• Sonuç bulunamadı

Başbakan Erdoğan ın Kırklareli Mitingi nde yaptığı konuşmanın tam metni

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Başbakan Erdoğan ın Kırklareli Mitingi nde yaptığı konuşmanın tam metni"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Başbakan Erdoğan’ın Kırklareli Mitingi’nde yaptığı konuşmanın tam metni

Mart 02, 2014 - 3:28:00

Sevgili Kırklarelililer, çok değerli kardeşlerim, hanımefendiler, beyefendiler; bugün sizleri bir kez daha hasretle, muhabbetle selamlıyorum.

Buradan, bu coşkulu meydandan tüm Kırklareli’ne, tüm kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi

yolluyorum. Babaeski’yi, Demirköy’ü, Kofçaz’ı, Lüleburgaz’ı, Pehlivanköy’ü, Vize’yi buradan, yürekten selamlıyorum. 4 ay misafiri olduğum, cezaevinde kaldığım Pınarhisar’ı da buradan selamlıyorum.

Serhat şehri Kırklareli’ni kalpten selamlıyorum. Murat Hüdavendigar’ın, Demirtaş Paşa’nın Taş Tabya’da kahramanlık destanı yazan Ethem Onbaşı’nın şehri Kırklareli’ni muhabbetle selamlıyorum.

Kırklareli’nin bizim gönlümüzde özel bir yeri var, müstesna bir yeri var. Dedim ya, Kırklareli bizi 4 ay bağrına bastı, bize ev sahipliği yaptı. AK Parti düşüncesi Kırklareli’nde oluştu, Pınarhisar’da oluştu. AK Parti’nin çizgisi, istikameti, rotası burada, Kırklareli’nde şekillendi. AK Parti’nin doğuşuna

Afyonkarahisar ve Ankara’dan önce İstanbul ve Kırklareli şahitlik yaptı. İşte onun için Kırklareli’nin benim dünyamda özel bir yeri var, müstesna bir yeri var. Bundan sadece 3 ay önce 6 Aralık’ta yine buradaydık, yine sizin misafiriniz olduk. Pınarhisar’da 100 trilyon liralık yatırımların açılışını yaptık, hatırlayın. Lüleburgaz’da 15 trilyon liralık yatırımların açılışını yaptık. Kırklareli Merkez’de Babaeski’ye, Demirköy’e, Kofçaz’a, Pehlivanköy’e, Vize’ye yaptığımız yatırımların resmi açılışlarını gerçekleştirdik. 3 ay önceki ziyaretimizde bir tek gün içinde Kırklareli’ne değerli kardeşlerim, 2 katrilyon 696 trilyon liralık eser kazandırdık özel sektörle beraber. İşte bizim farkımız bu, bizi diğerlerinden ayıran bu. Onlar laf üretir, biz icraat üretiriz, farkımız bu. Unutmayın, AK Parti’nin siyaseti eser siyasetidir.

CHP esersizlik siyaseti yapar, kaset siyaseti yapar. MHP hakaret siyaseti yapar. BDP gerilim siyaseti yapar. Ama AK Parti eser siyaseti yapar. Unutmayın eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri;

farkımız bu, farkımız bu. Onlar yaptıklarıyla değil iftiralarıyla ayakta durmaya çalışırlar, biz eserlerimizle.

Kardeşlerim, işte burada, Kırklareli’nde bizi eserlerimiz anlatıyor, yaptığımız yollar bizi anlatıyor, açtığımız okullar bizi anlatıyor. Kırklareli Üniversitesini kim kurdu, kim açtı? Biz, işte biz onunla

konuşuruz. Hastaneler bizi anlatır, toplu konutlar bizi anlatır, köprüler, viyadükler, barajlar bizi anlatır.

Biz eserlerimizle, yaptıklarımızla, yapacaklarımızla, hedeflerimizle, planlarımızla konuşuruz. İşte onun için size bir plancı, bir mimar Selahattin Minsolmaz’la Kırklareli’ne geldik. içinizden biri, evladınız, bir mimar kardeşimizi biz Kırklareli’ne şimdi Belediye Başkan adayı yaptık. Neden? Çünkü Kırklareli maalesef mağdur, ihmal edilmiş, burada belediyecilik yok.

CHP’nin değerli kardeşlerim, anlayışında belediyeciliği bulamazsınız. Bakın ben İstanbul’u hangi belediyeden aldım? CHP’den aldım. Ve CHP’den aldığım zaman İstanbul çöp dağlarıyla işgal edilmişti.

İstanbul susuzdu, İstanbul’da hava kirliliği vardı. Sene 94, İstanbul’da yolsuzluk vardı. İSKİ

yolsuzluğunu duymuşsunuzdur, anneler iyi bilir ve içeride yolsuzluktan mahkum oldu. Şimdi çıkmış CHP’nin Genel Müdürü hala kalkıp yolsuzluk iftiralarıyla, kasetleriyle ayakta kalmaya çalışıyor. Sizin geçmişiniz kirli, geçmişiniz. Önce ey Genel Müdür, senin SSK Genel Müdürlüğünü biliyoruz biz. Biz SSK hastanelerinde kuyruktaydık senin Genel Müdür olduğun zamanda, öyle mi? Koğuş koğuş, hastanede odalar yok, koğuşlar vardı. Sağlam girin hasta çıkarsınız, öyle dönemler vardı. Ve ilaç alamıyorduk hatırlayın, doktor reçete yazıyor, hastanenin eczanesine iniyorsunuz ilacın yarısı var, yarısı yok, öyle mi? Kimdi? Bu beyefendiydi o zaman Genel Müdür. Anlamaz. Buna beş tane koyun teslim et, kaybeder gelir. Peynirci Kırklareli bunu iyi bilir, bunlar bu işten anlamaz, bunlar sadece iftira etmekle ayakta

(2)

kalacaklarını zannederler.

Sevgili kardeşlerim, işte bütün bunlara rağmen şimdi hastanelerimiz nasıl? İstediğin hastaneye gidiyor musun? İstediğin eczaneden ilacını alıyor musun? Anneler, şu anda AK Parti iktidarı var da onun için.

Şu anda ambulans helikopterlerimiz Anadolu’nun dört bir yanında, dağlarda, şurada burada hasta mı var, helikopter oraya uçuyor oradan alıyor şehre getiriyor. Hamile anneler mi var? 10 gün önceden şehirde misafir ediyoruz. Doğumdan sonra ne kadar kalması gerekiyorsa kalıyor, ondan sonra tekrar köyüne gönderiyoruz. Neden? İnsan bizim için çok önemli. Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Kardeşlerim, şu Türkiye’de, şu Kırklareli’nde bunların hangi eseri var? Var mı, soruyorum sizlere. Kırklareli’nde yaşıyorsunuz, hangi eseri var bunların?

Göremezsiniz. Bunların dikili ağcı olmaz. İstanbul’da yaşadık. Şu Istranca’nın dağlarından 180

kilometreden İstanbul’a biz dağları delerek su götürdük, su. Bunlar böyle bir şey niye yapmadı? Bunlar ne diyordu biliyor musunuz? Biz bulutları bombalayacağız, öyle diyorlardı, İstanbul’a su gelecek.

Bombaladılar falan, bir şey gelmedi. Yalova’dan su getireceğiz dediler tankerlerle, ya Yalova’dan getirdiğin bir tanker su sadece Beşiktaş’a bile yetmez. Ama biz hamd olsun dağları deldik, İstanbul’un susuzluğunu giderdik, o gün bugün hamd olsun böyle bir sıkıntımız yok, devam ediyoruz. Ve değerli kardeşlerim bununla kalmadık, bir de deplase ettik. Ve ne yaptık biliyor musunuz? Denizin altından bile biz su tünelleri açtık. Anadolu’yu Avrupa’ya, Avrupa’yı Anadolu’ya, olur ya bir tarafta eğer susuzluk olursa oradan oraya, bir diğerinde olursa oradan oraya, bunları da yaptık. Ama bunların hafsalası bunu almaz. Niye? Dertleri yok ya, biz dertliyiz, dertli. Biz bu millete sevdalıyız sevdalı, bizim farkımız bu. İşte şu anda değerli kardeşlerim, süratle çöp olayını hallettik. Dünyanın sayılı temiz kentleri arasına girdi İstanbul. Hava kirliliğini hallettik, nasıl? Doğalgazı yaygınlaştırdık süratle. Göreve geldiğimde Türkiye’de 9 vilayette doğalgaz vardı. Kardeşlerim, şimdi Kırklareli dahil 73 vilayette doğalgaz var. Doğalgaz denince akla anacığım geliyor. Çünkü, apartmanın bodrum katından o

anacığım benim kömür taşırdı, hep değil mi? Soba bir odada yanıyor, her odada yanmıyor, dolayısıyla bir oda ısınıyor, koku bir taraftan, pislik bir taraftan, küller bir taraftan, ah garip analar neler çekti neler; öyle değil mi? Ama şimdi hamd olsun kombiye basıyoruz düğmeye bütün daire ısınıyor mu?

Isınıyor. Sıcak su banyoda, mutfakta, her yerde var mı? Artık anneler hanımlığını, hanımefendiliğini yaşamaya başladı. Modern dünya neyse Türkiye de onu yaşamaya başladı. Ve bunlar benim milletime bunu çok gördüler. Sağlıkta çok gördüler, hayatta, yaşamda çok gördüler. Gazeteler maske

dağıtıyordu maske, hatırlayın o günleri, maske? Niye hava kirliliğinden dolayı. Şimdi böyle bir şey kaldı mı? Bitti o işler. Modern yaşamın yolu AK Parti iktidarından geçer de onun için. Biz bunu hallettik. 12 yıl boyunca biz iş ürettik, onlar laf ürettiler. Biz Türkiye’yi büyüttük ve hamd olsun büyütmeye devam ediyoruz. Onlar engellemenin, yavaşlatmanın gayreti içerisinde oldular.

Bakın bu ara Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluyla ilgili bir düzenleme, bir İnternet Yasası. Kardeşlerim, çok enteresandır ya, düşünebiliyor musunuz? Resmi Gazetede yayınlanmadan bir yasal düzenleme, bununla ilgili Anayasa Mahkemesine müracaat edilemez, yasa budur. Bu CHP güya içinde hukukçular da var, ama bunlarda biraz da aklı evveller de var. Kalkmışlar, kim verdiyse bunlara bu aklı, yine Pensilvanya’dan mı geldi bilemiyorum, bunlar Resmi Gazetede yayınlanmadan Anayasa Mahkemesine müracaat ettiler. Anayasa Mahkemesi de reddetti. Bununla yetinmediler, HSYK’da da yine buna benzer bir yola başvurdular. Yine aynı şekilde Resmi Gazetede yayınlandı, fakat bu defa da verdikleri dilekçe eksik. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi onu da iade etti, tamamla öyle gönder dedi.

Değerli kardeşlerim, biz de diyoruz ki; bu işlerin yolu milletten geçer, milletten. Ama bunların millete gidecek yüzü yok. Bunların işi gücü Anayasa Mahkemesine gitmek. Hemen yaz bir kağıt, gönder oraya.

Ondan sonra git Anayasa Mahkemesinin önüne, orada bir iki açıklama yap, zannediyorlar ki bu iş biter, bitmez. Bu iş millette biter. Şurada 29 gün var, 29 gün sonra boyunun posunun ölçüsünü alacaksın.

İnşallah Kırklareli bunlara boyunun posunun ölçüsünü vermeye hazır mı? Hazır mı? Evvel Allah, Kırklareli’nde yeni bir dönemin başladığını görüyorum.

Ama benim sizden bir ricam var; şu 29 günde kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Gençler, Kadın Kolları,

(3)

hanımefendiler; var mıyız? Beyler, beyefendiler; var mıyız? Çok çalışalım, Kırklareli’nin bu makus talihini inşallah değiştirelim. Yerel yöneticilik nedir Kırklareli bunu görsün, inşallah Selahattin kardeşimle bunu görsün. Bunu siz yapacaksınız, bunun kararını siz vereceksiniz. Ben bunu

başaracağınıza inanıyorum. Ve genel yönetim, yerel yönetim birlikte bu adımları atacağız. Şimdi bakın sevgili kardeşlerim, şu anda bölgemizde son derece önemli gelişmeler yaşanıyor, Mısır’da önemli gelişmeler var, Suriye’de önemli gelişmeler var, Irak’ta önemli gelişmeler var, Ukrayna’da aynı şekilde önemli hadiseler yaşanıyor. Ancak, işte bu muhalefet içeride kurduğu tuzaklarla, içeride yaptığı

tahriklerle Türkiye’nin enerjisini, ne yazık ki Türkiye’nin birikimini, Türkiye’nin ilgisini adeta bloke etmeye çalışıyor.

Kardeşlerim, iftirayla, dedikoduyla, montaj kasetlerle, değerli kardeşlerim gerilimle, şiddetle muhalefet çok açık şekilde Türkiye’yi dünya gündeminden koparmaya çalışıyor. İşte biz bunların gerilim siyasetine, bunların dedikodu, iftira siyasetine, hiçbir zaman prim vermedik. Bundan sonra da vermeyeceğiz. Eğer biz muhalefete kulak verirsek, inanın sizlere hizmet üretemeyiz. Eğer biz bu muhalefetin yapay gündem tuzağına düşersek inanın bu ülkeyi büyütemeyiz. Biz bugüne kadar hep işimize baktık, bundan sonra da sadece işimize bakacağız.

Şimdi dikkat edin, CHP’nin Genel Müdürü şu koltuğa oturalı 4 yılı geçti. 4 yıl boyunca söylediği sadece bir tane doğru cümle var. Şimdi merak ediyorsunuz tabii, çünkü bu adam doğru konuşmaz ki, öyle diyorsunuz. Ama ben bir tane doğru cümlesini yakaladım. Nedir biliyor musunuz? Yalancıdan,

hırsızdan başbakan olmaz diyor. İnanın 4 yıl boyunca söylediği tek doğru cümle bu. Evet, yalancıdan, hırsızdan başbakan olmaz, işte onun için bu CHP Genel Müdürü Başbakan olamıyor ve olamayacak.

İşte onun için bu CHP bu ülkede çok partili dönemde tek başına iktidara gelemiyor ve hiçbir zaman da gelemeyecek. Çünkü, yalancılık bunlarda, yolsuzluk bunlarda, iftira bunlarda, dedikodu bunlarda, hırsızlık derseniz tamamı bunlarda. Yolsuzluk bunlarda, örneğini verdim. Baskı, zulüm, ayrımcılık, yasaklama bunlarda. Ey Genel Müdür, sen SSK Genel Müdürüyken zaten yolsuzlukların içindeydin.

Seni Rahşan Affıyla kurtardılar ya, Rahşan Affıyla sen kurtardın. Eğer Rahşan Affı çıkmamış olsaydı, sen de şu anda aynen İSKİ’nin Genel Müdürü gibi içerideydin, bunlar aynı. Bunların bütün tarihi, bütün geçmişleri bir yolsuzluk tarihidir, baskı tarihidir, zulüm tarihidir, darbe tarihidir.

Şuraya dikkatinizi çekiyorum: 2010 yılındaki CHP Genel Başkanıyla ilgili biliyorsunuz çirkin bir kaset yayınlanmıştı. Ortaya çıkan o kasetle CHP’yi yeniden dizayn ettiler, işte şimdiki Genel Başkanı göreve getirdiler. Kendisi kasetle Genel Başkan oldu. O gün Anayasayla ilgili tartışmalar yapıyorduk biz Meclis’te. Bunu arkadaşlarım bana getirdiklerinde Meclis’te, hemen ben Ulaştırma Bakanıma talimat verdim. Dedim ki; hemen TİB’e girin ve bu yayını kestirin. Niye? Çünkü bizim ahlak anlayışımızda, bizim edep anlayışımızda böyle bir şey olamaz. İster kabul edeceğimiz, ister kabul etmeyeceğimiz, kim olursa olsun. Bu ne insanidir, ne İslami’dir, ne vicdanidir; böyle bir şey yapamayız. Kardeşlerim, bunlar yapar mı? Yapar. Pelsinvanya yapar mı? Yapar. İşte kendisi kasetle Genel Başkan oldu. Genel Başkanının yanından çıktı, aday değilim dedi. 24 saat sonra aday oldu, kasetle. Ama unutmayın

kasetle gelen kasetle gider, bu böyledir. Onun için milletin oyuyla gelen de milletin oyuyla ancak gider.

Bugün kasetle siyaset yapanlar, kasetle siyaset yapılacağını zannedenler yarın işleri bitince aynen değerli kardeşlerim bir kasetle onlar da ortadan kaybolacaklar. Bakın kardeşlerim, CHP şu anda Pensilvanya’daki o zat tarafından idare ediliyor, burası çok anlamlı; CHP’nin Genel Başkanına Pensilvanya’daki hocası akıl veriyor. Eline kasetler gönderiliyor, montaj kasetler, akıl veriyor yol gösteriyor. 90 yıllık parti CHP, şu anda Pensilvanya’daki bir zat tarafından adeta kukla gibi oynatılıyor.

Bakın şimdi ben şurada size bir belgeden bahsedeceğim; 1995 yılında geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz değerli gazeteci dostumuz merhum Savaş Ay bu Pensilvanya’daki zatla -o zaman Türkiye’de- bir röportaj yapıyor. O zat ne diyor biliyor musunuz? Cebrail bile gelse Türkiye’de bir parti kursa, onun partisini bile desteklemem diyor. Neden? Siyasetten uzakmış, siyasetle ilgisi yokmuş.

Sonra da maalesef bu saygıdan uzak ifadeyi kırk dereden kırk türlü su getirerek tevil etmeye çalıştılar, Allah affetsin. Aynen bunların televizyonunda, biliyorsunuz Peygamber Efendimizle alakalı olarak

(4)

Miraçtan indirip kamyonete bindirme olayı var ya, bu ahlaki olmayan, inancımıza tamamen ters, Peygamberimize hakaretle dolu böyle bir yaklaşımı sergileyenler aynen orada da bunu yaptılar. Allah akıl fikir versin, şuur versin. En başta da edep yahu diyoruz.

Kardeşlerim, bunlarda sınır yok. Bunlar için gayelerine yönelik her şey mubahtır. Cebrail parti kursa desteklemem diyen zat, şu anda bütün gücüyle CHP’yi destekliyor. Şu anda Türkiye’de siyaseti

karıştırmanın mücadelesini veriyor. Cebrail parti kursa desteklemem diyecek kadar cüretkar, bu kadar kibirli olan bir zat, şu anda uluslararası odaklarla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin Hükümetini

yıpratmaya çalışıyor. Türkiye’de yıkıcı siyasetin başını çekiyor. Bunlar var ya, tarihler belirlediler kendilerine göre. Aralık’ta iktidarı devirecekler, tabi olmadı. Ocak’ta devirecekler, Ocak da tutmadı.

Şimdi yeni hedefleri var, neymiş? 30 Mart seçimlerinde AK Parti yüzde 35’in altına düşecek, Nisan’da da yeni hükümet kurulacak. Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış. İnşallah milletim 30 Mart’ta bunlara gereken dersi verecek, hiç endişe etmiyorum. İşte dün Balıkesir’deydim, Balıkesir aynen böyle gümbür gümbür. Balıkesir Büyükşehir, Büyükşehir Yasasıyla ilk defa yeni bir sürece girdi. Şimdi

buradan Denizli’ye geçiyoruz. İnanıyorum ki Denizli de şu anda gümbür gümbür bekliyor.

Kardeşlerim, Türkiye’de 91 yıllık Cumhuriyet tarihimizin en çirkin darbe girişimi, en büyük ihaneti yaşanıyor şu anda. İşte geçtiğimiz günlerde ortaya çıktı. Sadece bir dava dosyasında 3 bine yakın insanı dinlediler ya. Kendileri hariç herkesi dinlemişler. Kardeşlerim, bakanları dinlemişler,

milletvekillerini dinlemişler, sanatçıyı dinlemişler, gazetecileri dinlemişler, siyasi partilerin genel merkezlerini dinlemişler, hatta Cumhurbaşkanımızı, beni, Meclis Başkanımızı, Genelkurmay

Başkanımızı, hepsini dinlediler dinliyorlar. Ama zamanlamasını tabii şu anda açıklamıyorlar. Ama biz şimdi onların izini sürmeye başladık. Daha önce açıklamıştım ya, bunların inine gireceğiz, inine ve bunları çıkaracağız oralardan, çıkaracağız. Çünkü, bu ülkenin ulusal güvenliğini tehdit edenlere karşı bizim koruma görevimiz var. Siz bize böyle bir görev verdiniz millet olarak, bu görevi yerine

getireceğiz. Böyle bir ihanet, böyle bir alçaklık olabilir mi? Türkiye’nin son derece mahrem, son derece gizli, stratejik görüşmelerini dinlemiş, bunları da birilerine servis etmişler.

Bakın burada ben milletime açık açık şunu söylüyorum: Yargı içinde bu paralel örgüt kendi

mensuplarıyla bir yapı oluşturmuş, emniyet içinde aynı şekilde bir yapı oluşturmuş. Örgütlü biçimde, planlı biçimde yargıyı ve emniyeti töhmet altında bırakacak işler yaptılar. Tabii temiz yarı

mensuplarımız var, temiz emniyet mensuplarımız var. Onların bu yaptıklarından onlar da tabii yaralandılar, yara alıyorlar. Ama inşallah bunu temize çıkaracağız. Kardeşlerim, o AK sütü

lekeleyenlere bu imkanı vermeyeceğiz. Hala Türkiye’de yargıyı kilitlemeye, iş göremez hale getirmeye, adalet dağıtamaz bir konuma çekmeye çalışıyorlar. Ortada çok vahim iddialar varken, çok çirkin eylemler varken şantaj, tehdit, ajanlık, casusluk varken yargı buna sessiz kalıyor, yargı buna tepkisiz kalıyor. İşte CHP ve MHP, bu son derece tehlikeli duruma onlar da destek veriyorlar. CHP ve MHP içindeki bu paralel örgüt eliyle yapılmak istenen darbeye omuz veriyorlar. Biz Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Yasasını işte bu paralel yapının baskısından kurtarmak için adalette hem

bağımsızlığı, hem tarafsızlığı sağlamak için yeniden düzenledik. İnternet yasasını sadece bu dinlemeleri ortadan kaldırabilmek için düzenledik, yaptık. Ama bu CHP Paralel yapının hakim ve

savcılarına kol kanat geriyor, onları korumak-kollamak adına daha yasa Cumhurbaşkanımıza gitmeden Anayasa Mahkemesine gidiyor. Şimdi yasa onaylandı, ikinci kez Anayasa Mahkemesine gittiler.

CHP’nin bugüne kadar yaptığı tek somut iş, çıkardığımız kanunları Anayasa Mahkemesine götürmek.

Kardeşlerim, inanın şu Meclisin halini bir görseniz, ya dersiniz ki biz bunları nasıl seçtik. Niye? Ya Meclise gelip çalışmazlar. Orada bir 15-20 kişi bulunur. Ama bizim ekibimiz evvel Allah gümbür gümbür orada. Ekibimiz sizlere layık olmaya çalışıyorlar. Ya sizi buraya milletimiz niye gönderdi?

Meclis’te çalışın diye, sadece 15-20 kişi orada bulunsun diye değil. Ve bunların millete gittiğini göremezsiniz.

Şunu bilmenizi istiyoruz kardeşlerim: Bu darbe girişimi, bu ihanet girişimi benim şahsıma değil, AK

(5)

Parti’ye değil, Hükümete değil Türkiye’ye yöneliktir. Bu darbe girişimi, bu ihanet girişimi doğrudan doğruya milletimi hedef almaktadır, sizleri hedef almaktadır. Kardeşlerim, çocuklarımızın,

gençlerimizin geleceğini karartmaya çalışıyorlar. AK Parti’nin değil siyasetin önünü, milli iradenin önünü kesmeye çalışıyorlar. Hükümeti değil aslında yeniden büyük Türkiye’nin önünü kesmeye

çalışıyorlar. Sizin huzurunuzu, sizin istiklalinizi, sizin istikbalinizi karartmaya çalışıyorlar. Bizden ziyade millete darbe yapmaya çalışıyorlar, ama başaramayacaklar.

Kardeşlerim, bakınız göreve geldiğinizde Kasım-2002, Türkiye’nin milli geliri neydi biliyor musunuz gençler? 230 milyar dolardı. Bugün Türkiye’nin milli geliri ne biliyor musunuz? 800 milyar dolar.

Osmanlı’dan Cumhuriyet tarihi dahil 79 sene sadece Cumhuriyet tarihinde gelinen rakam 230 milyar dolar. Biz 10 senede bunun üzerine 570 milyar dolar ilave ettik, 800 milyar dolar. Kardeşlerim, yolsuzlukların olduğu bir iktidar bunu yapabilir miydi? 10 sene, 10 sene. 79 senede 230, 10 senede 570; farkımız bu.

Borç, borca bakıyoruz. Kardeşlerim, 100 liranın 73 lirası borçtu biz geldiğimizde. Şimdi 100 liranın 35 lirası borç. Bak nereden nereye geldik. Devlet borçlanırken ne kadar faiz ödüyordu biliyor musunuz?

Yüzde 63. Şimdi tek haneli rakamdayız, tek haneli rakamdayız, Aradaki fark ne oluyor? Aradaki fark Kırklareli’ndeki benim kardeşimin cebinde kalıyor; olay bu.

Kardeşlerim, enflasyon neydi? Yüzde 30, şu anda enflasyon tek haneli rakamda, buraya düştü. Bakın bütün bunların yanında bir şey söyleyeceğim sizlere; Bu MHP, DSP, -CHP’nin yavrusu malum- ANAP zaten yok oldu, bizden önce bunlar iktidardaydı. Ama 3,5 yıl kalabildi, dayanamadı, kaçtılar, kaçtılar gittiler. Kardeşlerim, tabii soruyorum ya niye kaçtın gittin? Cevap yok. Niye? Temelin hikayesi var ya, ayakta turamayorum dedi, bunlar o hale düştü ve bırakıp gitti.

Kardeşlerim, biz 11 yıldır devam ediyoruz ve üst üste koyuyoruz. Bunlar IMF’den 23,5 milyar dolar borç aldılar, bize öyle bıraktılar. Ödedik, ödedik, ödedik ve değerli kardeşlerim, geçen yılın 14

Mayıs’ında sıfırladık. Bizim artık IMF’ye borcumuz yok. Kırklareli, şimdi IMF bizden borç istiyor, 5 milyar dolar vereceğiz onlara; şimdi bu durumdayız.

Çok daha enteresanı, Milli Bankamız Merkez Bankası değil mi? Merkez Bankamızın kasasında ne vardı biliyor musunuz Kırklareli? 27,5 milyar dolar. Şimdi Merkez Bankamızın kasasında ne var biliyor musunuz? 130 milyar dolar. Nereden nereye, yolsuzlukların olduğu bir iktidar bu gücü yakalayabilir miydi?

Ah benim memur kardeşim, işçi kardeşim; senden zorunlu tasarruf adı altında para kestiler mi? (“Evet”

sesleri) Kestiler. Başbakan olduğum zaman önüme şu geldi: Zorunlu tasarrufla memura, işçiye şu kadar borç var. Ne var dedim? Dediler ki 13,5 katrilyon. Şok oldum, ya bir devlet işçisine-memuruna nasıl böyle borçlu olabilir? Dedim ki; arkadaşlar, hemen sendikaları çağıracaksınız, işveren-işçi

sendikalarını, süratle oturacağız ve bu parayı ödeyeceğiz. 13,5 katrilyonu ödedik, sıfırladık, o da bitti.

Ama baktım ki önüme bir dosya daha geldi, o enteresan. O dosya ne biliyor musunuz? İşçimizden, memurumuzdan bir de Konut Edindirme Yardımı adı altında para toplamışlar, çünkü maaş ödemiyorlar maaş. Burada CHP’nin günahı var, DSP’nin günahı var, MHP’nin günahı var, Doğru Yol moğru yol, hepsi, hepsi kesmişler. Dedim ki olmaz, bunu da ödeyeceğiz. Ve şu anda 3,5 katrilyonu ödedik, geldikçe onları da ödüyoruz, çünkü makbuzunu bulamıyorlar, zavallı umudunu kesmiş, artık onu da atmış, onları da ödüyoruz. Ve değerli kardeşlerim, şu anda bakın sadece iki kalem 17 katrilyon, bunu da biz ödedik. Bütün bunlar yolsuzlukların oldukları bir iktidarda yapılabilir mi?

Kardeşlerim, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinde toplam yapılan duble yol, bölünmüş yol ne kadardı biliyor musunuz? 6100 kilometre. Biz sadece şu 10 yılda, 11 yılda değerli kardeşlerim 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık sadece bu dönemde. Eğer bunu 79 seneyle mukayese ederek bir

değerlendirmesini yaparsak, o zaman bunu 8’le çarpmamız lazım. 8’le çarptığımız zaman 140 bin kilometreye kadar bu uzanır. Nereye ulaştığımızı görün, nereye ulaştığımızı görün. Bu sevdalı olmanın adıdır. Bakın biz dağları deliyoruz, tüneller açıyoruz. Yüksek hızlı trenler inşa ediyoruz. Kardeşlerim,

(6)

bizden önce sorun Allah aşkına Türkiye’de kara yollarında kaç tane tünel vardı diye sorun. Şu Bolu Dağı’nı hatırlayın, o Bolu Dağı’ndan ne çileler çektiğimizi hatırlayın. Orada bir tünele başladılar, tüneli bitiremediler. Bakın çok enteresandır. Ondan sonra neyi konuşmaya başladılar biliyor musunuz?

Burayı doğalgaz depolama istasyonu mu yapsak, yoksa patates depolama istasyonu mu yapsak, bunu konuşmaya başladılar. Tabi biz iktidara geldik, dediler ki böyle böyle. Ya olur mu öyle şey dedik, bunu biz bitireceğiz. İtalyan Firmasını çağırdım, dedim ki; arkadaş, burayı bitireceksiniz, burayı

bitireceksiniz. Ve başladık, orayı bitirdik. Şimdi o Bolu Dağı’ndaki elhamdülillah kazalar minimize oldu, o eski durumlar artık yok. Hem zamandan kazandık, hem de o kazalardan artık kurtulduk. İşte bu bölünmüş yollar da Türkiye genelinde bizim bu işimize yaradı. Ama bu CHP bu işlerden anlamaz.

Şimdi ben merak ediyorum. Bu CHP’nin Genel Müdürü Marmaray’dan acaba geçti mi? Acaba geçerse hangi yüzle geçecek? Çünkü bunlar buna da karşıydılar. Şimdi üçüncü köprüye de karşılar. Şimdi üçüncü köprüyü yapıyoruz, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, buna karşılar. Yavuz Sultan Köprüsü Trakya’nın işine yarayacak ha. Asya’ya gidişte bütün ağır vasıtalar artık o köprüyü kullanacak; 4 gidiş-4 geliş. 2,5 milyar dolara mal olacak, ortasından da tren geçecek, tren. Kardeşlerim, 2,5 milyar dolar; bizim cebimizden para çıkıyor mu? Hayır, çıkmıyor, biz para vermiyoruz. Sadece yüklenici firmaya diyoruz ki; sen burayı al 15 yıl işlet, sana yılda şu kadar araç garantisi veriyoruz. Eksik olursa onu da biz sana ödeyeceğiz diyoruz. Cebimizden bir kuruş çıkmadan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü bu ülke, bu millet, bu devlet kazanıyor. Daha biz bunu yapıyoruz.

Üçüncü havalimanı komşunuz, Kırklareli’nin komşusu üçüncü havalimanı. Kardeşlerim, buranın maliyeti ne biliyor musunuz? 46 milyar dolar. Cebimizden 1 kuruş çıkmıyor. 5 yüklenici firma, Türk firması konsorsiyum yaptılar, 20 yıl burayı işletecekler, yapıp işletecekler, 20 yıl onlarda. Ya adamları geldi bu paralel yapı önlerini kesmek için bunlarla ilgili affedersin yolsuzluk dedi, şu dedi, bu dedi. Ya kardeşim, bu insanlar geldiler burada böyle bir şey yapıyor. İhalede yolsuzluk mu var? Para mı veriyoruz bunlara? Yok. 20 yıl burayı gelip yapıp işletecekler, 1 kuruş para devletten almadan. Ve 20 yılla burayı devlete kazandıracaklar. Yılda yolcu kapasitesi ne biliyor musunuz? 100 milyon kişi kapasiteli bir havalimanı, dünyanın ilk üçü arasında yer alacak. Ya bir ülke bunlar büyür, bir ülke bunlarla bir efsane haline gelir. Eğer böyle dev havalimanlarınız varsa büyüksünüz, yoksa yoksunuz.

Ah benim Kırıkkaleli kardeşlerim, göreve geldiğimizde Türkiye’de havalimanı sayısı neydi biliyor muşunuz? 26. Şimdi 52; 52, biz buyuz ya. 10 yıl önce, 11 yıl önce dense ki Şırnak’a havaalanı yapılacak, havalimanı yapılacak, inanır mıydınız? Ağrı’ya havaalanı yapılacak dense inanır mıydınız?

Iğdır’a havalimanı yapılacak dense inanır mıydınız? Hakkari’ye havalimanı yapılacak dense inanır mıydınız? Onları da biz yaptık. Niye? Çünkü biz bölgesel milliyetçilik yapmayacağız dedik, biz etnik milliyetçilik yapmayacağız dedik, dinsel milliyetçilik yapmayacağız dedik. Batıda ne varsa doğuda da o olacak dedik. 780 bin kilometrekareyle Türkiye Cumhuriyeti tek vatandır dedik. Kardeşlerim,

Afyonkarahisar’dan yola çıkarken tek millet dedik; Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Roman’ıyla, Pomak’ıyla, Boşnak’ıyla, Arnavut’uyla, aklınıza ne gelirse. Kardeşlerim, yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdik, yola böyle çıktık. Kardeşlerim, yola böyle devam ediyoruz. Arkadan bir şey daha söyledik; tek bayrak dedik, bayrağımızın dışında bayrak asla tanımıyoruz. Çünkü bizim bayrağımız farklı, rengi şehidimizin kanı, hilalimiz bağımsızlığımızın ifadesi, yıldızımız şehidimizin sembolü; bu bayrağa eş bayrak olabilir mi, böyle bir şey düşünülebilir mi?Onun için “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dedik yola çıktık. Onun için tek vatan, tek vatan. Ve

dördüncüsü ne? Tek devlet. Kardeşlerim, devlet içinde devlet, paralel devlet, asla böyle bir şeye müsaade etmeyiz. Kim olursa olsun hesabını görürüz ve göreceğiz. Bu paralel yapının, paralel devletin hesabı çok ağır olacak, bunu göreceğiz.

Sevgili kardeşlerim, şu Kırklareli terörün acısını çok çekti. Buradan en batıdan ülkemizin en doğusuna davulla zurnayla darbukayla klarnetle düğüne gider gibi sizlerin askere yavrularınızı gönderdiğinizi bilirim. Git oğlum git, ya gazi ol, ya şehit dediğinizi bilirim. O gençler düğüne gider gibi askere gittiler, kahramanca vatanlarını savundular, yiğitçe şehit oldular. Allah hepsinden razı olsun, Rabbim

(7)

kabirlerini cennet bahçesine tahvil etsin. 30 yıl bizler hep birlikte bu acıyı yaşadık. 30 yıl anneler-babalar, nişanlılar, eşler, çocuklar bu ağır acıyı yaşadılar. 30 yılda yaklaşık 10 bin Mehmet’imiz… Bak bizde Mehmetçik öyle sıradan bir laf değil ha, bizde Mehmetçik Peygamber Efendimizden kaynaklanıyor. Muhammed, Mehemmet’e dönüşmüş, oradan Mehmet’e dönüşmüş.

Çünkü Muhammed ifadesini kullanırsak, Peygamberimizin ismine layık davranamayız diye onu ecdadımız ona dönüştürmüş. Ve askerimiz de de bu küçük Muhammed anlamına Mehmetçik olmuş.

Dünyanın hiçbir yerinde, İslam dünyasında böyle bir ifade yok, bu sadece bizde var. Mehmetçiğimiz bizim o kadar önemli. 30 yılda yaklaşık 30 bin sivil hayatını kaybetti. 30 yılda Türkiye ekonomisi 1 trilyon liradan daha fazla değerli kardeşlerim kayba uğradı. 30 yıl boyunca yaşanan acılardan yüreklerimiz şüphesiz ki burkuldu. Ağzımızın tadı kaçtı. Sofralarımızın huzuru kayboldu. İşte Kırklareli’nde bu toprakları biz hep birlikte savunduk. Şurada Edirne’de topraklarımızı hep birlikte savunduk. Çanakkale’de, o büyük zafer destanı birlikte yazdık, Kurtuluş Savaşı’nı birlikte verdik. Ama 30 yıl bu ülkenin evlatlarını, bu ülkedeki kardeşleri, komşuları, illeri birbirine düşman yapmaya, birbirinin arasına nifak sokmaya çalıştılar. Şimdi ben burada Kırklareli’nde tüm kardeşlerime, sevgili vatandaşlarıma soruyorum; son 1 yıldır Kırklareli’ne terör nedeniyle şehit geliyor mu? (“Hayır” sesleri) Kırklareli’nde son 1 yıldır anneler babalar bu yüzde ağlıyor mu? (“Hayır” sesleri) Ey hanım kardeşlerim, babalar; çocuklarınızı askere yollarken eskisi gibi yüreğiniz sızlıyor mu? Türkiye’ye bahar geldi bahar, artık görüyorsunuz çiçekler açmaya başladı. Bunlar inşallah daim olsun. Ülkemin dağlarına, kırlarına, ovalarına bahar geldi. Ama dikkat edin, birileri bu durumdan çok rahatsız, silah ticareti yapanlar bundan çok rahatsız, kan ticareti yapan vampirler bundan çok rahatsız. Gençlerin kanıyla, annelerin gözyaşıyla beslenen vicdansızlar bundan çok rahatsız. Türkiye’nin bu sorunu çözüm yoluna

koymasından, çözüme doğru ilerlemesinden, büyümesinden, kalkınmasından birileri çok rahatsız.

Unutmayın meyve veren ağaç taşlanır. Terör meselesini çözüm yoluna koyduğumuz için bize saldırıyorlar. Kardeşliği yücelttiğimiz için bize saldırıyorlar. Çünkü biz bir olacağız dedik, iri olacağız dedik, diri olacağız dedik, kardeş olacağız dedik, hep birlikte Türkiye olacağız dedik; bundan rahatsız oluyorlar.

Türkiye ekonomisini büyütüyoruz. İşte bakın bu ay da ihracat rakamı çok önemli. Kardeşlerim yine yüzde 4,5 ihracatımız, aylık ihracatımız arttı. Bu onları rahatsız ediyor. Büyümede OECD rakamları açıklıyor, Türkiye ilk beşin içinde, bu onları rahatsız ediyor. Türkiye’nin ufkunu açtığımız, Türkiye’yi çok büyük hedeflere taşıdığımız için bize saldırıyorlar. Tüm bu saldırılara dur diyecek olan sizlersiniz. Bu oyunu, bu tuzağı bozacak olan sizlersiniz.

Şunu aklınızdan çıkarmayın kardeşlerim: Türkiye’nin önünde iki seçenek var. Türkiye ya eski Türkiye olacak ya da yeni Türkiye olacak. Eski Türkiye olursa koalisyonlar geri gelecek, enflasyon geri gelecek.

Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar geri gelecek. Eski Türkiye olursa ülke içine kapanacak, Balkanları göremeyecek, Suriye’yi, Mısır’ı görmeyecek, hatta burnunun ucunu dahi görmeyecek. Eski Türkiye olursa ekonomi duracak, çarklar duracak, fabrikalar duracak, esnaf kapısına kilit vuracak yeniden.

Ama yeni Türkiye’de büyüme devam edecek, yeni Türkiye’de huzur güç kazanacak. Yeni Türkiye’de istikbal çok daha aydınlık olacak. 30 Mart’ta inanıyorum ki her biriniz yeni Türkiye için mührünüzü AK Parti’ye vurmaya hazır mısınız?Evvel Allah bu iş bitiyor.

Anneler, ah benim yaşlı anacağım; o nüfus cüzdanlarına sanayağ almak için mühür vurduklarını hatırlıyorsun değil mi? Tuz, şeker için mührü vurdukları günleri hatırlıyorsun değil mi? Ya bizde fazla gerilere gitmeye gerek yok. Benzin istasyonlarında 24 saat kuyrukta arabaya benzin almak için bekliyorduk ya, öyle mi? Kırklareli hatırla bugünleri. Kardeşlerim, eğitimde adımlar attık.

Benim üniversiteli genç kardeşim, gençler; göreve geldiğimizde ne burs veriyorlardı biliyor musunuz?

45 liracık, 45 lira. Şimdi Kredi Yurtları Kurumları’nda kalanlarla beraber beslenme yardımı dahil 520 liraya çıktık. Öyle mi? 45 lira nire, 520 lira nire… Yani 1’e 11 arttı. Bu ne demektir? Her yıl katlanarak devam ediyor.Size helal olsun.

(8)

Şimdi paralel yapının gazeteleri geçen günü bir fotoğraf koymuşlar, ya bunlarda utanma arlanma diye de bir şey yok. Bunlar da yalan kesin, takiye kesin, iftira kesin, adeta farz, bunlar böyle bakıyor.

Kardeşlerim, ne diyor biliyor musun? Çocuğun bir tanesi tablet bilgisayarı iade etmiş. Şu yalana bak ya. Yani biz tablet bilgisayar yetiştirmekte zora giriyoruz, onlar diyor ki iade etmiş. Kardeşlerim, şu anda bak dağıttığımız tablet bilgisayarların akabinde şimdi 675 bin daha geliyor. Ve ardından 10 milyon tablet bilgisayarın ihalesini yapıyoruz, 10 milyon. Bütün yavrularımız ellerinde artık kitaplarla değil bilgisayarlarla dolaşacaklar. Kardeşlerim, bizim iktidarımız elinde molotof kokteyle dolaşan bir nesil değil bilgisayarla doluşan bir nesil yetiştiriyor, kitapla dolaşan bir nesil yetiştiriyor. Kardeşlerim, bu CHP’nin Genel Müdürü… Ben o molotoflu gençleri eleştiriyorum, bugün de eleştiriyorum, hani Gezi’cide falan dolaşanlar vardı ya, ellerinde molotoflarla vatandaşın dükkanlarının camlarını kıranlar, devletin bütün araçlarını yakıp-yıkanlar, vatandaşın araçlarını yakıp yıkanlar vardı ya, bu gençlik kardeşlerim Türk milletinin gençliği olamaz. Ve bu gençlik bu ülkenin aydınlık yarınlarını hazırlayamaz.

Biz molotof kokteylleriyle dolaşan gençlik değil, elinde bilgisayarıyla, kalemiyle, defteriyle, kitabıyla dolaşan gençlik istiyoruz. O gençlik işte karanlığı aydınlatacak gençliktir. Biz bununla yürüyoruz bu yolda.

Bakın şu anda değerli kardeşlerim, sıralarımızın üzerinde okullar açılırken ücretsiz olarak kitapları buluyor muyuz?Türkiye’nin dört bir yanında bütün yavrularımıza kitapları veriliyor. Şimdi Kırklareli Üniversitesi’nde yurdumuz. Şimdi yeni açılacak olan yurtlarımız, yurtlarımızda biliyorsunuz 3 yataklı, ranza değil ha biz ranzalarda yurtlarda yaşadık, ama şimdi ranzaları biz kaldırdık, karyolaya geçiyoruz.

Tuvaleti, banyosu odasında ve küçük buzdolabı odasında. Orada dersini çalışabiliyor, her türlü imkanı getirdik. Niye? Bizim gençlerimiz buna layık dedik, onun için bu yatırımları yaptık.

Kardeşlerim AK Parti’den önce Kırklareli adeta bir kasaba görünümündeydi. Eserlerimizde,

hizmetlerimizde bir şehir kimliğine kavuşturduk, Kırklareli göç veriyordu, şimdi göç alır hale geldi.

Hatta Kırklareli artık dünyanın her yerinden öğrencilerin eğitim gördüğü bir yer haline geldi. Şu anda Kırklareli Üniversite’miz maşallah bir dünya üniversitesi olma yolunda, öyle mi?Çeşitli ülkelerden gelen 480 öğrenci şu anda Kırklareli Üniversitesi’nde eğitim-öğretim görüyor.

Bu arada Dereköy Sınır Kapısının tır trafiğine açılmasıyla ilgili beklentilerimiz var bunu biliyorum, yakından takip ediyorum. Dereköy Sınır Kapısı eskiydi biliyorsunuz. Dereköy sınır kapısı yıllardır tır trafiğine kapalıydı, biz kapının yolunu yaptık. Sahasını genişletip 64 dönüme çıkarttık. Orman tahsisi işlerini, imar planını tamamladık. Türkiye olarak üzerimize düşen çalışmaları yaptık. Gerekli projeleri hazırladık. Dışişleri Bakanım geçenlerde Bulgaristan’daydı. Orada da Bulgaristan’daki yetkililerle bu konuyu görüştüler. Ve Bulgaristan tarafının da işleri süratle tamamlamasını kendilerinden istedik.

İnşallah şimdi onların yol inşaatını yapıyorlar ve bir an önce o da bittiği andan itibaren bu sıkıntıyı aşmış oluyoruz. Biz iki ülke olarak yaptığımız çalışmaları paylaşıyoruz. İnşallah Kırklareli’mizin bu beklentisi de hallolacak.

Kırklareli’ne 250 yataklı bir devlet hastanesi yapmak için kolları sıvadık. Sağlık Bakanım da zaten burada, Sağlık Bakanım da burada. 61 trilyona mal olacak hastanenin temelini inşallah fevkalade bir durum olmazsa bu ay içerisinde temelini atacağız. 2016 yılında tamamlayacağız ve halkımızın hizmetine sunacağız. Bu çarşamba mı atıyoruz temeli?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU- Bu Çarşamba atıyoruz efendim.

BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Malum Edirne Milletvekilimiz Mehmet Bey Sağlık Bakanımız ve Çarşamba günü inşallah hastanemizin temelini atıyorlar. Bu arada Babaeski’deki hastaneyi de açıyoruz. Hayırlı olsun. CHP’li Belediye hastanenin yapılacağı yerin yakınlarında oturan Roman vatandaşlarımızın oradan uzaklaştırılacağına dair dedikodular yapıyor, kulağınıza geldi mi?

Kardeşlerim, bunların işi-gücü yalan dolan.

Selahattin Bey, nerede Selahattin? Şimdi Selahattin kardeşim inşallah 1 Nisan’dan itibaren Belediye

(9)

Başkanımız, ben size emanet ediyorum, öyle de görüyorum. İşinin ehli, mimar, işi gücü plan-proje, bu.

Ve kardeşlerim, böyle bir dedikodu, böyle bir yalan asla olamaz. Bunlar bugüne kadar Roman kardeşlerimize en ufak bir destekleri olmadı. Ama biz her zaman yanlarında olduk ve Roman kardeşlerimize de biliyorsunuz toplu konut idaresi olarak çok ciddi desteklerle onların arzu ettikleri yerlerde tekliflerimizi yaptık konutlar inşa ettik. Her şeyden önce hastanenin yapılacağı yer belli.

Hastane çevresinde oturanlar niye başka yerlere gönderilsin? Roman kardeşlerimizin içi rahat olsun.

Bu yalanlara, bu dedikodulara asla prim vermeyin. Biz bir şey yapacaksak, otururuz masaya,

konuşuruz, kararımızı da öyle veririz. Hastanenin onlara hiçbir zararı dokunmayacağı gibi, tam tersine ortaya çıkan hareketlilikten orada oturan vatandaşlarımız ziyadesiyle istifade edecekler. Çünkü kardeşlerim, oraya belli bir para gelecek hastane sebebiyle.

Biz Kırklareli’ne şu 10 yılda ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? Yaklaşık 4 katrilyon yatırım yaptık, 4 katrilyon. Tarımda yaklaşık değerli kardeşlerim 1 katrilyon yatırım yaptık. Çünkü burası peynirin memleketi. Ulaştırma ve haberleşmede 627 trilyon yatırım yaptık. Eğitimde 120 trilyon yatırım yaptık. Enerjide 656 trilyon yatırım yaptık. Orman ve su işlerinde 167 trilyon yatırım yaptık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız olarak 165 trilyon yatırım yaptık. Sağlıkta şu ana kadar 75 trilyon, bundan sonra yeni yatırımlarla tabii bu 150-200 artık devam edecek. İnşallah önümüzdeki yıllarda çok daha fazlasını yapacağız. Eğitimde Kırklareli’nde tam 1139 yeni derslik inşa ettik.

Öğrencilerimiz ferah ve modern sınıflarda. Hedefimiz artık 30 öğrencili sınıflar, bunu yapıyoruz.

Okullarımıza yaklaşık 6 bin adet bilgisayar gönderdik. 215 okula internet bağlantısı sağladık. İnternet bağlantısını niye yaptık? Çocuklarımız dünya ile iletişime girsin diye. 196 bilişim teknolojisi sınıfı kurduk. Fatih Projesi kapsamında ilk etapta 410 sınıfa etkileşimli tahtaları yerleştirdik, tablet bilgisayarlarımızı dağıtmaya başladık. Kırklareli’ndeki ihtiyaç sahibi 2508 öğrencimize aileleri üzerinden düzenli nakit eğitim yardımı yaptık-yapıyoruz.

Kardeşlerim, Kırklareli Üniversitesinden bahsettim. 2007 yılında üniversitemizi kurduk, bünyesinde 8 fakülte var, 3 yüksek okul, 7 meslek yüksekokulu, 3 enstitü bulunan üniversitemizin bugün 19 bin öğrencisi var. Bu kadar kısa zamanda 19 bin öğrenci. Ve yüksek öğrenim gençliğine aktardığımız rakam ne biliyor musunuz burs ve kredi olarak? 45 trilyon aktardık onlara. Kardeşlerim, bu tabii Kırklareli’ne ne demek? 45 trilyon ayrıca öğrenciler vasıtasıyla giren para demek. Yükseköğrenimdeki yurt yatak kapasitesini 464’ten 1758’e çıkardık. Artık büyüyen, gelişen bir Kırklareli Üniversitesi var.

Şimdi iki yeni yurt daha yapıyoruz. Birisi Babaeski’de, birisi de Lüleburgaz ilçelerinde. Bunların inşaatına da başladık. Kardeşlerim, inşallah sağlıktaki hizmetleri az önce söyledim, çok önemli hizmetler getirdik dedim. Yeni sağlık tesisleri inşa ettik, acil sağlık hizmetlerimizi ve hastanelerimizin tıbbi onarımını, donanımını güçlendiriyoruz. Her şeyden önce artık koğuş sistemi yok, o da sistemi var.

İşte dün Balıkesir’de Tıp Fakültesinin açılışını yaptım, oradaki hastaneyi dolaşırken bütün o anneler, o köyden gelen anneler hep dua ediyorlar, Allah sizlerden razı olsun diyorlar, bizi böyle beş yıldızlı otelde ağırlıyorsunuz diyorlar. Doktorlarımız iyi bakıyor, odamız, banyomuz, tuvaletimiz, her şeyimiz gayet güzel diyorlar. Bize zaten bu yeter. Biz emanetçiyiz, biz bu millete efendi olmaya değil

hizmetkar olmaya geldik; bizim durumumuz bu. İnşallah toplu konutta da çalışmalarımız,

yatırımlarımız devam ediyor. Şu ana kadar 85 trilyon yatırımla 1308 konut yaptık Kırklareli’nde. Hayırlı olsun.

Kardeşlerim, şimdi bir şey söylüyorum size; biz geldiğimizde burada ne kadar bölünmüş yol vardı biliyor musunuz? 77 kilometre. Biz buna 130 kilometre ilave ettik. Bakın 77 kilometreyi 79 senede yaptılar, biz 10 senede 130 kilometre ilave ettik, şu anda 207 kilometre bölünmüş yolu var

Kırklareli’nin. Ve Halkalı-Kapıkule arasında planladığımız yeni demiryolumuzun etüt, proje ve mühendislik çalışmalarını tamamladık, inşallah en kısa sürede bu projeyi de hayata geçiriyoruz. Bu demiryolu hattıyla Batıda Kapıkule’de başlayan güzergah doğu yönüne doğru İstanbul, Ankara, Sivas, Erzurum, Kars üzerinden Tiflis’e ve oradan demiryoluyla Bakü’ye ulaşacak. İğneada Beğendik Köyü Balıkçı Barınağına 1995 yılında biliyorsunuz başlanmıştı. Biz buna 21,5 trilyon maliyetle bu barınağı

(10)

tekrar ele alıp projelendirdik, inşallah bu yıl tamamlayıp hizmete sunacağız.

Kardeşlerim, tarımda, hayvancılıkta çiftçilerimize gerçekten çok ciddi destekler sağladık. Mazot desteğini aynı şekilde artırdık. Prim desteklerini, hayvancılık, tohum ve fidan, tarımsal sigorta, toprak analizi, kırsal kalkınma, daha birçok destek ile üretimi teşvik ettik. Kardeşlerim, 2002 yılında

Kırklareli’ne verilen prim desteği neydi biliyor musunuz? 6 trilyon. Biz 2013 yılında 59 trilyon verdik. 6 trilyon nerede 59 trilyon nerede. Hayvancılık desteği neydi biliyor musunuz? 2 trilyon. 2013 yılında biz 63 trilyon verdik. 2 trilyona bak, 63’e bak. Kırklareli Organize Sanayi Bölgesindeki yatırımlar kat be kat arttı. Ve 2006’da doğalgazda malum Kırklareli’ni tanıştırdık. Sosyal yardımlara çığır açtık.

Kadınlarımızın, çocuklarımızın, yoksullarımızın, şehitlerimizin, gazilerimizin, yaşlı ve engellilerimizin, engellilere biliyorsunuz bakım ücreti ödüyoruz. Hatta doktorlarımız eğer hastaneye gidemeyecek durumdaysa evde geliyor bakıyor, bunları yapıyorlar. Niye? Dertliyiz, biz bu millete sevdalıyız ve bunu yapacağız. Eşi vefat etmiş, hiçbir sosyal güvencesi olmayan 1615 Kırklarelili hanım kardeşlerimize 2 ayda 1 500 lira ödüyoruz, bunları biz yapıyoruz. Kırklareli artık kendisine yaraşan, yakışan bir

belediyecilik hizmetini Selahattin Minsolmaz kardeşimle inşallah yakalasın istiyoruz. Hükümet yatırımlarıyla çehresi değişen bir Kırklareli olsun istiyoruz ve bu hizmetlerden mahrum kalmasın istiyoruz.Kardeşlerim, hazır olduğunuzu az önce sizden dinledim. Şimdi şarkımızı da beraber

söyleyelim istiyorum. Hazırız değil mi? 29 gün durmak yok… yok…Unutmayın, Aşık Veysel gibi, uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece, gideceğiz gündüz gece. Neden? Evet, bizim bir gayemiz var, maksudumuz var, modern-yaşanabilir bir Türkiye, modern-yaşanabilir bir Kırklareli tüm ilçeleriyle beraber, insanca.

Hazır mıyız?

Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bana her şey sizi hatırlatıyor, bana her şey sizi hatırlatıyor, bana her şey Kırklareli’ni hatırlatıyor.

Günümüz kutlu olsun. 30 Mart Kırklareli için, tüm ilçelerimiz için, Türkiye’miz için aydınlık yarınların başlangıcı olsun.

Kalın sağlıcakla diyorum, Allah yar ve yardımcımız olsun.

Referanslar

Benzer Belgeler

İnşallah şu anda konuyla ilgili etüt proje çalışmaları devam ediyor, inşallah Yozgat’ımızı da bu noktada artık yurt dışındaki akrabaların gidişi-gelişi, her şeyi

Sevgili kardeşlerim, Bingöl’ün saygıdeğer güzel insanları, 24 Temmuz 2010’da Bingöl’e geldim, biliyorsunuz halk oylamasını startını buradan verdik, ilk toplantıyı

Ben şimdi yeni bir şey söylüyorum, daha önce de söylemiştim, dedim ki; bakın 30 Mart’ta eğer AK Parti sandıklardan birinci olarak çıkmazsa, çünkü siyasette liderlerin

Ona şöyle bir baktığımızda şunu görüyoruz: Gıda tarımda yaklaşık 1,5 katrilyon, orman su işlerinde 1 katrilyon 300 trilyon, İller Bankası olarak 765 trilyon,

Kardeşlerim, biz gelene kadar Zonguldak’a ne kadar bölünmüş yol yapıldı biliyor musunuz..

Şimdi de Mustafa Yel kardeşimizle istiyoruz ki Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Tekirdağ’ın tüm ilçelerine, artık köy yok, mahallerine, beldeler de mahalle,

Şimdi bizim iktidarımıza bu tür çamuru atan Kılıçdaroğlu, soruyorum sana; 12 yıl önce 230 milyar dolar milli geliri olan Türkiye, şu anda 820 milyar dolar milli gelire

Değerli kardeşlerim, şimdi 30 Mart seçimlerine Büyükşehir Belediyesi olarak giriyoruz, inşallah 30 Mart akşamı bu işin sahibi belli olacak ve 31 Mart’tan itibaren artık