• Sonuç bulunamadı

Avrupa Bölgesel Yahut Azınlık Dilleri Avrupa Şartında Ayrımcılık

3. AVRUPA KONSEYİ BELGELERİ ve AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDA

3.1. Avrupa Konseyi Belgelerinde Ayrımcılık Yasağı ve Denetimi

3.1.3. Azınlıkların Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Belgelerinde

3.1.3.1. Avrupa Bölgesel Yahut Azınlık Dilleri Avrupa Şartında Ayrımcılık

3.1.3.1. Avrupa Bölgesel Yahut Azınlık Dilleri Avrupa Şartında Ayrımcılık Yasağı

Bölgesel Yahut Azınlık Dilleri Avrupa Şartı, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanarak 05.11.1992 tarihinde imzalanmış ve 01.03.1998 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Şimdiye kadar 24 ülke tarafından imzalanmış ve 11 ülke tarafından uygulanmaktadır.255

Türkiye bu şartı Mayıs 2014 tarihi itibariyle imzalamamıştır. Bölgesel Yahut Azınlık Dilleri,256

Avrupa Şartı’nın 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında amaç ve ilkeler yer almaktadır. Bu ilkeler arasında: Tarafların, bölgesel ve azınlık dillerini kültürel bir zenginlik olarak tanıması (md.7/1-a); bölgesel ve azınlık dilinin geliştirilmesine engel olmaması (md.7/1-b); bölgesel ve azınlık dillerinin sözlü ve yazılı olarak kamu ve özel hayatta kullanılmasını kolaylaştırması ve teşvik etmesi (md.7/1-d) bölgesel ve azınlık dillerini bütün aşamalarda öğretmesi ve gerekli

255

(Çevrimiçi) http://eski.yerelnet.org.tr/uluslararasi/avrupakonseyianlasma6.php (Erişim Tarihi: 22.10.2014).

256

Sözleşme’nin 1’nci maddesinde “a. bölgesel ve azınlık dilleri” terimi: (i) bir Devletin belli bir toprağında/(bölümünde), o Devlet nüfusunun geri kalan kısmından sayısal olarak daha küçük bir grup oluşturan o Devletin vatandaşları tarafından geleneksel olarak kullanılan; ve (i) o Devletin resmi dilinden/dillerinden farklı olan diller anlamına gelir ve bu dillere(“bölgesel yahut azınlık dillerine”) , o Devletin ne resmi dilinin/dillerinin lehçeleri ve ne de göçmenlerin dilleri dahildir”.

b.bölgesel yahut azınlık dilinin kullanıldığı belli bir toprak” ibaresi, söz konusu dilin, bu Şartta öngörülen çeşitli koruyucu ve teşvik edici önlemlerin alınmasını haklı kılacak şekilde belli sayıda kişi bakımından ifade aracını oluşturduğu coğrafi alan anlamına gelir;

c. “toprağa bağlı olmayan diller” ibaresi, o Devlet nüfusunun geri kalan kısmı tarafından kullanılan dil veya dillerden farklı olan ve o Devletin vatandaşları tarafından kullanılan ve fakat , her ne kadar geleneksel olarak o Devletin ülkesi içinde kullanılmaktaysa da belli bir bölge ile kimlenemeyen diller anlamına gelir.” Bkz. Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukuku Belgeleri, C.1, s. 475.

105 imkanları sağlaması (md.7/1-f); üniversitelerde bölgesel ve azınlık dili ile ilgili araştırmaları yaptırması ve teşvik etmesi (md.7/1-h) gerekir. Tarafların, bölgesel ve azınlık dillerinin korunması ve geliştirilmesine yönelik alacakları özel tedbirler ayrımcılık olarak görülmeyecektir (md.7/2). Taraflar, alacakları özel tedbirlerle ülkenin farklı dilsel grupları arasında eğitim ve öğretim programına bölgesel ve azınlık dillerine ilişkin saygı, hoşgörü, anlayış gösterilmesini sağlamalı ve kitle iletişim araçları vasıtasıyla bu amacın gerçekleştirilmesini teşvik etmelidirler (md.7/3).

Şart’ın 3’üncü bölümünde bölgesel ve azınlık dillerinin kamu hayatında kullanılmasının teşvik edilmesi yer almaktadır. Bunlar eğitim, yargısal makamlar, idari ve kamu hizmeti, medya, kültürel faaliyetler ve ekonomik ve sosyal yaşam alanlarıdır.

Toplumdaki kültürel çeşitliliğin ve zenginliğin korunması için bölgesel veya azınlık dillerinin kamu ve özel alanda kullanılmasına izin verilirken, Devletin milli bütünlüğü ve egemenliği zarar görmemeli ve resmi dil mutlaka öğretilmelidir.

Eğitim ile ilgili olarak, bölgesel ve azınlık dillerinde okul öncesi eğitimin sağlanması veya okul öncesi eğitimin önemli bir kısmının bölgesel veya azınlık dillerinde sağlanması (md.8/1-a); ilgili bölgesel veya azınlık dillerinde ilkokul, ortaokul ve teknik ve mesleki eğitimin sağlanması veya bu eğitimlerin önemli bir kısmının bölgesel veya azınlık dillerinde sağlanması (md.8/1-b,c,d); ilgili bölgesel ve azınlık dillerinde üniversite ve yüksek okul öğreniminin sağlanması veya bu dillerin çalışma konuları olarak yer alması, bölgesel ve azınlık dillerinin tarih ve kültürlerinin öğretilmesi için yasal düzenlemelerin yapılmasıdır (md.8/1-e,g).257

Şart’ın 9’uncu maddesi, yargısal makamlarda bölgesel veya azınlık dillerinin kullanılmasını konu edinmektedir. Ceza, hukuk ve idari davalarda taraflardan birinin talebi üzerine davanın tercümanlar vasıtasıyla bölgesel veya azınlık dillerinde yürütülmesi ve davanın taraflarına ek bir mali külfet getirmeyeceği taraf devletler tarafından garanti edilmelidir.

257

Şartı’n tercümeleri için Bkz. Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukuku Belgeleri, C.1, s. 473-495.

106 Şart’ın 10’uncu maddesinde taraf devletler, idari makamlarda ve kamu hizmetlerinde şu hususları yerine getirmeyi taahhüt ederler: İdari makamlar, bölgesel yahut azınlık dillerin kullanılmasını; yahut halkla ilişkide olan kamu görevlileri bölgesel yahut azınlık dilinde sözlü ya da yazılı başvuruyu kabul etmesini; yahut bu dillerde bir belgeyi geçerli sayılacak şekilde sunabilmesini temin ederler. Ayrıca mahalli ve bölgesel bağlamda, bölgesel yahut azınlık dillerin kullanılmasını; halkın taleplerinin sözlü veya yazılı olarak bu dillerde sunulması imkanının verilmesi; mahalli ve bölgesel makamların kendi resmi belgelerini ilgili bölgesel yahut azınlık dillerinde yayımlanmasını; Devletin resmi dili dışlanmaksızın bölgesel makamlar tarafından kendi meclislerinde müzakerelerin bölgesel yahut azınlık dillerinde yapılmasını; yer adlarının resmi adlarının yanında kendi dillerinde de kullanılmasını taahhüt ederler.

Şart’ın 11’nci maddesinde, taraf devletlerin medyaya ilişkin taahhütleri arasında, radyo ve televizyonun bir kamu hizmeti görevi yerine getirdiği ölçüde bölgesel ve azınlık dillerinde en az bir radyo ve televizyon kanalının kurulması; yahut kurulmasının teşvik edilmesi veya kurulmasının kolaylaştırılması ve yayıncıların bölgesel ya da azınlık dillerinde programlar yapmaları için uygun düzenlemelerin yapılması yer almaktadır.

Şart’ın 12’nci maddesinde taraf devletler, kendi yetkileri çerçevesinde şu taahhütlerde bulunacaklardır: Bölgesel yahut azınlık dillerinde ifade türleri ve girişimi ve bu dillerde geliştirilen eserlere erişim araçlarının geliştirilmesi; çeviri, dublaj, altyazı faaliyetlerine yardım edilmesi ve geliştirilmesi, başka dillerde geliştirilen eserlere bölgesel yahut azınlık dillerinde erişimin geliştirilmesi; çeşitli türlerdeki kültürel faaliyetleri üstlenen veya destekleyen kuruluşların bölgesel yahut azınlık dillerini de kullanmaları, faaliyetlerine dahil etmeleri için uygun tahsisat ayrılması; kültürel faaliyeti düzenleyen kuruluşların nüfusun geri kalanının kullandığı dillerin yanısıra bölgesel ya da azınlık dillerine tam hakim personelin istihdamı için teşvik edilmesi; gerektiği takdirde bölgesel yahut azınlık dillerinde idari, ticari, ekonomik, teknik ve hukuki terminolojiyi korumak ve geliştirmek amacıyla terminolojik araştırma merkezlerinin kurulması, geliştirilmesi ve finanse edilmesidir.

107 Şart’ın 13’ncü maddesinde, taraf devletlerin ekonomik ve sosyal alanda bölgesel yahut azınlık dillerine ilişkin taahhütleri yer almaktadır. Bunlar: İş sözleşmeleri, tesisatların ve ürünlerin kullanım kılavuzlarının bölgesel yahut azınlık dillerinde hazırlanması önündeki engellerin kaldırılması, şirketlerin iç düzenlemesi ve özel belgelerin bu dillerde hazırlanması yahut en azından bu dilleri bilen iki taraf arasında kullanılmasını engelleyen hükümlerin kaldırılması; finansman ve bankacılık kurallarına uygun olarak ödeme talimatları (çek, senet vb) ya da diğer belgelerin hazırlanmasında bölgesel yahut azınlık dillerinin kullanılmasının temin edilmesi; hastane, huzurevleri ve barınma yerlerinden faydalanıp bir azınlık dilini kullanan kişilere, kendi dillerinde kabul edilme ve tedavi görme imkanının temin edilmesi; güvenlikle ilgili talimatların bu dillerde hazırlanması; tüketici haklarına ilişkin kamu makamlarının verdiği bilgilerin bölgesel yahut azınlık dillerinde kullanılmaya hazır bulundurulmasıdır.

Devletler, bölgesel veya azınlık dillerinin eğitim, yargı, ticaret, yönetim, basın ve yayın, resmi belge vb. geniş alanlarda kullanılmasına, taşıdıkları bazı endişelerden dolayı izin vermek istemezler. Bunların başında şüphesiz ki, Devletin ulusal ve toprak bütünlüğünün parçalanması ve merkezi idarenin zafiyete düşmesi endişesi gelmektedir. Bu endişe, elbette haksız ve gereksiz değildir. Ancak şu da bir geçektir ki, bölgesel veya azınlık dillerinin korunması ve geliştirilmesi, yaygın kullanılmasına bağlıdır. Sadece aile ilişkileri gibi dar bir alanda kullanılmasına izin verilen bu diller, belirli bir zaman sonra ya zayıflama ya da yok olma ile neticelenecektir. Diğer taraftan, azınlıkların kendi dillerini geliştirme ve yaygın kullanma talepleri karşılanmadığında, ayrılıkçı hareketlerin doğmasına da yol açabilmektedir.

3.1.3.1.1. Şartın Denetlenmesi

Taraflar, bölgesel yahut azınlık dillerine ilişkin, Şart’ın 2’nci bölümü gereğince, takip ettikleri politikalar ve Şart’ın 3’üncü bölümündeki taahhütler hususunda aldıkları önlemleri, Bakanlar Komitesi tarafından belirlenmiş formatta bir raporu, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine sunar. İlk rapor, Şart’ın taraf devlet için yürürlüğe girdiği tarih itibariyle bir yıl içinde, diğer raporlar da üç yılda bir

108 verilecektir (md.15). Raporlar, taraf devlet temcilerinden oluşan Uzmanlar Komitesi tarafından incelenecektir. Taraf devletin yasal organları veya dernekler Uzmanlar Komitesi’nin dikkatini, Şart’ın 3’üncü bölümünde taahhüt edilen hususlara çekebilir. Ayrıca, Uzmanlar Komitesi de Bakanlar Komitesi’ne bir rapor sunarlar. Bu raporda, taraf devletlerden talepler edilenler ve Bakanlar Komitesi tarafından alenileştirilecek yorumlar yer alacaktır. Özellikle, raporda Uzmanlar Komitesi tarafından getirilen önerileri içeren Bakanlar Komitesi tavsiye kararları yer alacaktır. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Şart’ın uygulanması hakkında iki yılda bir ayrıntılı bir raporu Parlamenterler Meclisine sunacaktır (md.16).

3.1.3.2. Ulusal Azınlıkların Korunması İçin Çerçeve Sözleşmesinde