• Sonuç bulunamadı

Gayri Resmi Birliktelik MK Kapsam›nda Bir Evlilik Olmay›p Taraflar›n Tazminat Uyuflmazl›klar› Aile Hukuku Prensiplerine

Göre De¤il Borçlar Hukuku Kurallar›na Göre Çözümlenmelidir

ÖZET: Davacı kadın, resmi nikah yapılmadan gayri resmi birliktelik sonrası ayrı-lık nedeniyle nikahsız eşi ile onun babasından maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davacı ile davalı arasındaki gayri resmi birliktelik,

Medeni Kanun kapsamında gerçekleşen ve hukuk alanında geçerlilik taşı-yan bir evlilik değildir. Taraflar arasında bir Aile Hukuku ilişkisi bulunma-maktadır. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın Aile Hukuku pren-siplerine göre değil, Borçlar Hukuku kurallarına, özellikle de haksız eylem kurallarına göre çözümlenmesi gerekir. Yerel mahkemece, tazminat istemle-ri yönünden davalı nikahsız eş yanında onun babasının da hukuki sorumlu-luğu bulunduğu gerekçesiyle müşterek ve müteselsil sorumluluğa karar ve-rilmiş olması usul ve yasaya uygundur.

➣ 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 43, 49, 51.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 134.

T

araflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yar-gılama sonunda; Kütahya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kısmen ka-bulüne dair verilen 10.06.2008 gün ve 2007/263 E. - 2009/202 K. sayılı kararın in-celenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 25.05.2009 gün ve 2008/11629 E. - 2009/7023 K. sayılı ilamı ile;

(...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı ile davalılardan Hasan’ın temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davalı Veysel’in temyiz itirazına gelince, dava, resmi nikah yapılmadan ger-çekleşen evlilik sonrası ayrılık nedeniyle nikahsız eş ile onun babasından maddi ve manevi tazminat isteklerine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, taraflarca temyiz olunmuştur.

Davalı Veysel, davacı ile resmi nikah yapmadan evlilik hayatı sürdürmüş olan diğer davalının babasıdır. Davacı ile nikahsız eş arasında üç yıl süren evlilik, anlaş-mazlık üzerine davacının evden ayrılması ile sona ermiştir. Bundan sonra açılan davada evde kalan ziynet eşyası ile birlikte maddi ve manevi tazminat istenmiştir.

Davacı, nikahsız eş olan diğer davalı yanında onun babası olan Veysel’i de davalı olarak göstermiştir. Oğlunun eyleminden dolayı davalı babanın sorumluluğunu ge-rektiren bir neden bulunmadığından onun hakkındaki davanın reddedilmesi gerekir.

Yerel mahkemece bu yön üzerinde durulmadan yerinde olmayan yazılı gerekçeyle diğer davalı ile birlikte sorumluluğuna karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....) gerekçesiyle, temyiz olunan kara-rın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davalı Veysel yarakara-rına bozulması-na; davacı ile davalılardan Hasan’ın temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle red-dine, karar verilerek, dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama so-nunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili.

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edil-diği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, resmi nikâh olmaksızın yapılan evlilik sonrası gerçekleşen ayrılığa daya-lı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup; husumet, birlikte sorumluluk id-diasıyla nikahsız eş yanında babasına da yöneltilmiştir.

Davacı vekili, davacının resmi nikahın yapıldığı yönünde 3 yıl süreyle davalı-lar tarafından kandırıldığını, nikah yapılmasını istediğinde ise evden kovulduğunu belirterek, evde kalan 5 adet gıramise ve 2 cumhuriyet altını ile 2 adet adana burgu bileziğin bedeli 2.750.-YTL.; 3 yıl davalılarla birlikte çalışarak katkıda bulunması-nın karşılığı olarak 3.250,00.-YTL; kızlığıbulunması-nın bozulması, iyi bir evlilik yapma şan-sının yitirilmesi nedeniyle 10.000,00.-YTL olmak üzere maddi ve çekilen elem ve ızdırap nedeniyle 15.000,00.-YTL de manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekilince, tarafların nikah akdi olmadan evlendiklerinin doğru oldu-ğu, ancak diğer iddiaların dayanağı bulunmadığı, resmi nikahın çeşitli nedenlerle yapılamadığı, evlilikten kısa bir süre sonra davalı Hasan’ın askere gittiği, askerlik dönüşü ise bu kez davacının evi terk ettiği, iddia edildiği gibi evden kovulmadığı, altınların satılmadığı, halen müvekkilinde olduğu, ancak elde bulunan bileziklerin ince burgu bilezikler olup, talep edildiğinde ödemeye hazır olduklarını, belirtilerek nikahsız eş hakkında açılan davanın esastan, babası hakkında açılan davanın ise hu-sumet yönünden reddine karar verilmesi istenmiştir.

Davalı Veysel duruşmadaki imzalı beyanında; kendilerinde kalan altınların, 4 adet büyük gıramise altın, 2 adet yarım altın, 2 adet çift burgulu bilezik olduğu-nu, başka olmadığını, aynen iadeye hazır olduğuolduğu-nu, beyan etmiş; davacı vekili, da-valının bu beyanına bir itirazları olmadığını bildirmiştir.

Mahkemece; 4 adet gramise tabir edilen büyük altın, 2 adet yarım altın, 2 adet çift burgulu bileziğin davalılardan aynen alınıp davacıya iadesine, 3.000,00.-YTL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3.250,00.-YTL çalışması karşılığı istenen maddi tazminat isteminin tam kabulü ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, kızlık bozulması ve iyi bir evlilik yapma şansının yitirilmesi nedeniyle istenen maddi tazminat talebinin ve diğer kalemlere yönelik fazla istemlerin reddine karar verilmiştir.

Taraf vekillerinin temyizi üzerine özel dairece, davacı vekili ile davalı nikahsız eşin tüm temyiz itirazları reddedilmiş; nikahsız eşin babası diğer davalı yönünden verilen karar ise, yukarıda başlık bölümünde ayrıntısıyla yer verildiği üzere sorum-luluğunun bulunmadığından bahisle bozulmuştur.

Yerel mahkemenin, önceki kararında direnmeye ilişkin hükmünü, davalı vekili temyize getirmiştir.

Mahkemece verilen ilk karar, davalı nikahsız eşin sorumluluğu yönünden ke-sinlenmekle, direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava-lılardan nikahsız eşin babasının hukuki sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, mahkemenin ilk kararında bu davalı hakkında açık bir değerlendirmenin yer alıp al-madığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, uyuşmazlığa etkili deliller ile somut olay özelliklerinin ortaya ko-nulmasında yarar vardır:

Somut olayda, davacı kadın 15.08.1984, davalı Hasan da 17.04.1983 doğumlu olup, 20.06.2002 tarihinde diğer davalı babanın bilgi ve teşviki ile düğün yapılmak suretiyle gayri resmi olarak birleşmişler; resmi nikah gerçekleştirmemişlerdir. Dü-ğünden sonra bağımsız bir eve taşınmayıp, diğer davalı (Hasan’ın babası) Veysel ile birlikte aynı evde yaklaşık 3 yıl süreyle birlikte yaşamışlardır. Davalı Hasan, 01.12.2003 ile 01.03.2005 tarihleri arasında yaklaşık 15 ay süre ile askerlik görevi-ni yapmış, evde bulunmamıştır. Bu süre içinde davacı kadın, diğer davalı Veysel’in evinde kalmaya devam etmiş ve kendisine gösterilen işleri yapmış; yaşadığı bu evin bütçesine katkıda bulunmuştur.

Önemle belirtilmelidir ki, davacı ile davalı Hasan arasındaki bu gayrı resmi bir-liktelik Medeni Kanun anlamında gerçekleşen ve hukuk alanında geçerlilik taşıyan bir evlilik olmayıp; taraflar arasında bir Aile Hukuku ilişkisi de doğurmamaktadır.

Bu nedenle, taraflar arasındaki ilişkinin Aile Hukuku prensiplerine göre değil, Borçlar Hukuku kurallarına, özellikle de haksız eyleme ilişkin hükümlere göre de-ğerlendirilmesi gerekmektedir.

Mahkeme, davalı Hasan’ın haksız eyleminin varlığını kabul etmiş ve bu yön bozma dışı kalmakla kesinleşmiştir. Davalı Hasan’ın babası olan diğer davalının da oğlu ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olup olmayacağının da yine Borçlar Hukuku kuralları çerçevesinde çözümlenmesi yoluna gidilmiş; Hukuk Ge-nel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında davalı Veysel’in sorumluluğu ziynet eşyaları ve diğer talepler yönünden ayrı ayrı ele alınarak görüşülüp, oylanmıştır.

Ziynet eşyalarına ilişkin maddi tazminat talebi yönünden yapılan incelemede;

Davalı Veysel, 19.03.2008 tarihli duruşma tutanağına geçen “Bizde kalan bile-zikler bizim taktığımız 4 adet gremise tabir edilen büyük altın, 2 adet yarım altın, 2 adet çift burgulu bilezik dışında başkaca bilezik yoktur, bunu da iadeye hazırım”

şeklindeki imzalı ve açık kabul beyanı ile kişisel sorumluluğunu kabul etmiş ve bu beyana davacı taraf itiraz etmemiştir. Bu açık kabul karşısında, yapılan ilk görüşme-de bu husus oyçokluğu ile karara bağlanmış ve çoğunluk görüşü, beyanda geçen ziynet eşyaları yönünden davalı Veysel’in iade sorumluluğunun olduğunu, yerel

mahkemenin bu yöndeki kararında isabetsizlik bulunmadığından onanması gerekti-ğini kabul etmiştir.

Davacının diğer taleplerine gelince;

Manevi tazminat ve çalışma karşılığı maddi tazminat istemleri yönünden, ilk görüşmede karar nisabı sağlanamamış; yapılan ikinci görüşmede ise, diğer davalı Hasan’ın babası Veysel’in, yaşları küçük olan ve ekonomik bağımsızlığı bulunma-yan oğlu ile davacının nikâhsız birlikteliğinde rol sahibi olup; resmi nikah olmaksı-zın düğün yapmasının hukuka aykırı olduğunu ve sonuçlarını bilebilecek durumda olduğu, bu ilişkinin başından beri oğlu Hasan ile birlikte hareket etmekle ve sağla-nan bu gayrıresmi birliktelikte oğlunun destek ve teşvikçisi olmakla kendisinin de hukuka aykırı davrandığı; resmi evliliğin gerçekleşmesi yönünde bir çaba gösterdi-ğini kanıtlayamadığı gibi, oğlunu kendi kontrol ve güdümünde tuttuğu; hatta oğlu-nun askerde olduğu dönemde davacıyı evinde tutarak çalıştırdığı, ooğlu-nun hizmet ve emeğinden yararlandığı, böylece haksız eyleminin varlığının kabulü gerektiği, ba-ba-oğulun birlikte hareketle davacının maddi zararı yanında kişilik haklarının zede-lenmesine de neden oldukları, birinin eylemini diğerinden soyutlamaya olanak bu-lunmadığı, uyuşmazlığın açıklanan niteliğine ve borçlar hukukunun somut olay yö-nünden uygulama alanı bulan haksız eyleme ilişkin hükümlerine göre davalı Veysel’in sorumlu olduğunun kabulü gerektiği sonucuna varılmış; mahkemenin usul ve yasaya uygun bulunan kararının bu yönden de onanması gerektiği oybirliği ile karara bağlanmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle ve sonuç itibariyle; mahkemece, ziynet eşyaları, manevi tazminat ve çalışma karşılığı maddi tazminat talepleri yönünden davalı ni-kahsız eş yanında, nini-kahsız eşin babasının da hukuki sorumluluğunun bulunduğu ge-rekçesiyle müştereken ve müteselsilen sorumluluğa karar verilerek, bu isteklerin hü-küm altına alınmasında hukuka aykırı bir yön ve herhangi bir isabetsizlik bulunma-makta; usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekmektedir.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yu-karıda gösterilen nedenlerden dolayı, ziynet eşyaları yönünden, 24.02.2010 günün-de birinci görüşmegünün-de oyçokluğu ile, manevi tazminat ve çalışma karşılığı maddi tazminat yönünden, 03.03.2010 gününde ikinci görüşmede oybirliği ile ONANMA-SINA karar verildi.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 03.03.2010 Esas: 2010/2-63 Karar: 2010/119

Outline

Benzer Belgeler