• Sonuç bulunamadı

Ş e h i r c i l ik : T Ü RK Ş E H İ R C İ L İ Ğİ Yazan: Yük. Müh. Kâzım MİRŞAN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ş e h i r c i l ik : T Ü RK Ş E H İ R C İ L İ Ğİ Yazan: Yük. Müh. Kâzım MİRŞAN"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ş e h i r c i l i k :

T Ü R K Ş E H İ R C İ L İ Ğ İ

Yazan: Yük. Müh. Kâzım MİRŞAN

Dergimize fasılalarla Şehircilik yazıları yazan Y. Mühendis K â z ı m Mirşan'ı okuyucularımıza tanıtmak vesilesile kısa biyografisini ve bir f o t o ğ r a f ı n ı neşrediyoruz.

K â z ı m Mirşan 1921 de Şarkî Türkistanın « K u l c a » şehrinde doğmuştur. İlk tahsilini Kulcada. o r -ta -tahsilini T ü r k i y e y e gelerek Boğaziçi lisesinde ikmal ettikten sonra Y. Mühendis okuluna girmiş, ü ç ü n c ü sınıfa kadar okuduktan sonra. A l m a n y a y a ikmali tahsil için gitmiştir. Harbin çıkmasile t e k rar memleketimize dönerek 1947 y ı l ı n d a İstanbul Teknik Üniversitesinden Y. Mühendislik d i p l o -ması almıştır. K â z ı m Mirşan Türk şehirciliği h a k k ı n d a etüdler yapmaktadır. A y r ı c a henüz intişar etmemiş bir de şehircilik kitabı telif etmiştir.

Eski Türk yerleşmelerine ait elimizde yok denecek kadar az malûmat bulunmasının sebebini başlıca Türk-lerin inşa malzemeTürk-lerinde ve Türk tarihinin gelişimin-de aramak icap egelişimin-der. Türkler esaslı unsur olarak üç ne-vi inşa malzemesi kullanmışlardır :

1. Yün, 2. Ağaç, 3. Kil.

Bu üç unsur Türk illerinde ve Türklerin gelip yer-leştikleri yerlerde her zaman Türk inşaatına en elverişli malzeme olarak kendini göstermiştir. Göçebe Türk o-turma yerini yünden (keçeden) ve ağaçtan inşa ederdi. Cenubî Sibir'in (Sibiryanm), Orta Asyanm dağlı kısım-larının, Urallarm, Edil havzasının v.s. ormanlık mınta-kalarında yaşayan Türkler için ise en kullanışlı inşa malzemesi ağaç (ahşap ) idi. Orta Asyanm killi toprak-larında yaşayan Türkler için en tabiî inşa malzemesi «kil» idi. Bu üç malzemeden hiç biri ile tarihî birer anıt olarak yüzyıllarca kalabilecek olan inşaat yapılamaz

(Şek. 1 e bak). Ancak kil, tabiî halinde kullanılmadığı, ateşte pişirme muamelesine tâbi tutulduğu takdirde, böyle bir inşaata müsaittir; Türkler bu muameleyi, tuğla yapmayı, çok eski devirlerdenberi bilmişler ve ha-len elimize geçen Türk anıtlarının çoğu tuğladan inşa edilmiş bulunmaktadır. Yalnız, tuğlanın bu bakımdan gösterdiği büyük bir mahzur anıtlardaki tuğlaların son-raları diğer inşaatlarda kullanılmak üzere halk tara-fından kolaylıkla alınabilmesindedir. Bugünkü Ukray-nada ve Edil havzasında bulunduğu eski tarihçilerce söylenen pek çok Türk şehirlerinde bugün hiç bir iz bu-lamayışımızın en büyük sebeplerinden biri bu Türk anıtlarındaki tuğlaların - inşaat malzemesi bakımından her devirde kıtlık içinde yaşıyan - Rus ve Ukraynalılar tarafında nkendi inşaatlarında kullanılmış olmasından-dır.

Y. Müh. Kâzım MİRŞAN

Türkler inşa malzemesi olarak taşı da kullanmış-lardır. Hattâ göçebe Türklerin kışlalarının pek çoğu taştandır. Bir çok eski Türk yerleşmelerinde de taştan anıtlara rastlıyoruz, fakat taş Türk inşaatının kültür un-suru değildir. Meselâ Yunan ve Roma inşaat kültürün-de taşın oynadığı rolü Türk inşaat kültürünkültürün-de bula-mayız .

(2)

in-Şekil 1. Bin yıllık medeniyet mazisine işaret eden Turfandaki Kara Hoca harabelerinden biri (Türkistan medeniyeti mecmuasından,-Şanghay)

şa ettirilmiş olsa bile, Çinli usta ve mimarlar tarafın, dan yapılmış olması daha akla yakındır. Bu şehrin birbirini dimdik kesen ve dörtgen şeklindeki unsur-lardan teşekkül etmiş olması da bu fikri kuvvetlendi-recek mahiyettedir, çünkü bu hal bütün Çin şehirleri için umumî bir karakter teşkil ediyor. Fakat buna rağ-men bu muhteşem şehrin bu beldelerde inşa edilmiş olması muhtemel olan diğer eski Türk şehirlerinin u-mumî hatlarının sonraları Çinliler tarafından daima tak-lit olunduğu iddiası da ileri sürülemiyecek mahiyette de-ğildir. Tarih bize böyle misaller veriyor. Meselâ, Deli Petro tarafından inşa olunmuş olan Petrograt şehri Rus şehir inşaatçılığında son derece mühim bir rol oy-namış, Rus şehirlerinin pek çoğu Petrograt örneğine göre inşa olunmuşlardır. Bundan maada Hanbalık şehrinin bazı unsurlarına, meselâ onun ortasında yer alan saraya, İslâm ve Arap dünyasında benzer örnek-ler bularak (Şek. 4 e bak) Çini Arap dünyasına ka-vuşturan bu «sanat birliğine» Türk kültür-sanatının da mühim tesirlerinin muhakkak olduğunu iddia ede-bilirsek de, bütün bu iddialarımız, daha esaslı delillere dayanmadıkça, pek sathî kalacaktır. Bu itibarla Han-balık şehrinde Türk kültürünün şehircilik unsurları-nı ararken çok dikkatli davranmalıyız.

Eski ve bugünkü Türklerin yaşadığı yerlerde bu-lunan, Türklere ait olan ve mevcudiyetleri eski tarih-çilerce tesbit edilmiş olan eski Türk şehirleri

(3)

tüc-carlarla meskûn olduğu, ikincisinde ise Han sarayının bulunduğu ve şehrin citadella'sını teşkil ettiği ve S a-r ı g ş ı n (veya Beyda) ismini taşıdığı ve hea-r iki kıs-mın bir köprü ile birbirine bağlandığı anlaşılmaktadır.

Hazar şehirlerinden, yalnız ismi ile değil, harabe-leri ile de tanılan biricik şehir «S a r k e 1» dir. Bu şehrin ismi Hazar hükümdarı Jozef'in mektubunda, ismi ve mevkii Bizans İmparatoru Konstantinin yazı-sında zikredilmektedir. Konstantinin «halklar hak-kında» mevzulu yazısından Sarkelin Peçenegstan hu-dudunda bulunduğu, müstahkem bir şehir olduğu (Sarkelde 300 kişilik daimî bir asker bulundurulmuş-tur) ve Sarkel isminin «altm-ev» veya «ak-ev» mânâ-sına geldiği ve Sarkel surunun tuğladan yapıldığı anla-şılmaktadır.

Sarkel Kaedrin'e göre 834 senesinde inşa edilmiş-tir. H. N. Popov «Hazar kalesi Sarkel nerede idi» isim-li eserinde Sarkeisim-lin mevkiini göstermiş ve isbat et-miştir. Bu mmtakada yapılan araştırmalar (1927-29 ve 1934-37) Sarkelin ilk şekli ve tarihi hakkında kat'î malûmat vermiştir. Bu Hazar şehri Dondaki Rostov eyaletinin Romanov bölgesindeki Tsimlânik kasaba-sının Don nehrinin sol kıyısında bulunan kısı .undadır.

Şek. 5. Sarkel şehrinin eski Don nehri yatağına (şim-diki Don nehrinden 4 Kim. mesafede )göre vaziyetini göstermektedir. Şehir bir yanından şark ve şimal-garp uçlarında nehrin feyezan yatağında nihayet bulan, bir sed ile çevrilmiştir, ki bu şeddin dışında geniş ve de-rin bir hendek bulunmaktadır. Şehde-rin diğer yanları Don nehri ve onun feyezan yatağı ile çevrilmiştir. Bu şekilde çevrilmiş olan saha 18 ha dan az değildir. Fa-kat bütün bu saha meskûn mmtakayı teşkil etmemek-tedir, meskûn mıntaka bu sahanın şimal ve şimal-şark köşesinde 3 ha lık bir sahaya inhisar etmekte ve yine (cenup-garpte) hendek, (garp ve şimal-garpta'» nehir ve onun feyezan yatağı (şimal-garpta) sistemile çevrilmiş bulunmaktadır. Bu mmtakada ayrıca tuğla-dan inşa edilen, genişliği 3,70 m. olan ve yüksekliği toprak seviyesinden 6-7 m. tahmin edilebilen, dılıları 180X 125 m. olan dikdörtgen şeklinde bir sur bulun-maktadır. (M. İ. Artamanov'a göre). Surun cenup kö-şesinde her dılı 7,90 m. olan eşkenar dikdörtgen şek-linde bir kule bulunmuştur (Şek. 6 ya bak.), ki buna göre diğer üç köşesinde de ayni şekilde kuleler bulun-duğu tahmin ediliyor. Artamanov surun şark köşesini, şimal-şarkta 50 m. ve cenup-şarkta 100 m. dan az olma-mak üzere nehir suyu tarafından yalandığını tahmin ediyor.

Şehirdeki bütün tuğladan inşaatın tuğlası sonra-dan diğer inşaatlarda kullanılmak üzere alınmış ve ne-ticede bu mmtakada bir çok çukurlar hâsıl olmuştur

(Şek. 7 ye bak). Şehir surunun şimal-şark yanının ortasında iki büyük çukurun mevcut oluşu da burada

Şekil 2. Kiiçard^ki meşhur «bin-eu» harabeleri (Türkistan medeniyeti mecmuasından, Şanghay)

(4)

Sekil 4. Tunusta 19. yüzyıl başına ait ti-pik bir saray (Cirault de Prangey'e göre,

Essai sur l'Architecture en Espagne)

sur kapısı kulelerinin bulunduğunu ve bu cihetten sur dışında da çukurların bulunuşu bu son mıntakanm da meskûn olduğunu, binaenaleyh surun bu yanında bir kapısı bulunması icap ettiğini tahmin ettirmekte-dir. Sur içindeki çukurlar, surun bu yanının ortasında

bulunan sur kapısına doğru giden, sokakların mevcudiyetine işaret ediyor. Surun bu kapısından çıkan y o -lun bu yerleşmeyi Don'un şarkındaki arazi ve yollara bağlanmış olması mümkündür. Bunu teyit eden diğer bir cihet de bu mıntakada arazinin yavaş yavaş

alçala-Şekil 5. Sarkel (veya Sarkil) şeh-rinin eski Don nehri yatağına göre vaziyeti (M. İ. Artamanv'a göre.

(5)

Sekil 6. Serkel surunun bir kulesi (M. İ. Artamanv'a göre)

rak nehrin feyezan yatağına inmesidir. Şehrin diğer ka-pısının da cenubu şarktaki surun ortasında bulunması ve nehir yatağının en ziyade darlaştığı bu yerde bir köprü bulunmuş olması ve şarka olan münakalâtın bu yolla yapılmış olması mümkündür. Şehir kapısının bulunması ihtimali olan diğer bir yer de surun cenup -şark yamnın ortasıdır, çünkü buradaki bir kapı ve onun önündeki hendekte inşa edilmiş olması muhtemel köp-rü ve sonra dış seddeki kapı ve onun önündeki hen-dekteki köprü vasıtasile feyezan zamanlarında şehrin garp ile olan irtibatı temin edilmiş olabilecektir. Bu şekildeki şehir kapıları sistemi ayni zamanda - eğer surun şimal-şark yanının ortasında da bir kapı mev-cut ise - yukarıda mevzuubahis ettiğimiz Hazar kaan-lığının başkenti olan İtil şehrinin şehir kapıları siste-mine uymaktadır.

Yapılan araştırmalar neticesinde Şarkelin sık olrak inşa edilmiş olan bir yerleşme olduğu, inşatın a-ğaç, kil ve tuğladan yapılmış olduğu, fakat ayni za-manda mermer sütun ve başlıkların da bulunduğu

neti-Şekil 7. Sarkel harabesi tuğlalarının diğer inşaatlarda kullanılmak üzere alınmasından

sonra husule gelen çukurlar (M. İ.

(6)

Şekil 8. Bulgar şehri (İslâm Ansiklopedi-sinden, Maarif Matbaası, İstanbul)

cesine varılmıştır. Tuğla inşaatta (aynen şehir surunda) temel kullanılmamış, inşaat kalın olmayan üst toprak tabakası kaldırılarak meydana çıkarılan kil tabakası-na oturtulmuştur (bu tarz inşaat bugün bile Türkis-tanda pek çok yapılmaktadır). Tuğlalar eşitkenar dikdörtgen ve dikdörtgen şeklindedirler; birincisinin kalınlığı 6 cm. dir, ikincisi ise ayni kalınlıkta ve bun-ların yarısı büyüklüğündedir. M. İ. Artamanov Sar-kelde kullanılan inşaat malzemesinin hususiyetlerine işaret ederek bunların İdil Tatar ve Bulgarlarına ve bunlar vasıtasile Orta Asyadakilere yakın olduğunu, fakat Bizans inşaatmdakilere uymadığını söylüyor.

Şehir içinde bulunan çukurların ve malzemelerin tetkikinden bu yerleşmede büyük binaların ve bunlar meyanında bir mabedin mevcut olduğu anlaşılıyorsa da bu inşaatlar hakkında açık bir fikir elde etmek mümkün değildir.

Eski Türk şehirlerinin çoğu ya büsbütün yakılmış ve yıkılmışlar, veya hâlâ toprak altında

bulunmaktadır-lar. Mevcut harabelerde bile şehir hakkında kat'î ma-lûmat edinmek pek zordur. Çok kere bu harabeler tek tük binalara münhasırdır. Şek. 8. Bulgar şehrini gösteriyor. Şehir üç taraftan hendeklerle, şimal tara-fında ise İdil nehrinin dik yamaçlariyle çevrilmiştir. Halen şehir içinde, bilhassa 18 inci asır sonlarında Rus köy ve manastırlarına kilise yapmak için eski inşaat malzemesinin yağma edilmesinden sonra, pek az bina kalmıştır. Bu binaların en mühim hususiyetleri alt kısımlarının dört, daha yukarısının sekiz, ondan daha yukarısının on altı köşeli ve üst kısımlarının kubbeli (Aksarayda 2,1 m. yüksekliğinde ve ekseriyetle yuvar-lak) olarak yapılmış olmasıdır. Binaların içinde ve bilhassa üst katlarda küçük sütunlar kullanılmıştır. Döşemeler için cilâlı taşlar kullanılmış, ev döşeme al-tı tertibaal-tı ile ısıal-tılmışal-tır. Berezin, Bulgar şehrindeki camilerin büyüklüğünü göz önünde tutarak, şehrin

Referanslar

Benzer Belgeler

Basılmıyan yazılar

Belediyemiz, İstanbul'un dört yıllık imâr programını ilân etmemiş olduğu için, hemşehrilerin inşa ettirecekleri bü- tün binalar muvakkat inşaat kategorisi- ne

Nihayet imâr, is- kân ve mesken gibi, her biri birer dev mesele olan işlerle, müstakilen uğraşa- cak bir Vekâletin kurulmasını falihayır sayabiliriz.. Bu üç meselenin,

Velhasıl, gerek komitenin ziyaret programından anlaşılacağı, gerekse bu tetkiklere iştirâk etmiş Olan mimar- lar odası delegelerinin kısa raporlarında belirttikleri şu

Kabataş iske- lesi ile Beşiktaşdaki Hayrettin iskele- sinin, trafik meselesi bir kül olarak etüd edilmedikçe ve şehircilik mütehassısları bu problemi önce proje üstünde

Galata'da büyük bir İş hanı bir ban- ka tarafından bir sene önce, yarısı kadar fiyat bulunmadığı halde, 3,5 milyon lira- ya satın alınmıştır.. Akabinde, içindeki

Bir yapının, malzeme ihtiyaçlarının ancak % 10 veya 20 sini vererek, üst ta- rafı için, onu karaborsaya sevkedecek yerde, bir çok memleketlerin ikinci dün- ya harbinden

Yabancı — Türk bir sanayi Şirketinin kuracağı bir montaj fabrikasına İstanbul'- un sanayi bölgesinde, münasip bir yer bul- mak için, dolaşmamız icap etti.. Teklif edi-