• Sonuç bulunamadı

1.A.1.8 Gırnata Emîrliği Dönemi/Nasrîler Dönemi (1238-1492)

Belgede Türk romanında Endülüs (sayfa 30-34)

Büyük Endülüs Devleti’nin çökmesinden 218 yıl sonra, ondan geriye kalan küçük bir parçaya sahip olan İbn Hûd, karşısında köklü bir âileden gelen İbnü’l-Ahmer adıyla bilinen Muhammed bin Yûsuf el-Nasrî’yi rakip olarak bulmuştur. İbnü’l Ahmer, Nasrîler hanedanının meskûn bulunduğu Ercûne’de (Arjona) kendisine emîr olarak biat edildikten sonra (629/1232), civar bölgelerden başlayarak hâkimiyetini sağlamlaştırdı. Bu durumda, iki taraftan biri diğerini bertaraf etmek durumundaydı. İbn Hûd, İşbîliye yakınında yapılan savaşı kaybetti (631/1233) ve kısa süre sonra da 24 Cemâziyelevvel 635/12 Ocak 1238 tarihinde vefât etti. Bunun üzerine Endülüs hâkimiyeti tamamen İbnü’l Ahmer’in eline geçti (Ramazan 635/Mayıs 1238) ve Endülüs’te I. Muhammed bin Yûsuf bin Nasr Dönemi başladı.44

Gırnata merkezli Benî Ahmer Emîrliği’nin sınırları, güneyde Ceyyân, Beyyâse (Baeza) ve İsticce’den (Ejica) Akdeniz’e; doğuda Meriye ve İlbîre’ye; batıda el- Vâdî’l-Kebîr bitimine kadar uzanır.

İber’deki Hristiyan krallıklar ilişkilerinde, İbnü’l-Ahmer bazen çatışmaya girmek zorunda kalsa da, genellikle haraç ve toprak verme karşılığında 20 yıl gibi uzun süreli antlaşmalar yaparak barış ortamını korumaya çalışmıştır. Emîrlik, bazen de Afrika’da bir başka Müslüman devleti olan Merînîler’den Hristiyanlara karşı yardım almak mecburiyetinde kalmıştır. Bu dönemde Merînîler’in Endülüs’e geçerek daha evvel Murâbıtlar ve Muvahhidler’in yaptığı gibi Hristiyanlar ile mücâdeleye girdikleri olmuştur.45

1410 yılında Kastilya hükümdarı II. Juan (1406-1454) zamanında Antequera şehrinin beş ay süren muhasaranın sonunda elden çıkması ve 1431 yılında yine II.

43 Mehmet Özdemir, a.g.e, s.139. 44 Lütfî Şeyban, a.g.e, s.56. 45 Lütfî Şeyban, a.g.e, s. 57.

Juan’ın (1406-1454) komutanı Alvaro de Luna tarafından el-Sahara (La Higueruela) savaşında hezimete uğratılmaları haricinde, 1462 yılına kadar istikrarlı sayılabilecek bir dönem geçiren Nasrî Hükümeti, 1462 yılında, Kastilya hükümdarı II. Juan’ın (1406-1454) oğlu IV. Enrique’nin (1454-1474) zamanında, Müslümanlar’ın Kuzey Afrika ile bağlantı kurdukları yer olan Cebelitârık’ın zaptedilmesiye bu önemli tam- pon bölgeyi kaybetmiştir.46

Özdemir, Nasrîlerin nispeten en istikrarlı yıllarını I.Yûsuf (1333-1354) ve ondan sonra iki kere tahta oturan V.Muhammed (1354-1391) zamanında yaşadığını belirtir. I. Yûsuf medeniyet hamleleriyle kendi dönemine damgasını vurmuştur. Elhamra Sarayı’nın bugün ayakta olan büyük bir bölümü onun zamanında inşa edil- miştir. Gırnata’da imar faaliyetleri arttırılmış 1349’da kendi adıyla anılan Yûsufiye Medresesi’ni inşa ettirmiştir.47

V. Muhammed dönemi ise siyasî ve düplomatik alanlardaki başarıların yanında medeniyet sahasında yükselişin sağlandığı son dönem olarak kabul edilmek-tedir. Endülüs’ün ilk büyük hastanesi onun zamanında inşa edilmiş, Elhamra Sarayı’nın en önemli kısımlarından olan Aslanlı Avlu ile Komares Kasrı onun döneminde tamamlanmıştır.48

İsmail Yiğit, dönem emîrlerinden IV. Yusuf Ebu’l Haccac’ın VIII. Muhamm- ed’in saltanatı döneminde, saltanatı ele geçirebilmek için ülkenin en şiddetli düşmanı Kastiya Krallığına büyük tavizler verdiğini, hatta Hristiyan devletin hakimiyetini tanımayı kabul ettiğini belirtir. IV. Yûsuf bağlılığını bildirmek için Kastilya krallığının hadimlerinden olmayı kabul etmiş, ayrıca ülkesindeki Hristiyan esirlerin tamamını serbest bırakmayı ve senelik 20 bin dinar vergi ödemeyi, savaşlarda Hristiyan hükümete yardımcı olmayı taahhüt etmiştir.49

46 Ayşe Kılıç, Endülüs Müslümanları ve Osmanlı İmparatorluğu, İstanbul Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü Akdeniz Dünyası Araştırmaları Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2012, s.20.

47 Mehmet Özdemir, a.g.e, s. 145. 48 Mehmet Özdemir, a.g.e, s. 147.

Ali Hacci, Gırnata hükümdarlığı dönemi boyunca Hristiyan İspanya’da Portekiz, Aragon ve Kastilya olmak üzere üç krallığın bulunduğunu belirtir. Kastilya Kralı III. Fernando’nun ordularının eliyle Kurtuba’nın (633h.), İşbiliye’nin (643h.) ve Ceyyân’ın (634h.) düşüşünün gerçekleştiğini, 636h. Senesinde de Aragon Kralı I. Caymiş’in Valensiya’yı ele geçirdiğini ifade eder.50

İber yarımadasında uzun zamandır İspanyollar’ın özlemini duyduğu yeniden fetih (reconquista) hareketi hızlanmıştı. Kastilya prensesi Isabel (1474-1504) ve Aragon prensi Fernando’nun (1479-1516), 19 Ekim 1469 tarihinde evlenmeleri ile birleşik bir imparatorluğun temelleri atılmıştı. 1474 yılında Isabel’in ağabeyi IV. Enrique’nin (1454-1474) ölümü üzerine Kastilya kraliçesinin I. Isabel olması, 1479 yılında da Fernando’nun babası II. Juan’ın ölümü üzerine Aragon kralı II. Fernando seçilmesi, iki krallığı birleştirmiş oldu. Böylece siyasî ve askerî birliği sağlayan Hristiyanlar, Müslümanlar’a karşı daha kuvvetli hücumlara giriştiler.51

Tarihi süresince Gırnata Hükümeti, Hristiyan krallıkların saldırılarına maruz kalmış ve kendini bu saldırılara karşı korumaya çalışırken aynı zamanda ülkede sürekli hale gelen taht kavgaları ve iç çekişmeleri de bertaraf etmeye çalışmıştır. Ancak maalesef iktidar hırsı ağır geldiği için birbirleriyle savaşan yöneticiler zaman zaman birbirlerine karşı can düşmanları olan Hristiyan krallıklardan yardım alarak kardeş kanı dökmüşlerdir.

Gırnata’da hüküm süren Nasrîler’in tahtına, 1464 yılında Sultan Ebu’l Hasan Ali geçmiştir. Fakat Zağal lakaplı kardeşi Ebû Abdullah ona karşı çıkarak Mâleka şehrinde kendisine biat almış, öylece iki kardeş arasında taht kavgası başlamıştır. Ancak, sonuçta Zağal, boyun eğmek zorunda kalmış ve Ebu’l-Hasan Ali hükümdar olmuştur. Ebu’l Hasan Ali’nin iki hanımı vardı. Bunlardan birisi amcasının kızı Âişe ve diğeri İzabel adında bir Hristiyan idi. İzabel Müslüman olunca Süreyya adını almıştı. Ali, bu kadını Âişe’ye üstün tutardı ve ona karşı olan sevgisini göstermek için ondan olan oğullarından birini veliaht tayin etti. Bu durumda Âişe kıskançlık duygularıyla yanına çocuklarını da alarak saraydan kaçtı. Halk Âişe’yi destekledi ve

50 Abdurrrahman Ali Hacci, a.g.e, s. 686. 51 Ayşe Kılıç, a.g.e, s.20-21.

onun oğullarından Ebû Abdullah’a biat etti. Kaçınılmaz olarak baba-oğul arasında iç savaş başladı ve uzun süren savaşlar sonunda oğul Ebû Abdullah gâlip geldi. Tahta geçen Ebû Abdullah, bir süre sonra topraklarına saldıran İspanya Hristiyanlarına karşı çıktığı bir savaşta yenilerek esir düştü.52

Daha sonra amcasına karşı savaşmak kaydıyla Kastiya Krallığının desteğini arkasına alan Ebu Abdullah, krallık tarafından ülkeye son darbeyi vurmak maksadıyla serbest bırakılmış ve amcasına galip gelerek son kez Gırnata Hükümetinin tahtına oturmuştur. Amcayeğen arasındaki kaousun meydana getirdiği iç savaş ortamında çok sayıda Müslüman birbirlerini katletmiştir.

XII. Muhammed’in ikinci hakimiyet yılları adeta sonun başlangıcı olmuştur. Ferdinand ve İzabella, XII. Muhammed’ten Gırnata’yı teslim etmesini istemiş, devlet ricali ve önde gelen isimlerle istişare eden XII. Muhammed teklifi reddetmiştir. Bunun üzerine Ferdinand ile İzabella kesin darbeyi indirmek için büyük bir ordu hazırlayıp Gırnata şehrini muhasara ettiler. Şehir muhasara altındayken meydana çıkan kıtlık ve salgın hastalıklar ise şehrin ahalisinin direncini kırıyordu. Diğer taraftan Beni Ahmer Devleti Osmanlı Devleti ve Memlüklerden yardım talep ettiyse de gerek dönemin padişahı II. Bayezid’in Cem Sultan gailesiyle uğraşmasından yardım gönderememesi, gerekse Memlük sultanı Kayıtbay’ın bu talebe bir karşılık verememiş olması neticesinde Beni Ahmer Devleti kaderi ile baş başa kaldı. Son olarak yapılan istişareler sonucu teslim olmaktan başka çare olmadığı konusunda karara varmış, bundan sonra da Ferdinand ve İzabella’ya gönderilen elçi Ebü’l Kasım Abdulmelik burada bir teslim anlaşması ile karşılanmıştır. Bu anlaşma metnine göre Beni Ahmer sultanı, devlet ricali, din adamları ve ahali iki ay içerisinde Gırnata şehrindeki kaleleri ve Elhamra Sarayı’nı teslim edeceklerdi. 2 Ocak 1492 tarihinde Gırnata şehrinin Hristiyanlar tarafından teslim alınmasıyla Beni Ahmer Devleti yıkılmış oldu. Böylece 711 yılında başlayan Endülüs’teki Müslüman hakimi-yeti 1492 yılında son merhalesi olan Beni Ahmer Devleti’nin yıkılmasıyla nihayete ermiştir.53

52 Lütfî Şeyban, a.g.e, s.59. 53 Enes Şanal, a.g.e, s.58.

II. BÖLÜM

Belgede Türk romanında Endülüs (sayfa 30-34)