• Sonuç bulunamadı

Ş e h i r c i l i k: Ş E H İ R C İ L İK Yazan : G. Oelsner G. S. Akademisi ve T. Üniversitede şehircilik profesörü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ş e h i r c i l i k: Ş E H İ R C İ L İK Yazan : G. Oelsner G. S. Akademisi ve T. Üniversitede şehircilik profesörü"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ş e h i r c i l i k :

Ş E H İ R C İ L İ K Yazan : G. Oelsner

G. S. Akademisi ve T. Üniversitede şehircilik profesörü

Bu konferans ocak aymda Ankarada toplanan Nafia müdür-leri kongresinde söylenmiştir. Aynı toplantı münasebetile söylenen diğer ehemmiyetli konferansları da gelecek sayı-mızda yayınlayacağız.

Memleketin refahı, büyük ölçüde, şehirlerin inkişafına bağlıdır. Şehirlere Ibu inkişafın yolunu şehir plânı gösterir. Bu, büyük şehirler için de böy-ledir, Küçük şehirler için de ve hatta köyler için bi-le.

iyi bir plân şehri ileri götürür. Fena bir plân onu yanlış yola sokar, Hayalî ve mübalâğalı bir iyimserlik ile hazırlanmış bir plân iıse, şalyet ekseri-yetle olduğu gibi bir masanın gözüne atılıp kal-mışsa, daha zararlıdır. Böyle ibir plânın olmasıyle olmaması arasında hiçbir fark yakhır. Bu takdir-de şehirin ilerlemesi çok yavaşlar ve arada bir çok hatalar yapılır. Şehircilikte yapılan hataların, bir sürü paranın sokağa atılırcasma israfı demek oldu-ğu unutulmamalıdır.

Memlekette halli en zor meselelerden birisi de eski şehİTİer meslsidir. Eski şeihirleri olduğu gibi, bir müze halinde muhafaza ebmek ve yenilerini yanlarına eklemek fikri ortada dolaşmaktadır. Ne müthiş bir anlayışsızlık!

Evet, eski şehirlere yeni mahalleler ilâve edi-lebilir. Fakat eski şehirler, hiç olmazsa seyrüsefer, ticaret ve represantasyon bakımından, en iyi şe-hircilik kuruluşlarına sahiptirler. «Şehirin kalbi» ekseriya olduğu yerde bırakılmak gerektir. O, an-cak orada normal bir kuvvetle çarpar.

Şu halde, çok zamanlar eski şehirleri islâhtan başka çare kalmaz. Bir çok hallerde bu islâh yol-suzluktan veya gayrî sıhhî vaziyetten kurtarmak değil, daha ziyade eski şehiri modern seyrüsefer şartlarına uydurmaktır. Kooperatiflerin çalışması-şayanı şükran şekilde bu islâhı temin etmektedir. Şayet şehirler kendileri de bizzat inşaat yaptırma-ğa başlarlarsa bu hal daha hızlı ibir tempo ile yürür. Ancak bu suretle hakikî islâh ve gelişme,

sayesin-de şehirlerin imarı başlamış olacaktır.

Temizlemek, boşaltmak, Iboş yerlerin her met-re kamet-resini bakımlı serbest saha haline getirmek de

bir nevi islâihtır. H e m de bu en ucuz bir usuldür. En yakın İbir zamanda bu nevi islâha geniş ölçüde baş-lanabilir.

Memlekette nadiren yepyeni şehirler vücude gelecektir. Meselâ: yer sarsıntısı eski şehiri tamami-le harap ederse (Eıfoaa) yalı ut zorla harab olmuş, muharebelerde olduğu gibi ve sıtma gibi bir âfet yüzünden gelişmesi mümkün olmamış bir vaziyet olursa (Van'daki gibi) yahutta yeraltı hazineleri-nin (birdenbire bulunmasile bir işçi ordusunun şim-diye kadar gayrı meskûn bir yere yerleştirilmesi icap ederse böyle yeniden bir şehir kurmak lâzım olur.

Siedlunıg, Siedlung lâzım. Evet amma, bunla-rı primitif villâ kümeleri şeklinde veyahut tamami-Ie şekilsiz yeni köyler halinde kurmamalıdır.

Bilâkis «yie SiedlunglaT, yani öyle ikamet •bölgeleri kurmalıdır ki, esasları vazdı iktisadî me-selelere dayansın, vasıtaları iktisadi olsun, şekilleri ve malzemeleri iyi olsun Asıl bunlar memlekette eski şehirlerin İslahına önayak olabileceklerdir. Çünkü eskilerin belli (başlı noksanları olan dar yol-larla ve üst üste inşaat yeni Siedlungum ferahlığı ile muvazenelenecektir.

Memlekette hakikî ve doğru şehir pânlarınm ehemmiyeti gittikçe daha çok anlaşılmaktadır ve gitgide, biıkaç kulaktan dolma formülün mihanikî şekilde biraz plân çizme marifetiyle karıştırılma-sından meydana gelen şehir plânları da ortadan kayıp omaktadır.

Şehirler canlı organizmalardır. Şehir vücu-dunun hiçbir tarafı hasta olmamalıdır. Aksi takdir-de bunun acısını bütün şehir çeker.

Düsturumuz şu olacaktır: Eski, eğer yüksek bir kültürü temsil ediyorsa, muhafaza edilecektir!

(2)

Sied-lunglar kurulacaktır. Böylece gelecek nesiller bize medyunu şükran olacaklardır.

Ş e h i r p l â n l a r ı n ı n e s a s l a r ı : Bir şehir plânı tasarısına esas olacak bir to-pografik haritanın tesviye münhanileri, ordinatları, ölçüsü ve şimal istikametini gösteren bir işareti bu-lunmalıdır. Keza arazinin en yüksek yeraltı su se-viyesi olan yerlerini gösterir olması da şarttır. A-karsular gayet açık şökilde görünür olmalıdır. Ta-rihî ehemmiyetleri olan yahut sanat kıymetleri bu-lunan eski binalar, önemli yeni binalar isimleri ve ne işte kullanıldıkları da yazılmak suretiyle göste-rilmiş bulunmalıdır. En mühim caddelerin isimleri yazılmalıdır. Bütün büyük tek ağaçlar, ormanlık-lar veya ağaçlıkormanlık-lar işaret edilmelidir. Halihazır va-ziyet gayet okunaklı olmalı, en iyisi siyah çini mü-rekkdbile çizilmiş olarak gösterilmelidir. Paftalar öyle taksim edilmelidir ki, şehirin ortası yalnız bir paftanın üstünde kalsın. Bütün yazılar büyük fakat ince harf ve rakamlarla yazılmalıdır.

Havadan fotoğraf alınarak yapılmış plânları mümkün olduğu nisbette temine çalışılmalıdır. Bun-lar çok kıymetli vesikaBun-lardır.

S ı h h î ive j e o l o j i k e s a s l a r : ' Sıtma ve diğer hastalıklar hakkında isabetli malûmat tedarik etmelk pek kolay değildir. Şehir-lerin yeni mahalleleŞehir-lerinin vadilerde veya sırtlarda yapılacak şekilde düzenlenmesi bu bakımdan çok önemlidir. Heryerde mahallî yersarsıntısı dinle-melerinin de tam ve deliksiz olmadığı malûmdur. Bu iki korkunç felâket memleketi öyle hırpalayor-ki, daha şehir plânı hazırlanırken» bunlardan ko-runmak için herşeyi yapmak mecburiyeti vardır.

Hayatın üç mukaddes şeyi vardır: Ekmek, ev ve yol. Hiç olmazsa birincisinin tedarik edilmesi derdi şehircirıin üstünden alınmıştır. Fakat diğer ikisi karşımıza zor problemler çıkarmaktadır. Bu bir sürü problemlerden memleketi bilhassa alâ-kadar edenlerden bazılarını zikredelim: Sıra ev mi yoksa tek ev mi? Kaç katlı ev? Hangi malzeme kullanılsın? Şehir bölgesinin büyüklüğü?

S ı r a e v m i , ' t e k e v m i ?

Ejsdci zamanlarda memleketin normal evi ma-kul sebeplerden dolayı iki veya daha fazla katlı sıra ev idi, tek ev değildi. Tek ev çiftlik evi veya park içinde büyük bir villâ olduğu takdirde gayet tabiîdir. Fakat şehir içinde sıra evlere mukabil bir çok noksanları vardır.

ı

Tdk ev şehirde kullanılan itinalı bir işçilikle sıra evden bir defa daha pahalıdır. Hattâ beşte iki pahalıdır. Elbet, çünkü dört cephesi, daha masraf-lı çatısı ve her tarafında pencereleri vardır. Bu in-şa esnasında böyle olduğu gibi sonradan evin dai-mî bakımında, ısıdılmasmda, çatısının, sıva ve bo-yasının muhafazasında da böyledir. Tek evin sahi-bi kendini küçük sahi-bir kral gisahi-bi hisseder, fakat aslın-da böyle olmadığını çabucak anlar. Komşularile hiçbir bağlılığı olmadığını zanneder ve kendisini serbest hisseder. Fakat hakikatta komşuları

tara-fından pek de dostça olmayacak şekilde sıra evle-rinlkinden daha çok gözlenmektedir. Bu serbestlik zannettiği şey saygısız bir komşunun arsanın hemen yanına gübre yığını, çöplük ve ekseriya garaj geti-rip koymasile ne hale gelir tasavvur ediniz. Buna mukabil sıra evlerde bahçe kurutucu rüzgârlara kar-şı mahfuzdur. Çocuklar sokaktan uzak kalırlar. Bahçe mütecessiıs gözlerden masûn kalır. Siedlung-lar ileride bir genişlemeği gözönünde tutarSiedlung-larsa

teik ev ile başlarlar. Sıra evlerin lehine olan önemli bir nokta da bunların yersarsıntısına karşı daha emniyetli olmalarıdır. Sıra evleriyle estetik bakım-dan da bir çok daha iyi tesirler elde etmek müm-kündür. Çünkü tek evin kütlesi ekseriya pek küçük kalmaktadır ve nihayet bir mes'ul merkezî makam Meselâ Vekâlet veya Belediye için sıra evlerle top-lu bir tesir temin etmek çok daha kolaydır. Muay-yen malzeme, belirli bir yükseklik ve müşterek bir renk ve saire gibi hususlara daha kolaylıkla ulaşılır. Şehirin ortasında, şayet yersarsıntısı tehlike-si yoksa, üç katlı inşaat yapabilir ve ekseriya ya-pılmak zorundadır. Köşelere bazen dört katlı ev-ler koymak yerinde olur. Tabiî bu evin mimarî ba-kımdan kusursuz bir projeye göre yapılması gerek-tir. Ekseriya en üst katın biraz geri çekilerek inşası icap eder. Bu takdirde betonarme kullanılmış ola-caktır.

YOL :

En çok sizlere emanet edilen şey yoldur. Sey-yabatlarım esnasında çok mükemmel başarılar gö-rüyorum. Meselâ yeni Mersin - iskenderun şosası

gibi. Burada yalnız memleket için ehemmiyetli ba-zı şeylerden bahsetmek istiyorum: Kanuna göre

(3)

ev-lerin aralarındaki açıklık tabiî fazladır: 12 metre ve hattâ d a h a fazla.

İkamet yollan taibiî tesviye ıruünhanil erini ta-kip eder. Esas cadde metyilli olabilir, fakat daima

unutmamalıdır ki yüzde on meyil en büyük meyil-dir. Ayazpaşa yolu daha az meyilli yapılsaydı bü-yük bir kazanç olurdb. Bilhassa köylerde daima şu-nu tatbik etmelidir: Yol biraz uzasın, fakat meyü az olsun.

Yeşil yollar icap ederse tesviye mün han il erin i basamaklarla keserler. Ağaçlı bir yeşil yol çok gü-zel olalbilir. Ekseriya iki metre genişlikteki bir ye-şil yol, bilhassa Siedlunglarda, tamamiyle maksad. karşılar. Nakil vasıtalarının geçebileceği bir yeşil yol da çok iyi bir şeydin Fakat tabiî her türlü nakil vasıtalarını bu yoldan geçirmemelidir.

Şimdi diğer kutuba, geniş yola geçiyorum: geniş yol memleketin her tarafında bulvar

deni-len şekilde yapılıyor. Yani iki seyrisefer yolu ve or-tada yeşil kısım. Bu cins yol Ankarada Atatürk Bulvan için birçok sebeplerden en uygunudur.

Bunlar kısaca şunlardır: Her iki istikamette süratle gidip gelme imkânının temini, şehirin orta-sından geçecek bir yeşillik yerini tutmak, istikba-lin daha çojc artacak seyriseferini tatmin için lü-zumlu genişliğe yedek yer ayırmak, yedi sekiz met-roluk yolların ayrı ayrı daha kolay inşa edilmeleri İmkânı.

Fakat birçok orta büyüklükteki şehirlerdeki ailelerin hemen hiçbiri yerinde değildir.

Böyle şehirlerde bir tek yol biraz genişçe ol-mak üzere seyriseferin ihtiyacını dalha iyi karşılar-dı. Üstelik bunlar da ekseriya seyrisefer yalnız bir is-tikamettedir, (Pazarlara giden yol, istasyona giden yollar gibi).

Basit fakat geniş bir tek yol, kenar taşlarıyle ve icap ettirdiği istimlâk külfetiyle büyük masraf-ları olan iki sıra yoldan çok daha ucuzdur. Tek yo-lun estetik tesiri de çok daha güzel olabilir. Yap-raktan birer kubbe tesirini veren büyük taçlı ağaç-lar bu yola bir monümantalite verirler. Merasim a-Iayları, askerî resmigeçitler daha kolay ve daha depdebeli olaraık yapılabilirler.

Eğer herşeıye rağmen bulvar yapılmak isteni-yorsa o zaman her yol enaz 5,5 metre olmalıdır. En iyisi 6 metredir. Şimdiye kadar sık sık kullanıl-dığı görülen 5 metrelik ölçü çok azdır. Bu genişlik bir nakil vasıtasının diğeri tarafından kolayca ge-çilmesine mâni olur. Böyle hem d e i.5 kilometre uzunluğumda 'bulvarlar tanıdım. Hem de tam tre-ne yetişmek üzere istasyona gitmek mecburiyetin-de olduğum sırada. Orta büyüklükteki şehirlerin

esas yollarının seyrüsefer kısmı genişliği 8 - 9 met-re olabilir. Fakat, bazı mahallî şartlar bu miktarı hatırı sayılır şekilde genişletiyorlar. O zaman bu e-sas cadde çok kullanışlı ve paket taşı döşeli bir sa-tıh olur. i

Anadolunun bütün şehirlerinde karşılaşılan suallerden biri de şudur: Bir dolaşma yolu, bir kşak yolu yapılmalı mıdır? Bunun cevabı hemen u-mumiyetle evet olmalıdır. Her tasarı da böyle bir yol bulunmalıdır. Bu yol evvelâ şose halinde ola-bilir ve ekseriya iki sıra olan ağaçlarile bir gezinti yolunun yerini tutar.

Tam mânasile «transit yolu» diye isimlenen

yollaT ekseriya şehirlerin yanlarından geçecekleri

yerde, t am ortalarından geçiriliyorlar. Bu takdir-de hem inşa tarzı, hem profil tipi şöhir yolu karak-terini almatk ve muayyen bir bollukla şeshir için sey-rüseferi için de yer bırakılmış olmak gerektir. Öyle yerler biliyorum ki, böyle yollar dışarıdan geldik-leri gibi şehirin içinden geçmektedirler, bu şehir i-çin büylik bir zarardır.

Demiryolu istasyonlarındaki fidanlıklar ya-bancılar üzerinde derin tesirler ypmaktadır. Bun-lara şoseler üzerinde de rastlanmaktadır. Topra-ğın müsaade ettiği her yerde ağaç yetiştirmek ar-zusu hayranlığa değer bir arzudur. Fakat bu t r a d a eski ve kıymetli ağaçların da bulunduğu unutul-mamalıdır. Böyle ağaçlar büyük âbideler gibi Bur-sa sokaklarında ve memleketin diğer bir çok yer-erinde durmaktadırar. Geçenlerde Yalvaç'ta eski bir çınar ağacını ölçtük. Bu ağacın tacı 36 metre kutrunda idi. Halbuki 2000 lik plânda 1,5 mili-metrelik bir işaretle gösterilmişti. Hiçbir süs bu tek başına duran ağaç kadar müessir ve ucuz değildir. Sonra alleîlerde: mümkün olduğu kadar büyük taç-lı ağaçlar dikilmelidir, yolksa Akasya, bunlar güneşe karşı insanı fevklâde muhafaza ederler. Her neka-dar Akasya, Çınar ve Kayak en kullanışlıları ise de diğer ağaçlan da unutmamalıdır. iklime göre kestane, Okalüptus, Yaibaneriği, Söğüt, Hurma ve

fevkalâde çiçekleri bulunan bodur ağaçları muhte-lif cins Rodedendronlar, Güller veya çok güzel tır-manıcılardan iyabanî asma, Klematis, Salkım, dı-varsarmaşığı ve Büken villa. Sonuncusu

Antalya'-nın ve cenup sahillerinin süsüdür.

Daima 50 sene sonrasını düşünen kanunun ruhu şudur: Bir defa harap oldukları takdirde ar-tuk nesillerin yerine ıkoyamıyacakları ormanları, şehirleri, tabiat ve insanlar tarafından yaratılan â-bideleri muhafaza etmek. Yoksa elli sene sonrayı kestirerek ona göre iş yapmak değil.

(4)

bahsedeceğim. Bunlar sık sık karşılaştığınız şey-lerdir. Faikat tekrar edilmeleri faydadan hâli değil-dir. Çünkü bu basit kaidelerin aksine harekette sık sık rastlanmak tadır. Ağaçlar bordur taşından enaz 60 cm geri dikilmelidir. Büyük taçlı ağaçlar tabiî daiha fazla ister ve meselâ en az 1.5 metre. Bordur taşları çok mübalâğalı şekilde yüksek yapıl-mamalıdır. Şehirlerde 12 cm. kâfidir. Meyilli yol-larda ibu 15 cm. ye kadar çıkarılabilir. Ehemmiyet-siz bir yol ağzı, hele bir otomobil girişi pekâlâ bor-dur üzerinden olabilir. Böylece yayaların luzumsuz yere 'kaldırımdan inip tekrar çıkmalarının önüne geçilmiş olur ve şehircilikte en çok hakka yayaların sahip olduğu unutulmamalıdır.

Sizlere sıraların, p-ergol alarm ve arkatlarm şehircilikte ço(k ehemmiyetli olan teferruatının bazı krokilerini veriyorum. Çünkü bunlar direkler, trans-formatör kulübeleri, reklâm kulübeleri gibi bolfool tekerrür ederler, ve ehemmiyetli ölçüde bir şehirin ve muihitin tesirini taıyin eder.

Malzeme meselesine henüz temas etmedim. Bu konuşmamda teferruatına da girmek istemiyo-rum. Bilhassa kerpiç meselesi derin iktisadî müna-kaşa mevzuu olabilir. Bu suale çok, çok güç cevap verilebilir. Yalnız bir şey vardır: Bütün teknik im-kânlarla mümkün olduğu kadar kerpiçi konstrüktir hale sokmalıdır. Bilhassa zelzeleye mukavemet ba-kımından islâh edilmelidir.

Saçaklı çatı, ahşap takviyeler, temelin iyi bağlanması, mütemadi divallar ve küçük

açıklık-lar kullanmak suretile bu iş temin edilebilir. Taşın bulunduğu yerde hiçbir ders vermeğe lüzum kal-madan mimarî inkişaf eder. Taşocakları aramalıdır. Bunların işletme çarelerini bulmalıdır. Fakat eski ve kıymetli bir harabeyi hiç bir zaman taşocağı gi-bi kullanmamalıdır.

Ahşap iskelet, fakat güzel ve narin şekilde. Memleketinizde evveldenberi adet olduğu veçhile

her üçken konstrulksiyonda zelzeleyi düşünmelidir. Direklere konan başlıklar da mukavemetli olurlar,

fakat basıcı tesiri olan payandalardan d ab a güzel-dir.

Demirli beton. Ama heryerde ve daima de-ğil. Hiç olmaızsa gizli ve kaplanmış olarak kullanıl-malıdır. Bundan da başka bir zaman bahsederiz.

Memleketin hususî güzelliklerini muhafaza etmek en büyük vazif el e rimi zd e ndi r. Bunlar şu gü-zel hendeseyi mücesseme şekilleridir, yani mükâp ve küre. Bunlâr evin ve camilerin esas şeklini yarat-mışlardır. İstanbulun güzelliğinin büyük bir kısmı pirılpırıl parlayan bu kubbelerdedir. Bunların a-rasına dik bir çatı sokmamalıdır. Böyle bir şey aza-metli bir mazinin yanında çok yabancı kalacaktır. Yalnız Sinan'ın mukaddes adını hatırlayınız ve o-nun eserleri yanına böyle bir acibe konduğunu dü-şününüz.

İkincisi mikyası muhafaza etmektir. Mübalâ-ğalı genişlikte yollar yahut inşaat bu ölçüyü bozar. Serbest saba açmakta katiyen acele etmeyiniz, bu suretle ölçüyü ve böylece de şahane bir yapı âbide-sinin tesirini bozabilirsiniz. Çok güzel yapıları deko-ratif fon vermek için kullanmak yazıktır.

Ve nihayet binaların üzerini kaplayan malze-menin metal olsun taş olsun, asıl pasını muhafaza etmelidir. Bunlar zamanının saygı değer hakikat vesikalarıdır. İnsan vesikaları kazımaz. Eâiki âbide

vî binalar yerleştirilmezler. Bu takdirde ekseriya ehemmiyetlerini kaybederler.

İşte aziz meslekdaşlarım, sizler memlekette bir çok baha biçilmez değerlerin sadık bekçisi ola-rak bulunuyorsunuz. Bunların en kıymetli olanı in-sandır. Plân ve Siedlung bunlara yardım edecektir, ondan sonra tabiat, daha sonra bizden evvelki ne-sillerin yarattıkları gelir. Bizim yaptıklarımız da, ciddî ve mesuliyetini bilir şekilde, onların yanında iyi eserler olarak yer almalıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kabataş iske- lesi ile Beşiktaşdaki Hayrettin iskele- sinin, trafik meselesi bir kül olarak etüd edilmedikçe ve şehircilik mütehassısları bu problemi önce proje üstünde

Bir yapının, malzeme ihtiyaçlarının ancak % 10 veya 20 sini vererek, üst ta- rafı için, onu karaborsaya sevkedecek yerde, bir çok memleketlerin ikinci dün- ya harbinden

Eğer, yirmi beş yıl zarfında mimarlık, şehircilik, arkeoloji ve diğer sanat kolla- rında yayınladığımız eserler ve doküman- larla mimarlık arşivimize hizmet edebildiy-

Bir müddet sonra Eski Saray ismini alan bu saray şimdiki Üniversitenin yerin- de olup Süleymaniye camii sahasına kadar ulaşmakta idi.. Bir müddet son- ra (1458) Eyüp camii

Mesken üzerine kredi açan yegâne malî müessesemiz, Emlâk Kre- di Bankası, kurulduğundan 1950 sene- sine kadar, (78) milyon lira kredi ver-.. mişken, 1950-1952 senesi yarısına

Şehir ve' kasabaların imâr plânlarının tanzimi, imar saha ve hudtlarının tayini ve şehirlerin müstakbel inkişafları için ihtiyat sahaları tesbit ve tâyini hakkında

Arap kaynaklarından da İtilin dağınık olarak inşa edilen büyük bir şehir olduğu, evlerin ağaç ve kilden inşa edildiği ve ancak mühim binaların tuğladan inşa edil-

Orada, pek fazla sokak hareketine sahne olan, kalabalık ve geniş sokaklara, dar, bazan eğri ve çok kere de çıkmaz olan yan sokaklar bitişir.. Bu yan sokaklardaki ev- ler vaya,