Başbakan Erdoğan’ın Aksaray Mitingi’nde yaptığı konuşmanın tam metni
Mart 14, 2014 - 2:23:00
Aksaray, yiğitler diyarı, mertler diyarı, kahramanlar diyarı Aksaray. Evliyalar şehri, salihler şehri, zafer şehri, ilim şehri Aksaray. Somuncu Baba’nın, Tapduk Emre’nin, Yunus Emre’nin, yiğit Genç Osman’ın şehri Aksaray. Seni gönülden selamlıyorum Aksaray. Ağaçören, Eskil, Gülağaç; sizleri muhabbetle selamlıyorum. Güzelyurt, Ortaköy, Sarıyahşi; sizleri kalpten selamlıyorum.
Aşkınız, sevdanız, ahde vefanız için sizlere teşekkür ediyorum. Kesik çayır biçilir mi, sular soğuk içilir mi? Bana Aksaray’dan geç diyorlar, Aksaray tatlı, geçilir mi?
Biz size sevdalıyız be, biliyoruz ki siz de bizlere sevdalısınız. 2002’de yüzde 48’le AK Parti dediniz, 2007’de yüzde 63’le AK Parti dediniz, 2011’de yüzde 66’yla AK Parti dediniz. Siz bize yetki verdiniz, biz de size hizmetkar olduk. Siz bize güvendiniz, biz de size mahcup olmadık. Rabbim sizlerden razı olsun, Allah uhuvvetimizi, muhabbetimizi, yol arkadaşlığımızı daim eylesin. 30 Mart seçimleri Türkiye için, milletimiz için, demokrasimiz için, Aksaray için hayırlara vesile olsun.
Sevgili kardeşlerim, sevgili Aksaraylılar; Türkiye demokrasi tarihinin en önemli seçimlerinden birine hazırlanıyor. Türkiye demokrasi tarihimizin aynı zamanda en zor seçimlerinden birine hazırlanıyor.
Sandıktan umudunu kesenlerin, kaybedeceğini anlayanların farklı yollara tevessül ettikleri bir süreçten geçiyoruz. Milletin iktidarından rahatsız olanların kendi iktidarlarını kurmak için, eski Türkiye’ye
dönmek için çok kirli tuzaklar kurduğu bir dönemden geçiyoruz.
Ne güzel, “Aradık, sorduk, yandaşlığı bulduk.” Güzel yakalıyorsunuz bunları, maşallah.
Kardeşlerim, merhum Menderes 14 Mayıs 1950’de yeter söz milletindir dedi, CHP’den iktidarı aldı.
İktidarı asıl sahibine, millete, yani sizlere teslim etmişti. İşte şimdi tıpkı merhum Menderes gibi 3 Kasım 2002 seçimlerinde iktidarı koalisyonlardan, istikrarsızlıktan, huzursuzluktan devraldık. Biz de iktidarı asıl sahibine, millete, sizlere teslim ettik. Kimden aldık iktidarı biliyorsunuz; MHP, DSP, ANAP.
Kardeşlerim, 5 yıllığına millet onlara iktidar yetkisi vermişti, ama MHP 3,5 yıl dayandı ve bırakıp kaçtı gitti. Niye? Ya bunlar bırakın siz devlet idare etmeyi, verin bunlara 5 koyun kaybedip gelirler. Ve biz devraldık. Ne dedik? Yeter söz de, karar da milletindir dedik. Kardeşlerim, 12 yıldır Türkiye’yi biz yönetiyoruz, yani millet yönetiyor, sizler yönetiyorsunuz. Türkiye’ye sizler istikamet çiziyorsunuz.
Türkiye için kararı sizler veriyorsunuz. Seçimlerde sizlerin desteğine bakıyor, sizlerin uyarısına bakıyor, biz de politikalarımızı, kararlarımızı, istikametimizi ona göre belirliyoruz. Ama bu durum birilerini çok ciddi şekilde rahatsız etti. İçeride ve dışarıda birileri milletin iktidarından ciddi şekilde rahatsız oldu. Ne diyorlardı biliyor musunuz? Aksaraylı çoban nasıl ülkeyi yönetir? Aksaraylı esnaf nasıl Türkiye’yi
yönetir? Aksaraylı çiftçi nasıl Türkiye’ye istikamet çizer. Aksaray’daki öğretmen, Aksaray’daki ev hanımı nasıl olur da Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olur? Bunlar bidon kafalı, bunlar göbeğini kaşıyan adamlar diyorlardı. Eski Türkiye’de olduğu gibi ülkeyi manşetler yönetsin istiyorlardı. Eski Türkiye’de olduğu gibi ülkeyi holdingler, işverenler, elitler, bir avuç seçkin yönetsin istiyorlardı.
Bunların meselesi biz değiliz, bunların meselesi AK Parti değil. Bunların meselesi millet, bunların meselesi sizsiniz, siz. İşte görüyorsunuz kardeşlerim, hiçbir zaman biraraya gelmemiş ve gelemeyecek olanlar şu anda aynı safta buluştular mı? Allah aşkına, MHP ile eli kanlı devlet düşmanı DHKP-C’nin biraraya geleceğini söyleseler inanır mıydınız? Artık inanın, zira biraraya geldiler, ittifak yaptılar, aynı safta, aynı hizada buluştular. Birbirlerine en ağır ifadeleri kullanan CHP ile Pensilvanya’nın biraraya
gelebileceğini hiç düşünür müydünüz?
Kardeşlerim, bu CHP ki Said-i Nursi’nin hem dirisine, hem ölüsüne zulmetti. Bu CHP bütün
kutsallarımızı ayaklar altında çiğnedi. Kur’an kurslarımızı kapattı, Kur’an öğretmeyi yasakladı. Camileri ahıra, depoya çevirdi. Yıllarca şu başörtülü kızlarımıza bu CHP ve onun zihniyeti zulmetti. Kardeşlerim, imam hatip okullarının orta kısmını kapattılar.
Aynen ben de sizinleyim, size hizmetkarım. Milletimin efendisi değil, biz milletimizin hizmetkarıyız.
Pensilvanya’ya en ağır sözleri bu CHP söyledi. Meclis’te bizzat Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı;
Pensilvanya’ya militan yetiştiriyor, öyle dedi, soru önergesi verdi, Meclis araştırması istedi. Şimdi bu CHP ile Pensilvanya aynı hizada, aynı safta buluştu. Sadece bunlar değil, başka kesimleri, marjinal örgütleri, terör örgütlerini de yanlarına çekiyorlar, medya bunlara destek veriyor. Pensilvanya’nın medyası terör örgütüne destek veriyor. Altı ay önce böyle değildi, ama dünkü başlıklara bakın, evvelsi günkü başlıklara bakın onu göreceksiniz. İş adamları, işveren kuruluşları bunlara destek veriyor. Hep birlikte sokakları ateşe vermek, yıkmak, tahrip etmek, huzuru bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Kardeşlerim, İstanbul’da işte dün gördünüz, itfaiye aracına saldırdılar, itfaiyeciyi yere yatırdılar tekme tokat itfaiyeciyi dövdüler. Ya onlar oraya niye geldi? İtfaiyenin oraya gelişi neydi, olabilecek herhangi bir sıkıntıya karşı orada bulunmak için garibim itfaiyeci oraya geldi. Tekme tokat neler yaptılar. Cam çerçeve aracın indirdiler. Ya bunların insanlıktan nasibi yok. Ve akşam dönüp gelirken günahsız, garip, Giresun’un Alucra Köyünden askerden daha yeni gelmiş olan bir gencimizi maalesef öldürdüler. Peki, dün bu kadar yazı yazan, bu kadar televizyonlarda söyleşiler, bu kadar üzüntüler şunlar belirtenler acaba Giresun’un Alucra’sından o Burak yavrumuz için ne diyecekler, söylerler mi? Hiçbir şey duydunuz mu? Hiçbir şey duydunuz mu? Bunlar dükkanlara saldırdılar, esnafa saldırdılar. O Burak yavrumuzun ne günahı var, ne yaptı? Elinde silah mı vardı, ne vardı? Ve DHKP-C bakın olayı üstlendi, olay bu.
Değerli kardeşlerim, bütün bunlara karşı biz her zaman için uyanık olmaya mecburuz ve bunlara karşı dimdik duruyoruz, dimdik durmaya mecburuz.
Kardeşlerim, belediye otobüslerine saldırıyorlar. Bu belediye otobüsleri ne iş yapar? Halkı taşır öyle mi?
Bunlar halkın yanında değil ki ya. Halkı taşıyan belediye otobüsüne saldırıyorlar, bu belediye otobüslerimizi yakıyorlar; bu ihanet değil de nedir soruyorum sizlere. Dün güya cenazedeler, ne cenazesi ya, ne cenazesi. İşte buyurun, bizim 10 tane seçim koordinasyon merkezini yaktılar. Ne alakası var bununla onun? Aynı şekilde seçim propagandası yapan aracımızı yaktılar, ne alakası var bununla?
Kardeşlerim, bunların derdi başka. Şu hale bakın, Filistin’in çocukları için, Mısır’ın çocukları için, Suriye’nin çocukları için, Mavi Marmara şehitleri için, hatta Türkiye’deki terör kurbanları için vicdanı bir kez bile sızlamayan Pensilvanya, sokakları tahrik etmek için mesaj yayınlıyor. Yazıklar olsun. Bu millet neyin ne olduğunu çok net görüyor, çok net izliyor.
Kardeşlerim, işte buyurun, ne güzel. Esad hatırası. CHP, 160 bin insanın katili olan Esad’la yan yana, yandaş. Aşağıda da işte görüyorsunuz Mısır’daki darbeci. Yüzde 52 oyla gelmiş olan Mursi’yi yanında bulunan Milli Savunma Bakanı Sisi darbeyle deviriyor, orada da bakıyorsunuz yine bunlarla yandaş.
Kardeşlerim, bu Pensilvanya montaj konusunda da biliyorsunuz çok usta. Bunlar sadece kaset montajı yapmıyorlar. Bunların aslında şu andaki durumları çok berbat. İşte şimdi siyasete montaj yapmaya çalışıyorlar. Bu montaj tutmaz, bu montajdan bir şey çıkmaz. Bu montaj, işte Aksaray haykırıyor; 30 Mart’ta dağılır. İşte bu montajı siz dağıtacaksınız. Siz bu montaj siyasetine, bu kaset siyasetine, bu tahrik siyasetine 30 Mart’ta son noktayı koyacaksınız.
Şu anda Mersin’den geliyorum. Mersin 10 binlerle bizi ağırladı. Kardeşlerim, sizlere selamı var.
17 gün, 17 gün hanım kardeşlerim, kapı-kapı dolaşmak suretiyle 30 Mart’ta sandıkları AK Parti’yle aydınlatmaya var mıyız? (“Evet” sesleri) Beyler, gençler; 17 gün kapı-kapı dolaşmak suretiyle sandıkları AK Parti’yle aydınlatmaya var mıyız? ("Evet" sesleri) Durmak yok… (“Yola devam” sesleri) Kardeşlerim, burada bir şey söyleyeceğim, bakın burada bir şey hatırlatmak istiyorum; 2013 yılının Mayıs ayı ülkemiz için rekorlarla dolu bir aydı. Kardeşlerim, ekonomide rekorlar kırdık. On yıllar sonra MHP’nin 23,5 milyar dolar borçla bize devrettiği IMF ödedik ödedik ödedik, geçen yılın 14 Mayıs’ında bitirdik. Şimdi IMF bizden borç istiyor. Ey MHP, hani sen milliyetçiydin ya, lafla milliyetçilik olmaz. Hani IMF’e karşıydın ya, 23,5 milyar dolar borçla bize devrettin. Milli Bankamız Merkez Bankası değil mi?
("Evet" sesleri) Merkez Bankası’nın döviz rezervi neydi biliyor musunuz? Kardeşlerim, 27,5 milyar dolar. MHP bize böyle devretti DSP ile beraber, ANAP’la beraber 27,5 milyar dolarla devretti. Şimdi ne var biliyor musunuz? Merkez Bankası’nın kasasında 128 milyar dolar.
Kardeşlerim, kim milliyetçi? Onlar mı, bizler mi? Onlar laf milliyetçisi, biz icraat milliyetçisi; olay bu.
Vatanı sevmek bu, vatanı sevmek bu. Çalışacaksın, lafla değil. Bakın Sakarya’da deprem oldu, yolsuzluklarla, bilmem neyle yarıda bıraktılar, yürütemediler. Düzce’de, Bolu’da, Kocaeli’nde
depremler oldu, yapamadılar. Biz geldik onları biz tamamladık, biz yaptık. Van’da deprem oldu. 1 yılda yeni Van inşa ettik. Simav’da deprem oldu, 1 yılda Simav’ı inşa ettik. Bingöl’de deprem oldu, 1 yılda Bingöl’ü, yeni Bingöl’ü inşa ettik. Kardeşlerim, vatanı sevmek bu, vatandaşını sevmek bu.
Kardeşlerim, faizleri gerilettik, faizle bunlar sömürdüler vatandaşımı, milletimi sömürdüler.
Düşünebiliyor musunuz? Yüzde 63 faizle devlet borçlanıyordu. Şimdi tek haneli rakamdayız.
Kardeşlerim, benim çiftçi kardeşim; ziraat bankasından yüzde 59 faizle kredi alıyordu, şimdi yüzde 5.
Nereden nereye. Benim esnaf kardeşim Halk Bankası’ndan yüzde 46’yla faiz alıyordu, şimdi yüzde 5.
Peki, bunlar mı milletini seviyor, biz mi seviyoruz? Hesap ortada, Halep ordaysa arşın Aksaray’da.
Bitmedi, enflasyon yüzde 30’du, şimdi yüzde 8. Fark kimin cebinde? Aksaraylı kardeşimin cebinde.
Türkiye diyorlar çok borçlu. Kim söylüyor bunu? MHP’liler. Neresi borçlu ya? Biz göreve geldiğimizde MHP, senden bu görevi aldığımızda ey Bahçeli, hesap-kitap bilmez ki, senden bunu aldığımızda 100 liranın 73 lirası borçtu, şimdi 100 liranın 35 lirası borç. Nereden nereye geldik ah kardeşlerim benim.
Göreve geldik, MHP’den devraldık, ihracatımız neydi biliyor musunuz? 36 milyar dolar. Şimdi ne biliyor musunuz? 152 milyar dolar. Nereden nereye… Ya iş yapacaksın iş, laf değil. Kardeşlerim, bir başka örnek vereyim sizlere. Bakınız, yine borsa tarihinin en yüksek seviyelerini bizimle gördü. Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’ye tarihinde görmediği seviyeleri verdi. Ya üçüncü köprünün ihalesini yaptık, düşünebiliyor musunuz? Devletin cebinden bir kuruş çıkmadan 46 milyar dolara ihale yaptık. 20 yıl işletecekler, ondan sonra bize devredecekler; buyurun. İş bilenin, kılıç kuşananın.
Kardeşlerim, Marmaray 153 yıllık rüya, Sultan Abdülmecid’in rüyası, kimse yapamadı. Ama biz bunu, ecdadımızın böyle bir rüyası vardı dedik ve Boğazın 62 metre derinliğinden Marmaray’ı inşa ettik.
Kardeşlerim, çok enteresan, İstanbul’da iki gün ağır sis oldu, araçlar maraçlar hepsi durdu, günde 300 bin yolcu taşıdı Marmaray. İki gün 600 bin kişi, düşünebiliyor musunuz? Şimdi onun güneyinden iki katlı bir tüp geçit daha yapıyoruz yine denizin altından. Allah’tan bu CHP’liler, MHP’liler bunları görmüyor da biz bu arada bunları bitiriyoruz. Onlar hala yalan yanlış kalkıp sağda solda yolsuzluk molsuzluk, ya yolsuzluğun olduğu bir iktidar bunları yapabilir miydi? Ey Bahçeli, 230 milyar dolarla bize milli geliri devrettin. Ama şu anda bizim milli gelirimiz 820 milyar dolar ya. Yolsuzluğun olduğu bir ülkede siz 230 milyar dolardan 820 milyar dolara nasıl çıkaracaksınız milli geliri?
Kardeşlerim, bunların hepsi üç şeyi iyi başarıyorlar; takiye, yalan, iftira ve fitne-fesat. Bunlarda her yol bu noktada meşru. İşte Mayıs’ta çevrecilik, tutturdular, 12 tane ağaç bir yerden söküldü bir başka
yere dikildi, neymiş? Bunlar çevreciymiş, elinize dilinize dursun, ne çevrecisi ya, ne çevrecisi? AK Parti iktidarına kimse çevrecilikle yaklaşamaz. 3 milyar ağaç ve fidanı Türkiye’ye diken AK Parti iktidarına kimse bununla yaklaşamaz. Onların derdi oradaki 12 tane ağaç değil. Neymiş? Samimi niyetlerle oraya gelmişler, geçin o işleri, ne samimi niyeti? Onlar samimiyetsiz, samimiyetsiz.
Kardeşlerim, bunları artık yutmuyoruz, bunlara karşı uyanık olacağız ve uyanık olarak da biz ülkemizi daha ileri nasıl taşıyacağız buna bakacağız.
Bunların gençlerinin elinde molotoflar var, bunların gençlerinin elinde taş var, sopa var, palalar var. AK Parti gençliğinin elinde de bilgisayar var, tablet bilgisayarı var, kalemi var, kitabı var, farkımız bu.
Kardeşlerim, yaktılar, yıktılar, ondan sonra utanmadan, sıkılmadan AK Parti yıkıyor diyor. Kim söylüyor bunu? Kılıçdaroğlu. Ya Kılıçdaroğlu, senin bu ülkede dikili ağacın var mıydı? Hangi eserin var ya?
Ben şimdi yeni bir şey söylüyorum, daha önce de söylemiştim, dedim ki; bakın 30 Mart’ta eğer AK Parti sandıklardan birinci olarak çıkmazsa, çünkü siyasette liderlerin amacı nedir? Partilerini birinci parti yapmak, öyle mi? Fakat bunlara koltuk o kadar sıcak geliyor ki. Dedim ki, eğer AK Parti birinci parti olarak seçimlerden çıkmazsa ben Genel Başkanlığı bırakmaya hazırım. Peki dedim Ey
Kılıçdaroğlu, sen birinci olarak çıkamazsan Genel Başkanlığı bırakmaya var mısın? Evet diyemiyor ha, evet diyemiyor. 4 yıl oldu, üç seçim yaşadık, hepsinde de nal topluyor nal. Üçüncü sırada Bahçeli, hadi bakalım Bahçeli ya, benden önce Partinin Genel Başkanıydın, biz partimizi kurduk, 16 ay sonra birinci parti olduk, 16 ay sonra. Yüzde 63’le Parlamentoya girdik. Kardeşlerim ve hep üçüncü parti olarak, ilk seçimde zaten, bizim girdiğimiz seçimde Meclis’e de giremediler, hala üçüncü parti. Şimdi söylüyorum, diyorum ki; sen de üçüncü parti olarak yine çıkacaksın, öyle gözüküyor. Bırakmaya var mısın?
Bırakamaz, koltuk ona çok sıcak geliyor, bırakamaz. Bunların çünkü böyle bir derdi yok. İşte
hasbelkader merhum Ecevit’le, o zaman ANAP’la bir koalisyon yaptılar, Hükümet oldular, 5 yıl millet onlara görev verdi, 3,5 yılda bırakıp kaçıp gittiler, 3,5 yılda kaçıp gittiler.
Kardeşlerim, Türkiye’nin küresel projelerini durdurmak, Türkiye ekonomisini durdurmak için çok gayret sarf ettiler. Fakat başarılı olamadılar. Ama biz dik durduk. 77 milyon dik durdu, soğukkanlı olduk, sabrettik ve bu badireyi atlattık. Ancak bu sefer de malum tutturdular yolsuzluk ve rüşvet iftirasıyla 17 Aralık ve 25 Aralık girişimini başlattılar. Amaç kesinlikle yolsuzluk değildi, dert başkaydı.
Değerli kardeşlerim, onda da başarılı olamadılar. Huzuru bozmak ve şu anda bir kez daha istikrarımızı yaralamak, Türkiye ekonomisini, Türkiye’nin büyük hedeflerini, küresel projelerini engellemek istediler.
Şu anda bu ihanet çarkı dönmeye devam ediyor, fakat bu da tutmadı. Büyük Türkiye’ye, yeni Türkiye’ye çok bir ağır saldırıyı gerçekleştirme gayretindelerdi. Pensilvanya yıllardır kaydettiği hukuksuz seslerle, hukuksuz görüntülerle bu saldırıda başrol oynuyor.
Kardeşlerim, bir ülkenin Başbakanını dinlemek, Cumhurbaşkanını, Genelkurmay Başkanını dinlemek, bakanlarını dinlemek, milletvekillerini dinlemek bırakın vatandaşı dinlemek ihanettir ihanet. Mahkeme kararıyla dinlemeler yapılabilir, eyvallah. Ama siz mahkeme kararıyla Başbakanı dinleyemezsiniz, asla dinleyemezsiniz, böyle bir yetki onlara verilmiş değil, ama onlar bunu da yaptılar, bunu da yaptılar.
Geçiyorum, hatta bizim için kurulu olan güvenli hattı bile dinlediler. Ne olacak? Pensilvanya’daki zat yanında en yakın halkasında olan kişiyi dinliyor ya, 15 yıl dinliyor. Ve soruyor ona o zat, o da bir hoca.
Hocam diyor ya, sen 15 yıl beni dinledin mi? Evet diyor. Peki niye diyor. Ne yapıyorsun takip etmem lazım diyor. Ya böyle bir hoca olabilir mi? Bizim dinimizde, bizim inancımızda böyle bir şey yok, kusura bakmasınlar böyle bir şey yok. Dinleyemezsin, gözetleyemezsin, ama bunlar bunu da yaptılar. Aynı zamanda gözetlediler. Her pisliği işlediler, çünkü bunlarda takiye var, bunlarda yalan var, bunlarda iftira var, bunlarda iftiranın ötesinde değerli kardeşlerim fitne-fesat var. Bakınız diyorum ki, eğer yavrularınızdan bunların dershanesinde olanlar falan varsa yavrularınızı çekip alın, çekip alın. Bundan böyle Cumartesi-Pazar günlerinde Milli Eğitim olarak bizler takviye kursları vereceğiz, takviye kursları.
İsteyen anne-baba, isteyen çocuklar bu takviye kurslarına gidebilecek ücretsiz; bunu Milli Eğitim olarak yapacağız.
Değerli kardeşlerim ve bunların biliyorsunuz evlerinden yurtlarından bunlar gibi düşünmeyenler şimdi atılıyor. Geceleri biliyorsunuz beddua seansları yapıyorlar. Ablalar beddua seansı yapıyor. Kardeşlerim, ama biz dua seansı yapıyoruz. Sizler teheccütte bunu yapıyorsunuz, dualarla yapıyorsunuz. Varsın onlar beddualarını yapsınlar, bumerang gibi bu beddualar onları vuracaktır bunu biliniz. Ve tabii sadece dün Kredi Yurtlar Kurumuna müracaat eden öğrencilerimizin sayısı 811, 1 günde,
düşünebiliyor musunuz? Bakın neler yapıyorlar? Kardeşlerim, hani bunlar hizmet kurumuydu, hani bunlar hizmet ehliydi. Hani bunlar hayır kurumuydu? Niye atıyorsunuz bu çocukları? Bunlar sizin gibi düşünmeye mecbur mu? ("Hayır" sesleri) Ama bunlar adeta makine ürünü istiyorlar. Ya benim gibi düşüneceksin ya da dışarıda sürüneceksin. Böyle bir inanç olmaz, böyle bir hayır hizmeti olmaz. Onun için 30 Mart Pensilvanya’ya inanıyorum ki en güzel cevabı olacaktır. İnanıyorum ki CHP’ye, MHP’ye, BDP’ye en güzel cevap olacaktır.
Kardeşlerim, işte 17 gün çok önemli, 17 gün. Bizim ablalarımız sizlersiniz. Çok çalışmaya var mıyız?
Kapı-kapı dolaşmaya var mıyız? Ağabeyler, sizler de 17 gün kapı-kapı dolaşmaya var mıyız? Durmak yok, çok çalışacağız.
Çok açık söylüyorum; bu saldırı devlete bir saldırıdır, milli güvenliğimize bir saldırıdır. Gerekli tedbirleri bunun için beraber alıyoruz. Bakın milliyetçi olduğunu iddia eden MHP’de bir cevap var mı? Bu olaylar karşısında herhangi söylediği bir şey var mı? Ve bu saldırılarda ön saflarda oynuyorlar.
Aksaraylı kardeşim, soğukkanlı olacağız, sabırlı olacağız. Sağduyuyla, vakarla, suhuletle hareket edeceğiz. Tahriklere gelmeyeceğiz. İşte Aksaray’ı da karıştırmak istediler. Anadolu’nun bu güzel şehrinde, bu huzurlu şehrinde dahi huzuru bozmak istediler. Aksaray tarihinde belki de ilk kez polisle çatışanlara şahit olduk. Bu tuzağa gelmeyeceğiz, bu oyuna gelmeyeceğiz. 30 Mart’ta sandığa gidecek, biz cevabımızı sandıkta vereceğiz. CHP’nin esersizlik siyasetine değil, MHP’nin fırsatçılık siyasetine değil, BDP’nin gerilim siyasetine değil AK Parti’nin hizmet, eser, huzur ve istikrar siyasetine mührü basacağız.
Sevgili kardeşlerim, burada şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Bakın Sivas’tan yola çıktık, ilk mitingimizi orada yaptık. Şu anda 31. mitingimizi yapıyoruz. Doğuya gittik, batıya gittik. Marmara’ya, Orta Anadolu’ya gittik, inanın Türkiye’de farklı bir coşku var, farklı bir heyecan var. Siz bu gazetelerin, bu televizyonların kasıtlı ve çirkin yayınlarına aldırmayın. Bunların İstanbul’un, Ankara’nın
sokaklarından verdikleri o marjinal görüntülere inanmayın. Bu görüntüler Türkiye manzarası değil.
Türkiye manzarası işte burada, Aksaray. Burada nasıl bir coşku varsa, inanın gittiğim her vilayette bunu görüyorum. Buradaki heyecan diğer 80 vilayette de var. Her gittiğimiz ilde insanlar akın akın meydanları dolduruyor. Her vilayette insanlar mitingin sonuna kadar heyecanla tezahürat yapıyor.
Dün gece Mardin’de yağmur vardı, 2 saat beni beklediler, dağılmadılar ve büyük bir coşkuyla Mardin’in en büyük alanını dolduran 10 binlerle orada kucaklaştık. Türkiye oynanan oyunu görüyor, Türkiye tuzağı görüyor. Türkiye, CHP’nin, MHP’nin, Pensilvanya’nın gerçek yüzünü, açık niyetini görüyor. 30 Mart’ta bunların maskesi düşecektir, bunu biliniz. 30 Mart’ta yeni Türkiye’nin kapılarını ardına kadar aralayacağız. Son çeteyi de tasfiye ederek kardeşçe, birlik ve beraberlik içinde geleceğe yürüyeceğiz. Önce 2023 hedeflerine koşacağız, çocuklarımıza 2023 hedeflerini miras bırakacağız.
Torunlarımıza 2071 hedeflerini miras bırakacağız. İnşallah her torun bir Alparslan olacak.
Kardeşlerim ne dedik? Rabia. Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abaza’sıyla, Boşnak’ıyla, Arnavut’uyla tek millet dedik, tek millet. Bizi bölemeyecekler,
parçalamayacaklar. Kardeşlerim, ben Türk’ü Türk olduğu için sevmiyorum. Ben Kürt’ü Kürt olduğu sevmiyor. Ben Laz’ı Laz olduğu için sevmiyorum. Arap’ı Arap olduğu için sevmiyorum. Beni yaradan Allah onları da yarattığı için seviyorum.
İki; tek bayrak, bayrağımızın rengi şehidimizin kanı. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesi. Yıldız,
şehitlerimizin sembolü. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen var
vatandır. Çıkmış Kılıçdaroğlu AK Parti’ye bayrak dersi veriyor. Ey Kılıçdaroğlu, bir defa bu konuda bizimle yarışa girme. Önce sen şu Hakkari’deki yanlışını düzelt. Türk milletinden özür dile, özür.
Hakkari’de miting yaptın, miting alanında CHP bayrağından başka bir tane Türk bayrağı yoktu, bir tane Türk bayrağı yoktu. Bütün belgeler elimde. Niye, neden korktun? O anlaşma yaptıklarından mı?
Anlaşma yaptığın kişiler sana buraya Türk bayrağı çıkartmayacaksın, asmayacaksın dediler asamadın.
Ne oldu? Hakkari’de seçim mi kazandın? İkinci parti AK Parti oldu, üçüncü parti MHP oldu, sen dördüncü parti oldun Hakkari’de, nal topladın nal.
Kardeşlerim, geçtiğimiz 11 yılda çok önemli hamd olsun hizmetler getirdik Aksaray’a. Yaklaşık ne kadar biliyor musunuz? 3,5 katrilyon, 3,5 katrilyon. Şimdi size ben bir müjde veriyorum; inşallah Aksaray’a 208 derslikli içinde spor salonları, yüzme havuzu, kütüphaneleri, konferans salonları, bilim merkezi olan bir eğitim kampüsü yapıyoruz. Projeler hazır, kamu-özel ortaklığıyla yapacağımız eğitim kampüsünün yapım ihalesini inşallah en geç Ağustos ayında gerçekleştireceğiz. Aksaray’a 400 yataklı bir merkez devlet hastanesi kazandırıyoruz. Şu anda ihale çalışmaları yürüyor, ihalenin ardından hemen inşasına başlıyoruz.
Kardeşlerim, Aksaray’a demiryolu yapmak kimsenin aklına gelmemiş, Aksaray’ın maalesef demiryolu bağlantısı yok. İnşallah tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet dedik. Bu devlet onu da yapacak.
Aksaray’ın demiryoluna kaybettiği yılları da telefi edecek şekilde süratle bağlanması lazım dedik, onun için iki projeyi aynı anda çalışıyoruz.
Birincisi; 578 kilometrelik Antalya, Manavgat, Alanya, Aksaray, Nevşehir, Kayseri demir yolu projesi.
Yani Bakan burada, Lütfü Bey, var mı herhangi bir aksilik?
İkincisi; 208 kilometrelik Kırşehir, Aksaray, Ulukışla demir yolu projesi. Her ikisi de çift hatlı, elektrikli hızlı demir yolu olacak. Kardeşlerim, Aksaray bir taraftan Antalya’ya, bir taraftan Adana- Mersin’e, bir taraftan Kayseri’ye, bir taraftan Ankara ve İstanbul’a hızlı trenle bağlanacak.
Bunların dışında kardeşlerim, yaptığımız yatırımlar var, hizmetler var. 12 yılda ulaştırma ve
haberleşmede 253 trilyon yatırım yaptık, eğitimde, üniversite dahil, 402 trilyon yatırım yaptık, tarım ve hayvancılıkta 685 trilyon yatırım yaptık, aile ve sosyal politikalarda 280 trilyon yatırım yaptık, gençlik ve sporda 109 trilyon yatırım yaptık, Sağlıkta 68 trilyon yatırımı Aksaray’a kazandırdık.
Kardeşlerim, Aksaray’a eğitimde her şeyden önce şu ana kadar derslik sayısını 388’den 657’ye yükselttik, okullara 7 bin adet bilgisayar gönderdik, 368 okula internet sağladık, 218 bilişim teknoloji sınıfı kurduk.
Şimdi FATİH Projesiyle 582 sınıfa etkileşimli tahtaları yerleştirdik, 614 adet tablet bilgisayar dağıttık.
Şu ana kadar Türkiye’de 163 bin tablet bilgisayar dağıttık, inşallah bu ay içinde 675 bin adet daha tablet bilgisayarı öğrencilerimize dağıtıyoruz. 18 ay içerisinde değerli kardeşlerim, 350 bin akıllı tahtayı, etkileşimli tahtayı sınıflara monte edeceğiz.
Kardeşlerim, kitaplarımızı ücretsiz aldık mı? Aldık.
Üniversite öğrencilerine sesleniyorum, Aksaray’da üniversiteyi kim kurdu? Kim kurdu?
Biz gelmeden önce üniversite öğrencilerine 45 lira burs veriliyordu, 3 ayda bir veriyorlardı, şimdi 300 lira, 200 lira da Kredi Yurtlar’da kalıyorlarsa beslenme yardımı veriyoruz, 500 lira.
Üniversitemize 9 fakülte, 4 yüksekokul, 6 meslek yüksekokulu, 2 enstitü kazandırdık.
Kardeşlerim, toplamda ödediğimiz para ne biliyor musunuz buradaki öğrencilere? 69 trilyon; biz buyuz.
2009 yılında Ortaköy’de 120 yatak kapasiteli, 2011 yılında merkezde 500 yatak kapasiteli yurtlarımızı açtık.
Sağlıkta kardeşlerim, istediğimiz hastaneye gidiyor muyuz? İlaçlarımızı istediğimiz eczaneden alıyor muyuz? Ey Genel Müdür Kılıçdaroğlu, SSK’nın Genel Müdürüydün, ne yaptın ya? Çuvalladın orada, çuvalladın. Senin zamanında benim bu vatandaşım kuyruklarda inim inim inledi be, ilaçların yarısı alınıyordu, yarısı alınmıyordu. Öyle her eczaneden gidip alamıyordun zaten; şimdi alıyorsun.
Halkını kim seviyor? Bu Cumhuriyet Halk Partisi’nin aslında adını değiştirmek lazım, buradan halkı çıkartmak lazım, bunun halkla alakası yok. Bunların alakası kimle biliyor musunuz? Bu ülkedeki kaymak takımıyla, kaymak, Beyaz Türkler diyorlar ya. Bize de onlar kendilerine göre farklı şeyler. İşte bakıyorsun bir tanesi dün çıkmış, mağazalarımın kapısı diyor sonuna kadar açık. Bir zamanlar da siyasete soyundu bu biliyor musunuz? Meydanlara çıktı, avucunu yaladı. Bunların kim olduğunu anlıyorsunuz. Bunların mağazalarından alış veriş etmeyin, bunlara dersi böyle vermek lazım. Çünkü, halkına hakaret eden, milletine hakaret eden, terörle, teröristlerle işbirliği halinde olanlara gereken cevabı vermemiz lazım.
Kardeşlerim, bakınız ulaşımda attığımız adımlar çok enteresan, ulaşımda değerli kardeşlerim, biz gelene kadar ne kadar bölünmüş yol yapılmıştı biliyor musunuz? 17 kilometre, Aksaray’da 17 kilometre. Biz ne kadar yaptık? 190 kilometre ve 207 kilometreye çıktı bölünmüş yol. Ah ah
kardeşlerim, Ankara’dan şu Aksaray’a gelişin çilesini biliyorsunuz değil mi? ("Evet" sesleri) Ne çileydi, ne çile. Ama şimdi bakıyorum, sanki evinizden iş yerine gider gibi Aksaray’dan Ankara’ya gidiyorsunuz, 2 saat; öyle mi? ("Evet" sesleri) Ne çileler çekiyorduk. Ankara’dan çıkarsın Konya, o bir felaket, kazalar, aman Yarabbim, o makas denilen yerlerde ne çileler oluyor. Şimdi böyle bir şey kaldı mı?
Biz Aksaray’a ayrıca 1382 kilometre asfalt yol, 31 adet köprü kazandırdık. Bala ayrımı, Aksaray-Ereğli ayrımı yolunun tamamını bölünmüş yol olarak tamamladık, trafiğe açtık. Konya-Aksaray yolunu bölünmüş olarak tamamladık, trafiğe açtık. Aynı şekilde Nevşehir-Aksaray yolunu da bölünmüş yol olarak tamamladık, hizmete verdik.
Kardeşlerim, şimdi önemli bir şey geliyor, sulamada Osmanlı’dan bugüne uzanan asırlık rüya mavi tüneli tamamlamak diğer asırlık rüyalar gibi hamdolsun bize nasip oldu. Konya, Niğde, Karaman ve Aksaray illerini kapsayan KOP projesini süratle hayata geçiriyoruz. Bu proje kapsamında olan illerimizde barajlar, göletler, santrallerden oluşan toplam 18 projeyi de hayata geçiriyoruz. Böylece, Göksu Havzası’ndan Akdeniz’e boşa akan sular bu bölgeye aktarılacak, sulama projelerinin de tamamlanmasıyla Aksaray’da topraklar suyla buluşacak, bereket gelecek, Aksaraylı çiftçilerimizin yüzü gülecek.
Bitmiyor, Aksaray’da 9 adet gölet ve sulamasını icra ediyoruz.
Kardeşlerim, Aksaray’a doğalgazı getirdik mi? Memnun musunuz? Benim bacılarım ne çile çektiler be, benim hanım kardeşlerim ne çileler çektiler be, aman Yarab, kömürün külünden, kokusundan, sadece bir odayı ısıtırsın diğer odalar ısınmaz. Ama şimdi doğalgazda butona basıyorsun bütün daire ısınıyor mu? Mutfakta sıcak su var mı? Banyoda sıcak su var mı? Ya benim kardeşlerimin insanca yaşamak hakkı değil miydi? Ya bizden önce gelen iktidarlar niye bunu yapmadılar? Doğalgaz yeni mi icat oldu?
Ah kardeşlerim, geldiğimizde kaç ilde doğalgaz vardı biliyor musunuz? 9 ilde, şimdi 72 ilde doğalgaz var, inşallah 81 ile doğalgazı götüreceğiz.
Kültür ve turizmde Aksaray’a 31 trilyonluk kaynak aktardık. Aksaray Kültür Merkezini biliyorsunuz 2008 yılında tamamladık, halkımızın hizmetine sunduk. Somuncu Baba Kültür Merkezi Külliyesi’ni, kültür evini, Aksaray Müzesi’ni Aksaray’ımızın kültür hayatına kazandırdık.
Kardeşlerim, Yusuf Hakiki Baba Türbesi ve mescidinden Rıza Hasan Camii’ne, Tekkeş Baba Cami’nden Gülağaç Bekar Sultan Türbesine kadar toplam 34 adet ata yadigarı eserimizin restorasyonunu yaptık.
Değerli kardeşlerim, Aksaray’a ahdevefasından dolayı, bize verdiği destekten dolayı bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.
Fakat 30 Mart çok farklı, 30 Mart’a çok iyi gireceğiz. Benim size olan inancım tam, inanıyorum, siz de bize inanın.
Belediye başkanlığında bir nöbet değişimi yaptık, Belediye başkan adayımız genç, dinamik Haluk Şahin Yazgı kardeşimizle inşallah Aksaray’da hizmete devam diyoruz. Gayet iyi yetişmiş, kaliteli Haluk kardeşimle inşallah Aksaray bıraktığımız yerden hizmete devam edecek.
Kardeşlerim, tabi 2 dönem burada Belediye Başkanlığını yürütmüş olan Nevzat Balta kardeşime şu ana kadar yürüttüğü hizmetleri sebebiyle de özellikle teşekkür ediyorum.
Tabi bu görevi kardeşine devrederken herhangi bir kırgınlık meydana getirmedi. O da, bu bir devir teslim, bir bayrak yarışıdır dedi, ben Haluk kardeşime inanıyorum, güveniyorum ve bundan sonraki dönemde de elinden gelen destek neyse bunu da vermeye devam edeceğim dedi. Ve böylece, birlik nedir, beraberlik nedir, dayanışma nedir bunu Aksaray’da görüyoruz ve göstereceğiz.
Kardeşlerim, inşallah farklı projelerle Aksaray’ı hiç endişe etmeyin, çok daha ileri, çok daha güzel günlere taşıyacağız. 30 Mart’ta Aksaray’dan tüm Türkiye’ye örnek olacak, mesaj olacak bir rekor sonuç bekliyoruz.
Daima millet… Daima millet…
Kardeşlerim, size bir başlık daha atıyorum. O da şu, bizim belediyecilik anlayışımız şu: Büyük medeniyet yolunda insan, demokrasi ve şehir. Önce insan, demokrasi ve şehir, bu şekilde inşallah belediyeciliğimizi uygulamaya geçireceğiz.
Şimdi hazır mıyız? Hazır mıyız?
Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey sizi hatırlatıyor, bana her şey sizi hatırlatıyor, bize her şey Aksaray’ı hatırlıyor, bana her şey Türkiye’yi hatırlatıyor.
Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.
Kalın sağlıcakla.