• Sonuç bulunamadı

Başbakan Erdoğan ın Antalya İl Kongresi konuşmasının tam metni

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Başbakan Erdoğan ın Antalya İl Kongresi konuşmasının tam metni"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Başbakan Erdoğan’ın Antalya İl Kongresi konuşmasının tam metni

Haziran 11, 2012 - 11:27:36

Sevgili Antalyalılar, sevgili kardeşlerim, değerli yol arkadaşlarım, hanımefendiler, beyefendiler; bugün Antalya’da bir kez daha sizleri hasretle, muhabbetle, en kalbi duygularımla selamlıyorum.

AK PARTi 4. Olağan İl Kongremizin Antalya’mız için, tüm Antalya’yı kardeşlerimiz için, Türk demokrasisi için hayırlara vesile olmasını Allah’tan temenni ediyorum.

Biz 14 Ağustos 2001’de Türkiye sevdalısı bir grup dava arkadaşı olarak bu yola çıktık, milletimizin hissiyatını bilerek bu yola çıktık, milletimizin ihtiyaçların bilerek bu yola çıktık, milletimizin arkamızda olduğunu, milletimizin bizimle birlikte olduğunu bilerek bu yola çıktık. 14 Ağustos 2001’de bir otelin toplantı salonunda başlayan o yolculuk, bugün işte bu heyecana, bu coşkuya, bu sevdaya dönüştü.

Hamd olsun bugün artık bizler parti toplantılarımızda bile stadyumlara sığmıyoruz. Bugün biz il

kongrelerini dahi işte burada olduğu gibi stadyumlarda yapan bir partiyiz. Böyle bir coşkuyu, böyle bir heyecanı, böyle bir sevdayı Türkiye daha önce görmedi, daha önce hiç yaşamadı, çünkü biz gönüllerin partisiyiz, biz gönüllerin Fatih’iyiz. Derviş Yunus ne güzel söylemiş; “ben gelmedim dava için, benim işim sevi için, dostun evin gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim.”

Biz gönüller yapmaya geldik Biz gönüller yaparak, gönülleri fethederek, gönüllere taht kurarak, gönül erleri olarak bugünlere geldik. Biz Antalya’da, Korkuteli’inde Akyar Köyü’ndeki yaşlı ninelerin hayır dualarıyla bugünlere ulaştık. Kumluca Beşikçi Köyü’ndeki dedelerin hayır dualarıyla bugünlere ulaştık.

Gazipaşa’da Aydıncık Köyü’ndeki çocukların, Elmalı’da Çalpınar Köyü’ndeki hanım kardeşlerimizin umudu olarak, onların destekleriyle bu seviyelere ulaştık. Hiçbir zaman tamam demedik... Biz sizlerle gurur duyuyoruz, biz sizlerle gurur duyuyoruz. Allah’ımıza hamd ediyoruz, çünkü sizler varsınız.

Daha yola çıkarken, hatırlayın, biz bir şey söyledik, Aşık Veysel’in diliyle söyledik, uzun ince bir

yoldayız, gidiyoruz gündüz gece. Yetişmez için menzile gidiyoruz gündüz gece dedik. İnşallah menzile erişinceye kadar gideceğiz gündüz gece.

Bakın sevgili kardeşlerim, biz bu yola baş koyduk, biz bu yola can koyduk, canların canına, bu aziz millete can feda olsun dedik; bu yola biz öyle çıktık. İşte Antalya; Antalya her şeyi anlatıyor, merhum kardeşimiz sevgili Hasan Doğan’ın adını verdiğimiz bu stadyum her şeyi anlatıyor.

Antalya 3 Kasım 2002’de yüzde 21’le AK PARTi dedi. Antalya 22 Temmuz 2007’de yüzde 34’le AK PARTi dedi. 1 yıl önce, 12 Haziran’da bu sefer Antalya yüzde 39’la AK PARTi dedi. Buradan Antalya’ya yürekten şükranlarımı sunuyorum. Hep dik durduk, dik duracağız, hep birlikte dik durmaya devam edeceğiz. Bundan hiç şüpheniz olmasın.

Antalya İl Başkanımızı, AK PARTi Antalya İl Yönetimini tebrik ediyorum. İlçe başkanlarımızı, ilçe yönetimlerin, belde, mahalle, köy temsilcilerimizi, sandık müşahitlerimizi tebrik ediyorum. Belediye başkanlarımızı, il genel meclisi, belediye meclisi üyelerimizi tebrik ediyorum. Aynı şeklide, Antalya milletvekillerimizi tebrik ediyorum. Elbette ki bu başarıda pay sahibi olan kadın kollarımızın değerli yöneticilerini tebrik ediyorum. İl gençlik kollarımızın, ilçe kollarımızın bütün yönetimlerini tebrik

(2)

ediyorum. Hepsine şükranlarımı sunuyorum.

Sevgili yol arkadaşlarım, bugün Partimizin şu sarsılmaz ilkesini bir kez daha altını çizerek tekrar etmek istiyorum: Evet, bizim istikametimiz milletimizin istikametidir. Bizim bugüne kadar yolumuzu

milletimiz belirledi, rotamızı milletimiz çizdi, yol haritamızı milletimiz şekillendirdi. Biz, attığımız her adımda milletin hissiyatını dikkate aldık, yaptığımız her işte milletin beklentilerini, taleplerini gözettik, ihtiyaçların gözettik. Millete mugayir hiçbir şey yapmadık, milletin hilafına hiçbir adım atmadık.

Bakın, biz Antalya’da 3 Kasım’a göre oy oranımızı yaklaşık 2 kat arttırmışız, yüzde 21’le başlamışız yüzde 39’a ulaşmışız. İzmir’e bakın aynı tabloyu göreceksiniz; dün oradaydım. Denizli’ye bakın aynı tabloyu göreceksiniz. Çankırı’ya bakın, Ankara’ya bakın aynı tabloyu göreceksiniz. Şanlıurfa’da, Batman’da, Ağrı’da yine aynı tabloyu göreceksiniz, çünkü biz Türkiye’nin partisiyiz, çünkü biz tüm milletimizin partisiyiz. Biz, Türkiye haritasının belli bölgelerinde değil 81 vilayette, 780 bin kilometre karede, 7 coğrafi bölgede var olan, bu toprakların her zerresinde varlığını, samimiyetini, hasbiyeliğini hissettiren bir partiyiz. Bakın, şu anda bizim 81 vilayetin 78’inde milletvekilimiz var. Böyle bir parti var mı başka? Yok, sadece biz varız. Niye? Çünkü biz halkımızın tümünü sevdik, bir grubunu sevip bir grubunu elimizin tersiyle itmedik. Biz, 780 bin kilometrekarenin tamamında varız. Bir bölgeyi

sahiplenip burada AK PARTili belediye var, buraya hizmet ver, burada yok, burayı ihmal et demedik, hepsine gittik.

İşte bakın, şu anda sevgili kardeşlerim, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya 9 yılda yaptığımız toplam yatırım ne biliyor musunuz? 32 katrilyon, 32 katrilyon. Neden? Çünkü bu bölgeler ihmale uğramıştı, buraları da ayağa kaldırmamız gerekiyordu, onun için buralara ağır verdik alt yapısıyla, üst yapısıyla.

Sizler bize yetki verdiniz... Biz de sizlerle gurur duyuyoruz, sizlerle gurur duyuyoruz, sizlerle onurluyuz, sizlerle bu yolda çok daha güçlü yürüyoruz.

Siz bize hangi konuda yetki verdiyseniz biz o konunun üzerine gittik. Siz bize hangi sorunu çöz dediyseniz biz o sorunun üzerine gittik. Bize oy versin ya da vermesin, bizi desteklesin veya

desteklemesin, hiçbir ayrım yapmadan, ayrımcılığa asla fırsat vermeden meselelerinin çözümü için gayret gösterdik.

Şimdi bakın sevgili kardeşlerim, Türkiye’nin şu anda önemli sıkıntılarından bir tanesi nedir? Terör. Bu ülkenin terör milli bir meselesidir. Her şeyden önce siyasi değil insani meselesidir. Terör meselesi sadece belli bölgeleri, belli etnik grupları, belli coğrafyaları etkileyen bir sorun değil topyekun

Türkiye’yi ilgilendiren meseledir. Al kanlar içinde toprağa düşen her şehit hepimizin evladıdır, yüreği yanan her ana bizim anamızdır, ocağı sönen her yuva bizim yuvamızdır. Biz, partizanlık yapmadan, oy kaygısına düşmeden, popülizme tevessül etmeden samimiyetle bu meselenin üzerine gittik. O kadar ki, yeter ki millet kazansın, yeter ki ülke kazansın, yeter ki Türkiye kazansın diye her türlü riski aldık.

Burada, Antalya’da, çok açık söylüyorum, terör meselesinde, Doğu, Güneydoğu meselesinde bizden öncekiler gibi biz de idareyi maslahata başvurabilirdik, inanın hiçbir risk almayabilirdik bizden öncekilerin almadığı gibi, görmezden gelebilirdik, sırtımızı dönebilirdik, acılara, kana, gözyaşına kayıtsız kalabilirdik; ama biz bunu emanete hıyanet olarak biliriz. Bunu yapmak, yaşanan acıya, yaşanan drama sessiz, tepkisiz kalmak bizim nezdimizde milletimizin emanetine hıyanettir. Millet bizden çözüm istedi, biz de tüm samimiyetimizle çözüm yoluna elimizi, kolumu, tüm gövdemizi

koyduk, yüreğimizi koyduk, biz bu çözüm sürecinde toplumun tüm kesimlerini böyle milli bir meselede yanımızda görmek istedik. Sağ olsunlar, gerçekten toplumun çok değişik kesimlerinden, sivil toplum örgütlerinden, sanatçılardan, aydınlardan, sporculardan büyük destek aldık, iş dünyasından destek aldık. Seçimlerde halk oylamalarında milletimizden destek aldık. Toplumun tüm kesimleriyle

istişarelerde bulunduk. Bu konuda söz olan, görüşü olan, önerisi olan herkesi sürece dahil etmek için

(3)

samimi gayret gösterdik, hepsiyle görüştük, konuştuk. Siyasi partiler olmadan, medya olmadan bu iş çözülmez dedik. Siyasi partilere çağrı yaptık, onların kapılarını çaldık, ama zaman zaman bu kapılar bizim yüzümüze kapandı. İşte ben MHP’nin kapısın 3 kez çaldım, beyefendiden randevu dahi

alamadım, randevu dahi alamadım. Medyaya çağrı yaptık, terör gibi hassas bir meselede milletimin hassasiyetlerini lütfen gözetin dedik. Patronlarıyla görüştük, genel yayın yönetmeleriyle görüştük, maalesef yeterli desteği gene bulamadık.

Bakın, ben burada şunu açık açık söylemek durumundayım: Terörist başlarıyla, teröristlerin liderleriyle görüşmeyi başarı telakki eden medya mensupları var. Acaba siz bunları yapmak suretiyle benim milletime, benim ülkeme, terörün çözümüne ne kazandırdınız, bunu söyler misiniz?

Dünyanın hemen her yerinde belli siyasi gruplar bu tür terör faaliyetlerine sempati duymuş, kimi zaman aleni, kimi zaman gizli bu tür faaliyetlere sempatiyle yaklaşmıştır. Maalesef işte bizde de bunu yaptılar, bunu yapıyorlar. Terör örgütü ile ideoloji noktasında, mezhepçilik noktasında, inanç, dil, söylem noktasında ortak paydaya sahip olanlar gerekli insani tepkiyi, gerekli vicdani tepkiyi ortaya koymadılar, koymak istemediler. Gittiler Kandil’de terör örgütünün yöneticileriyle görüştüler, geldiler etrafa sempati pompaladılar. Bilerek ya da bilmeyerek, kasıtlı ya da kasıtsız terör örgütüne adeta oksijen verdiler. Terörle mücadele bırakın tarafsız kalmayı, güvenlik güçlerinin moralini bozmak, kararlılığını kırmak için her yola başvurdular. Nasıl ki şehitlerimizi sadece Hükümeti yıpratmak için istismar etsilerse, sivil terör kurbanlarını da aynı şekilde sadece Hükümeti yıpratmak için istismar ettiler.

Kardeşlerim, dikkat edin, Bingöl’de bir canlı bombanın üzerine kapanarak hem yavrularını, hem sokaktan geçen insanları canı pahasına kurtaran Hatice Belgin’i konuşmazlar. İstanbul’da bir belediye otobüsünde molotofla yakılarak katledilen Serap kızımızı konuşmazlar. Siirt’e bir arabanın içinde 100’den fazla mermiyle katledilen, şehit edilen 4 hanım kardeşimizi, kızımı konuşmazlar. Batman’da karnında bebeğiyle katledilen Mizgin Doru kardeşimizi konuşmazlar. Terör örgütünün infazlarını, terör örgütünün katlettiği kadınları, ölüme terk ettiği kadın teröristleri konuşmazlar. Biz bu sorumsuzluğa hiç aldırış etmedik, biz bu sorumsuzca tavırlara hiç aldanmadık, biz bu psikolojik operasyonlara, içeriden ya da dışarıdan destek alan bu kampanyalara asla boğun eğmedik. Bir yandan 81

vilayetimize hizmet götürdük, bir yandan da bu milli meseleyi çözmek için var gücümüzle çalışmaya devam ettik. Yalnız da olsak bu meseleyi çözeceğiz dedik, yalnız da olsak millet arkamızda olduğu müddetçe biz bu meselenin üzerine gideceğiz dedik.

Şimdi Ana Muhalefet Partisi geç de olsa bu meseleyi gündemine aldı. Biz bundan memnuniyet duyduk.

Biz kapımızı ardına kadar açtık; CHP Genel Başkanını ve heyetini buyur ettik, AK PARTi Genel Merkezinde CHP heyetini ağırladık, kendilerini dinledik. İşte bu bizim sözümüzde ne kadar

durduğumuzu gösteriyor. Mesele çözüm; bizim bağcıyla işimiz yok, istiyoruz ki millet üzüm yesin. Ve konuştuk, dedik ki, MHP’ye çağrı mı yaptınız? Yaptınız. MHP kabul etmiyor mu sizi? Şu anda etmiyor.

BDP?.. Malum. Bakın, eğer siz bu konuda samimiyseniz MHP de olmasın, BDP de olmasın, önemli değil, gelin biz ikimiz beraber bu işi birlikte yürütelim. Önerileriniz nelerse bu önerilerinizi bize sunun.

Heyetinize talimat verin, ben de heyetime hemen talimat veriyorum, birlikte çalışsınlar ve bu

önerilerden yapılması gereken neyse, atılması gerekli adım neyse bu adımı atmaya biz hazırız dedim.

Çünkü kardeşlerim, bizim derdimiz var, dertliyiz biz, derdi olmayan bu işleri çözemez. Ama biz bütün bunlara rağmen aynı şeklide MHP’nin, aynı şekilde BDP’nin bu meselenin çözümüne samimiyetle katkı vermesini bekleriz. Çıkıyor Sayın Bahçeli, söylediği lafa bak, “bu bir şeytan üçgenidir” diyor. Ya Sayın Bahçeli, beni konuşturtma, affedersin, Öcalan’ı idamdan kurtaran sensin, sen. Ve altında senin imzan var, merhum Bülent Ecevit’in imzası var, Mesut Yılmaz’ın imzası var. Bu bizim elimizde belge olarak duruyor; bu sana zaten yeter. İdam cezasının kaldırılmasına kadar bunu sumen altı ettiniz, oyladınız, ama ne kadar oyalarsanız oyalayın o belgeler şimdi elimizde. İşte Bahçeli bu.

(4)

Sevgili kardeşlerim, hep bunlar milletimizi aldattılar. Ama buna rağmen ben diyorum ki, MHP de, BDP de artık morg önünde nöbet tutmayı bıraksın, şehitlerimizi, terörist cenazelerini istismar etmeyi

bıraksınlar ve çözüm için sürece dahil olsunlar. Türkiye’nin artık buna tahammülü yok, Kürt kardeşimin de, Türk kardeşimin de buna tahammülü yok. Biz bu topraklar üzerinde biriz, beraberiz, kardeşiz. Zira benim kimse Kürt kardeşimi terörist olarak anamaz. Bu ciddi bir yanlıştır.

Sevgili kardeşlerim, biz bu ülkede Kürt kökenli vatandaşlarım, Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Zaza’sıyla, Arap’ıyla, Boşnak’ıyla, hepsiyle, Türkmen’iyle, hepsiyle, Yörük’üyle, hepsiyle yaratılanı severiz Yaratandan ötürü anlayışıyla hepsini seviyoruz. Bizim anlayışımız bu, ilkemiz bu.

Onun için yola çıkarken 3 tane şart koyduk.

Bir; dedik ki, biz bölgesel milliyetçilik yapmayacağız. Yani batıya ağırlık ver, Güneydoğu’yu, Doğu’yu ihmal et, bizim ilkelerimizde bu yok. 780 bin kilometrekarenin tamamını ayağa kaldıracağız, modern bir Türkiye’yi böyle kuracağız, böyle kuruyoruz. Devletin elinin gitmediği Güneydoğu’ya şimdi devletin eli gitti, Doğu’ya eli gitti, Doğu Karadeniz’e eli gitti, Orta Anadolu öyle, her yerde artık devletin eli var.

81 vilayetin tamamında alt yapısıyla, üst yapısıyla elhamdülillah devlet var, Türkiye Cumhuriyeti Devleti var.

Bakın, şu anda Hakkari’de hava alanı yapıyoruz, önümüzdeki yılsonu bitecek. Şırnak’ta hava alanı yapıyoruz, önümüzdeki yılsonu bitecek. Iğdır, bu yılın sonuna yetiştirmeye çalışıyoruz. Kim hayal ederdi buralara hava alanı yapmayı? Bak bunları yapıyoruz. Neden? Çünkü muasır medeniyetler seviyesinin üstüne Türkiye’yi çıkartacağız.

Sevgili kardeşlerim, her gittiğim yerde söylüyorum, söylemeye devam edeceğim. Bakınız, gençler, bunu siz çok iyi dinlemeniz lazım; evvelsi gün, Perşembe Çanakkale’deydim, şehitlerimizi ziyaret ettik, onlara bir Fatih’a okuduk ve orada 80 trilyona mal olan Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezini açtık.

Gençler, Antalyalı gençler; sizlerden rica ediyorum, Çanakkale’ye gidin, o şehitlikleri adeta birer gülistana çevirdik, gidin orayı ziyaret edin, orada şehitlerimize birer Fatih’a okuyun, orada şehitlerimizin mezar taşlarını okuyun.

Şehitlerinize ölüler demeyiniz, onlar diridirler, ama siz bilmezsiniz; hüküm bu. Çanakkale bizim kardeşliğimizin abidesi. Orası bizim millet olduğumuz, kardeşliğimizi pekiştirdiğimiz yer.

Kastamonu’da Çanakkale için “ana ben gidiyorum düşmana karşı, gençliğim eyvah” diye ağıt

yıkılırken, aynı anda Diyarbakır’da da “Allah’ım, Peygamber, Kur’an hürmetine bizi muzaffer eyle” diye ağıtlar yakıldı. Çanakkale’deki şehitlerimiz hürmetine biz bu meseleyi çözeceğiz. Sarıkamış’taki,

Dumlupınar’daki şehitlerimiz hürmetine biz bu meseleyi çözeceğiz. Allah’ın izniyle Türkiye’yi biz yine kardeşlik üzerinde büyüteceğiz, kardeşlik hukukunu gözeterek, kardeşliği yücelterek Türkiye’yi en ileri seviyelere taşıyacağız.

Sevgili kardeşlerim, Antalyalı yol arkadaşlarım; önümüzde Türkiye için önemli, Antalya çok daha önemli bir seçim var. Şimdi bugün İl Kongremizin arkasından kolları yeniden sıvıyoruz ve 2014 mahalli seçimleri için çalışmaya başlıyoruz. Buna hazır mıyız? Hazırız değil mi? İnşallah Antalya’da mahalli seçimlerin hazırlıklarını başlatıyoruz, ancak kapı kapı dolaşacağız; evet mi? Antalya’daki herkese, her bir kardeşimize ulaşacağız; tamam mı? Onlara özellikle de 2009 seçimlerinde CHP tarafından verilen vaatleri hatırlatacak, o vaatlerin nasıl boş çıktığını anlatacağız. Hafıza-ı Beşer nisyan maluldür, insanoğlu unutuyor. Yahu geliyorum, acaba diyorum bu başkan bir şeyler yapmış mı Antalya’ya?

Bakıyorum ki Menderes Bey neler yapmışsa sadece onlar var, yapılan yeni bir şey yok. Bakıyorum merkezi yönetim olarak biz ne yapmışsak onlar var, bunun dışında bir şey yok. Ne yaptın sen ya?

2009 seçimlerinde ne gibi vaatler verilmiş CHP tarafından? Bakın, ben size onların bazılarını

(5)

hatırlatayım.

Suyu ucuzlatacaktı; ucuzladı mı, soruyorum, ucuzladı mı? Yoksa üzerine zam mı yaptı?

Bu CHP size ne dedi? 10 bin ev hanımı ve 5 bin genci sigortalı meslek sahibi yapacağız dedi; yaptı mı?

Ev hanımları hafta 5 gün, günde 4 saat çalışacaktı, sigortaları ödenecekti; var mı böyle bir şey?

Antalya’da elektrik faturası tarihe karışacaktı; karıştı mı? Ulaşımı, yoksulluğu, çevre kirliliğini, konut sorununu, esnafın sorununu çözecekti; çözdü mü?

Her sabah Antalya’da 100 bin çocuğa süt dağıtacaktı; dağıttı mı?

Şimdi hakkını da yemeyelim, ama Antalya’ya çok önemli, çok anlamlı bir festival kazandırdı, Almanya’daki bira festivalinin aynısını Antalya’ya taşıdı. Hatırlayın, bir gencimiz de fazla kaçırdı ve biliyorsunuz öldü; değil mi? 3,5 yılda en anlamlı, en fazla iz bırakan eseri bu oldu.

İşte 2014’te Antalya’da sizlerle birlikte bu zulme son vereceğiz. 2014’te bıraktığımız yerden inşallah devralacak, bir dünya kenti, markası yapmak için yerel projelerimize devam edeceğiz.

Bakın, şu anda Kepez’deyiz, şu Kepez’de benim belediyem değil diye Büyükşehir şu Kepez’e yapması gereken yatırımları yapmıyor, hep kaçıyor, kaçınıyor. Ama buna rağmen Kepez bir ilçe belediyesi olarak kendi gayretiyle hamd olsun şu yapılanları başarıyla devam ettiriyor.

Hükümet olarak Antalya için biz projelerimizi aynı hızla sürdürüyoruz. Son 9,5 yılda her alanda olduğu gibi, turizmde de dünyanın parlayan yıldızı olduk. İşte rakam ortada, geldiğimizde 13 milyon turist vardı Türkiye’de, şimdi 31 milyonu aştık. Nereden nereye.

Düşünün, 8,5 milyar dolar turizm geliri vardı, ama şimdi hamd olsun 23,5 milyar dolar turizm gelirine ulaştık. Sizler bu işin içindesiniz, Antalya bu işte 1 numara, turizmde 1 numara. 2011 yılında dünyanın en çok turist ağırlayan 6. ülkesi olduk. Ülkemizin turizmdeki en önemli markası Antalya oldu. Bugün bütün dünya Antalya’yı tanıyor, Antalya’nın tarihi ve doğal güzelliklerini tanıyor. Biz bütün dünyada ülkemizin güzelliklerini yapıyoruz gençler, sizlerle yapıyoruz. Bu tanıtım çalışmalarında Antalya’nın çok özel bir yeri var. Antalya’ya dünyanın dört bir yanından ziyaretçi geliyor. Sadece deniz kıyısında

tatillerini geçirmelerini yeterli görmüyoruz, inşallah uluslararası camiadan misafirlerimiz deniz kıyısındaki tatilleri yayında ören yerlerimizi, müzelerimizi, yaylalarımızı gezinler, böylece halkımız ve esnafımız daha fazla gelir elde etsin diye çalışıyoruz. Bunun için tarihi eserlerimizi, tabiatın yeşilini, denizin mavisini korumalı, temiz tutmalıyız. Antalya’da yaşayan, burada tatil yapan, gelip geçen bütün vatandaşlarımız, değerli kardeşlerim, bütün esnafımız kamu kurumlarından sivil toplum örgütlerine kadar sorumluluk sahibi herkes bu anlayışla hareket etmeli.

Biz Hükümet olarak üzerimize düşeni yaptık, yapıyoruz. Antalya için hizmet üretmeye, Antalya için eser üretmeye kararlılıkla devam edeceğiz. Bakın, bugün Kongremizin değerli kardeşlerim, ardından bir toplu açılış töreni yapacağız. Antalya’ya kazandırdığımız sevgili kardeşlerim, 68 ayrı eserin bugün açılışını yapacağız. Bedeli ne biliyor musunuz? Değerli kardeşlerim, 438 trilyon. Bugün bunların açılışını yapıyoruz.

Ama benim bugün Antalya’ya ayrı bir müjdem var. Antalya için sözünü verdiğimiz stadyumla ilgili çalışmaları başlattık. Daha önce bunu Büyükşehir Belediyesi biliyorsunuz engellemişti, engellediği için yapılamadı. Yeni Teşkilatlanma Yasasıyla birlikte, yani kurduğumuz Çevre Şehircilik Bakanlığı’yla birlikte artık bu iş tamamıyla Çevre Şehircilik Bakanlığımız tarafından imarı, projelerinin onayı

(6)

vesairesi yapılacak durumda. Yani burada Büyükşehir Belediyesinin vesaire dahli söz konusu değil.

Gençlik ve Spor Bakanlığımız ile TOKİ Antalya için stadyumun yer alacağı spor kompleksinin yapım protokolünü imzaladılar. Yer hazır, proje hazır, 100. yılda mülkiyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ait arsa üzerinde inşallah UEFA standartlarına uygun 33 bin kişilik stadyumu Antalya’mıza kazandırıyoruz.

Bu konuda gerekli talimatı Gençlik ve Spor Bakanıma, TOKİ’ye vermiş bulunuyorum.

Bunun yanında, bir de 10 bin kişilik kapalı spor salonu da yapacağız. Aynı şekilde, beraber yürüyecekler, beraber inşallah bunları bitireceğiz. Ve öyle zannediyorum ki, fevkalade bir durum olmadıktan sonra 2014 gibi bunu bitireceğiz.

Burada, son 9,5 yılda Antalya’ya kazandırdığımız eserlerin üzerinde de çok fazla durmak istemiyorum.

Eğitimde neler yaptığımızı biliyorsunuz. Okullarımıza 5 bin 901 derslik yaptık, okullarımıza 20 bin 49 adet bilgisayar gönderdik, 527 adet bilgisayar teknolojisi sınıfı kurduk. Antalya’ya FATİH Projesi kapsamında maliyeti 9 trilyon olan yazıcı, doküman, kamera ve akıllı tahtadan oluşan 2 bin 435 adet malzeme gönderiyoruz.

2 yıl önce Uluslararası Antalya Üniversitesi’ni, geçen yıl da Alanya Hamdullah Emin Paşa

Üniversitesi’ni kurduk. Bunları hep biz yapıyoruz, bu dönemde oluyor. Özel sektöre, vakıflara müsaade ediyoruz, onlar da yapıyor.

İktidarımız boyunca Akdeniz Üniversitesi bünyesinde 7 fakülte, 3 enstitü, 5 meslek yüksek okulu, 2 yüksek okul ve 8 adet araştırma ve uygulama merkezi hizmete girdi.

Akdeniz Üniversitesi’ne 11 bin kişilik stadyum kazandırdık. Bugün onun da resmi açılışını yapıyoruz.

Fakat bir tarafı açık tribün, bugün onun da müzakeresini yaptık, Rektörümüzle arkadaşlarım

görüşecekler, inşallah o açık tribünü de süratle kapalı hale getirip, istiyoruz ki Antalyaspor bu sezon maçlarını orada oynasın.

Sizin gibi gençler olduktan sonra evvel Allah hiç şüpheye düşmeyin.

Uluslararası yarışmaların, atletizm yarışmalarının yapılacağı bir atletizm alanı var bu stadyumda.

Birçok uluslararası atletizm federasyonlarıyla ortak çalışmalar da burada inşallah yapılabilecek.

Değerli kardeşlerim, büyük bir kongre merkezini de inşallah Antalya’mıza kazandıracağız.

Sağlıkta attığımız adımları biliyorsunuz. Sevgili kardeşlerim, sağlıkta özellikle Antalya’mıza büyük bir şehir hastanesini bir defa kazandıracağız. Şu ana kadar 340 trilyonluk yatırım yaptık.

Ben sadece, detaya girmeyeyim, şurada bir MR olarak koskoca Antalya’da sevgili kardeşlerim, kaç tane MR vardı biliyor musunuz? Tomografi cihazı; oradan başlayalım işe. Sadece biz göreve

geldiğimizde 3 tane tomografi cihazı vardı Antalya’da, şimdi 20 adet tomografi cihazı var. MR ne kadardı biliyor musunuz? 2 tane MR vardı, şimdi 11 MR cihazı var. Diyalize bakıyorsunuz, 141 diyaliz cihazı vardı, 3 kat artırdık, şimdi 447 adet diyaliz cihazı var.

Antalya, Alanya, Korkuteli, Manavgat adalet saraylarını biz bitirdik. Kemer ve Kumluca ilçelerinin adalet hizmet binalarının projeleri de devam ediyor, Serik adalet hizmet binası ihale aşamasında.

Sayın Bahçeli Serik’e gelmiş, orada demiş ki, Hükümet buraya ne yaptı? Ayıptır ya, ayıptır, ehli insaf olanlara bir sor, Serik’e neler yapıldı. Bak şu anda Serik hala keson kuyularından idare ediyor, keson.

Şimdi inşallah 1,5 yıl içerisinde Serik’e de rahat rahat, huzur içinde içebileceği suyu DSİ ile getiriyoruz, biz getiriyoruz.

(7)

Finike ilçesinin adale hizmet binasını da yatırım programımıza aldık.

TOKİ aracılığıyla Antalya’da bugüne kadar 3 bin 444 konut uygulamasına başladık, sahiplerine teslim ettik.

Antalya, Manavgat, Konya, Kayseri’yi yüksek hızlı trenle birbirine bağlıyoruz. Proje çalışmaları başladı, 2013 yılında projeyi bitirip inşallah diğer alt yapı çalışmalarını da tamamladıktan sonra startını

vereceğiz.

2002 yılına kadar Antalya’da 196 kilometre bölünmüş yol vardı, 9,5 yılda 284 kilometre bölünmüş yol yaptık biz.

Sevgili kardeşlerim, 15 kilometresini geçmiş yıllarda tamamlayarak trafiğe açtığımız Antalya Kuzey Çevre Yolunun geriye kalan kısmının ihalesini yapıyoruz.

Antalya’yı Ankara ve İzmir’e bağlayacak, Afyonkarahisar, Antalya, Alanya otoyolu proje çalışmaları devam ediyor.

Değerli kardeşlerim, Doğu Anadolu, Batı Karadeniz Bölgesini Akdeniz Bölgesine bağlayacak Antalya, Konya, Aksaray, Nevşehir, Kayseri demir yolu hattını yapıyoruz. İnşaatı devam eden demir yolu hattını inşallah 2013 yılı içerisinde bitirip hizmete sunacağız.

Sevgili kardeşlerim, 40 milyon liraya, yani 40 trilyon liraya mal olan Demre yat limanının proje ve etüt çalışmaları devam ediyor. Alt yapı çalışmalarını tamamladıktan sonra hemen inşaatına başlayacak, inşallah 2014 yılında bitirmiş olacağız.

Gazipaşa’da yapacağımız yat limanının proje sözleşmesi imzalandı, yer teslimi yapıldı, inşallah yap-işlet-devret modeliyle hayata geçireceğiz.

Sevgili kardeşlerim, şu anda Gazipaşa çalışıyor mu hava limanı olarak? Çalışıyor. Kim? Biz yaptık.

Geldik Antalya’nın sevgili kardeşlerim, terminal binası iflas etmişti, ikincisini yaptık ve Antalya’yı rahatlattık. AK PARTi İktidarı bu.

Orman ve şu işlerinde 839 milyon TL’lik yatırım yaptık Antalya’ya.

Sevgili kardeşlerim, bugüne kadar Dim Barajı başta olmak üzere 19 sulama projesi ve 25 taşkın koruma tesisini hizmete aldık.

Bakın, bin gölet projesi kapsamında Antalya’da bu yıl içinde 70 bin dekar araziyi sulayacak olan 13 gölet inşaatının yapım ihalesini yapacağız. Antalya’da 2002’de 16 milyon lira tarımsal destek

verilmişti, 2011’de 55 milyon verdik, 2012’de 29 milyon verdik, yani eski rakamla 29 trilyon, 55 trilyon vesaire.

Kardeşlerim, bunların hepsini şöyle koyuyorum bir kenara. Ben sadece bu Kongreye gelen delege, misafir tüm kardeşlerime şöyle birkaç rakam vermek istiyorum.

Bakınız, biz göreve geldiğimizde iktidarda kim vardı? MHP, DSP, ANAP. Ah benim kardeşlerim, IMF’ye olan borcumuz neydi biliyor musunuz? 23,5 milyar dolardı. Kardeşlerim, biz devamlı ödedik ödedik ödedik, şu anda IMF’ye olan borcumuz ne biliyor musunuz? 1.7 milyar dolar. Bak, nereden nereye geldik.

Bizim Merkez Bankamızın kasasında döviz rezervi neydi biliyor musunuz? 27,5 milyar dolar. Peki,

(8)

şimdi Merkez Bankamızın kasasında döviz rezervimiz nedir? 91 milyar dolar. 27 milyar dolar nere, 91 milyar dolar nere. İşte biz yere onun için sağlam basıyoruz.

Kamu net borç stoku biz göreve geldiğimizde neydi biliyor musunuz? Ah benim kardeşim, 100 lira milli gelirin 74 lirası borçtu. Ama şimdi ne oldu? 39 lira; 74’ten 39’a düştü.

Değerli kardeşlerim, bununla bitmedi, bununla bitmedi, bakınız, devletin borçlanma faizi neydi biliyor musunuz? Yüzde 63. Şimdi ne oldu? Yüzde 8.5, yani 100 lira borçlanırken 63 lira faiz ödüyorduk, ama şimdi 8,5. Bakın, nereden nereye. Onun için zenginleşiyoruz.

Enflasyon yüzde 30’du, şimdi enflasyon ne oldu? Değerli kardeşlerim, yüzde 8’e düştü. Ama bunlar bunu görmek istemiyor, CHP’nin böyle bir idraki yok, MHP’nin yok, BDP’nin zaten böyle bir şeyi düşünmek gibi bir derdi yok. Ama biz dertliyiz, bizim derdimiz var. Ve daha güçlü olacağız.

İşte 230 milyar dolar milli gelire sahiptik, şu anda 772 milyar dolar milli gelire sahibiz. Kardeşlerim, nereden nereye; 230, 772.

İhracatımız neydi biliyor musunuz? 36 milyar dolar. 2011 sonu itibarıyla 135 milyar dolar oldu. Şimdi 3 gün öncesi rakamı veriyorum, 140 milyar dolara ulaştık ihracatta.

Ve milletimizin kararlı duruşu, inançlı duruşuyla inşallah çok daha iyi bir noktaya geleceğiz; hiç endişeniz olmasın.

Kardeşlerim, biliyorum bu sıcağın altında sizleri hem beklettik, hem yorduk. Ama bu organizasyonda emeği geçen İl Başkanıma, Yönetim Kuruluna, Belediye Başkanı ve yönetimine, tüm emeği geçenlere huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum. Güzel bir organizasyon oldu, güzel bir hazırlık oldu.

Ve ben size inanıyorum, 2014’te şu anda alacağınız neticeyi adeta görüyorum. Ama durmak yok, yola devam diyeceğiz.

Şimdi şöyle bir ayağa kalkalım bakalım, çok yoruldunuz biliyorum, şöyle bir ayağa kalkalım, şarkımızı biliyorsunuz, ahdimizi biliyorsunuz değil mi? Şöyle gür seda ile söyleyelim, dün İzmir’de söyledik, evvelsi gün Denizli’de söyledik, bugün Antalya’da da söyleyelim bütün Türkiye duysun.

Hazır mıyız?

Günümüz kutlu olsun, Kongremiz hayırlı olsun, geleceğimiz aydınlık olsun diyorum.

Kalın sağlıcakla.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sevgili kardeşlerim, Bingöl’ün saygıdeğer güzel insanları, 24 Temmuz 2010’da Bingöl’e geldim, biliyorsunuz halk oylamasını startını buradan verdik, ilk toplantıyı

("Hayır" sesleri) Tam tersine Türkiye büyüdü, Türkiye güçlendi, Türkiye daha özgür, daha demokratik, daha öncü bir ülke oldu?. Bütün o yasakların, bütün

İşte şimdi bir avukat olarak, bir hukukçu olarak inşallah, hak nedir, hukuk nedir, Celal kardeşim burada inşallah yılların bir Büyükçekmecelisi olarak size bu emeği verecek..

Ben şimdi yeni bir şey söylüyorum, daha önce de söylemiştim, dedim ki; bakın 30 Mart’ta eğer AK Parti sandıklardan birinci olarak çıkmazsa, çünkü siyasette liderlerin

Ona şöyle bir baktığımızda şunu görüyoruz: Gıda tarımda yaklaşık 1,5 katrilyon, orman su işlerinde 1 katrilyon 300 trilyon, İller Bankası olarak 765 trilyon,

Kardeşlerim, biz gelene kadar Zonguldak’a ne kadar bölünmüş yol yapıldı biliyor musunuz..

Şimdi de Mustafa Yel kardeşimizle istiyoruz ki Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Tekirdağ’ın tüm ilçelerine, artık köy yok, mahallerine, beldeler de mahalle,

Şimdi bizim iktidarımıza bu tür çamuru atan Kılıçdaroğlu, soruyorum sana; 12 yıl önce 230 milyar dolar milli geliri olan Türkiye, şu anda 820 milyar dolar milli gelire