Diyarbakır’a Lice olayı ile ilgili incelemelerden bulunmak için gelen Türkiye Barış Meclisi heyeti olarak buradaki gözlemlerimiz, olayın bir ‘esrar meselesi’ olduğu yönündeki iddiaların bir dayanağının bulunmadığını ve dolayısıyla bir karartma gayretinin ürünü olduğunu ortaya koydu.
Diyarbakır ve Lice’deki temaslarımızı tamamladık.
Bizim için en çarpıcı gelişmelerden biri önceki gün yaşandı. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı dosyaya gizlilik kararı koydu ve Başbakan Erdoğan da bu kararın duyulmasından kısa bir süre sonra partisinin grup toplantısında “bu mesele bir esrar meselesidir, bir karakol meselesi değildir” ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN KESİN KONUŞTU VALİ ‘İDDİA’ DEDİ
Biz Başbakan’ın bu ifadeleri kullanmasından kısa bir süre sonra TBM heyeti olarak Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç ile görüştük. Vali Kıraç’a olayla ilgili uyuşturucu iddialarını sorduk ve bu iddiaların Valilik Makamı’nın açıklaması olarak da basında yeraldığını hatırlattık. Kıraç, “Bu bir iddia” dedi. Olayın adli makamlar tarafından inceleme safhasında olduğunu belirten Kıraç, bunu bir iddianın ötesine geçecek düzeyde kanıtlı bir gerçekmiş gibi ortaya koymadı.
Kıraç’a dosyaya konulan ‘gizlilik’ kararını da sorduk, “Bence gerek yoktu böyle birşeye ama biz yargıya müdahale edemeyiz, kendi taktirleri” ifadelerini kullandı.
Vali’ye bu tür olayların ‘barış süreci’ni akamete uğratacağına dair bölgede duyduğumuz endişeleri paylaştığımızda ise
“Rahat olun, bir şey olmaz” dedi. Ancak Vali karakol konusundaki sorularımız karşısında ise adeta rahatsız olmuş gibiydi. Orada yeni bir karakolun yapılmadığını, varolan karakolun yenilendiğini savunan Vali Kıraç, “Devletin orada 2 karakolu da, üç karakolu da olur, bunun kime ne zararı var ki” diye konuştu. Yani bu görüşmeyi çok kısa özetlemek gerekirse, Vali “Barış süreci de sürüyor, karakol süreci de” havasındaydı. Vali de en özet haliyle bildik devlet valisi formatındaydı.
Önceki gün görüştüğümüz kişilerden biri olan BDP Milletvekili Emine Ayna’ya Lice Kaymakamı’nın “Olayda bütün itidali Emine Aynı sağladı” sözlerini hatırlattık, o da aslında bunu bütün acısına rağmen vakur duruşu ile katledilen Medeni Yıldırım’ın annesinin yaptığını söyledi. Ayna, olayı duyar duymaz Lice’ye hareket ettiğini, yola çıkarken Diyarbakır Valisi Kıraç’ı aradığını, Vali’nin olayı kendisinden duyduğu izlenimi edindiğini, ardından bir kez daha görüştüğünü, ondan sonra da Vali’nin artık telefonlarına çıkmadığını söyledi. Ayna, Lice Kaymakamının olayda bir dahli olmadığına inandığını söyledi.
Görüştüğümüz Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi ise dosya üzerine konulan gizlilik kararından endişelerini dile getirirken, Roboski olayını hatırlattı ve gizlilik kararı konulan hiçbir dosyanın aydınlığa kavuşmadığına vurgu yaptı.
BDP’Lİ BAŞKANA ‘UYUŞTURUCU’ SORULMADI
BDP Lice Başkanı Harun Erkuş ile yaptığımız görüşmede de, olayla ilgili uyuşturucu iddiaları dile getirilirken, kendisinin uyuşturucu ile ilgili yapılan bir operasyonda ‘engelleyici rol oynadığı’ yönünde çıkan haberleri hatırlattık.
Erkuş, Lice’de bir süre önce uyuşturucu adı altında bir operasyon olduğunu ve bu süreçte de Öcalan’ın çağrısı üzerine PKK’lilerin sınır dışına çekilme sürecinin yaşandığını belirtip, şöyle devam etti: “Biz de önderliğimizin bu çağrısına uygun olarak, bu çekilme sürecinde bir müdahale olmaması açısından kendi açımızdan hazırlıklıydık. Uyuşturucu iddiasıyla yapılan bu operasyonda evlere baskın yapılarak siyasi bir operasyona yönelindi. Biz onlara ‘biz de uyuşturucu operasyonunda size destek olalım, nerede yapacaksanız biz de gelelim’ dedik.”
Erkuş, biz kendisiyle görüşmeden birkaç saat önce Diyarbakır Valiliği’nde olayı araştırmak üzere görevlendirilmiş 4 müfettişin kendisini dinlediğini ve kendisine uyuşturucu ile ilgili tek bir soru sorulmadığın söyledi. Hatta Harun Erkuş, bunun üzerine uyuşturucu iddialarını hatırlatmış ancak müfettişler, “Bizim onunla bir ilgimiz yok, biz olayı, olay anını araştırıyoruz” yanıtını vermiş.
Eğer tüm bu gerçeklere rağmen yarın yine olay döndürülüp uyuşturucu meselesine bağlanırsa, o zaman Başbakan Erdoğan’ın telkin tonundaki açıklamalarının yargı üzerinde ne kadar etkili olduğunu bir kez daha görmüş olacağız!
Bu arada, olayın geçtiği Kayacık Jandarma Karakolu’na 1-1,5 km uzaklıktaki bölgelerde esrar yetiştirilen tarlalar bulunduğu duyumlarını aldık ve bu iddiaları vurgulayanlar “karakolun bilgisi dışında böyle birşeyin olması söz konusu olamaz” görüşünü de dile getiriyorlar. Şu da vurgulanıyor: “Kayacık Karakolu’nun tepesindeki kuleden termal kamera ile kuşbakışı herşey görünüyor. Orası bölgeyi sürekli gözetliyor. Kuş uçsa haberleri olur.”
EVRENSEL-3-7-13
