• Sonuç bulunamadı

Başbakan Erdoğan ın Yozgat Mitingi nde yaptığı konuşmanın tam metni

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Başbakan Erdoğan ın Yozgat Mitingi nde yaptığı konuşmanın tam metni"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Başbakan Erdoğan’ın Yozgat Mitingi’nde yaptığı konuşmanın tam metni

Şubat 24, 2014 - 10:25:00

Sevgili Yozgatlılar, çok değerli kardeşlerim, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi duygularımla hasretle, muhabbetle selamlıyorum.

Önce affınızı diliyorum, huzurunuza gecikerek geldim. Zira gerçekten Sivas bugün bir başkaydı, orada da bir başka coşku vardı yollarda, meydanlarda. Hakikaten Sivas bambaşkaydı. Siyasi hayatımda Sivas’ı bugünkü gibi hiç görmemiştim. Ve istikbal-istiklal yolculuğuna, bu mücadeleye bu seçimde oradan başladık, Yozgat’la devam ediyoruz. Sivas’tan size kucak dolusu selamlar var.

Kardeşlerim, buradan Yozgat’a, Yozgatlı tüm kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum.

Akdağmadeni, Aydıncık, Boğazlıyan, Çandır, Çayıralan, Çekerek; sizi yürekten selamlıyorum.

Kadışehri, Saraykent, Sarıkaya, Sorgun, Şefaatli, Yenifakılı, Yerköy; sizleri gönülden selamlıyorum.

Yiğidin harman olduğu Yozgat’ı, şehitler diyarı Yozgat’ı, kahramanlar diyarı Yozgat’ı, pehlivanlar diyarı, mert insanların şehri Yozgat’ı kalpten selamlıyorum.

Kardeşlerim; gönül insanı rahmetli Ahmet Efendi’nin şehri Yozgat’ı muhabbetle selamlıyorum.

Bugün 30 Mart seçimleri için yeniden yola revan olduk. Öğlen işte Sivas’taydı, hemen ardından şimdi sizinleyiz. Anadolu’nun, Türkiye’nin kalbinden, Orta Anadolu’nun cefakar, vefakar insanlarının

arasından yola çıkıp bu kutlu yolda ilerliyoruz. Biz sizlerle gurur duyuyoruz.

Bugün Yozgat’taki bu coşku Türkiye’ye bir selamdır. Sizlerle biz gurur duyuyoruz. Sizin bu birliğiniz, sizin bu beraberliğiniz, sizin bu kardeşliğiniz bizi duygulandırıyor. Biliyorum, siz bedduaya lanet diyorsunuz. Biliyorum, siz duaya Türkiye için, bu millet için evet diyorsunuz. Bugün bir kez daha Yozgat’a, tüm Yozgatlı kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. 3 Kasım’da, 28 Mart’ta, 22 Temmuz’da, 29 Mart’ta hep AK Parti dediniz. 2010 Halk oylamasında yüzde 77 ile rekorların şehri oldunuz. 2011’de 12 Haziran genel seçimlerinde yüzde 66 ile yine çok yüksek bir destek verdiniz. Aşkınız, sevdanız, ahde vefanız, bize olan itimadınız için sizlere çok ama çok teşekkür ediyorum. Bizler de size layık olmak için, Yozgat’ı hak ettiği konuma yükseltmek için 12 yıl boyunca canla başla çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz.

Şimdi bakın sevgili kardeşlerim, Yozgat hatırlayın 10 yıllar boyunca ihmal edilen bir şehir oldu.

Bu size neyi hatırlatıyor? Başka neyi hatırlatıyor? Esma, şehidimiz Esma. İşte ben sizde onu görüyorum, sizde o ruhu görüyorum, sizde o şahlanışı görüyorum. Ve yarınlara da sizinle güvenle bakıyorum.

Yozgat, hep adeta cezalandırılan, her türlü imkandan, fırsattan, yatırımdan uzak tutulan bir şehir oldu.

Bakın şurada karşımızda AK Parti’nin Yozgat İl Başkanlığı var. Değerli kardeşlerim, o bina geçmişte neydi? Yozgat SSK Hastanesiydi. Bu küçük binada değerli kardeşlerim koskoca Yozgat’a unutmayın sağlık hizmeti verilmek isteniyordu. Cihaz yok, yeterli hasta yatağı yok. Yeterli doktor, hemşire yok, ilaç yok. Sabahın erken saatlerinde benim Yozgatlı kardeşim sıraya giriyor, sıra kendisine gelirse ancak tedavi olabiliyordu. Kapıya sağlıklı gelenin hasta döndüğü bir sistem vardı, öyle mi? İşte şu anda CHP’nin Genel Müdürü olan kişi de, o günlerde SSK’nın Genel Müdürüydü. Benim Yozgatlı

(2)

kardeşimi işte böyle kalitesizliğe, yokluğa, yoksulluğa mahkum ettiler. Ama işte şimdi Yozgat’ı modern, temiz, yeterli yatağı, doktoru, hemşiresi, cihazı olan hastanelere kavuşturduk. Hastanelerde

kuyruklara son verdik. Hastanelerde rehin olaylarına son verdik. Hastane ayrımına, ilaç ayrımına son verdik. İstediği eczaneden ilacını alabiliyor mu? İstediği hastaneye gidip tedavi olabiliyor mu? Çünkü, insanımıza insan gibi muamele edilen, insanımıza değer verilen bir sağlık sistemini hem Yozgat’a, hem Türkiye’ye temin ettik.

Bitmedi, bakın şurada hemen yanımızda Ziraat Bankası var, orada da büyük çileler çekildi. Değerli kardeşlerim, emekli vatandaşım maaş günü geldiğinde sabahın erken saatlerinde kuyruğa giriyor, saatlerce kuyrukta bekliyordu; öyle mi? Emekliye zaten üç kuruş maaş veriyorlardı, onu da banka önlerinde metrelerce kuyrukta adeta zehir ediyorlardı. Hatta 2001 yılında bu banka emekliye verecek maaş bile bulamıyordu. Vezneye gelen benim yaşlı amcalarımı, teyzelerimi boynu bükük geri

gönderiyorlardı.

Ah benim Yozgatlı kardeşim, bunlar zorunlu tasarruf adı altında benim emekli, memur, işçi kardeşimin maaşından kestiler mi? Ne kadardı biliyor musunuz bu para? 13,5 katrilyon. Başbakan olduğumda masamın üstünde bunu buldum, 13,5 katrilyon. Arkadaşlarıma dedim ki; ya devlet memuruna borçlu olur mu, devlet işçisine borçlu olur mu arkadaşlar, süratle bu borcu ödeyeceğiz dedim. Ve çağırdık bütün ilgilileri, 13,5 katrilyonu süratle ödedik, işi bitirdik. Ama baktık ki bir başka sorun daha var, bir de KEY dediler, KEY. Neymiş o? Tabii şimdi buradaki birçok gençler bunu bilmez, öyle mi? Bilmez. Hani o Gezi için dolaşanlar vardı ya, onlar da bilmez. Nedir o Konut Edindirme Yardımı bilmez. 3,5 katrilyon da memur-işçiden bunun için kestiler. Ödemediler paraları, onu da biz ödedik, biz ödedik. Neden?

Çünkü, devlet işçisine, memuruna borçlu olamaz dedi.

Kardeşlerim, maalesef bu ülkeyi bu hale getirdiler ve bunun için de MHP’nin şu anda başındaki zat da vardı. Bakın 5 yıllığına seçildi MHP’nin başındaki zat ve MHP ne kadar kaldı orada? 3,5 yıl kaldı. Niye 5 yılı doldurmadın? Millet seni beş yıllığına seçmişti, niye kaçtın gittin? Neden acze düştüler,

yönetemediler. Bir Sakarya depremi, bir Düzce depremi, bir Kocaeli depremi bunların işini bitirdi. Ve o zamanda da yine biliyorsunuz her türlü numaralar oldu ve kaçıp gittiler. Bizim dönemimizde de

depremler oldu Allah muhafaza, bunlar kolay iş değil. Ama biz ne Bingöl depreminde, ne Van

depreminde pes etmedik. Biz Simav depreminde pes etmedik ve oraları çok daha güzel hale getirdik, adeta yeni şehirler inşa ettik. Çünkü biz yere sağlam basıyorduk, attığımız adımları sağlam atıyorduk, bu çarpık düzeni biz değiştirdik.

Kardeşlerim, IMF’e 23,5 milyar dolar borçla o MHP yönetimi bize ülkeyi devretti, 23,5 milyar dolar.

IMF’e bu borçları biz ödedik. Geçen Mayıs 14, bitirdik. Şimdi IMF bizden borç istiyor, şimdi biz ona borç vereceğiz.

Kardeşlerim, Merkez Bankamızın kasasında boşaltmışlardı kasayı. 27,5 milyar dolar vardı. Ey MHP, ey MHP’nin yönetimi, ah benim MHP’ye gönül veren kardeşlerim; ne olur başınızı iki elinizin arasına alın da bir düşünün. Ya gerçekten bu böyle mi diye bir sorun. Merkez Bankasını biz böyle aldık. Ama şimdi 130 milyar dolar Merkez Bankamızın kasasında paramız var. Nereden nereye… Ah benim kardeşlerim, devletin borcu neydi biliyor musunuz bunlardan devraldığımızda? Milli gelire oranı yüzde 73. Şimdi?

Yüzde 35. Nereden nereye…

Bitmedi, enflasyon yüzde 30’du. Şimdi hamd olsun, eh yüzde 10, tek haneliye de düştük aslında, yine düşeceğiz.

Faiz, devletin borçlanma faizi neydi biliyor musunuz? Yüzde 63. Şimdi değerli kardeşlerim, tek haneli rakamda. Gayet güzel tespit etmişler, gayet güzel tespit etmişler; mesele Türkiye’de faiz lobisinin çarkına çomağı soktuk ya, o. Rahatsız oldular. Onun için 3, 5, 10 ağaç sökülmesiyle bizi yıkmak istediler. Yahu bu ülkede 3 milyar fidan ve ağaç diken bu iktidarı yıkabilir misiniz? Yıkamazsınız.

(3)

Şimdi de bir paralel yapı çıktı, bir paralel yapı. 17 Aralık’ta bir de baktık ki bunlar türedi. Bunlar başladılar bu iktidarı yıkmaya. Mesele ne? Ha mesele başka, anladık, burada da rant var. Yani bu söylenen, hale bakın, işte az önce söyledik; bakıyorsunuz çıkıyorlar beddua. Ya bir Müslüman bir Müslümana beddua eder mi ya, böyle bir şey olabilir mi? Hale bakın, şu anda bugün Yozgat’ta bir grup geldi, genç kızlarımız bir grup. Geldiler dediler ki; Başbakanım, belki size de yapıyorlar, biz evlerde kalıyoruz, onların evlerinde. Ve bu evlerde bizi gece ibadete kaldırıyorlar ve bu gece saatlerinde bize size beddua ettiriyorlar. Hale bakın hale. Ablalar böyle istiyor, ablalar bunu söylüyor. Ve bir de iftiralar, ailemle ilgili iftiralar, şahsımla ilgili iftiralar, bunları anlatıyorlar çocuklara. Biz kahroluyoruz dediler ve bizi de tehdit ediyorlar; böyle bir şey olabilir mi, bu nasıl bir anlayıştır, bu nasıl bir yaklaşımdır ve bir yaklaşım da şu: Diyorlar ki; AK Parti’yi yıkmak için orada AK Parti karşısında en güçlü parti kimse oyunuzu gidin ona verin. Zaten dertleri bu kızım, dertleri bu. Ben sizlerle gurur duyuyorum, sizlerle gurur duyuyorum.

Şimdi bunlar bu ülkede üniversitelere girişte 28 Şubat sürecinde başörtü sorunu olduğu zaman başörtüye füruat diyecek kadar ileri gitmişlerdi. Füruat, bunu söylediler. Ve hiç bu konuda

dertlenmediler. Üniversitelere girerken nasıl girilmesi gerekiyorsa girin dediler. Ve değerli kardeşlerim, bunlarla kalmadılar. Birçok bizler için meşru olmayan şeyleri bunlar meşru kabul ettiler. Ve daha da ileri gittiler, amaç için her şey meşrudur dediler.

Şimdi diyorum ki; 30 Mart bir testtir. 30 Mart’ta Yozgat sandıkları patlatacaktır, ben buna inanıyorum.

Çünkü biz buradan sadece Belediye Başkanı seçmeyeceğiz, bu seçimin farklı bir özelliği var; aynı zamanda Yozgat sandıklarında AK Parti'ye verilen oy diğer partilere de bir ders olacaktır. Onun için şimdi onlar bu şekilde çalışıyor. Ben inanıyorum ki benim hanım kardeşlerim de kapı kapı dolaşacaklar, gençler kapı kapı dolaşacaklar, ana kademe kapı kapı dolaşacaklar ve sizler doğruyu anlatacaksınız, sizler hizmetlerimizi anlatacaksınız, sizler eserlerimizi anlatacaksınız.

Kardeşlerim, soruyorum; şu kızlarımıza ne çileler çektirdiler. Benim 4 çocuğum var 2 erkek, 2 kız, kızlarım bu çileyi çekti, bu sıkıntıyı çekti. İmam hatipte okumalarına rağmen derse giremediler, bunu yaşadılar. Ve bu yavrularım üniversiteye gidemediler bu ülkede, çünkü onlara dediler ki; öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya. Bu muameleyi yaptılar. Kardeşlerim, geldik, ama sabırla geldik, dikkatli geldik ve sabrın sonu selamettir dedik. Şimdi artık başörtülü olarak yavrularımız üniversitelere giriyor mu? İmam hatiplere giriyor mu? Devlet dairesine giriyor mu? Sabrın sonu selamettir. Mesele bu.

Ama şimdi sizden ben başka bir şey istiyorum. Çok çalışacaksınız, çok gayret edeceksiniz. Evvel Allah üniversiteleri de katsayılarını yok zaten, artık istediğiniz yere, en ideal yerlere de gireceksiniz. Ve bir şey daha istiyorum sizden; dershaneleri kaldırıyoruz, dershaneleri kaldırıyoruz. Devletin okulları var mı?

Var. Öyleyse dershane niye? Bizim vatandaşlarımızı hep bir meta olarak gördüler, sürekli söğüşlediler, orada çünkü büyük rant vardı, yılda 1 milyar dolar. Bu rant kaybedilir mi? Tabii bundan dolayı adımlar atıldı. Ve şimdi biz bütün imkanları seferber ettik. Size dedik, 2015’in Eylül’üne kadar müsaade, 2015’in Eylül’üne kadar okula açarsanız açarsınız, ama artık dershane bitiyor. Ve biz devlet olarak hafta sonlarında da yavrularımıza istedikleri takdirde ücretsiz olarak okullarında kursları da vereceğiz.

Kardeşlerim, emeklilerin maaşlarında yüzde 200’den yüzde 766’ya kadar değişen oranlarda zam yaptık. Ziraat Bankasını emekliye, işçiye, çiftçiye, sanayiciye destek veren bir banka konumuna yükselttik. Yüzde 59 faizle Ziraat Bankası çiftçiye kredi veriyordu, şimdi yüzde 5. Nereden nereye?

Halk Bankası yüzde 46’yla, yüzde 46 faizle ne yapıyordu, kredi veriyordu. Şimdi yüzde 5. Evet, biz buyuz, ezdirmedik faize biz milletimizi, devamlı düşürdük. Ve şimdi gerektiğinde emeklinin evine gidip orada kendisine banka maaşını tıkır tıkır ödüyor.

Ama ben burada bir şey söyleyeceğim; geçtiğimiz günlerde bir gazetede, hem de birinci sayfada bu Ziraat Bankası’yla ilgili bir haber çıktı, belki duydunuz, belki duymadınız, söyleyeyim. Ziraat Bankası Bosna Hersek’te de çiftçiye sıfır faizle kredi veriyormuş. O beyefendiler, faiz lobisi ne dediler biliyor

(4)

musunuz? Ziraat Bankası’nın sıfır faizli kredi vermesinden biz rahatsız olduk dediler. Güya yaptıkları o haberle Ziraat Bankasını bazı ülkelere şikayet ediyorlar. Dedikleri aslında şu: Bakın bir Türkiye bankası gelmiş, Bosna Hersek’te çiftçiyi destekliyor diyorlar. Kendi ülkelerinin milli bankasını, kendi ülkelerini kendi akıllarınca uluslararası kamuoyuna şikayet ediyorlar. Sadece Ziraat Bankası değil, aynı şeyi Halk Bankası’na yapmadılar mı? Aynı şeyi Halk Bankası’na da yaptılar. Bütün bu saldırıların hepsi geçiyor.

Milli kurumumuz İstihbarat Teşkilatımıza saldırmadılar mı? Saldırdılar, o da geçiyor, hiç endişe etmeyin.

Milli değerlerimize saldırdılar, milli birlik ve kardeşlik projemize saldırdılar. Kim yapıyor bunları?

Devlete sinsice sızmaya çalışan, devlet içinde devlet olmaya çalışan, birtakım uluslararası çevrelerin maşası olan ihanet içindeki bir örgüt yapıyor.

Peki bu örgütün yanında kim var? Bu örgütün yanında CHP var. Bu örgütün yanında MHP var, bu örgütün yanında Geziciler var. Bu örgütün yanında Türkiye’deki her türlü marjinal sol örgüt, terör örgütleri var. İşte bu paralel örgüt CHP’yi, MHP’yi, diğer örgütleri arkasına vagon yapmış, uçuruma doğru hızla ilerliyor. Bu örgütün liderinin ses kayıtlarını dinlediniz mi? Dinlediniz mi? Uganda’dan ananaslar gelip gidiyor. Bu ananaslardan haberiniz oldu mu? Manavda satılan ananas değil ha,

bunların cinsi başka. Tespihler gelip gidiyor. Bazı iş adamlarıyla, bazı medya patronlarıyla al gülüm-ver gülüm ilişkiler kuruluyor. Hazreti Peygamberi Miraç’tan indirip kamyonete bindirecek kadar ahlaksızca, edepsizce senaryolar yazılıyor. İşte CHP ve MHP böyle bir örgütün arkasına katılıyor, böyle bir örgütün oyuncağı haline geliyor.

Belli ki bu paralel örgüt elindeki ses kayıtlarıyla, elindeki görüntü kayıtlarıyla CHP’nin, MHP’nin

yönetimini kendi kuklası haline getiriyor. Aynı şeyi Sayın Baykal’a yapmadılar mı? İşte bu örgüt yaptı.

CHP’nin diğer bir Genel Başkan Yardımcısına yapmadılar mı? Bu örgüt yaptı. Biz engelledik. MHP’ye yaptılar, biz engelledik; ama kıymetimiz bilinmedi. Ama şimdi internet yasasını bunun için çıkarıyoruz, yine anlamak istemiyorlar. Varın anlamayın, biz çocuklarımızı, genç kuşaklarımızı bu ahlaksız yayınları engellemek için bu adımı attık.

Kardeşlerim, bu yola kararlı bir şekilde devam ediyoruz, devam edeceğiz. Çünkü, yola çıkarken ne dedik? Durmak yok, yola devam dedik, aynen böyle devam edeceğiz.

Kardeşlerim, bakınız bu geçi olaylarında birçok şeyler yaşandı. Dolmabahçe’de Bezmiâlem Valide Sultan Camiini nasıl kullandıklarını o esnada gördünüz. Kardeşlerim, bir yerden düğmeye basılıyor.

CHP ve MHP aynı konuyu gündemlerine taşıyorlar. Şimdi ben buradan, Yozgat’tan MHP’nin Genel Başkanına soruyorum, daha önce sordum cevap vermedi, şimdi bir daha soruyorum; Ey Bahçeli, Gezici vandalları, anarşistleri, teröristleri, marjinal sol grupları savunmak sana mı kaldı? Gezi olaylarını, o şehirleri yakan yıkan, duvarlara hakaretler yazan edepsizleri savunmak sana mı kaldı? Zulüm

1453’te başladı diye duvarlara yazılar yazılan o hainleri savunmak ey Bahçeli, sana mı kaldı?

Başörtülü bir kızımıza yapılan saldırıyı savunmak, bunun avukatlığını yapmak ey Bahçeli, sana mı kaydı? Bu nasıl bir milliyetçilik anlayışı, bu nasıl bir tarih anlayışı, nasıl bir ecdat anlayışı?

Hatırlayın 2011 seçimlerinde kendilerine şantajlar yapıldı. Kardeşlerim, onun öncesinde 2010 yılında aynı şekilde bunlar CHP’ye yapıldı. Bir tuzak kuruldu ve CHP işte bu Genel Müdür böyle getirildi. İşte şu anda da CHP’ye aynı şantaj yapılıyor. Bu şantajı bize de, AK Parti’ye de yapmaya çalıştılar ve çalışıyorlar. Ama biz buna boyun eğmedik, eğmiyoruz ve eğmeyeceğiz. Bu ülkeyi o ses kayıtlarına, o şantaj çetesine teslim etmeyeceğiz. Dik duracağız, ama diklenmeyeceğiz. Demokrasiyi, milli iradeyi, istiklalimizi, hürriyetimizi namusumuz-şerefimiz gibi muhafaza edeceğiz.

Şu anda işte şu Yozgat tam 30 yıl terörün en büyük acılarını çekti. Ah benim Yozgatlı kardeşim.

Yozgat’ta kına yakılarak, arkalarından dualar edilerek nice ana kuzusu askere yollandı. 30 yıl boyunca o ana kuzuları, o yiğitler, kahramanlar şehitlik mertebesine ulaşarak ay-yıldızlı bayrağımızın sarılı olduğu tabutlarda Yozgat’a geldiler, öyle mi? Nice ocaklar söndü, nice anneler oldukları yere yığılıp kaldı. Nice babanın ciğeri yandı, yüreği yandı. İşte biz 30 yıl devam eden bu terörün inşallah şu anda

(5)

sonuna geliyoruz. Şimdi buradan soruyorum; 1 yılı aşkın bir süredir Yozgat’a, diğer 80 vilayete acı haber gitmiyor. Ülkemizin 780 bin kilometrekaresinde hamd olsun barış havası, huzur havası, bahar havası yaşanıyor. İşte bu paralel örgüt ve onun esaret altına aldığı kalemler bu barıştan, bu bahardan, bu huzur ve kardeşlik ortamından çok rahatsızlar. Çünkü bunlar kandan besleniyor. Doğuya,

Güneydoğu’ya gidiyor terör örgütüne silaha sarılın diye çağrı yapıyorlar. Batıya, kuzeye, güneye, Orta Anadolu’ya geliyor, buradaki vatandaşımı kışkırtmaya çalışıyor. Kan akmıyor olmasından çok

rahatsızlar, gözyaşı akmıyor bundan çok rahatsızlar. Türkiye büyüyor, Türkiye gelişiyor, Türkiye kalkınıyor, Türkiye zincirlerini kırıyor; bundan çok rahatsızlar.

Biz buna boyun eğmeyeceğiz. Benim aziz milletim bu tuzağa aldanmayacak, bu tuzağı inşallah alt-üst edeceğiz. Bakın burada sadece AK Parti’ye gönül vermiş kardeşlerime değil, CHP’ye, MHP’ye, diğer tüm partilere gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum; milli değerlerimize, milli kurumlarımıza yapılan saldırıyı lütfen görün, ekonomimize yapılan saldırıyı lütfen görün. Büyük Türkiye ideallerine yapılan saldırıyı lütfen görün. Sergilenen ihaneti, sergilenen alçakça tavırları, şantajı, kumpası lütfen görün. 17 Aralık’tan bugüne kadar yapılanların tamamı Türkiye’ye zarar veren, Türkiye düşmanlarını da

sevindiren girişimlerdir. İşte 30 Mart, yeni bir istiklal mücadelesinin zafer günüdür.

Sevgili Yozgat, sevgili Yozgatlı kardeşlerim; kim ne derse desin karar 30 Mart’ta sizindir, siz

vereceksiniz kararı. Yeni Türkiye idealinin, büyük Türkiye idealinin güç kazanacağı gündür 30 Mart.

Onun için çok çalışmaya var mıyız? Çok gayrete var mıyız? Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Evet, sandıklarda sandık müşahitleri olarak, sandık kurulu üyeleri olarak birçok oyunlar oynanabilir, bu oyunlara siz müsaade etmeyeceksiniz. 30 Mart, milletten aldığı güçle Türkiye’nin 2023 hedeflerine kararlılıkla ilerleyişinin teyit edileceği gündür. Şimdi ben Yozgatlı kardeşime tekrar soruyorum; öyle bir cevap verin ki tüm Türkiye duysun. Ama burada önce şu Boğazlıyan’a bir sesleneyim. Boğazlıyan, artık sizden Boğazlıyan’ı istiyoruz, tamam? Tüm ilçeler, Yozgat’ta gümbür gümbür AK Parti’nin o ampulüyle aydınlanmalı.

Hazırız değil mi? Yozgat, milli iradeye sahip çıkıyor muyuz? Demokrasiye sahip çıkıyor muyuz?

Kardeşliğe sahip çıkıyor muyuz? Büyük Türkiye’ye, yeni Türkiye’ye sahip çıkıyor muyuz? Bizimle misin Yozgat? Birlikte miyiz Yozgat? 30 Mart’ta mührü AK Parti’ye basıyor muyuz Yozgat? Maşallah, bu iş bitmiştir Allah’ın izniyle. Allah sizlerden razı olsun.

Sevgili kardeşlerim, sevgili Yozgatlılar; muhalefetin gündeminde iftira var, muhalefetin gündeminde çamur var, dedikodu var, kirli itham ve hakaretler var. Muhalefetin siyaseti unutmayın esersizlik siyasetidir. Onlar tarihleri boyunca hep engellediler. Bugün de engellemenin, yavaşlatmanın, yıkmanın ve tahrip etmenin peşindeler. Ama bizim siyasetimiz eser siyasetidir.

Kardeşlerim, fazla bir şeye gerek yok. Siz eserlerle konuşacaksınız. Onlar neyle konuşacak? Ya bunların dikili ağacı var mı?

Şimdi bakın İstanbul’a üçüncü köprü yapılıyor değil mi? Bu CHP’liler onu durdurmak istediler. Şimdi her iki tarafta, Asya ve Avrupa Yakasında kuleler 250 metreye ulaştı. Dünyanın sayılı asma köprüsü olacak ve 4 gidiş-4 geliş, ortasından da tren gidecek. Evet, evet biz alışılmışı değil farklılığı ortaya koyarız. Bakınız Marmaray bitti mi? Biz Marmaray’la konuşuruz. 153 yıllık hayal. Ecdadımız

Abdülmecid’in adımını attığı, hayalini kurduğu, ama torunları olarak bizim de gerçekleştirdiğimiz. Bak geçenlerde İstanbul’da iki gün ağır sis vardı, siz. Ne oldu? Marmaray çalıştı, günde 300 bin yolcu taşıdı, 300 bin. Ama bu CHP’nin, MHP’nin aklı bunlara basmaz. Milliyetçilik bu ya, lafla milliyetçilik olur mu?

Biz hizmet milliyetçiliği yapıyoruz, bunlar laf milliyetçiliği yapıyor, laf. Yozgat, bunu iyi görmelisin.

Bak şimdi önümüzdeki yıl biraz daha güneyinden inşallah çift tüp yine denizin altından otomobillerin geçeceği bir denizin altından aynı şekilde tüp geçit yapıyoruz, 2015’te açılacak. Üçüncü köprü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü de, o da inşallah 22015’te açılacak. Ve dünyanın ilk üçü içinde dev bir

(6)

havalimanını yapıyoruz. Senede 100 milyon yolcu kapasiteli. Ve değerli kardeşlerim, cebimizden bir kuruş çıkmıyor ha, 42 milyar dolar 20 yıllığına yapacaklar, çalıştıracaklar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne teslim edecekler. 2017’de de o açılacak. Milliyetçilik bu.

İstanbul’u İzmir’e bağlıyoruz. İstanbul’u İzmir’e bağlarken, şimdi Kocaeli geçişini yine bir dev köprüyle geçiyoruz. Temellerini attık, denizin dibinde temeller, şimdi denizin üstündeki kuleler yükselecek.

İnşallah Mart ayının 15’inde inşallah Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanımız, hep birlikte oradayız. Biz buyuz, biz eser üretiyoruz.

Sevgili Yozgat, şunu unutmayın: Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri, olay bu, olay bu. İşte dün Konya’daydık, Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanımız, Genelkurmay Başkanımız, bütün kuvvet

komutanları oradaydık. Ve dünyadaki en önemli hava savunma sistemlerinden bir tanesi olan, havadan erken ihbar ve kontrol uçağını Türk Silahlı Kuvvetlerimize teslim ettik. Yıl sonunda iki tane daha teslim edeceğiz, önümüzdeki yıl bir tane daha. Birinin adı Kuzey, biri Güney, biri Doğu, biri Batı ve Türkiye’yi tüm sınırlarıyla yeri geldiği zaman sınır dışında her türlü bu noktada ihbarı yapabilecek ve yönetebilecek, artık buralara geldik.

Anlatılacak çok şeyler var, sizlere dağıtılacak olan kitapçıklarda bunları da göreceksiniz, inşallah artık bu modern uçakların geliştirilmesinde Türkiye’nin mühendisleri buna damgasını vuruyor. Çok sayıda mühendisimiz, teknisyenimiz bu çalışmalarda yer alıyorlar. Ve kısa bir süre önce Hürkuş adını

verdiğimiz bir uçağımızı da yine Türk Silahlı Kuvvetlerimize teslim ettik. Artık kendi helikopterlerimizi yapıyoruz, savaş helikopterlerini yapıyoruz, bu hale geldik. Kendi savaş gemilerimizi yapıyoruz, bu hale geldik.

Yeter mi Yozgat, daha anlatayım mı?

Kitaplar sıralarda ücretsiz olarak veriliyor mu? 205 bin derslik yaptık ya. Cumhuriyet tarihinde yapılanın yarıdan fazlasını biz yaptık. 6 bine yakın konut yaptık şu Yozgat’ta. Milliyetçilik bu.

Bozok Üniversitesini biz açtık.

Nasıl, barajımız nasıl? Bekir Bey, baraj çalışıyor mu? Ne zaman açıyoruz? 2015’te de inşallah barajımız tam manasıyla hizmete giriyor, biz buyuz. Onlar laf üretiyor, biz hizmet üretiyoruz. Fakat Bekir Bey nedense boş durmuyor. Bizi markaja aldı. Tabii Meclis Başkanımız da sağ olsun, o da rahat durmuyor;

tutturdular dediler ki Binali Bey buraya bir söz verdi. Ne dedim bu söz? Bana havalimanı dediler.

İnşallah şu anda konuyla ilgili etüt proje çalışmaları devam ediyor, inşallah Yozgat’ımızı da bu noktada artık yurt dışındaki akrabaların gidişi-gelişi, her şeyi çok daha rahata kavuşacak. İnşallah bunun adımını da atacağız. Sizinle bir el ele olacağız, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Kardeş olacağız.

Hep birlikte Türkiye olacağız.

Hazır mıyız?

Beraber yürüdük biz bu yollarda

Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bana her şey sizi hatırlatıyor, bana her şey sizi hatırlatıyor, bana her şey Yozgat’ı hatırlatıyor.

Gününüz kutlu olsun, geleceğimiz aydınlık olsun. 30 Mart inşallah yeni bir milat olsun.

İnşallah Yozgat’ta sandıkların patlaması lazım, buna var mıyız? Şimdi diğer hemen Bakan, milletvekili arkadaşlarımızı, belediye başkan adaylarımızı hep birlikte alalım.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ve değerli kardeşlerim, şu anda bakın sadece iki kalem 17 katrilyon, bunu da biz ödedik.. Bütün bunlar yolsuzlukların oldukları bir iktidarda

Sevgili kardeşlerim, Bingöl’ün saygıdeğer güzel insanları, 24 Temmuz 2010’da Bingöl’e geldim, biliyorsunuz halk oylamasını startını buradan verdik, ilk toplantıyı

Ben şimdi yeni bir şey söylüyorum, daha önce de söylemiştim, dedim ki; bakın 30 Mart’ta eğer AK Parti sandıklardan birinci olarak çıkmazsa, çünkü siyasette liderlerin

Ona şöyle bir baktığımızda şunu görüyoruz: Gıda tarımda yaklaşık 1,5 katrilyon, orman su işlerinde 1 katrilyon 300 trilyon, İller Bankası olarak 765 trilyon,

Kardeşlerim, biz gelene kadar Zonguldak’a ne kadar bölünmüş yol yapıldı biliyor musunuz..

Şimdi de Mustafa Yel kardeşimizle istiyoruz ki Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Tekirdağ’ın tüm ilçelerine, artık köy yok, mahallerine, beldeler de mahalle,

Şimdi bizim iktidarımıza bu tür çamuru atan Kılıçdaroğlu, soruyorum sana; 12 yıl önce 230 milyar dolar milli geliri olan Türkiye, şu anda 820 milyar dolar milli gelire

Değerli kardeşlerim, şimdi 30 Mart seçimlerine Büyükşehir Belediyesi olarak giriyoruz, inşallah 30 Mart akşamı bu işin sahibi belli olacak ve 31 Mart’tan itibaren artık