı-İran münasebetlerinde Safevîler zamanına kadar giden çekişmenin yoğun yaşandığı alanlardan biri ni oluşturmuştur8. Özellikle Osmanlı açısından çok önemli bir yere sahip olan Bağdat, başta ticaret yolları olmak üzere , jeopolitik ve jeostratejik açıdan ehemmiyetini hiçbir zaman kaybetmemiştir.

Osmanlı Devleti, Bağdat’ın stratejik yönden önemini bildiği için burayla birlikte, Basra ve Suriye ticaret hattını elinde tutmak ve batıya karşı ekonomik üstünlük sağlamak için kullan mak istemiştir9. Bağdat, Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Osmanlı hâkimiyetine girdikten sonra önemini her zaman için muhafaza e tmiş, meydana gelen gelişme ve değişimlerde hep ön plânda olmuştur. Yine İran’la yaşanan mücadelelerde Osmanlı Devleti, Bağdat’ı ve buraya bağlı havaliyi elinde tutmak için çok çaba göstermiştir10.

7

Ahmed Cevdet Paşa; Tarih-i Cevdet, C.: I, Matba‘a-i Osmanî, Dersa‘âdet, 1309, s. 339. 8

Bağdat, 1508 senesinde Şah İsmail tarafından işgal edilmekle birlikte, daha sonra oğlu I. Tahmasb zamanında karışıklıkların en çok yaşandığı alanlardan biri olmuş ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı eline geçinceye kadar da bu çekişme devam etmiştir. M. Cavid Baysun; “Bagdad” maddesi, İslâm Ansiklopedisi (İA.), C.: II, s. 205.

9

Yusuf Halaçoğlu; “Bağdat” maddesi, TDVİA., C.: IV, İstanbul, 1991, s. 433. 10

Bağdat’ın jeopolitik konumu ve İran ile ilişkili bir bölge de olması, çekişmenin çok sık yaşandığı bir nokta olmasına neden olmuştur. Ayrıca İran, kendi hâkimiyet alanının devamlılığını s ağlama ve Basra üzerinden ticaret yollarının denetimini elinde tutmak için, bu bölgedeki emellerinden hiçbir zaman vazgeçmemişti r. Zaman içinde Bağdat’ta meydana gelen isyanlarda , İran, birinci derecede etkili bir unsur olmuş ve elini buradan hiç çekmemiştir11. Netice itibariyle XVI. ve XVII. asırlarda yaşanan bu rekabet XVIII. ve XIX. asırda da kendini hissettirmiştir.

XVIII. asır başlarında Nadir Şah tarafından kuşatılan Bağdat12, Nadir Şah’ın ölümüne kadar hep ele geçirmek istediği bir yer olmuştur. Osmanlı Devleti ise, İran’ın bu saldırılarına karşı n, Bağdat’ı savunmuş ve kaybetmemek için çok mücadele vermiştir13. 1746 Osmanlı-İran Antlaşmasında Osmanlı elinde kalan Bağdat , bu tarihten sonra kendi içinde valilerinin güç mücadelesine sahne olmuştur14. Nitekim Bağdat Valisi Ahmed Paşa’nın ölümünden sonra, onun azatlı kölesi ve damadı olan Adana Valisi Süleyman Paşa, 1749 senesinde Bağdat valiliğine atanmıştır15. Bu Vali zamanında Bağdat’ta asayiş ve sükûnet sağlanmakla birlikte , “kölemen yönetimi”16 de

11

İncelediğimiz dönem içinde, Osmanlı -İran ilişkilerinde Bağdat’la ilgili pek çok arşiv belgesi vardır. Nerdeyse İran ile ilgili meselelerin tümünde, Bağdat’ın h er zaman için ön plânda olduğunu söyleyebiliriz.

12

Nadir Şah döneminde, Bağdat’ın kuşatılması ile ilgili teferruatlı bilgi için bkz. Baron Joseph Von Hammer Purgstall; Büyük Osmanlı Tarihi, C.: VIII, (Yay.,Haz. Mümin Çevik), Sabah Kitapları, tsz., s. 38-40, 76-81; Nicolae Jorga; Osmanlı İmparatorluğu Tarihi , C.: IV, Yeditepe Yay., (Çev.Nilüfer Epçeli), İstanbul, 2005, s. 370-372.

13

M. C. Baysun; a.g.md., s. 207; 12 Şaban 1156/1 Ekim 1743 tarihli bir belgeye göre, Nadir Şah’ın Osmanlı sınır boylarındaki teca vüzlerinden korkan dağlı aşiretler ile ahalinin teskin edilmesi için gerekli tedbirlerin alınması istenmektedir. BOA., Cevdet Dâhiliye (C. DH.), B. No: 2280.

14

İ. Hakkı Uzunçarşılı; Osmanlı Tarihi, C.: IV/I, TTK., Ankara, 1995, s. 308 -310. Bağdat’ta, valiler arasında güç mücadelesinin yaşanmasında etkili olan en önemli vali, Hasan Paşa’dır. Ahmed Paşa’dan önce valiliği elinde bulunduran ve Osmanlı Enderun’undan yetişme olan bu zat, Osmanlı saray teşkilatını taklit ederek oluşturduğu bir okulda, satın aldığı Abaza, Gürcü ve Çerkez köleler ile zadegândan bazılarının çocuklarının talim ve terbiyesi ile uğraşmıştır. Bu suretle, Paşanın sarayında daimi olarak 200 çocuk bulunmuştur. Yetiştirilen bu çocuklar, zaman içinde Bağdat yönetiminde önemli mevkilere getiril mişlerdir. Daha sonraki dönemlerde Vali Ahmed Paşa’nın da devam ettirdiği bu yöntem, Bağdat’ta Kölemen Ocağı’nın oluşmasına zemin hazırlamıştır. M. C. Baysun; a.g.md., s. 208.

15

Cevdet; a.g.e., C.: I, s. 339. 16

Osmanlı Devleti’nin XVIII. asırdaki gerilemesine bağlı olarak, Mısır ve Bağdat gibi merkezden uzak eyaletlerde devlet otoritesi gevşemeye başlamıştı. Bağdat Valisi meşhur Hasan Paşazâde Ahmed Paşa, 20 seneye yakın burada kaldığı için birçok köle yetiştirmiş ve bunların çoğunu kethüda yaparak yanında önemli mevkilere yerleştirmişti. Osmanlı Devleti, Ahmed Paşa’dan sonra buraya vali atamışsa da Ahmed Paşa’nın kölesi olan kesimler, bu yeni valiye karşı cephe almıştır. Devlet yeni bir sorunla uğraşmak istemediğinden, eski vali Ahmed Paşa’nın kölelerinden ve kethüdasından olan Süleyman Paşa’yı, buraya vezirlik nasbıyla vali olarak atamıştır. Akabinde de onun yetiştirmesi olan köleler, Bağdat ve Basra havalisinde, hatta Musul’a kadar geniş bir alanda, nüfuzlarını tesis etmişlerdir. İşte bunlara, Bağdat Kölemen Ocağı denilmektedir ve Bağdat’taki kölemen yönetimi budur. Geniş bilgi için bkz. İ. H. Uzunçarşılı; a.g.e, C.: IV/II, s. 248; Cevdet; a.g.e., C.: I, s. 339-340.

buraya yerleşmeye başlamıştır. Süleyman Paşa’nın, Bağdat’ta geniş bir taraftar kitlesi bulması ve sevilmesi üzerine , Osmanlı Devleti, artık buraya istediği kimseyi vali olarak atayamadığı gibi, nüfuz ve idareyi ele geçirmiş olan bu kölemenlerden birini tayin etmek zorunda kalmıştır17. Bu sebeple Süleyman Paşa’dan sonra , 1762 senesinde kethüdası Ali Paşa, 1764’te yine kethüdalarından Ömer Paşa , buraya Vali tayin edilmiştir18.

Bağdat’ta, 1186/1772 senesinde çıkan veba salgını , birçok insanın ölümüne sebep olduğu gibi pek çok kimsenin de başka taraflara göç etmesine neden ol muş, Bağdat harap bir hale gelmiştir. Veba salgını altı ay sonra bitmiştir. Ancak Bağdat’ın eski haline dönmesi uzun bir zaman aldığı gibi Vali Ömer Paşa, bazı Kürt ve Arapları yönetim içinde kullanmak zorunda kalmış, bu kesimler de sıkıntılı durumu fırsat bilip , bazı isyanlar çıkarmışlardır19.

XVIII. yüzyılda, yukarıda kısaca değindiğimiz Bağdat havalisinde yaşanan olaylar ve etkileri, sürekli olarak Osmanlı-İran ilişkilerinde birinci derecede etkili olmuştur. Daha sonraki bölümlerde ayrıntılı bir şekilde göreceğimiz üzere İran , Bağdat’la hep yakından ilgilenmiş ve burada çıkan rahatsızlıkları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktan geri durmamıştır. Osmanlı Devleti de Bağdat’taki Kölemen etkisini kısa sürede kıramadığı20 gibi, buranın önemine binaen elinde tutmak için çok hassas bir politika izleme yoluna gitmiştir.