• Sonuç bulunamadı

Başbakan Erdoğan ın Kastamonu Mitingi nde yaptığı konuşmanın tam metni

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Başbakan Erdoğan ın Kastamonu Mitingi nde yaptığı konuşmanın tam metni"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Başbakan Erdoğan’ın Kastamonu Mitingi’nde yaptığı konuşmanın tam metni

Mart 26, 2014 - 3:06:00

Kastamonu, Kurtuluş Savaşının kahraman şehri Kastamonu, şehitler diyarı, evliyalar diyarı Kastamonu;

seni yürekten selamlıyorum ey Kastamonu.

Abana, Ağlı, Araç, Azdavay, Bozkurt, Cide, Çatalzeytin, Daday, Devrekani; sizleri gönülden

selamlıyorum. Doğanyurt, Hanönü, İhsangazi, İnebolu, Küre; sizleri kalpten selamlıyorum. Pınarbaşı’nı unutmadım, Seydiler’i unutmadım, Şenpazar, Taşköprü, unutmadım sizleri, Tosya; sizleri muhabbetle selamlıyorum.

Kastamonu, Şaban-ı Veli Hazretlerinin şehri Kastamonu, Karabaş-ı Veli Hazretlerinin şehri Kastamonu, Kurtuluş Savaşında destan yazan kadın şehrimiz Şerife Bacının şehri Kastamonu. Senin camilerin saymakla bitmez, senin türbelerin saymakla bitmez, senin evliyaların, alimlerin, şairlerin, yazarların saymakla bitmez. Bu Kastamonu toprağı öyle bir toprak ki orada adam yetişir, adam adam. Orada kahraman yetişir, orada alim yetişir. Buradan Kastamonulu yazar Oğuz Atay’ı minnetle yad ediyorum.

Nasrullah Camiinde vaaz veren Kastamonulu cemaati gözyaşlarına boğan, Kurtuluş Savaşının ateşini Nasrullah Camiinde yakan istiklal şairimiz Mehmet Akif’i rahmetle yad ediyorum. Kastamonu’nun manevi atmosferinde eserler yazmış merhum Bediüzzaman Said-i Nursi’yi bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Çanakkale Türküsünü yazan Kastamonu’nun Çanakkale şehitlerine, Kurtuluş Savaşı

şehitlerine buradan rahmet diliyorum. Terörle mücadelede en çok şehidi veren illerimizden biri Kastamonu, tüm şehitlerimize Rabbimden rahmet niyaz ediyorum.

2011 seçimlerinde buraya geldim. Kılıçdaroğlu dağıtmış, uydurma dedi, uydurma. Bunda vicdan yok.

Konvoyumuzun dönüşü sırasında Kastamonu’da alçakça bir saldırı oldu ve polis memurumuz Recep Şahin kardeşimiz orada şehit edildi. Ya bunu bile düzmece dedi, bunu bile uydurma dedi. Recep Şahin kardeşime bir kez Allah’tan rahmet diliyorum.

Yine bugün Türkiye’nin bir yiğit evladını, 2009 seçimleri sırasında helikopteri düşerek, aynı güne, bugüne rastlıyor, Hakk’a yürüyen Muhsin Yazıcıoğlu kardeşimin de vefatının 5. seneyi devriyesinde rahmetle yad ediyorum, mekanı cennet olsun inşallah.

Allah hepsinden razı olsun. Rabbim, sizlerden razı olsun. Bu coşkunuz, bu heyecanınız, ahde vefanız için sizlere teşekkür ediyorum. Bugün Kastamonu’da bir tarih yazıyorsunuz. İstiklal destanını tekrar yazmaya toplandığınız için hepinizi şükranla anıyorum. Rabbim, Kastamonu’yu korusun. Rabbim, Kastamonu’nun ilmini, bereketini artırsın. 30 Mart seçimleri inşallah ülkemiz, Kastamonu’muz ve tüm milletimiz için, demokrasimiz için hayırlara vesile olsun. Kardeşlerim, 5 günümüz kaldı, tamam?

İstikbalimiz için, istiklalimiz için, şehirlerimiz için son derece önemli, son derece hayati bir seçime giriyoruz. 30 Mart’ta ya eski Türkiye diyeceğiz, ya yeni Türkiye diyeceğiz. Ya kirli siyaset diyeceğiz, ya temiz siyaset diyeceğiz. Kirli siyaset diyenler gitsin MHP’ye oyunu versin, CHP’ye oyunu versin,

BDP’ye oyunu versin, temiz siyaset diyenler her zaman olduğu gibi AK Parti’ye oyunu versin.

Kardeşlerim, bunlar hep iftiralarla yürüdüler. Son derece kirli, son derece edep dışı, ahlak dışı bir siyaset tarzını şu anda benimsediler. Bakın burada, Kastamonu’da son dönemde yapılan ahlaksızlıkları, edepsizlikleri sizlere özet de olsa aktaracağım. Bu Pensilvanya’nın alim maskesi altında ne işler

çevirdiğini sizlere tek tek anlatacağım. Kastamonu ilim şehridir, alimlerin şehridir, Kastamonu her bir

(2)

zerresiyle bir ahlak şehridir, edep şehridir. Şu anda sürdürülen kirli, ahlaksız, edep dışı siyaseti sizlerin dikkatine sunacağım.

Bazı ahlaksız görüntüleri internet üzerinden servis ederek önce CHP’yi baştan sona dizayn ettiler. Eski Genel Başkanı gönderdiler, yerine şu andaki zatı getirdiler. Ardından 2011 seçimleri öncesinde MHP’li bazı adaylara, bazı milletvekillerine aynı şekilde ahlaksızca görüntüler üzerinden saldırdılar. Şu anda onlar bakın MHP’nin milletvekili kadrolarında yok. Sayın Bahçeli, madem güveniyordun niye gönderdin, onlarla devam etseydin, öyle mi? Göndermeseydin, sonuna kadar arkasında dursaydın. Böylece

MHP’yi tehdit ettiler, MHP’ye şantaj başladı.

Sonra bizim gençlerimiz şehit olmasın, çocuklarımız ölmesin, terör bitsin diye verdiğimiz çözüm mücadelesini baltalama vazifesini üstlendiler. Oslo’da yapılan görüşmeleri, yine bu Pensilvanya eliyle kamuoyuna sızdırdılar. Montajlayarak sızdırdılar, yalan yanlış sızdırdılar. Çözüm sürecinde çok önemli rolü olan Milli İstihbarat Teşkilatımızın müsteşarını 7 Şubat’ta 2012’de gözaltına almak istediler. Bu Bahçeli ne dedi? Sen İmralı’ya ne söz verdin dedi, öyle mi, hatırlıyor musunuz? Ne söz verdin dedi.

Bahçeli, benim adım Tayyip Erdoğan, ben hayatım boyunca Rabbime hamd olsun bu vatanımı, bu milletimi kimseye satmadım, onun hesabını siz verin, siz. Siz, Ecevit, sen Bahçeli ve Yılmaz, üçünüz beraber burayla ilgili idam kararını sümen altı ettiniz. Hatırlıyorsunuz değil mi? Sümen altı eden sensin ya, sensin. Niye itiraz etmedin, niye o zaman kalkıp da Hükümetten çekilmedin?

Kardeşlerim, bunlar hiçbir zaman dik durmadılar, hep iftira attılar ve şu anda da aynı şeyi söylüyorum;

bizim çözüm sürecimiz farklı bir olaydır, benim Müsteşarımın görüşmeleri farklı bir olaydır.

Şimdi Pensilvanya ne oldu? Dershaneleri bahane etti, rantı bahane etti ve açık bir şekilde bizi sırtımızdan hançerlemeye, hainlik etmeye, nankörlüklerini açık açık ifade etmeye başladılar. 17 Aralık’ta yolsuzluk diyerek üzerimize saldırdılar, rüşvet iddiaları atarak üzerimize saldırdılar. Ardından illegal olarak kaydedilmiş ses kayıtlarını servis etmeye başladılar. Kardeşlerim, bir Cumhurbaşkanını, bir Başbakanı, Genelkurmay Başkanını, bakanları hiçbir surette mahkeme kararı falan olamaz, böyle bir mahkeme kararı falan yok, böyle bir şey alamazsın, dinleyemezsin. Ama bunlar Cumhurbaşkanını da dinlediler, beni de dinlediler, bakanlarımı da dinlediler. Bunlarda ahlak yok, bunlar cemaat falan değil örgüt örgüt. Bunların terör örgütünden ne farkı var? Bunların yaptığını terör örgütü yapıyor, aynı şeyi bunlar yaptı. İşte Pensilvanya’daki zatın konuşmalarını dinliyorsunuz, neler söylüyor, neler

söylüyor neler. Sevgili Peygamberimizi Miraçtan indiriyorlar, kamyonete bindiriyorlar ve bunu kendi televizyonlarında da yayınlıyorlar. Ve bunlarda takiye var, bunlarda yalan var, bunlarda iftira var.

Merhum Savaş Ay, 95’te bununla bir söyleşi yapıyor, hayatımda diyor 1 kere oy kullandım. Şimdi diyor Hazreti Cebrail inse, parti kursa ona bile oy vermem diyor. Böyle bir benzetme olur mu, sen ne biçim hocasın ya, böyle bir benzetme olur mu? Benzetme hata kabul etmez. Yani, Hazreti Cebrail’in işi gücü yok da affedersiniz parti mi kuracak ya?

Kardeşlerim, soruyorlar, 99’da buradan kaçtı ya, nereye gitti? Verdiği cevap, inzivaya çekildi. Nerede inzivaya çekildi? Pensilvanya’da. Ya inzivaya çekilmek istiyorsan sana Kastamonu yetmez mi? Bak Kastamonulu Şaban-ı Veli Hazretlerinin inzivaya çekildiği yer var, sen de buraya komşu olabilirdin, öyle mi? Memleketin Erzurum’da bunu yapabilirdin, Konya’da yapabilirdin, İstanbul’da yapabilirdin, İstanbul’da Altunizade’deki o devasa yer senin inziva hayatın için gayet güzel, geniş, rahat bir yer, orada da yapardın. Hani diyor ya, tek odada yaşamış. İnsanın hayatında tek oda da olur, ondan sonra bu genişleyerek şu andaki gibi Pensilvanya’daki saltanat sarayları da olur, villalar da olur, ben bunu garipsemiyorum, ama bunu istismar etme, 1 odadan geldim deme, şimdi neredesin onu söyle, şimdi neredesin onu söyle. Affedersiniz milletten topladığınız zekatlarla, sadakalarla, adı himmet,

himmetlerle inşa ettiğiniz buraları mı konuşuyorsun? Çirkinlikler, ahlak dışı eylemler, edepsizlikler, artık bunlarla sınırlı değil. Bu Pensilvanya utanmadan, sıkılmadan çıktı artık açık açık CHP’yi, MHP’yi ve BDP’yi desteklemeye başladılar. Yeter ki AK Parti’ye oy vermeyin, AK Parti dışında kime verirseniz verin. Şimdi Kastamonu’ya da mesaj şu: AK Parti’ye Kastamonu’da oy vermeyin, MHP’ye oy verin.

(3)

Buradaki taktik de bu, haberiniz var mı? Ablalar size de geldi mi? Abiler size de geldiler mi? Bu ne demek biliyor musunuz? Defettiniz ama, şimdi 5 gün var. Bizim ablalarımız burada. Ama 5 gün kapı-kapı dolaşmaya çalışacağız. Ve benim sizden bir ricam var; istiyorum 5 gün Kastamonu, tüm Kastamonu bir festival yerine dönsün. Balkonlarımızdan AK Parti’nin bayrakları dalgalansın,

Kastamonu’daki, ilçelerdeki belediye başkanlarımızın portreleri, posterleri dalgalansın; buna var mıyız?

Döner dönmez balkonlarımıza, camlarımıza bunları asıyor muyuz? Bu çok hassas bir şey. Yani bu ne demek biliyor musunuz? Psikolojik üstünlüğü ele almanız lazım, bunu başarmanız lazım. Efendim, tehdit ediyorlar. Neyi tehdit ediyorlar ya? Hani demokrasi vardı, tehdit varsa hemen Emniyete bildireceksiniz, hemen Kaymakamlığa, Valiliğe bildireceksiniz. Eğer gerekli tedbirler alınmıyorsa bize bildireceksiniz. Ne Kaymakam, ne Emniyet, ne Vali eğer burada gerekli tedbiri almazsa gerekeni biz yaparız. Çünkü benim vatandaşımı kimse tehditle sindiremez.

Değerli kardeşlerim, şu anda İstanbul’da, Ankara’da aleni şekilde CHP’ye oy istiyorlar. Onlar oy istedikçe halkımız kükrüyor. İşte İstanbul’u gördünüz, 2 milyonun üzerinde insan İstanbul Yenikapı’da toplandı. Cumhuriyet tarihinde böyle bir miting yok. Niye, ne diyor şimdi halkımız? Yetti be diyor.

Fakat ben Kastamonu’da bu kadar miting yaptım, ama böylesini hiç yapmadım. Bugün Kastamonu bir başka.

Kardeşlerim, bunlarda şantaj var, tehdit var, tuzak var, komplo var, ya evlerde kalan kız öğrencilere ne diyorlar biliyor musunuz; seni ailene şikayet ederiz, elimizde görüntüler var diyorlar. Kızcağız tabii korkuyor, acaba ne oldu? Sonra öğreniyoruz ki çok enteresan, üniversitedeki erkek arkadaşıyla oradaki görüşmesini bunlar kalkıyorlar farklı bir şekilde annesine-babasına yansıtıyorlar. Ya bunlar ahlaktan falan nasibini almamış.

Kardeşlerim, “Ahlakın izmihlali ne müthiş izmihlal, ne millet kalır zira, ne milliyet, ne istiklal.”

Korkunç bir şey, esnafa ne diyorlar biliyor musunuz? Senin telefon kayıtların elimizde, bunları

yayınlarız. Buyur. İşte yaklaşık 14 ay, 16 ay, biraz sonra Samsun’a gideceğim, Samsunlu Metro Turizm sahibi açıklamalar yaptı, bugün belki okudunuz bazı gazetelerde; tehdit ettiler, bize şu kadar para vereceksin. Kayıt, kayıt dışı. Makbuz verin, yardımcı olayım dedim. Yıllarca yardımcı oldum diyor adam.

Ama bak adamcağızı tehdit ediyorlar, o da şimdi makbuzlu olan yardımın dışında etmediği için sen böyle yapıyorsun hadi bakalım içeri diyorlar içeri alıyorlar. Kim? Paralel yargı. Şimdi içeride yatan Metro Turizmin sahibi bugün onları açıkladı. Yani bunların neler yaptığı ortada. Yani bunlar o kadar ileri, o kadar ileri gittiler ki, ya hastaya gidip bir kadına ne diyorlar biliyor musunuz? Senin kardeşine hasta iken kan verdik, CHP’ye oy vermezsen bu kanı haram ederiz. Bunların gözü dönmüş. İffetli insanlara iftira atıyorlar, namuslu insanlara hiç çekinmeden çamur atıyorlar. Değerli kardeşlerim, emeği ile geçinen insanları ahlaksızca sömürüyorlar. İş adamlarına, sanatçılara, gazetecilere hiç çekinmeden tuzak kurabiliyorlar. Kardeşlerim, CHP, MHP’ye oy verdirerek yemin ettiriyorlar. İnanın bu yeminlerin hiçbir geçerliliği yok. CHP’ye oy verdirmek, MHP’ye oy verdirmek için Kur’an’a el

bastırıyorlar. İnanın hiçbir geçerliliği yok. Anne babalarıyla kavga ediyorlarmış, kardeşleriyle,

akrabalarıyla kavga ediyorlarmış, hiç bunlara inanmayın, aldırmayın, birçok yalanı birlikte söylüyorlar.

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bunlarınki yatsı olmadan söndü. 30 Mart’tan sonra sizi tutuklayacaklar diyor, hapsedecekler, gözaltına alacaklar diye yalanlarla kandırmaya çalışıyorlar, bunlara da inanmayın. Biz bu terör örgütünün yöneticilerinin suça bulaşanlarının inlerine kadar elbette gireceğiz. Ah benim temiz, ihlaslı, inançlı kardeşlerim; biz asla size karşı böyle bir provokasyona fırsat vermeyiz.

Kardeşlerim, şimdi bu ahlaksızlar sandık üzerinde de tuzaklar hazırlıyorlar, sandık müşahitlerini aldatmaya çalışıyorlar, oy pusulalarını geçersiz hale getirmek için gayret gösteriyorlar. Oy

kullanacağınız pusulanın üzerinde en ufak bir kalem çiziği görmeyin, gördüğünüz zaman geri iade edin, kusura bakmayın, ben bu oy pusulasını kullanmam deyin, bir kalem çiziği dahi olmasın, tertemiz olacak oy pusulası, tamam? Mührü vuracağız, nereye? AK Parti’nin ambleminin altına mührü vuracağız,

(4)

hayırlı olsun. Ama yazmayacağız, herhangi bir çizik atmayacağız, tamam? (“Tamam” sesleri) Abiler, durmak yok ha, bak şu 5 gün, 5 gün çok koşacağız, çok çalışacağız. Bak dün Trabzon, Ordu, döndüm Keçiören’de bir miting, ardından Yenimahalle’de bir miting, her miting aynen böyle, ilçe mitingi aynen böyle. Milletin artık yüreğinden geliyor, ciğerinden geliyor.

Kardeşlerim, Kastamonu’da bu yanlış yerel yönetimi değiştirmeyecek miyiz? Değiştirmeyecek miyiz?

Ama çok çalışmamız lazım. Belediyecilik bunların işi değil, bizim işimiz bizim. Kardeşlerim, biz bu ülkede 12 yıldır temiz siyasetin, namuslu siyasetin, ahlaklı, edepli siyasetin hakim olması için mücadele veriyoruz, 12 yıl. Ve bu temiz siyaset üzerindeki vesayeti kaldırmaya, siyaset üzerindeki çete baskısını kaldırmaya çalışıyor, bir yandan da siyaseti temize çekmek için samimiyetle gayret gösteriyoruz.

Şimdi bu Pensilvanya, şu anda Türkiye’yi, devleti, siyaseti zehirlemek için her yola başvuruyor.

Maalesef bu CHP Pensilvanya’nın kuyruğu oldu. MHP, Pensilvanya’nın kuyruğu oldu. Kasetlerle, montajlarla, şantajlarla hem CHP’ye, hem MHP’ye boyun eğdiler, eğdirdiler, bu hale getirdiler. 28 Şubat’ta zulüm yaşattı. Kastamonu, bu MHP’ye asla aldanma Kastamonu, asla bunlara aldanmayın.

CHP ile yol arkadaşı olan MHP’ye asla aldanmayın. Okyanus ötesi deyip Pensilvanya’ya hakaret eden Devlet Bahçeli’nin bugün Pensilvanya’nın dizinin dibine oturmasına bakın. Bunların ahlakını görün, bunların ilkesizliğini görün. Bunlar sadece slogan atarlar, bunlar sadece milliyetçiliğin istismarını yaparlar. Biz ise milliyetçiliği milleti sevmek, bayrağı sevmek, vatanı ihya ederek sevmek, bu şekilde bildik, onun gereğini yaptık.

Şimdi kardeşlerim, biz bu ülkede 12 yıl önce iktidarı kimden aldık? MHP’den aldık değil mi? Hatırlıyor musunuz, MHP’den aldık. Şimdi ben size bazı burada örnekler vereceğim, rakamlar vereceğim.

Kardeşlerim, biz MHP’den iktidarı aldığımız zaman milli gelirimiz neydi biliyor musunuz? 79 senede onları bize teslim ettiği milli gelir 230 milyar dolardı. Bakınız, 12 yılda biz bunun üzerine ne ilave ettik biliyor musunuz? 590 milyar dolar. Şimdi ne oldu? 820 milyar dolar. Bahçeli, sen mi yaptın bunu ya?

Kardeşlerim, bitmedi, bakınız 79 senede Türkiye’de yapılan bölünmüş yol ne biliyor musunuz?

Kardeşlerim, 6100 kilometre. Biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık, 17 bin kilometre;

fark bu.

Ey MHP, ey Bahçeli; sen IMF’ye borçlandın borçlandın, hani IMF’ye hakaret ediyordun, bize 23,5 milyar dolar borçla devretti. Kardeşlerim, 23,5 milyar dolar ne oldu? Biz ödedik, sıfırladık. Şimdi IMF’ye borcumuz var mı? Şimdi IMF bizden borç istiyor, şimdi 5 milyar dolar biz onlara borç vereceğiz; veren el alan elden üstündür.

Bitmedi, milliyetçiyiz diyorlar ya, Merkez Bankası bizim milli bankamız değil mi? Ya bizim Merkez Bankamızı neredeyse bitiriyorlardı ya. Neydi biliyor musunuz döviz rezervi? 27,5 milyar dolar.

Kardeşlerim, şimdi döviz rezervi ne oldu biliyor musunuz? 128 milyar dolar. Sayın Bahçeli, herhalde 128 milyar dolara sen getirmedin.

Senin döneminde Ziraat Bankası çöktü, Halk Bankası çöktü ve bütün bu gerilemeyi görev zararı diye yutturdunuz, 42 milyar dolar. Vakıfbank gidiyordu, Halkbank gidiyordu, ama şimdi bunların ederi 1’e 20, 1’e, 30, 1’e 40 arttı ve dünyanın sayılı bankaları haline geldiler, Ziraat Bankası böyle, Halk Bankası öyle, Vakıfbank öyle.

Ah benim çiftçi kardeşim, köylüm; yüzde 59 faizle Ziraat Bankası size kredi veriyordu, şimdi yüzde 5.

Ya bu milliyetçilik Allah aşkına, halkını sevmek bu mu?

Kardeşlerim, Halk Bankası yüzde 47 faizle esnafa, sanatkara kredi veriyordu, şimdi yüzde 4-5. Halkı

(5)

sevmek bu, esnafını sevmek bu.

Değerli kardeşlerim, Halep oradaysa, arşın Kastamonu’da.

Değerli kardeşlerim, bununla kalmadık, Türkiye’nin çok borcu var diyorlar, Kılıçdaroğlu da yanı yalanı söylüyor, Bahçeli de aynı yalanı söylüyor. Kardeşlerim, borç neyle ölçülür biliyor musunuz? Milli gelirle oranla ölçülür. Şu anda biz göreve geldiğimizde 12 yıl önce bizim borcumuz neydi biliyor musunuz?

Milli gelire oran yüzde 73’tü, şimdi yüzde 35, yani 100 liranın 73 lirası borçtu, şimdi 35 lirası borç. Bak, nereden nereye geldik.

Bitmedi, devlet yüzde kaçla borçlanıyordu biliyor musunuz? Yüzde 63 faizle borçlanıyordu, şimdi tek haneli rakama düştük. 4,6’ya kadar düşmüştük, Mayıs-Haziran Gezi olayları, bunlarla beraber ortalığı karıştırdılar ve orada bir yükseliş oldu maalesef. Ya bunlar zalim zalim, onun için diyorum, zalimler için yaşasın cehennem.

Zulmettiler, yani bu Gezi olayları filan kime zarar verdi? Benim fakir, fukara kardeşime, orta tabakaya, bunlara zarar verdi. Kaymak tabakanın keyfi yerinde, onlarda bir numara yok.

Kardeşlerim, bununla da kalmadık, bakın bütün bu atılan adımlarla nereden nereye getiriyoruz ülkeyi, daha da iyi olacak.

Değerli kardeşlerim, benim işçi kardeşimden, memur kardeşimden Zorunlu Tasarruf adı altıda para kestiler, MHP kesti, CHP kesti, SHP kesti, DSP kesti, DYP kesti, yani çok eskiye dayanıyor. Ne kadar biliyor musunuz? 13,5 katrilyon. Ya geldim göreve, önüme bunu getirdiler, dediler ki, işçinin, memurun devletten 13,5 katrilyon alacağı var. Ya dedim, devlet işçisine, memuruna borçlu olur mu ya? Hemen sendikalarla oturun, bu parayı ödeyelim dedik, 3 yılda 13,5 katrilyonu işçiye, memura ödedik 3 yılda.

Bitmedi, ya bir de vatandaşı yine kandırmışlar, işçiyi, memuru kandırmışlar, sizi konut sahibi

edindireceğiz demişler, konut edindirme yardımı adı altında da değerli kardeşlerim, milyarlarca lirayı toplamışlar, maaş veremiyorlardı ya. Ey Bahçeli be, sizin gidecek yeriniz var mı ya?

Kılıçdaroğlu, sen zaten bitmişsin, seni konuşmama gerek yok. Sen bu SSK’nın başında olduğun zaman zaten bu millete ettiğin eza, cefa yeter. Ya bizim vatandaşlarımızı rehine olarak aldınız ya,

hatırlıyorsunuz değil mi? Ya bırakın hastaları rehine almayı, ölülerimizi bile rehine aldılar bunlar ya. Bu Kılıçdaroğlu onlardan bir tanesidir, suçlu bu, suçlu; ama aynı dönemin ortaklarından bir tanesi de Bahçeli’ydi.

Kardeşlerim, merhum Ecevit, Bahçeli, Yılmaz, bunların iktidarı döneminde aynı bu zulüm yapıldı.

Hastanelerde, hatırlayın, vatandaş rehin olarak alınıyor muydu? Parayı ödemedikçe hayır diyorlardı.

Değerli kardeşlerim, biz o senet toplandıkları zamanı bildiğimiz için, gelir gelmez dedik ki, hiçbir hastanede hasta kapıdan geri çevrilmeyecek, çevrildiği anda orada o başhekim görev yapamaz.

Bunları kaldırdık.

Her doğan ne dedik? Genel sağlık sigortasına tabidir, babası, anası, hiç önemli değil, sağlık sigortası var mı, yok mu, böyle bir şey yok. 18 yaşına kadar her doğan şu anda genel sağlık sigortasına tabidir, bunu biz getirdik. Hani ya Kılıçdaroğlu, sen sağlıkçıydın, niye bunları yapmadın? Ama biz yaptık bunları.

Kardeşlerim, istediğin eczaneye gidip ilacını alabiliyor musun? İstediğin hastaneye gidebiliyor musun?

Bu kiminle geldi? AK Parti’yle geldi.

Ya ben de şimdi size diyorum ki, Kastamonu’da, ilçelerimizde kardeşlerim, şu 5 gün iyi çalışalım, Kastamonu’nun yerel yönetiminde de AK belediyeciliği getirelim. Yıllar yılı burada görev yapan Tahsin

(6)

Babaş kardeşimizle beraber inşallah modern bir belediyeciliği Kastamonu’ya getirelim, ilçelerde getirelim.

Kardeşlerim, bu Pensilvanya’nın yargıda uzantıları var, emniyette uzantıları var, diğer birimlerde uzantıları var, bunlar 30-35 yıldır sızmadıkları yer bırakmamışlar.

Bakın İstihbarat Teşkilatımızın tırlarına Adana’da alçakça bir operasyon yaptılar, inanın başka devletin savcısı olsa, başka devletin emniyet birimi olsa o alçaklığı yapmazdı. MİT mensuplarını durduruyor, yere yatırıyor, ellerini kelepçeliyor ve bir yüzbaşımızı, bir üsteğmenimizi tekmeliyor, yumrukluyorlar.

Böyle 1 kişi, 2 kişi değil ha, 10-15 kişi üzerine çullanmışlar, birisi ayağına basıyor, birisi gövdesine basıyor. Ben bunları izleyince şok oldum. Gereğini yapık zaten, hala devam ediyor, bitmedi.

Peki o MİT ne yapıyordu? Suriye’deki Bayır Bucak Türkmenlerine yardım götürüyordu. Bu MHP milliyetçi de, neden sesi çıkmıyor, neden sesi çıkmıyor? Oradaki Bayır Bucak Türkmenleri, onlara biz yardım elimizi uzatmazsak, onları biz bu katil Esad’ın bombalarına mı mahkum edelim? Ah

kardeşlerim ah, bunların meydanlarda yaptığı konuşmalara bakmayın, bunlar dürüst değiller, samimi değiller. Bunlar sadece iftira yapıyorlar. Kardeşlerim, devlete saldırı var; MHP susar. Türkiye

Cumhuriyeti’ne, onun Başbakanına, Cumhurbaşkanına, Genelkurmay Başkanına saldırı var, bu MHP susar. MİT’e saldırı var, götürülen yardımlar engellenmek suretiyle Türkmenlere saldırı var, bu MHP neden susar? Çünkü Pensilvanya öyle istiyor. Pensilvanya bunların boynuna ipi takmış, istediği yere çekiyor, istediği yere sürüklüyor. Kardeşlerim, bakın önceki gün bir Suriye jeti angajman kurallarını ihlal etti, hava sahamızı ihlal etti, defalarca uyarıldı, dinlemedi, Hava Kuvvetlerimize ait jetler gitti ve o uçağı düşürdü. Biliyorsunuz daha önce de bir helikopterleri bu şekilde bizim hava sahamızı ihlal

etmişti, onu da düşürmüştük. Çok ilginç, Suriye daha tepki vermeden CHP bu hadiseye tepki verdi;

hale bak ya. Bunların yayın organları, yandaş medyaları var ya, hepsi birden tepki veriyor. Daha Suriye kendisini savunmadan CHP onun yerine Suriye’yi savundu; bunların birbirinden farkı yok.

Aslında birbirlerinden haberleri de yok. Önceki gün CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı çıkıyor Suriye lehine açıklama yapıyor, Genel Müdür çıkıyor o farklı söylüyor, baktı ki tepkiler gelmeye başladı, farklı söylüyor. Dün genel Müdür yine çark ediyor. Genel Müdürün kim olduğunu biliyorsunuz değil mi?

("Evet" sesleri) Suriye’nin avukatlığını yapıyor bu defa. Bunların birlerinden de haberi yok, kendilerinden de haberi yok.

Kardeşlerim, bu CHP Ergenekon’un avukatlığını yaptı mı? Suriye’nin avukatlığını yaptı mı? DHKP-C denilen terör örgütünün avukatlığını yaptı mı? Twitter’ın avukatlığını yaptı mı?

Ha, burada bir şey daha söyleyeyim, benimle ilgili hani uydurdukları bir şey var sürekli. Şüphem yok, ya şüphem yok, zaten meydanlar konuşuyor. Televizyonlarda 3-5 kişi çıkmış konuşmuş, onlar bizi bağlamaz. Bizi meydanlar bağlar, millet bağlar, millet.

Kalkıyor bir tanesi diyor ki, Başbakan diyor prestij kaybediyor, AK Parti prestij kaybediyor. Nerede kaybediyormuşuz? Efendim, işte şu Twitter’ı yasaklamak suretiyle prestij kaybediyor. O Twitter önce mahkeme kararlarına uymayı öğrensin. Sen kalkıp da Amerika’da Amerika Başkanına Tayyip

Erdoğan’a yapılan hakareti yapamazsın, yaptığın anda indirirler seni. Yani bu kalkacak Tayyip

Erdoğan’a her türlü hakareti yapacak ve bunları Twitter’dan bütün uyarılara rağmen indirmeyecekler, aynı şekilde bakanlarıma bu tür şeyleri yapacaklar, uyarılara rağmen indirmeyecekler, mahkeme kararlarına rağmen indirmeyecekler, eee, biz de seyredeceğiz.

Ben şimdi o televizyonlara çıkanlara söylüyorum, siz Amerika’daki Twitter’ın mı avukatısınız, bu milletin Başbakan, bakan veyahut da milletin avukatı mısınız? Kusura bakmayın, ben milletime

soruyorum, milletim, 2 milyon İstanbul’da onu söyledi, biz bu tür bir Twitter istemiyoruz dediler, böyle bir Twitter’a hayır dediler.

(7)

Kardeşlerim, biz ileri teknoloji diyerek her türlü adımı attık. Buyurun, şu anda biz binlerce, on binlerce, yüz binlerce, on milyonu aşkın tablet bilgisayar dağıtıyoruz, bu ahlaksızları yapsınlar diye değil, ileri teknolojiyi kullanalım diye bunu yapıyoruz. Kardeşlerim, bıçak katilin elinde can alır, doktorun elinde can kurtarır; olay budur.

Şimdi bu tür bilgisayarla kalkıp da sen eğer Tayyip Erdoğan’a böyle bir iftirayı yapar, bunu da Twitter’da yaymaya kalkarsan, ha, biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz.

Şimdi Kılıçdaroğlu diyor ki, İsviçre’de 13 ayrı bankada hesabı varmış Tayyip Erdoğan’ın. Bunda yüz yok, bunda karakter yok. Dedim ki, hangi bankadaysa bu hesaplar bul çıkar, madem biliyorsun. Çünkü hukukta bir kaide var, müddei, yani iddia sahibi iddiasını ispatlamakla mecburdur, mükelleftir. Şimdi diyorum ki, nerede bu hesap, bul çıkar, gidelim beraber, o paraları alalım, ben o paraları sana

vereceğim, sen çok fakirsin ya. Bak kendime almayacağım, sana vereceğim. Ya sesin çıkmadı hala, bekliyorum, ta Siirt’te söyledim. Eline, diline dursun ya, iftira olur da böylesi de olmaz; hadi açıkla.

Kardeşlerim, kılavuzu karga olanın…

Olay bu, olay bu. Şu yalana bak ya. Hala cevap yok.

Ey CHP’ye gönül veren kardeşlerim, bu adamın arkasından daha ne kadar gideceksiniz? Bunda yalan var bunda takiye var, bunda iftira var, akşam başka, sabah başka.

Kardeşlerim, şu dev yatırımları yapan bir iktidara sen bunu nasıl söylersin ya? Montaj kasetlerle, iftiralarla, üzerimize geldiniz, geliyorsunuz, yine başaramayacaksınız. Bu Pazar günü benim milletim bunlara en güzel cevabı sandıklarda verecek.

Kardeşlerim, şu anda yeni Ergenekon’un avukatlığını yapan bir kişi var, ama Türkiye’nin avukatlığını yapmadılar. Ve sevgili kardeşlerim, bütün bu süre içerisinde bu CHP, bu MHP, BDP, Pensilvanya hep birlikte BAAS rejiminin askerleri oldular; ne yaparlarsa yapsınlar.

Şimdi ben ne diyorum size biliyor musunuz? Hani şu bizim bayrak reklamını izlediniz değil mi? Nasıl buldunuz? Bayrakları bayrak yapan…Toprak… Size can feda. Bu millet eğilmez, Türkiye yenilmez; olay bu.

Onun için MHP’ye gönül veren kardeşlerime özellikle sesleniyorum, Türkiye’yi esir alamayacaklar, çeteleri diriltemeyecekler, siyasete vesayet getiremeyecekler. Gelin el ele verelim, şu ana kadar bu ülkede hiçbir hizmeti olmayan Bahçeli’nin arkasından daha gitmeyin.

Kardeşlerim, millet 5 yıllığına iktidar görevi vermedi mi bu Bahçeli’ye? ("Evet" sesleri) Ne oldu? 3,5 yıl kaldı, kaçıp gitti; öyle mi? Ya niye 5 yıl idare etmedin, niye kaçıp gittin? Sakarya depreminin altında kaldı, Düzce depreminin altında kaldı, Kocaeli depreminin altında kaldı, kalkamadılar, orada kaldılar ve yolsuzluklarla da yargılandılar.

Kardeşlerim, bak biz de deprem gerdik, Bingöl depremi, 1 yılda yeni Bingöl inşa ettik. Simav

depremini geçirdik, 1 yılda yeni bir Simav inşa ettik. Van depremi oldu, 1 yılda yeni bir Van inşa ettik.

Niye? Elhamdülillah, güçlüyüz, yere sağlam basıyoruz ve onlar gibi 3,5 yılda kaçıp gitmedik, işimizin başındayız. Elhamdülillah, bu kardeşiniz Başbakanlıkta aralıksız 11 yılı doldurdu ve hizmete devam.

Durmak yok…

İnşallah 30 Mart’ta diyorum ki, benim Kastamonulu kardeşim bu oyunu bozsun, hem Kastamonu merkezde bozsun, hem tüm ilçelerinde bozsun; tamam?..

Kardeşlerim, Kastamonu uzun yıllar hak ettiği yatırımları maalesef alamadı, ama bu yatırımları Kastamonu’ya elhamdülillah biz getirdik, biz hizmetle tanıştırdık Kastamonu’yu.

(8)

Kardeşlerim, 19 Temmuz 2013 tarihinde geldim, burada Kastamonu’nun yarım asırlık bir rüyasını gerçeğe dönüştürdük. Ne yaptık? Kastamonu Havalimanının resmi açılışını yaptık.

Kardeşlerim, niye bugüne kadar Kastamonu’ya bir havalimanı yapılmadı ya, neden? Bir Menderes orada -Allah rahmet etsin- bir hava alanı inşa etti, terminali filan yoktu, fakat yürütemediler, kapatıldı.

90 yılında tekrar açma teşebbüsünde bulundular, birkaç test uçuşu dışında yolcu uçağına şahit olmadık, 94’te yine kapattılar. 2010 yılında biz havaalanını ele aldık, kullanılmaz hale gelmiş olan bu havaalanını yeni baştan inşa ettik, pistlerini, uçak park yerlerini, apronlarını inşa ettik ve 100 trilyon yatırımla Kastamonu Havalimanını bitirdik. Şimdi bir konfor yaşıyorsunuz değil mi? İstediğiniz anda istediğiniz yere uçuyorsunuz ve istediğiniz gibi Kastamonu’nuza geliyorsunuz.

Şimdi Kastamonu’nun bir diğer hayali var, onu biliyorum, Ilgaz Tüneli, inşallah onu da hayata geçiriyoruz. Kastamonu-Çankırı arasındaki bölünmüş yol çalışması içerisinde yer alan Ilgaz Dağı Tünelinin temelini Kasım 2012’de attık, bu yol ve tünel tamamlandığında Batı Karadeniz sahili

Kastamonu üzerinden Kuzey TETEK hattına bağlanıyor, böylece buradan İran ve Bulgaristan sınırlarına, Ankara’ya ve Akdeniz limanlarına kadar kesintisiz güvenli ve yüksek standartlı bir yol ağını tesis etmiş olacağız. Çift tüp sistemiyle inşa ettiğimiz Ilgaz Tüneli, dikkat edin, 5392 metre uzunluğunda.

Bölünmüş yol ve tünelle Kastamonu-Çankırı arası nereye düşüyor biliyor musunuz? 1 ila 1,5 saate.

Ne kadar da güzel tevafuk oldu ya, buyur, şu anda Kastamonu Havalimanına Türk Hava Yolları iniyor.

Ilgaz Tünelini inşallah önümüzdeki yılsonunda hizmete sunmayı planlıyoruz.

Kardeşlerim, 1882 yılında yapımına başlanan, 3 Osmanlı padişahı, 58 Cumhuriyet hükümeti eskiten İnebolu Limanı konusu biz iktidara geldiğimizde adeta yılan hikayesine dönmüştü. İnebolu Limanını tamamladık mı? Hizmete aldık mı? Elhamdülillah, bu sorunu da biz çözdük.

Şimdi Kastamonu’ya 400 yataklı devlet hastanesiyle ağız ve diş sağlığı merkezi yapıyoruz. Proje ihale aşamasında, proje hazır, şimdi ihalesi yapılacak, neticelenir neticelenmez inşaatına başlıyoruz.

Kardeşlerim, bu arada Kastamonu’ya 208 derslikli, içinde kreş, anaokulu dahil, her türlü sosyal, kültürel, sportif tesisin yer aldığı bir eğitim kampüsü yapıyoruz. Proje hazır, onun ihalesini de Ağustos ayında yapıyoruz.

Değerli kardeşlerim, 12 yılda Kastamonu’ya ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 4 katrilyon.

Ulaştırma ve haberleşmede 891 trilyon, eğitimde, üniversite dahil, 233 trilyon, orman ve su işlerinde 420 trilyon, tarım ve hayvancılıkta 381 trilyon, enerjide 244 trilyon, sağlıkta 149 trilyon, toplu konutta 138 trilyon yatırım yaptık Kastamonu’ya. Göç veren bir Kastamonu vardı, şimdi göç alan bir

Kastamonu var.

Kardeşlerim, yeni derslikler inşa ettik Kastamonu’da, dersliklerimizi yeniledik, 1264 kapasiteli pansiyon, 6 adet spor salonu ve bir uygulama otelini hizmete açtık. Kastamonu’daki okullara 7 bin bilgisayar gönderdik, 422 okula internet bağlantısı sağladık. Niye? Gençlerimiz dünyayla görüşsün. Ya dürüst bir iletişimi biz yasaklar mıyız ya? Ama dürüst olmayanın da karşısındayız.

FATİH Projemiz var, altyapı kurduk, 527 etkileşimli tahtayı sınıflarımıza yerleştirdik, 1151 tablet bilgisayarını dağıttık. Bu ay sonuna kadar Türkiye genelinde 675 bin adet tablet bilgisayarı dağıtmış olacağız, 18 ay içinde 350 bin etkileşimli tahtayı sınıflara monte edeceğiz.

Kardeşlerim, 2006 yılında Kastamonu’da üniversiteyi kim kurdu? MHP niye kurmadı, niye kurmadı? 3,5 yıl iktidarda kaldılar ya, kursaydılar. Biz kurduk, üstelik tıp fakültesi bile var mı? 8 fakülte var, 11 meslek yüksekokulu var, 4 yüksekokul var, 2 enstitüsü ve sürekli eğitim merkezini biz hizmete açtık, şu anda 13 bin öğrenci var, 13 bin.

(9)

Beyler, inan var ya şu bayanların heyecanı sizde yok. Şu heyecana bak, size bak. Şöyle biraz canlanın ya, canlanın. Bu Pazar başka Pazar...

Şu gençlerimize 45 lira burs veriyorlardı ya, 300 lira burs veriyoruz, 200 lira beslenme yardımı, 500 lira.

Kardeşlerim, sömürdüler, yavrularımıza ücretsiz kitapları veriyor muyuz? Niye vermediler? Biz veriyoruz, farkımız bu.

Kardeşlerim, Kastamonu’daki öğrencilere 66 trilyon burs ve öğrenim kredisi verdik.

Kastamonu’da toplamda 724 yatak kapasiteli yükseköğrenim yurtları açtık. Şimdi Kastamonu’ya bin kişi kapasiteli bir öğrenci yurdu daha kazandırıyoruz. İnşallah kısa sürede onunda ihalesini yapıp çalışmaya başlayacağız.

Sağlıkta Kastamonu’ya 250 yataklı merkez devlet hastanesini biz kazandırdık, öyle mi? Tosya’ya, Azdavay’a, Daday’a, İhsangazi’ye, İnebolu’ya toplamda 215 yataklı devlet hastaneleri yaptık.

Seydiler’e, Pınarbaşı’na, Hanönü’ne, Ağlı’na, Şenpazar’ına 25’şer yataklı sağlık merkezleri yaptık. Biz bunları yanı zamanda gün hastanesi diyoruz, bunları yaptık.

İnebolu ve Taşköprü’ye 50’şer yataklı devlet hastaneleri hamd olsun projelerimiz var. Devrekani’de 15 yataklı bir gün hastanesi projemiz var, yakında çalışmalarına başlıyoruz. Taşköprü’ye ayrıca değerli Bakanım bir söz verdi, Taşköprü’ye organize sanayi bölgesini en kısa zamanda kazandırıyoruz. Ayrıca, ihalesi yapılan Taşköprü’nün içme suyu ihtiyacını karşılayacak olan Hasanlı Göletini de kısa sürede tamamlayacağız.

Kardeşlerim, TOKİ kanalıyla Kastamonu’da 2119 konut inşa ettik, hak sahiplerine verdik. Ve bakın çok enteresan, biz gelene kadar Kastamonu’da bölünmüş yol ne kadardı biliyor musunuz? 47 kilometre. Ey Bahçeli be, ne yaptın ya? 3,5 sene, ya birkaç kilometre de sen yapsaydın be. Yok. Biz 12 yılda buna ne ilave ettik biliyor musunuz? 213 kilometre bölünmüş yol ilave ettik.

Kardeşlerim, bizde hizmet var, bunlarda laf var, farkımız bu. Ve 183 kilometre uzunluğundaki Bartın karayolu bağlantısının 110 kilometresini bölünmüş yol olarak bitirdik. Kalan 73 kilometreyi de önümüzdeki yıllarda bitiriyoruz. 114 kilometre uzunluğundaki Karabük karayolu bağlantısının 77 kilometresini bölünmüş yol olarak tamamladık, kalan 37 kilometreyi de inşallah önümüzdeki yıl tamamlıyoruz. Sunta Köprülü Kavşağı ve bağlantı yollarının yapımı bitmek üzere. Doğu Çevre Yolunu ve Batı Çevre Yolunu biz tamamladık, biz.

Kardeşlerim, biz size efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik. Orman ve su işleri 12 yılda inşa ettiğimiz sulama projeleriyle Kastamonu’da 117 bin dekar araziyi sulamaya açtık. Karadere Barajı ve Gökırmak Karadere sulamasıyla 68 bin dönüm araziyi daha sulamaya açtık. Kardeşlerim, Devrekani Ovasında 51 bin dönüm araziyi sulamak için inşa ettiğimiz Kulaksızlar Barajını hizmete aldık, öyle mi?

Şimdi de sulama şebekelerini hızla inşa ediyoruz, inşallah bunlar da bittiği anda Kastamonu’ya inşallah farklı bir zenginlik gelecek. Şimdi iki dev baraj, iki dev baraj yapıyoruz; Obrucak ve Andıraz barajlarını yapıyoruz. Obrucak Barajının temelini 2013 Haziranında attık, bu barajlarla 137 bin dönüm araziyi sulayacak, ayrıca elektrik üreteceğiz. Kilyos Çayının kollarından Soğanlı Çayı üzerinde inşa edeceğimiz Andıraz Barajı taşkın koruma ve enerji amaçlı bir baraj olacak. İnşallah bu yıl onun da inşaatına başlıyoruz. Son 12 yılda Kastamonu ve ilçelerinde inşa ettiğimiz 22 adet taşkın koruma tesisiyle 7 ilçe, 15 köy ve 5 mahalleyi taşkın zararlarından koruduk.

Kardeşlerim, Kastamonu şehir merkezinden geçen Karaçomak Deresi var ya, ıslah ve rehabilitasyon çalışmalarını DSİ olarak tamamladık. Kastamonu’da 13 adet gölet ve sulaması inşa ediyoruz. İnşallah

(10)

bunlarla da 76 bin dönüm araziyi suyla buluşturacağız.

Kardeşlerim, biz gelmeden önce Kastamonu’da doğalgaz var mıydı? Ee Bahçeli, niye getirmedin buraya doğalgazı? Apartmanın bodrum katına inip oradan kömürü taşıyor muydunuz anneler, bacılar?

Külü var mı, kokusu var mı, ne çileler çektiniz değil mi?

Taşköprü’ye doğalgaz gelecek, sabırla. Biliyorsunuz kutlu doğum 9 ay 10 günde olur.

Şimdi artık doğalgazımız evlerimizde var mı? Mutlu muyuz? Ya benim Ayşe bacıma, Fatma bacıma niçin bu kadar zulmettiler, niye ya? Yani, batının hanımları evlerinde huzurlu olacak, erkekleri evlerinde huzurlu olacak da biz niye olmayalım ya. Kömürle bir odayı ısıtıyorduk öyle mi? Ama şimdi doğalgazla bütün daireyi ısıtıyor muyuz? Banyomuzda sıcak su var mı? Butona basıyoruz,

mutfağımızda sıcak su var mı? Yıllarca bizi bundan mahrum ettiler. Bunlara mı biz bu Belediyeyi teslim edeceğiz? Kardeşlerim, onun için diyorum ya, şu 5 gün çok çalışacağız.

Bakın tarihi eserlerde Vakıf Hamamından Çifte Hamama, Atabey Gazi Camiinden İsmailbey Külliyesi, onun Medresesine ve Veznedar Camiine kadar toplam 163 tarihi eserimizi aslına uygun bir şekilde restore ederek ata yadigarı bu eserlere biz sahip çıktık, biz.

Değerli kardeşlerim, belediyecilik bizim işimiz. Tayyip Erdoğan, İstanbul’a Belediye Başkanı oldu 94 ve 4,5 yıl belediye başkanlığı yaptım. Tabii ne oldu? Dediler ki, sen Siirt’te böyle bir şiir okudun. Ee, ya şiir okudum. Kimin bu şiir? Ziya Gökalp’in. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütün kitaplarında falan bu var.

(“Bir daha” sesleri) Ama ben de sizden bir söz istiyorum, okuyacağım, ama Pazar günü de sizden Belediyeyi istiyorum, belediyeleri de istiyoruz, tamam?

“Minareler süngü, kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, müminler asker.

Bir şey bizi sindiremez gökler yerler açılsa.

Üzerimize tufanlar yanardağlar saçılsa.

Biz oyuz ki imanıyla övündüğümüz ecdadımız, Korkutucu şeylere hiçbir gün diz çökmemiş.

Zaferlerin kapusu, Anadolu’nun tapusu Malazgirt’ten ta Çanakkale’ye

İmanın geçilmez kalesine kadar

Ecdadımızı zaferden zafere koşturan şey…

İşte şu içinde bulunduğumuz birlik, beraberlik, kardeşlik ruhudur.

Hadi dediler içeri, Pınarhisar’a. Hayırlı olsun dedik. Bak orası bizim için mederese-i yusufiye oldu. AK Parti orada kuruldu, oradan kurduk öyle yola çıktık.

Şimdi kardeşlerim, Kastamonu’da yeni bir belediyecilik dönemini başlatmak istiyoruz. Kastamonu Belediye başkan adayımızı zaten tanıyorsunuz.

Şimdi Tahsin kardeşim belediyelerin en zorlu işi fen işleridir, yani altyapı, bütün kanalizasyonlar

(11)

vesaire. Aynı zamanda da tabii Kastamonu Belediyesinin içme suyu ve kanalizasyon işlerine bakıyordu.

Şimdi bu önemli bir deneyim, önemli bir tecrübe. Ben diyorum ki; Pazar günü artık yeni bir dönem başlasın, Pazartesi Tahsin Babaş kardeşimizle Kastamonu’da inşallah yeni bir döneme adım atalım.

Kardeşlerim, merkezi yönetimle Belediyemizin inşallah el ele vermek suretiyle istiyoruz ki Kastamonu bir başka güzel olsun. İlçelerimizdeki belediyelerimizle el ele tüm Kastamonu’yu değiştirelim. Kentsel dönüşüm değişimlerle beraber yeni bir adım atalım. Tarihi eserlerimize sahip çıkmaya devam edelim;

daima millet… diyerek değerli kardeşlerim bu hizmeti devam ettirelim.

Şimdi hazır mısınız?

Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey sizi hatırlatıyor, bize her şey Kastamonu’yu hatırlatıyor, bize her şey Türkiye’yi

hatırlatıyor.

Şöyle bir yarım hilal yapalım.

Şimdi ahitleşiyoruz, tamam? Sizler de şahit oluyorsunuz. Bütün merkez ilçe dahil olmak üzere ilçe ve beldeleri almaya var mıyız? Var mıyız? 5 gün, 5 gün, sandıklara sahip çıkacağız, kuş uçurtmayacağız.

Hilelere, hurdalara fırsat vermeyeceğiz, tamam? Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet; Rabia.

Hayırlı olsun.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ve değerli kardeşlerim, şu anda bakın sadece iki kalem 17 katrilyon, bunu da biz ödedik.. Bütün bunlar yolsuzlukların oldukları bir iktidarda

Sevgili kardeşlerim, Bingöl’ün saygıdeğer güzel insanları, 24 Temmuz 2010’da Bingöl’e geldim, biliyorsunuz halk oylamasını startını buradan verdik, ilk toplantıyı

Ben şimdi yeni bir şey söylüyorum, daha önce de söylemiştim, dedim ki; bakın 30 Mart’ta eğer AK Parti sandıklardan birinci olarak çıkmazsa, çünkü siyasette liderlerin

Ona şöyle bir baktığımızda şunu görüyoruz: Gıda tarımda yaklaşık 1,5 katrilyon, orman su işlerinde 1 katrilyon 300 trilyon, İller Bankası olarak 765 trilyon,

Kardeşlerim, biz gelene kadar Zonguldak’a ne kadar bölünmüş yol yapıldı biliyor musunuz..

Şimdi de Mustafa Yel kardeşimizle istiyoruz ki Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Tekirdağ’ın tüm ilçelerine, artık köy yok, mahallerine, beldeler de mahalle,

Şimdi bizim iktidarımıza bu tür çamuru atan Kılıçdaroğlu, soruyorum sana; 12 yıl önce 230 milyar dolar milli geliri olan Türkiye, şu anda 820 milyar dolar milli gelire

Değerli kardeşlerim, şimdi 30 Mart seçimlerine Büyükşehir Belediyesi olarak giriyoruz, inşallah 30 Mart akşamı bu işin sahibi belli olacak ve 31 Mart’tan itibaren artık