• Sonuç bulunamadı

ARKİTEKT M İ M A R L I K, Ş E H İ R C İ L İK VE B E L E D İ Y E C İ L İK D E R G İ S İ,

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ARKİTEKT M İ M A R L I K, Ş E H İ R C İ L İK VE B E L E D İ Y E C İ L İK D E R G İ S İ,"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARKİTEKT

M İ M A R L I K , Ş E H İ R C İ L İ K V E B E L E D İ Y E C İ L İ K D E R G İ S İ ,

REVUE MENSUELLE D'ARCHITECTURE - _ MONTHLY PUBLICATION ON ARCHITEC- _ M O N A T S H E F T F Ü R B A U K U N S T D'URBANISME ET DES ARTS DECORATIFS ™ TURE CITY PLANNING AND DECORATION S T A E D T E B A U U N D D E K O R A T I O N M T İ Y A Z S A H İ B İ V E B A S Y A Z A R I : Z E K İ S A Y Â R , U. N E Ş R İ Y A T M Ü D Ü R Ü A B İ D İ N M O R T A Ş A D R E S : A R K İ T E K T A N A D O L U H A N N o 3 2 E M İ N Ö N Ü . İ S T A N B U L T E L E F . : 2 1 3 0 7 KURULUŞU: 1931 SAYI: 255 - 56 - 57 - 258 A b o n e ş a r t l a r ı : Yıllığı 15.— T.L. Altı Aylığı 8.— T.L. Sayısı 3.— T.L.

Yabancı Memleketler için : 17.50 T.L. İlân tarifemiz talep üzerine gönderilir. ARKİTEKT'in KOLLEKSİYONLARI :

1931—1935 25.— T.L. 1936—1940 20.— T.L. 1941—1945 18.— T.L. 1946—1952 16.— T.L.

Bütüıı yazı; foto; resim ve abone bedelleri ARKİTEKT'in adresine posta ile gönderil-melidir. Adreslerini değiştiren abonelerin en geç iki ay içinde idarehanemizi haber-dar etmeleri lâzımdır. Aksi takdirde kay-bolan dergilerden Müdürlüğümüz

mesuli-yet kabul etmez.

Pour tout payement et demande des ren-seignements; ainsi que pour tout envoi des documents, tels que photos, articles, arrnon-ces bibliographie â inserer, s'adresser a la

Direction

Adress: A R K İ T E K T No. 32 Anadolu Han, Eminönü

İstanbul Ankara Mümessilimiz :

Y. Mimar Neşet AKATAY

500 SENE EVVEL İSTANBUL NASIL İMAR EDİLDİ

Yazan: Tahsin ÖZ Türk sanat tarihi, Türk hudutları

içine giren memleketlerin nasıl imar edildiğini, ileri ihtiyaçlar gözönünde tutularak, şehirlerin ne surette bezen-diğini belirtmektedir.

Selçuklular zamanından kalmış olan kültürel ve sosyal binalar, bu du-rumun nasıl başladığını, zamanla in-kişafını, bu devrede tebarüz eden bir ekolu göstermektedir. Bilhassa iç ve dış ticaretin emin bir surette yürüme-si için yol kavşaklarında yapılmış olan kervansaraylar, memleket ekonomi-sinde gördüğü vazife kadar, mimarî bakımdan birer sanat abidesidir.

Yine Bursanm zaptını müteakip, asırlarca kartal yuvası gibi kale içinde sıkışmış kalmış olan bu şehircik, Or-han Beyin yaptırdığı cami, hamam, imaret ve Bey-hanı ile geniş ovaya yayılmış, Gazi Murat Hüdavendigâr, mamuresile Çekirgeye hayat vermiş, Yıldırım Bayazıtsa, külliyesini kendi-ne mahsus hızla en son noktaya ulaş-tırmıştır ki, bugünkü Bursanm imâr hududu altı asır evvel çizilivermiş ve yine mimarî bir devre daha belirmiş-tir.

İstanbula gelince; imar fethin a-rifesinde muhasara ve hücumlarla ha-rabolan surların tamiri ile başlıyor (1) Su ihtiyacını karşılamak için bent ge-nişletiliyor. Diğer taraftan genç Fa-tih, Ayasofya ve Pantacrator papaz o-dalarını medrese haline ifrağ ile za-manının en büyük âlimlerinden Molla Hüsrev ve Molla Zeyreği müderris se-çiyor (2). Fatih vakfiyesinde, sanat

kıymeti (kenise-i nefise-i münakkasa) sözlerile belirtilen Ayasofya camiye tahvil ediliyor. Camii kebir ismini alan bu mabede öyle geniş vakıflar tahsis ediliyor ki hayatı bu suretle hem kur-tuluyor hem de ebedîleşiyor.

Fatihin şehirde ilk yaptırdığı mü-him bina (1454) Fatih Sarayıdır. Bir müddet sonra Eski Saray ismini alan bu saray şimdiki Üniversitenin yerin-de olup Süleymaniye camii sahasına kadar ulaşmakta idi. Bir müddet son-ra (1458) Eyüp camii ve türbesi yapıl-mıştır.

En mühim mimarî eserlerden bi-ri, şüphesiz Fatih külliyesidir. Bu ma-mure cami, mederasi-semaniye (sekiz medrese), tetümme medreseleri (sekiz adet), darüttalim (ilk mektep), kü-tüphane, darüşşifa, imaret, tabhane, misafirhane ve kervansaraydan mü-rekkep olarak (1462-1470 senelerinde yapılmıştır. Bu külliye o asra kadar emsali görülmemiş kültürel ve sosyal bir plân arzetmektedir. Bugünün ted-ris kademelerine örnek bir haldedir. Binaenaleyh Fatih, Üniversitenin ilk bânisidir. Bilhassa camii iki pilpaye ile iki sütuna oturtulması suretile ge-niş bir mekân tesisi, Ayasofyaya ben-zerlik bulunmadıktan başka, Bursa e-kolundan bile ayrılarak Türk mimarî-sinde bir inkilâbı göstermekte ve mi-marî organlar yönünden de hususiyet arzetmektedir (1).

(1) Topkapı Sarayı Müzesi Ar-şivi No. 11975.

(2)

Bunu güzel İstanbulun en güzel ve hâkim nokta-sına kurulan (1472-1478) Yeni Saray (Topkapı Sarayı) takip etmektedir. Halâ şehrin bir tacı halinde bulunan ve birçok binalardan mürekkep olan bu saray plân. konstrüksiyon, süsleme sanatları yönünden cidden şa-heserler serisidir. Görülüyor ki hükümdar, şehrin baş-tanbaşa ana hattını çizmiştir (2).

Fatih külliyesi ve Ayasofya camii için Fatih vak-fiyesindeki tesisleri gözden geçirilince; (3).

Fatih Akdeniz medreseleri ilerisinde, Sultan Pa-zarı (Suku-Sultaniye) kurulmuş olup 286 dükkân ve32 hücreden mürekkeptir. Bundan sonra Sarraçlar çarşı-sı geliyor ki, 116 dükkândır. Saraçhane civarında Mi-mar Ayas mescidi yanında beylik dükkânlar adı ile 35 dükkân bulunmakta imiş. Görülüyor ki, bugünkü Fa-tih semti, o vakitler ilim müesseseleri kadar ticaret ve sanat yönünden de bir mamure halindedir. Yine vakfi-yeye göre Bedestende 118 sandık bulunmaktadır. Bat-pazarı da buraya bağlı olup dükkân sayısının 849 olduğu beliriyor. Bunlardan başka bakırcılar 45, Balık pazarı 11, Debakhane 27, Kirişhane 6, Eski odalar 10, Darphane 8, Kule-i cedit 2, Unkapı çarşısı 31, Künfoz kapı 22, Silahane 32, Ayasofya çarşısı 39, Dikilitaş çar-şısı 77, Odun pazarı 45 dükkândır, müteferrik bir hay-li dükkân da bulunmaktadır.

Vakfiye, (mühimmatı-halk için) 54 değirmen yaptırılmış olduğunu ve bunların semtlerini de gös-termektedir. Diğer faslında da Fatih camii civarındaki

(2) Prof. Dr. Süheyl Ünver. Fatih Külliyesi ve Zamanının İlim Hayatı. İst. 1949.

(3) Fatih külliyesinin mimarı, Sinaneddin bini Yusuf tur. Cami ve külliyenin bazı kısımları 1765 yı-lında bir zelzeleden harab olduğundan Sultan Mustafa III zamanında 1767-1771 yıllarında mimar Ahmet Ha-life elile tamir edilmiş ve bilhassa cami esaslı tadiller görmüş olup şimdiki halini almıştır. Bugün darütta-lim, kütüphane, darüşşifa ve Akdeniz tettümme med-reselerinden eser kalmamıştır. Kervansaray harabe ha-linde toprak altındadır. Karadeniz tetümme medrese-lerinden ikisi kalmış ve bunlar da tadile uğramış, ilik okul olarak kullanılmaktadır.

(4) Tahsin Öz. Topkapı Sarayı Müzesi İst. 1933. (5) Tahsin Öz. Zwei Stıftungsurkunden des Sul-tan Mehmed II. Fatih. İsSul-tanbul. 1935.

Fatih Mehmed II. Vakfiyeleri. Vakıflar Umum Müdürlüğü. Ankara. 1938.

Osman Ergin. Fatih İmaret Vakfiyesi. İstanbul. 1945.

hamamdan başka, Alaca hamam, Azapİar hamamı, Ba-latkapısı hamamı, Çavuşbaşı hamamı, Direklice mı, Kazasker hamamı, Kule hamamı, Yahudiler hama-mı, Tahtakale hamamı ve Sırt hamamı zikredilmekte-dir.

Hanlar; Bey kervansarayı, Bodrum kervansarayı, Eski han, Hanı-cedidi-Sultani, Hanı-kadimi-Sultani sı-ralanmakta ve bu meyanda birçok evler de bulunmak-tadır. Bunlara o devrin en büyük spor ve kahramanlık sahası olan Okmeydanmı da ilâve etmek lâzımdır.

Bir de bu devir hayır sahiplerinin yaptıkları te-sisler var. Başta Fatihin Sadrazamı Mahmut Paşanın yaptırdığı camii ile medresesi ve muhteşem bir mimarî eser olan hamamı gelir. Bunlara birçok dükkân, han ve ev vakfedilmiştir. Fatihin hocası Molla Güranî Taşka-sapta, Veziri Murat Paşa Aksarayda, Sancaktarı Hay-rettin Samatyada, Nişancısı Mehmet Paşa Kumkapıda, şair ve âlim Molla Aşkı Salma Tomrukta, Saman emini Sinan ve Yavaşça Şahin Uzunçarşıda, Hoca Hayrettin Mimarı Sinanı-atik Kumrulumesçi'tte, mimar Ayas Sa-raçhanede, İbni Mağnisa Muhittin efendi Atpazarında, ve Yavuz Ersinan Unkapanında, Sarı Beyazıt Vefada, Daya Hatun Tarakçılarda, Molla Şerafettin Ocakçılar-da, Topçuıbaşı Süleyman ağa BâlâOcakçılar-da, diğer Topçubaşı Hasan ağa Cankurtaranda, Ulemadan Akbıyık Muhit-tin efendi Akbıyıkta, Kadı Mehmet efendi Kasımpa-şada, Sadrazam Rum Mehmed Paşa Üsküdarda hayır müesseselerini kurmuşlar, bunları yaşatmak için yap-tırılan birçok binaları şehrin her tarafına serpiştirmiş-lerdir.

Bu faziletli zevatın ancak bir kısmının isimlerini verdik. Maksadımız, bir şehrin zaptı belki bazen kılıç ve pazu kuvveti ile olabilir, fakat hakikî sahip olmak için canı ve malı ile bağlanmak gerektiğini tebarüz ettirmektir. İşte 500 sene evvel İstanbul fatihleri, onuıı ebedî surette evladlarının elinde kalması için şehrin dört köşesine programlı bir surette nasıl yayılmış ve millî temelleri nasıl atmış oldukları beliriyor. İşte bu suretle gelişen imar hareketleri ve verilen mimarî eser-ler sayesinde, köhne Bizans payitahtı mamur bir Türk şehri oluvermiştir.

Burada dikkata şayan en mühim nokta, şehrin hunca sosyal ve kültürel aıbidelerile bunları yaşatacak binlerce binanın Fatih Sultan Mehmed ile aynı gaye etrafında toplanmış olan fatihlerin hayırkâr tesisleri olmasıdır.

Üstün bilgiye bu kadar iyi niyet ve azim inzimam ettikten sonra şüphesiz her kalenin kapısı açıftr, her harabe mamur olur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Basılmıyan yazılar

Belediyemiz, İstanbul'un dört yıllık imâr programını ilân etmemiş olduğu için, hemşehrilerin inşa ettirecekleri bü- tün binalar muvakkat inşaat kategorisi- ne

Nihayet imâr, is- kân ve mesken gibi, her biri birer dev mesele olan işlerle, müstakilen uğraşa- cak bir Vekâletin kurulmasını falihayır sayabiliriz.. Bu üç meselenin,

Velhasıl, gerek komitenin ziyaret programından anlaşılacağı, gerekse bu tetkiklere iştirâk etmiş Olan mimar- lar odası delegelerinin kısa raporlarında belirttikleri şu

Kabataş iske- lesi ile Beşiktaşdaki Hayrettin iskele- sinin, trafik meselesi bir kül olarak etüd edilmedikçe ve şehircilik mütehassısları bu problemi önce proje üstünde

Galata'da büyük bir İş hanı bir ban- ka tarafından bir sene önce, yarısı kadar fiyat bulunmadığı halde, 3,5 milyon lira- ya satın alınmıştır.. Akabinde, içindeki

Belediyemiz mesken için ayırdığı fonu, büyük caddelerde, orta sınıfın otu- rabileceği 3 ve 5 odalı dairelere hasre- decek yerde, bilhassa (gece kondu) ya-

Bir yapının, malzeme ihtiyaçlarının ancak % 10 veya 20 sini vererek, üst ta- rafı için, onu karaborsaya sevkedecek yerde, bir çok memleketlerin ikinci dün- ya harbinden