• Sonuç bulunamadı

AYLIK ÇT HAT, MEVZUAT VE B L MSEL NCELEMELER DERG S. Önemli ve Güncel Konularda Uygulamaya Katkı Sağlayacak Bilimsel İnceleme Yazıları İÇTİHAT

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AYLIK ÇT HAT, MEVZUAT VE B L MSEL NCELEMELER DERG S. Önemli ve Güncel Konularda Uygulamaya Katkı Sağlayacak Bilimsel İnceleme Yazıları İÇTİHAT"

Copied!
206
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Y

YA AR RG GII D DÜ ÜN NY YA ASSII

AYLIK ‹ÇT‹HAT, MEVZUAT VE B‹L‹MSEL ‹NCELEMELER DERG‹S‹

S AYI: 177 E YLÜL 2010

B

İLİMSEL

İ

NCELEMELER

Önemli ve Güncel Konularda Uygulamaya Katkı Sağlayacak Bilimsel İnceleme Yazıları

İ

ÇTİHAT

Yargıtay Kararları - Danıştay Kararları Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları

M

EVZUAT

Anayasa Mahkemesi Kararları - Kanunlar ve Kanun Hükmünde Kararnameler Listesi

B

İLGİ

H

AVUZU HUMK’da Parasal Sınırlar

Temyizde Süre Başlangıcı ve Temyiz Süresi - Faiz Oranları Enflasyon Oranları - Yeniden Değerleme Oranları

Yıllara Göre Asgari Ücret - Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmelerinin Feshinde Bildirim (İhbar) Süreleri ve Tazminat Miktarları

İş Kanununa Göre Yıllık Ücretli İzin Süreleri

Kıdem Tazminatı Tavan Miktarları - SSK Taban ve Tavan Matrahları

Her ay yayınlanır

e-mail: info@ziganayayincilik.com www.yargidunyasi.com.tr www.ziganayayincilik.com www.ziganayayincilik.com.tr

Yayımlayan

(2)

AYLIK ‹ÇT‹HAT, MEVZUAT VE B‹L‹MSEL ‹NCELEMELER DERG‹S‹

Y›l: 2010 Eylül Say›: 177 Sahibi ve Sorumlu Müdür:

Zigana Yayıncılık Paz.San. ve Tic.Ltd.Şti. Temsilen Hilmi AKMAN / hilmiakman@ziganayayincilik.com Genel Yayın Yönetmeni:

Av. Nihat MEYDAN Av. Fadime YAPAL

Katkıda Bulunanlar:*

Prof. Dr. Ercan AKYİĞİT Prof. Dr. Feridun YENİSEY

Prof. Dr. Şener AKYOL Doç. Dr. Abdurrahim KARSLI

Prof. Dr. Ersin ÇAMOĞLU Doç. Dr. Ayşe NUHOĞLU

Prof. Dr. Köksal BAYRAKTAR Doç. Dr. Erol ULUSOY

Prof. Dr. Hüseyin HATEMİ Av. Sümer ALTAY (İstanbul Barosu)

Prof. Dr. Arslan KAYA Av. Altan AKDENİZ (İstanbul Barosu)

Prof. Dr. Erdoğan MOROĞLU Av. Şevket Güney BİGAT (İstanbul Barosu)

Prof. Dr. İl Han ÖZAY Av. Çelik Ahmet ÇELİK (İstanbul Barosu)

Prof. Dr. Rona SEROZAN Av. Boran ÇİÇEKLİ (Ankara Barosu)

Prof. Dr. Ersan ŞEN Av. Engin ERDİL (İstanbul Barosu)

Prof. Dr. Ünal TEKİNALP Av. Hulusi METİN (İstanbul Barosu)

Prof. Dr. Ömer TEOMAN Av. Erdoğan ÖZER (İzmir Barosu)

Prof. Dr. Hüseyin ÜLGEN Av. Nezih SÜTÇÜ (Bursa Barosu)

Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ Av. Talih UYAR (İzmir Barosu)

Prof. Dr. Cevdet YAVUZ

* İsimler soyadı esas alınarak alfabetik sıraya göre yazılmıştır.

Kapak Tasarımı : Sait Maden

Dizgi - Tasarım : Sami Abbas - (0212) 547 48 41 - (0532) 433 40 21 e-mail: samiabbas@ttmail.com Baskı ve Cilt : Yaylacık Matbaacılık Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.

Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No. 12/197-203

Topkapı - İstanbul Tel. : (0212) 612 58 60 Fax: (0212) 612 42 02

ISSN: 1301-0816

Yönetim Yeri : Ömer Avni Mah. İnönü Cad. Tarık Zafer Tunaya Sk. No: 10 Diker Apt. D: 4 Gümüşsuyu / Beyoğlu / İSTANBUL

Tel : (0212) 292 98 34 - (0212) 292 98 35 - (0212) 292 98 36 Fax : (0212) 292 98 01 Yayın Türü : Yaygın Süreli Yayın

Basım Tarihi : Ekim 2010

Yıllık Abone Fiyatı (12 Sayı): 450 TL

Abone İçin Banka Hesap No:

Zigana Yayıncılık Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

İş Bankası Cağaloğlu Şubesi Hesap No: 1095 - 797827 Posta Çeki: Zigana Yayıncılık 5586448 Copyright© Bu derginin Türkiye’deki yayın hakları Zigana Yayıncı- lık Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti’ye aittir. Her hakkı saklıdır. Hiçbir bölümü ve paragrafı kısmen veya tamamen ya da özet halinde, foto- kopi, faksimile veya başka herhangi bir şekilde çoğaltılamaz, dağıtı- lamaz. Normal ölçüyü aşan iktibaslar yapılamaz. Normal ve kanunî iktibaslarda kaynak gösterilmesi zorunludur.

(3)

✔ B‹L‹MSEL ‹NCELEMELER

❒ Karayoluyla Yolcu Taşımada Zorunlu Sigortalar ve Güvence Hesabı

(Avukat Çelik Ahmet ÇELİK) ... 11

❒ Çekin Zayi Halinde Keşidecinin Hakları (Avukat Feyzi ÇELİK)... 19

✔ MEDEN‹ HUKUK

❒ Evli Olduğunu Bildiği Bir Kimse ile Evlilik Dışı Birliktelik Yaşayan Kişi Haksız Fiil Hükümleri Kapsamında Diğer Eşin Uğradığı

Zarardan Sorumludur... 27

❒ Gayri Resmi Birliktelik MK Kapsamında Bir Evlilik Olmayıp Tarafların Tazminat Uyuşmazlıkları Aile Hukuku Prensiplerine Göre Değil

Borçlar Hukuku Kurallarına Göre Çözümlenmelidir ... 34

❒ Geçersiz Satış Sözleşmesine Dayalı Olarak Restore Edilip İyileştirilen

Bina Nedeniyle Temliken Tescil İstenemez ... 57

❒ Tanımanın İptali – Tanıyanın Dava Hakkı 1 Yıl ve Her Halde 5 Yıl

Geçmekle Düşer... 72

❒ İştirak Nafakası Yükümlüsünün Salt Çalışmıyor Olması Onu Nafaka

Yükümlülüğünden Kurtarmaz ... 74

❒ Haczedilmezlik Şikayeti – Akit Tablosunda Yazılı Olmasa Bile İpotekli Taşınmazın Eklentisi Niteliğindeki Mallar Taşınmazdan

Ayrı Haczedilip Satılamaz ... 100

❒ Kamulaştırma Bedelinin Tespiti – Fiilen Meskûn Olmadığı Gibi Sit Alanında Kalmasından Dolayı İmara Açılamayacak Olan Taşınmaz

Arsa Olarak Kabul Edilemez... 114

(4)

✔ BORÇLAR HUKUKU

❒ Evli Olduğunu Bildiği Bir Kimse ile Evlilik Dışı Birliktelik Yaşayan Kişi Haksız Fiil Hükümleri Kapsamında Diğer Eşin Uğradığı

Zarardan Sorumludur... 27

❒ Gayri Resmi Birliktelik MK Kapsamında Bir Evlilik Olmayıp Tarafların Tazminat Uyuşmazlıkları Aile Hukuku Prensiplerine Göre Değil

Borçlar Hukuku Kurallarına Göre Çözümlenmelidir ... 34

❒ Birden Çok Borçlu Hakkındaki Takipte Tüm Dosya Borcuna Yönelik İcra Kefaletinin Geçerliliği İçin Borçlulardan Biri Yönünden Takibin

Kesinleşmiş Olması Yeterlidir ... 59

❒ Haksız Fiil Nedeniyle Maddi Tazminat – Faiz... 67

❒ Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Feshedilmemiş Olması Edimini Yerine Getirmeyen Yüklenicinin Halefi Durumunda Olanlara Karşı

Dava Açılmasına Engel Değildir ... 70

❒ Noterler Yaptıkları İşlemlerden Doğan Zararlardan Dolayı Kusursuz Sorumludurlar; Zarar ile Noterin Eylemi Arasında Nedensellik

Bağının Bulunması Yeterlidir ... 76

❒ Ayıplı İfa Nedeniyle Uğranılan Zararın Tazmini – Yüklenici Özen Borcunu ve Uyarı Görevini Yerine Getirmemesinden Doğan

Zarardan Sorumludur... 108

❒ Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat – Tazmini Gereken Miktar ile Sigortacıya Verilen İbranamede Yazılı Miktar Arasında Açık

Oransızlık Varsa Bu Belge Makbuz Hükmündedir ... 111

✔ MEDEN‹ YARGILAMA (USÛL) HUKUKU

❒ Boşanma – Yetkili Mahkeme – Vekilin Duruşmadaki Beyanı Müvekkil Tarafından Derhal Tekzip Edilmezse Müvekkilden Sadır

Olmuş Sayılır ... 39

❒ Feshin Geçersizliği ve İşe İade Davalarında Temyiz Halinde Yargıtay’ca Verilen Karar Kesin Olup Yerel Mahkeme Direnme Kararı Veremez... 42

❒ Bozmaya Uyma Kararı Verildikten Sonra Bundan Dönülerek Direnme

Kararı Verilemez – Usuli Kazanılmış Hak ... 47

(5)

❒ Delil Tespiti İsteme Koşulları – Karşı Tarafa Tebliğ Edilmeyen veya Tebliğ Edilip İtiraza Uğrayan Delil Tespiti Tutanağı ve Bilirkişi Raporu Delil Olarak Esas Alınamaz... 50

❒ Taraflara Tanıklarını Duruşmada Hazır Bulundurma Zorunluluğu

Yüklenemez ... 73

❒ Mahkeme İstek Olmasa da Yargılama Gideri ve Vekalet Ücretine

Kendiliğinden Karar Vermekle Yükümlüdür ... 77

❒ Kooperatife Üye Kaydı Talebi – 1163 SK’da Düzenlenen Konulardan Doğan Hukuk Davaları Tarafların Tacir Olup Olmadıklarına

Bakılmaksızın Ticari Dava Sayılır... 102

❒ Elektrik Dağıtım Şirketi ile Abone Arasındaki Uyuşmazlığın Çözüm

Yeri Tüketici Mahkemesidir ... 104

❒ Ölçü, Tersimat ve Hesap Hatalarına Karşı Kadastro Müdürlüğüne

Başvurulmadan Doğrudan Dava Açılamaz... 106

❒ Araç Tamirinden Kaynaklanan Para Alacağına İlişkin İcra Takibi

Sözleşmenin Yerine Getirileceği/Getirildiği Yerde de Yapılabilir ... 110

❒ Davacı Vekilinin Hazır Olduğu Oturumda Tefhim Edilen Duruşma Günü Beklenmeksizin Başka Gün Duruşma Yapılarak HMUK’nun

409. Maddesinin Uygulanması Hatalıdır... 119

✔ ‹fi VE SOSYAL GÜVENL‹K HUKUKU

❒ Feshin Geçersizliği ve İşe İade Davalarında Temyiz Halinde Yargıtay’ca Verilen Karar Kesin Olup Yerel Mahkeme Direnme Kararı Veremez... 42

❒ Yeni İş Arama İzni Süresinde Çalıştırılan İşçiye Çalışma Karşılığı Olmaksızın Alacağı Ücrete Ek Olarak Çalıştığı Sürenin Ücreti

Yüzde Yüz Zamlı Ödenmesi Gerekir ... 64

❒ İş Sözleşmesi Feshedilmedikçe Yıllık İzin Hakkı Ücrete Dönüşmez ... 79

❒ Ücreti Ödenmeyen İşçi İş Görme Edimini Yerine Getirmekten Kaçınabileceği Gibi Bu Haklı Nedene Dayalı Olarak İş Sözleşmesini

Feshedebilir... 80

❒ Uzun Vadeli Sigorta Kollarında İşçinin İstirahatli Olarak Geçici İşgöremezlik Ödeneği Aldığı Dönem Sigortalılık Süresi Olarak

Dikkate Alınır; Ancak Prim Ödeme Gün Sayısında Dikkate Alınmaz ... 116

(6)

✔ ‹CRA VE ‹FLAS HUKUKU

❒ İlamda Yer Alan Asıl Alacak ve Buna Bağlı Fer’i Alacaklar İçin

Ayrı Ayrı Takip Yapılması Mümkündür... 33

❒ Birden Çok Borçlu Hakkındaki Takipte Tüm Dosya Borcuna Yönelik İcra Kefaletinin Geçerliliği İçin Borçlulardan Biri Yönünden Takibin

Kesinleşmiş Olması Yeterlidir ... 59

❒ İİK’nun 40. Maddesi Kapsamında İcranın İadesi Sadece İlamlı İcra

Takiplerinde İstenebilir ... 84

❒ İcra Takibi Başlatılmış Olması Tek Başına İhtiyati Haciz Kararı

Alınmasına Engel Oluşturmaz... 91

❒ İlama Aykırılık İddiası Süresiz Şikayete Tabidir... 98

❒ Takip Talebinde Borçlu Olarak Gösterilmeyen Kişiye Gönderilen

Ödeme Emri Yok Hükmündedir ... 99

❒ Haczedilmezlik Şikayeti – Akit Tablosunda Yazılı Olmasa Bile İpotekli Taşınmazın Eklentisi Niteliğindeki Mallar Taşınmazdan

Ayrı Haczedilip Satılamaz ... 100

❒ Araç Tamirinden Kaynaklanan Para Alacağına İlişkin İcra Takibi

Sözleşmenin Yerine Getirileceği/Getirildiği Yerde de Yapılabilir ... 110

✔ T‹CARET HUKUKU

❒ Konut Tahsis Edilmeyen Kooperatif Üyesi Uğradığı Kira Kaybı

Zararını İsteyebilir ... 87

❒ Haksız Rekabet – Maddi ve Manevi Tazminat – Haksız Rekabette Maddi Tazminat Davalının Elde Etmesi Mümkün Görülen Menfaatin

Karşılığı Olarak Hesaplanabilir ... 89

❒ Bankalardaki Mevduat ve Emanet Alacakları Sahiplerine Tebligat

Yapılmadıkça 10 Yıl Geçmiş Olsa da Zamanaşımına Uğramaz ... 93

❒ TTK’nun 787. Maddesi Kapsamındaki Taşıma Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda Birden Çok Taşıyıcı Aleyhine Birlikte

Dava Açılamaz ... 95

❒ Şikayet – Kambiyo Senetlerinde Tanzim Yerinin İl Olarak Gösterilmesi Zorunlu Olmayıp İlçe, Bucak, Köy Gibi İdari

Birim Yazılması Yeterlidir... 101

(7)

❒ Kooperatife Üye Kaydı Talebi – 1163 SK’da Düzenlenen Konulardan Doğan Hukuk Davaları Tarafların Tacir Olup Olmadıklarına

Bakılmaksızın Ticari Dava Sayılır... 102

✔ CEZA HUKUKU - CEZA MUHAKEMES‹ HUKUKU

❒ Kasten Adam Öldürme – Azmettirmeden Söz Edilebilmesi İçin Belli Bir Suçu İşleme Konusunda Henüz Bir Fikri Olmayan Kişide Suç

İşleme Kararının Oluşması Sağlanmalıdır... 121

❒ Mahkûmiyet Hükmünün Yasa Yararına Bozulması Sanık Aleyhine

Hüküm Doğurmamalıdır... 136

❒ Davaya Katılma İsteği Reddedilenler ile Katılma İsteği Karara

Bağlanmamış Olanların da Yasa Yoluna Başvurma Hakları Vardır... 142

❒ Son Günü Tatile Rastlayan Temyiz Süresi Tatilin Ertesi Günü Sona Erer ... 145

❒ Tekerrür Hükümlerinin Uygulanması İçin Önceki Hüküm Kesinleştikten Sonra Suç İşlenmiş Olması Yeterlidir; Önceki Hükmün İnfaz Edilmiş

Olması Gerekmez ... 148

❒ Hüküm Fıkrasında Kanun Yoluna Başvuru Şekli Usule Uygun Şekilde

Gösterilmelidir ... 152

❒ Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma – Hapis Cezasının Adli Para Cezasına Çevrilmesinde Artırımlar Para Cezası Üzerinden Değil

Hapis Cezası Üzerinden Yapılmalıdır... 153

❒ Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Taksirle Değil Kasten İşlenen Bir Suç Olduğundan TCK’nın 53. Maddesi Uyarınca Sürücü

Belgesinin Geri Alınması Kararı Verilemez ... 155

❒ Daha Önce Kasıtlı Bir Suçtan Mahkûmiyeti Bulunan Hakkında

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilemez... 156

❒ Zimmet – Mağdurun Belli Olduğu ve Maddi Menfaatin Mağdura

İade Edilebileceği Durumlarda Müsadere Kararı Verilemez... 158

❒ Duruşmada Sanığın Cezalandırılmasını İsteyen Şikayetçiye

Katılma İsteği Sorulmalıdır – Temyiz Hakkı ... 159

✔ MEVZUAT

❒ Anayasa Mahkemesi Kararları ... 163

❒ Kanunlar ... 168

(8)

❒ Kavramlar Fihristi ... 169

❒ Mevzuata Göre Arama Cetveli ... 179

❒ Bilgi Havuzu... 183

Duyurular ... 191

❒ Avukatlar Tarafından UYAP Sisteminden Dava Dosyasından Suret İstendiğinde Suret Harcı Ödenip Ödenmeyeceğine İlişkin Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün Yazısı ... 193

❒ Hakkında Disiplin Kovuşturması Bulunan Avukatın Başka Baroya Naklinin Yapılamayacağına İlişkin Avukatlık Kanunu’ndaki Düzenleme Anayasa Mahkemesi’nce İptal Edildi... 195

❒ Avukatlık Kanunu Yönetmeliğinde Değişiklik... 202

❒ Reklam Yasağı Yönetmeliğinde Değişiklik ... 203

❒ Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Değişiklik... 205

(9)

BİLİMSEL İNCELEMELER

(10)

BİLİMSEL İNCELEMELER BÖLÜMÜ İLE İLGİLİ YAYIN İLKELERİMİZ

- Yay›mlanmas› için yay›nevimize gönderilen yaz›lar baflka bir yerde yay›mlanmam›fl olmal›d›r. Ayn› yaz›

baflka bir yere de yay›mlanmas› için gönderilmifl ise bilgi verilmelidir.

- Kabul edilip yay›nlanan yaz›lar kaynak gösterilme- den kullan›lamaz.

- Yaz›larda yer alan görüfller yazar›n görüflü olup yay›nevimizi ba¤lamaz.

- Yay›mlanmayan yaz›lar için gerekçe gösterme ve geri gönderme mecburiyeti yoktur.

- Gönderilen yaz›lar›n oldu¤u gibi yay›mlanmas› esas- t›r. Maddi hata ve aç›k olan yaz›m dili yanl›fll›klar› d›- fl›nda önemli düzeltme gerekti¤inin saptanmas› ha- linde yazara bilgi verilmekte ve düzeltme yazar tara- f›ndan veya onun talimat› ile yap›lmaktad›r.

(11)

I- KONUYA G‹R‹fi

4925 say›l› Karayolu Tafl›ma Kanunu’nun ve buna ba¤l› Karayolu Tafl›ma Yönetmeli¤i’nin 2003 y›l›nda, 5684 say›l› Sigortac›l›k Kanunu’nun ve buna ba¤l› Güvence Hesab› Yönetmeli¤i’nin 2007 y›l›nda yürürlü¤e girmesinden sonra, kazaya u¤rayan yolcular›n baflvuracaklar› zorunlu sigortalar ile kazaya kar›flan araçlar›n geçerli sigortalar› bulunmamas› durumunda Güvence Hesa- b›’na baflvurular konusunda anlama, kavrama, ö¤renme ve uygulama karma- flas› yaflanmakta oldu¤unu görerek, tüm ilgilileri bilgilendirmek amac›yla bu yaz›y› yay›nl›yoruz. Anlat›mda flu s›ra izlenecektir:

1) Önce 4925 say›l› Karayolu Tafl›ma Kanunu ile buna ba¤l› yönetmeli¤e göre, kaza geçiren yolcular›n ve ölümlerde hak sahiplerinin baflvurabilecekle- ri “zorunlu sigortalar” k›saca tan›t›lacakt›r.

2) Daha sonra, kazaya kar›flan araçlar›n olay tarihinde geçerli “zorunlu si- gortalar›n›n” bulunmamamas› durumunda, kaza geçiren yolcular›n veya ya- k›nlar›n›n Güvence Hesab›’na baflvurma koflullar› aç›klanacakt›r.

3) En son, yolcu tafl›mada zorunlu sigortalardan ve Güvence Hesab›’ndan nerelerde, hangi koflullarda ve hangi tarihlerden bafllayarak yararlan›labilece-

¤i anlat›lacakt›r.

II- YOLCU TAfiIMADA ZORUNLU S‹GORTALAR

Tafl›mac›lar›n, yolcular için yapt›rmak zorunda olduklar› kaza ve sorum- luluk sigortalar›na iliflkin yasal düzenlemeler 4925 ve 2918 Say›l› Yasalarda ve ba¤l› Yönetmeliklerde yer alm›flt›r. 4925 say›l› Karayolu Tafl›ma Kanunu’nun

K ARAYOLUYLA Y OLCU T AfiIMADA

Z ORUNLU S ‹GORTALAR VE G ÜVENCE H ESABI

Avukat Çelik Ahmet ÇEL‹K

(12)

2003 y›l›nda yürürlü¤e girmesinden önce, tafl›mac›lar›n yapt›rmak “zorunda”

olduklar› iki sigorta türü vard›. Bunlardan birincisi, yaln›z yolcular için bir fer- di kaza (can) sigortas› türü olan “Otobüs Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortas›”

ve ikincisi, ayn› zamanda motorlu araç iflleteni olan tafl›mac›lar›n 2918 say›l›

Karayollar› Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gere¤i yapt›rmak zorunda bulun- duklar› (hem yolcular ve hem üçüncü kifliler için) Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortas› idi. Bu iki “zorunlu” sigorta türüne 10.07.2003 gün 4925 Sa- y›l› Yasan›n 18. maddesiyle bir üçüncüsü eklenmifl ve tafl›mac›lar›n (yolculu-

¤un bafllang›c›ndan bitifline kadar otobüs içinde veya d›fl›nda) yolcuya gelebi- lecek her türlü zararlar için ”Zorunlu Karayolu Tafl›mac›l›k Mali Sorumluluk Sigortas›” yapt›rma zorunlulu¤u getirilmifltir. Bu arada, “Otobüs Zorunlu Kol- tuk Ferdi Kaza Sigortas›” ad de¤ifltirerek, yeni yasaya ba¤l› yönetmelikte “Ka- rayolu Yolcu Tafl›mac›l›¤› Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortas›” ad›n› alm›flt›r.

Bu aç›klamalara göre, yolcu tafl›mac›lar›n›n yapt›rmak “zorunda” olduk- lar› sigorta türleri s›ras›yla flunlard›r:

1) Karayolu Yolcu Tafl›mac›l›¤› Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortas›

2) Zorunlu Karayolu Tafl›mac›l›k Mali Sorumluluk Sigortas›

3) Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortas›

Her birini k›saca tan›tal›m:

1- Karayolu Yolcu Tafl›mac›l›¤› Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortas›

a) Tafl›mac›lar›n yapt›rmak zorunda olduklar› üç sigorta türünden ilki, k›sa ad›yla “Koltuk Sigortas›” bir “kaza sigortas›” türü olup, bununla yolcular için

“can güvenli¤i” sa¤lanmak istenmifltir. Yolcu ölürse poliçe tutar›n›n tamam›

(destekten yoksun kalanlara de¤il) mirasç›lara ödenece¤inden do¤rudan bir

“can” sigortas›, bir tutar “mebl⤠sigortas›”d›r. Mirasç›lar›n d›fl›ndaki destekten yoksun kalanlar “Koltuk Sigortas›”ndan yararlanamazlar. Mirasç›lar aras›nda ayr›ca destekten yoksun kalanlar varsa, Koltuk Sigortas›ndan paylar›na düflen miktar›n d›fl›nda ve bundan ayr› olarak, destekten yoksun kalma zararlar› için, öteki sorumluluk sigortalar›na baflvurma veya tafl›mac›ya karfl› dava açma hak- lar› olacak; Koltuk Sigortas›’ndan ald›klar› sigorta bedeli hiçbir zaman ve hiç- bir biçimde destekten yoksun kalma tazminat›ndan indirilmeyecektir1.

1 Bu konuda Yarg›tay kararlar›ndan örnekler: Zorunlu Koltuk Sigortas› bir can (mebla¤) sigortas› türü olup, destekten yoksun kalma tazminat›ndan indirilmez. Zorunlu Mali

(13)

b) Yolcu ölmeyip de sakat kalm›flsa Koltuk Sigortas› Genel fiartlar›’ndaki sakatl›k oranlar›na göre tazminat ödenmeye çal›fl›lmakta ise de, bu düzenle- me hem yasalara ayk›r› ve hem de uygulama zorluklar›yla karfl›lafl›lmaktad›r.

Bu nedenle ödemelerin yetkili sa¤l›k kurullar›ndan al›nacak sakatl›k raporlar›- na göre yap›lmas› do¤ru bir uygulama olacakt›r2.

Ölüm tazminat›nda oldu¤u gibi, Koltuk Sigortas›ndan al›nan sakatl›k taz- minat›, ayr›ca kazanç ve güç kayb› nedeniyle hesaplanan tazminattan indiril- mez3.

c) Zorunlu Koltuk Sigortas›, a¤›rl›kl› olarak bir “can” sigortas› türü olmak- la birlikte, tedavi giderleri yönünden “mal” sigortas› niteli¤indedir.

d) Zorunlu Koltuk Sigortas›n›n en önemli özelli¤i, tafl›mac› ile sürücü ve yard›mc›lar›n›n bir kusurlar› bulunmasa dahi zarar gören yolculara veya gö- revlilere gereken ödemenin yap›lmas›d›r. Çünkü bu sigorta türünde, tafl›mac›- n›n sorumlulu¤u üstlenilmemekte, do¤rudan yolcular için kazaya karfl› bir gü- vence (teminat) sa¤lanm›fl bulunmaktad›r.

e) Otobüs Zorunlu Koltuk Sigortas›nda, yolculu¤un bafllang›c›ndan bitimi- ne kadar yaln›z yolculuk ve hareket s›ras›nda de¤il, mola ve duraklamalar da- hil, otobüs d›fl›nda da u¤ran›lan her türlü zararlar sigorta güvencesi kapsam›n- dad›r.

Sorumluluk Sigortas›n› yapan sigortac›, destekten yoksunluk nedeniyle ayr›ca tazmi- nat ödemek zorundad›r. (11. HD. 15.05.2007, E. 2006/435 - K. 2007/7464) (‹BD.

2010, say›: 1, sf. 446) – Zorunlu Koltuk Sigortas›ndan yap›lan ödemeler, iflgücü kay- b›ndan ya da ölümden do¤an maddi tazminattan indirilmez (11. HD. 14.12.2009, E. 2008/8521 – K. 2009/12939) (‹BD. 2010, say›: 2, sf. 1215). Mahkemece, Koltuk Si- gorta tazminat›n›n maktu bir tazminat oldu¤u gözetilmeden, Trafik Sigortas›ndan öde- nen tazminat miktar›ndan düflülerek, bakiyeye hükmedilmesi do¤ru bulunmam›flt›r (11. HD. 23.10.1995, 7054-7846) (Ifl›l Ulafl, Can Sigortas› Hukuku, 2002, sf. 256).

2 Bu konuda ayr›nt›l› aç›klamalar için bak›n›z: Çelik Ahmet Çelik, Karayoluyla Yolcu Ta- fl›ma, 2008, Legal, sf. 357-366).

3 Yarg. 11. HD.14.12.2009, gün E. 2008/8521 - K. 2009/12939 say›l› karar›na göre:

“Zorunlu Koltuk Sigortas›ndan yap›lan ödemeler, iflgücü kayb›ndan do¤an maddi taz- minattan indirilmez (‹BD. 2010, say›: 2, sf. 1215). – Ayn› biçimde, Sosyal Güvenlik Kurumlar›n›n maluliyet sigortas›ndan ba¤lad›¤› ayl›klar da, beden gücü kayb› nede- niyle hesaplanan tazminattan düflülmez (9. HD. 28.11.1989, 10192-10368). – Bunun gibi sigorta flirketlerinin Ferdi Kaza ve can sigortas› ad›yla ödedi¤i tazminat tutarlar› da

(14)

2- Zorunlu Karayolu Tafl›mac›l›k Mali Sorumluluk Sigortas›

4925 say›l› Karayolu Tafl›ma Kanunu’nun “Sorumluluk ve Sigorta” bafll›k- l› bölümü 17. maddesinde: “fiehirleraras› ve Uluslararas› yolcu tafl›mac›lar›, duraklamalar dahil olmak üzere kalk›fl noktas›ndan, var›fl noktas›na kadar ge- çecek süre içinde meydana gelecek bir kaza nedeniyle yolcunun ölümü, ya- ralanmas› ya da eflyan›n zarara u¤ramas›ndan dolay› sorumludurlar” denildik- ten sonra, 18. maddesinde yeni bir sigorta türü uygulamaya sokularak, tafl›ma- c›lara “Zorunlu Karayolu Tafl›mac›l›k Mali Sorumluluk Sigortas›” yapt›rma yü- kümlülü¤ü getirilmifl ve “Tafl›mac›lar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu kanunun 17’nci maddesinden do¤an sorumluluklar›n› sigorta ettirmek zo- rundad›r” denilmifltir.

3- Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortas›

Tafl›mac›lar, ayn› zamanda motorlu araç iflleteni olmalar› nedeniyle, 2918 say›l› KTK’nun 91. maddesi uyar›nca, bu yasan›n 85/1. maddesindeki sorum- luluklar›n›n karfl›lanmas›n› sa¤lamak üzere “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta- s›” yapt›rmak zorundad›rlar. Uygulamada buna k›saca “Trafik Sigortas›” denil- mektedir.

Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortas›n› yapan sigortac›, yasan›n 98.

maddesine göre tedavi giderleri ile tüm iyileflme giderlerini ve 99. maddesine göre araç hasarlar› ile ölüm ve yaralanma sonucu ortaya ç›kan maddi zararla- r› (destek tazminat›n› veya sürekli ya da geçici iflgöremezlik zararlar›n›) yön- temince ve gerekli belgelerle baflvuru gününden bafllayarak sekiz gün içinde ve zorunlu mali sorumluluk sigortas› s›n›rlar› kapsam›nda ödemekle yükümlü- dür. E¤er ödemezse ve zarar görenler sigortac›ya karfl› dava açmak zorunda kal›rlarsa, sigortac›, ayr›ca faiz, yarg›lama gideri ve avukatl›k ücreti ödemekle yükümlü olur.

Yukardaki aç›klamalar, 4925 Say›l› Yasa ile yürürlü¤e konulan Zorunlu Karayolu Tafl›mac›l›k Mali Sorumluluk Sigortas›” için de geçerlidir. Çünkü ad›-

beden gücü kayb›na iliflkin tazminat tutar›ndan indirilmez (TTK. m. 1338; Yarg›tay BGK. 17.01.1972 gün 2/1 say›l› ‹çtihad› Birlefltirme Karar› ve buna ba¤l› olarak 11. HD. 29.03.1979, 1051-1629 say›l›, 9. HD. 07.02.1984, E. 1983/9805 - K. 1984/1085 vv benzeri kararlar).

(15)

geçen yasan›n 36. maddesinde “Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2918 say›l› Karayollar› Trafik Kanunu hükümleri uygulan›r” denilmifltir4.

III- GÜVENCE HESABI

1- Yasal düzenleme ve güvence kapsam›

14.06.2007 gün 26552 say›l› Resmi Gazete’de yay›nlanarak yürürlü¤e ko- nulan 03.06.2007 gün 5684 say›l› Sigortac›l›k Kanunu’nun “Zorunlu sigorta- lar” bafll›kl› 13. maddesi 1. f›kras›nda “Bakanlar Kurulu, kamu yarar› aç›s›n- dan gerekli gördü¤ü hallerde zorunlu sigortalar ihdas edebilir” denildikten sonra “Güvence Hesab›” bafll›kl› 14. maddesi 1. f›kras›nda “Bu kanunun 13.

maddesi, 13.10.1983 tarihli ve 2918 say›l› Karayollar› Trafik Kanunu ve 10.07.2003 tarihli ve 4925 say›l› Karayolu Tafl›ma Kanunu ile ihdas edilen zo- runlu sorumluluk sigortalar› ile bu kanunla mülga 21.12.1959 tarihli ve 7397 say›l› Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmifl olan zorunlu si- gortalara iliflkin olarak afla¤›daki koflullar›n oluflmas› halinde ortaya ç›kan za- rarlar›n bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlar›na kadar karfl›lan- mas› amac›yla Türkiye Sigorta ve Reasürans fiirketleri Birli¤i nezdinde Güven- ce Hesab› oluflturulur” denilmifl; 2. f›krada hesaba baflvurulabilecek durumlar belirtilmifltir.

Bu yeni düzenlemeyle, önceki Karayolu Trafik Garanti Sigortas› Hesa- b›’n›n yerini kapsam› daha genifl olan Güvence Hesab› alm›flt›r. Bilindi¤i gibi, önceki hesaptan yararlanma, 2918 say›l› KTK’daki Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortas› ile s›n›rl›yd›. Güvence Hesab›nda ise tüm “zorunlu sigortalar” kapsa- ma al›nm›flt›r. Bunlardan tafl›mayla ve motorlu araçlar›n iflletilmesiyle ilgili olanlar:

a) Zorunlu Karayolu Tafl›mac›l›k Mali Sorumluluk Sigortas›

b) Karayolu Yolcu Tafl›mac›l›¤› Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortas›

c) Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortas›

d) Yeflil Kart Sigortas›yla ilgili Motorlu Tafl›t Bürosu ödemeleridir.

4 Zorunlu Koltuk, Zorunlu Taflmac›l›k ve Zorunlu Trafik Sigortalar› hakk›nda daha genifl bilgiler için “Karayoluyla Yolcu Tafl›ma” kitab›m›z›n 325-498 sayfalar›ndan yararlana- bilirsiniz. Ayr›ca, Yarg› Dünyas›’n›n 2007/Kas›m, say›: 143, 2008/Ocak, say›: 147, 2008/fiubat, say›: 148’de yay›nlanan yaz›lar›mdan yararlanabilirsiniz.

(16)

2- Güvence hesab›na baflvurma koflullar›

5684 say›l› Sigortac›l›k Kanunu’nun 14. maddesi 2. f›kras›nda Güvence Hesab›’na baflvurma koflullar› aç›klanm›fl olup, önceki Karayolu Trafik Garan- ti Sigortas› Hesab›’na iliflkin koflullardan bir fark› bulunmamaktad›r. Yeni ya- saya göre Güvence Hesab›’na flu durumlarda baflvurulabilecektir:

a) Sigortal›n›n tespit edilememesi durumunda kifliye gelen bedensel zarar- lar için,

b) Rizikonun meydana geldi¤i tarihte geçerli olan teminat tutarlar› dahi- linde sigortas›n› yapt›rmam›fl olanlar›n neden oldu¤u bedensel zararlar için,

c) Sigorta flirketinin mali bünye zafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branfllarda ruhsatlar›n›n iptal edilmesi ya da iflas› halinde ödemekle yükümlü oldu¤u maddi ve bedensel zararlar için,

ç) Çal›nm›fl veya gasp edilmifl bir arac›n kar›flt›¤› kazada, Karayollar›

Trafik Kanunu uyar›nca iflletenin sorumlu tutulmad›¤› hallerde, kifliye gelen bedensel zararlar için,

d) Yeflil Kart Sigortas› uygulamalar› için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Tafl›t Bürosu’nca yap›lacak ödemeler için.

3- Güvence Hesab› Yönetmeli¤i

5684 say›l› Sigortac›l›k Kanunu’nun 14.06.2007 tarihinde yürürlü¤e gir- mesinden sonra, Güvence Hesab› Yönetmeli¤i 26.07.2007 gün 26594 say›l›

Resmi Gazete’de yay›nlanarak yürürlü¤e konulmufltur. Yönetmeli¤in 9. mad- desindeki hesaba baflvuru koflullar› (yukar›da) 5684 say›l› Sigortac›l›k Kanu- nu’nda aç›kland›¤› gibidir.

IV- KOLTUK S‹GORTASI BULUNMAYAN ARAÇLARDAN DOLAYI GÜVENCE HESABINA BAfiVURMA KOfiULLARI

1- Uygulama bafllang›c›

5684 say›l› Sigortac›l›k Kanunu 14.06.2007 tarihinde yürürlü¤e girdi¤ine ve Güvence Hesab› Yönetmeli¤i 26.07.2007 tarihinde yay›nland›¤›na göre, bu tarihten önceki olaylar nedeniyle Güvence Hesab›’ndan tazminat istenme- si söz konusu de¤ildir.

fiu halde, uygulama bafllang›c› 26.07.2007 tarihidir.

(17)

Buna göre flöyle bir ayr›m yapabiliriz:

a) 26.07.2007 tarihinden önce meydana gelen ticari tafl›ma kazalar›nda ölen yolcunun hak sahipleri ile bedensel zarara u¤rayan yolcular, tafl›t›n kaza tarihinde geçerli Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortas›’n›n bulunmamas› duru- munda, ayn› miktarda tazminat› “tafl›mac›dan” alabileceklerdir.

b) 26.07.2007 tarihinden sonra meydana gelen tafl›ma kazalar›nda ölen yolcunun hak sahipleri ile bedensel zarara u¤rayan yolcular, tafl›t›n kaza tari- hinde geçerli Zorunlu Koltuk Sigortas› bulunmamas› durumunda “Güvence Hesab›na” baflvurabileceklerdir.

2- Tafl›ma türlerine göre uygulama bafllang›c›

4925 say›l› Karayolu Taflma Kanunu’nun 2. maddesi 3. f›kras›nda ve 25.02.2004 tarihli ilk yönetmeli¤in 2. maddesi 3. f›kras›nda: “‹l s›n›rlar› içeri- sindeki tafl›malar ile 100 kilometreye kadar olan tafl›malar›n düzenlenmesi il ve ilçe trafik komisyonlar› ile iflbirli¤i yap›lmak suretiyle ilgili valiliklere; bele- diye s›n›rlar› içerisindeki flehiriçi tafl›malar belediyelere b›rak›labilir” denilmifl olmas›na ve yeni bir yönetmelik yap›l›ncaya kadar bu tür tafl›malarla ilgili ön haz›rl›klar ve düzenlemeler aral›klarla yay›nlanan bir yönerge ve üç genelgey- le yürütülmesine ve en son 11.06.2009 gün 27255 say›l› RG.’de yay›nlanan yönetmelikle uygulama kesin bir biçim almas›na göre, tafl›ma türlerine göre Güvence Hesab›na baflvurulabilecek dönemleri flöyle bölümlendirebiliriz:

a) fiehirleraras› otobüsle yolcu tafl›malar›nda

Güvence Hesab›ndan yararlanma yönünden uygulama bafllang›c›, yukar›- da belirtildi¤i gibi, Güvence Hesab› Yönetmeli¤i’nin yürürlü¤e girdi¤i 26.07.2007 tarihi olacakt›r.

b) ‹l s›n›rlar› içindeki ve flehiriçi tafl›malar ile 100 kilometreye kadar ta- fl›malarda

Güvence Hesab›ndan yararlanma bafllang›c›n›, yay›nlanan genelgelerde öngörülen koflullar›n valiliklerce ve belediyelerce gerçeklefltirilip gerçekleflti- rilmedi¤ini araflt›rarak, genelgelerde belirtilen tarihlere göre saptamak gerekti-

¤i görüflündeyiz. Çünkü, kazan›n meydana geldi¤i ve yolcunun zarar gördü-

¤ü yörede henüz uygulama bafllat›lmam›flsa, yetki belgeleri verilmemiflse ve gecikmelerde valiliklerin ve belediyelerin ihmali varsa, bu bir “hizmet kusu- ru” olacakt›r.

(18)

Uygulaman›n bafllat›lmad›¤› ve henüz yetki belgesi alma zorunlulu¤unun bulunmad›¤› bir yerde, tafl›mac›lar›n “Zorunlu Koltuk Sigortas›” yapt›rma yü- kümlülükleri olmayaca¤›ndan, Güvence Hesab›na baflvurma koflullar› gerçek- leflmemifl olacak; bu nedenlerle de kaza yapan tafl›t›n Zorunlu Koltuk Sigorta- s› bulunmad›¤› sav› ile Güvence Hesab› sorumlu tutulamayacakt›r.

Bu aç›klamalar çerçevesinde:

i) Güvence Hesab› Yönetmeli¤i’nin yürürlü¤e girdi¤i 26.07.2007 tarihin- den önce yay›nlanan 29.12.2006 gün 275-32002 say›l› (2007/KUGM-22/Yol- cu) Genelgedeki “31.12.2007 tarihine kadar, tafl›ma mesafesine bak›lmaks›z›n il s›n›rlar› içinde yap›lan yolcu tafl›malar› ile 100 kilometreye kadar olan fle- hirleraras› yolcu tafl›malar›n› düzenleyen “[Y] Yetki Belgesi Yönergesi” valilik- ler taraf›ndan yay›mlayacaklard›r” aç›klamas›na bak›larak, o yörede genelge hükümlerinin yerine getirilip getirilmedi¤inin araflt›r›lmas› gerekecek; olumlu sonuç al›n›rsa, Güvence Hesab› yönünden uygulama bafllang›c› 31.12.2007 tarihi olacakt›r.

ii) Ayn› biçimde, 11.01.2008 gün 230-393 say›l› (2008/KUGM-10/Yolcu) Genelgedeki “01/03/2008 tarihine kadar, tafl›ma mesafesine bak›lmaks›z›n il s›n›rlar› içinde yap›lan yolcu tafl›malar› ile 100 kilometreye kadar olan flehir- leraras› yolcu tafl›malar›n› düzenleyen “[Y] Yetki Belgesi Yönergesi” valilikler taraf›ndan yay›mlanacakt›r” aç›klamas›na bak›larak, o yörede genelge hüküm- lerinin yerine getirilip getirilmedi¤inin araflt›r›lmas› gerekecek; olumlu sonuç al›n›rsa, Güvence Hesab› yönünden uygulama bafllang›c› 01/03/2008 tarihi olacakt›r.

iii) E¤er valiliklerce ve belediyelerce o yörede yay›nlanan genelgeler uya- r›nca gerekli düzenlemeler yap›lmam›flsa, o zaman uygulama bafllang›c›, ye- ni Karayolu Tafl›ma Yönetmeli¤i’nin yürürlü¤e girdi¤i 11.06.2009 tarihi ola- cakt›r.

Çok tart›flmal› olan bu konuda bizim saptamalar›m›z ve görüfllerimiz böy- ledir. Ama, yan›l›yor da olabiliriz. Kesin durum, aç›lan davalarla ve Yarg›tay kararlar›yla belli olacakt›r.

(19)

18/02/2009 tarihli 5838 Say›l› Kanunun 32. maddesiyle Türk Ticaret Ka- nunu’nun (TTK) 711/3’üncü maddesinde yer alan “keflideci çekin kendisinin veya üçüncü bir kimsenin elinden r›zas› olmaks›z›n ç›km›fl oldu¤u iddias›nda ise muhatab› çeki ödemekten men edebilir” hükmünü kald›r›lm›flt›r.

Yasa koyucuyu bu hükmü kald›rmas›na yönelten en önemli etken uygula- mada bu maddeden do¤an hakk›n kötüye kullan›lmas›ndan ileri geldi¤ini söy- leyebiliriz. K›sacas› borcunu ödemek istemeyen keflideciler bankaya beyanda bulunarak çekin ödenmemesini sa¤layarak bankan›n ödeme yapmamas›n› be- raberinde getirmekteydi. ‹stisnai durumlar için düzenlenen bu hüküm uygula- mada o kadar çok kullan›lmaya baflland› ki bunun önüne geçmenin baflka yo- lu aranmaya baflland›. Asl›nda sorunu halletmek için TTK’nun 711/3. madde hükmünü kald›rmak en kolay yoldu. Ancak gerçekten de çeki r›zas› olmaks›- z›n elinden ç›kan, çald›ran veya kaybeden keflidecinin haklar› nas›l koruna- cakt›r? Bu hükmü kald›rmakla çekleri r›zas› olmaks›z›n elinden ç›kan iyi niyet- li kiflileri cezaland›rm›fl olmuyor muyuz?

TTK 711/3. maddesi yürürlükte oldu¤u dönemde bu ibarenin çekin arka- s›na yaz›lmas› halinde çek vasf›na bir zarar› yoktu. Bu talimat sadece muha- tab› (banka) ödeme zorunlulu¤undan kurtarmaktayd›. Bu gibi hallerde, çek bedelinin muhatap banka taraf›ndan çek hamiline ödenmemifl olmas›ndan do¤acak risk, keflideciye ait olur(*). Bu nedenle bu yasa hükmünün yürürlük- ten kald›r›lmas›n› gerektirecek bir hukuksal düzenlemeye ihtiyaç yoktu. S›rf ti- cari hayat› kolaylaflt›rmak amac›yla yap›lan bu de¤ifliklik uygulamada büyük ma¤duriyetlere neden olmaya bafllam›flt›r.

(*) ‹smail Do¤anay, Türk Ticaret Kanunu fierhi S. 2153.

Ç EK‹N Z AY‹ H AL‹NDE K Efi‹DEC‹N‹N H AKLARI

Avukat Feyzi ÇEL‹K

(20)

Uygulamada r›zas› olmaks›z›n çekleri elinden ç›kan keflideciye çek iptali davas› açma hakk›n›n tan›nmad›¤›n› görüyoruz. Örne¤in elindeki bofl çek ko- çan›n› kaybeden bir keflideci TTK’nun 711/3. maddesi yürürlükte iken banka- ya beyanda bulunarak çekleri ödemeden men edebiliyordu. TTK’nun 711/3.

maddesi yürürlükten kald›r›ld›ktan sonra keflidecinin böyle bir hakk› kalma- m›flt›r. Bu gibi durumlarda keflidecinin önünde iki yol vard›r: Bunlardan birin- cisi TTK’nun 669. maddesi gere¤ince bankay› ödemeden men karar› almak için mahkemeye baflvuru yapmakt›r. ‹kincisi ise menfi tespit davas› açmakt›r.

Keflideci TTK’nun 669. maddesi gere¤ince ödemeden men talep etti¤i takdir- de, keflidecinin bu talebi; çekin iptali yolunda dava açmak hakk› sadece leh- dar ile hamile tan›nm›fl bir hak oldu¤u, keflidecinin TTK’nun 669. maddesine dayanarak iptal davas› açma hakk›n›n olmad›¤› gerekçesiyle reddedilmekte- dir(**). Keflidecinin menfi tespit davas› açmas› halinde de kime karfl› açaca¤›

belli olmad›¤›ndan dolay› bu hakk›n› fiilen kullanamaz duruma gelmektedir.

Ya da bu hakk›n› kullanmak için çeki elinde bulunduran kiflilerin ortaya ç›k- mas›n› zorunlu hale getirmektedir. Bu gibi durumlarda çek kaybolur olmaz çe- kin kimin elinde oldu¤u belli de¤ildir. Çeki elinde bulunduran ortaya ç›kana kadar ifl iflten geçmekte ve banka hiçbir kayd›n olmad›¤›n› gerekçe göstererek ödemede dahi bulunabilmektedir. Bu durumda bankaca ödeme yap›lan flah›s- tan ödemeyi geri alman›n ço¤u zaman imkan› da bulunmamaktad›r. Bu da ke- flideci için çekin iptali davas› açmaktan baflka çaresinin olmad›¤›n› zorunlu hale getirmektedir.

Anayasa’ya göre herkes hak arama özgürlü¤üne sahiptir. Çekini kaybeden kifliye bu yolu kapatmak Anayasa ile düzenlenen hükmü görmemek anlam›na gelmektedir. Yarg›tay’›n bu yorumu,TTK’nun 711/3 yürürlükte oldu¤u dönem için geçerliydi. O dönemde nas›l olsa keflidecinin TTK’nun 711/3. maddesin- de mahkeme karar› olmadan çeki ‘ödemeden men etme hakk› var’ mant›¤›na dayan›yordu.

Bu aç›dan bak›ld›¤›nda keflidecinin çeki ödemeden men etme hakk› var- ken ayr›ca ona çek iptali davas› açmak imkan› vermenin bir anlam› da bulun- mamaktayd›. Yarg›tay karar›n›n verildi¤i tarihte bu yasal düzenleme yürürlük- te oldu¤una göre o zaman itibar›yla Yarg›tay karar›n› hukuk düzeni içinde an- lay›flla karfl›layabiliriz. Yarg›tay’›n da bu mant›kla keflidecinin iptal davas› aç- ma hakk›n›n olmad›¤› fleklinde karar vermifl oldu¤unu düflünüyorum. Nitekim Yarg›tay 11. HD. bir karar›nda keflidecinin iptal davas› açma hakk› bulunma- d›¤›na gerekçe olarak keflidecinin TTK’nun 711/3. maddesine göre ödemeden

(21)

men etme hakk›na sahip olmas›n› göstermektedir. Bu karar›n verildi¤i tarihte keflidecinin ödemeden men hakk› olmam›fl olsayd› Yarg›tay bu hakk›n varl›¤›- na karar verecekti(***).

TTK’nun 711/3. maddesi yürürlükten kalkt›¤›na göre keflidecinin iptal da- vas› açma hakk› bulunmaktad›r. TTK’nun 563. maddesinde “k›ymetli evrak›

zayi eden” ibaresi kullan›ld›¤› halde TTK’nun 669/1. maddesinde “poliçe elin- den ç›kan kimse” ibaresi kullanm›flt›r. ‹bareler, her iki maddede farkl› kullan›l- sa bile tafl›d›klar› hukuksal amaç ayn›d›r. Gerek “k›ymetli evrak› zayi eden”

ibaresinde gerekse “poliçe elinden ç›kan kimse” ibaresinde dava açma hakk›- na sahip olan kiflilerin lehdar veya hamil olmalar› gerekti¤i fleklinde bir belir- leme yap›lmam›flt›r. Zayi eden veya elinden ç›kan kimse keflideci de olabilir.

Bu maddelerde keflidecinin dava hakk› bulunmad›¤›ndan da söz edilmedi¤in- den dolay› keflidecinin iptal davas› açma hakk› ile birlikte ihtiyati tedbir nite- li¤inde bulunan ödemeden men talep edebilece¤ini kabul etmek gerekmekte- dir. Kald› ki lehdar veya hamil için tan›nan bir hakk›n keflideci için olmad›¤›- n› söylemek hukukun bir ilkesi olan evleviyet (öncelik, haydi haydi) ilkesine de ayk›r›d›r. Durum böyle iken uygulamada mahkemelerin keflidecinin açm›fl oldu¤u iptal davalar›n›n reddine karar vermeleri hukuka ayk›r› olup kiflinin Anayasa’dan do¤an dava hakk›n› ortadan kald›ran bir uygulamad›r.

Çekini Zayi Eden Keflidecinin Di¤er Baflvuru Yollar› (El koyma)

Çekini, çek karnesini kaybeden, çald›ran kiflilerin yukar›da yaz›l› hukuk mahkemelerinde iptal davas› açma hakk› ile birlikte çeki bir flekilde eline ge- çiren kiflilere karfl› Cumhuriyet Savc›l›klar›na müracaat hakk› da bulunmakta- d›r. Çekini zayi edenler daha çok bu yola baflvurarak bu baflvuru yolunu hu- kuk mahkemesinde açacaklar› davada delil yaratmak amac›yla kullanmakta-

(**) Yarg›tay 11. HD., 2001/178 E., 2001/559 K., 29.11.2001 tarihli “…TTK’nun 730/2.

maddesi uyar›nca çeklerde de uygulanmas› gereken TTK’nun 669. ve onu izleyen maddelerinde oldu¤u gibi çekin ziya› nedeniyle iptal davas› açma hakk› lehdar ve ha- mile tan›nm›fl bir hak olup, keflidecinin bu yasal hükümlere dayanarak iptal davas› aç- ma hakk› bulunmad›¤›…).

(***) Yarg›tay 11. HD., E. 1988/6631, K. 1989/3985 say›l› 29.06.1989 tarihli “…Dairemizin yerliflik içtihad›na göre elinden r›zas› olmaks›z›n ç›kan çeklerin ödenmesini TTK’nun 711/f. III. maddesi uyar›nca muhatap bankaya verece¤i bir talimatla önlemek imkan›- na sahip olan keflidecinin zayi nedeniyle iptal davas› açma hakk› mevcut de¤ildir…”

(22)

d›rlar. Bu flekilde hukuk davas›nda iddialar›n› kolayca ispatlayacaklar›na ina- n›rlar. Cumhuriyet Savc›l›klar› ço¤u zaman bu flikayetleri ciddiye dahi alma- maktad›rlar. Sadece flikayetçinin ifadesini almakla yetinmektedirler. Çekleri bankaya ibraza gelecek kifliler için hiçbir karar almama yoluna gitmektedirler.

Baflvuruyu yapanlara sadece baflvuru yapt›klar›na dair bir belge verilmesi ile yetinilmektedirler. Bu belgeye “ödemeden men anlam›na gelmemektedir”

fleklinde yaz› da yazmaktad›rlar. Bu flekilde çekini zayi eden flahs›n hakk›n›

korumaya yönelik hiçbir tedbir almamaktad›rlar. Böyle olunca da bofl çekleri bulan veya çalan ya da bir flekilde bunlar› elinde bulunduranlar rahatl›kla bankaya gidip banka hesab› uygunsa ödemelerini alabilmektedirler. ‹ptal da- vas› açma konusunda yukar›da yaz›ld›¤› gibi mahkemeler de keflidecinin iptal davalar›n›n reddine karar vererek keflideciyi çaresiz b›rakmaktad›rlar. Örne¤in keflidecinin bankadan ald›¤› çek karnesini kaybetti¤ini veya çald›rd›¤›n› düflü- nelim. Böyle bir durumda çekleri elinde bulunduran kifli bu çeklere rastgele rakamlar yaz›p piyasaya sürebilir. Piyasaya sürülen bu çeklerin di¤er bölüm- lerini de kanunlara uygun flekilde doldurulduklar›n› düflünelim. Böyle bir du- rumda bu çeki elinde bulunduran baflka flah›slar bu çekin sahte olup olmad›-

¤›n› anlamadan alm›fl olabilirler. Bu belirsizli¤in ortadan kalkmas› için keflide- ciye somut olay›n bankaya bildirilmesi yolunun aç›k olmas›yla mümkün ola- cakt›r. Çünkü zayi bir çeki elinde bulunduran hamil bu çeki, h›rs›zl›k, dolan- d›r›c›l›k veya baflka haks›z bir nedenle elinde bulunduraca¤› gibi herhangi bir nedenle de elinde bulundurabilir. Konumuzun ayd›nlat›lmas› ya da Ceza Mu- hakemesi Kanunu bak›m›ndan pratik ifllevinin olup olmayaca¤› konusunda bir örnek verelim: Çeki yukar›da yaz›l› bir flekilde eline geçiren çeki çalan kifli ol- du¤u ya da çeki çalan kiflilerden ald›¤›n› düflünelim. Bu kiflinin h›rs›zl›k, h›r- s›zl›ktan elde edilen de¤erin kabul edilmesi ya da çeke bir tak›m yaz› ve ra- kamlar yazarak doland›r›c›l›k ve sahtecilik gibi suçlar› iflleyebilece¤ini düflü- nelim. Bu suçlar›n ifllendi¤ini gösteren kuvvetli flüphe sebeplerinin bulunma- s› halinde CMK’nun 128. maddesinde belirtilen tafl›nmazlara, hak ve alacak- lara el koyma iflleminin yap›lmas› için hakimlikten, çal›nan çeklere el konul- mas› karar› talep edilebilir. Bilindi¤i gibi çek CMK’nun 128/1 (e) maddesinde belirtilen k›ymetli evraklardan biridir. Yukar›da verdi¤imiz örnekten hareketle h›rs›zl›k ve doland›r›c›l›k suçunun ifllendi¤i konusunda kuvvetli flüphe sebep- lerinin bulundu¤unu düflünelim. CMK’nun 128/2. maddesinde el koyman›n yap›labilece¤i suçlar aras›nda h›rs›zl›k ve doland›r›c›l›k suçu da say›lm›flt›r. Bu hükme göre suç konusu çeklerin flüpheli veya san›ktan baflka bir kiflinin zil-

(23)

yedli¤inde bulunmas› halinde dahi el koyma ifllemi yap›labilecektir. Buna gö- re baflvuru yap›lmas› halinde savc›l›k sadece baflvuruyu yapan kiflinin baflvu- ru yapt›¤›n› tespit etmekle kalmamal›; suça konu çeklerin bankaya ibraz› ha- linde el konulmas› için hakime baflvuru yapabilmelidir. fiart ve sebeplerin ger- çekleflmesi halinde hakim suça konu çeklerin bankaya ibraz› halinde el konul- mas›na karar verebilmelidir.

Sonuç olarak herkesin Anayasa’n›n 36. maddesinde “hak arama hürriye- ti” bafll›¤› ile güvence alt›na al›nm›fl bulunan “Herkes, meflru vas›ta ve yollar- dan faydalanmak suretiyle yarg› mercileri önünde davac› veya daval› olarak iddia ve savunma ile adil yarg›lanma hakk›na sahiptir” ilkesi gere¤ince kefli- decinin baflvuru yollar›n›n k›s›tlanmas› Anayasa’ya ayk›r›l›k teflkil etmektedir.

Yine Anayasa’n›n 36/2. maddesine göre “hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaç›namaz” denilerek bu ilkenin mutlakl›¤›n› hü- küm alt›na alm›fl bulunmaktad›r.

(24)
(25)

YARGITAY KARARLARI

(26)
(27)

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 24.03.2010 Esas: 2010/4-129 Karar: 2010/173

Evli Oldu¤unu Bildi¤i Bir Kimse ile Evlilik D›fl› Birliktelik Yaflayan Kifli Haks›z Fiil Hükümleri Kapsam›nda Di¤er Eflin U¤rad›¤› Zarardan Sorumludur

ÖZET: Davacı, davalının evli olduğunu bildiği halde eşi ile gönül ilişkisine girdi- ğini, davalının bu eyleminin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini ileri sü- rerek manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Evlilik birliğinde, eşlerin bir- birlerine karşı sadakat borcu bulunmaktadır. Eşlerin evlilik birliği sırasın- da başkaları ile birlikte olmaları, sadakat borcu altına girilen eşlere karşı haksız eylem niteliğindedir. Evli olduğunu bildiği kimse ile evlilik dışı bir- liktelik yaşayan kişilerin davranışları da haksız eylem niteliğindedir. Eşine karşı sadakat borcunu ihlal eden kişi ile birlikte evli olduğunu bildiği kişi ile ilişkiye giren kişi de haksız eylemlerinden dolayı birlikte ve müteselsilen sorumludur. Burada tam teselsül söz konusudur. Haksız fiil hükümleri kap- samında aldatılan eşin uğradığı zararlar tazmin edilmelidir.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 24, 185.

➣ 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 41, 49, 50.

T

araflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama so- nunda; İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 28.04.2008 gün ve 2006/386 E. - 2008/161 K. sayılı kararın incelenmesi davacı ve- kilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 09.04.2009 gün ve 2009/10692 E. - 5303 K. sayılı ilamı ile;

(... Dava, haksız eylem nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi taz- minat isteminde ilişkindir.

Davacı, davalının kendisi ile evli olduğunu bildiği halde eşi ile gönül ilişkisine girdiğini, davalının bu eyleminin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu iddia ede- rek manevi tazminat istemiştir.

(28)

Davalı ise, davacının eşinden hamile kaldığını, bu ilişkiyi bilen davacının bu durumu kabullendiğini, davacının ileri sürdüğü zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunmadığını ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.

Yerel mahkemece, davacının eşi ile davalının duygusal ve fiziksel ilişkiye gir- dikleri; ancak, davacının manevi zarara uğramasının davalının eylemi ile bir ilgisi- nin olmadığı, bir zarar var ise bu zararın evlilik birliğine aykırı davranan davacının eşi tarafından gerçekleştiği gerekçesiyle dava reddedilmiş; karar davacı tarafından temyiz olunmuştur.

Davalının davacının eşi ile duygusal ve cinsel ilişkiye girdiği tarafların ve mah- kemenin kabulündedir. Sorun, bu durumun davacının kişilik haklarına saldırı oluş- turup oluşturmadığı ve saldırı oluşturuyorsa bundan davalının sorumlu olup olma- yacağı konularında toplanmaktadır.

Türk Medeni Kanunu’nun 185. maddesinde yer alan “evlenmeyle eşler arasındaki evlilik birliği kurulmuş olur... Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar” biçimindeki düzenleme gereğince, evli bir kimsenin evlilik dışı birlikteliği, diğer eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğindedir. Bu eyleme evliliği bilerek katılan kişi de diğer eşin uğradığı zarardan sorumludur.

Somut olayda davalı, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek duygusal ve cinsel ilişkiye girdiğine göre Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince manevi tazmi- natla sorumlu tutulmalıdır. Yerel mahkemece, açıklanan olgular gözetilerek, davalı- nın manevi tazminat ile sorumlu tutulması gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda dire- nilmiştir.

Temyiz Eden: Davacı vekili.

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edil- diği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, haksız eylem nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı, davalının kendisinin eşiyle, onun evli olduğunu bildiği halde, duygusal ve cinsel ilişkiye girmek suretiyle gerçekleşen haksız eylemi ile kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiasıyla eldeki davayı açmıştır.

(29)

Davalı, davacının eşiyle duygusal ve cinsel ilişkiye girdiğini, bu ilişkiden bir de çocuğunun olduğunu kabul etmekle birlikte; bu hususu davacının bilmesine karşın ses çıkarmadığını, tazminat isteme koşullarının olmadığını, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, dava reddedilmiş; özel dairenin yukarıda başlık bölümüne aynen alınan ilamıyla kararın bozulması üzerine de önceki kararda direnilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının eşi ile duygusal ve cinsel ilişkiye girdiği tarafların ve mahkemenin kabulünde olan da- valının, bu eyleminin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturup oluşturmadığı ve hukuki sorumluluğunu gerektirip gerektirmediği, noktalarında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, hukukumuzda yer alan sorumluluk kaynaklarının ve buna bağlı olarak da taraflar arasındaki hukuki bağın niteliğinin ir- delenmesinde yarar vardır.

818 sayılı Borçlar Kanunu’nda, “Borçların Teşekkülü” başlığı altında, sözleş- meden doğan borçlar (md. 1-40) ile haksız fiilden doğan borçlar (md. 41-60) düzen- lenmiş; yine aynı başlık altında, borçların üçüncü genel kaynağı olarak, haksız (se- bepsiz) iktisaba (md. 61-66) yer verilmiştir.

Bunların dışında, ne hukuki bir işlemde açıklanan bir iradeye, ne de hukuka ay- kırı bir eyleme dayanmayan; kanundan doğan borçlar bulunmaktadır.

Özetle, hukukumuzda borçların kaynağı; sözleşme, haksız fiil, sebepsiz iktisap ya da bir kanun hükmü olarak kabul edilmiştir.

Sözleşme, tek taraflı hukuki işlemden farklı olarak, en az iki irade beyanını içe- rir, bu irade beyanlarının birbirine uygun ve karşılıklı olması gerekir.

Borçlar Kanunu’nda, sorumluluğun diğer bir genel kaynağı olarak öngörülen sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fa- kirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulun- ması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.

Kanundan doğan borçlarda da, borç kaynağını kanundan almakta ve sorumlu- luk buna göre belirlenmektedir.

Borçlar Kanunu’nda sorumluluk nedenleri arasında düzenlenen haksız fiil ise hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir.

Haksız fiilden söz edilebilmesi için, şu dört unsurun birlikte bulunması zorun- ludur: Öncelikle ortada hukuka aykırı bir fiil bulunmalı; bu fiili işleyen kusurlu ol- malı; kusurlu şekilde işlenen ve hukuka aykırı olan bu fiil nedeniyle bir zarar doğ- malı ve sonuçta doğan zarar ile, hukuka aykırı fiil arasında nedensellik bağı bulun- malıdır. Bu unsurların tümünün bir arada bulunmadığı, bir veya birkaç unsurun ek- sik olduğu durumlarda, haksız fiilin varlığından söz edilemez.

(30)

Eldeki dava, açıklanan bu sorumluluk kaynaklarından haksız eyleme da- yalıdır.

818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde “Mesuliyet Şartı” başlığı altında:

“Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur.

Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebe- biyet veren şahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur.”

Hükmü yer almakta;

Aynı kanunun “Şahsi Menfaatlerin Haleldar Olması” başlıklı 49. maddesinde ise;

“Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı ma- nevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava ede- bilir.

Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal et- tikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.

Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ila- ve edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın ba- sın yolu ile ilanına da hükmedebilir.”

Düzenlemesine yer verilmektedir.

Yine aynı kanunun “Müteselsil Mesuliyet”e ilişkin hükümlerinden “Haksız Fiil Halinde” başlıklı 50. maddesinde de:

“Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer’an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar. Hakim, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve icabında bu rücu- un şumulünün derecesini tayin eyler.

Yataklık eden kimse, vaki olan kârdan hisse almadıkça yahut iştirakiyle bir za- rara sebebiyet vermedikçe mesul olmaz” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 185. maddesinde;

“..evlenmeyle eşler arasındaki evlilik birliği kurulmuş olur... Eşler birlikte ya- şamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar” denilmektedir.

Görüldüğü üzere, haksız eylem nedeniyle sorumluluk hallerinden birisi ahlaka aykırı bir fiil ile bilerek başka bir kimsenin zarara uğramasına neden olmaktır.

Yine, müteselsil sorumluluğa ilişkin düzenlemeler ile haksız eylemi birlikte gerçekleştirenler birbirinden ayırt edilmeksizin, zarar görene karşı müteselsilen so- rumlu olurlar.

(31)

Öte yandan, evlilik birliğinde eşlerin zorunlulukları yasal düzenleme altına alınmış ve sadakat borcu da bunlar arasında sayılmıştır.

Tüm bu açıklamalar ve ortaya konulan yasal düzenlemeler ışığında somut olay irdelendiğinde:

Davacı, eşiyle 1990 yılında aşk evliliği yaptıklarını ve uzun süre hiçbir sorun yaşamadan evlilik birliğini sürdürdüklerini, 15 yıl mutlulukla süren evliliğinin eşi- nin internette sohbet yoluyla davalı ile tanışıp, onunla ilişkiye girmesinin ardından sarsıldığını, eşi ile ilişkiye giren davalının bunu evli olduğunu bilerek gerçekleştir- diğini, çocuklarının olmamasını da fırsat bilerek eşini ondan çocuk sahibi olduğuna inandırdığını, bu yolla evinden koparıp kendisiyle yaşamasını sağladığını, ancak eşinin davalı ile birlikteliği sırasında çok çalkantılı bir dönem yaşayıp sonuçta bu yükü kaldıramayarak intihar ettiğini, kendisinin tüm bu olaylar nedeniyle derin sar- sıntıya ve ruhsal çöküntüye uğradığını, eşini gerçekten çok sevdiğini ve bu şekilde önce ayrılık ardından ölüm acısı yaşamayı kaldıramadığını, tüm bunların sebebinin ahlaka aykırı davranışı nedeniyle davalı olduğunu, davalının eyleminin kişilik hak- larına, manevi varlığına ve aile bütünlüğüne ağır saldırı teşkil ettiğini, ifadeyle el- deki davayı açarak; manevi tazminat istemiştir.

Davalının, davacının eşiyle evli olduğunu bilerek duygusal ve cinsel ilişkiye girdiği, ondan çocuk sahibi olduğu yönünde açık kabulü bulunmakta; savunma ola- rak, davacının da bildiği bu davranışının onun kişilik haklarına saldırı teşkil etme- diğini getirmektedir.

Hemen belirtmekte yarar vardır ki, gerek Anayasamızda, gerek Medeni Kanu- numuzda aile toplumun temeli olarak kabul edilmiş ve aileyi koruyan hükümlere yer verilmiştir. Aile sadece mensubu olan kişiler için değil toplum için de önemli- dir ve hem yazılı hukuk düzenimizde hem de örf ve adet hukukumuzda özel bir ye- re sahiptir. Bu nedenledir ki, ailenin korunmasına yönelik düzenlemeler sadece ai- leyi değil, tüm toplumu ilgilendirmektedir. Aile mensuplarının birbirlerine karşı yü- kümlülüklerinin ihlali çoğu zaman toplum düzenini de etkilemekte, yasalar nezdin- de koruma önlemlerinin alınması yoluna gidilmektedir.

Böylesi öneme sahip aile kurumuna mensup erkekle, evli olduğunu bilerek ku- rulan duygusal ve cinsel ilişkinin, hatta ondan çocuk sahibi olmanın aile kurumuna ve onun mensubu olan kişilere vereceği zarar kaçınılmazdır ve davalının bunu ön- görmemiş olması düşünülemez.

Bu nedenledir ki, evli kişilerle ilişki uzun süre suç sayılmış ve aile kurumu bu yolla da koruma altına alınmak istenmiştir. Bu tür eylemlerin, daha sonraki yasal düzenlemeler sırasında suç olmaktan çıkarılmış olması, bu eylemin ahlaka aykırılı- ğını ve dolayısıyla haksızlığını da ortadan kaldırmayacaktır. Zira, bir eylemin Ceza Kanunu’na göre suç teşkil etmemesi ve müeyyidesinin düzenlenmemiş olması,

(32)

Borçlar Hukuku hükümlerine göre ahlaka ya da hukuka aykırı olarak kabul edilme- sine engel teşkil etmemektedir.

Diğer taraftan, eşler evlilik birliğini kurmakla birbirlerine sadakat borcu altına girdikleri gibi, mensubu oldukları aile birliğine karşı da sorumluluk altına girerler.

Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile cinsel ve duygusal ilişkiye girmesi, evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir. Davalı kadın da, evli olduğunu bilerek davacının eşiy- le gayrıresmi ilişkiye girmek ve ondan çocuk sahibi olmak suretiyle, gerek yasalar- ca gerek örf ve adet hukukunca korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Bu davranış da açıkça haksız eylem niteliğindedir.

Eş söyleyişle, esasen dava dışı eşin, evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat yükü- mü bulunmakla birlikte; onun evli olduğunu bilen ve buna rağmen onunla ilişkiye giren davalı kadının da dava dışı kocanın sadakatsizlik eylemine katıldığında ve her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olduklarında kuşku bulunmamaktadır.

O halde olayda, Borçlar Kanunu’nun 50. maddesinde düzenlenen birden fazla şahsın müşterek kusurlarıyla bir zarara yol açmaları, diğer bir deyimle, tam teselsül hali mevcut olup, davalı doğan zarardan, davacının eşi ile birlikte müteselsilen so- rumludur.

Müteselsilen sorumluluğun bulunduğu durumda da davacı, alacağını sorumlu- ların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.11.2003 gün ve 2003/9-685 E. - 690 K. sa- yılı kararı). Bunlardan birisinin ölmüş olması diğerini sorumluluktan kurtarmaz.

Zarar gören dilerse davasını bu kişiye yöneltebilir.

Şu durumda; sorumlulardan birisi olan davacının eşinin vefat etmesi, teselsül ilişkinde bulunan davalının sorumluluğunu ortadan kaldıracak bir olgu olarak kabul edilemez ve davalının haksız eyleminin varlığını ortadan kaldırmaz.

Böylece, evli bir kimsenin evlilik dışı birlikteliği, diğer eşin sosyal kişilik de- ğerlerine saldırı niteliğinde olduğu gibi, bu eyleme katılan kişinin eylemi de bundan ayrı düşünülemez. Dolayısıyla, bu eyleme evliliği bilerek katılan kişi de diğer eşin uğradığı zarardan sorumludur.

Sonuç itibariyle, davalının davacının eşi ile evli olduğunu bilerek duygusal ve cinsel ilişkiye girdiğinin tarafların ve mahkemenin kabulünde olmasına göre; davalı- nın sorumluluğu ahlâka ve adaba aykırılık nedeniyle gerçekleşen “haksız fiil”den kay- naklanmakta; dava da yasal dayanağını haksız fiile ilişkin hükümlerden almaktadır.

Hal böyle olunca, mahkemece davalının açıklanan şekilde gerçekleşen eyle- minden sorumluluğu kabul edilerek, bundan kaynaklanan zararın kapsamı belirlen- meli ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmelidir.

(33)

Yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve maddi olguya ilişkin açıklamalar ve ay- nı hususlara işaret eden özel daire kararı dikkate alınmadan, önceki kararda direnil- mesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 24.03.2010 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 24.03.2010 Esas: 2010/12-138 Karar: 2010/169

‹lamda Yer Alan As›l Alacak ve Buna Ba¤l› Fer’i Alacaklar ‹çin Ayr› Ayr› Takip Yap›lmas› Mümkündür

ÖZET: Borçlu, ilamda hükmedilen kalemlerin üç ayrı icra takibine konu edildiği- ni, mükerrer takibe sebebiyet verildiğini ileri sürerek şikayet yoluna baş- vurmuştur. İlamda yer alan asıl alacak ve buna bağlı fer’i alacaklar için ayrı ayrı icra takibi yapılmasını engelleyen bir yasa hükmü bulunmamak- tadır. Açıklanan nedenlerle, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi hatalıdır.

➣ 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 16.

T

araflar arasındaki “Şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;

Ankara 4. İcra Hukuk Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 22.09.2008 gün ve 2008/922 E., 2008/840 K. sayılı kararın incelenmesi alacaklı ve- kili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 09.03.2009 gün ve 2008/24958 E., 2009/4787 K. sayılı ilamı ile onanmış, alacaklı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 13.10.2009 gün ve 10422- 18967 sayılı ilamı ile;

(...Takip dayanağı Antalya 2. İdare Mahkemesi’nin 25.04.2008 tarih ve 2005/833 Esas 2008/827 Karar sayılı ilamında, “240.000.-YTL maddi, 10.000.- YTL manevi tazminatın, 17.500.-YTL nispi vekalet ücretinin, ayrıca toplam 13.791,90.-YTL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya ödenmesi- ne” karar verildiği anlaşılmaktadır. Alacaklı tarafça mahkemece hükmedilen bu ka- lemlerin her biri ayrı ayrı ilamlı icra takibinin konusu yapılmıştır. Borçlu idare, ilamda hükmedilen kalemlerin üç ayrı ilamlı icra takibine konu edilmesini, müker-

(34)

rer takibe sebebiyet verildiğinden dolayı şikayet konusu yapmıştır.

Dairemizin müstekar içtihatları gereği ilamda yazılı olan asıl alacak ve yargıla- ma giderleri ile vekalet ücreti yönünden tek bir takip yapılabileceği gibi ayrı ayrı ta- kip yapılması da mümkündür. İlamda hükmedilen asıl alacak ve buna bağlı fer’i ala- caklar yönünden ayrı ayrı takip yapılmasını engelleyen yasa hükmü bulunmadığın- dan, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar veril- mesi isabetsiz olduğundan, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken onandığı an- laşılmakla; alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir...) gerek- çesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonun- da; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Alacaklı vekili.

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edil- diği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnil- mesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’nun 429. madde- si gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesi- ne 24.03.2010 gününde, ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 03.03.2010 Esas: 2010/4-88 Karar: 2010/126

Gayri Resmi Birliktelik MK Kapsam›nda Bir Evlilik Olmay›p Taraflar›n Tazminat Uyuflmazl›klar› Aile Hukuku Prensiplerine Göre De¤il Borçlar Hukuku Kurallar›na Göre Çözümlenmelidir

ÖZET: Davacı kadın, resmi nikah yapılmadan gayri resmi birliktelik sonrası ayrı- lık nedeniyle nikahsız eşi ile onun babasından maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davacı ile davalı arasındaki gayri resmi birliktelik,

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu nedenlerle Eskişehir bağları diğer göç alan bölgelere göre Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden daha fazla göç alması, ailelerin sosyo ekonomik düzeylerinin

Yargıtay, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in himayesinde vergi rekortmeni olan avukat Mehmet Ali Alan, ne kadar ücret

Avrupa Birliği Hukukunun özelliği konuya yeni bir yaklaşım ge- tirmesindedir 17. Ayırımcılığa karşı makro ekonomik düzeyde objektif mücadele, ancak daha geniş bir

likte incelendiğinde; tayin olunan cezanın üst sınırının 5 yıldan fazla (15 yıl) ol- ması sebebiyle sanıklara zorunlu müdafii atanması gerektiği ve buna uygun ola- rak

Öte yandan, 1219 Sayılı Yasanın 5497 Sayılı Yasanın 7. maddesi ile değiş- tirilen 12. fıkrasında yer alan ve hekimlerin ikinci fıkranın her bir bendi kapsamında olmak

Buna göre, 5271 sayılı CYY’nın 231. fıkrası; “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis

Düşüncesi: Dava, davacı Baro Başkanlığı tarafından 11.4.2005 gün ve 25783 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İcra ve İflas Kanunu Yönetme- liğinin, 16.4.2013 gün ve

Genetik birey olarak sunulan bulanık kural kümesindeki bulanık kuralların sınıf değerleri ve ağırlık değerleri oluşturulmaktadır.. Bu bilgiler aracılığı ile