• Sonuç bulunamadı

Başbakan Erdoğan ın Kütahya Mitingi nde yaptığı konuşmanın tam metni

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Başbakan Erdoğan ın Kütahya Mitingi nde yaptığı konuşmanın tam metni"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Başbakan Erdoğan’ın Kütahya Mitingi’nde yaptığı konuşmanın tam metni

Şubat 24, 2014 - 10:39:00

Sevgili kardeşlerim, hanımefendiler, beyefendiler; bugün bir kez daha Kütahya’dayız, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Buradan tüm Kütahya’yı, Kütahyalı tüm kardeşlerimi selamlıyorum. Altıntaş’a, Aslanapa’ya,

Çavdarhisar’a, oradaki kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum. Kuruluşun ilçesi, Osmanlı’nın kuruluşuna şahit olan Domaniç’i selamlıyorum. Zaferin ilçesi, istiklal mücadelemizin ilçesi, şehitler diyarı Dumlupınar’ı selamlıyorum. Emet’e, Gediz’e, Hisarcık’a, Pazarlar’a, Simav’a, Şaphane’ye, Tavşanlı’ya gönülden selamlarımı iletiyorum.

Başta Dumlupınar’daki şehitliğimizde şehitlerimiz olmak üzere istiklal savaşımızın şehitlerini, aziz şehitlerimizi buradan bir kez daha rahmetle yad ediyor, Allah onlardan razı olsun diyorum.

Kardeşlerim, Kütahya her zaman olduğu gibi bizim gururumuz. Kütahya, bu aziz milletin gurur şehri.

Kütahya, bir Osmanlı şehri. Kütahya, Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna şahitlik etmiş, kuruluşa ev

sahipliği yapmış bir şehrimiz. Kütahya, aynı zamanda istiklalin, İstiklal Savaşımızın, büyük zaferin şehri.

Kütahya emeğin şehri. Kadim bir tarih ve medeniyet şehri. Kütahya, alimlerin, şairlerin, devlet adamlarının şehri. Bir kez daha bu şehirde bulunmanın, bu havayı teneffüs etmenin, şu coşkuyu sizlerle beraber yaşamanın gururunu duyuyorum.

Kardeşlerim, 1946 seçimlerinde merhum Menderes hem Aydın’dan, hem Kütahya’dan milletvekili olmuştu. Sandıkta kazananlar kağıt üzerinde kaybediyorlardı. Merhum Adnan Menderes, Berrin Hanıma telefon ediyor; seçimi kaybettik diyor, Aydın’a geri dönüyoruz diyor. Berrin Hanım ise şu cevabı veriyor: Hayır dönmüyoruz, seçimi Kütahya’da kazandın, hayırlı olsun diyor. Maalesef 27 Mayıs 1960’da o meşum darbe yapıldığında Menderes yine Kütahya’daydı ve burada derdest edildi. Bu acı tecrübeye rağmen Kütahya umudunu yitirmedi, mücadele azmini yitirmedi. Kütahya her zaman demokrasinin, milli iradenin yanında oldu. Kütahya, 3 Kasım seçimlerinden itibaren AK Parti’yi destekledi. AK Parti’ye her zaman rekor düzeyde oy verdi. Bizler de var gücümüzle sizler için hizmet ürettik, eser ürettik. Bakın Kütahya’nın en büyük mahallesinin adı Vefa Mahallesidir, biliyorsunuz değil mi, Vefa Mahallesi. Kütahya, vefa nedir çok iyi bilir. Bizler de vefayı çok iyi biliriz. Siz demokrasinin, milli iradenin arkasında durdunuz, bize yetki verdiniz, bize görev verdiniz. Bizler de sizlere hizmet etmenin, size hizmetkar olmanın o emsalsiz gururunu yaşadık ve yaşıyoruz.

Şimdi bakın değerli kardeşlerim, 30 Mart’ta sadece belediye başkanlarını seçmekle kalmayacak, demokrasiye ve milli iradeye sahip çıkacağız. Var mıyız buna? Var mıyız buna Kütahya? 30 Mart’ta yeni bir istiklal mücadelesinin zaferine hep birlikte ulaşacağız. 30 Mart’ta bu ülkenin millet tarafından idare edildiğini, egemenliğin millete ait olduğunu herkese bir kez daha göstereceğiz. Zira 1950 yılından beri bu ülkede bir mücadele var. Medya, iş adamları, elitler, seçkinler, çeteler, onlarla birlikte CHP ve statüko partileri bu ülkeyi sadece biz yönetiriz diyorlar, biz ne dersek o olacak diyorlar. Bu ülkeye istikameti biz veririz, bu ülkenin rotasını biz çizeriz diyorlar. Bunun gerçekleşmediği

zamanlarda darbe yaparak Başbakan, bakan idam ederek, demokrasiyi rafa kaldırarak ülkeyi kaosa, istikrarsızlığa, anarşiye sürükleyerek demokrasiyi ve milli iradeyi tehdit ediyorlar. Ama biz farklı bir şey söylüyoruz, çok farklı bir şey söylüyoruz; merhum Menderes ne demişti, “Yeter söz milletindir”

demişti. Biz AK Parti olarak ne dedik? Yeter söz de, karar da milletindir dedik. 12 yıl boyunca böyle

(2)

geldik. Sevgili kardeşlerim, 12 yıl boyunca ülkenin idaresinde sizler söz sahibi oldunuz, öyle mi? Birileri girdi mi devreye? Girmedi. Siz karar verdiniz, siz bize istikamet verdiniz, biz de sizin verdiğiniz

istikamette yürüdük. Üç genel seçimde, iki yerel seçimde, iki halk oylamasında sizin huzurunuza çıktık.

Her seçimde bize güçlü destek verdiniz. Politikalarımıza, icraatlarımıza evet dediniz. Bize, durmak yok… Durmak yok… Ve bizler Aşık Veysel gibi; uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece dedik, gideceğiz gündüz gece.

İşte bundan rahatsız olanlar, milletin karar vermesinden, milletin yetkili olmasından, milletin ülkeye istikamet çizmesinden rahatsız olanlar, kardeşlerim bir tuzak kurarak milletin iradesini yıkmak ve yıpratmak istediler. Önce Gezi olaylarını çıkardılar. Hiç endişe etmeyin, dik duracağız, dikleşmeyeceğiz.

Sokaklara döküldüler, cam-çerçeve kırdılar, insanları tehdit ettiler, hakaretler yağdırdılar. Türkiye’de huzuru ve istikrarı bozmak istediler. Türkiye’yi dünyaya olumsuz göstermek istediler. Türkiye

ekonomisine darbe vurmak istediler. Orada başarısız olunca, bu kez de 17 Aralık darbe girişiminde bulundular. Yine milleti, milli iradeyi hedef aldılar. Milletin seçtiği AK Parti’yi, milletin Hükümetini hedef aldılar. Paralel yapı, paralel devlet, 17 Aralık, 25 Aralık ve bunlar bir istismar siyasetiyle bunu yaptılar.

Ne yazık ki bunlarda takiye var, bunlarda yalan var, bunlarda nifak var, bunlarda fitne var. Ve ne yazık ki bunlar bu ülkede kendi inançlı kardeşlerine beddua edecek kadar ileri gittiler. Onların bedduası karşısında biz ne dedik? Bedduaya lanet, duaya davet dedik; farkımız bu işte, farkımız bu. Ve çok enteresan bir kampanya sürdürüyorlar. Dün Yozgat’taki miting görünce rahatsız olmuşlar herhalde.

Uluslararası medyayla yandaşlar ya ve çok enteresan sosyal medya, bu yandaş medya. Yaptıkları şey şu: Oradaki o kalabalık, o kitle onları rahatsız etmiş ve ne diyorlar biliyor musun? Başbakanı protesto için bekleyenler diyorlar. Yarın Kütahya’yla ilgili de böyle bir haber çıkarsa şaşmayın. Ne yaparlarsa yapsınlar, 30 Mart’ta sandıklarda bunlara gereken dersi vereceğiz inşallah. Bunlar milli kurumlarımızı, ekonomiyi, milli birlik ve kardeşlik projemizi hedef aldılar, işte biz bu oyunu bozduk, dik durduk, eğilmedik, taviz vermedik ve sizin emanetinizi koruduk, şimdi sıra sizde. 30 Mart’ta sandığa giderek bu statüko partilerine, bu paralel örgütlere, Türkiye düşmanlarının maşası haline gelmiş bu kuklalara cevabı siz vereceksiniz. Hanım kardeşlerim, kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Gençler, kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Ana kademe kapı kapı dolaşmaya var mıyız?

Sizin de kapılarınıza geldiler mi? Bu ara bazı ablalar kapı dolaşıyormuş, size de geldiler mi? Ne diyorlar?

Onlara ne deyin biliyor musunuz, biz şu anda devletimizin, Hükümetimizin bize yaptıklarını görüyoruz.

Ve siz görmüyorsanız bu konuda söyleyecek hiçbir şeyimiz yok. Ama biz şunu biliyoruz: Sadece Kütahya’ya AK Parti iktidarının şu 11 senede yaptığı yatırımın toplam tutarı ne biliyor musunuz? 6 katrilyon. A’dan Z’ye eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ulaşım, enerji, bütün bunlar 6 katrilyon. Bugüne kadar acaba Kütahya’ya bu tür yatırımlar gelmiş miydi? Siz bize bu aklı vermeyi bırakın da, eğer kurabiliyorsanız gidin partinizi kurun meydanlara çıkın; bunlara bunu söyleyin, bunlara bunu söyleyin.

Hep bir ağızdan milli iradeye saldırı düzenleyen medyaya karşı 30 Mart’ta son manşeti siz atacaksınız, siz.

Kardeşlerim, sizin manşetinizden daha güçlü manşet yok, en güçlü manşet sizin manşetiniz. Ve 30 Mart’ta unutmayın sadece belediye başkanı seçmeyeceksiniz, 30 Mart’ta paralel örgütün oyuncağı olan CHP’ye, paralel örgütün oyuncağı olan MHP’ye siz ders vereceksiniz.

Allah aşkına şu MHP’ye bakar mısınız ya, CHP ile kol kola girmiş. Adaylarının uygunsuz görüntülerini yayınlayan, adaylarına şantaj yapan o paralel örgütle kol kola giriyor.

Değerli kardeşlerim; CHP’nin Genel Başkanının o uygunsuz resimlerini yayınladıkları zaman yarım saatte onları kaldırtan bendim. Neden? Çünkü bizim kültürümüzde bu yok, bizim değerlerimizde bu yok. CHP’nin şu andaki Genel Başkan Yardımcılarından bir tanesinin aynı şekilde. MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı, Grup Başkanvekili neyse onların aynı şekilde biz kaldırttık. Şimdi el ele, kol kola dolaşıyorlar. Sokakları ateşe veren, zulüm 1453’te başladı diyen, başörtülü kızımıza saldıran, bira şişeleriyle Türkiye Cumhuriyeti yazan, bayrağımızı ateşe veren bu Gezicilere MHP sahip çıkıyor. Bu

(3)

CHP, bu MHP iradelerini emanete vermiş durumdalar, kiraya vermiş durumdalar. Bu paralel örgüt elindeki ses ve görüntü kayıtlarıyla bu CHP ve MHP’yi şu anda teslim almış durumda. CHP ve MHP kendi iradesiyle hareket etmiyor ha, kendileri politika belirleyemiyor. Paralel örgüt…

Doğrusu ben bu hanım kardeşlerimin heyecanına söyleyecek söz bulamıyorum, Allah onlardan razı olsun diyorum. Beyler, aynı heyecanı sizin de ortaya koymanız lazım.

Paralel örgüt bunların önüne ne atarsa onunla idare ediyorlar. Paralel örgüt, yolsuzluk iftirası atıyor, CHP ve MHP ona sarılıyor. Paralel örgüt, Kabataş’taki çirkin saldırıyı çarpıtıp bunlara veriyor, bu CHP-MHP onunla idare ediyor. Paralel örgüt Türkiye’yi yurt dışında karalıyor, ülkeye ihanet ediyor, bu CHP-MHP onlara destek veriyor. İşte bu oyunu siz bozacaksınız, siz. Bu tuzağı siz alt-üst edeceksiniz.

Biz milletiz diyeceksiniz. Bu ülkenin sahibi biziz, bu ülkeye istikameti biz çizeriz diyeceksiniz. Hiç endişe etmeyin, hiç endişe etmeyin.

Sevgili kardeşlerim, sevgili Kütahyalılar; bakın burada, Kütahya’da bir noktayı özellikle dikkatlerinize sunmak istiyorum. 12 Haziran seçimlerinde Kütahya yüzde 65 gibi çok yüksek bir oy oranıyla AK Parti’ye destek verdi. Siz sandığa gittiniz, mührü AK Parti’ye bastınız. Bizim adaylarımız milletvekili olup Meclis’e geldiler. Ancak sizden yetki alanlar, sizin AK Parti’ye bastığınız mühürle milletvekili olanlar gittiler başka yerlerden emir aldılar, talimat aldılar. Belki de tehdit edildiler. Belki de onlar da dinlendi, belki de onlara şantaj yapıldı, AK Parti’den istifa ettiler. Bunlar sadece AK Parti’ye değil kendilerine verilen oya, kendilerine oy veren millete, Kütahya’ya da ihanet ettiler.

İşte ses kayıtlarında çıktı, bunlara ne diyorlar? Tuzluk. Ses kayıtlarında çıktı ya, ben söylemiyorum.

Tuzluk, yani nereye koyarsan orada durur. Bir el gelir bir yerden alır bir yere koyar, tuzluk gibi bunların sesi çıkmaz. İradeleri yoktur, talimat alır, emir alır öyle hareket ederler.

Şimdi burada bir şey daha söyleyeceğim; 17 Aralık darbesi eğer başarıya ulaşsaydı, eğer biz dik durmasaydık bu tuzluklar gidecek, yeni bir parti kuracak ya da AK Parti’yi bölecek, Türkiye’yi

istedikleri gibi tanzim edeceklerdi. İşte biz buna izin vermedik. Bu süreçte AK ile kara ortaya çıktı. Bu süreçte iradesi olanla tuzluk olan ortaya çıktı. Bir zamanlar birileri de ne diyordu biliyor musunuz?

Taksim Meydanına 4 ayaklı eşeği koysam milletvekili seçtiririm diyordu. Evet, bu ülkeyi böyle idare ettiler. Ama biz öyle bakmadık. Biz adam gibi adam arıyoruz dedik. Ama biz de yanılmışız, biz de yanılmışız, maalesef.

Kardeşlerim, işte 30 Mart’ta bu tuzluklara emir ve talimat verenlere, bunların yol arkadaşı CHP ve MHP’ye de siz cevap vereceksiniz.

Sevgili kardeşlerim, kimin gündeminde nelerin olduğuna özellikle dikkat etmenizi sizlerden rica ediyorum. Bu CHP’nin, bu MHP’nin onlarla birlikte yol yürüyenlerin gündeminde yıkmak var, tahrip etmek var, dedikodu var, iftira var. Bizim gündemimizde ise yapmak var, inşa etmek var, imar etmek var.

Kardeşlerim, onların siyaseti esersizlik siyaseti, bizim siyasetimiz eser siyaseti. Kardeşlerim, Allah aşkına ben burada, Kütahya’da, şu anda ekranları başında bizi izleyen tüm vatandaşlarıma

sesleniyorum; Allah aşkına bu CHP, bu MHP bu ülkede bugüne kadar bir dikili ağaçları var mı, bir sorun ya. Şimdi Kütahya’da bunlar hangi yüzle sizin karşınıza geliyorlar merak ediyorum. Bunların tek

malzemesi var, iftira, hakaret, karalama, başka bir şey yok. Bakınız kardeşlerim, bu millet bu ülkeye çok partili hayatta CHP’ye hiç iktidar verdi mi? Verdi mi? Yine vermez. Niye? Çünkü, CHP’nin

değerleriyle benim milletimin değerleri birbirine uymuyor, uymuyor. Şimdi tabii yerel seçim, bu yerel seçimde başka oyunlar oynuyorlar. Aynı şey MHP, o da aynı. Yapacağı bir şey var mı? Yok. Sadece o da laf milliyetçiliği yapıyor. Bakın değerli kardeşlerim, biz bu ülkede iktidarı kimden aldık?

MHP-DSP-ANAP’tan aldık öyle mi? (“Evet” sesleri) Şimdi ben size bazı deliller vereceğim, yani bunların

(4)

üzerinde düşünelim, burada bir tuzağa aman ha düşmeyelim.

Bakınız değerli kardeşlerim, çok enteresan. Biz görevi devraldığımızda Türkiye’nin milli geliri neydi biliyor musunuz? 230 milyar dolar. Şimdi 800 milyar dolar. Bakınız 79 senede 230 milyar dolar, şurada biz 10 senede değerli kardeşlerim, bunu 800 milyar dolara çıkarttık, farkımız bu. Adama sormazlar mı ya, 3,5 sene siz iktidar oldunuz, ya 3,5 senede ne yaptınız? 5 sene yetki verdi ona millet değil mi? 3,5 sene kalabildiler, kaçıp gittiler. Ey MHP, ey MHP’nin başındaki zat niye kaçıp gittin, niye 5 seneyi doldurmadın? Çünkü bunların devlet idare etmek, milleti yönetmek gibi bir kabiliyetleri yok.

Bitmedi, bak Ziraat Bankası görev zararı gidiyordu, Halk Bankası gidiyordu, Vakıfbank çöküyordu: Bu üç bankayı biz bu zararlardan aldık, 42 milyar dolar zarardaydı. Şu anda bunu Balkanlar’ın, Avrupa’nın en karlı bankaları haline getirdik. Ziraat Bankası MHP’nin iktidarında benim çiftçime yüzde 59 faizle kredi veriyordu, şimdi yüzde 5. 59’dan 5’e. Halk Bankası yüzde 46’yla, 46 faizle esnafıma kredi veriyordu, şu anda yüzde 5.

Değerli kardeşlerim, aramızdaki fark bu. Bakınız devletin borçlanma faizi neydi biliyor musunuz?

Yüzde 63. Şimdi tek haneli rakamdayız. Bak nereden nereye…

Şu anda size şunu da söyleyebilirler: Türkiye borçlu. Söylüyorum, yalan söylüyorsunuz. Biz görev geldiğimizde ey MHP, milli gelire oranı kamu net borç stokunun yüzde 73’tü, yani 100 liranın 73 lirası borçtu. Şimdi 100 liranın 35 lirası borç. Nereden nereye… Daha başkasını söyleyeceğim size. Bakınız Kütahya’nın güzel insanları şuna dikkat edin, çok anlamlı bu: Biz göreve gelene kadar 79 senede Türkiye’de 6100 kilometre bölünmüş yol yapıldı. Biz 11 senede gençler dikkat edin, 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Bu MHP, bu CHP bizimle yarışabilir mi? Şurada, Kütahya’da bir havaalanı yoktu.

Askeri havaalanı eh biliyorsunuz. Afyonkarahisar öyle, Uşak öyle. Dedik ki; biz burada bir müşterek havalimanı yapalım. Ne yaptık? Zafer Havalimanını yaptık. Söz verdik yaptık. Şu anda hep beraber bundan ne yapıyoruz, istifade ediyoruz.

Göreve geldik, Türkiye’de 26 tane havaalanı vardı, havalimanı 26 tane. Şu anda değerli kardeşlerim, Türkiye’de havaalanı ve havalimanı sayısı ne oldu biliyor musunuz? 52.

Kardeşler, Kütahya; bizim gündemimizde proje noktasında sıkıntı yok, bizim küresel ölçekte

projelerimiz var. İşte İstanbul’da şimdi biliyorsunuz üçüncü havalimanını yapıyoruz. Yılda 100 milyon yolcu kapasiteli havalimanı. Bunu nasıl ihale ettik biliyor musunuz? 46 milyar dolara. Ama devletin cebinden 1 kuruş çıkmıyor. 20 yıl çalıştıracaklar. Gençler; 20 yıl sonra devlete teslim edecekler.

Utanmadan, sıkılmadan yolsuzluk diyorlar. Bunlarda utanma yok, bunlarda ar yok. Kalkıp bu işi yapacak olanları yolsuzlukla suçlamaya kalkıyorlar.

Kardeşlerim, bunlar milliyetçiyiz diyorlar değil mi? Bunlar laf milliyetçisi, laf. Bizim ecdadımız, Abdülmecid hayal etmiş, neyi? Denizin altından Marmaray’ı. Yapabildiler mi? Biz geldik yapacağız dedik. Yaptık mı? Allah’tan Marmaray’ı görmediler, denizin altında olduğu için görmediler, onu da engellemeye kalkarlardı. Arada sırada orada çıkan arkeolojik bazı şeyler sebebiyle önümüzü kesmeye çalıştılar, ama er veya geç yapacağız dedik bitirdik. Bakın geçenlerde iki gün İstanbul’da ağır sis oldu.

O siste Marmaray devreye girdi ve raylı sistemle günde 300 bin kişi taşındı. İş bilenin, kılıç kuşananın.

Şimdi biz Marmaray’ın güneyinde bir tane daha denizin altından tüp geçit yapıyoruz. Oradan da otomobiller gidip gelecek. Ne zaman bitiyor? Önümüzdeki yıl da onu bitiriyoruz. Allah’tan onu da görmüyorlar ha, onu da görse onun da önünü keserler. Fakat şimdi bir de üçüncü köprüyü yapıyoruz, Yavuz Sultan Selim köprüsünü yapıyoruz. Ve Yavuz Sultan Selim Köprüsünün kuleleri 250 metre yükseldiler. Ve dünyanın şu anda en önemli asma köprüsü olacak. Bu köprünün 4 gidişi var, 4 gelişi var, ortasından da raylı sistem geçiyor, yani tren geçiyor. Niye bunlar? Asıl hizmet milliyetçisi biziz. Biz sizlerle gurur duyuyoruz, biz sizlerle gurur duyuyoruz. Kütahya bunlardan nasibini niye almasın?

(5)

Kardeşlerim, bizim gündemimizde okullar var, hastaneler var, barajlar var, enerji hatları var, enerji santralleri var. İşte Akkuyu’da bir tanesi başladı. Şimdi Japon Başbakanı Sayın Abe ile görüştük, Sinop’ta da ikincisini başlıyoruz; biz buyuz. Bizim gündemimizde Filistin var, Mısır var, Suriye var, Somali var, Myanmar var, Afganistan var, Bosna var. Bizim gündemimizde uçaklar var, imal ettiğimiz tanklar var, helikopterler var, insansız hava araçları var, zırhlı araçlar var, kendi tasarladığımız, imal ettiğimiz piyade tüfekleri var, gemilerimiz var. Kardeşlerim, bizim hayallerimiz var, hedeflerimiz var, biz büyük düşünüyoruz. Onun için de 2023 farklı bir Türkiye olacak.

Kardeşlerim, bakınız, gençler, şu yavrularımıza bakıyorum ben. Anneler, babalar sizlere sesleniyorum;

bu ülkede kızlarımızı okullara başörtülü olarak gönderebiliyor muyduk? Ya bizim başörtülü-başı açık diye bir derdimiz olabilir miydi? Şimdi ben bir babayım, bir aile reisiyim. MHP’nin başındaki zat rahatsız olmuş, söyledim ya, çoluk çocuk nedir bunun kadrini bilmez dedim. Ondan sonra bana kalkıyor başka yerden örnek veriyor, Gazi Mustafa Kemal’i veriyor. Gazi Mustafa Kemal çoluk sahibi olmuştu da, çocuk sahibi olmamıştı, onu da git iyi öğren, onu da git iyi öğren. O nasip meselesi, ayrı bir şey, ama bunu da iyi öğren. Fakat illa da böyle bir şey var veya yok veya olması lazım, bunun iddiasında değilim. Evlenmemiş de olabilirsiniz, ayrı bir mesele. Ama sen ailenin kadri kıymetini bilmezsin, çünkü o ayrı bir şey. Baba olmak, anne olmak ayrı bir şey. Evlat-anne ilişkisi ayrı bir şey.

Dolayısıyla, burada ben 4 çocuk babası olarak yavrularımın çektiği o çileyi biliyorum. Erkek evladıma katsayı uyguladılar, yüksek puan aldığı halde Türkiye’de gitmesi gereken o üniversiteye gidemedi. Kız çocuklarım başörtülü olduğu için, imam hatip mezunu oldukları için onlar da üniversiteye gidemediler.

Ve okulun kapısından onların nasıl döndüklerini evde annesi, babaannesi, hepsi ağlayarak izlediler, biz bunu yaşadık. Ey MHP’nin başındaki, ey CHP’nin başındaki; sizin böyle bir derdiniz yok. Ama biz dedik ki, sabırla bu işi de çözeceğiz. Çözdük mü? Şimdi artık başörtülü-başı açık diye bir derdimiz yok, hepsi okullarına gidiyor. Artık hepsi devlet dairelerine gidiyor. Şimdi diyorum ki; artık şu 30 Mart bunlara bir ders vermenin de zamanıdır. Onun için daha çok çalışmamız lazım, daha fazla gayret etmemiz lazım.

Değerli kardeşlerim, sevgili gençler; çok çalışmalıyız. Bakın dün Sivas’ta bir olay yaşadım. 8 kızımız Valilikte yanıma geldi başı açık-başı örtülü. Bunlar paralel yapının evlerinde kalıyor. Çok enteresan bir şey söylediler; Başbakanım dediler, ablalar bizi gece kaldırıyor ve size beddua ettiriyorlar. Tabii birçok şey düşünebilirdim ama, bunu gerçekten düşünmezdim. Çok daha enteresanı, işte az önce

Afyonkarahisar’da dağıttıkları broşürleri gösterdiler. O broşürlerde de buna benzer şeyler var. Ve benim birçok onların katıldığım toplantılarında onların başarılarına yönelik kullandığım ifadeleri

nereden nereye diye vermişler. Şimdi ben de söylüyorum nereden nereye; sizlere bu ülkede verdiğim hizmeti nereye koyacaksınız? Sizin başınızdaki liderinizin bana göndermiş olduğu methiye dolu

kitapları nereye koyacaksınız? İş adamlarına tespihler gönderdiği gibi bana gönderdiği tespihleri de geri iade etmemi bekliyorsanız kısa zamanda onları da geri iade ederim. Çünkü, bir şeyi bilmemiz lazım, bir şeyi bilmemiz lazım; bizim adam gibi adamlara ihtiyacımız var. Devletin kurumlarında her türlü yanlışı, her türlü yolsuzluğu yapacaksınız, bu vatanın evlatlarını yolsuzlukla suçlayacaksınız.

Emniyette, yargıda bir kısım yapılanmayla kalkıp insanları takip edeceksiniz, insanların mahremine gireceksiniz, konuşmalarını dinleyeceksiniz; bunun ne insani, ne vicdani, ne İslami hiçbir yanı yoktur, dinleyemezsiniz. Ve bu konuda daha fazla çalışmamız lazım, daha çok gayret edeceğiz. Bugünlere bu şekilde gelmeyi istemezdik, ama ne yazık ki buraya getirdiler. Biz…

İlahiyat binası da olur, imam hatip binası da olur, hiç endişe etmeyin. Şimdi önce şu 30 Mart’ı bir halledelim. Tamam, 30 Mart hallolsa da, hallolmasa da onu evvel Allah yaparız, hiç endişe etmeyin.

Fakat 30 Mart bu işin önünü çok daha farklı açar, hiç endişe etmeyin bunları çözeriz. Çünkü bugüne kadar nasıl çözdüysek bundan sonra da aynı çözeriz.

Kardeşlerim. burada biliniz ki bu kadro bu millete efendi olmaya değil, bu kadro bu millete hizmetkar olmaya geldi. Kardeşlerim, bu hizmet yolunda onu tabii başka hizmetlerle de karıştırmayın ha, yani hizmet denince akla sadece belli bir grup gelmesin. Bu ülkede çok cemaatler var. Cemaat denince de

(6)

akla sadece malum örgüt gelmesin, çok cemaatler var. Ve hepsi de bu ülkede çok hayırlı niyetlerle çok hizmetler verdiler, vermeye devam ediyorlar ve devam edeceğiz. Ve değerli kardeşlerim, bakınız enteresan şeyler oluyor; bunlardan bir tanesi inşallah İstanbul’un fethinin 600. yıldönümü olan 1453’ü biz hedef olarak gösterdik. 2023’ü hedef olarak gösterdik. Ama bir de evet 1071’in 1000. yıldönümünü de yine hedef olarak gösterdik. Ve çocuklarımız, torunlarımız inşallah biz göremeyeceğiz ama, onlar görecekler. Onlar 1071’i görecekler inşallah. Şimdi onlar ne yapıyor? Biz 2023 hedefi diyoruz. Biz bunun yanında 2053 hedefi diyoruz, 2071 diyoruz. Onlar böyle bir şey söyleyemiyorlar, onlar böyle büyük hedef ortaya koyamazlar. Onların yaptığı ortada. Kalkmışlar daha Cumhurbaşkanı onaylamadan Meclis’ten geçmiş bir yasayı Anayasa Mahkemesine götürüyorlar. Bu ne cehalet ya.

Cumhurbaşkanının onaylamadığı yasayı Anayasa Mahkemesine götürürseniz, kargalar bile sizin bu halinize güler. Nitekim güldüler. İş yapacakmış gibi görünüp maalesef kendilerini rezil ediyor, gülünç duruma düşürüyorlar.

Sevgili kardeşlerim, 30 Mart’ta biz Kütahya’dan bir kez daha çok farklı bir sonuç, çok yüksek bir sonuç bekliyoruz. Kardeşlerim… Allah razı olsun, sizin dualarınızdır bizi zaten dik, dimdik, bir, iri, diri tutan, bununla bu yolda yürüyoruz. Ben şuna inanıyorum: Kütahya kendisine yaraşanı 30 Mart’ta yapacak.

Kütahya iş bilmezlere, CHP’nin, paralel örgütün yedekliğini yapanlara, cesur davranmaya değil, plana, projeye, vizyona yetkiyi verecektir. Ben Belediye Başkan adayımız Kamil Saraçoğlu kardeşimin

arkasındayım, yanındayım. Sizlere İl Genel Meclisinde Başkanlık yapmış ve siyasette uzun yıldır beraber yürüdüğümüz Kamil Saraçoğlu kardeşimizi ben emanet ediyorum. Ve bizler nasıl çalıştıysak, nasıl çalışıyorsak, bundan sonra Kütahya’da da aynı şekilde bu çalışmaları devam ettirmesini

kendisine özellikle söylüyorum. Yanındayım, arkasındayım, gerekli desteği vereceğiz. Kütahya’mızı daha iyi yapacağız.

Şimdi burada bir şey söyleyeceğim, MHP ile ilgili söyleyeceğim; sakın bu MHP’ye güvenmeyin. Bakınız Sakarya depremi olduğu zaman, Düzce depremi olduğu zaman iş başında kim vardı? MHP vardı. Rezil oldu mu oralar? Oldu. Biz Van depremi oldu, anında müdahaleyle işi 1 yılda bitirdik. Simav depremi oldu, anında müdahale ettik, şu anda yeni Simav mı daha iyi, eski Simav mı daha iyi? Nasıl,

beğendiniz mi? Bitmedi, Bingöl depremi oldu yine aynı şekilde, 1 yılda yeni bir Bingöl kurduk. Neden?

Yere sağlam basıyoruz. Bu hareket 3Y dedi; yolsuzlukla mücadele, yasaklarla mücadele, yoksullukla mücadele ve biz bunları başararak geldik. İşte şimdi de Kütahya’da şu ana kadar başarılı

belediyeciliğimizi daha da güçlendirerek inşallah devam ettirelim diyorum. Ve onun için de sizlerden gayret istiyoruz, yoğun bir çalışma yapacağız. Ve bu çalışmanın neticesinde inşallah Kütahya’yı, bu coğrafyanın örnek bir ili haline getireceğiz inşallah.

Kardeşlerim, eğitim noktasında, sağlık noktasında, adalet, emniyet noktasında, ulaşım noktasında her türlü destekle bugüne kadar yanınızda olduk, bundan sonra da yanınızda olmaya devam edeceğiz. 6 katrilyon diyorum, bundan sonra da devam. Ve buralarda taviz vermeyeceğiz. Kitapları ücretsiz alıyor muyuz? 45 lira burs veriyorlardı biz geldiğimizde. Şimdi Kredi Yurtlar’da kalanlar ne alıyor? Beslenme yardımı, 500 lirayı aştı mı? Sevgili gençler bitmedi, bakınız yurtlar noktasında da yurtlarımızı yapmaya devam edeceğiz. Çünkü sizleri evlerde falan bırakmak istemiyoruz. Yurtlarımıza devam edeceğiz, daha yeni yurtlar yapacağız inşallah. İhtiyacınızı biliyorum, onun için de bunun üzerine üzerine gidiyoruz, bu yurtları da yaparak bu sıkıntınızı da inşallah çözmeye çalışacağız.

Aynı şekilde sağlıkta, ya bu CHP’nin Genel Müdürünün SSK’ya Genel Müdür olduğu zamanı

hatırlıyorsun değil mi anacağım? Sosyal Sigortalar Hastanesinin kapısında kuyrukta mıydık? İlaçları alabiliyor muyduk? Peki şimdi hastane sorunumuz var mı? İstediğimiz hastaneye gidiyor muyuz?

İstediğimiz eczaneden ilacımızı alıyor muyuz? Artık bakıyorsunuz tek yataklı, çift yataklı hastaneler, tuvaleti-banyosu her şeyi içinde. Eskiden sağlam girerdin, hasta çıkardın. Şimdi hastaneler hastane oluyor, ama yeterli değil, daha yapmaya devam edeceğiz, daha güzellerini yapacağız. Anlatacak çok şey var. Dağlardaki paletli ambulanslara varıncaya kadar, ambulanslarımızın sayılarının artmasına

(7)

varıncaya kadar. Çünkü, sağlık bizim için çok önemli. Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Bu denli sağlığa önem veriyoruz, vereceğiz. Ve inşallah Kütahya bizim için sanayide farklı bir şehir…

Şimdi şarkımıza hazır mıyız?

Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bana her şey sizi hatırlatıyor, bana her şey sizi hatırlatıyor, bana her şey sizi hatırlatıyor.

Günümüz kutlu olsun, 30 Mart hayırlı olsun.

Ve şimdi de hemen süratle takdime geçelim.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ve değerli kardeşlerim, şu anda bakın sadece iki kalem 17 katrilyon, bunu da biz ödedik.. Bütün bunlar yolsuzlukların oldukları bir iktidarda

Sevgili kardeşlerim, Bingöl’ün saygıdeğer güzel insanları, 24 Temmuz 2010’da Bingöl’e geldim, biliyorsunuz halk oylamasını startını buradan verdik, ilk toplantıyı

Ben şimdi yeni bir şey söylüyorum, daha önce de söylemiştim, dedim ki; bakın 30 Mart’ta eğer AK Parti sandıklardan birinci olarak çıkmazsa, çünkü siyasette liderlerin

Ona şöyle bir baktığımızda şunu görüyoruz: Gıda tarımda yaklaşık 1,5 katrilyon, orman su işlerinde 1 katrilyon 300 trilyon, İller Bankası olarak 765 trilyon,

Kardeşlerim, biz gelene kadar Zonguldak’a ne kadar bölünmüş yol yapıldı biliyor musunuz..

Şimdi de Mustafa Yel kardeşimizle istiyoruz ki Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Tekirdağ’ın tüm ilçelerine, artık köy yok, mahallerine, beldeler de mahalle,

Şimdi bizim iktidarımıza bu tür çamuru atan Kılıçdaroğlu, soruyorum sana; 12 yıl önce 230 milyar dolar milli geliri olan Türkiye, şu anda 820 milyar dolar milli gelire

Değerli kardeşlerim, şimdi 30 Mart seçimlerine Büyükşehir Belediyesi olarak giriyoruz, inşallah 30 Mart akşamı bu işin sahibi belli olacak ve 31 Mart’tan itibaren artık