• Sonuç bulunamadı

Ş e h i r c i l ik T Ü RK Ş E H İ R C İ L İ Ğİ Yük. Mühendis K â z ım M i r ş an

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ş e h i r c i l ik T Ü RK Ş E H İ R C İ L İ Ğİ Yük. Mühendis K â z ım M i r ş an"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ş e h i r c i l i k

T Ü R K Ş E H İ R C İ L İ Ğ İ Yük. Mühendis K â z ı m M i r ş a n

Türkistamn sihirli hayatından hir manzar.

Cenup Türklerinde, sıcak olan iklimin de tesi-riyle, kendine has bir mekân tanzimi fikri teşekkül etmiştir. Bu tanzimin en açık vasfını Türkün e n s a a d e t l i k ö ş e o l a r a k k e n d i y u v a -s ı n ı -s e ç m e -s i teşkil eder. Türk, en ziyade, dış ve yabancı âlemde değil, kendi yuvasında mes'ut-tur. Bunu biz, Türk yerleşmelerini tetkik edersek, pek açık bir şekilde aıılıyabileceğiz. Bu hâl, en zi-yade, Türkistanda göze çarpar. Orada, pek fazla sokak hareketine sahne olan, kalabalık ve geniş sokaklara, dar, bazan eğri ve çok kere de çıkmaz olan yan sokaklar bitişir. Bu yan sokaklardaki ev-ler vaya, onlar yoksa, duvarlar oldukça., yük?

sektir, öyle ki, iş hayatından dönerek kalabalık olan ve sıcak havalarda dayanılmayacak hale ge-len caddelerden hu dar oian yan sokaklara sa-pan Türk orada bir serinlik ve ferahlık bulacak ve sakin adımlarla evine doğru gidecektir; onun dinlenmesi evine doğru attığı bu ilk adımlardan itibaren başlıyacaktır.

(2)

ka-Şekil: 2.

dar sakin değildir. Orada atlar, arabalar göze çar-par, hizmetçiler gidip gelir, bir çok evlerin ka-pıları açılıp kapanır. Fakat bu birinci avludan di-ğer kısma geçilince, orada ağaçlıklar altına gömül-müş bir sükûnet diyarı ile karşılaşılır. Sular, çi-menler, ağaçlar ve bu ağaçlar altına serilmiş ha-lılar veya dört beş ağacın çerçevelediği bir ka-meriye ve bu gölgelikteki sade ve kısa ayaklı bir masa bu Türk evi bahçesinde çok kere görülen manzaradır. Bu bahçe asıl eve bir a y v a n (ve-randa) vasıtası ile birleşir. Bu ayvan evin sevilen bir köşesidir ve ikinci bir oturma yeridir. Orada yenilir, içilir ve günün mühim bir kısmı orada geçirilir. Bu ayvandan eve girilince sokak haya-tından, dış dünyadan büsbütün tecrit edilmiş bir köşeye ayak basılmış olur.

Ev, yazın sıcak günlerinde serin, fakat kışın soğuk günlerinde de sıcak olur, çünkü o kilden inşa olunmuştur. Evin temelini ve sokl duvarla-rını ve çok kere de bütün duvarladuvarla-rını, yerinde ka-lıba konarak tokmaklanmış ve sıkıştırılmış geniş kilden duvarlar teşkil eder. Bu duvarların üst kısmı kerpiç veya tuğladan yapılır. Çok kere bu evlerin döşemeleri de kille sıvanmıştır ve üzeri-ne su serpilerek süpürülünce odada loş bir serin-lik hasıl olur. Evin çatısının üstü de kille sıvanır. Evin sokağa açılan penceresi hiçbir şekilde ola-maz.

Su, yeşillik ve sükûnet, bunlar Türk yaşayışı-nın temel taşlarıdır (şek. 1 e bak). Su getiren arıklar eski devirlerde Türkistanda mukaddes idiler, suya pislik atmak günah idi ve su hiçbir şekilde israf edilemezdi. Bu sebeplerle arık ve ka-nallardan teşekkül eden su şebekesi en ideal şe-kilde tutulurdu. Hemen her sokakta arık vardır ve bu arıklar her bahçeye girer. Ağaç ise, yalnız serinlik vermesi dolayısile değil, fakat killi ve kumlu steplerde pek az tesadüf edildiği ve an-cak insan emeği ile yetişmesi sebebile, bir ser-vet teşkil ederdi.

Türkistan şehirlerinde başlıca 5 bölge tefrik -dilebilir:

1. Şehir çekirdeği veya b a z a r, 2. U r d a (citadella),

3. Oturma mıntakası, 4. Şehir suru.

5. Tarla ve bostanlar mıntakası (şek. 2 ye bak.).

Şehir çekirdeği - şehir hayatının yığmlaş-tığı yer - pazar yeri olarak teşekkül eder ve ek-seriyetle büyük bir pazar meydanını ihtiva eder. Bu meydanda günlük, haftalık veya senelik pa-zarlar yapılır. Bu pazar meydanı ayni zamanda diğer halk toplantılarının ve nümayişlerinin de yapıldığı biricik yerdir. Bu meydanda, bilhassa işlek sokakların meydana bitiştiği yerlerde, çay-haneler yer alır. Çayçay-hanelerin hemen yanında da •berber dükkânları gözükür. Meydana bitişen

so-kaklarda, pazar meydanına yaklaştıkça sıklaş-mak üzere, türlü dükkân, tezgâh ve mağazalar sı-ralanır.

Pazar mmtakasmda, yalnız ticaret ve smaat müesseseleri değil, bütün halka açık yapılar - çay-haneler, lokantalar, kervansaraylar, hanlar, be-lediye binası, borsa, mahkeme v.s. - yer alır. Pazar meydanlarında meddahların dinî masalları dinleni-lir, cambazlar burada kendilerine seyredecek da-ha büyük bir da-halk kütlesi bulurlar v.s. Velda-hasıl Türkistan şehirlerinin pazar mmtakasmda, bilhas-sa pazar meydanında, kuvvetli bir içtimaîlik hü-küm sürer ve şehirli hayatının mühim bir kısmı da pazar mmtakasmda geçer.

(3)

edilmiş olur. Pazar sokağı kenarındaki dükkânlar sokak sathından birkaç basamak yüksekte yapı-lır, ayni şekilde dükkânlar boyunca uzanan yaya kaldırımı da yüksektedir.

Pazar mıntakasmdaki smaat, türlü smaat çe-şitlerine göre bölgelere ayrılmıştır. Meselâ bir so-kakta yalnız demirciler, diğerinde boyacılar, sa-raçlar, ayakkabıcılar, terziler, kuyumcular v.s. jrer almıştır. Ayni zamanda smaatta bir şubeleş-me de göze çarpar, şubeleş-meselâ bir fırıncı yalnız bir nevi ekmek yapar, bir kuyumcu ancak bir nevi yüzük üzerinde ihtisas kespetmiştir v.s.

Sınaatta müşahede ettiğimiz bu umumi ka-rakter aynen ticaret alanında da caridir. Ayni so-kakta ayni cins eşya satılır, ayakkabıcı dükkân-larından birinde ancak çizme satılır, diğerinde ancak kundura satılır v.s.

Pazar mmtakasını oturma mmtakası sarar. Her oturma mekânı ancak bir aileye mahsus olur, ve, «t ı ş k a r ı» (selâmlık) ve «i ç k e r i» (harem) kısmı olmak üzere, başlıca ikiye ayrılır (şek. 3 e bak). Tışkarı kısım, veya «tışkarı havlu», büyük-çedir ve sokak kenarında yer alır. Bu kısımda ev saııibi büyük çocukları ve erkek hizmetçileri ile oturur ve mihman (misafir) kabul eder. îkinci kısımda, haremde, ev sahibinin kadınları ve ço-cukları oturur. Bu kısım ekseriyetle sokak kena-rında bulunmaz veya, o sokak kenakena-rında ise bile, oııun doğrudan doğruya sokağa çıkan kapısı yok-tur. İçkeri havlu (iç avlu) ya hiçbir yabancı er-kek ayak atamaz ve orada ancak kadın misafir-ler kabul olunur. Evmisafir-ler umumiyetle tek katlıdır,

İçkeri ve tışkarı kısımların her biri başlıca dört kısma ayrılır:

1. Asıl oturma yeri (evin içi), 2. ayvan (veranda),

3. avlu, 4. bahçe.

Bütün bunlar, yani bütün oturma mekânı, at-lı bir adamın içeriyi göremiyeceği şekilde, takri-ben 3-3,5 m. yüksekliğinde, yüksek duvarlarla çevrilir.

Urda (citadella) hanın veya beğin oturduğu yerdir. Urda, şehirde tabiî olarak bulunan yük-sekçe bir yere, veya sun'î olarak yükseltilen bir zemine yerleştirilir ve etrafı, şehir içinde çıkabi-lecek isyânlardan sarayı korumak için, şehir su-rundan ayrı bir surla çevrilir. Urdada başlıca han sarayı ve saraya mensup yapılar bulunur.

Sözü geçen şehir kısımları sağlam bir şehir suru ile çevrilir. Bu surun 4, 6, 12 v.s. kadar ka-pısı olur. Şehir surunun dışında ise tarla ve bos-tanlar uzanır ve bunlar da, tıpkı oturma yerle-rinde olduğu gibi, oldukça yüksek duvarlarla çev-rilirler (şek. 2 ye bak). (Devamı var)'

©

©

©

©

@

©

©

©

©

©

V

©

©

t l

©

©

©y

©

©

w

Şekil: 3.

Arkitektin 5 - 6 numaralı nüshasında çıkan makale-mizde bazı yanlışlıklar olmuştur. Sayın okuyucularımız-dan özür diler ve tashihleri mecmuaya işlemelerini rica ederiz. Sah. Sü 125 125 127 128 130 127 127 128 1 ve 2 — 130 1 ve 2 un Satır Yanlış 6 şehirlerinde 2 olmasındandır 16 Kaedrin'e 1 cihetten 7 kalınlığı 6 cm dir. — Şekil 2. Küçardaki

meş-hur i'b'in-ev» harabeleri (Türkistan medeniyeti mecmuasından, Şanghay)

Şekil 3. Pekin yakının-daki Hambalık şehri sa-tesislnin 1290 senesine ait şeması (Yule'ye göre, Travels of Marco Polo, vol 1).

Şekil 4. Tunusta 19. yüz-yıl başına ait tipik bir saray.

Şekil 8. Bulgar şehri (Not: bu şekil basılma-mıştır). Doğru şehirlerinden olmasındadır Kedrine cihette kenarları 24 cm ve ka-lınlığı 6 cm dir. Şekil 3. Pekin

yakının-daki Hambalık şehri sa. ray tesisinin 1290 sene-sine ait şeması (Yule'ye göre, Travels of Marco Polo vol 1).

Şekil 4. Tunusta 19. yüz-yıl başına ait tipik bir saray (Girault de Pran-ge'ye göre, Essai sur 1'-Architecture en Espag-ne).

Şekil 2. Küçardeki meş-hur «bin-ev» harabeleri

(Türkistan medeniyeti mecmuasından, Şang-hay)

Referanslar

Benzer Belgeler

Çocuk biraz kendini idrak etti mi hayatın bütün mahremiyetine vâkıf olur veya kadın biraz fingirdek oldu m u bütün mahalle istifadeye kalkar ve netice hüsrandır.. Mevzu

Nihayet imâr, is- kân ve mesken gibi, her biri birer dev mesele olan işlerle, müstakilen uğraşa- cak bir Vekâletin kurulmasını falihayır sayabiliriz.. Bu üç meselenin,

Velhasıl, gerek komitenin ziyaret programından anlaşılacağı, gerekse bu tetkiklere iştirâk etmiş Olan mimar- lar odası delegelerinin kısa raporlarında belirttikleri şu

Bir yapının, malzeme ihtiyaçlarının ancak % 10 veya 20 sini vererek, üst ta- rafı için, onu karaborsaya sevkedecek yerde, bir çok memleketlerin ikinci dün- ya harbinden

Eğer, yirmi beş yıl zarfında mimarlık, şehircilik, arkeoloji ve diğer sanat kolla- rında yayınladığımız eserler ve doküman- larla mimarlık arşivimize hizmet edebildiy-

Yabancı — Türk bir sanayi Şirketinin kuracağı bir montaj fabrikasına İstanbul'- un sanayi bölgesinde, münasip bir yer bul- mak için, dolaşmamız icap etti.. Teklif edi-

Mesken üzerine kredi açan yegâne malî müessesemiz, Emlâk Kre- di Bankası, kurulduğundan 1950 sene- sine kadar, (78) milyon lira kredi ver-.. mişken, 1950-1952 senesi yarısına

Şehir ve' kasabaların imâr plânlarının tanzimi, imar saha ve hudtlarının tayini ve şehirlerin müstakbel inkişafları için ihtiyat sahaları tesbit ve tâyini hakkında