• Sonuç bulunamadı

Başbakan Erdoğan ın Büyükçekmece İlçe Mitingi konuşmasının tam metni

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Başbakan Erdoğan ın Büyükçekmece İlçe Mitingi konuşmasının tam metni"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Başbakan Erdoğan’ın Büyükçekmece İlçe Mitingi konuşmasının tam metni

Mart 10, 2014 - 4:45:00

Büyükçekmece’nin saygıdeğer hanımefendiler, beyefendiler; sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Günümüz kutlu olsun, geleceğimiz aydınlık olsun inşallah.

Evet, İstanbul aylardır kuraklığa mahkûmdu, hamdolsun bugün rahmet var, sizlerle bu rahmet bir başka güzel, inanıyorum ki, 30 Mart’ta daha da güzel olacak. 30 Mart’ta Celal kardeşimle beraber yerel belediyecilik, Büyükşehir Belediyeciliği ve merkez inşallah bütünleşmek suretiyle

Büyükçekmece’yi daha modern bir ilçe haline getireceğiz.

Kardeşlerim, şehirlerin doktorluğu hastane doktorluğundan geçmez, şehirlerin imarı mimarlıktan geçer;

önce bunu bilmemiz lazım. Ama burada bir yanlış anlaşılma var, deniyor ki, belediyeciliğin doktoru;

eyvah, yanmışız, Burada bir dönem değil, iki dönem değil, üç dönem değil, devamlı belediyecilik yapacaksın, ta o günden bu güne hala eser ortada, eser ortada.

Kardeşlerim, şimdi biz diyoruz ki, 30 Mart’ı Büyükşehir olarak bir, ilçe olarak iki ve hamdolsun merkezi yönetim olarak da üç, birlikte çok güçlü bir idareyle inşallah Büyükçekmece’yi ayağa kaldıralım.

22 günümüz var, ben tabi Büyükçekmece’yi bugüne kadar hiç böyle görmedim, görüyorum ki siz kararı vermişsiniz. Kararı vermişsiniz, ama 22 gün kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Gençler var mıyız?

Hanım kardeşlerim, var mıyız? Beyler var mıyız?

Hani bu ara bir de ablalar icat oldu, kapıları falan dolaşıyorlar, Pensilvanya’dan idare edilen ablalar.

Ama bizim ablalarımız burada, bizim ablalarımız bu noktada inanıyorum ki gereken çalışmayı yapmak suretiyle gereken dersi inşallah 30 Mart’ta verecekler.

Ve bir de onların ağabeyleri varmış, bizim ağabeylerimiz de burada, inşallah ağabeyler de bizimkiler evvel Allah Türkiye’de el ele, omuz omuza biz Ankara’dan, onlar Pensilvanya’dan yönetiliyor; fark bu.

Ve bizim bir de gençlerimiz var, evvel Allah gençlerimiz de bugüne kadar bu yolda yağmur demediler, çamur demediler koştular.

Bize biliyorsunuz çok komplolar kurdular, ama hiçbiri tutmadı, yine tutmayacak. Yine böyle CHP’nin, MHP’nin, Pensilvanya’nın, böyle 3 kafadarın bir araya gelmesi burada sökmez, sökmez. 3 kafadarlara karşı millet var, millet. Milletin iradesini hiçbir irade Hakk’tan başka mağlup edemez; bunu böyle bileceğiz.

Ve şu anda hesaplar yapıyorlar; ne? Kızlar, hesap yapmışlar, diyorlar ki 17 Aralık’ta bunları devirelim.

Olmadı, deviremediler. 25 Aralık’ta deneyelim dediler, yine olmadı. Şimdi 30 Mart’ta yüzde 35’in altına indirelim, Nisan’da da hükümeti kuralım dediler. Bunlar bu işi ne zannediyorlar ya? Yani bunlar adeta herhalde tavla zarı atıyorlar. Biz siyaset yapıyoruz, siyaset. Biz milletle beraber yürüyoruz bu yolda ve milletle beraber yürüyeceğiz.

Kardeşlerim, bizim istikametimizi siz çizdiniz siz, birileri değil, ne sermaye çizdi, ne bir kısım medya

(2)

çizdi, ne de bazı lobiler çizdi, millet çizdi millet.

Kardeşlerim, şimdi bakın, biz eser siyaseti yapıyoruz, CHP dedikodu siyaseti, iftira siyaseti yapıyor, MHP hakaret siyaseti yapıyor. Başka konuşmaya gerek var mı? Ziya Paşa’nın güzel bir sözü var, eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Şimdi biz eserlerimizle anılıyoruz.

Kardeşlerim, bakınız şu İstanbul susuz muydu? Bu İstanbul çöplük müydü? Bu İstanbul’da hava kirliliği var mıydı? Kardeşlerim bu kardeşiniz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kimden aldı? CHP’den aldı. Ve İSKİ biliyorsunuz yolsuzluklar kurumuydu, böyle bir Genel Müdürlüktü ve yolsuzluktan da mahkûm oldu. Ey Kılıçdaroğlu, sen kime iftira ediyorsun ya? Sizin geçmişiniz kirli ya, kirli. 2,5 milyar dolar borçla devir aldık o zaman, 1.2 milyar dolar borçla devrettim ve İstanbul’a yaptığımız yatırımlar ortada.

Bakınız kardeşlerim, size çok açık bir şey söyleyeceğim, İstanbul’u tertemiz bir hale getirdik mi? Hava kirliliğinden İstanbul’umuzu kurtardık mı? Susuzluğu giderdik mi? Şimdi bakınız, şu Istranca

Dağları’ndan biz İstanbul’a su getirdik, 180 kilometre, dağları deldik dağları. Niye? Ya biz size aşığız be, aşığız. Bizim bu millete sevdamız var sevdamız. Biz dertliyiz dertli. Derdi olmayandan bir şey olmaz, sevdası olmayandan bir şey olmaz. Bize dağları deldirten, Ferhat’ı Şirin’e kavuşturan o sevdadır. İşte şimdi aynını Kadir Topbaş kardeşim Belediye Başkanı olarak … o da Boğaz’ın altından geçerek ta Ömerli’ye Terkos’u bağladı. Neden? Çünkü karşılıklı olarak su sıkıntısı çekildiği anda, bir tarafta varsa öbür tarafta buraya ne yapalım? Suyu aktaralım. Denizin altından geçildi; buna CHP’nin aklı erer mi? Ermez. MHP’nin erer mi? Ermez.

Bak, ikinci bir adım daha attık. Nedir o? Tuttuk bu defa Haliç’in çamurunu biliyorsunuz bu kardeşiniz 9.5 kilometreye, Alibeyköyü’ne taşıdı ve Haliç’i çamurdan kurtardık. O zaman bizde profesörler diyordu ki, olmaz. Ne olur hocam? Burayı toprakla doldurmamız lazım diyorlardı. Olur mu dedim, ben bu Haliç’i nasıl yok ederim ya? Biz kalktık Haliç’in çamurunu taşıdık. Ve şimdi Alibeyköy’deki meşhur Vialand var ya, hani çocuk parkları, alış veriş yerleri filan olan yer, şimdi oraya yapıldı o, 651

metrekarelik bir alan meydana geldi. Biz eser üretiyoruz, onlar dedikodu üretiyor.

Bitmedi, şimdi ne oldu? Kadir Bey’de tuttu Büyükdere’den dağları deldi, ve Haliç’e Boğaz’ın suyunu getirdi. Bundan haberiniz var mı, haberiniz var mı? Çünkü şöyle bir şey var…

Değerli kardeşlerim ve biz oradan Haliç’e suyu getirdik, şimdi Haliç’in suyu tertemiz, balık da var, yüzme de var.

Şimdi kardeşlerim, biz bununla kalmadık, Taksim metrosunu, tabi ta Ayazağa’dan geliyor, o ayrı mesele, Taksim metrosunu aldık Yenikapı’ya getirdik. Temelini ben atmıştım Belediye Başkanlığımda, ondan sonra biraz kesintiler oldu, Kadir Bey kardeşim tuttu Haliç’in üzerinden estetik, mimari noktada gayet güzel bir köprüyü inşa etti ve Yenikapı’ya taşıdı, geçenlerde de Yenikapı’da açılışını yaptık.

Şimdi CHP’nin İstanbul’daki Büyükşehir adayı çıkmış, diyor ki, bu İstanbul’un siluetini bozuyor diyor.

Ve bir de şu ifadeyi kullanmış: Diyor ki, ben gelirsem, geleceği yok ya, ben gelirsem burayı yıkacağım diyor. İnanın bu şekilde ortaya çıkmış kişiler popülizmin tamamen daniskasıdır. Çünkü zaten CHP’nin ruhunda yıkmak var; yapmak yok, bunlar da inşa etmek yok. Nerede yıkmak varsa orada CHP var.

Ve çok enteresan, oradan da gidiyor Galata Köprüsü’ne, oradan orayı gösteriyor ve diyor ki, silueti bozuk. Bir diğer taraftan da orada kendisine bir olta veriyorlar, balık tutmaya başlıyor ve oradan da bir poz veriyor; artistlik rolleri baya iyidir. Ve ya senin o balık tuttuğun Haliç, balığı malığı olmayan bir Haliç’ti, balık oraya bizim Haliç’e olan müdahalemizle geldi. Haliç şimdi temiz oldu, şimdi orada balığın çeşitleri var, bu bizimle oldu: ama CHP bunları yapamaz.

(3)

Kardeşlerim, şimdi Büyükçekmece’ye inşallah metroyu getiriyoruz, Büyükçekmece merkeze kadar inşallah metro gelecek.

Ve bakınız, burada biyolojik arıtma tesisi falan yoktu. Yani ne demek? Sizin kanalizasyonlarınızın suları maalesef tabi arıtılmadan denize gidiyordu. Şimdi biz temiz deniz istiyoruz, mavi bayraklı deniz

istiyoruz. Öyleyse yeni bir adım dedik, arıtma tesisi ve şimdi burada biyolojik arıtma tesisi bitiyor, inşallah en kısa zamanda onun da açılışını yapacağız.

Tabi bunlar kardeşlerim, Büyükçekmece’de farklı belediye, Büyükşehir’de farklı belediyeyle bunlar olmaz, bunlar yürümez. Onun için 30 Mart bir değişim, dönüşüm günü olmalıdır.

Ve değerli kardeşlerim, bakınız yine buralardaki bütün o altgeçit sistemleri ve sahil düzenlemesi Büyükşehrin yapmakta olduğu, bunların hepsi bizim hizmetimizle alakalı.

Bakın, bir anlayış daha ortaya koyacağım. Şimdi burada devlet hastanesinin de inşallah temelini atıyoruz ve bu atılan temel şu anda büyüyor, gelişiyor.

Kardeşlerim, derdimiz ne? Şimdi İstanbul’un zaten iki tane şehir hastanesi olacak, bir tanesinin temelini attık, biliyorsunuz Atatürk Olimpiyat Stadı’nın yanında dev bir temeli attık ve bu hastanenin içinde yok yok, her şey orada, çeşitli hastaneler orada. Yani böyle sedye üzerinde hastaları

dolaştırmak falan olmayacak, hasta girdi mi hastanenin içinde her şey orada görülecek, böyle bir hastane. Bir tanesini de Asya Yakasında yapıyoruz, onun da temelini inşallah yakın zamanda atacağız ve böylece İstanbul’un iki tane dev şehir hastanesi olacak. Bunların ortalama büyüklükleri, oturdukları alan itibariyle söylüyorum, 750 bin metrekare her birinin. Ve Büyükçekmece’de yapılan hastane ise burada ilk acil müdahaleler noktasında sizin müracaat edeceğiniz hastanedir.

Ben şimdi burada Büyükçekmece’ye sesleniyorum, ey benim Büyükçekmeceli kardeşlerim, sizler eğitimde artık bir sıkıntı çekiyor musunuz? Çocuklarınızın ders kitaplarını sıraların üzerinde buluyor musunuz? Artık tablet bilgisayarlar gelmeye başladı mı? Etkileşimli tahtalar okullarımıza monte edilmeye başladı mı? Ah kardeşlerim, bizden öncekiler niye bunları yapmadı?

İstediğin hastaneye gidiyor musun? İstediğin eczaneden ilacını alıyor musun? Ey Kılıçdaroğlu, sen SSK’nın Genel Müdürüydün be, ne çileler çektirdin bize ne çileler be. Hastanelerin kapısında az mı kuyrukta beklettin bizi? Bunlar kuyrukçu kuyrukçu, bunlar insana değer vermezler. Giderdik, ne çileler çektik, anacığım benim gönderir sabah erken saatte, ben gider numara alırdım ve numarayla kuyrukta beklerdik, ondan sonra anacığım hastaneye gelirdi. O günleri hatırlayanlar var.

Kardeşlerim, iş orada kalmıyor, doktor reçeteyi yazıyor, iniyorsun eczanesine hastanenin, o zaman dışarıdaki şu eczanelerden ilaç alamıyorsun ha, eczaneye iniyorsun, ilacın yarısı var, yarısı yok. Ne olacak? Onu da git dışarıdaki eczaneden al diyor. Bugünleri yaşadık mı? (“Evet” sesleri) Ama şimdi ilaçlarının tamamını gidip eczaneden de alabiliyor musun? (“Evet” sesleri) İşte biz buyuz.

Kardeşlerim, ya şimdi utanmadan, sıkılmadan çıkıyor meydanlarda diyor ki, ya ben şuyum, ben buyum.

Ya senden bir şey olmaz. İnanın bunun eline 3 tane koyun verin kaybedip gelir.

Onun için biz şimdi buraya bir tane babayiğit gönderirdik, içinizden biri. Böyle boyuna posuna

bakmayın ha, boyuna posuna bakmayın, yüreğine bakın yüreğine, bir de beynine, bunlar çok önemli.

Ve insanın eğer şöyle … yüreği olsa, ondan sonra bu beynini de evvel Allah böyle gayet iyi çalışırsa, o kadar şey olur. İşte şimdi bir avukat olarak, bir hukukçu olarak inşallah, hak nedir, hukuk nedir, Celal kardeşim burada inşallah yılların bir Büyükçekmecelisi olarak size bu emeği verecek. O size efendi olmaya gelmiyor, size hizmetkar olmaya geliyor.

Ve kardeşlerim, tabi benim ta gençlik yıllarımdan beri Büyükçekmece hayatımın hakikaten çok önemli

(4)

yıllarını geçirdiği yerler buralar.

Çatalca, geleceğim geleceğim. Yalnız Savaş’ın çok çalışması lazım, ona göre, bırakmayacağız ve bu seçimde inşallah Çatalca’yı da alacağız. Çünkü oralara hizmetin gitmesi lazım, bugüne kadar oraya hizmet gitmedi, sadece dedikodu gitti, çünkü CHP’nin olduğu yerde hizmet olmaz, oralarda iftira olur.

İşte son günlerde ne diyor? Yolsuzluk da yolsuzluk, yolsuzluk da yolsuzluk, montaj da montaj, dublaj da dublaj, bunu konuşuyor. Ya Kılıçdaroğlu, bir de hizmetten bahset ya, ne yaptınız bu ülkeye, bir onu anlatın ya? Yok, anlatamaz.

Kardeşlerim, bakınız çok enteresan, şimdi soruyorum size, 76 üniversiteyle başladık, Türkiye’de şu anda 175 üniversite var. Cumhuriyet tarihine yapılan okulların yarıdan fazlasını 205 bin derslik olarak biz 10 senede yaptık.

Kardeşlerim, bakınız 79 senede 6100 kilometre bölünmüş yol yaptılar, biz ise 10 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık.

Ah benim kardeşlerim, düşünebiliyor musunuz, 230 milyar dolarla aldık biz milli geliri, şu anda bunun üzerine 570 milyar dolar ilave ettik, 800 milyar dolara yükselttik ve daha da ileri.

Bizim borcumuz ne biliyor musunuz? Biz geldiğimizde bu MHP’den, bu CHP’nin yavrusu DSP’den neyle aldık biliyor musunuz? Milli gelirin yüzde 73’ü borçtu, şimdi yüzde 35’i borç. Bak, nereden nereye düşürdük.

Devletin borçlanma faizi yüzde 63’tü, şimdi devletin borçlanma faizi tek haneli rakama düştü. Reel faiz yüzde 2, buraya düştü.

Enflasyon yüzde 30’du geldiğimizde, şimdi yüzde 8.

Ya bu MHP, DSP, bunlar IMF’ye 23.5 milyar dolar borçlanmıştı, şimdi sıfırladık, borcumuz yok, onlar bizden borç istiyor.

Kardeşlerim, daha ileri gidiyorum, Merkez Bankası bizim milli bankamız değil mi? Merkez Bankası’nın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Şimdi ne oldu biliyor musunuz? 126 milyar dolar. Ya bunların olduğu bir ülkede hangi yüzle burada kalkıp da yolsuzluktan bahsediyoruz?

İşine gelmiyor, terbiyesizce bir de merhum anneciğime hakaret ediyor, terbiyesizce çocuklarıma hakaret ediyor ve yandaş medyalarıyla beraber saldırıyorlar. Ama 30 Mart’ta ben inanıyorum ki benim milletim bunlara gereken dersi en güzel şekilde verecek, en güzel şekilde verecek.

Benim sizden ricam şu: Gelin, 22 gün var, 22 gün gece-gündüz demeden çalışmaya var mıyız? Var mıyız? Var mıyız? Bu iş bitmiştir.

Sandıklara sahip olacağız, sandık müşahitleri kardeşlerim, sandıklara sahip olacağız, kuş uçurtmayacağız.

Dedim ya, siz bizim ablalarımızsınız, siz de ağabeylerimizsiniz, ona göre, kapı kapı dolaşacağız.

Böyle kapılarınızı çalanlar olursa onlara şunu söyleyin: Partinizi kurun da öyle gelin deyin. Ve onlara bir söz daha söyleyin, kişi sevdikleriyle beraber harşolacaktır. Siz varın Kılıçdaroğlu’yla beraber

yolunuza devam edin, siz varın Bahçeli’yle yolunuza devam edin; biz Başbakanımızla beraberiz, biz AK Partimizle beraberiz.

(5)

Hazır mıyız?

Çünkü Beylikdüzü var, ardından Avcılar var.

Ve Dünya Kadınlar Günü’nün Sinan Erdem’de muhteşem bir toplantısı oldu… hepsinin Sinan Erdem’den size selamları var.

Hayır mıyız? Tam da böyle bizim şarkımız buna uyuyor.

Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bize her şey sizi hatırlatıyor, bize her şey sizi hatırlatıyor, bize her şey Büyükçekmece’yi hatırlatıyor, İstanbul’u hatırlatıyor, Türkiye’yi hatırlatıyor.

Celal Babayiğit’i sizlere emanet ediyorum, Kadir Topbaş’ı sizlere emanet ediyorum.

Sandıkları patlatırcasına 30 Mart’ı bekliyoruz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ve değerli kardeşlerim, şu anda bakın sadece iki kalem 17 katrilyon, bunu da biz ödedik.. Bütün bunlar yolsuzlukların oldukları bir iktidarda

Sevgili kardeşlerim, Bingöl’ün saygıdeğer güzel insanları, 24 Temmuz 2010’da Bingöl’e geldim, biliyorsunuz halk oylamasını startını buradan verdik, ilk toplantıyı

("Hayır" sesleri) Tam tersine Türkiye büyüdü, Türkiye güçlendi, Türkiye daha özgür, daha demokratik, daha öncü bir ülke oldu?. Bütün o yasakların, bütün

Ben şimdi yeni bir şey söylüyorum, daha önce de söylemiştim, dedim ki; bakın 30 Mart’ta eğer AK Parti sandıklardan birinci olarak çıkmazsa, çünkü siyasette liderlerin

Ona şöyle bir baktığımızda şunu görüyoruz: Gıda tarımda yaklaşık 1,5 katrilyon, orman su işlerinde 1 katrilyon 300 trilyon, İller Bankası olarak 765 trilyon,

Kardeşlerim, biz gelene kadar Zonguldak’a ne kadar bölünmüş yol yapıldı biliyor musunuz..

Şimdi de Mustafa Yel kardeşimizle istiyoruz ki Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Tekirdağ’ın tüm ilçelerine, artık köy yok, mahallerine, beldeler de mahalle,

Şimdi bizim iktidarımıza bu tür çamuru atan Kılıçdaroğlu, soruyorum sana; 12 yıl önce 230 milyar dolar milli geliri olan Türkiye, şu anda 820 milyar dolar milli gelire