• Sonuç bulunamadı

XIX. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı-İran siyasî ilişkileri (1774-1848) / Political relations of Ottoman and İranian in the first half of XIX. century

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "XIX. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı-İran siyasî ilişkileri (1774-1848) / Political relations of Ottoman and İranian in the first half of XIX. century"

Copied!
515
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

FIRAT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANA BİLİM DALI

XIX. YÜZYILIN İLK YARISINDA OSMANLI -İRAN

SİYASÎ İLİŞKİLERİ (1774 -1848)

DOKTORA TEZİ

DANIŞMANI HAZIRLAYAN

Prof. Dr. İbrahim YILMAZÇELİK Sıtkı ULUERLER

(2)

T.C.

FIRAT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANA BİLİM DALI

XIX. YÜZYILIN İLK YARISINDA OSMANLI -İRAN

SİYASÎ İLİŞKİLERİ (1774 -1848)

DOKTORA TEZİ

Bu tez / / tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile kabul edilmiştir.

Danışman Üye Üye

Prof. Dr. İbrahim YILMAZÇELİK Prof.Dr.Mustafa ÖZTÜRK Prof.Dr.Saadettin TONBUL

Üye Üye

Doç.Dr.Ahmet AKSIN Yrd.Doç.Dr.Orhan YAZICI

Bu tezin kabulü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulu’nun ... / ... / ... tarih ve ... sayılı karar ıyla onaylanmıştır.

Doç. Dr. Erdal AÇIKSES Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü

(3)

ÖZET DOKTORA TEZİ

XIX. YÜZYILIN İLK YARISINDA OSMANLI -İRAN SİYASÎ İLİŞKİLERİ (1774-1848)

SITKI ULUERLER FIRAT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

Elazığ – 2009, Sayfa: XXI+ 496

Bu çalışmamızda, 1774 -1848 yılları arasında Osmanlı -İran siyasî ilişkilerinin genel özellikleri ele alınarak, bu süreçte meydana gelen olayların iki ülke üzerindeki etkileri incelenmeye çalışılmıştır.

Yapılan bu çalışma sırasın da ilk olarak, Osmanlı -İran ilişkilerinin tarihî kökenine değinilmiş, iki taraf arasında başlayan rekabetin ve huzursuzlukların arka plânı ile ilgili bilgiler verilmiştir.

Daha sonrasında ise, başta Bağdat olmak üzere Baban, Basra ve Kafkasya dolaylarında yoğunlaşan mücadelelerin özellikleri ve bunların nedenleri üzerinde durulmaya çalışılmıştır. Bu zaman diliminde Osmanlı -İran arasında süren rekabet ortamına bağlı olarak, batılı devletlerin gelişmelere ne oranda müdahale ettikleri ve bunların yansımaları ele alınmıştır.

XIX. asrın ilk yarısında yoğunlaşan çekişmelerin hangi alanlarda olduğuna vurgu yapıldıktan sonra, iki taraf için büyük sıkıntılara sebep olan sınır meseleleri, yerel yönetici çekişmeleri ve aşiretlerin durumu ifade edilmeye çalışılmıştır .

ANAHTAR KELİMELER: Osmanlı, İran, Bağdat, Baban, Basra, Kafkasya, Aşiretler.

(4)

SUMMARY DOCTORATE THESİS

POLITICAL RELATIONS OF OTTOMAN AND IRANIAN IN THE FIRST HALF OF XIX. CENTURY

SITKI ULUERLER FIRAT UNIVERSITY

INSTITUTE FOR SOCIAL SCIENCES DEPARTMENT OF HISTORY

Elaziğ - 2009, Page: XXI+ 496

In our study the effects of the era events on Ottoman and Iranian countries are tried to be examined by discussing common features of these two state’s political relations between the years 1774 -1848.

In this study, firstly the historical origin of Ottoman and Iranian relations is mentioned briefly and the information which relates to the background of rivalry and disorder for both sides is presented.

Furthermore, the characteristics and reasons of increased cha llenges especially around Baghdad, Baban, Basra and Transcaucasia are tried to be adverted. In this epoch, the rate and reflections of western countries ’ interferences in these events are presented according to the continuing rivalry between Ottoman and Ir anian States.

After pointing out the areas of increased challenges in the first half of XIX. century., the border problems resulting in disorder for both countries, the local administral rivalry and the tribal situation are tried to be gone over.

(5)

İÇİNDEKİLER ÖZET………... ...II SUMMARY………... III İÇİNDEKİLER... ...IV ÖNSÖZ……... ...XII KISALTMALAR ... XIII KONU VE KAYNAKLAR ... XIV

GİRİŞ

I- TÜRK – İRAN İLİŞKİLERİNİN KÖKENİ ………... 1

1- Büyük Selçuklu Devleti Zamanına Kadar Türk -İran İlişkileri …...1

2- Büyük Selçuklu Devleti Zamanında Türk -İran İlişkileri ……...2

II- SAFEVÎ DEVLETİ’NİN KURULUŞU VE OSMANLI SAFEVİ İLİŞKİLERİNİN BAŞLAMASI ……... 7

1- Şah İsmail’e Kadar Osmanlı Safevî İlişkileri ……... ...7

2- Şah İsmail Dönemi Osmanlı -İran İlişkileri……... .11

a- Çaldıran Savaşı, Osmanlı -İran İlişiklerinde Dönüm Noktası ……...13

3- Şah İsmail Sonrası Osmanlı -İran İlişkileri ……...14

4- Osmanlı-Safevî İlişkilerinin Mahiyeti ………... 19

III- NADİR ŞAH DÖNEMİ OSMANLI -İRAN İLİŞKİLERİ ……...23

1- Nadir’in İran’da Şahlık Mücadelesi ………... 23

2- Nadir Şah’ın, İran’daki Radikal Değişiklikleri ve Osmanlı’ya Etkisi …...25

3- Nadir Şah Sonrası İran ve Zend Kerim Han …... 29

IV- OSMANLI-İRAN İLİŞKİLERİNDEKİ TEME L DİNAMİKLER VE BUNLARIN YANSIMALARI …... 30

BİRİNCİ BÖLÜM XVIII. ASRIN İKİNCİ YARISINDAN İTİBAREN OSMANLI -İRAN İLİŞKİLERİ VE İRAN’DA KAÇAR HANEDANININ KURULUŞU (1747 -1797) I- XVIII. ASRIN İKİNCİ YARISINDA OSMANLI DEVLETİ’NİN DURUMU VE DOĞU POLİTİKASI ……... 35

1- Bağdat’ın Durumu ve Osmanlı -İran İlişkilerindeki Yeri ……...37

2- Baban Sancağı ve Bu Sancağın Osmanlı -İran ilişkilerindeki Yeri …...39

a- Baban Sancağı’nda Yaşanan İç Çekişmeler ……... 41

3- Kafkasya’nın Durumu ……... ..43

a- Kafkasya’da Osmanlı, İran ve Rus Çekişmesinin Mahiyeti …...44

II- ZEND HANEDANI DEVRİNDE OSMANLI -İRAN İLİŞKİLERİ……...48

1- Nadir Şah Sonrası İran’da Meydana Gelen Karışıklıklar …...48

2- Zend Kerim Han’ın İran’da Yönetimi Ele Geçirme Mücadelesi …...49

3- Zend Kerim Han’ın Osmanlı Devleti ile Olan İlişkileri …...51

(6)

5- Zend Kerim Han’ın Ölümünden Sonra İran’ın Durumu ……...62

III- KAÇARLAR’IN İRAN’DA TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI …...63

1- Kaçarlar’ın Kökeni ve İran İçindeki Konumları ……...63

2- İran’da Kaçar Hanedanı’nın Teşekkülü ……... 66

3- Ağa Muhammed Han ve İran’da Kaçar Hanedanı Devrinin Başlaması …...67

a- Ağa Muhammed Han’ın Faaliyetleri …...69

b- Ağa Muhammed Han’ın Rusya ile olan Mücadelesi ve Kafkasya’daki Büyük Çekişme ……... 70

ba- Osmanlı’nın Kafkasya Politikası ... ...71

c- Kafkasya’da Osmanlı -Rus ve İran Çekişmesi ...74

IV- AĞA MUHAMMED HAN ZAMANI OSMANLI -İRAN İLİŞKİLERİ ...80

1- Osmanlı Devleti’nin Durumu ve İran’daki Kaçar Hanedanı’na Bakışı ...80

2- Osmanlı Yönetimi ile Ağa Muhammed Han İlişkileri ...82

İKİNCİ BÖLÜM İRAN’DA FETH ALİ ŞAH’IN BAŞA GEÇMESİNDEN II. MAHMUD DÖNEMİNE KADAR OSMANLI -İRAN İLİŞKİLERİ (1797 -1808) I- FETH ALİ ŞAH’IN İRAN YÖNETİMİNE GEÇMESİ ...91

1- Feth Ali Şah’ın Saltanatı ve Batılı Güçlerin Bu Havalideki Etkinlikleri …...91

2- Feth Ali Şah’ın Osmanlı’ya Yönelik Tutumu ...93

a- Veliaht Abbas Mirza ... 94

II- BAĞDAT BÖLGESİNDEKİ VAHHABİ OLAYLARI VE OSMANLI -İRAN İLİŞKİLERİNİN GERGİNLEŞMESİ ... 96

1-Vahhabi Hareketinin Osmanl ı-İran İlişkilerindeki Yeri ...96

2- Vahhabiler ile Şiîler Arasındaki İhtilafın Kökenleri ve Bağdat’ın Durumu ....99

a- Vahhabiler’in Kerbela’da Yaptığı Katliam ... 101

b- Kerbela’daki Vahhabi Şiddetinin Osmanlı ve İran’a Etkileri …...102

3- Bağdat’ta Vali Süleyman Paşa’nın Vefatı ve Sonrasında Gelişen Olaylar ....106

a- İngiltere’nin Bağdat’ta Yaşanan Olaylarla İlgili Devreye Girmesi ...107

b- Ali Paşa’nın Bağdat Valiliği ... ...110

4- Osmanlı-İran Sınırındaki Bilbas Aşireti’nin Çıkardığı Olaylar ...111

III-KAFKASYA’DAKİ GELİŞMELER ... ...112

1- Abbas Mirza’nın Kafkasya’daki Faaliyetleri ve Osmanlıya Etkileri …...112

2- Rusya’nın Gelişmeler Karşısında Devreye Girmesi ve Gürcistan Sorunu ….115 a- Gürcistan Üzerindeki Güç Mücadelesi ...116

b- Rusya’nın Kafkasya’da Belirleyici Bir Güç Olması ...116

3- İngiltere ve Fransa’nın Kafkasya Konusunda Devreye Girmesi ...119

IV- BAĞDAT VALİSİ ALİ P AŞA’NIN İRAN SEFERİ VE NETİCELERİ …....121

1- Baban Sancağı’nda Meydana Gelen Olaylar ve İran’ın Müdahalesi ...121

2- Bağdat Valisi Ali Paşa’nın İran Seferi (1806) ...124

a- Osmanlı Devleti’nin Ali Paşa’nın İran Seferi Dolayısıyla Duyduğu Öfke ... 126

(7)

V- FRANSA’NIN OSMANLI -İRAN POLİTİKASI VE ÜÇLÜ İTTİFAK

GİRİŞİMİ ... 132

1- Fransa’nın Kafkasya Politikası ve Osmanlı Üzerindeki Etkisi ...132

2- III. Selim’in Fransa ile Kurmaya Çalıştığı Dostluk ve Sonu çları ...133

3- Fransa-Osmanlı-İran Üçlü İttifak Görüşmeleri ... 136

a- Fransa-İran Finkenstein Antlaşması (1807) ...139

b- Fransa’da Yürütülen Fransa -Osmanlı-İran İttifak Müzakereleri …...140

c- Osmanlı İle İran Arasında Yürütülen İttifak Müzakereleri ...143

ca- Seyyid Rafi‘ Efendi’nin İran Sefirliği ve Osmanlı -İran-Fransa İttifakına İlişkin Raporu ...144

d- Abdurrahman Muhib Efendi’nin Fransa Elçiliği ve Üçlü İttifaka Bakışı ... ...148

4- Fransa’nın Osmanlı ve İran’a Yönelik Politikalarındaki Büyük Değişim ….150 VI- İNGİLTERE’NİN OSMANLI VE İRAN’A YÖNELİK POLİTİKASI ...153

1- Fransa’ya Karşı Osmanlı İngiliz Yakınlaşması ve İttifak Antlaşması …...153

2- Osmanlı-İngiliz Yakınlaşması Karşısında İran’ın Tutumu ...156

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM II. MAHMUD’UN BAŞA GEÇMESİNDEN, SON OSMANLI-İRAN SAVAŞINA KADAR OSMANLI-İRAN İLİŞKİLERİ (1808-1821) I- II. MAHMUD’UN SIKINTILI SALTANATI’NIN BAŞLAMASI ...161

1- II. Mahmud Saltanatının İlk Yıllarında Devletin İç ve Dış D urumu ...161

2-Osmanlı Devleti ve İran’ın Rusya İle Olan Mücadelesi ……...163

II- BAĞDAT HAVALİSİNDE MEYDANA GELEN OLAYLAR VE İRAN’IN OLAYLARA MÜDAHALESİ ...165

1- Baban Sancağı Mutasarrıfı Abdurrahman Paşa İsyanı ve Musul Sorunu …..165

2- İran’ın Baban Meselesine Dâhil Olması ...168

3- Bağdat Valisi Süleyman Paşa’nın Hatalı Yönetim Tarzı ...168

4- Musul’da Yaşanan İç Çekişme ... 170

5- Musul’daki Yönetim Sorununun Çözümü ... 171

6- Bağdat Valisi Süleyman Paşa’nın Görevinden Al ınması ve Halet Efendi ….173 a- Halet Efendi’nin Bağdat’taki Faaliyetleri ...174

b- Bağdat Valisi Süleyman Paşa’nın İran İle Olan İrtibatı ...177

7- Bağdat Valiliğine Abdullah Paşa’nın A tanması ve Bağdat’ta Yaşanan Olaylar ... 178

III- OSMANLI-İRAN İTTİFAK GÖRÜŞMELERİ VE KUZEY IRAK MESELESİ ... ...182

1- Yasincizâde Abdulvehhâb Efendi’nin İran Elçiliği ve Çözülemeyen Sorunlar ... 182

2- Babanlı Abdurrahman Paşa’nın İsyanı ve İran’ın Tavrı ...186

a- Abbas Mirza’nın Abdurrahman Paşa Meselesi ile İlgili Mektubu …...187

b- Bağdat Valisi Abdullah Paşa’nın Baban Meselesi İle Uğraşması ...190

ba- Bağdat Valisi Abdullah Paşa’nın İran Şehzadesi Muhammed Ali Mirza ile Abdurrahman Paşa’ ya Karşı İttifak Kurması ...191

c- Osmanlı Yönetiminde Abdurrahman Paşa’ya Karşı Duyulan Rahatsızlık ... ... 194

(8)

a- Bağdat Valisi Abdullah Paşa’nın İran Seferine Çıkmaması ve

Bunun Nedenleri ... ...200

4- Bağdat Valisi Abdullah Paşa’nın Sa id Bey İle Olan Mücadelesi ve Said Bey’in Bağdat Valiliği ...202

IV- KAFKASYA’DAKİ GELİŞMELER, OSMANLI VE İRAN’IN RUSYA İLE OLAN MÜCADELELERİ ...204

1-Kafkasya’da Rus-İran Çekişmesi ve İran’ın Osmanlı’ya İttifak Teklifleri ....204

2-Kafkasya Bölgesindeki Rus -İran Savaşları ve Osmanlı’ya Etkisi ...207

3- Abbas Mirza’nın Osmanlı -İran İttifakı Oluşturma Çabaları ...209

a- Şerif Paşa Olayı ... ...210

4- Rusya’nın Kafkasya’daki Fırsatçı Politikası ...214

5- Bükreş Antlaşması (28 Mayıs 1812) ...216

6- Bükreş Antlaşması Dolayısıyla İran’ın Osmanlı’ya Duyduğu Öfke ...219

7- İran İle Rusya Arasında İmzalanan Gülistan Antlaşması (1813) …...225

a- Gülistan Antlaşması’nda İngiltere’nin Rolü ve Antlaşmanın Osmanlı’ya Etkisi ... ...226

b- Gülistan Antlaşması’nın İran’da Doğurduğu Kargaşalık ...229

V- BAĞDAT BÖLGESİNDE YAŞAN AN SORUNLAR ...229

1-Çözülemeyen Sorun: Bağdat Yönetimi ve Bu Havalideki Aşiretler ...229

2- Bağdat Valisi Said Paşa’nın Yetersizliği ve Görevinden Alınması …...231

3- Davud Efendi’nin Bağdat Valisi S aid Paşa ile Olan Mücadelesi ...233

4- Davud Paşa’nın Bağdat Valiliği ve Baban Mutasarrıfı Mahmud Paşa Meselesi Dolayısıyla İran İle Yaşanan Mücadele ... 239

a- İran Şehzadesi Muhammed Ali Mirza’nın Mahm ud Paşa’ya Verdiği Destek ve Nedenleri ... 240

b- Bağdat Valisi Davud Paşa’nın, Mahmud Paşa ve İran’ı Karşısına Alması ... ...241

5- Davud Paşa’nın İran İle Yaptığı Antlaşma ve Sonrasında Yaşanan Çekişme ... ... 244

VI- İRAN’IN DURUMU VE SINIR BOYLARINDA YAŞANAN SORUNLAR ... ... 247

1- İran’ın Genel Durumu ve Şehzadelerin Devlet Yönetimindeki Rolleri …...247

2- İran’ın, Osmanlı Sınır Boylarındaki Faaliyetleri ve Rusya’nın Tavrı ……....249

a- İran’ın Doğu Anadolu’daki Osmanlı Sınırlarına Saldırıları ...250

b- Çıldır Sorunu ... 252

c- Bayezid Mutasarrıfı İbrahim Paşa’nın İran’a Sığınması ...254

3- Muhib Ali Han’ın Elçilikle Osmanlı’ya Gelişi ve İran Hacıları Meselesi ....255

a- Osmanlı Yönetimi’nin İran Hacıları Meselesindeki Tutumu ...258

VII- SINIR BÖLGELERİNDEKİ VALİLER VE AŞİRTELER SORUNU …...261

1-Van Muhafızı Derviş Paşa’nın İsyanı ...261

a- Derviş Paşa’nın Çıkardığı Belli Başlı Problemler ...262

b- Derviş Paşa’nın, İran Topraklarına Yönelik Saldırıla rı ...263

c- Derviş Paşa’nın Etkisiz Hale Getirilme Plânları ...265

d- II. Mahmud’un Derviş Paşa Meselesini Ele Alması ve Sonlandırması …268 2- Osmanlı-İran Sınırındaki Aşiretler Sorunu ve Bu Aşi retlerin Çıkardıkları Olaylar ... 269

(9)

ab-Haydaranlı Aşireti İle İlgili Osm anlı-İran Arasında

Yaşanan Gerginlik ... 273

3- Yaşanan Gelişmeler Karşısında Tezkire -i Evvel Süleyman Hadî Efendi’nin İran Sefareti ve Sonrasında Osma nlı Tarafından Alınan Kararlar ...275

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM SON OSMANLI-İRAN SAVAŞINDAN FETH ALİ ŞAH’IN ÖLÜMÜNE KADAR OSMANLI-İRAN İLİŞKİLERİ (1821-1834) I- OSMANLI-İRAN SAVAŞI’NIN NEDENLERİ ...279

1- Osmanlı-İran Sınırındaki Sıkıntıla r ... 279

2- İki Tarafın Bazı Askerî Hazırlıklara Girişmesi ve İran’ın Şikâyet Konuları ... 281

3- Sınır Boylarındaki Aşiretlerin İran’a Daha Yakın Durması ve Nedenleri ... 285

4- Bayezid Mutasarrıfı Behlül Paşa Meselesi ve Etkileri ...286

5- Osmanlı Devleti’nin Doğu Siyasetindeki Yanlışlıkları ...289

6- Osmanlı-İran Savaşı Öncesinde İngiltere’nin Tutumu ...290

II- SON OSMANLI-İRAN SAVAŞI (1821) ...292

1- Osmanlı ve İran’ı, Savaşa Götüren Nedenler ...292

2- Osmanlı Devleti’nin İran Savaşı için Hazırlık Yapması ...294

a- Doğu Sınırındaki Hareketlilikl er ...294

b- Bağdat Valisi ile Yürütülen Görüşmeler ve Hazırlık Tedbirleri ……...296

3- Osmanlı-İran Savaşının Sorumlusu Olarak Görülen İran Şehzadesi Muhammed Ali Mirza’nın Faaliyetleri ve Osm anlı’yı Oldukça Endişelendiren Hususlar ... 298

4- Osmanlı-İran Savaşı’nın Başlaması ... 300

a- Saldırıya Geçen İran Tar afı’nın Osmanlı’ya Üstünlük Sağlaması ...300

b- Osmanlı’nın Aldığı Mağlubiyetler ve Nedenleri ...302

c- Savaşın İkinci Dalgası ve İran Ordusunda Kolera Salgını ...302

d- Kirmanşah Valisi Muhamm ed Ali Mirza’nın Bağdat Taarruzu ve Neticeleri ... ... 304

e- İki Taraf Arasında Barış Görüşmelerinin Başlaması ...305

5- Osmanlı-İran Barışı, Erzurum Antlaşması (28 Temmuz 1823) …...306

a- Erzurum Antlaşması’nın Maddeleri ve Tahlili ...309

III- ERZURUM ANTLAŞMASI SONRASI OSMANLI -İRAN İLİŞKİLERİ …....313

1- Antlaşma Sonrası Osmanlı ile İran Arasında Yaşanan Sükûnet Dönemi ...313

a- Mirza Rıza’nın Osmanlı Sefirliği ve Çıkardığı Bazı Sorunlar ...314

2- İran’ın Antlaşamaya Aykırı Hareketleri ... 314

3- Tezkireci Esa‘d Efendi’ni n İran Sefirliği ve Abbas Mirza ile Görüşmesi ....316

IV- SINIR BÖLGELERİNDE İRAN FAALİYETLERİ VE KAFKASYA’DA İRAN -RUS HARBİ ... 318

1- Abbas Mirza’nın Osmanlı -İran Sınırındaki Faaliyetleri ...318

2- İran İle Rusya Arasında Savaş Öncesinde Yaşanan Gerginlikler ...321

a- Abbas Mirza’nın Rusya’ya Yönelik Faaliyetlerinin Osmanlı’ya Tesirleri ... ... 322

3- Kafkasya’daki Gelişmeler, Osmanlı, Rusya ve İran’ın Tutumu …...324

(10)

b- Rusya’nın, Ahıska Valisi Hakkı Paşa ve Diğer Hus uslarla

İlgili Şikâyeti ... ...327

4- İran-Rus Savaşı ... 328

a- İran-Rus Savaşı’nın Mahiyeti ...329

b- İran-Rus Savaşı’nın Osmanlı Devleti’ne Etkileri, Mülteci Akını ...333

c- İran-Rus Savaşını Rusya’nın Kazanması ...336

5- Türkmençay Antlaşması (1828) ... 338

a- Türkmençay Antlaşması’nın Tesirleri ... 341

V- 1828-1829 OSMANLI-RUS SAVAŞI VE BU SAVAŞIN OSMANLI-İRAN İLİŞKİLERİNE ETKİLERİ ... 344

1- Rusya’nın Osmanlı’ya Yönelik Niyetleri ... 344

2- 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Kafkasya Cephesi ...345

a- Kars’ın Rusya Eline Geçmesi ... 347

aa- Kars’ın Rusya Eline Geçmesinde İran Parmağı ...348

b- Ahıska, Anapa ve Acara’da Osmanlı -Rus Mücadelesi ...349

c- Erzurum’un Elden Çıkması ve Ruslar Karşısında Alınan Büyük Mağlubiyet ... 350

3- Edirne Antlaşması (14 Eylül 1829) ... 353

a- Edirne Antlaşmasının Dördüncü Maddesi; Osmanlı, İran ve Rusya Sınırı ... 355

4- Osmanlı Rus Savaşı Sırasında İran’ın Tut umu ve Osmanlı-İran İttifakı Oluşturma Çabaları ... 357

a- Abbas Mirza’nın İttifak Teklifi ...358

b- İran’la Yapılan Dostluk Antlaşması ve Tayyibî Efendi’nin İran Sefirliği ... ... 360

c- Osmanlı - İran İttifakının Sağlanamama Nedenleri ...364

ca- Güvensizlik ... 364

cb- Abbas Mirza Faktörü ... 365

VI- BAĞDAT VALİSİ DAVUD PAŞA’NIN’ İSYANI VE NETİCELERİ …...369

1- Davud Paşa’nın Bağdat Yönetiminde Çıkardığı Sorunlar ...369

2- Sadık Efendi’nin Bağdat’a Gönderilmesi ... 371

3- Davud Paşa’nın Azli İçin Yapılanlar ...373

a- İngiltere’nin Davud Paşa Lehine Devreye Girmesi ve Nedenleri ...374

b- Halep Valisi Ali Rıza Paşa’nın Davud Paşa Üzerine Hareketi ...375

4- Ali Rıza Paşa’nın Bağdat Valiliği ve Karşılaşt ığı Sorunlar ...377

VII- İRAN’DA ABBAS MİRZA İLE FETH ALİ ŞAH’IN VEFATI VE OSMANLIYA YANSIMALARI ...379

1- Abbas Mirza’nın Vefatı ve İran’daki Etkisi ... 379

2- Abbas Mirza’nın, Osmanlı -İran İlişkilerindeki Konumu ...380

3- Feth Ali Şah’ın Vefatı ... 382

4- Feth Ali Şah’ın Vefatının Osmanlı’ya Etkisi ...383

5- Feth Ali Şah’ın Vefatı Öncesinde Başlatılmış Olan Sınır Müzakerelerinin Akıbeti ... 386

(11)

BEŞİNCİ BÖLÜM

MUHAMMED ŞAH DÖNEMİ OSMANLI-İRAN İLİŞKİLERİ (1834-1848) I- MUHAMMED MİRZA’NIN ŞAHLIĞI VE İLK ZAMANLARINDAKİ

OSMANLI-İRAN İLİŞKİLERİ ... 389

1- Muhammed Mirza’nın İran’da Yönetimi Ele Geçirmesi ...389

2- İran Üzerindeki Rus ve İngiliz Baskısının Mahiyeti ...390

a- Herat Meselesi ve Osmanlı’ya Etkisi ... 392

3- Muhammed Şah’ın Osmanlı İle İyi Geçinme Politikası ...395

4- Bağdat Eyaleti ve Baban Sancağı’nda Yaşanan Gelişmeler ...396

5- Osmanlı-İran Sınır Müzakereleri ve Aşiretlerin Durumu ...397

a- İki Devlet Arasında Yürütülen Müzakerelerdeki Belli Başlı Sorunlar ....398

b- İran Sefiri Mirza Cafer Han’ın Osmanlı Yönetimine Sunduğu Talepler ... .400

ba- Osmanlı Yönetimince Mirza Cafer’e Verilen Cevap ve Aşiretler Meselesi ... 401

6- Bazı İran Şehzadelerinin Osmanlı Devleti’ne Sığınması ve Şehzadeler Sorunu ... 405

II- OSMANLI’DA ABDÜLMECİD’İN TAHTA GEÇİŞİ VE MISIR MESELESİNDE İRAN BOYUTU ... 406

1- Abdülmecid’in Önünde Bulduğu Mesele: Mısır Sorunu ...406

2- Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın İran ile Olan İrtibatı ...409

a- Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın, İran’la İttifakı Meselesine Rusya ve İngiltere’nin Tepkisi ...411

b- Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın İran’la İttifakı Hususunun Mahiyeti ...412

c- Mısır-İran İttifakı İddiasının Kökeni ve İran’ın Bu Konuya Yaklaşımı ... 413

d- Mısır-İran İttifakı İddiasında İngiltere’nin Rolü ...416

III- IRAK BÖLGESİNDEKİ GELİŞMELER ... 418

1 Basra’nın Stratejik Konumu ve Aşiretler ………...418

2- Osmanlı ve İran’ın Basra’ya Yönelik Politikaları ...420

3- Irak Bölgesi’ndeki Osmanlı -İran Çekişmesi ve İngiltere’nin Rolü ...421

4- Sârim Efendi’nin İran Elçiliği v e Yaptığı Çok Önemli Görüşmeler ...424

a- Sârim Efendi’nin İran’ın İç Durumuna Yönelik Tespitleri ...424

b- Sârim Efendi’nin Tebriz’deki İranlı Yetkililerle Yürüttüğü Müzakereler ve Gündeme Gele n Belli Başlı Konular ...426

5- Doğudaki Osmanlı Ahalisinden Bazı Ermeni Ailelerin İran Tarafına Gitmesi ve Rusya’nın Bu Konudaki Tutumu ...430

IV- SÜLEYMANİYE MUTASARRIFI MAHMUD PAŞA MESELESİ VE OSMANLI-İRAN GERGİNLİĞİ ... 432

1- Osmanlı-İran Gerginliğinin Nedenleri ...432

2- Süleymaniye Mutasarrıfı Mahmud Paşa’nın İsyanı ...433

a- Mahmud Paşa’nın İran’a Sığınması ve İran’ın Devreye Girmesi …...435

b- Mahmud Paşa Meselesi Dolayısıyla Şehrizor’da Yaşanan Çatışma …...437

3- Mahmud Paşa Meselesinin Osmanlı ve İran’ı Savaşın E şiğine Getirmesi ... ...438

4- İki Taraf Arasında Yapılan Savaş Hazırlıkları ... 440

(12)

6- Osmanlı-İran Gerginliğinde İngiltere ve Rusya’nın Tavrı ...447

V- OSMANLI-İRAN BARIŞ MÜZAKERELERİ VE İKİNCİ ERZURUM ANTLAŞMASI ...450

1- Erzurum’da Başlayan Müzakereler ...450

2- Müzakerelerdeki Anlaşmazlık Konuları ve Nedenleri ...452

a- Sınırlar Meselesi ... 455

b- Şahısların Uğradıkları Zararların Tazmini ... 456

c- Baban Sancağı’nın Durumu ...456

ca- Bedirhan Bey Meselesi ... 457

d- Firarîler ve Osmanlı’ya Sığınan İran Şehzadelerinin Durumu ...460

3- Erzurum Antlaşması (2 Haziran 1847) ... 461

4- Erzurum Antlaşması Çerçevesinde Osmanlı -İran İlişkilerinin Seyri …...466

5- Muhammed Şah’ın Ölümü, İran’ın İç Durumu ve Osmanlı’ya Yansımaları ... 468

SONUÇ ... 471

BİBLİYOGRAFYA ... ...483

EK: Harita ... 495

(13)

ÖNSÖZ

Osmanlı Devleti, kuruluşundan itibaren yönünü batıya dönmüş ve bu yönde bir genişleme politikası takip etmiştir. Anadolu içindeki faaliyetlerini ise, Anadolu Türk Beylikleri’ni bir çatı altında topla ma esasına göre belirlemiştir. Bunun dışında doğuda ve güneyde bulunan Müslüman devletlerle iyi geçinme felsefesine dayalı bir politika izlemiştir.

1501 yılında İran’da, Şah İsmail tarafından kurulan Safevi Devleti ile birlikte Osmanlı açısından sorunlar yaşanacak yeni bir dönem başlamıştır. Şiilik esaslarına göre ortaya çıkan ve Anadolu’da bulunan yandaşları vasıtasıyla desteklenen Safeviler, Osmanlı’nın başına epey gaileler açmıştır. Buna bağlı olarak da İran, Osmanlı’nın doğudaki ciddi bir sorunu haline gelmiştir. Bu sorun kimi zaman had safhaya çıkarken kimi zaman da sessizliğe bürünmüştür. Ancak hiçbir zaman için etkisini kaybetmeyen Osmanlı-İran ilişkilerinin en belirgin çekişme alanlarını, Bağdat Eyaleti başta olmak üzere, Kafkasya’da yaşanan güç çek işmesi oluşturmuş ve bu mücadele süreklilik arz eden bir hal almıştır.

Biz bu çalışmamızda, XIX. Asrın ilk yarısındaki Osmanlı -İran ilişkilerini siyasî yönden ele alıp incelemeye çalıştık. Konunun önemi ve büyüklüğü, aynı zamanda iki devlet ilişkilerini ele almadaki güçlüğü de göz önünde bulundurarak, mümkün olduğunca temel meseleler üzerinde yoğunlaşmayı uygun gördük. Nitekim bu çalışmamız, ihtiva eteği dönem itibariyle Osmanlı -İran ilişkilerine genel bir bakış olarak değerlendirilmelidir. Zira iki devlet ilişkilerinin özellikleri bu çalışmanın kapsamını aşacak kadar geniştir.

Bu vesileyle çalışmamızın hazırlanmasında her zaman ilgi ve desteğini gördüğüm tez danışmanım, Prof. Dr. İbrahim YILMAZÇELİK’e teşekkürlerimi arz ederim. Ayrıca çalışmamın her safhası nda yapıcı tenkitleri ve önemli desteğiyle beni teşvik eden kıymetli kardeşim, Yrd. Doç. Dr. Özcan TATAR’a da teşekkürlerimi sunarım.

(14)

KISALTMALAR

A. AMD. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi Bâb-ı Âlî Sadaret Dairesi Kalemleri Sadâret Âmedî Kalemi

A. DVN. MHM. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi Bâb-ı Âlî Sadaret Dairesi Kalemleri Sadâret Dîvân-ı Hümâyûn Mühimme Kalemi A. MKT. MHM. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi Bâb-ı Âlî Sadaret Dairesi

Kalemleri Sadâret Mektûbî Mühimme Kalem i

a.g.e. : Adı geçen eser

a.g.md. : Adı geçen madde

B. : Belge No

bkz. : Bakınız

BOA. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi

C. : Cilt

C. ASK. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi Cevdet Tasnifi Cevdet Askeriye C. DH. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi Cevdet Tasnifi Cevdet Dâhiliye C. HR. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi Cevdet Tasnifi Cevdet Hariciye

D. : Dosya

G. : Gömlek

H. H. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi Hattı Hümâyûn Tasnifi HR. MTK. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi Nezaretlere Ait Belgeler İrâde

Hariciye Nezâreti Mektûbî K alemi

İA. : İslam Ansiklopedisi (Milli Eğitim Yayını)

İ. DH. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi Bâb-ı Âlî Sadaret Dairesi Hazin-i Evrak İrâdeler Tasnifi İrâde Dâhiliye

İ. HR. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi Bâb-ı Âlî Sadaret Dairesi Hazin-i Evrak İrâdeler Tasnifi İrâde Hariciye

İ. MSM. : Başbakanlık Osmanlı Arşivi Bâb-ı Âlî Sadaret Dairesi Hazin-i Evrak İrâdeler Tasnifi İrâde Mesâil-i Mühimme

s. : Sayfa

TDVİA. : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

vd. :Ve diğerleri

(15)

KONU VE KAYNAKLAR

I-KONU

Osmanlı Devleti’nin doğu sınır komşusu İran ile olan ilişkileri her zaman dikkat çekici hususlar olmakla birlikte, iki devletin aynı dine mensu p olmalarının oluşturduğu ortak nokta ve diğer özellikler, iki taraf münasebetlerinin en ayırt edici yönlerinin başında gelmektedir. Ancak bu din eksenli ortak nokta, Osmanlı ve İran’ı yaklaştıran bir unsur olmaktan ziyade, mezhebî yönden farklılıkları ve buna dayalı olarak siyasî ve sosyal çekişmeleri de içinde barındırması dolayısıyla, münasebetlerin sorunlu ve gerginliklerle dolu bir zemininde yaşanmasına da sebebiyet vermiştir.

Buna bağlı olarak, bizi böyle bir araştırma yapmaya iten nedenleri iki ana başlık halinde ele alabiliriz. Bunlardan birincisi, iki taraf arasındaki gerginlik ortamının sebepleri ve köken itibariyle nerelerden kaynaklandığını öğrenmek arzusu , ikincisi ise, mevcut Osmanlı-İran ilişkilerini ele alan eserler1 içerisinde, XIX. yüzyıl ilişkilerini kapsayan müstakil bir eserin bulunmaması ndan kaynaklandığını belirtebiliriz.

Hâlbuki Osmanlı-İran ilişkileri, XVI. asrın ilk yıllarında İran’da kurulan Safevî Devleti ile birlikte ciddi anlamda değiş erek, birçok noktada gerginliklerin yaşanmasına sebep olacak şekilde sonraki dönemlere yansımıştır. Bu süreç içinde çekişme konularının temelini oluşturan hususlara bakıldığında ; iki tarafın çok önemsediği belli başlı stratejik mevkiler üzerinde yaşanan gerginlikler le, bu iki ülke arasındaki rekabete dayalı oluşmuş olan anlayıştan kaynaklandığı açıkça belli olm aktadır.

Özellikle Bağdat havalisi Osmanlı ve İran için en fazla sıkıntı oluşturan mıntıkaların başında gelmekle birlikte, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki hudud boylarının hassas yapısı ve bu ralardaki aşiretler gerçeği, sıkıntıların bir diğer yönünü oluşturmuştur. Bu rahatsızlıklar bir türlü çöz ümlenemeyen ve kimi zaman etkisini

1

Osmanlı-İran ilişkilerini ele alan belli başlı eserler şunlardır. Bekir Kütükoğlu; Osmanlı İran Siyasî

Münasebetleri (1578-1612) , İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları, İstanbul 1993; Mehmet Saray; Türk-İran İlişkileri, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yay., Ankara, 1999 ; Remzi Kılıç; XVI. Ve XVII. Yüzyıllarda Osmanlı İran Siyasî Antlaşmaları , İstanbul, 2001; Faruk Sümer; Safevî Devleti’nin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Güven Matbaası, Ankara, 1976 ;

Adel Allouche; Osmanlı-Safevî İlişkileri (Kökenleri ve Geli şimi), çev. Ahmed Emin Dağ, Anka yay., İstanbul, 2001.

(16)

arttırarak devam eden huzursuzlukların başında gelirken, zaman ve mekâna dayalı olarak başka etkenlerin de devreye girmesi ile çatışmalar daha da artmıştır.

XIX. yüzyıla gelindiğinde , Osmanlı-İran münasebetlerindeki rahat sızlık konularının aynı noktalar üzerinden varlığını devam ettirdiği de anlaşılmaktadır. Özellikle XVIII. asrın ikinci yarısından sonra , gittikçe hız kazanan Bağdat havalisinin geneline yönelik gerginlik hususları, XIX. asrın ilk yarısında da devamlılık gö steren ana unsur olmuştur. Bağdat Eyaleti’nin merkezi olan Bağdat şehri başta olmak üzere, güneyindeki Basra havalisi, kuzeydeki Baban Sancağı dolayları ve güney batıdaki Kerbela-Necef gibi şehirler en sık gündemde olan yerlerin başında gelmiş lerdir.

Çalışmamızın esasını oluşturan zaman dilimi, 1774 -1848 yılları arasındaki Osmanlı-İran siyasî ilişkilerini içermektedir. Bu tarihlerin belirlenmesinin temel nedenlerine bakacak olursak, 1774 senesinde Zend Kerim Han dönemi ile birlikte Bağdat ve Basra havalisi ne yönelik yoğun İran saldırıların vuku bulması , başlangıç tarihimizin tespitindeki en temel etkendir . Araştırmamızın bitiş tarihini oluşturan 1848 senesi ise, yukarıda ifade ettiğimiz tarihten sonra, İran’da yaşanan önemli değişimler ve Kaçar Hanedanının2 yönetimi ele geçirmesiyle (1795) yoğunlaşan ilişkilerin, üçüncü Kaçar hükümdarı olan Muhammed Şah’ın ölümüne kadarki süreci kapsamaktadır.

Osmanlı-İran ilişkilerinin tam olarak anlaşılabilmesi için, iki taraf münasebetlerinin başlangıcını da içeren genel bir değerlendirme, çalışmamamızın giriş ve I. bölümünde verilmiştir. Konumuzun ana gövdesini oluşturan ve İran’da Kaçar hanedanı devresinin başlangıcından, 1848 senesine kadarki iki ülke ilişkileri ise , ulaşılabildiğimiz kaynaklar nispetinde detaylı bir şekilde irdelenmiştir.

XIX. asrın ilk yarısında iki taraf arasında cereyan eden hadiselerin , yukarıda da ifade ettiğimiz üzere Bağdat havalisi, Doğu Anadolu Bölgesi sınır boyları ve Kafkasya ile çevrili olması, araştırmamızda bu noktalar üzerinde detaylı d urulmasını gerekli kılmıştır. Özellikle Bağdat bölgesindeki (Baban Sancağı, Basra, Kerbela ve Necef) hadiselerin çok kapsamlı olması ve bu olayların Osmanlı-İran ilişkilerinde birinci derecede yer tutması, üzerinde genişçe durulması zorunluluğunu ortaya çı karmış ve

2

Kaçar hanedanı ile ilgili geniş bilgi için bkz. Yılmaz Karadeniz; İran’da Sömürgecilik Mücadelesi ve

(17)

buna bağlı olarak da Bağdat Eyaleti içindeki siyasî gelişmeler, bu süreç içinde detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

Bilhassa bu havalideki yönetici atamaları ve buna bağlı olarak meydana gelen çekişmeler, çalışmamız içinde detaya kaçan ayrıntıla rın verilmesini de zorunlu hale getirmiştir. Zira bu bölge içinde yaşanan her gelişme , birebir Osmanlı-İran ilişkilerinde en önemli unsur olarak kendine yer etmiş ve hep ön planda olmuştur. Bununla birlikte Bağdat’ın kuzeyinde yer alan Baban Sancağı ve bur aya bağlı olan mıntıkaların sorunlu yapısı, incelediğimiz dönem içinde Osmanlı -İran gerginliklerinin en önde gelen unsurlarından diğer bir yönü oluşturmuş ve buna bağlı olarak da Baban Sancağı merkezli gelişmelerin tümü detaylı bir şekilde ele alınmaya çal ışılmıştır

İncelediğimiz dönem içinde Osmanlı -İran ilişkilerinin Bağdat havalisi dışında kalan yerlerle ilgili konuları, önemli başlıklar altında ele alınarak bu hususların iki devlet münasebetleri bağlamında, ne gibi neticeler doğurduğu da izah edilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda Kafkasya bölgesinde süregelen kadim çekişmelerin Osmanlı, İran ve Rusya boyutu incelenmiş, stratejik yönden önemli bir mevkiye sahip olan bu havalideki politikaların , ne tür sonuçlar doğurduğu açıklanm ıştır. Aynı şekilde Osmanlı -İran sınır bölgeleri dâhilinde bulunan yerlerdeki aşiretlerin oluşturdukları rahatsızlıklar ve bu mıntıkalardaki yerel yöneticilerin sebep olduğu gerginlikler de ele alınmıştır.

Bu kapsamda Osmanlı-İran ilişkilerinin bahsi geçen sürecindeki tüm yönler i, ana kaynaklar mesabesinde olan arşiv vesikalarına dayan dırılarak verilmeye çalışılmıştır. Bilhassa Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan külliyetli arşiv belgeleri, bize yol gösteren ve büyük oranda istifade ettiğimiz ana kaynaklarımızı oluşturmuşlardır.

Çalışmamız sırasında da müşahede ettiğimiz üzere Osmanlı arşiv belgeleri, çok mühim ve mutlak surette göz önünde bulundurulması gereken kaynaklardır. Nitekim konumuza ilişkin olarak arşivde yaptığımız katalog taramalarında iki binin üzerinde belge tespit etmemiz, arşiv belgelerinin ne kadar önemli olduğunu gösteren bir husustur. Tespit ettiğimiz bu belgeler ışığında öğrendiğimiz bilgiler, bizim en önemli yol haritamız da olmuşlardır. Arşiv belgelerinin dışında başta kronikler olmak üzere diğer inceleme eserlerinden de istifade ettiğimizi belirttikten sonra , ana başlıklar halinde bunları ele almayı faydalı görüyoruz.

(18)

II-KAYNAKLAR

XIX. asrın ilk yarısında Osmanlı Devleti ile İran arasında meydana gelen siyasî ilişkileri ele aldığımız bu çalışmamızda, ana kayna ğımızı arşiv belgeleri oluşturmaktadır. Bunun yanında klasik kaynaklar ve diğer inceleme eserleri de istifade ettiğimiz diğer kaynaklar arasındadır. Bunları sırasıyla ele alacak olursak.

1- Arşiv Kaynakları

Başbakanlık Osmanlı Arşivi içinde bulunan tasnif ler ve bunlar içinde konumuza ilişkin olarak yer alan belgeler, temel kaynaklarımız olmakla birlikte bu tasnifler de kendi içinde belirli isimlerle anılmaktadır3.

a- Hatt-ı Hümâyûn Tasnifi

Hatt-ı Hümâyûn; padişahların el yazılarına verilen bir isimlendirme olup, padişahların yazılı emirleri anlamında kullanılmaktadır. Hatt -ı hümâyûnlar sadrazamların tahrirî olarak, kısaca arz ettikleri meseleler dolayısıyla telhis denilen kâğıdın üzerine yazıldığı gibi, doğrudan doğruya da sadır olurdu. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki en önemli vesikaların başında gelen bu tasnif, Amedî Kalemi’nin evrakı olan hatt-ı hümâyûnların toplanmasından meydana gelmiştir. Bu tasnifte yer alan belgeler 32 cilt halinde kataloglanmış olup, içindeki belgelerin ihtiva ettiği dönem 1698-1880 yılları arasını kapsamaktadır.

Hatt-ı Hümayun tasnifinde bulunan belgelere genel olarak baktığımız zaman, bu tasnifteki belgelerin içeriğinin çok geniş olduğunu görmekteyiz. Bu belgelerin bir kısmı kısa bilgiler içerirken, bir kısmı çok geniş ve uzun b ilgileri ihtiva etmektedir. Bu belgelerden, özellikle geniş içerikli olanları çalışmamızın farklı kısımlarında kullanılmıştır.

b- (Muallim) Cevdet Tasnifi

8 Ekim 1932 tarihli İcra Vekilleri Heyeti kararıyla Muallim Cevdet başkanlığında bir tasnif heyeti o luşturulmuştur. Muallim Cevdet’in 1935’te istifa ederek

3

Arşiv kaynakları ile ilgili bilgiler, Başbak anlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı yayınları arasında yer alan şu eserden yararlanılarak verilmiştir. Heyet; Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi , İkinci Baskı, İstanbul, 2000.

(19)

ayrılmasına rağmen, 1937 yılına kadar süren çalışmalar sonunda “Cevdet Tasnifi” diye adlandırılan bir çalışma meydana getirilmiştir. Bu tasnif 17 ana bölüm halinde 1553 -1904 tarihleri arasındaki kayıt ları ihtiva eden 216.572 adet belgeden meydana gelmektedir. Cevdet Tasnifi içinde yer alan kataloglar, konularına göre çeşitli adlar altında sınıflandırılmış olmakla birlikte, araştırmamız dâhilinde bizim istifade ettiklerimiz; “Askeriye”, “Dâhiliye”, “Har iciye” ve “Zaptiye” kataloglarında kayıtlı belgelerdir.

c- Bâb-ı Âli Sadaret Dairesi Kalemine Ait Belgeler

Divân-ı Hümâyûnda yer alan birçok kalem, sembolik de olsa Tanzimat’tan sonra Sadaret Dairesi içinde görülmektedir. Bu bağlamda Bâb- ı Âlî’deki evrakların giriş ve çıkışının kontrol edilip, kaydının yapıldığı Dâhiliye Kalemi ve Bâb - ı Âlî Evrak Odası adında iki kısım oluşturulmuştur. Bu tasnif e Bâb-ı Âli Sadaret Dairesi Kalemi denilmekle birlikte, içinde çok önemli vesikalar bulunup , araştırmamız sırası nda bunlar içinden konumuzla alakalı olanlardan da istifade ettik.

ca-Dîvân-ı Hümâyûn Mühimme Kalemi

Divân-ı Hümâyûn’un mühim ve gizli evrakıyla uğraşan bir kalemdir. Bu kalemin başlıca vazifesi ; devletin önemli meselelerine ait beratlar ve hükümler yazmak olduğu için çok önemli belgeleri ihtiva eden bir kalemdir. Bu kaleme ait belgeler içinde yer alan “Dîvânı Hümâyûn Mühimme Kalemi” içinde konumuzla alakalı olan 1256 -1265/1840-1848 yılları arasını ihtiva eden belgelerden yararlanma yoluna gittik .

cb-İrâdeler Tasnifi

Sadaret Dairesi içinde yer alan önemli tasniflerden birini de Hazine -i Evrak Müdürlüğüne bağlı irâdeler oluşturmaktadır. “İrâde”, Padişahın emri, fermanı , arzusu anlamına gelir. 1832 senesi öncesinde herhangi bir mesele hakkında padişahın mütalaasına lüzum görüldüğünde, meselenin özeti padişaha sunulurdu. Buna “arz tezkiresi” veya ”telhis” denirdi. Padişah telhisi okuyarak mesele hakkında fikrini üzerine yazardı. Bu tarihten sonra değişen uygulama ile arz tezkirelerinin Serkâtib -i Şehriyarî denilen, padişahın hususî başkâtibine yazılması usulü kabul edilmeye başlanmıştır.

(20)

Arşiv tasnifleri içinde önemli yer tutan bu belgeler içinde bizim araştırmamızda kullandıklarımız, “Dâhiliye”, “Hariciye” vesikalarıdır. Bu belgelerin ihtiva ettiği dönem de 1255-1309/1839-1892 yılları arasını ihtiva etmekle birlikte , çalıştığımız dönemi içeren 1839-1848 yılları arasındaki belgelerden istifade edilmiştir.

cc- Sadaret Âmedî Kalemi

Âmedî Kalemi evrakını, genellikle Sadaret’ten Saray’a gönderilen tezkire -i sâmiler, yabancı devlet reislerine yazılan nâme -i hümâyûnlar, hatt-ı hümâyûnlar teşkil etmektedir. Bu belgelerden 1256 -1265/1840-1848 yılları arasını ihtiva edenlerden de yararlanma yoluna gittik.

cd- Sadâret Mektûbî Mühimme Kalemi

Bu belgeler umumiyetle isyan, de prem, sınır meselesi, savaş kıtlık ve iskân gibi mühim hususları ihtiva etmektedir. Bu kısmın belgeleri 1256 -1275/1840-1858 yıllarını kapsamaktadır.

ce- Mesâil-i Mühimme İrâdeleri

1255-1265/1839-1849 yılları arasını ihtiva eden önemli bir tasniftir. Abdülmecid’in tahta çıkışından 1849 senesine kadar geçen mühim mesel eler bu tasnif içinde yer almaktadır. Bu tasnifle ilgili olarak da konumuzla alakalı belgelerden istifade edilmiştir

d- Nezaretlere Ait Belgeler

Hariciye Nezareti Arşivi, Tanzimatla birlikte te şkilatlanan Hariciye Nezareti’ne paralel olarak oluşan “merkez arşivi” ile sefâret ve konsolosluklarda teşekkül eden “taşra arşivi” olmak üzere iki grupta toplanm ıştır. Bu tasnifteki evrakların ekseriyeti Tanzimat sonrası döneme aittir. Çalışmamızda istifa de ettiğimiz “Hariciye Nezâreti Mektûbî Kalemi” önemli belgeleri ihtiva eden bir tasniftir. Bu grupta bulunan belgeler 1254-1271/1838-1851 yıllarını kapsamaktadır.

(21)

2- Kronikler

XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı -İran Siyasî İlişkilerini ele alan konumu z kapsamında, yararlandığımız diğer önemli kaynakları da kronikler oluşturmaktadır. Bunlar içinde Ahmed Cevdet Paşa’ya4 ait olan Tarih-i Cevdet5, ihtiva ettiği dönem itibariyle en çok istifade ettiğimiz kaynağın başında gelmektedir. Bu önemli kaynağın yanında, Şânîzâde Mehmed Atâullah Efendi’ye ait Tarih -i Şânîzâde6 ile Ahmed Lûtfî Efendi’nin, Tarihi7 yararlandığımız diğer önemli kronikler arasında yer almaktadır.

3-Tetkik Eserler

Bu çalışmamızda yeri geldiğince ulaşabildiğimiz tetkik eserlere de müracaat edilmiştir. Bunlar içerisinde Osmanlı Tarihi kapsamında yazılmış eserler 8 başta olmak üzere, konu ile alakalı olan diğer araştırma kaynaklarından da istifade edilme yoluna gidilmiştir. Bu tetkik eserler içinde vurgulama gereği hissettiğimiz, İran tarihi al anında günümüzde bile aşılamayan başyapıt mesabesinde olan , Percy M. Sykes’ın kaleme aldığı “A History of Persia”9 önemli bir diğer kaynağımızı oluşturmuştur. Özellikle bu

4

Ahmed Cevdet Paşa (1823 - 1895), hiç şüphesiz XIX. asır Türk tarihinin en önde gelen simalarındandır. Kendisinin; tarihçi, hukukçu ve devlet adamlığı kimliği ile bu alanlarda yaptığı faaliyetleri, her zaman için dikkat çekici hususiyetlerin başında gelmiştir. Ahmed Cevdet Paşa hakkında geniş bilgi için bkz. Ahmet Cevdet Paşa; Vefatının 100. Yılına Armağan, (sempozyum 9-11 Haziran 1995), Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara 1997; Franz Babinger; Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri , (Çev. Coşkun Üçok), Kültür Bak. Yay. Ankara, 1992, s.408 -413;; Yusuf Halaçoğlu-M. Akif Aydın; “Cevdet Paşa” maddesi, TDVİA, C.: VII, İstanbul 1993, s. 443-450.

5

Ahmed Cevdet Paşa; Tarih-i Cevdet, C.: I-XII, Matba‘a-i Osmanî, Dersa‘âdet, 1309. Tarih -i Cevdet’in, kapsadığı dönem itibariyle (1188 -1241/1774-1825) ciltlere göre t asnifi için bkz. F. Babinger; a.g.e., s. 412-413. Çalışmamızda Ahmed Cevdet Paşa’nın bu çok mühim eserinden genişçe istifade ettiğimizi vurgulamak isteriz. Kendisinin mevzulara olan hâkimiyeti ve ele aldığı konularda çok yönlü bilgiler vermesi, ufkumuzu aç an ve sıkıntı yaşadığımız hususlarda bizi müşkülattan kurtaran eserlerin başında gelmiştir. Aynı zamanda eserin içindeki bilgilerin arşiv belgeleri ile paralellik arz etmesi, Ahmed Cevdet Paşa Tarihi’nin öneminin anlaşılması açısından bir diğer yönü de oluşturmaktadır.

6

Şânîzâde Mehmed Atâullah Efendi; Tarih-i Şânîzâde, C.: I-IV, İstanbul 1290. Tarih-i Şânîzâde, 1225-1236/1808-1820 yılları arası olayları ihtiva etmektedir. Bu eser ve yazarı hakkında bilgi için bkz. F. Babinger; a.g.e., s. 375-376.

7

Ahmed Lûtfî Efendi; Vak‘anüvîs Ahmed Lûtfî Efendi Tarihi , C.: I-VIII, (yeni yazıya aktaran Ahmet Hazerfen vd.), YKY., İstanbul 1999. Yararlandığımız bu eser, adı geçen eserin orijinal metne dayalı olarak Latin alfabesine transkribe edilmiş halidir. Faydalandığım ız bu sekiz cilt, 1825’ten 1848’e kadarki dönemi ihtiva etmektedir. Ahmed Lûtfî Efendi ve Tarihi hakkında bilgi için bkz. Münir Aktepe; “Ahmed Lutfi Efendi” maddesi, TDVİA, C.: II, İstanbul 1993, s. 97-98; F. Babinger; a.g.e., s. 417-419.

8

Bu eserler içerisinde belli başlı olanlar şunlardır. İsmail Hakkı Uzunçarşılı; Osmanlı Tarihi, C.: II

-IV/I-II, TTK., Ankara, 1995; Enver Ziya Karal; Osmanlı Tarihi, C.: V, ,TTK., Ankara, 1995; İsmail

Hami Danişmend; İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C.: I -IV, İst., 1971; Ziya Nur Aksun; Osmanlı

Tarihi, C.: I-III, Ötüken Yay., İstanbul, 1994; Nicolae Jorga; Osmanlı İmparatorluğu Tarihi , C.: IV-V, Yeditepe Yay., (Çev.Nilüfer Epçeli), İstanbul, 2005.

9

(22)

eserin ikinci cildi konumuzla alakalı çok önemli bilgiler ihtiva etmesi açısından , en sık müracaat ettiğimiz eserler arasında yer almıştır. Tetkik eserlerle ilgili hususlar , yaptığımız çalışma içinde dipnotlar halinde ve bibliyografyada gösterildiği için burada fazla ayrıntıya girmiyoruz.

(23)

GİRİŞ

I- TÜRK – İRAN İLİŞKİLERİNİN KÖKENİ

1- Büyük Selçuklu Devleti Zamanına Kadar Türk -İran İlişkileri

Osmanlı Devleti ile İran arasında meydana gelen münasebetlerin mahiyetini anlamak için geçmişten itibaren süregelen Türk -İran/Fars ilişkilerinin özelli klerine bakmak gerekmektedir. Çünkü iki toplum , coğrafi yönden aynı bölgenin insanlarıdır. Tarih içinde siyasî, iktisadî ve kültürel yönden birbirleriyle çok yakın etkileşim içerisinde olmuşlardır. Aynı dine bağlı olmalarına rağmen, İslâm dünyasındaki siyasî ve sosyal olayların etkisi sonucu meydana gelen mezhebî farklılaşma yla birlikte, birbirlerine zıt düşen iki farklı mezhebin mensupları olarak karşı karşıya gelmişlerdir . Akabinde de düşmanlık derecesine varan bir çekişmenin içerisine girmişlerdir. İşin ilginç tarafı, iki taraf arasındaki en çetin mücadelelerin olduğu dönemde İran’daki hâkim gücün Türk kökenli olma sıdır.

Nitekim İran’da Safevî Devleti’ni kuranlarla, onlardan sonra gelen Avşar ve Kaçar hanedanları Türk kökenli dir. Ancak Türk kökenli bu han edanlar, içinde bulundukları Fars kültürünün tesiri altında kalarak İranlılaşmış , Osmanlı’yı kendilerine rakip seçmiş ve genişleme politikası olarak da batıya doğru yönelmeyi uygun görmüşlerdir. Bunun doğal sonucu olarak da Türk -İran ilişkileri sorunlu bir çekişme zeminine kaymıştır. İşte , iki milletin tarihinde meydana gelen tüm bu hususiyetlerin anlaşılabilmesi için Türk-İran ilişkilerinin geçmişin e göz atmak gerekmektedir.

Biz bu süreci, çok fazla ayrıntıya girmeden ana hatlarıyla ele almak istiyoruz. Çünkü esas konumuz XIX. Asrın ilk yarısındaki Türk -İran ilişkileridir. Ancak bu ilişkilerin mahiyetinin anlaşılabilmesi için de meselenin tarihî arka plânını bilmek gerekmektedir. Tarihî arka plânda da Büyük Selçuklu Devleti zamanında yoğunlaş maya başlayan ilişkilerin şekli ve sonraki dönemlere tesiri ile Osmanlı Devleti zamanında aldığı çerçeveyi izah etmeye çalışacağız.

(24)

Türkler ile İranlılar, coğrafî muhit bakımından yukarıda da değindiğimiz gibi birbirlerine komşu iki bölgenin insanlarıdır. Yan yana yaşamaları dolayısıyla da çok eski devirlerden itibaren yakın ilişki içerisinde olmuşlardır. Türker’in yaşadığı ve Horasan’dan Orhun Nehri’ne kadar uzanan Turan ülkesi ile Hazar Denizi’nden Hint Okyanusu’na kadar uzanan İran ülkesi1 birbirine komşuydu. Bu komş uluk ilişkilerine bağlı olarak zaman içinde meydana gelen münasebetler, iki milleti daha da yakınlaştırmıştır. Yakınlaşma kimi zaman kültürel boyutta olurken kimi zaman da devrin siyasî şartları çerçevesinde , çekişme zeminine kaymıştır. Nitekim eski İran rivayetlerini nakleden şehn âmelere göre, İranlılar ile Türkler arasında süregelen mücadeleler “İran-Turan Harpleri” olarak adlandırılmıştır2. Hunlar zamanına kadar giden Türk-İran ilişkileri, Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşu yla birlikte farklı bir boyuta taşınmıştır3.

2- Büyük Selçuklu Devleti Zamanında Türk -İran İlişkileri

Selçukluların 1040 Dandanakan zaferi ile Horasan’a girm esi, Nişabur, Merv ve Herat şehirlerini ele geçirm esi4 ve arkasından da İbrahim Yınal Bey ’in; Kazvin, Hemedan, Rey gibi Orta İra n şehirlerini alması İran’da Selçuklu egemenliğinin başladığının habercisi olmuştur. Tuğrul Bey’in, İsfahan ile Bağdat’ı hâkimiyeti altına almasıyla, İran coğrafyası, Sâsânîler zamanından sonra ilk defa bir devletin sınırları içerisinde birleşmiştir5.

Selçuklular, merkeziyetçi bir yapı ile devleti yönetmişler ve zaman içinde İran idarî geleneklerini de kendi bünyesi içerisine katmışlardır. Selçuklu hâkimiyetinin siyasî merkezi; Nişabur, Rey, İsfahan, Merv ve Hemedan gibi eski İran şehirleri olmuştur. Tuğrul Bey, kendisine İranlı vezirler tayin ederek , göçebe Türkler ile yerleşik İranlıları bir potada birleştirmek ve denge politikası yürütmek istemiştir. Büyük Selçuklu Veziri

1

İran’a bakıldığı zaman bütün orta çağ boyunca ne siyasî ne de coğrafi yönden bir bütünlük oluşturamamıştır. Bundan dolayı da İran’ın kesin sınırlarını çizmek gerçekten zordur. Bugünkü İran’dan başka Af ganistan, Belucistan ve Merv bölgesini bu sınırlar içerisine almak gerekmektedir. Bkz. J. H. Kramers; “İran” maddesi, İslâm Ansiklopedisi (İA.), C.: V/II, s. 1013.

2

Mehmet Saray; Türk-İran İlişkileri, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yay., Ankar a, 1999, s. 1.

3

Vilademir Minorsky; “Persia: Religion and History” Iranica, Vol.: 775, Publications of The University of Tehran, 1961, s. 246-247.

4

Osman Turan; Selçuklu Tarihi ve Türk -İslâm Medeniyeti, Boğaziçi Yay, 5. Baskı, İstanbul, 1996, s. 103-105.

5

(25)

Nizamülmülk’ün çabaları sonucunda , askerî yapısı Türklere, bürokratik yapısı İranlı lara dayanan ve hukuk olarak Sünnî İslâm’ı esas alan bir devlet sistemi oluşturulmuştur. Selçuklular idarî açıdan, İran coğrafyasına hâkim oldukları süre içerisinde mümkün olduğunca kendi siyasî ve dinî anlayışı ile çelişmeyen mahallî idarelere dokunmamayı da bir devlet politikası olarak benimsemişlerd ir6.

Selçuklu yönetimi, zaman içinde Fars kültürünün etkisinde kalarak İran dili ve edebiyatını koruyucu bir tavır almış, resmî yazışmalarda ve bürokraside Farsça kullanmaya başlamıştır7. Bu yönüyle de Selçukl u Devleti zamanında , Türkler ile İranlılar arasındaki ilişkilerin daha da yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Özellikle kültürel etkileşimin bu dönemde hissedilir bir şekilde arttığı da bir gerçektir8.

Büyük Selçuklu Devleti’nin ; kuruluş aşamasından sonra, göçebelikten çıkarak yerleşik medeniyeti temsil eden siyasî bir teşekkül haline gelmesi, kendi içinde Türkmen/Oğuz meselesi ni ortaya çıkarmış ve devlet uzun süre , bu meseleyle uğraşmak zorunda kalmıştır9. Yaşanan bu sorunun nedenlerini anlamak da çok önemlidir. Çünkü Büyük Selçuklu Devleti zamanında başlayıp, Anadolu Selçuklu Devleti ile Osmanlı Devleti zamanına kadar devam eden ve Safevî Devleti’nin kuruluşunda karşımıza çıkan Türkmen sorunu, aynı zamanda Türk-İran ilişkilerindeki temel meseleyi oluşturmaktadır. Bu nedenle de sorunun ortaya çıkış şekli üzerinde durmak gerekmektedir.

Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız üzere, Selçukluların askerî başarıları ve İran coğrafyasına hâkim olmaları , bir müddet sonra Türkmen kabilelilerini bu havaliye yönlendirmiştir. Ancak Selçuklu Devleti, yurt bulmak için kendi yanlarına gelen bu göçebe soydaşlarına karşı pek sıcak davranmamıştır10. Selçuklular, içinde bulundukları İranî muhitin etkisinde kaldı klarından ve yerleşik İran halkının devleti haline geldiklerinden, göçebe Türkmenlere karşı ikinci sınıf bir muamele uygulama yoluna

6

Osman Gazi Özgüdenli; “İran (Fetihten Safevîler’e Kadar)” maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm

Ansiklopedisi (TDVİA.), C.: XXII , İstanbul, 2001, s. 397 ; Sir Percy Sykes; Persia, Oxford University

Press, tsz., s. 52. 7

Mehmet Altay Köymen; Selçuklu Devri Türk Tarihi, TTK., Ank., 1998, s. 15-16; İbrahim Kafesoğlu;

Selçuklu Tarihi, M.E.B., Yay., İst., 1992, s. 118.

8

V. V. Barthold; Moğol İstilasına Kadar Türkistan , (trc. Hakkı Dursun Yıldız), TTK.,Ank., 1992, s. 326-330.

9

M. A. Köymen; a.g.e., s. 158-160. 10

Geniş bilgi için bkz. Faruk Sümer; Oğuzlar (Türkmenler)Tarihleri -Boy Teşkilatı-Destanları, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 1992, s. 87 -119.

(26)

gitmiştir11. Bu zümreler ya Horasan’ın doğusunda tutulmuş ya da Azerbaycan üzerinden Bizans sınırına yönlendirilmiştir12.

Devletin uyguladığı bu politikanın amacı, o zamanki yerleşik İran şehir kültürünü, göçebe soydaşlarının tahripkâr hareketlerine karşı korumaktı13. Türkmenler; kendilerine uygulanan bu ayrımcı politikay ı bir türlü içlerine sindirememiş ve Selçuklulara baş kaldırıp isyan etmiş lerdir14. Nitekim 1153 senesinde çıkardıkları isyanla, Selçuklu ordusunu perişan ederek Sultan’ı esir almışlar , Horasan’ın bazı şehirlerini, bilhassa Merv ve Nişabur’u feci şekilde yağmalamışlardır15. Bu çekişmede, Büyük Selçuklu Devleti , yapı itibariyle yerleşik ahaliyi savunmadan vazgeçmemiş, göçebe Türklere karşı baskıcı tavrını devam ettirmiştir .

Aynı yaklaşım daha sonraki devirde , Anadolu Selçuklu Devleti zamanında da sürmüştür. XI. Asrın sonları ile XII. Asrın başlarında Anadolu’ya Orta Asya’dan akın edip gelen göçebe Türkmen zümreleri, kendilerine has kültürle rini, dinî ve toplumsal yapılarını muhafaza etmişler, Anadolu Selçuklu Devleti’nin kendilerini belirli bir otorite altına alma isteğine, sert tepki vermişlerdir. Akabinde de Anadolu’da yerleşik ahali ile konargöçer Türkmen zümreler arasında , uyumsuzluktan kaynaklanan ciddi çatışmalar yaşanmıştır16. Devletin, bu çekişmede devamlı surette yerleşik ahaliyi tutması, 1240 senesinde Anadolu Selçuklu Devleti’nde Babaîler İsyanı’nın çıkmasına neden olmuştur17. Arkasından da Anadolu içinde devlet otoritesine düşman bi r kesim meydana gelmiştir. Görüldüğü üzere Büyük Selçuklu Devleti’ne karşı isyan eden Oğuzların hareket noktası ile 1240 senesinde Anadolu Selçuklu Devleti’ne başkaldıran Baba îler

11

Ahmet Yaşar Ocak; Babailer İsyanı–Aleviliğin Tarihsel Altyapısı , Dergâh Yay. 3. baskı, İstanbul, 2000, s. 42-43; M. A. Köymen; a.g.e., s. 158-165.

12

İ. Kafesoğlu; a.g.e., s. 86-88; O. G. Özgüdenli; a.g.md., s. 397. 13

O. Turan; Selçuklu Devleti’nin bu Türkmen zümrelerine uyguladığı politikayı haklı görüyor. Ona göre bu göçebe Türkmenler; başlarına buyruk hareket ediyor, siyasî otoriteyi tanımıyor ve yerleşik halka karşı yağmacı bir tavır takınıyordu. Bundan dolayı da devletin böyle bir hareket tarzı izlemesi normaldi. O.Turan; a.g.e., s. 112.

14

M. A. Köymen’in belirttiğine göre; Nizamü’l-Mülk, Türkmenler meselesini olumlu ve olumsuz yönleriyle ele almıştır. Devletin Türkmenlerden çok sıkıntı çekmesine rağmen, onlara karşı, sert tedbirler alınmasını da istememiştir. Kendisi, Türkmenlerin devlete karşı yaptığı hizmetleri göz önünde tutarak, onların devletten nefret etmelerini haklı bulmuştur ; M. A. Köymen; a.g.e., s. 164-165.

15

V. V. Barthold; a.g.e., s. 351-352; M. A. Köymen; a.g.e., s. 299-301. 16

Bu asırda Türkmenler, yaşam tarzı itibariyle hayvancılıkla uğraşan ve göçebe bi r hayat süren kesimdi. Göçebelerin yaylak ve kışlağa gidiş gelişleri, yerleşik hayat yaşayan Türkleri rahatsız etmekte ve iki taraf arasında ciddi manada sıkıntılar yaşanmasına sebep olmaktaydı. Geniş bilgi için bkz. A. Y . Ocak;

a.g.e., s. 41-42.

17

Faruk Sümer; Safevî Devleti’nin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Güven Matbaası, Ankara, 1976, s. 8; A. Y. Ocak; a.g.e., s. 43.

(27)

İsyanı’ndaki Türkmenlerin çıkış noktası aynıdır18. İşte bu ayrışma daha sonraki devirlerde Türk-İran ilişkilerindeki sorunun da temelini oluşturmuştur.

Tekrar İran’daki Selçuklu hâkimiyeti ne dönecek olursak; Selçuklular, İran’da yaklaşık olarak yüz elli yıl hüküm sürmüştür. Bu süre içerisinde Selçuklular, göçebe Türkmenlerle uğraştığı kadar İran içindeki ayrılıkçı kesimlerle de mücadele etmek zorunda kalmıştır. İran’da Selçuklu yönetiminden rahatsız olan gruplar türemiş ve bunlar dinî alt yapılı isyanlara giriş erek, devleti uzun süre uğraştırmışlardır . Nitekim İsmailî diye nitelend irilen Batınî grubun, Hasan Sabbah19 önderliğinde, propaganda faaliyetleri ile yandaşlarını Selçukluya karşı kışkırtması ve devletin uzun süre bu isyan la uğraşması, bu havalinin ne kadar karışık bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir20. Yine Tuğrul Bey zamanında 1057 senesinde Sincar civarındaki Şiî halk, Oğuzlarla çarpışmış, bozulan ve yaralanan Oğuzlara karşı görülmedik işkenceler yapmışlardır. Tuğrul Bey bu Şiî grubun üzerine Kuzey Irak’a doğru askerî bir hareket düzenlem ek zorunda kalmıştır21. Tüm bu durumlar İran’da nasıl hassas bir yapının olduğunu ve buralarda kalıcı bir hâkimiyetin kurulmasının güç olduğunu göster miştir.

Selçuklulardan sonraki dönem de İran’a baktığımızda, siyasî hâkimiyetin bir türlü tesis edileme diğini ve küçük hanedanların elinde p arçalı bir yapının ortaya çıktığını görüyoruz22. Sadece Harizmşah Muhammed zamanında İran’da siyasî birlik kısa süreliğine de olsa sağlanmış, ancak doğudan gelen güçlü Moğol saldırıları karşısında Harizmşahlar da fazla tutunamamışlardır. Sonuçta Moğollar, 1228 yılında İran’ın büyük bir kısmını ele geçirerek hâkimiyetlerini kurmuşlardır23.

İlhanlı Devleti ile İran tarihinde Moğol devresi başlamış24, İlhanlı hükümdarı Hülâgû, sistemli bir istilâ politikası ile XIII. Asrın ortasında, Hazar Denizi’nin güney sahilleri hariç olmak üzere bütün İran’ı egemenliği altına almıştır25. İran’da siyasî birliği kuran İlhanlılar; İran, Azerbaycan, Anadolu ve Irak’ın idaresini yaklaşık bir asır

18

F. Sümer; a.g.e; s. 8; Babailer İsyanı’nın mahiyeti ve gelişimi ile Anadolu Türk tarihindeki siyasî, sosyal ve dinî ayrışmanın oluşum sürecini anlamak için bkz. A. Y . Ocak; a.g.e., s. 43-48, 85-153. 19

M. A. Köymen; a.g.e., 206-219; S. P.Sykes; a.g.e., s. 53-54; O. Turan; a.g.e., s. 319-323. 20 O. Turan; a.g.e., s. 319. 21 O. Turan; a.g.e., s. 134-135. 22 O. G. Özgüdenli; a.g.md., s. 398. 23

İbrahim Kafesoğlu; Harzemşahlar Devleti Tarihi , TTK., Ankara, 1992, s. 223-275. 24

S. P.Sykes; a.g.e., s. 55-64. 25

(28)

ellerinde tutmuşlardır. Bu süre içerisinde Moğol zulmü İran üzerinde büyük izler bırakmış, bazı toplumsal değişimlerin yaşanmasına neden olmuştur. Özellikle önemli ve büyük yerleşim yerlerinin zarar görmesi, insanların maruz kaldığı baskı ve şiddet , toplum içinde güvensizlik ortamının doğmasına neden olmuş tur. Ayrıca sosyal bunalım ve dünyevi hayattan uzaklaşma temayülü, dinî-tasavvufî hareketlerin güçlenip gelişmesine uygun bir zemin hazırlamıştır26.

Dinî akımların İran içerisinde etkili olmaya başlaması ile birlikte , bazı isyan hareketleri otaya çıkmıştır. İsyanlarda en dikkat çekici yön, k ısa sürede halk tabanında taraftar bulması ve geniş bir alana yayılmasıdır. Bunun en güzel örneği XIV. asrın ortalarına doğru Sarbedârîler’in yönetiminde bulunan Sebzevar’da, Şiî karakterli olarak ortaya çıkan ve kısa sürede siyasî -sosyal harekete dönüşen bir isyandır. Bu isyan, Horasan’ın diğer şehirleri ile Mazenderan, Gilan ve Kirman’a kadar yayılmıştır. İsyancılar ülkede huzur ve düzeni sağlay acaklarını iddia ederek , başlarına geniş bir taraftar kitlesi toplamışlar , ancak bunu sağlayamadıkları gibi, ülk edeki huzursuzluğu daha da arttırmışlardır27.

Moğollardan sonra Timur Devleti zamanında , İran’da kısa süreli de olsa bir siyasî birlik sağlanmı ş ancak Timur’un ölümünden sonra İran’ın siyasî yapısı tekrar bozulmuştur. Timur’un oğlu Şahruh , birliği tesis etmek için çok uğraşmış ancak muvaffak olamamıştır28.

XIV. Asrın sonlarına doğru İran’ın batısında , etnik yapısı Türk olan Karakoyunlu Devleti’nin ortaya çıkışı ile güç dengesi tekrar değişmiştir. Orta İran şehirlerini ele geçiren Karakoyunlular 1467 de Akkoy unlular’a yenilinceye kadar İran’da hâkimiyeti ellerinde tutmuşlar dır29. Bu tarihten sonra da Akkoyunlu devresi başlamış, Uzun Hasan 1469 da Irak -ı Acem, Fars ve Kirman’a hâkim olmuş, başşehrini Tebriz’e taşımıştır30. 26 O. G. Özgüdenli; a.g.md., s. 398. 27 O. G. Özgüdenli; a.g.md., s. 399. 28 V. Minorsky; a.g.e., s. 250. 29

İsmail Hakkı Uzunçarşılı; Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, TTK.,Ankara, 1998, s. 180-187

30

(29)

İran tarihinde, yukarıda ifade etmeye ça lıştığımız olaylar olurken, Anadolu Türk tarihinde, Osmanlı Devleti ile birlikte yeni bir dönem başlamış ve gittikçe güçlenen bir devlet yapısı ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti, kurulduğu andan itibaren batıda ilerlemeyi kendine politika olarak belirlemiş , doğudan önemli bir tehdit görmeyinceye kadar buraya yönelmemiştir. Doğudan gelen ve Osmanlı’yı ciddi şekilde etkileyen ilk olay Timur’un Anadolu seferi olmuştur. Yıldırım Bayezid ile Timur arasında 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı, doğurduğu sonuçlar b akımından Osmanlı Devleti’ni pek çok yönden etkilemiştir. Osmanlı, on bir yıl sürecek fetret devrine gir diği gibi şehzadeler arasındaki taht kavgaları ile boğuşmak zorunda da kalmıştır31. İkinci olay ise Fatih Sultan Mehmed ile Uzun Hasan arasında 1473 yılında yapılan Otlukbeli Savaşı’dır ki, Osmanlı Devleti bu savaşı kazanmış ve Akkoyunlu Devleti bir müddet sonra yıkılmıştır32. Bu iki olay, Osmanlı-İran ilişkilerinde bir nevi dönüm noktasıdır. Çünkü Ankara Savaşı sonrası Safevîler Anadolu’daki etkinliğini ar ttırmış, Akkoyunlu Devleti’nin zayıflaması yla da onun yerine kendi devletlerini kurmuşlardır.

Akkoyunlu Devleti’nin tarih sahnesinden çekilmesiyle birlikte , hem Anadolu hem de İran tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Bu yeni dönemle birlikte Osmanlı -İran ilişkileri gerginleşmeye başlamış, Osmanlı Devleti , doğusundaki bu yeni oluşumu devamlı surette gözetmek zorunda kalmıştır. İşte İran’da ortaya çıkan bu yeni oluşum Safevî Devleti’dir.

II- SAFEVÎ DEVLETİ’NİN KURULUŞU VE OSMANLI SAFEVİ İLİŞKİLERİNİN BAŞLAM ASI

1- Şah İsmail’e Kadar Osmanlı Safevî İlişkileri

Safevî Devleti’nin kuruluş aşaması33 birçok yönden dikkat çekici olmakla birlikte, Osmanlı-İran ilişkilerinde XVI. yüzyıldan itibaren başlayan dönüşümün

31

İ. H. Uzunçarşılı; Osmanlı Tarihi, C.: I , TTK., Ankara, 1994, s. 309-328; İsmail Hami Danişmend;

İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C.: I , İst., 1971, s. 127-133.

32

İ. H. Uzunçarşılı; a.g.e., C.: II, s. 94-105; İ. H. Danişmend; a.g.e., C.: I, s. 324-328. 33

Walther Hinz; Safevîler’in tarikattan devlete ge çiş ve gelişim sürecini üç devrede ele alıyor. 1301 -1447: Safevî tarikatı tarihi (Safevî akidesinin yayılışı). 1447 -1494: Erdebil’deki dinî devletin tarihi (Laik kuvvetlerle sıkı münasebete girilmesi). 1500 -1722: Safevîler’in millî devlet tarihi (Yeni bir din inanışına dayanan bir büyük İran Devleti kurulması ve bunun kuvvetlendirilmesi). Walther Hinz; Uzun

Hasan ve Şeyh Cüneyd, -XV. Yüzyılda İran’ın Millî Bir Devlet Haline Yükselişi -, (çev. Tevfik

(30)

anlaşılması açısından da önemlidir34. Çünkü Safevî Hanedanı, köken itibariyle bir tarikattan gelmekte ve adını Safevîye tarikatı reisi Şeyh Saf îyüddin-i Erdebilî’den (ö.1334) almaktadır35. Bu tarikat, o sıralarda Azerbaycan’da küçük bir kasaba olan Erdebil’de kök salmış, kasabanın ismi şeyhin de adına nispet edilmiştir36. Şeyh Safîyüddin, varlıklı bir aileden gelmesine rağmen dünyalık çıkarları reddederek mistik bir yaşam biçimini benimsemiştir. Sünnî gelenek içinde yetişen Şeyh Saf îyüddin, hocası Taceddin İbrahim Zahid î’nin en gözde talebelerinden olmuş , Zahidî’nin ölümünden sonra da Erdebil’de geniş bir taraftar grubu ile Safevîlik olarak bilinen, kendi sufî tarikatını kurmuştur37. Safevî tarikatı, Hoca (Hace) Ali (1392–1429) zamanında38 Şiî unsurları bünyesine almaya başlamış ve kendi başına hareket eder hale g elmiştir39.

Aynı zamanda bu dönem de Safevî tarikatının, Anadolu içindeki etkinliğini hissedilir bir şekilde arttırdığı da görülmektedir . Özellikle Timur’un 1402 Ankara Savaşı dönüşünde, Hoca Ali’yi ziyaret e tmesi ve şeyhin isteği doğrultusunda yanında bulunan Türkmen esirlerin den önemli bir kısmını serbest bırak ması40 tarikatın Anadolu içinde hızla yayılmasına neden olmuş , Anadolu Türkmen zümreleri içinde Safevîler’e olan bağlılığı gittikçe arttırmıştır41. Nitekim serbest kalarak Anadolu’ya dönen ve “Rumlu” diye anılan bu zümreler, büyük bir sadakat ve saygı ile bağlı oldukları tarikatın yaygınlaşmasına zemin hazırla mış, bir nevi misyoner gibi hareket etm işlerdir42.

34

Feridun Emecen; “Os manlılar (Klasik Dönem)” maddesi, TDVİA., C.: XXXIII , İstanbul, 2007, s. 493; İ. H. Danişmend; a.g.e., C.: I, s. 412-413; İ. H. Uzunçarşılı; a.g.e., C.: II, s. 225-230.

35

W. Hinz; a.g.e., s. 5-8; Franz Babinger; “Safiy-ed-din” maddesi, İA., C.: X, s. 64-65. 36

Adel Allouche; Osmanlı-Safevî İlişkileri (Kökenleri ve Gelişimi) , çev. Ahmed Emin Dağ, Anka yay., İstanbul, 2001, 1. baskı, s. 42 ; F. Babinger; a.g.md., s. 64-65.

37

Bekir Kütükoğlu; Osmanlı İran Siyasî Münasebetleri , İstanbul, 1993, s. 1-2; A. Allouche; a.g.e., s. 42; İ. H. Uzunçarşılı; a.g.e., C.: II, s. 225. vd.

38

Hoca Ali (1392-1429) ve oğlu Şeyh İbrahim (1429 -1447) zamanında tarikatın şöhreti Osmanlı’nın başkenti Bursa’ya kadar ulaşmıştı r. Hatta Osmanlı padişahları tarafından Erdebil’e her yıl Çerağ

akçesi adı altında hediyeler gönderilmiştir . Geniş bilgi için bkz ; W. Hinz; a.g.e., s. 7; Tahsin Yazıcı; “Safevî” maddesi, İA., C.: X, s. 53; Nicolae Jorga; Osmanlı İmparatorluğu Tarihi , C.: II, Yeditepe

Yay., (Çev.Nilüfer Epçeli), İstanbul, 2005, s. 218; B. Kütükoğlu; a.g.e., s. 2. 39

W. Hinz; a.g.e., s. 15. 40

Faruk Sümer, birçok kaynakta geçen bu bilginin gerçeği yansıtmadığını söylemekte ve Hoca Ali’nin Timur’dan ricada bulunarak bunlarının bir kısmını hürriyetine kavuşturduğuna dair Timur devri kaynaklarında hiçbir bilginin bulunmadığını ifade etmektedir. Faruk Sümer; a.g.e., s. 7. B. Kütükoğlu; bazı kaynaklarda 30.000 olarak geçen bu sayının, mübalağalı olduğunu belirtmekle birlikte Hoca Ali’nin önemli miktarda bir esiri bıraktırmasının, Anadolu Bâtınil eri içerisinde Safevî muhabbetinin kuvvetle yerleşmesine imkân verdiğini belirtmektedir. B. Kütükoğlu; a.g.e., s. 2.

41

İlyas Üzüm; “Kızılbaş” maddesi, TDVİA., C.: XXV, Ankara, 2002, s. 549; Tahsin Yazıcı; a.g.md., s. 53; A. Allouche; a.g.e., s. 45;

42

Referanslar

Benzer Belgeler

Bulgular: Gruplar arasında ÇDÖ ve CBSÖ puanları arasında farklılık olduğu izlenmiş, yapılan post hoc karşılaştırmalarda kasten yaralama iddiası ile

Yapılan çalışmalar, ASKB olan bireylerde psikoaktif madde kullanımının 13 kat fazla görüldüğünü, en sık tanı birlikteliğinin PMKB olduğunu, ayrıca ciddi

[r]

MDA düzeylerinin Tukey çoklu karşılaştırma testi sonuçları Tablo 7’de, gruplara göre dağılım Şekil 1’de gösterilmiştir.. MDA düzeylerinin Tukey

Contrary to this interpretation, our study clearly indicates that the Namaras and Susam Valleys comprise marginal morainic ridges and hummocky disintegration moraines attesting the

Muhtelif killi kayaç numunelerinin kimyasal bileşimi, aynı zamanda bunların içerdikleri karbonat ve silikat kısımlarının kantitatif değerleri Tablo l'de görülmektedir

edilen “Elazığ Bölgesi domates üretim alanlarında kullanılan tepraloxydim, fluazifop-P butyl ve metribuzin aktif maddeli herbisitlerin toprak kökenli fungal