• Sonuç bulunamadı

Başbakan Erdoğan ın Çanakkale Mitingi nde yaptığı konuşmanın tam metni

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Başbakan Erdoğan ın Çanakkale Mitingi nde yaptığı konuşmanın tam metni"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Başbakan Erdoğan’ın Çanakkale Mitingi’nde yaptığı konuşmanın tam metni

Mart 19, 2014 - 10:56:00

Ayvacık, Bayramiç, Biga, Bozcaada, Çan, Eceabat; sizleri muhabbetle selamlıyorum. Ezine, Gelibolu, Gökçeada, Lapseki, Yenice; sizleri gönülden selamlıyorum. Çanakkale’den o büyük zafer destanını Çanakkale destanını yazan tüm şehitlerimizi hürmetle, minnetle selamlıyorum.

81 vilayetin şehitlerinin hepsinin özeti olan Çanakkale’den, 81 vilayetin hepsini selamlıyorum. Burada şehitleri yatan Üsküp’ü, Şam’ı, Halep’i, Kudüs’ü, Ramallah’ı, Bakü’yü, Nablus’u, Kahire’yi, Bağdat’ı selamlıyorum. Burada askerleri yatan Avustralya’yı, Yeni Zelanda’yı, Hindistan’ı, Senegal’i

selamlıyorum. 18 Mart Şehitler Gününde vatanı için, bayrağı için, milleti için toprağa düşmüş tüm şehitlerimizi minnetle selamlıyorum. Rabbim onların hepsinden razı olsun.

Ne güzel seslenmiş Mehmet Akif:

“Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker, Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer, Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlıydı.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın, Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

Sen ki asara gömülsen, taşacaksın.. Heyhat!

Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat…

Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber…”

Kardeşlerim, Çanakkale zaferimizin 99. yıldönümünde aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum, tekrar mekanları inşallah cennet olsun diyorum. Kardeşlerim, gençlik yıllarımdan bu yana her 18 Mart’ta Çanakkale’ye geldim. Buradaki o büyük zaferi, o büyük destanı hissetmek için her fırsatta Çanakkale’de aziz şehitlerimizin huzuruna çıktım. Zaman oldu ailece geldim evlendikten sonra.

Başbakanlık dönemimde birkaç istisna dışında her 18 Mart’ta burada bulunmaya özel gayret gösterdim. Sadece anma törenlerine katılmakla kalmadım, Çanakkale’de şehitlerimizin hatırasına yaraşır bir düzenleme yapmak için de kolları sıvadık. Biz gençliğimizde, buraya geldiğimizde maalesef Tarihi Yarımada Çanakkaleli kardeşlerim bilir, özellikle Eceabatlı, Gelibolulu kardeşlerim bilir, son derece bakımsız bir haldeydi. Tarihimizin en büyük destanını yazan şehitlerimiz ne yazık ki unutulmuş, terk edilmiş haldeydi. Çok uzak diyarlardan buralara gelmiş, buralarda hayatını kaybetmiş askerlerin mezarları bakımlıyken bizim binlerce şehidimin mezarları dahi belli değildi, öyle mi? İçimizi acıtan bir manzara vardı, kalbimizi kıran, yüreğimizi burkan bir manzara vardı. Dedik ki, hiçbir masraftan

(2)

kaçınmayacağız, ne gerekiyorsa buraya bunu yapacağız. Çünkü, Mekke-Medine’den sonra

Müslümanların en önemli evet şehitliği burası. Bugüne kadar 10 adet şehitliği ve anıtı yeniledik, 25 adet yeni şehitlik tespit ettik, onları hatıralarına uygun şekilde düzenledik. Şehit kabirlerine ulaşımı kolaylaştırmak için yollar inşa ettik. Çanakkale Savaşını özellikle gençlerimize anlatabilmek için Tarihi Yarımada’ya 80 trilyon lira maliyetle muhteşem bir Çanakkale Destanını Tanıtım Merkezini inşa ettik.

Kardeşlerim, bizden önce gelen iktidarlar CHP’si, MHP’si, diğerleri acaba böyle bir Çanakkale’yi düşündüler mi? Bunların ecdat diye bir derdi var mı? Bunların şüheda diye bir dertleri var mı?

Kardeşlerim, bunların tarih diye bir derdi var mı? Bu merkezde 1915 Çanakkale Savaşını

misafirlerimize en ileri teknolojilerle hazırlanan sesli ve görsel efektler eşliğinde adeta orada yaşıyor hissi uyandırarak anlatıyoruz. 7 Haziran 2012’de bizzat geldim bu önemli merkezin açılışını yaptım. Şu ana kadar da 150 bin kişi burayı ziyaret etti. Tarihi Yarımada’ya 250 bin gül fidanı ektik. Hani birileri çevreciyiz diyorlar ya, kim çevreci? Sadece burayı konuşuyorum, Türkiye’yi değil. Türkiye’de 3 milyar fidan ve ağaç diktik biz iktidarımızda, 3 milyar.

Kardeşlerim, içinde 9 adet şehitliği barındıran Ağadere Ağır Mecruhin Hastanesi ve Şehitliğinin inşasına başladık.

Şehitlikler yanında kardeşlerim muharebe alanlarını da gün yüzüne çıkarıyoruz. 5 ayrı noktada siper ve mevzileri ortaya çıkararak ziyarete açtık. İki ayrı kritik intikal yolunu ve 9 ayrı noktada savaşta kullanılan gömülü topları ortaya çıkardık. Mütareke yıllarında yıkılan 6 adet Türk anıtını da aynı şekilde ortaya çıkardık. Hani ya siz milliyetçiydiniz, öyle değil mi? CHP diyor ki biz halkçıyız, MHP diyor ki biz milliyetçiyiz, ya halkçısın, milliyetçisin, Çanakkale gibi bir yerde bir dikili ağacınız oldu mu ya? Lafa değil benim milletim bundan sonra icraata bakıyor.

Kardeşlerim, Kilitbayır Kalesinin restorasyonunu bu yıl içinde bitiriyoruz. Hamidiye ve Çimenlik Kalelerinin restorasyon projelerini hazırlıyoruz. Kilya Koyu ana tanıtım merkezini de kurduk. Bölgede bulunan 22 adet tarihi çeşmenin onarımına başladık. Bitmedi, şimdi asıl önemli bir yere geliyorum, önümüzdeki yıl 100. yıl. Çanakkale destanımızın 100. yılı olan 2015 için Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı içinde gerçekleştireceğimiz 49 farklı proje hazırlıyoruz. Önümüzdeki yıl, yani 100. yıldönümünde inşallah Çanakkale şehitlerimizi çok daha farklı anacağız, onların hatırasına yaraşır merasimler, programlar düzenleyeceğiz.

Dünyanın değişik yerlerinden, Yeni Zelanda’dan, Avustralya’dan, Amerika’dan, aklınıza ne gelirse, İngiltere’den, Hindistan’dan, her yerden devlet başkanlarından başbakanlarına kadar bazılarından söz aldık, bazıları şu anda söz vereceklerine inanıyorum, burada çok farklı bir etkinliği beraberce

yapacağız. Hatta bu yıl Nisan’da 10 bin kişiyle gelip adeta bu yıl burada bir provasını da yapacaklar.

Kardeşlerim, biz artık Türkiye’ye hitap eden bir iktidar değiliz, biz dünyaya hitap eden bir iktidarız.

Kardeşlerim, biz gündemi belirlenen bir Türkiye değiliz, artık gündem belirleyen bir Türkiye’yiz. Ve Çanakkale’de Tarihi Yarımada’ya yaptığımız yatırımlarla burayı ziyaret edenlerin sayısı katlanarak arttı.

Kardeşlerim, 12 yıl önce Allah aşkına, 20-30 bin kişinin ziyaret ettiği Tarihi Yarımada’yı bugün ne kadar insan ziyaret ediyor biliyor musunuz? Yılda 2 milyon, 2 milyon.

Sadece Çanakkale’de değil Türkiye’nin her tarafındaki şehitliklerimize sahip çıktık. Sarıkamış şehitlerimize sahip çıktık, Sarıkamış’ı ihya ediyoruz. Mevsim koşulları çok zor olduğu halde bakıyorsunuz binlerce, onbinlerce insan Sarıkamış’a gidiyor.

Sevgili Çanakkaleliler, ya nasıl sahip çıkmayalım ki, nasıl sahip çıkmayalım ki, bu cennet vatan için biz bunları yapmayacağız da neyi yapacağız? Bu topraklar sıradan topraklar değil. “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda, şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda. Canı, cananı, bütün varımı alsın da

(3)

Hüda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.” Onun için bu vatan ihmale gelmez, bu topraklar ihmale gelmez. Bu topraklara ne yaparsak yapalım, bilesiniz ki hepsi bizim için bir görevdir. Bu görevin gereğidir bunlar.

Kardeşlerim, Dumlupınar’da, Kocatepe’de aynı şekilde şehitliklerimize sahip çıktık. Bizim sadece Türkiye’de değil dünyanın dört bir yanında şehitliklerimiz var. Ama bugüne kadar kimse bunları hatırlamada. Kabiliyet değil derdi de yok, böyle bir aşkı yok. 34 ülkede şehitliğimiz var. Gittik Kosova’da Murat Hüdavendigar’ın türbesini bulduk, orayı ihya ettik, çok güzel düzenlemeler yaptık, içinde bir de müze yaptık. Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan Zigetvar’daki kabrini bulduk, oraya proje yapıyoruz. Türkmenistan’da Merv şehrinde Sultan Alparslan’ın kabrini bulduk, oraya türbe yapıyoruz. 1071 ya, 1071. Şimdi 2071’e torunlarımıza hazırlayacağız, torunlarımızı, sıradan olay değil bu. Ufuk ister bu ufuk. Biz sadece bugünü düşünemeyiz. 50 yıl sonrasını, 100 yıl sonrasını düşünmeye mecburuz, temelleri ona göre atıyoruz. Kudüs’te şehitliklerimize sahip çıkıyoruz, Yemen’de

şehitliklerimize sahip çıkıyoruz. İran’da Melik Şah’ın, Nizamülmülk’ün türbelerine sahip çıkıyoruz. Ah benim Çanakkaleli kardeşlerim, ta Myanmar’da esir olarak götürülmüş ve orada şehit olmuş

dedelerimizin kabirlerine sahip çıkıyor, oraya çok güzel bir şehitlik şu anda inşa ediyoruz. Ecdadımız nereye gittiyse oraya gidiyor, ecdadımızın kabirlerine, şehitliklerine, onlardan kalan eserlere, anıtlara biz sahip çıkıyoruz. Çünkü biz İstiklal Marşı’mızdan emir aldık. İstiklal Marşı’nın iki katını okuyorlar bunlar, orada kalıyorlar. Ya öyle olur mu? Eğer sen bu milleti seviyorsan, vatanını seviyorsan, gerçek anlamda bir milliyetçiysen, gerçek anlamda bir halkçıysan ne diyor İstiklal Marşı? Çünkü bunlar İstiklal Marşı’na karşı da farklılar. Ne diyor? “Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı. Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.” Evet, karşımda benim şehit torunları var, karşımda benim şehitlerin evlatları var.

Onların hatıralarına, onların kutsal miraslarına, mübarek emanetlerine sahip çıkıyoruz. Kardeşlerim, inanın biz büyük bir devletiz. Bizler büyük bir milletin, büyük bir medeniyetin mensuplarıyız. Bu devletin ve bu milletin büyüklüğünü gösteren en önemli şehirlerden birisi işte Çanakkale. Büyük dedelerimiz inanın büyük düşündüler. Büyük dedelerimiz dönemin en güçlü orduları karşısında, en güçlü devletleri karşısında göğüslerindeki imanla büyük bir zafer destanı yazdılar. “İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür, imansız olan paslı yürek sinede yüktür.” Bu millete küçük düşünmek yakışır mı?

Yakışmaz. Bize korkmak, sinmek yakışır mı? Bize geride kalmak yakışır mı? Biz Çanakkale’deki kahraman şehitlerin torunları olarak büyük düşünüyoruz, büyük hedefler belirliyoruz ve büyük hedeflere doğru adım adım ilerliyoruz. İşte 2015’te Çanakkale Zaferinin 100. yılını bu ruhla

kutlayacağız. Ardından 2020’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 100. yılı var. Onun ardından 2022, Kurtuluş Savaşı Zaferimizin 100. yıldönümü ve 2023’te inşallah Türkiye Cumhuriyeti’nin

kuruluşunun 100. yıldönümünü kutlayacağız. Ama bu büyük yıldönümüne 9 yıl kaldı. Çok çalışacağız, çok üreteceğiz. Demokrasiyi daha ileri standartlara kavuşturacağız. Kardeşliğimizi daha da

pekiştireceğiz. İnşallah 2023’te dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri biz olacağız.

Sevgili kardeşlerim, sevgili Çanakkaleliler; işte şurada fazla bir şey kalmadı, 12 gün. 12 gün sonra seçime gidiyoruz değil mi? Ama ben diyorum ki, şu Çanakkale’nin makus talihini gelin değiştirelim. 12 gün kapı-kapı dolaşmaya var mıyız? Varız değil mi? Kapı-kapı dolaşmaya varız. Çünkü kardeşlerim, bunların burada yaptığı bir şey yok. Bu CHP zihniyeti bakın 30 yıldır burada yönetimde. Ne yaptı Allah aşkına, ne yaptı? Yani şurada bir Kordon Boyu yapmak suretiyle belediyecilik tamam mı ya?

Kardeşlerim, ben belediyecilikten geliyorum, İstanbul’un Belediye Başkanlığını yaptım ve CHP’den almıştım Belediye Başkanlığını, borç-harç içerisinde aldım. Kardeşlerim, İSKİ yolsuzluğunu da biliyorsunuz değil mi? Meşhur İSKİ yolsuzluğu. CHP yolsuzluktur, CHP yasaklardır, CHP kirliliktir.

İstanbul’da çöp dağları vardı, İstanbul susuzdu, İstanbul’da hava kirliliği vardı. Gazeteler İstanbul’da maske dağıtıyordu, maske zehirlenmeyelim diye. Bunu gençler bilmeyebilir. Bugünün 20 yaşındaki, 25 yaşındaki gençleri bilmeyebilir. Taksim’in Gezi Parkında olan gençler bunu bilmeyebilir. Ama bunu değerli kardeşlerim biliyor.

Kardeşlerim, işte biz geldik. 2 yıl içinde İstanbul’u suya kavuşturduk. (“Türkiye seninle gurur duyuyor”

(4)

sesleri) Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Biz diyoruz ki, İstanbul 180 kilometreden Istranca Dağlarından dağları delerek İstanbul’u suya kavuşturduk. O gün bugün İstanbul’da su sorunu yok. Şu anda Orman ve Su İşleri Bakanım, o zaman işte benim İSKİ Genel Müdürümdü ve o sorunu çözdü. Hava kirliliğini hemen, anında onu da bitirdik. Benden önceki Belediye Başkanı kaç eve doğalgaz verebilmiş biliyor musunuz? Kardeşlerim, 50 bin. O 5 senede 50 bin eve doğalgaz ulaştırdı, göreve geldim, 4,5 senede 1 milyon 250 bin eve doğalgaz ulaştırdım; aradaki fark bu. İş bilenin, kılıç kuşananın. Başbakan olduktan sonra 9 ilde doğalgaz vardı, şimdi değerli kardeşlerim 72 ilde doğalgaz var. Neden? Ya benim Ayşe kardeşim, Fatma kardeşim, Ahmet kardeşim, Mehmet kardeşim hala kömür külleri içerisinde mi yaşayacak ya? Yani modern dünyada George, Katerine, şu-bu, yani bunlar bütün bu modern yaşam tarzını uygulayacak da benim vatandaşım niye uygulamasın ya? Peki. doğalgaz yeni mi icat oldu? Ey CHP ya siz niye yapmadınız bunları? MHP, sen de CHP’nin yavrusu DSP ile ortak oldun, iktidara geldin, ne oldu? 3,5 sene kaldın, dayanamadın kaçıp gittin. Bahaneleri de şu: Kocaeli depremi oldu, Düzce depremi oldu, Sakarya depremi oldu, bu bizi yıktı, öyle dediler. Kardeşlerim, biz Bingöl depremini yaşadık, 1 yılda yeni Bingöl’ü inşa ettik. Van depremini yaşadık, 1 yılda yeni Van’ı inşa ettik. Simav depremini yaşadık, 1 yılda yeni Simav’ı inşa ettik. İş bilenin kılıç kuşananın.

Şimdi kalkıyor bu Kılıçdaroğlu ikide bir şunu söylüyor, diyor ki; hırsızdan başbakan olmaz. İnanın en doğru sözü bu, en doğru sözü bu. Niye? Ya dört yıldır Genel Başkansın, niye başbakan olamıyorsun?

Çünkü sende hırsızlık var da onun için. Neden? Sen SSK Genel Müdürüyken batırdın orayı ya. Şurada benim jenerasyonum veya bana yakın olan kardeşlerim bilirler, SSK hastaneleri ne alemdeydi hatırlayın. Bu Beyefendinin Genel Müdür olduğu zaman ne haldeydi? Ya gidiyorduk sabah şafak vaktinde kuyruğa giriyorduk, numara alıyorduk, ondan sonra da doktor bey ne zaman gelirse. Bazen o gün muayene olamıyorduk ha, ertesi güne de kalabiliyordu. Ve doktor beyin verdiği ilacı da sadece hastanenin eczanesinden alabiliyorduk. İniyorsunuz eczaneye ilacın yarısı var, yarısı yok. Kardeşlerim, şimdi böyle bir dert var mı? İstediğin hastaneye gidiyor musun? İstediğin eczaneden ilacını alıyor musun? Kim halktan yana, kim milletini seviyor? Biz Kanuni’nin torunuyuz. Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Yani, bir sağlıklı nefesi Devlet-i Aliye-yi Osmaniye’ye feda eden bir anlayış. Bakın koskoca bir devleti bir sağlıklı nefese feda edebiliyor, şu anlayışa bak. Bunlar ise Rahşan Affıyla kurtardı, Rahşan Affıyla kurtardı. Bu Kılıçdaroğlu geldi

yolsuzluk klasörü önünde poz verdi, kim için? Birisi için. Sonra o kişi partilerinden ihraç ettiler. İhraç ettikleri adamı şimdi getirdi İstanbul’a Büyükşehir Belediye başkan adayı yaptı; bunlar bu ya, bunlar bu. Şimdi bizim iktidarımıza bu tür çamuru atan Kılıçdaroğlu, soruyorum sana; 12 yıl önce 230 milyar dolar milli geliri olan Türkiye, şu anda 820 milyar dolar milli gelire sahip. Kardeşlerim, dünyanın ekonomide 24. ülkesiydik, şimdi 17. olduk. Ve çok enteresan, 79 senede 6100 kilometre bölünmüş yol yapıldı bu ülkede, biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık; farkımız bu. Bırakın

Cumhuriyet tarihinde yapılan derslik sayısının yarıdan fazlasını biz 12 yılda yaptık, 205 bin derslik yaptık eğitimde.

Kardeşlerim, bütün bunların yanında MHP-DSP iktidarında IMF’e olan borcumuz neydi? 23,5 milyar dolar. Ödedik, ödedik, ödedik, geçen 14 Mayıs’ta sıfırladık. Şu anda bizim IMF’e borcumuz yok. Kimden aldık iktidarı? MHP ve DSP’den. Şimdi IMF bizden borç istiyor, 5 milyar dolar. Tamam dedik, imzaları attık, verebiliriz dedik. Veren el, alan elden üstündür; bu noktaya geldik. Bunlar milliyetçi, Merkez Bankası bizim milli bankamız değil mi? Merkez Bankasının döviz rezervi neydi biliyor musunuz? 27,5 milyar dolar Merkez Bankası’nın döviz rezervi vardı. Şimdi 128 milyar dolar döviz rezervimiz var. Hadi çıksınlar desinler ki hayır. Halep ordaysa arşın Çanakkale’de. Ah benim çiftçi kardeşim, benim köylü kardeşim, Ziraat Bankası sana yüzde kaç faizle kredi veriyordu? Yüzde 59. Şimdi yüzde 5. Aradaki fark kimde? Sende. Kardeşlerim, esnaf yüzde kaçla Halk Bankası’ndan kredi alıyordu? Yüzde 46. Şimdi yüzde 5. Bakın nereden nereye. Onların derdi de yok zaten; çiftçi, köylü, esnaf, böyle bir derdi yok.

Sokaklara dökülüp de ellerinde molotoflarla, ellerinde taş, sopalarla esnafın camını çerçevesini

indirenlerin milliyetperver olması diye, vatansever olmak diye bir şey olabilir mi? Ve bunların yanında duran kim? Kılıçdaroğlu. Bu gençliği kötü görme diyor. Ben gençliği senden çok severim. Ama ben

(5)

elinde molotof olan gençliği değil. Elinde taş, sopa, pala, bu gençliği değil, silah olan gençliği değil.

Elinde bilgisayarıyla, kalemiyle, kitabıyla, defteriyle aydınlık yarınların Türkiye’sini düşünen gençliği severim, onun hizmetkarı olurum ve onun için de bakın şu anda biz tablet bilgisayarlara geçiyoruz değil mi? Dağıtmaya başladık. Şu ana kadar 163 bin tablet bilgisayar dağıttık ve şimdi inşallah 675 bin tablet bilgisayarın ihalesini yapıyoruz, onları dağıtacağız, ardından 10 milyon tablet bilgisayar geliyor.

Bütün okullarımızda yavrularımız tablet bilgisayarlarla okuyacak. Bütün dersliklerimiz inşallah

etkileşimli tahtalarla donatılmış olacak. Ya modernimiz budur, modernite budur, bu bizim milletimize layık değil miydi, hakkı değil miydi? Bunu yapacak olan biziz.

Şu anda bir seçim ortasındayız. Şu ana kadar Cumhuriyet Halk Partisi’nden yerele ya da genele ilişkin doğru dürüst Allah aşkına bir plan, bir proje duydunuz mu? Bu Kılıçdaroğlu çıkıyor konuşuyor. Ya bizim şu planımız var, şu projemiz var diye duydunuz mu? Konuşmasının neredeyse tamamına yakını ya yalan, ya takiye, ya iftira, ya fitne, ya fesat. Ya bir de proje açıkla arkadaş, proje, ya biz şunu

yapacağız de. Ama bunlarda böyle bir şey yok. MHP’den yerel sorunlara ya da genel sorunlara ilişkin herhangi bir öneri, plan, hedef duydunuz mu? BDP’den herhangi bir proje duydunuz mu? Bakıyorsun BDP siyasal Kürtçülük yapıyor, MHP siyasal Türkçülük yapıyor, CHP de ben kumsalların partisiyim diyor;

başka bir şey yok. Ama biz 77 milyonun partisiyiz. Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Roman’ıyla, Boşnak’ıyla, Arnavut’uyla velhasıl 77 milyonun partisiyiz ve tek millet diyoruz, tek millet.

Kardeşlerim, biz kumsalların değil sadece, 780 bin kilometrekarenin partisiyiz. Batıda ne varsa doğuda o olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak, yani Türkiye’nin vatandaş veya uluslararası

camiadan gelenler neresine giderse gitsin ya burası ne biçim ülke olmuş kardeşim diyecek. Ya ben buraya 10 sene önce gelmiştim bu yollar yoktu, bu havaalanları yoktu. Ah benim kardeşlerim, geldiğimizde 26 havaalanı vardı bu ülkede, şimdi 52 havaalanı var. İşte Çanakkale, ayın 24’ünde inşallah artık orta ölçekli uçaklar Çanakkale Havaalanına inmeye başlayacak; buyurun, biz buyuz.

Sabırlı olun. Şimdi diyor ki Gökçeada. Biraz sabırlı olacaksın. Şimdi bak gençler, biliyorum sizin bizimle gurur duyduğunuzu biliyorum, ben de Gökçeada’yla gurur duyuyorum. Şunu bileceğiz: Ekonomide yatırım rantabıl olan araziye yapılır. Eğer parayı böyle rastgele savurursanız ülkeyi batırırsınız. Eğer biz bugün ayakta duruyorsak, finansı iyi yönettiğimiz için duruyoruz. Ama Kılıçdaroğlu gibi adamlar üç tane koyun verin kaybedip gelir, onların işi değil bu iş. Tanıyorsunuz onu değil mi? İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı olmuştu, ikametini İstanbul Kağıthane ilçesine taşımış. Sordular kendisine nerede oturuyorsun diye. Cevabı şu: Kağıttepe’de oturuyorum diyor. Ve ne oldu biliyor musunuz?

Kendisi Büyükşehir Belediye Başkan adayı, o seçimlerde oy kullanamadı, ya kendine bile oy

kullanamadı. Bundan bu ülkeye başbakan olur mu? Zaten kasetle geldi, kasetle gidecek, akıbeti bu, böyle bir durumu var.

Şu anda değerli kardeşlerim, ikinci bizim ilkemiz ne biliyor musunuz? Tek bayrak. Şu bayrağımız var ya, bayrağımızın rengi şehidimizin kanıdır. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldız şehidimizin simgesidir. Mithat Cemal ne güzel söylüyor: “Bayrakları bayrak bayan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” Geçen çıkmış yine Kılıçdaroğlu diyor ki; Kırkpınar Güreşlerine gitmiş de oradan bayrak geçiyormuş, bayrak geçerken bizim bakanlarımız da orada varmış ayağa kalkmamışlar.

Diyor ki, bunların bayrağa saygısı yok. Kılıçdaroğlu, bak sen bize bayrak dersi verme. Önce sen Hakkari mitinginde geçen seçimlerde ya orada CHP bayrağının yanında bir tane Türk bayrağı orada koyamadın. Niye? Çünkü Hakkari’de o mitingi yapmak için seninle anlaşanlar sana dediler ki? Bak burada Türk bayrağı dalgalandıramazsın ha. Ve sen de onların verdiği talimata uydun,

dalgalandıramadın. Ama Hakkari’de biz de miting yaptık, aynen buradaki gibi. Şöyle bir bayrakları bir gösterelim bakalım, Kılıçdaroğlu da görsün. Bu tablo neyse, oradaki tablo da o.

Ben çocuklarıma daha ilkokulda değerli kardeşlerim, bayrağı anlatırdım. Bir gün çocuğum dedi ki;

baba, okulda şiir okuma yarışması var… (“Recep Tayyip Erdoğan” sesleri) Şiir okuma yarışması var,

(6)

ben hangi şiiri okuyayım dedi. Ben de dedim ki; kızım, Arif Nihat Asya’nın bayrak şiiri var, sen o şiiri oku dedim ve okudu, birinci de oldu. Şimdi tabii ben bu şiiri sizinle okumak isterim, tamamını değil ama şöyle bir kıtasını beraber okuyalım yeter, çünkü, Kılıçdaroğlu’nun buna ihtiyacı var.

“Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü.

Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü.

Işık ışık dalga dalga bayrağım

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.”

Daha devam edelim mi? İşte bizim bayrak sevdamız bu, bizim bayrak aşkımız bu. Kılıçdaroğlu, senin bu konuda alacağın daha çok ders var.

Şimdi bakınız iftira kampanyaları devam ediyor, varsın etsin. Tek millet dedik, tek bayrak dedik, üçüncüsü tek devlet. Devlet içinde devlete asla müsamaha yok. Paralel yapıya asla müsamaha yok.

Dördüncüsü değerli kardeşlerim; tek vatan. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet; tamam.

Kardeşlerim, Rabia. Fakat çok enteresan, Kılıçdaroğlu da bu işareti yapmaya başladı ha, görüyorsunuz değil mi? İçeriği farklı, ama o da öğrenecek, öğrenecek öğrenecek merak etmeyin.

Kardeşlerim, şimdi AK Parti karşısında aralarında koalisyon yapıyorlar. AK Parti’nin karşısında kim güçlü, şu parti. Sen onu destekle. Şurada kim güçlü? Şu güçlü, onu destekle. İşte Ankara’da, İstanbul’da gelin CHP’yi destekleyin gibi, böyle bir koalisyon. Hatta bir CHP milletvekili geçenlerde çıktı Ağrı’da HDP’yi destekleyelim diye tweet attı. Allah aşkına bunlar aday mı belirliyor, yoksa saksı mı belirliyor? Belediye yöneteceğiz ya, saksıyla bu iş olur mu?

Kardeşlerim, Ankara’da, İstanbul’da CHP’yi destekleyeceksiniz de, MHP’nin oralardaki adayları saksı mı? Ağrı’da HDP’yi destekleyeceksiniz de, CHP’nin, MHP’nin adayları orada saksı mı, niye bunları aday yaptınız ya? Kendi adaylarına hakaret ediyorlar, şu hale bak. Bunlar kendi partilerinin adaylarına, kendi partilerinin seçmenlerine bile saygı duymuyorlar. Şimdi ne oldu? Kaymalar başladı. CHP tarih boyunca seçim kazanmak için her yola başvurdu. Zaman zaman din istismarı da yaptı. Şimdi CHP’li bir aday, İstanbul’da bir ilçe adayı çıkmış 99’luk tesbih dağıtıyor. Duydunuz mu bunu? Duymadınız mı? O zaman bir İstanbul Ataşehir yapmanız lazım.

CHP Genel Müdürü gittiği her yerde cemaatlerden bahsediyor. Kılık kıyafet özgürlüğünden bahsediyor.

Hatta dün gitmiş Elazığ’da ismini bile bilmediği bir ilçede başörtülü aday çıkarmakla övünüyor.

Kardeşlerim, ya düne kadar bunlar başörtüsü düşmanıydı, ikna odalarında başörtülü kızlara zulmedeni milletvekili yaptı partisinden, öyle mi? İkna odalarında o bizim kızlarımıza az mı zulmettiler? Şimdi ne diyor? Başörtüsü sorununu ben çözdüm diyor. Ya Kılıçdaroğlu, ufak at da güvercinler de yesin ya. Kimi aldatıyorsun ya, senin ne olduğunu bu millet biliyor. Ya biz başörtüsüyle ilgili düzenlemeyi yaptık, MHP’yle beraber yaptık. 411 evet çıktı, kabul. Anayasa Mahkemesine sen götürdün ve Anayasa Mahkemesi reddetti. Aynı şekilde daha sonraki, yani bizim yüzde 58 referandumla çıkardığımız 26 maddelik Anayasa’da bu defa kendilerinin İstanbul Milletvekili yanında topladığı yanılmıyorsam 69 imzayla Danıştay’a götürdü, Danıştay reddetti, Danıştay reddetti. Şimdi benim başörtülü bacılarım, kızlarım istediği gibi okuluna gidebiliyor mu? İmam hatiplerin orta kısmı açıldı mı? Katsayısı kalktı mı?

Ve artık istediği üniversiteye gitme şansı var mı? Devlet dairelerinde başörtülü olarak çalışabiliyor mu?

Kılıçdaroğlu, Bahçeli, ne oldu, ne oldu? Yani uzaya uydu gönderdiniz de benim başörtülü kızımın başörtüsüne mi takıldı? Normalleşme bu ya, bak şimdi normalleşti. Başı açık, başı örtülü, hepsi üniversitede okuyabiliyor mu? Okullarda okuyabiliyor mu? Devlet dairelerinde çalışabiliyor mu? Ya aynı ailenin içinde başı açık da var, başı örtülü de var, neydi bu ayrım, neydi bu çile? İşte normalleşen Türkiye güçlü Türkiye’dir, bunu böyle göreceğiz.

(7)

Şimdi seçim yaklaşıyor, birdenbire özgürlükçü oldular. Hiç kusura bakmasınlar, bu millet CHP’nin tarihini çok iyi biliyor, CHP’nin genlerini de çok iyi biliyor. Ama şimdi dini istismar etmek için bir başka alan buldular. Pensilvanya’yı tanıyorsunuz değil mi? Pensilvanya’daki zatın dizinin dibine oturdular, elini öptüler, artık müridi oldular. Kardeşlerim, şu anda CHP’yi CHP Genel Müdürü değil Pensilvanya yönetiyor. Şu hale bak. Savaş Ay’la merhum söyleşi yapıyor 95’te ve Savaş Ay soruyor, siyasetle ilginiz, alakanız nedir? Diyor ki; 1 kere hayatımda oy kullandım. Kardeşlerim, çok enteresan, verdiği cevap ne biliyor musunuz? Hazreti Cebrail gelse siyasi parti kursa, ben onun partisine bile oy vermem diyor. Bu ara yazarlığa başlamış, röportaj falan yapıyormuş. Şimdi soruyorum değerli kardeşlerim, bu itikadi bir meseledir, inançla ilgili bir meseledir. Sen nasıl böyle bir şey söylersin? Fakat söyler, çünkü başörtüsüyle ilgili de Kestanepazarı’ndayken söylediği farklıydı, ama 28 Şubat’ta farklı oldu ve ne dedi?

Başörtüsü füruattandır dedi. Sizin kapılarınıza da ablalar geliyor mu? O ablalara siz bunu söyleyin sadece yeter, başkasını söylemeye gerek yok. Sen benim kızımın başörtüsüne el uzatan kişinin yanındasın, git partini kur ondan sonra gel.

Şimdi soruyorum, ne diyor? Vatanseverim değil mi? Vatansever misin? Peki, niye Türkiye’ye gelmiyorsun? Ne işin var senin Pensilvanya’da, gelsene Türkiye’ye, niye Türkiye’ye gelmiyorsun.

Madem Türkiye’de bu kadar sevenin var, gel Türkiye’ye, ne diyeceksen burada de, niye gelmiyorsun?

Ah kardeşlerim ah, nelerin döndüğünü anlıyorsunuz değil mi? Şu sorunun cevabını versinler yeter:

Niye Türkiye’ye gelmiyorsun? Çık gel, madem suçun yok, madem bir sıkıntın yok, niye Türkiye’ye gelmiyorsun? Siyaset yapacaksan gel partini kur siyaset yap, ama benim ülkemi karıştırma, benim yargımı karıştırma. Benim güvenlik teşkilatımı karıştırma, benim kurumlarımı karıştırma. Ya çok enteresan, korkunç yalan var, takiye var, iftira var. Bizim diyor bunlarla alakamız yok, onu sen gel külahıma anlat, ne alakanız yok? Yapmadık iş mi bıraktınız ya? Bir Başbakanın telefonunu mahkeme kararı dahi olsa dinleyemezsiniz, yasaktır. Cumhurbaşkanının telefonunu dinleyemezsiniz, yasaktır.

Milletvekili, bakanlarınkini dinleyemezsiniz yasaktır. Ama buna rağmen bunlar bu dinlemeleri yaptılar.

Utanmadan sıkılmadan montajları da yaptılar, dublajları da yaptılar, ondan sonra da iftiralara başladılar. Ve şimdi onlar üzerinden broşürler dağıtıyorlar vatandaşa vatandaşı aldatmak için, kandırmak için, her yol bunlar için meşru. Kardeşlerim, bunların bir huyu var; kendi gayeleri için, amaçları için her yol meşrudur. İnanmıyorsunuz biliyorum da, ama bunu bilmeniz lazım; her yol meşrudur. Bunların ablaları varmış, size geliyorlar mı? Ama birkaç kere gelmez. Bir kerede hemen dehleyin gitsin. Onların ablaları varsa bizim ablalarımız burada. Bizim ablalarımız evvel Allah 12 gün kapı-kapı dolaşarak inşallah bunu anlatarak Allah’ın izniyle 30 Mart akşamı Çanakkale’de bunlara gereken cevabı vereceğiz.

Kardeşlerim, dün Kahramanmaraş’taydım. Elhamdülillah 80 bin kişi meydanda, Aydın’daydım 40 kişi meydanda, İzmir zaten resmi rakamlarla 180 bin kişi meydanda. Aydın’ı söyledim, Manisa hakeza öyle.

Yani vatandaşımda, milletimde bir başka kilitlenme var, bir başka sahiplenme var. Ve bütün bu

oyunlara karşı artık biz bu oyunu bozacağız diyorlar. Ve bu işin anahtarı kim biliyor musunuz? Anahtarı benim hanım kardeşlerim, ablalar, sizsiniz. Bir de bunların ağabeyleri varmış. Bizim ağabeylerimiz burada, bizim ağabeylerimiz burada. 12 gün durmak yok. Durmak yok… Ona göre. 12 gün sonra ah ben şu kapıyı niye çalmadım demeyin ha. Onun için çok çalışacağız, çok koşacağız, tamam? Ve 30 Mart akşamı Allah’ın izniyle Çanakkale’de yeni bir dönem başlayacak.

Ne diyorlar bu ara, herkes konuşmuş Pensilvanya’daki zat susmuş. Şimdi konuşuyor. Susmak buysa, konuşmak ne, bunun izahı gerekir. Ağzını bir açtı, pir açtı, beddua etti. Ağzını açtı alüfte dedi. Alüfte, yani aşüftenin karşıtı. Ya bir hoca efendinin bu tür işlerle alakası olur mu ya? Gece yarısı bir siyasinin böyle bir ketenpereye alınması olayı varmış, bir dostunu haberdar etmiş; hemen git onu uyar, böyle böyle bir olayla karşı karşıya olacak. Ya sen hoca mısın, istihbarat şefi misin, sen ne yapıyorsun ya? Bu işlerle nasıl uğraşırsın? Yani şunun bırakın uygulamasını, aklından geçirmesi bile bir zihniyet

bulanıklığıdır, tehlikedir. Ve bu arada maşallah uluslararası gazetelere de, televizyonlara da epeyce konuştu ha. Bedeli nedir bilemem, orada da bir şeyler dönüyor muhakkak. Ne diyor? Çok enteresan;

(8)

iki tane ceketim var, başka da bir şeyim yok. Bu nasıl iki ceket ya? Milyar dolarlar konuşuluyor.

Rafineriler gidip geliyor. Tespihler, ananaslar gidip geliyor. Bankalar, holdingler, şirketler hepsi var.

Boynunu büküyor iki ceket diyor. Pencere kenarlarında uyumuş. Uyuyabilirsin. Bugün nerede uyuyorsun o önemli. Sporla ilgili, Ergenekon’la ilgili, Susurluk’la ilgili, MİT raporlarıyla ilgili, siyasetle ilgili, darbelerle ilgili hepsini de o pencere kenarından meğerse takip etmiş. Güya Pensilvanya’ya inziva için gitmiş, öyle diyor yaranı. Bakıyorsunuz inzivadayken yargıda çete kurmuş, Emniyette çete kurmuş. Yüzbinlerce insanı dinlemiş, hem inzivaya çekiliyor, hem alüfteleri takip ediyor, adeta istihbarat şefi gibi davranıyor. Ya madem senin iki ceketin var, madem dünya malında gözün yok, sana ne siyasetten, sana ne darbelerden, sana ne spordan, sana ne rafineriden, sana ne alüftelerden?

Madem inzivaya çekildin, sana ne milletin telefonda ne konuştuğundan? Kardeşlerim, işte

görüyorsunuz en yakın arkadaşları ki en yakın halkasında bulunmuş, televizyonlarda neler anlatıyorlar.

30 yıl yanında oluyor, 15 yıl onu izletiyor, dinletiyor. Ve soruyor kendisine; hocam, siz beni gerçekten dinlediniz mi? Evet diyor. Peki, niye diyor? Nereye gittiğini, ne yaptığını bilmem lazım diyor. Şu hale bak. Gözyaşları içinde bu yapının nasıl sinsi, nasıl ihanet içinde bir yapı olduğunu bu halka içerisinde olanlar anlatıyor. Bunlar sıradan insanlar değil maalesef.

Çanakkaleli kardeşim, bu tehlikeli yapıyla CHP’nin işbirliğinden hayır çıkmaz. Bu tehlikeli yapıyla MHP’nin işbirliğinden hayır çıkmaz. Bu Pensilvanya’daki zatın malum medyayla, işverenlerle, sokaktaki teröristle işbirliğinden Türkiye için hayırlı sonuç çıkmaz. Bu ittifak kirli bir ittifak, bu ittifak şer ittifakı, bunlara 30 Mart’ta derslerini siz vereceksiniz. 30 Mart’ta sandıkta bu kirli ittifakın hesabını siz

soracaksınız. Çanakkale bu sefer eser siyasetine oy veriyor mu? İdeoloji siyaseti değil eser siyaseti.

Çanakkale’den ben bunu bekliyorum.

Kardeşlerim, çok enteresan bir şey daha var, burayı özellikle size soracağım; bunların dershanelerinde yavrularımız varsa çekin alın. Olanlar için söylüyorum, çekin alın. Bunların okullarında yavrularınız okuyorsa çekin alın. Devletin okulları bize yeter. Artık hafta sonlarında Cumartesi-Pazar takviye kursları için ücretsiz Milli Eğitim’e talimatı verdim, Milli Eğitim Bakanlığı ücretsiz olarak takviye kurslarını okullarımızda verecek. Tamam? Babalar, tamam? Anneler tamam? Bunlarda bırakmayın.

Eğer bunların yurtlarında okuyup da atılan çocuklar varsa, gençlerimiz için hemen Kredi Yurtlar Kurumu’nun o ildeki hemen müdürlüğüne müracaat edin. Hemen valiliğe müracaat edin, Kredi Yurtlar Kurumu’na müracaat edin, Milli Eğitim’e müracaat edin, gereğini yaparız. Sizi bırakmadıkları yerde orayı kapatırız, orayı kapatırız. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden daha güçlü bir devlet tanımıyoruz burada. Hiç endişeniz olmasın; hiçbirisi olmadı, yurtlarımız yetmedi değil mi, biz

yavrularımızı icabında sosyal tesislerimizde misafir ederiz. Orada da yetmedi, otellerde misafir ederiz.

Ve biz bu geçiş dönemini böyle atlatacağız.Tamam?

Kardeşlerim, Çanakkale bizim manevi başkentimiz, 77 milyon milletimizin yüreği burada atıyor. 780 bin kilometrekare vatan toprağımızın neredeyse her ailesinden, her köyünden bir yiğidin burası yattığı ebedi istirahatgah. 12 yıl boyunca hep bu bilinçle hareket ettik. Tarihimizin en önemli zaferlerinden birini hamd olsun burada yaşadık. Biraz önce izah ettim, tarihi yarımadayı kardeşlerim baştan sona ele aldık. Dünyaya örnek teşkil edecek bir manzaraya kavuşturduk. Çanakkale için çok önemli bir

projemiz var. Nedir o? Çanakkale Boğaz Köprüsü’nü kapsayan Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir

Otoyoluyla ilgili altyapı çalışmalarını başlattık. Kardeşlerim, biz yapar mıyız? Soruyorum Çanakkale, biz yapar mıyız? Bak ne yaptıysak karşı çıktılar.

Bir dakika ya, bir dakika, ne, ilahiyat kapalı mı? Niye? Tamam, takipçisi olacağım, takipçisi olacağım.

Bildiğim kadarıyla inşaatı bitti, değim mi? Akademisyenler var. Takipçisi olacağım, hemen buradan ayrılır ayrılmaz arayacağım, takipçisi olacağım, hiç endişeniz olmasın.

Kardeşlerim, bu otoyol İstanbul’u Çanakkale’ye ve sonrasında Kuzey Ege’ye bağlayacak oldukça çok önemli bir proje, toplam uzunluğu 331 kilometre. Otoyolun üzerinde Kınalı ve Balıkesir batı otoyol bağlantılarıyla birlikte toplam 18 adet kavşak ya da giriş-çıkış istasyonu yer alacak. Ayrıca, proje

(9)

kapsamında 30 adet köprülü kavşak, 32 adet viyadük, 5 adet tünel, 143 adet alt ve üst geçit köprüsü yapılacak. Otoyol Kınalı kavşağından başlayarak Tekirdağ’dan geçip Kilitbahir’den Çanakkale

Boğaz’ına ulaşacak, oradan da asma köprüyle Balıkesir’e bağlanacak. Kardeşlerim, Savaştepe’de de yapımı devam eden Gebze-Orhangazi-İzmir otoyoluyla buluşacak.

Buradan bu müjdeyi, Çanakkale Boğaz köprüsünün ihalesini inşallah önümüzdeki yılın başında projeler biter bitmez yapıyoruz. Bu dev projeyle Çanakkale ekonomide, ticarette, turizmde, sosyal, kültürel alanlarda adeta şaha kalkacak.

Kardeşlerim, bakınız 3. Boğaz köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü İstanbul’da, CHP buna karşı çıktı.

Bunlar birinciye de karşı çıkmıştı, bunlar ikinci köprüye de karşı çıktılar, bunlar Marmaray’a da karşı çıktılar. Ne oldu? Marmaray bitti mi? Allah’tan ki denizin altından gidiyor, 62 metre derinlikten gidiyor, yani köprü gibi görünse ona da eylemler yaparlardı. Bunlar denizin altından gittiği için fırsat

bulamadılar, biz o arada işi bitirdik.

Ve geçenlerde iki gün İstanbul’da ağır sis oldu ve inanır mısınız? Günde o Marmaray 300 bin kişi taşıdı, 2 gün, 600 bin kişi. Ya hizmet deyince biz, eser deyince biz. Biz halka hizmeti Hakk’a hizmet olarak gördük, Türkiye’ye bu yakışır dedik, bu millete bu yakışır dedik. Şimdi onun biraz daha güneyinden yine boğazın altından iki katlı bir tüp geçit daha yapıyoruz, o da önümüzdeki yıl bitecek, ondan otomobiller geçecek; bundan Marmaray, ondan otomobiller.

Fakat, 3. köprünün bir özelliği var, 4 gidiş, 4 geliş, ortasında da tren, böyle bir özelliği var. Ne zaman bitiyor? Önümüzdeki yıl bitiyor, ikisi de önümüzdeki yılın sonunda bitiyor. CHP’nin aklı bunu alır mı?

Bizim icraatımızın ulaştığı yere bunların hayalleri bile ulaşamaz.

Şimdi yeni bir adım biliyorsunuz, 3. havalimanını yapıyoruz İstanbul’a, buna da karşı çıktılar; paralel yapı da karşı çıktı, bunlar da karşı çıktı. Geçen bir yürütmeyi durdurma gibi bir şey verildi, netice dün yürütmeyi durdurma kaldırıldı. Projenin bedeli ne biliyor musunuz? 46 milyar dolar. Çanakkale, cebimizden bir kuruş para çıkmıyor, yüklenici firmalar kendileri yapıyor. Biz ihaleyi şöyle yapıyoruz:

Kaç yıl burayı işleteceksin? Birisi diyor ki 22, birisi 23, birisi diyor ki 20. Ha, en az veren kim? 20 yıl, tamam. Biz 20 yıl verene bu ihaleyi verdik, 5’i de Türk firması. Ve değerli kardeşlerim, 46 milyar dolar, devletin cebinden bir kuruş çıkmıyor, utanmadan, sıkılmadan burada yolsuzluk var diyor. Böyle

yolsuzluğa can kurban.

Üçüncü Boğaz köprüsü 2.5 milyar dolar, 7,5 yıl çalıştıracak. 7,5 yıl sonra ne yapacak? Tekrar devlete verecek. Adam diyor ki, yolsuzluk var. Ya utanır insan ya, utanır ya.

Kardeşlerim, bunların böyle bir derdi yok, ama bizim derdimiz var, biz bu millete sevdalıyız.

79 senede bu ülkede 83 tünel yapıldı, biz 12 senede 122 tünel yaptık; farkımız bu, farkımız bu.

Ve biz Çanakkale’ye 12 yılda ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 6,5 katrilyon, 6.5 katrilyon.

Enerjide 1 katrilyon 52 trilyon, ulaştırma, denizcilik, haberleşmede 957 trilyon, eğitimde, üniversitede dâhil, 405 trilyon, tarım ve hayvancılıkta 753 trilyon, gençlik ve sporda 322 trilyon, aile ve sosyal politikalarda 272 trilyon, sağlıkta 109 trilyon yatırım yaparak Çanakkale’nin çehresini değiştirdik.

Kardeşlerim, eğitimde okul sayısını 314’ten 554’e yükselttik, FATİH Projesi’yle ayrıca Çanakkale’mize 633 etkileşimli tahtayı sınıflara monte ettik, 576 tablet bilgisayarı yavrularımıza dağıttık.

Sağlıkta önemli adımlar attık. Kardeşlerim, sağlıkta da özellikle Merkez Devlet Hastanemize 100 yataklı bir ek blok yaparak hastanemizi büyüttük. Çanakkale merkeze kadın doğum ve çocuk hastalıkları hastanesini, ağız ve diş sağlığı merkezini kazandırdık. Ezine, Gelibolu’ya toplamda 150 yataklı devlet hastaneleri yaptık. Lapseki’ye, Çan’a, Eceabat’a, Kepez’e sağlık tesisleri kazandırdık.

(10)

Şimdi de Çanakkale’ye 400 yataklı, Ayvacık’a da 30 yataklı devlet hastaneleri yapıyoruz. İnşası devam eden hastanelerimizi inşallah süratle en kısa zamanda tamamlıyoruz. Ayrıca, Biga’ya 125 yataklı, Yenice’ye 30 yataklı devlet hastanelerini kazandıracağız, bunları yapacağız, altyapı çalışmaları şu anda proje bazında hızla devam ediyor.

Kardeşlerim, toplu konutta 2805 konut inşa ettik.

Ve 2002 yılına kadar Çanakkale’de ne kadar bölünmüş yol vardı biliyor musunuz? 14 kilometre, kardeşlerim, bakın 14 kilometre. Biz ne yaptık biliyor musunuz? 259 kilometre yol yaptık. Ya düşünebiliyor musunuz, 79 senede 14 kilometre, 12 senede 273 kilometreye çıkardık. Yani daha ne diyelim?

Kardeşlerim, bunlarla kalmadık, Çanakkale…

Şimdi tabi Gökçeada Gökçeada diyor da hava alanıyla ilgili, biz 2010’da orayı iniş yapılacak, kalkış yapılacak hale getirdik, yani özel uçaklarla bu yapılabilir. Ama Gökçeadalı kullanmıyor, ne yapalım? Şu gemi seferleri yoğun bir şekilde özel idare tarafından nasıl başlatıldı?

Gökçeada’nın yollarını bizzat takip ettim, o yolları biz yaptık.

12 yılda sulamada çok ciddi adımlar attık Çanakkale’de. 2008 yılında Ayvacık Barajı’nı Çanakkale’ye kazandırdık, Ayvacık Barajı’ndan bir isale hattıyla Ayvacık’a içme suyu da sağladık.

97 yılında yapımına başlanan, ama atıl bırakılan Çokal Barajı’nı 2006 yılında ele aldık, 2011 yılında hizmete sunduk. Bak ben eserle konuşuyorum. Kılıçdaroğlu, sen neyle konuşacaksın? Bahçeli, sen neyle konuşacaksın? Şimdi bu Çokal Barajı’ndan şehitler diyarı Gelibolu’ya bu ilçemizin 2045 yılına kadarki içme suyu ihtiyacını karşılamak için ishale hattıyla birlikte arıtma tesisi inşa ediyoruz.

Bunların yanı sıra, Çanakkale’de 25 adet gölet ve sulama tesisi inşa ettik, 5’i tamamlandı, 18’inin inşaatı devam ediyor.

Kardeşlerim, Çanakkale’ye doğalgazı getirdik, tamam, ve şu anda yüzde 74 doğalgazı kullanıyor, 26 kullanmıyor. Ben tavsiye ediyorum, 26’da da bunu kullansın. Eskiden kömür kullandığımızda bir oda ısıtıyorduk değil mi? Diğer odalarda yine soğuk, üşüyorduk, banyo, mutfak, dert. ama şimdi hemen butona basıyorsun bütün daire ısınıyor, mutfakta sıcak su, banyoda sıcak su; modern yaşam bu. Hani ya CHP, siz moderndiniz, hani MHP, siz moderndiniz ya, niye bunları yapmadınız ya? Onlar bol bol laf yaptı.

Kardeşlerim kültürde, vakıfta, Lapseki Gazi Süleyman Paşa Camii’nden Ezine Seferşah Hamamı’na, Biga Ulu Camii’nden Çanakkale Nedime Hatun Türbesine kadar toplam 32 eseri restore ettik, ecdat yadigârı eserlerimize hak ettiği değeri yeniden kazandırdık.

Kardeşlerim, tabi sizle sohbete doyum olmaz.

Ama 25 yıldır, 30 yıldır bu Çanakkale aynı yerlerde, bir atık su arıtma tesisini bile işletmeye alamadılar.

İller Bankası’ndan, bizzat talimat verdim, bunlara kredi verdik, yine tamamlayamadılar, Çanakkale Boğaz’ına atık suları vermeye devam ediyorlar. Allah aşkına, bunlar mı çevreci, bunlar mı çevreci? Ya atık su buraya verilir mi? Kirletiyorsunuz.

Aynı şekilde otopark meselesini. Ne olacak, bunun Genel Müdürü geçen günü Sakarya’ya gitmiş, Sakarya’da mitingi yapıyor bir meydanda, diyor ki, AK Partili Sakarya Belediyesi koskoca Sakarya’ya bir tane otopark yapamadı diyor. Halbuki enteresan olan ne biliyor musunuz? Mitingi yaptığı meydanın altı otopark, ya adamın bundan bile haberi yok.

(11)

Diyor ki, çok enteresan, 7 tane diyor AK Partili veya diğerleri, belediyeleri alacağız. Bunların içinden diyor AK Partili Mersin Belediye’sini muhakkak kazanacağız diyor. AK Partili Mersin Belediyesi CHP’li ya, onun bile farkında değil. Ne yaptığının, ne dediğinin farkında değil.

Ve Çanakkale’nin bunları alt yapı sorunlarını çözemediler, Çanakkale bunu hak etmiyor.

Şimdi ben bu Çanakkale için bir arkadaşımı feda etmeyi göze aldım, onun için Mehmet Daniş kardeşimi. 3 dönem benimle beraber Parlamentoda, siyasette yoğun çalışmalar içerisinde oldu, gayretlidir, coşkuludur, heyecanlıdır, işini bilir, soyadı gibi daniştir. İnşallah diyorum ki, biz Mehmet kardeşimi bu şüheda şehri Çanakkale’ye feda edelim diyorum ve biz Mehmet kardeşimle beraber inşallah Çanakkale’de bir değişimi, bir dönüşümü yaşayalım diyorum.

Ama benim sizden ricam, 12 gün kapı-kapı dolaşmamız lazım, anlatmamız lazım ki sandıkları patlamamız lazım, tamam?

Sandıklara bir defa sandık müşahitlerimiz, sandık kurulu üyelerimiz, sandık başkanlarımız dört dörtlük olacağız, tamam? Bunun eğitimlerini verdik, veriyoruz, vereceğiz.

Ve ben buradan tekrar anons ediyorum, partimizden herkes belli sayıda zaten üyelerimiz var, müşahitlerimiz var, müşahit kartlarıyla oraya gidip tabi orada bulunacaklar ve orada evvel Allah kuş uçurtmayacaksınız, kuş. Bir yanlışlık mı var, Pensilvanya oraya mı musallat oldu, hemen siz de gereğini yapacaksınız.

Kardeşlerim, ben inanıyorum ki 30 Mart akşamı Çanakkale bir başka olacak. Çanakkale’yi özel takip edeceğim. Ve istiyorum ki bizzat deneyimimle, tecrübemle Çanakkale’nin bu değişim, dönüşümünü inşallah birlikte yapalım. Buna hazırız değil mi? Ağabeyler, hazır mıyız? Ablalar hazır mıyız?

Şöyle bir bayrakları bir görelim.

Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey sizi hatırlatıyor, bana her şey Çanakkale’yi hatırlatıyor, bana her şey Türkiye’yi

hatırlatıyor.

Evet, hazır mıyız? Şimdi burada hep birlikte kararımızı vereceğiz. İlçe belediye başkan adaylarımız, belde belediye başkan adaylarımız; 12 günümüz var, hep birlikte 30 Mart akşamı evvel Allah bu seçimi almakta kararlı mıyız? Karlı mıyız? Görüyorsunuz değil mi?

Durmak yok… Durmak yok… Büyük medeniyet yolunda insan, demokrasi, şehir, bununla yola devam edeceğiz.

Kardeşlerim, kadro burada, bu kadroyla beraber inşallah…

Allah yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Referanslar

Benzer Belgeler

İnşallah şu anda konuyla ilgili etüt proje çalışmaları devam ediyor, inşallah Yozgat’ımızı da bu noktada artık yurt dışındaki akrabaların gidişi-gelişi, her şeyi

Ve değerli kardeşlerim, şu anda bakın sadece iki kalem 17 katrilyon, bunu da biz ödedik.. Bütün bunlar yolsuzlukların oldukları bir iktidarda

Sevgili kardeşlerim, Bingöl’ün saygıdeğer güzel insanları, 24 Temmuz 2010’da Bingöl’e geldim, biliyorsunuz halk oylamasını startını buradan verdik, ilk toplantıyı

Ben şimdi yeni bir şey söylüyorum, daha önce de söylemiştim, dedim ki; bakın 30 Mart’ta eğer AK Parti sandıklardan birinci olarak çıkmazsa, çünkü siyasette liderlerin

Ona şöyle bir baktığımızda şunu görüyoruz: Gıda tarımda yaklaşık 1,5 katrilyon, orman su işlerinde 1 katrilyon 300 trilyon, İller Bankası olarak 765 trilyon,

Kardeşlerim, biz gelene kadar Zonguldak’a ne kadar bölünmüş yol yapıldı biliyor musunuz..

Şimdi de Mustafa Yel kardeşimizle istiyoruz ki Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Tekirdağ’ın tüm ilçelerine, artık köy yok, mahallerine, beldeler de mahalle,

Değerli kardeşlerim, şimdi 30 Mart seçimlerine Büyükşehir Belediyesi olarak giriyoruz, inşallah 30 Mart akşamı bu işin sahibi belli olacak ve 31 Mart’tan itibaren artık