• Sonuç bulunamadı

Başbakan Erdoğan ın 13 Temmuz tarihli Şanlıurfa Mitingi konuşmasının tam metni

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Başbakan Erdoğan ın 13 Temmuz tarihli Şanlıurfa Mitingi konuşmasının tam metni"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Başbakan Erdoğan’ın 13 Temmuz tarihli Şanlıurfa Mitingi konuşmasının tam metni

Temmuz 13, 2014 - 2:33:00

Şanlıurfa, ey Şanlıurfa; sizi yürekten selamlıyorum. Sizi bugün bir kez daha gönülden selamlıyorum.

Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Mübarek Ramazan Şanlıurfa’nın bereketli

topraklarına inşallah daha da bereket katsın. Rabbim sizleri korusun Şanlıurfa. Rabbim sizin bereketli topraklarınızı, sizin kahramanlarınızı, sizin cömert, mert insanlarınızı, sizin kardeşliğinizi korusun ey Şanlıurfa.

Bugün bir kez daha Hazreti İbrahim’i, Hazreti Eyüp’ü, Hazreti Musa, Hazreti Yakup, Hazreti Elyasa’yı Şanlıurfa’da hürmetle yad ediyorum. Allah’ın selamı hepsinin üzerine olsun.

Şanlıurfalı şair Nabi’yi, merhum Akif İnan Abimizi, Kazancı Bedih’i, merhum Müslüm Gürses’i burada kendi topraklarında rahmetle yad ediyorum. Şanlıurfa’da Hakk’a yürüyen, Şanlıurfa’ya defnedilen, sonra CHP zihniyeti tarafından, CHP’liler tarafından kabrinden çıkarılıp mezarı Isparta’ya nakledilen, hem hayatında, hem vefatında zulüm gören Saidi Nursi’yi de bir kez daha rahmetle yad ediyorum.

Allah hepsinden razı olsun, Rabbim bizi onların şahitliğine mazhar etsin diyorum.

Kardeşlerim, 9 Mart’ta Şanlıurfa’ya geldik, burada unutulmaz, muhteşem bir miting gerçekleştirdik.

Ardından Şanlıurfa 30 Mart’ta sandığa gitti. Sonuç, yüzde 62 AK Parti. Tabii bu kadar değil. Şanlıurfa 30 büyükşehir belediyesi arasında yüzde 62 oy oranıyla Türkiye’de ikinci oldu. 81 il içinde de Şanlıurfa Rize ve Konya’dan sonra üçüncü oldu. Şanlıurfa bir kez daha farkını ortaya koydu, Şanlıurfa bir kez daha kendisinden bekleneni, kendisine yakışanı, yaraşanı yaptı. Allah hepinizden tek tek razı olsun. Bu güzel sonuçtan dolayı hepinize çok teşekkür ediyorum. Bu davaya, bu harekete, bu partiye ve bu kardeşinize vermiş olduğunuz destekten dolayı sizlere teşekkür ediyorum.

Şimdi önümüzde bir seçim var. 10 Ağustos’ta tekrar sandığa gidiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin 12.

Cumhurbaşkanını Allah’ın izniyle bu sefer sandıkta belirliyoruz. Şanlıurfa 10 Ağustos’a hazır mı? ("Evet"

sesleri) Hazır mıyız? ("Evet" sesleri) 10 Ağustos’ta sandığa gidiyor muyuz? ("Evet" sesleri) 10 Ağustos’ta sandığa sahip çıkıyor muyuz? ("Evet" sesleri) 10 Ağustos’ta yeni Türkiye diyor muyuz?

("Evet" sesleri) 10 Ağustos’ta kimi Cumhurbaşkanı seçiyorsunuz? (“Seni” sesleri) Kimi? (“Seni” sesleri) Maşallah. Bu iş Şanlıurfa’da bitmiştir, Şanlıurfa kararını vermiş. Şanlıurfa cumhurun başına kimin geleceğini şimdiden tayin etmiş.

Ancak Şanlıurfa’dan sıradan bir sonuç beklemiyoruz, yine rekor bekliyoruz. 81 il arasında

Şanlıurfa’dan birincilik bekliyoruz, Şanlıurfa’ya bu yakışır. Çalışırsak, çalışırsanız Konya ve Rize’yi de geçersiniz, ama onlar da çalışıyor ha, çok çalışıyor, haberiniz olsun. Şanlıurfa’dan CHP’nin, MHP’nin ısmarlama, çatısı akan adayına zaten oy çıkmaz ben bunu biliyorum. Ama inanıyorum ki Şanlıurfa’dan HDP adayına da oy çıkmayacak.

Kardeşlerim, bakın biz yıllardır ne diyoruz? Bu HDP, Doğu ve Güneydoğu’nun CHP’si olmaya çalışıyor, model aldıkları parti CHP. Dahası da var. Cumhurbaşkanlığı adayları belirlenirken HDP’nin şimdiki adayı gidiyor CHP ile pazarlık yapıyor, bunu da kendisi itiraf etti. Ne dedi hatırlayın? Eğer CHP filan ismi, şu anda milletvekili olan Rıza Türmen aday gösterseydi CHP ile birlikte hareket edecektir diyor.

HDP’ye gönül vermiş kardeşlerim belki bunu duymadılar, onlara bunu söyleyin. Partilerinin CHP ile ittifak pazarlıkları yaptığını söyleyin.

(2)

Kim bu CHP? Benim Doğulu, Güneydoğulu kardeşim, benim Şanlıurfalı kardeşim bu CHP’yi çok yakından tanır. CHP demek dikta yönetimi demektir. CHP demek inkar demektir, CHP demek ret demektir. asimilasyon demektir, CHP demek yasak demektir, yoksulluk demektir, yolsuzluk demektir.

CHP demek ezanı Türkçe okutmak, Kur’an-ı yasaklamak, başı örtülülere zulmetmek, bütün milli ve manevi değerleri çiğnemek demektir. Kardeşlerim, CHP demek, Türk’ün de, Kürt’ün de, Alevi’nin de, Sünni’nin de her türlü haklarını yok saymak, farklılıkları yok saymak demektir. İşte böyle bir CHP’yle HDP ittifak arayışlarına giriyor. Bu nasıl bir CHP ki HDP ile ittifak görüşüyor, MHP ile de ittifak

görüşüyor. HDP ile olmuyor, MHP ile ittifak yapıyor.

Kardeşlerim, bunlarda her numara var. Sosyal medyada bunlarla ilgili güzel de bir tasarım yapmışlar.

Evet, bunlar da darbecilik de var, başörtüsü düşmanlığı da var, ulusalcılık da var, Esad’çılık da var, ne ararsan var. İnanın Şanlıurfa’nın Attar Çarşısında, Kapalıçarşı’sında bu kadar çeşit yok, yok. İşte onun için, işte onun için hem Şanlıurfa’da, hem Türkiye genelinde CHP’ye oy verenlerin de, MHP’ye oy verenlerin de, HDP’ye oy verenlerin de ben bizi destekleyeceklerine yürekten inanıyorum. 10

Ağustosta seçmen sadece cumhurbaşkanını seçmeyecek, bu ilkesiz partilere sandıkta büyük bir ders vereceğim.

Sevgili kardeşlerim, sevgili Şanlıurfalılar; önceki gün İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı vizyon belgemizi açıkladık. Salonda tüm Türkiye’nin renkleri vardı; siyasetçiler, sanatçılar, sporcular, yazarlar,

gazeteciler, sivil toplum temsilcileri, işçiler, esnaf, memur, çiftçi, herkes oradaydı. Vizyon belgemizle ne dedik?

Bir; demokrasi.

İki; siyasi ve toplumsal normalleşme.

Üç; refah toplumu.

Dört; öncü Türkiye.

2023’e kadar yine çok çalışacak, Türkiye’de demokrasinin standartlarını çok daha ileri seviyelere yükselteceğiz. 77 milyonun kardeşliği için daha yoğun gayret edeceğiz. 12 yıl boyunca yaptığımızın daha da fazlasını yapacak, refah seviyesini çok daha yükseklere çıkartacağız. Aktif dış politikamızı sürdürecek, her bölgemizde hem dünyada daha da öncü bir ülke olacağız.

Kardeşlerim, şunu bilmenizi istiyorum: Biz Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Laz’ıyla, Çerkez’iyle,

Gürcü’süyle, Boşnak’ıyla, Roman’ıyla biriz, beraberiz, iriyiz, kardeşiz, hep birlikte Türkiye’yiz. Zira biz birbirimizi niye seviyoruz? Yaradan ötürü seviyoruz. Öyle mi? Yaratılanı Yaradan’dan ötürü seviyoruz.

Parasından pulundan, makamından mevkiinden dolayı değil, ırkından dolayı değil, sadece beni yaradan Allah onları da yarattığı için seviyorum. Ben Türk’ü de öyle seviyorum, Arap’ı da öyle seviyorum, Kürt’ü de öyle seviyorum, Laz’ı da, Gürcü’yü de, Roman’ı da, Boşnak’ı da, Arnavut’u da, kim varsa hepsini sadece beni yaradan Allah yarattığı için seviyorum. Bizde ayrımcılık yok, bizde ayrı gayrı yok. Bu yola böyle çıktık, inşallah böyle devam edeceğiz.

Kardeşlerim, şöyle 12 yıl öncesinin Türkiye’sini bir hatırlayalım. Bu ülkeye çok ağır bedeller ödettiler.

Son derece gereksiz, son derece lüzumsuz tartışmalarla, yasaklarla bu ülkeye çok ağır faturalar yüklediler. Allah aşkına soruyorum; bir genç kız üniversitede başörtüsüyle okusa ne olurdu? Bundan kime ne? Bir anne evladıyla Kürtçe, Arapça konuşsa ne olurdu? Bugün olduğu gibi bundan önce de televizyonlarda 24 saat Arapça yayın yapılsa, Kürtçe yayın olsa ne olurdu? Bugün olduğu gibi bundan önce de herkes düşündüğünü özgürce ifade etseydi, konuşsaydı, yazsaydı bundan kim ne zarar görürdü? Türkiye yoksulluk içindeydi. Bunlar gittiler ezan Türkçe mi olsun, Arapça mı olsun bunu konuştular. Şehirlerimizde yol yoktu, su yoktu, hastane yoktu; bunlar gittiler başörtülüler

(3)

okusunlar-okumasınlar bunu konuştular. Çocukların okuyacakları okul yoktu, ayaklarına giyecekleri çarık yoktu; bunlar gittiler farklı dil ve lehçeleri yasaklamanın mücadelesini verdiler. Şanlıurfalı Şivan Perwer’in kasetlerini, şarkılarını, türkülerini, sesini, hatta 38 yıl vatan toprağını yasakladılar. Köylerin, ilçelerin gerçek isimlerini yasakladılar. 10 yıllar boyunca bu ülkeye yazık ettiler. 10 yıllar boyunca bu ülkenin enerjisini, kaynaklarını, toplumsal barışı ve kardeşliği törpülediler. Biz geldik bütün bu

yasakları ortadan kaldırdık. Başörtülü de insan, istediği yerde okuyacak dedik. Meslek liseli de, imam hatipli de insan, sınava eşit olarak girecek, kazandığı bölümde okuyacak dedik. Türk de, Kürt de, Arap da, Çerkez de, Roman, Pomak, Gürcü, bütün etnik kökenlerde insan kendilerini ifade edecek,

kültürlerini koruyacak dedik. Sünni de insan, Alevi de insan, Hıristiyan, Musevi de insan, inançlarının gereğini özgürce yerine getirecek dedik. Benim yavrularım imam hatip mezunu, ama benim

yavrularım burada okuyamadılar. Bir kısmı katsayıdan, iki kısım başörtüsünden dolayı. Yurt dışına gönderdim, Amerika’da başörtülü okuyor, benim ülkemde okuyamıyor; şu hale bak, “öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” böyle şey olabilir mi ya? Ne oldu? Şu anda başörtülü kızlarımız istedikleri üniversiteye gidebiliyor mu? ("Evet" sesleri) Başörtülü olarak okuyor mu? ("Evet" sesleri) Devlet dairelerinde de aynen başörtülü çalışabiliyor mu? ("Evet" sesleri) Ne oldu, ülke bölündü mü?

("Hayır" sesleri) Millet birbirine düştü mü? ("Hayır" sesleri) İşte buyurun başörtülüsü de var, başı açığı da var. Ama bunlar korktular. Bakın şair Ahmet Arif Şanlıurfa’da, Siverek’te bir ilkokulda okumuştu.

Geçtiğimiz aylar içinde Şanlıurfa Milletvekilimiz, Şanlı Urfa Valimiz gitti, o okulun ismini Ahmet Arif İlköğretim Okulu olarak değiştirdi. Peki ne oldu, kıyamet mi koptu, Türkiye bölündü mü, Türkiye parçalandı mı? ("Hayır" sesleri) Kardeşliğimiz zedelendi mi? ("Hayır" sesleri) Tam tersine Türkiye büyüdü, Türkiye güçlendi, Türkiye daha özgür, daha demokratik, daha öncü bir ülke oldu. Bütün o yasakların, bütün o baskıların, zulmün, inkarın Türkiye’ye fayda değil zarar verdiği ortaya çıktı. İşte 1,5 yılı geçti, dağlarımızdan artık acı haberler almıyoruz. Ne Şanlıurfa’da, ne Çankırı’da artık anneler evlatları için ağlamıyor. Tabii anneleri ağlatmak için uğraşanlar var. Bugün hala anneleri

çocuklarından, çocukları annelerinden koparmak isteyenler var. Ama anneler artık eski anneler değil, Türkiye eski Türkiye değil, anneler de eski anneler değil. İşte Diyarbakır’da anneler artık itiraz ediyor, bizim çocuklarımızı elimizden alamazsınız, bizim çocuklarımızı kendi kirli çıkarlarınıza alet edemezsiniz diye anneler yüreklerini ortaya koyuyorlar. HDP’de ses var mı? ("Hayır" sesleri) Niye ses çıkarmazlar?

Hani demokrasiydi, hani özgürlüktü, hani barıştı? Annelerin evlatlarını zorla ellerinden alarak mı demokrasi olacak? Bu insanlık dışı eyleme göz yumarak, sessiz kalarak mı demokrasi olacak? O çocuklar dağa götürülürken susarlar. Çocukların cenazesi gelince sahtekarca feryat ederler, timsah gözyaşı dökerler. Kardeşlerim, işte bu HDP böyle bir şey. Bunların oyununa gelmeyin. Ne diyor? biz Kürtlerin temsilciyiz. Hadi canım, ne alakası var? Benim Kürt vatandaşlarıma, Kürt kardeşlerime ne hizmet verdiniz onu söyleyin, gözyaşından başka ne hizmet verdiniz? Şimdi ne yapıyorlar? İstanbul’da bizim vizyon toplantımıza katılan sanatçılara sosyal medyadan linç uyguluyorlar bu CHP, bu HDP, bütün bunlar hep birlikte, bu MHP, hepsi birden. Kardeşlerim, Nazım Hikmet’i sürgüne gönderen CHP’ye bunlar ses çıkaramazlar, Kemal Tahir’i zindanlarda çürüten, Sebahattin Ali’yi zindanlarda çürüten CHP’ye tek laf etmezler, edemezler, ama bir sanatçı cumhurbaşkanı adayının toplantısına gelirse onu alçakça, edepsizce terbiyesizce linç etmeye çalışırlar. Niye? Çünkü cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’ın vizyon belgesini açıklama toplantısına katıldı. Tekrar söylüyorum; bu devirler geçti, sanat kimsenin elinde değil, sanatçı da kimsenin kölesi değil. Ben sanatçı dostlarıma, kardeşlerime

sesleniyorum; artık eski Türkiye’de yaşamıyoruz, size bu hakaretleri yapanların hepsi o hareketleriyle baş-başa kalacaktır. Siz de onurunuzla, sanatınızla bu ülkenin geleceğine yön vereceksiniz, buna sahip çıkacaksınız. Spor, fikir hayatı, medya kimsenin tekelinde değil. Demokrasi, özgürlükler, kimsenin tekelinde değil. İsteseler de, istemeseler de yeni Türkiye kurulacak ve kuruluyor, bunu da

hazmedecekler. Artık milli iradeyi, milletin her alandaki iktidarına er ya da geç uyacaklar.

Kardeşlerim, bakınız bir zamanlar malum Ahmet Kaya vardı değil mi? Bunlar Ahmet Kaya’ya ödül töreninde çatal, tabak, ellerinde ne varsa bunları fırlattılar, bunları fırlattılar. Kimdi bunlar? Bunlar da sanatçıydı, orada yazar vardı, düşünür vardı. Ve o Ahmet Kaya oradan mutfaktan kaçırıldı ve ondan sonra Fransa’da hayata gözlerini yumdu kendi vatan topraklarında değil. O Ahmet Kaya ki gerçekten

(4)

özgürlük mücadelesi veren bir insandı. Ben de cezaevine giderken beni uğurlamaya gelen bir insandı, Kazlıçeşme’de adıma yapılan o törene o da katılmıştı, şarkılarıyla, besteleriyle o da orada olmuştu.

Bunları birlikte yaşadık.

Kardeşlerim, 12 yılda çok reformlar, sessiz devrimler gerçekleştirdik. 12 yılda kardeşliğimizi büyüttük.

Hem şehirlerimizi, hem 780 bin kilometrekareyi hizmetle, eserle, yatırımla buluşturduk. Türkiye’yi dünyada öncü, itibarlı, etkin bir ülke haline getirdik. Kardeşlerim, artık yeni bir aşamaya geçiyoruz.

Şimdi halkın seçtiği Cumhurbaşkanıyla Türkiye’yi bir üst sınıfa yükseltiyoruz. 10 Ağustos’ta sandığa gidiyor muyuz? ("Evet" sesleri) Yorulmadınız değil mi? ("Hayır" sesleri) Yorulduysanız noktayı

koyabilirim. ("Hayır" sesleri) Milletin adayına oyumuzu verecek miyiz? ("Evet" sesleri) Yeni Türkiye’nin, büyük Türkiye’nin kapılarını ardına kadar açacağız. Seçilmiş hükümetle, seçilmiş bir

Cumhurbaşkanıyla inşallah çok daha hızlı reform yapacak, çok daha fazla yatırımı Türkiye’yle, şehirlerimizle buluşturacağız. Burada Şanlıurfa’da şu iki hususun altını açıklamak istiyorum.

Şanlıurfa, birincisi; Pensilvanya’yla, bu ihanet şebekesiyle mücadelemiz sürüyor, bundan sonra da kesintisiz sürecek. Bunların okullarında çocuklarınız var mı? ("Hayır" sesleri) Aldınız mı çocukları?

("Evet" sesleri) Verin devletin okullarına, meslek liselerine, imam hatiplere verin çocuklarınızı. Hafta sonlarında Cumartesi-Pazar devlet olarak kendilerine inşallah takviye kursları vereceğiz, ücretsiz olarak vereceğiz ve yavrularımızı geleceğe böyle hazırlayacağız. Hem para vereceğiz, hem de ondan sonra sömürecekler. Artık bunlara bu fırsatı vermeyeceğiz. 30 Mart’ta siz bize destek verdiniz, yetki verdiniz, Allah’ın izniyle biz de bu işi yarım bırakmayacak, yarım bırakılmasına izin vermeyeceğiz.

Unutmayın, bu Pensilvanya merhum Saidi Nursi’nin dirisine de, Şanlıurfa’daki ölüsüne de rahat vermeyen CHP ile işbirliği yapıyor. 30 Mart’ta derslerini aldılar, ama ibret almadılar. Şu anda 10 Ağustos öncesinde yine CHP, MHP, onlarla birlikte HDP Pensilvanya ile işbirliği halindeler. 10 Ağustos’ta bu kirli ittifakın bedelini tekrar ödeyecekler. Vatanına, milletine, tüm kutsalımıza ihanet içinde olanlar 10 Ağustos’ta milletten bir kez daha gereken cevabı alacaklar. Biz de durmadık, durmayacağız. Bütün çeteleri temizlediğimiz gibi bu paralel çeteyi de inşallah temizleyeceğiz.

İkincisi; çözüm sürecinden asla taviz yok, asla geri adım yok, biz bu işe canımızı koyduk. Türkiye’nin kardeşliği için başımızı bu yola koyduk. Eğer sizler takdir ederseniz, cumhurbaşkanı seçilirsem çözüm süreci daha da güç kazanacak, daha hızlı, daha kararlı bir şekilde yolunda ilerleyecek. Zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bu noktada önemli bir yasayı çıkardık. Çözüm sürecini bir ileri safhaya ulaştırdık. Sabırla, sağduyuyla hareket edecek, hem akan kana, hem gözyaşına tamamen Allah’ın izniyle son vereceğiz.

Kardeşlerim, Şanlıurfa’nın benim nezdimde ayrı bir yeri var, Şanlıurfa’nın yatırımlarıyla, ihtiyaçlarıyla, projeleriyle her zaman çok yakından ilgilendim. Belediye bizde olsun ya da olmasın seçimlerde aldığımız oy oranlarına hiç bakmadan 12 yıldan bu yana Şanlıurfa için projelerimizi kesintisiz

sürdürdük. Şanlıurfa’yı tarımda, turizmde, sanayide, ticarette büyütmek için çok büyük bir mücadele verdik. Şanlıurfa’nın potansiyelini ortaya çıkardık. Şanlıurfa’da bir taraftan geçmişin ihmallerini giderdik, diğer yandan Şanlıurfa’ya tarihinde görmediği yatırımları gerçekleştirdik.

Sevgili kardeşlerim, 12 yılda Şanlıurfa’ya ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz, biliyor musunuz, biliyor musunuz? 20 katrilyon, 20 katrilyon. Bunun Gıda Tarım ve Hayvancılıkta 5,5 katrilyon,

Ulaştırma ve Haberleştirmede 2 katrilyon, eğitimde 1 katrilyon, Orman ve Su İşlerinde 2 katrilyon 600 trilyon, Toplu Konutta 1 katrilyon 300 trilyon, Enerjide 1 katrilyon yatırım yaptık. Şanlıurfa bizde farklı bir yer, onu ayrı bir yere koyduk, ihya ettik, daha da iyi olacak, daha da güzel olacak. Şanlıurfa bizim için bir çekim alanı.

Kardeşlerim, Güneydoğu Anadolu Projesinde önemli bir adım daha attık, Suruç Ovasına su temin edecek olan 17.185 metre uzunluğundaki, yani tam 17 kilometre olan Suruç Tüneli’nin açılışını 9 Mart’ta bizzat katılarak hep birlikte yaptık. Son 12 yılda tamamladığımız 39 adet sulama tesisiyle

(5)

Şanlıurfa’da 712 bin dönüm tarım arazisini sulamaya açtık.

Şimdi otomobil getirmiyoruz ha, Şanlıurfa’ya hızlı tren getiriyoruz. Şanlıurfa’yı İstanbul, Eskişehir, Ankara, Konya, Karaman, Mersin, Adana, Osmaniye ve Gaziantep’e hızlı trenle bağlıyoruz. Bunun için projelerimizi, yol haritamızı da hazırladık. İnşallah önümüzdeki dönemlerde de bu büyük projeyi başlatacağız.

Kamu-özel ortaklığıyla Şanlıurfa’ya bu arada 1700 yataklı bir sağlık kampüsü yapmak için kolları sıvadık, 1700 yatak. Dün akşam bir televizyon kanalında bir şey gördüm, belki sizler de izlemişsinizdir.

Bunu tabii sahurda izledim, izleyenlerimiz olmuştur, çok enteresan. Kılıçdaroğlu SSK’nın Genel Müdürüyken 2 olay veriyor. Olayın röportajını yapan Savaş Ay, izlediniz galiba. ("Evet" sesleri) Okmeydanı SSK Hastanesi’nin halini gördünüz değil mi? ("Evet" sesleri) Rezilliği gördünüz değil mi?

("Evet" sesleri) Ve orada bir yavrunun kolunun nasıl kesildiğini, 3 yaşındaki bir yavrunun izlediniz değil mi? Orada ne yapıyor? Sırıtıyor, yahu bir yavru, o hastanenin hali ne? SSK’nın Genel Müdürü sensin ya.

Şimdi böyle bir hastane var mı Türkiye’de? ("Hayır" sesleri) Samatya Hastanesi’ni gösterdi, aynı, aman ya Rabbim galoş adı altında herkesi parayla söğüşlüyorlar. Ne olacak, satıyoruz diyor. Rezillik, 25 kuruşa satıyorlarmış galoşları. Her şey para, hizmetse yok. Kim Genel Müdür? Kılıçdaroğlu. Ya o hala görüyor, o filmi izliyor ve yine gülüyor ya. Ey CHP’ye gönül veren kardeşlerim, bu televizyon kanalındaki belgeseli, Savaş Ay’ın o çekimini sene 98-99 izlemenizde fayda. Görün bu adam nasıl bir adamdır? Bu adamdan bu ülkeye bir şey olmaz. Biz şu anda mevcut hastanelerimizi ne hale getirdik?

Elhamdülillah modern, öyle koğuş gibi falan yok. Her şey rezillik, tuvaletin içine doldurmuşlar o serum şişelerini filan, o rezillik aman ya Rabbi. Ya oraya sağlam girsen hasta çıkarsın, böyle rezillik olabilir mi?

Hastane deyince akla hijyen gelir. Ama bu Kılıçdaroğlu’nun kendisi hijyenik değil ki, durum berbat.

Milletim bunu görüyor zaten, daha da iyi görecek. Temizlik başka bir şey, sağlık başka bir şey, sağlıklı olmak başka bir şey.

Şimdi toplamda 6 hastaneden oluşacak sağlık kampüsünün yakında yapımına başlıyoruz. İnşallah aynı şekilde kamu-özel ortaklığıyla hayata geçireceğimiz 200 yataklı balıklı göl ve 100 yataklı Ceylanpınar Devlet Hastaneleri de ihale aşamasında. 400 yataklı Merkez Devlet Hastanemizin yapımı devam ediyor biliyorsunuz. Eyyübiye mevkiinde olan 600 yataklı üniversite hastanesini bu yıl hizmete açıyoruz. Tamamlayacağımız sağlık tesisleriyle Şanlıurfa bölgede evet bir sağlık merkezi olacak.

Mahalli seçimler dolayısıyla 9 Mart’ta gerçekleştirdiğimiz mitingimizde Şanlıurfa’ya kazandırdığımız hizmetleri, projeleri, eserleri anlattım; bugün onlara girmeyeceğim. İnşallah sizlere teşekkür için daha sonra eğer beni davet ederseniz tekrar gelirim. Yalnız Celalettin Bey nerede bizim? Belediye

Başkanımız Celalettin Bey nerede, içeride mi? Biz bir de Şanlıurfa’ya büyük bir miting alanını yapmamız lazım. Muhteşem bir miting alanı yapmamız lazım. Her yönüyle mükemmel, düzgün bir proje. Eğer bu alanda olacaksa tabii şuralarda bir düzenleme yapmamız lazım. Şanlıurfa’ya yakışanı da Belediye Başkanımız Celalettin Beyin yapacağına inanıyorum, yapar, o kabiliyeti var. Tamam?

Miting meydanı için bir plan şu anda hazırladınız mı? Yoğun bir şekilde, inşallah şöyle pırıl pırıl düz zeminde en az 150-200 bin kişiyi, 250 bin kişiyi alacak bir miting alanı Şanlıurfa’ya yap, tamam?

Sözünü aldık, anlaştık, anlaştık görüyorsunuz.

Ben burada şunu özellikle bilmenizi istiyorum: Allah nasip eder de milletimin teveccühüyle cumhurbaşkanı seçilirsem size söz veriyorum; Şanlıurfa’da devam eden tüm yatırımların, tüm hizmetlerin takipçisi olacağım, hiçbir yatırım yarım kalmayacak. Hiçbir proje, hiçbir eser atıl

kalmayacak. Eğer seçilirsem başlamış tüm projeler yatırımlar takibimde olacaktır. Cumhurun başı yan gelip yatmaz, çalışır. Cumhurun başı cumhurun her ihtiyacıyla ilgilenir, bizim işimiz eser üretmek eser.

Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri; bunu unutmayın, bunu unutmayın. Üretmek, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak, işte bunun için, bizim hizmet sevdamız asla bitmeyecek. Biz size aşığız ya, biz sizin dertliniziz dertliniz. Biz bu millete efendi olmaya değil hizmetkâr olmaya geldik;

bizim yolumuz bu. Başlattığımız tüm projeleri evvel Allah tamamlayacağız.

(6)

Kardeşlerim, 10 Ağustos’ta Türkiye’de bir ilk yaşanacak. 10 Ağustos’ta sandıklarda tarih yazılacak.

Onun için sizlerden özellikle rica ediyorum; mutlaka sandığa gidin, yeni Türkiye’nin kuruluşu için mutlaka oy pusulasına mührünüzü basın. Yani çocuklarınıza, torunlarınıza inşallah anlatacak güzel bir hikâyeniz olsun. Biz 10 Ağustos 2014’te tarih yazdık diyeceksiniz. Halkın oylarıyla belirlenen ilk cumhurbaşkanı seçiminde ben de oy kullandım diye anlatacaksınız. Vesayete, statükoya son verdik diyeceksiniz. Şanlıurfa geçmişte tarih yazdı, istiklal mücadelemizde tarih yazdı, bundan dolayı adı Şanlıurfa oldu. Bu yüzden inanıyorum ki istiklal mücadelemizde tarih yazan Şanlıurfa, istikbal mücadelemiz adına da tarih yazmaya devam edecektir.

Kardeşlerim, 10 Ağustos seçimleri şimdiden milletimiz, demokrasimiz için hayırlara vesile olsun. Fakat biz tabii şu anda Ramazan-ı Şerif’i bu şekilde geçirirken, ama Filistin böyle geçirmiyor, Mısır böyle geçirmiyor, Suriye böyle geçirmiyor, Irak böyle geçirmiyor. Kardeşlerim, bakınız şu anda 5 gün içinde Filistin’de 200’e yakın şehidimiz var, 700 yaralımız var ve insani yardım noktasında yardım gitmiyor, dünyanın sesi çıkmıyor. Cidde’de yapılan toplantıya çok önemli, başbakan yardımcısı olarak sadece Türkiye Başbakan Yardımcısı gönderdi, Katar Dışişleri Bakanını gönderdi, bir ülke daha bakan gönderdi, değerli kardeşlerim diğer İslam ülkeleri sadece temsilci gönderdi. Bu bizim ne durumda olduğumuzu gösteriyor. Batının sesi çıkar mı? Hepsiyle görüşüyorum, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteriyle görüşüyorum. Fransa Devlet Başkanıyla görüşüyorum, hepsiyle konuşuyorum. Değerli kardeşlerim, bakıyorsunuz hepsi hala İsrail’e hak veriyor. 400 ton bomba indiriyor, bomba. Kardeşlerim, leblebi çekirdeği atmıyor, terör estiriyor terör. Türkiye-İsrail normalleşsin, tamam. Marmara Gemimize uluslararası kara sularında biliyorsunuz bunlar saldırdılar, 10 şehidimiz oldu. Ondan sonra araya Amerika girdi, Batılı ülkeler girdi vesaire. Ben dedim ki özür dileyecekler, tazminat ödeyecekler. Üç;

Filistin’e olan ambargoyu kaldıracaklar. Özür diledi, tazminatı da kabul ettiler. Filistin’e ambargoyu kaldırmayı da kabul ettiklerinin haberi geldi, bu arada bombalar gene inmeye başladı. Şimdi bizim İsrail’le normalleşme sürecini başlatmamız mümkün mü? Değil. Onun için her gün sesleniyorum, bugün de sesleniyorum; ey Netanyahu, sen bu bombaları durdurmadıkça yalnızlığa mahkûm

olacaksın. Türkiye’yle dost olman mümkün değil, normalleşmen de mümkün değil. Elindeki orantısız gücü o mazlum insanlara o mağdur insanlara karşı kullandıkça hiçbir zaman bir normalleşme sürecini Türkiye-İsrail yaşayamaz. Bunu özellikle söylüyorum.

Ve değerli kardeşlerim, zulme rıza zulümdür. CHP niye sesin çıkmıyor? MHP niye sesin çıkmıyor? HPD niye sesin çıkmıyor? Hadi siz gidin Esad’la beraber kahvaltı yapın, Netanyahu’yla beraber de

yapabilirsiniz. Kardeşlerim, hiçbir zaman zulme rıza göstermedik, göstermeyeceğiz. Kim olursa olsun.

Bizimle hak yolda yürüdükçe, doğruluk üzere yürüdükçe biz dostluğumuzu kardeşliğimizi devam ettiririz. Ama oradan sapıldığı zaman yolları ayırırız. İşte Libya’da da aynı şeyi yaptılar. Şu anda Libya ayrı bir direniş mücadelesi veriyor. Mısır’da aynı şeyi yaptılar. İnşallah Mısır da ayakları üzerinde yeniden temenni ederim ki kalkar.

Kardeşlerim, Ramazan-ı Şerifiniz bir kez daha mübarek olsun. Kadir Geceniz şimdiden mübarek olsun.

Ramazan Bayramınız şimdiden hayırlara vesile olsun. Dualarınızda Filistin’i unutmayın, dualarınızda Gazze’yi unutmayın, Suriyeli mazlumları unutmayın. Özellikle biliyorum sıkıntılarınız oldu. Ama siz ensarsınız. Şanlıurfa’daki misafir Suriyeli kardeşlerimize şimdiye kadar sahip çıktınız, lütfen bundan sonra da onlara sahip çıkmaya devam edin. Ensara yakışan budur. Allah bizi iyi yoldan, doğru yoldan ayırmasın. Rabbim bizi millete hizmet yolundan ayırmasın. Rabbim bizi utandırmasın. Unutmayın bize Allah yeter, bize millet yeter, bize Türkiye yeter. Milli irade, milli güç, hedef 2023. Sağ olun, var olun.

Hazır mıyız?

(Halkla Beraber Söyleniyor)

Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey Şanlıurfa’yı hatırlatıyor, bana her şey Türkiye’yi hatırlatıyor.

(7)

Gününüz kutlu olsun, iftarımız, iftarlarımız mübarek olsun. Allah kabul etsin diyorum. Hayırlı Ramazanlar diliyorum.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ve değerli kardeşlerim, şu anda bakın sadece iki kalem 17 katrilyon, bunu da biz ödedik.. Bütün bunlar yolsuzlukların oldukları bir iktidarda

Sevgili kardeşlerim, Bingöl’ün saygıdeğer güzel insanları, 24 Temmuz 2010’da Bingöl’e geldim, biliyorsunuz halk oylamasını startını buradan verdik, ilk toplantıyı

İşte şimdi bir avukat olarak, bir hukukçu olarak inşallah, hak nedir, hukuk nedir, Celal kardeşim burada inşallah yılların bir Büyükçekmecelisi olarak size bu emeği verecek..

Ben şimdi yeni bir şey söylüyorum, daha önce de söylemiştim, dedim ki; bakın 30 Mart’ta eğer AK Parti sandıklardan birinci olarak çıkmazsa, çünkü siyasette liderlerin

Ona şöyle bir baktığımızda şunu görüyoruz: Gıda tarımda yaklaşık 1,5 katrilyon, orman su işlerinde 1 katrilyon 300 trilyon, İller Bankası olarak 765 trilyon,

Kardeşlerim, biz gelene kadar Zonguldak’a ne kadar bölünmüş yol yapıldı biliyor musunuz..

Şimdi de Mustafa Yel kardeşimizle istiyoruz ki Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Tekirdağ’ın tüm ilçelerine, artık köy yok, mahallerine, beldeler de mahalle,

Şimdi bizim iktidarımıza bu tür çamuru atan Kılıçdaroğlu, soruyorum sana; 12 yıl önce 230 milyar dolar milli geliri olan Türkiye, şu anda 820 milyar dolar milli gelire