• Sonuç bulunamadı

ARKİTEKT m i m a r l ı k, ş e h i r c i l i k, t u r i zm d e r g i si

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ARKİTEKT m i m a r l ı k, ş e h i r c i l i k, t u r i zm d e r g i si"

Copied!
48
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARKİTEKT

m i m a r l ı k , ş e h i r c i l i k , t u r i z m d e r g i s i

379

3 — 1980

YIL — L İ S T A N B U L Fiyatı : 175 T.L

(2)

tasarruftur...

izocam ile yalıtılan yapılarda

• Daha küçük yüzeyli kalorifer kazanı.

• Daha az sayıda kalorifer dilimi.

• Daha küçük boyutlarda pompa ve boru.

•Ve dolayısıyla daha az yakıt tüketilir.

Yapınızı ve paranızı İzocam ile koruyunuz.

Teknik Danışma Bürolarımız Ücretsiz Emrinizdedir.

İstanbul Ankara İzmir Bursa Trabzon Adana 4 3 5 0 5 0 295790 134859 12470 23 98 22980

ARK. — 20

(3)

ARKITEKT

m i m a r l ı k , ş e h i r c i l i k , t u r i z m d e r g i s i

3-1980

İ ç i n d e k i l e r : Nc. 379 - 3 - 1980 Vciume 49

• Önemli haberler 82 • Tuzla'da yazlık Ibir ev : Prof. mimar Emin N. Uzman 83 • Yazlık .bir ev (Orhante- pe) : Prof. mimar Emin N. Uzman' 85 • Özenler tatil sitesi (Çınarcık) : «Nuri Özen Y. Müh. i.t.ü. Ümit Ay- çervk mimar i.t.ü. 87 O Ayaz&ğa iş hanı kompleksi: Prof. mimar dr. Sedat Hakkı E İde m 88 • ibrâfhivn 'Bo- dur ımescidi : Alpaslan Koyunlu mimar i.t.ü. S0 • Çanakkale Seramik fabrikası moteli : Alpaslan Koyunlu mimar i.t.ü. 91 • Eski bir camii kapısı, yazı ve resimler : Halil Onur mimar i.d.g.s.a. 92 • 70 yaşını idrak eden mimarlar: 6, Prof. H. Kemâli Söylemezoğlu yazan Behçet Ünsal 93 • B:t hotel zinciri (Hyatt Re- gency, İndianapolis, İndiana) hotelleri : Yazan, dr. Ahmet Vefik Alp, mimar i.t.ü. 94 • Belçika'da kent öl- çeğinde koruma ve yenileme çalışmaları (Brugge kenti) : Y. Mimar Mehmet Alper 99 • İngiltere'de iki ki şilik 'konut araştırmaları : Çeviren, Can Elgiz mimar i.t.ü. 104 • Viollet - le - duc üzerine bir araştırma:

yazan ve derleyen, Halûk Togay mimar i.d.g.s.a. 108 • Atatürk Üniversitesi (Erzurum Tıp fakültesi ve araştırma hastanesi) SİNAN Mimarlık bürosu 114 • Bibliografya 117 • Haberler 118.

T H E A R C H I T E C T

T o w n P I a n <n i n g a n d t o u r i s m Nc. 379 - 3 - 1980 Pc.-iodical Publication On Architecture Cild 49 C o n t e n t s :

• 'İmıportant news 82 • A surr.mer - resort house in Tuzla : iby Prof. arch. Emin N. Uzman 83 • A sum mer - resort house im Malteye : by Prof. Arch. Emin N. Uzman 85 • Özenler Summer resort site ün Çınar- cık -Yalova- : by Nuri Özen İng. Ümit Ayçenk arch. irtg. 87 • Ayazağa - Office - buildmg comple* by : Prof. Arch. Dr. Sedat Hakkı Eldem 88 • İbrahim Bodur Mesdjid, by : Alpaslan Koyunlu Arch. İng. 90 • A motel buildmg, by: Alpaslan Koyunlu Ardı. İng. 91 • The entrance door.of an ancient Mos<)ue, by: Ha- li! Onur aroh. 92 • Prof. Aröhitect H. Kemâli Söylemezoğlu, written by : Behçet Ünsal 93 • A hotel Chain (indianapoli'S and Houston Hyatt 'Regency hotells), Written by dr. Ahmet V. Alp, arch. İng. 94 • The renewal and preservation studies in Belgiflue '(Brugge), vvritten by: Mehmet Alper Arch. 89 • A study for two personal dvvellings in England, Transl. by: Can Elgiz, aröh. İng. 104 • A study on Viollet le - duc, written by Halûk Togay, arch. 108 • Erzurum Atatürk University Faculty of Medicine, search hos- pitai, by SİNAN architect. office 114 • biblicıgraphy 117 • 'News 118.

L ' A R C H I T E C T E

p e r i o d i q u e d ' a r c h i t e c t u r e No. 379 - 3 - 1980 d ' u r b a n i s m e e t d e t o u r i s m e Volume 49 S o m m a i r e :

• Nouvelles importantes 82 • Une maison de loisir â Tuzla; Emin N. Uzman Prof. Arch. 83 • Urve mai- son de loisir â (Ortıantepe); Emin N. Uzman Prof. Arch. 85 • Cit<5 des vacances â Çınarcık (Yalova) : Nu- ri Özen İng. et Ümit Ayçenk Arch. İng. 87 • Complexe des bureau* Ayazağa : dr. Sedat Hakkı Eldem Prof. aröh. 88 • Le mesdjid İbrahim Bodur : Alpaslan Koyunlu aröh. İng. 90 • Motel â Çanakkale : Al- paslan Koyunlu Aröh. İng. 91 • Porte d'entrsed'une ancienne mosqu^e â (Çan) : Halil Onur aroh. 92 • İr.terview avec le Prof. architecte H. Kemâli Söylemezoğlu â propos de son 70 ^me anniversaire: Eorit par Böhçet Ünsal 93 • Une ohaîne d'hotels ('Hyatt Regency, İndianapolis, İndiana) : Ecrit par le dr. Ahmet V. Alp arch. İng. 94 • Etudes pour la sauvegarde et renoUvellement des.valeürs architecturales de la vil- le Brugge (Belıgi^ue) : Etüde de I'architecte Mehmet Alper 99 • Etüde de logements pour deux perSonhes, en Angleteıre : Traduit par-Câh Elgiz Arch. ing. 104 • A propos du 100 &me anniversaire de la .mort de.

I'aröhitecte Viollet le - duc: Ecrit par Halûk Togay Aröh. 108 • L'Universit^ «Atatürk» â Erzurum >(Fa- cult^ de medeci'oB et İYöspital de reeherches):-SİNAN burseau d'arch. 114 • bibliographie 117 ••<Nouvel-

les,.^ 18. "

Arkltelct'in Satıldığı Kitabevle'ri:

Y a p r a k K i t ab. e v i A. B. C. K i t a b e v i A k a d e m i k K l t a b e v l Atatürk Bulvarı No: 127 Ankara Tünel Meydanı No: 1 Beyoğlu Ankara Caddesi 13/1 İstanbul

(4)

ARKİTEKT

Her üç ayda bir yayınlanır.

Adres: Anadolu Han 33 — İstanbul Tel: 22 13 07 Kuruluşu 1931 Cilt : 49 Sayı : 37

Sahibi ve sorumlu yayın müdürü:

dr. z e k i s a y â r

M u h a b i r l e r i :

B. Almanya: Engin aydın - Mimar D.

G.S.A./BDB. Avusturya : Kaya enişte mi- mar, Fransa: Halûk togay Mimar D.G.S.A.

isveç: Ali şener Mimar D.G.S.A. isviçre:

Seyfi sonad Mimar D.G.S.A. - Kıbrıs : Ergün derviş mimar İ.T.Ü. - İtalya: Dr.

Baran çağa Mimar - Yunanistan: Sava çilenis - Mimar İ.T.Ü./M.M.F.

A b o n e ş a r t l a r ı : Yılink Şahıs için 500.— TL.

Öğrenci » 300.— TL.

Yabancı ülkeler » 750.— TL.

Bu sayı : 175.— TL.

ilân tarifemiz istek üzerine gönderilir.

Yazı. foto, resim ve abone bedelleri ARKİTEKT'in adresine posta ile gönde- rilmelidir. Basılmayan yazılar iade edilir.

Adreslerini değiştiren abonelerin en geç bir ay içinde bize haber vermeleri lâzım- dır. Aksi takdirde kaybolan dergilerden idaremiz sorumlu değildir.

SUbscription rates:

Annual sUb-cription Single copy

Ali subscriıptions, letters, photos, articles advertiesments tec. Should be addressed.

T o A R K İ T E K T

Anadolu Han No. 33 Eminönü/ISTANBUL TURKEY Abonnements pour l'Ğtranger 1 an 12-$

Prix de ce numero

Pour tout payement et demande des ren- seignements, ainsi que pour tout ı des documents, teis que photos, artic- les, annonces, bfbliograp'hie â insörer s'adresser â la Direction A R K İ T E K T . Anadolu Han No. 33 Eminönü İstanbul —

TUROUİE

m i m a r l ı k v a k f ı ö d ü l l e r i a ç ı k l a n d ı

4 yıl önce Kerim Ağa han tarafın- dan tesis edilen «Ağa han İslâm mimarî ödülleri vakfı» bu süre içinde yapılan 4 seminerde tesbit edilen esaslar • içinde sonuçlanmıştır.

Katılan projeler arasından yapılan eleme sonunda geriye kalan muhtelif dal- lardaki 29 projeden 15 i ödüle lâyık gö- rülmüş ve 24 Ekimde Pakistanın Lahor kentinde yapılan bir törenle 'bu ödüller sahiplerine dağıtılmış, beratları kendileri- ne verilmiştir.

Ödüller şu surette 'belirlenmiştir:

1 — Geleceğe dönük sosyal çalışmalar dalında:

1/1 Jakarta (Endonezya) yarım mil- yon insanın yaşadığı kampung ge- cekondu bölgesinde yapılan çalış- 1/2 Java Bangkok'da teknik okul.

2 — Tarihsel mimarî özün günümüz ya- pılarında uygulanması dalında, 2/1 Ankara'da Türk tarih kurumu 2/2 Bodrum'da Ertegün evi, 2/3 Agra'da (Hindistan) Mughal hoteli

3 — Tarihî mirasın korunması dalında : 3/1 Tunus'da Sadi Bu Said köyü uygulaması

4 — Restorasyon dalında : 4/1 Edirne Rüstempaşa kervansara- yı. 4/2 İsfahan'da (iran) Ali kapısı ve sasel şutunu onarım çalışmaları 5 — Geleneksel dilin günümüzde kulla-

nımı dalında : 5/1 (Mali) tıp merkezi, 5/2 Agamy (Mısır) de bir ev, 5/3 Agadir'de avlulu evler kompleksi 6 — Prototip yapı sistemleri dalında : 6/1 Senegal'da Nianing tarım mer- 7 — Modern teknoloji dalında :

7/1 Kuveyt su kuleleri 7/2 Mekke'de islâm konferans mer- 8 — Ağa han özel ödülü tüm meslekî

çalışmaları için Mısırlı mimar Hasan Fatby'ye verilmiştir.

Türkiye, mimar doçent Turgut Can- sever'in Türk Tarih Kurumu binası vo Bodrum'daki evile iki ve mimar Ertan Çakırlar'ın Edirne Rüstem Paşa Kervan- sarayı ile 1, cem "an üç ödül kazanmıştır.

r k i t e k t şükranı ve teşekkürü

Dergimizin 50. yayın yılını idraki rr.ürıasebstile, meslekdaşlarımızdan ve san'at kuruluşlarından kutlama mesajları almaktayız.

Bu mutlu yıldönümü nedenile, Kara- deniz Teknik Üniversitesi İnşaat ve Mi- marlık Fakültesi, Mimarlık bölümünde.

Sayın Birsen ve Sayın Dr. Üstün Alsaç tarafından, A r k i t e k t ' i tanıtmak için düzenlenen « m i n i - s e r g i » den dolayı, kendilerine, ve diğer tebrik edenlere teşekkür ve şükranlarımızı su- İ s k a n F o n u ' n d a n B a t ı k e n t P r o j e s i i ç i n 2 0 m i l y o n S F t u t a r ı n d a k r e d i s a ğ l a n d ı

• Avrupa Konseyi İskan Fonu'n- dan, Batıkent Pnojesi'ne 20 milyon is- viçre Frangı tutarında kredi sağlanmış- tır.

Kredinin vadesi 10 yıl olup, tamamı vade bitiminde bir defada geri ödene- cektir. Kredinin yıllık faizi ise % 6.25'- dir.

Konuya ilişkin Kredi Anlaşmasının onaylanmasın? dair 8/1505 sayılı Bakan- lar Kurulu Kararnamesi 12.9.1980 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

K o n u t f i y a t l a r ı d ü ş t ü

• «Konut satış fiyatlarındaki dü- şüşler İle dayanıklı tüketim malları fiyat- larında gerileme meydana gelmiştir. Bu- nun tek izahı vardır, paranın kıymet ka- zandığıdır. İddia edildiği- gibi enflasyon artmaya devam etseydi, ne konut fiyat- larında azalma olurdu, ne de dayanıklı tüketim malları fiyatlarında gerileme gö- rülürdü.»

A r k i t e k t : Her ne kadar konut sa- tış fiyatları düşmüş ise de inşaat mali- yetleri devamlı artmaktadır. Bunun baş- lıca nedeni malzeme tedarikindeki zor- luk ve yeteri kadar stok bulunâmaması- dır.

Aylardanberi süren, cam, tesisat mal- zemesi, banyo küvetleri sanayiindeki grevler, bu malzemelerin stoklarını erit- miştir. Yeni çalışmaya başlayan inşaat sektöründe, ancak altı ay sonra bir fe- rahlık olabilecektir.

(5)

İstanbul Tuzlada, Mercan Yuvası de- nen yerleşme sitesinde -yapılmış olan bu ev yazlık karakterdedir. Zemin katı, -bir hol ile servisten, (hizmetçi odası) üst katı yatak bölümünden oluşmakta- dır. Yapım sistemi, betonarme direkler üzerinde duran bir plak üzerine oturtul- muş ahşap inşaat ve tuğla dolgu türün- dedir. Zemin kat 140,0 m2, üst kat 85,0 m2 dir. Zemin ıkat döşemesi, kırmızı tuğ- la plakla kaplıdır. Bu bölgede, kuzey do- ğudan esen ve kontrolü gereken bir rüz- gâr vardır. Bu nedenle de evin bu yö- nünde zemin kat yüksekliğinde bir koru- ma duvarı yapılmıştır. Böylecede yaz ya- şamı imkânını gerçekleştiren bir iç av- lu oluşturulmuştur. Dış duvarlar, dokusu belirgin kalmış tuğladır.

Şimdiye kadar bir çok güzel konut- lar projelendirmiş olan değerli mimar Profesör Emin Necip Uzman'ın bu yaz- lık evi ön ve arka iç avluları ile kalaba- lık bir ailenin sakin ve rahat bir hayat sürmesinin sağlaması bakımından başa rılı bir uygulamadır.

Kendisini kutlarız. salondan görünüş

(6)
(7)

Bir sayfiye yeri olarak gelişen Or- han tepe'de (Dragos), İmâr düzeninde yapı oturma alanı oranı % 15 olduğun- dan 126.000 m2 İlk bir zemin katı oluş- turulabilmlştir. Üst kat yatak bölümleri- ne, bodrum kat servis hacimlerine ayrıl- mıştır. Bölge, yazları sıcak geçtiğinden planda çapraz bir havalandırma sağlan- mıştır. Bu husus zemin katta haçvarî bir planla, üst katta ise, cebri sistemle hal- ledilmiştir.

Zemin kat hacimleri, bir yaşam u- zantısı niteliğinde, üst kat kısmen kapa- lı bir terasla birleşmektedir. Döşeme

Çatı, teras türünde olup traverten kaplıdır ve bir merdiven yuvası ilo çrkı- labilm ektedir.

•kaplaması zemin katta mermer, yatak katında parkedir. Bu kat ebeveyn, çocuk- lar ve misafir oi'mak üzere üç üniteden oluşmaktadır.

(8)

luğu, bir kutlama töreni daha yapmışlar- dır. Davetliler soğuk büfede ağırlanmış- lar ve Melos-Ouartett'inden Liederhalle'- nin beşken salonunda, Mozart ve Jana- cek ziyafeti dinlemişlerdir:

Hülâsa, sevilen bir insanın mutlulu- ğunu O'na yaşattılar. Ne mutlu...

Keşke bu örnekler çoğala'bilse...

Gerçekten Rolf GUTBROD insan, mimar ve hoca ol'arak bu övgüye lâyık- dır. Orta tahsilini «Freie VValdorfschule»

de yaptıktan sonra Stuttgart ve Berlin

«Teohnische Hochschule» lerinde tamam- lamış (1929-1935); Prof. Günther Wil- helm'le çalışmış ve 2 nci Dünya Sava- şı'ndan sonra Stuttgartldeki bürosunu açıp çalışmayr, başlamıştır. Mimar Mit- hat YENEN ve rahmetli Prof. Sabri ORAN onun okul arkadaşlarıdır.

1947'den E3'e kadar Stuttgart T.H.'- sinde Mimari Kürsüsü Proje Hocası, 1953'- ten 72'ye kadar da İç Mimari ve Proje- lendirme Kürsüsü Profesörlüğü ve Or- dinaryüslüğü 11971) yapmış, pekçök öğ- renci yetiştirmiştir. 1972'de adı Teknik Üniversiteye çevrilmiş olan T.H.'den ay-

(Devamı Sayfa 98 de) Kürsüsü'nde proje çalışmalarını idare

eden ve bu vesile ile birçok öğrencisi ve hoca arkadaşlarıyla dostluk kuran, kalbi bağlantısını kes?ksiz sürdüren bu

«Türk Dostu», 13 Eylül "1980'de 70 ya- şını doldurdu.

Alman Devlet Başkanı'ndan, Nazır- lardan, Alman ve yabancı pekçok dos- tundan kutlavıa ve iyidilek mesajları a- lan Prof. R. GUTBROD hakkında, doğum yeri olan Stuttgart gazetelerinde, Prof.

Horst LINDE, çalışma arkadaşlarından Frei OTTO gibi ünlülerin uzun yazıları çıktı. O'nun inişli çıkışlı, çokyöniü, fa- kat insancıl vasfı hiç değişmeyen haya- tını dile getirdiler.

Berlin'deki büro arkadaşları, o gün Havel üzerinde bir gemi gezintisi ile pankartlı, havai fişekli, renkli bir eğfen- ce hazırlayarak sevgi ve sevinçlerini be- lirttiler.

Yaklaşık bir ay sonra, 11 Ekim 1980 günü de, Stuttgart'da Hoca'nın «Lieder- halle» yapısında, «Stuttgart Ekolü'nü yü- rüten dünkü ve bugünkü hocalarla -Gut- bier, Tiedje, Jödioke, Götz, Kammerer, Deiimann, Linde, Markelin- eşleri, eski öğrencileri ofmak üzere yaklaşık 250 dost, 50 kadar da dıştan davetli toplu- 1957-59, yaz yarıyıllarında, İstanbul

Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'n- de «Misafir Hoca» olarak Bina Bilgisi

(9)

Sitenin yer aldığı Çınarcık nahiyesi Yalova'ya 15 km. mesafede olup, ulaşım kolaylıkları, büyük şehre yakınlığı, coğ- rafi konumunun özelii'kle yaz aylarında aranan hava sirkülasyonlarına elverişli oluşu, yeşille denizin birleştiği tabiatı ile Marmara bölgesinin önemli turizm yatırım alanı ve ikinci konut yerleşim bölgesi olarak süratle gelişmektedir.

Özenler sitesinin arsası 3.600 M.

karelik bir alanı kaplamaktadır. Yalova istikametinden Çınarcık'a gelişte, Çınar- cık yerleşim merkezine 1 km. mesafede- dir. Yalova-Çınarcık yolu ile deniz ara- sında yer alan arsada % 5 tabii meyil ve önünde derin bir kumsal mevcuttur.

Çınarcık nahiyesinin onaylı imar planı bulunmamakta olup, çevredeki yük- sek katlı yapılaşmaya uygun olarak in- şaat ruhsatı alınmıştır. Yoğun yapılaş- ma nödeniyle arsa fiatl'arı çok yüksek düzeye ulaşmakta bu açıdan projelendir- mede maksimum arazı kullanımı yoluna

(10)

Fotoğraflar : Halil Onur Hatırlayanlar, dalıa 30-40 yıl önce, Şişli'den öteye, Levent Köşkü dışında tek bir binanın bulunmadığını, Maslak yolunun, iki yanındaki ağaçlarla, sanki bir çöl ortasından geçtiğini bilirler. O zamandan beri büyük mahallelerin tiire- mesiyfe, eski golf klübü 18 delikten 9 deliğe inmiş, şimdi nere'ie ise yok ola- cak duruma gelmiştir. Yapılan çeşitli mahalleler arasında bir de Sanayi Sitesi meydana gelmiştir. Bütün bu «Şehirci- lik» faaliyeti ber mutad tek bir ana yola bağlanmıştır. Adnan Menderes zamanın- da genişletilen yol şimdi kâfi gelme-

blokların toplu görünüşü

inektedir. Koca bir semt haline geı'en Etller'e çevre yolu açılmasını kimse dü- şünmemiştir; ufak bir yol Zincirlikuyu'- ya gereken bağlantıyı güçlükle tem'in et- mektedir. İnsan bu şehirde yerinde ge- niş caddeler, meydanlar, önemli biııa grupları, belirli kamu yapıları aramak- tadır. Ama, boşuna. Burası, Türk Şehir- cilik anlayışının başka bir hazin tecel'iisi, bir keşmekeş hercümercidir. Tesadüfen Maslak Caddesi'nin Kağıthane Belediye- si tarafından bulunması yüzünden ruîı- sat alan bu iş hanı, böylece bir nevi imam nikahı neticesinde Ayazağa imar

(11)

manzumesinin içine girebilmiştir. An- cak binaya verilen alan oranı tek bir blok içine sığmadığından, 3 ayrı bina ya- pılması yoltına gidilmiştir. Blokların bu- na rağmen bir bina saıyılabilmel'eri için, aralarına geçitler yapılarak blrleştirilırfiş-

Yapı gayet kaba bir betonarme kar- kas şeklindedir. Üzeri akrilik boyadır.

Pencere doğramaları ince betonarme a- yaklar arkasında gizlenmiştir. Vantilas- yon ve ısıtma hava püskürtme cihazla- rıyla temin edilmiştir. Aydınlatma, gere- ken şekilde olmamış, rastgele armatür- ler kullanılmış, fakat bunlar hiç olmazsa plandaki yerlerinde tutulmuşlardır. Tü- müyle boş ve sergi yeri olması gereken zemin katları, Alariko Binasında bölme- lerle bölünmüştür. Diğer iki bfoğun tah- sisi henüz yapılamadığından karCcas boş kalmıştır. Üst katlarda ön görülmüş olca bölmeler mimarın eseri değildir. Bütün bunlara rağmen şirket temsilcileri, yeni 'bir formül oluşturan bu yeni mimariyi büyük bir anlayış ile kabullenmiş, ve so- nuna kadar uygulanmasına büyük önem vermişlerdir. Binanın söz konusu özelli- ği, bir aluminyum ve cam kafes içine a- lınmamış, ve betonarme karkas ve ka- rakterin gizlenmemiş olmasından'dir. B,u ilginç ve farklı binanın yapılmasını dü- şünen mimar kadar uygulanmasına im- kân veren Alarko şirketi yetkinlerini de elde ettikleri ilginç sonuçtan dolayı teb- rik ederiz.

vaziyet planı cepheden ve içeriden göıünüşler

(12)

İ b r a h i m B o d u r m e s c i d i • Ç a n A l p a s - a n K o y u n l u - m i m a r i. t. ü.

Bu mescid Çanakkale Seramik fab- rikaları. kurucularından bay ibrahim Bo- dur adına fabrika alanı içinde yaptırılmış- tır. Kubbe yerine bir çatı düzeni öneril- miş, uygulanma bu şekilde yapılmıştır.

Düşey taşıyıcı sisteme asılı panolar ve kolonlara otur?n ıkırık plaklardan oluşan çatı, dışa aynen yansıtılmıştır. Mihrap yanlarındaki iki panoda Allah ve Muham- med, yanlarındaki panolarda 4 halifenin adları plânlanmıştır. Bu Panolarda ilk kez sayın y. mimar Fatin Uluengin tarafın- dan 'kufi yazı kullanılmıştır.

Mihrap, seramikle kaplanmış, bu cephedeki camlar bisküvi vitrayla değer- lendirilmiştir. Vitraylar Allah ve Muham- med yazısının bölünmelerinden oluşmuş kompozisyonları kapsamaktadır. Diğer camlar kumlandırılarak dış baği'anıtının görsel yönden kesilmesi sağlanmıştır.

Mescid'in aydınlatılması endirekt düşü- nülmüş, -flüoresan, cıva buharlı ve akkor flamanlı lambâlar ıkorrtbine edilmiştir.

Fabrikanın 55 <m. yüksekliğinde üç yuvarlak bacasına karşın, minare kare plânlanmış küllâh konmayarak, hayatın bitmemezliği sembolize edilmek isten-

mescid şadırvan ve minareden

görünüşler

(13)

A l p a s l a n K o y u n l u Denizkent, Biga-Gönen arasında, sa- hilde kurulmuş yazlık bir mahalledir. Bu- rası bu isimiJe kurulmuş bir turistik te- sisle tanınmaktadır. Kumsaldaki ilk sıra- da ıbui'unan bir parselde, Çanakkale Sera- mik fabrikaları yöneticilerinin dinlenmele- rini karşılamak amacıyle programlanmış- tır. İmar planı şartlarına uygun inşaat a- lanı 'içinde kalmak şartıyle, çev/3 ölçü- lerinin aşılmamasına çalışılmıştır. Ayrı- ca rüzgar-manzara doğrultusu ile süit oda isteği blrleşllrifmesinden motel pla- nı oluşmuştur. Onüç odanın üç tanesi tek, diğerleri tek veya çift kullanılarak şekilde düşünülmüştür. Yazlık durumu nedeniyle, mütevazi ölçülerde servis, ye- mek salonu, oturma salonu ile personel odası eklenmiştir.

İ ş ç i L o k a l i — K a n t i n A l p a s l a n K o y u n l u m i m a r i. t. ü.

Üç vardiya çalışan Çanakkale Sera mik Fabrikalarına, uzaktan gelen emek çilerin bekleme ve zamanlarını değerlen dirme amacına yönelik lokal-sendika eda sı ile ucuz mal satmayı amaçlayan kan tin yapılarının birleşik şekilde plânlan masından oluşmuştur. Fabrika giriş ka pisinin hemen yakınında yol üzerinde uy gulanmıştır.

r l f t h j - L T Î a

(14)

Yazı ve fotoğrafları : H a l i l O n u r m i m a r i. d. g.

Kastamonu-Kasabaköy Mahmut bey Camisi 14. y.y. da Anadolu Selçuklula- rı - beylikler döneminde yapılmış ahşap direkli camilerdendir. Çandaroğlü emir- lerinden Adil beyin oğlu Mahmut bey tarafından 1366 (Hicri 768) senesinde

•yaptırılmıştır.

Dıştan kaba taşla tuğla duvarı ile son derece sade görülen, buna karşı iç- te ahşap oyma san'atının ve «ahşap üze- rine boyama» tekniğinin en güzel örnek- lerini veren bu camii, inşa edildiği dö- nemden günümüze kadar, varlığını çok az hasarla koruyabilen ender örnekler- den biridir. 6 m.yi geçen yükseklikteki ahşap direklerile, direklerden ikisi üze- rinde yer alan stalaktit oymalı sütun baş- lıkları ile, ahşap kiriş ve konsolları ile ve bütün bu elemanlar üzerindeki kırmızı, si- yah, mavi, sarı renkteki süslemeleriie, son derece değerl'i olan bu caminin ilgi çekici yerlerinden biri de giriş kapısıdır.

Kapı, Ankaralı Abdullah bin Mah- mut Al Nakkaş tarafından yapılmıştır.

• Eğik oyma» tekniği ile işlenmiş olan ka- pının her iki kanadı 'da ortada dairesel, alt ve üstünde damla şeklinde madal- yonlarla süslenmiş, süslemeler rumîler- den oluşan bir bordür ile çerçevelenmiş- tir. Kapı kanatlarının ve pervazın üst kıs- mında ahşap üzerine oyulmuş kitabeler vardır. Ayrıca kapı üzerinde, kemer içi- ne yerleştirilmiş bir mermer kitabede caminin inşa yrlını yaptıranın ismi yazı- lıdır.

•Mahmut bey camii kapısının bir benzeri de Kastamonu İbn. Neccar (El1

Güzel) camisindedir. Bu kapı da aynı ustanın eseridir. İki kapı arasında belir- gin bir süsleme farkı yoktur. Her iki ka pının süslemesinde de ara motif olarak rumî kullanılmıştır.

Turkish Treasures - s. 46.

bey Mosque - Hüsrev Tayla Yüzyıllar bo- yunca Türk san'atı (14. yüzyıl), s. 68 Yıldız Demiriz Anadolu Selçuklu sinde süsleme ve el san'atları - Prof. Dr.

Gönül Öney San'at tarihi yıHığı III. (İst.

Ü.£d. Fafk.) s. 147 Gönül Öney.

(15)

yaşını idrak eden mimarlar : 6 M e s l e k ö y k ü s ü y l e K e m a l i S ö y l e m e z o ğ l u M i m a r l ı k H o c a s ı B e h ç e t Ü n s a I

Bakmayın siz onıın soydan gelen Söylemezoğlu adına; Kemali- güzel söy- ler. Bu sonbaharın kapalı bir gününde yaptığımız söyleşide onun aydınlık söz- lerini bulacaksınız.

İ s t a n b u l m i m a r l ı k o k u l u

— Kemali dedim, senin iki mimar- lık diplomasına sahip bir özelliğin de var, bunun ilginç bir öyküsü olmalı, an- latınınsın nasıl olduğunu?

— «G.S.A. de son mimarlık proje- lerine çalıştığımız yılda, atölyeye Sabri Oran geldi bir gün. Stuttgart Okulunda- ki şehircilik, çevre ve komşu problem- leri, sarih plan ve cepheler ile oluşan çalışmalarını gösterdi. Bu beni çok etki- ledi. Bundan 45 yıl önce idi. O yıl, 'diplo- ma projesi aldık. ıKonu: Karaköy'de bir Belediye Sarayı. Karaköy'de konuya uy- gun bir yer bulmak zor. Bunun için bir çok yer yıkılacak, açılacak. Bir problem ki, doğrusu boş birşey değil. Bundan ben

pek memnun olmadım. O kadar ki, bir ara bırakacağım geldi. Yaptık ama be- ğenerek değil. Stuttgart'a gitmeyi aklı- ma koymuştum; Bonatz'ın öğrencisi ola- caktım. Bir burs buldum, önce Berlin'e gittim. Almanca'yı geliştirmek için (1936) ve üç ay sonra Stuttgart TH. Mimarlık Bölümü'nde öğrenciliğe başladım yeni-

S t u t t g a r t m i m a r l ı k o k u l u

— Pekiy, dedim, oraya nasıl girdin;

ne buldun, ne gördün, öğretim nasıl, biz- den farkı ne? Bonatz mimarlık öğret:,

•minde nasıldı?

«Önce TH. ya girmek için 6 aylık bir pratik ve sonra bir yıllık bir büro ça- lışması zorunluluğu vardır. Benim G S A.

deki gördüğüm derslere baktılar, intiba- kımı yaptılar. Serbest resim, mimarlık taribi, yapı ve şehircilik derslerin müf- redatının aykırılığı nedeniyle bu derslere devam etmemi istediler. 3 yıl Bonatz No çalıştım. Profesör Alman klasik mimari- sinin özünü güdüyordu; fakat, A. Speer gibi değil, ona karşıydı. Bu iam bir kla- sik değildi ama, onun havasını kapsayan modern bir mimari idi. Orada 40 öğrenci idik, Alman azdı, isveçli ve No.veçll bir de ben Türk olarak çoğunlukta idik. Ya- bancı öğrencilerin kendi memleketindeki mimarlığa göre çalışmaları serbestliği vardı. Ben mesela eli böğründe bir Türk

Hâmit Kemâli Söylemezoğlu Kahvesi projesi yaptım Konstanz'da; pek beğenildi. Diploma projesi olarak Tuna üzerinde bir anıt konusu verilmişti. İkin- ci Dünya Savaşı nedeniyle memlekete dönmek zorunruğu doğdu; diploma proje- mi İstanbul'da tamamlayarak gönderdim böylece ikinci kez mimar diploması al- dım.» devamı (102) sayfada

H. K. Söylemezoğlunun eserlerinden Bebekte Nuri

(16)

Marmaramn incisi diye her zaman övündüğümüz adalar, son yıllarda hükü- metin ve belediyenin ibmal ve ilgisizli- ğinden her gün biraz daha güzelliklerini ve özelliklerini yitiriyorlar. Bu olumsuz gelişmeden en çok Kınalı ada etkileni- yor. Son yıllarda, ada muhtarının, parti- sinden aldığı cesaret ve güçle hazine a- razisini parselleyerek hemşehrilerine da- ğıtması, adanın doruğunda bir gece kon- du topluluğunun oluşmasına neden ol- muştur. Bu durum devam ettiği takdirde gece 'konduların lağım vs pis suları ada- nın meskûn kısımlarını, hattâ kıyılarını kirletecektir. Gece konduların yıktırılma- sı için alınan kararlar türlü oyunlarla ön- lenmektedir. Adalar'da 6.5 metreden yük- sek inşaat yasak olduğu halde, imâr yö- netmeliklerindeki boşluklardan faydala- nan yapsatçılar, arsaların meyillerinden faydalanarak 4-5 katlı bloklar inşa et-

mektedirler. Bu uygulamalarla yakın za- manda Kınalıada (Cihangir) misali bir görünüş rlacaktır. Bu yasa dışı uygula- malara ne beı'ediye İmâr Müdürlüğü ne de, Adalar Fen heyeti ses çıkarmamak- ta ve mani olmamaktadırlar!

Üçüncü olumsuz hareket ise, Kına- lının güney-doğu kıyılarının yıllardanbe- ri devlet limanları idaresinin açtığı taş ocakları nedenile, hoyratça tahrip edil- mesidir. Haydarpaşa mendireği için ada- nın bu kesimi âdeta kemirilmiş ve bura- da doğa sorumsuzca yozlaştırılmıştır.

Kınalının son yıllarda maruz kaldığı bu tahribata ne taraftan bakılsa içler acı-

Ne gariptir ki, Kınalıada, tarih boyu

«Bizanstan beri» geçirdiği serüvenlerle ona egemen olanlar tarafından daima tahrip edilmiş ve âdeta horlanmıştır. Ma-

nastırları ile kırali'arın, prenslerin ve patriklerin sürgün yeri olan bu ada lâtin- ler ve Venedikli korsanlar tarafından bir kaç kez yağma edilerek yakılmış ve hal- kı esir edilmişti.

Ancak, istanbul'un fethinden sonra.

Kınalı yeniden meskûn hale gelmiş ve inkişaf ederek bir sayfiye yeri olmuştur.

Fakat ne yazık ki, son yirmi yıSdan- beri gelmiş geçmiş hükümetler ve İstan- bul belediyesi imar yasalarını ve yönet- meliklerini gereği gibi işletmedikleri için yapsatçılara, gece konduculara fırsat ve cesaret vermişler, adayı bugünkü acıklı duruma düşürmüşlerdir.

12 Eylül'den beri istanbul belediye- sinin mevcut yasa ve yönetmelikleri ti- tizlikle uygulamaya başlaması bu husus- ta bizlere ümit kaynağı olmaktadır.

Z. S.

Dr. Ahmet Vefik Alp'in

Ahmet Vefik Alp 1948 senesinde İstartbulda Av. Dr. Cavit Alp ve Handan Alp'in tok çocuğu ofarak dünyaya gel- miştir. Orta öğretimini «Sakıt Joseph Fransız Lisesi »inde tamamlamış ve is- tanbul Teknik Üniversitesi Teknik Oku lu Mimarlık Bölümüne girmiştir. Bu ara- da «Induni et Cie» Cenevre şantiyelerin- de staj yapmış, 1971 yılında ITUTO da?ı

«Pekiyi» derece ile mezun olmuştur. Öğ- renimine istanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde devam eden Ah- met Vefik Alp aynı zamanda birçok bina projelendirmiş ve uygulamıştır. 1973 yı-

lında Mimarlık Fakültesini «Pekiyi» dere- ce ile bitiren Al'p, aynı yıl Mimarlık Fa- kültesi Bina Bilgisi Kürsüsüne Asistan o- larak atanmıştır. 1977 de Amerika Birleşik Devletleri Teksas eyaleti «Rvce Univer- sity» de «Mimari Psikoloji» ve «Estetik»

alanlarında çalışmalar yapmış ve kendi- sine 1978 de «Master», 1979 da «Dok- tor» payeleri tevcih edilmiştir. Kısa bir süre «3D/lntern»tional, ABD» firmasında çalışan Dr. Alp 1979 yılı sonunda Türki- yeye dönmüştür, istanbul Teknik Üniver- sitesindeki görevine devam eden Dr. Alp meslekdaşı Lale H. Alp ile evlidir.

(17)

Hyatt Regency, Indianapolis, Indiana Mimarlar : Koetter, Tharp, CoweH, Bartlett Caudill, Rovvlett, Scott 3/D International Statik : Walter P. Moore ve

Ortakları Tesisat : 3/D International Danışmanlar : Evans ve Hillman

(Aydınlatma)

Art Resources (Sanat)

«Belki de şimdiye dek hiç bir za- man bir müessesenin başarısı böylesine mimariden, özellikle mimarın mekân an- layışından kaynaklanmamıştı».

Cümlesini eleştirici Andrean Dean

«AIA Journal» ın Temmuz 1978 sayısın- da yazıyordu. Dean sözlerini Batı Alman

«Der Spiegel- dergisinin Ağustos 78 sa- yısında «Şehir İçinde Şehir» sloganı ile nitelediği «Hyatt Regency» otellerine it- haf ediyordu. Gerçektende, Hyatt otel sistemi kişiliğini ve reklamını bir mima- rî imaj, bir mimarî yaşam çevresinde kurmuştu.

Esas itibariyle bütün etki bir iç av- ludan kaynaklanıyordu. Ancak ele alış ve ölç&k öncekilerden farklı fcfi. Sanki eski «Grand Hotel» lerin muazzam giriş hollerine nisbet yaparcasına «Atrium-fo- bi» Atlantadaki Hyatt Regenoy'nin 130.000 >m3 lük iç mekânı ile 1967 de açılışından bu yana, başta bu otel zinoi- ri olmak üzere, Amerikan otellerinin «a- lameti farikası- oluyordu.

İç mekân daha evvelkilerinden fark- lı idi. Bina yüksekliğince, genellikle 20- 25 kat boyunca, devam ediyor, tepeden bazen yanlardan doğal' olarak aydınlanı-

yor, çok zengin geometrilerde şekilleni- yordu. «İç cephe» lerin çevrelediği lobi, cam asansörlerin dinamik, ışık oyunları- nın kaieîdoskopik etkileriyle canlanıyor, şelaleler, 70 m. yükseklikten sarkan fe- nomenal plastikler, avizel'er ile zenginle- şıyordu. Burada insanlar yemek yiyor, iç- ki içiyor, alışveriş yapıyor, oturuyor, sey- rediyor, seyrediliyor, bir «totai bir «total yaşam» ile sarılıyordu. Otelin misafirleri, ister yatak odalarından, ister toplantı odalarından, ister diğer mekan- lardan olsun, dışarıya adım attıklarında otelin tüm yaşantısının parçası oluyor- lardı.

Atlantadaki açılışta, daha sonra 39 yaşında hayatını yitiren kurucu Mr. Pritz- ger konuklara şöyle sesleniyordu: «Eğer sizleri kendi evinizde hissettiriyorsak, o zaman multimilyon dolarlık bir hata yap- mışız demektir».

Hyatt'ı ABD nin batı sahilinde kü- çük motellerden şiımdi uluslararası bir otel zincirine götüren bu yaklaşımın kre- disi Mimar John Portman'a aittir. Den- ver'deki Brovvn Hotel'den etkilenerek Atlanta, San Francisco ve O'Hara'deki Hyatt Regency'feri tasarlayan Portman daha sonra her nedense Hyatt firmasın-

dan kopmuş ve başka otel, müesseseleri vaziyet planı

(18)

Hotelin iç mekânını gösteren bir görünüş

ile çalışmaya başlamıştır. Portman'ın at- riumunu o zaman «mekân zaiatı» olarak nitelendiren birçok tanınmış otel sistem- leri şimdi aynı yaklaşımı benimsemişler- dir. Bunların arasında «Sheraton», «Lo- ews», «Hllton» ve «Western Internati- onal» vardır 'ki, Portman şimdi bu so- nuncu İle beraberdir.

Mimar John Portman Avrupanın can- lı küçük meydan ambiansını Amerikan otelinin içine getiren davranışını şöyle tasvir eder: «Ben, herkesin hayli yoğun, sıkışık, kilitlenmiş şehir merkezlerinden umduğuna bir antitez yaratmak istedim.

Otellerin İnsanları tecrid ettiklerini ve birbirlerinden uzaklaştırdıklarını hisset- tim. İkinci Dünya Savaşından sonra otel- ler çoğunlukla alçak tavanlı lobileri, kö- şeye sıkışmış asansörleri, diğer köşeye girmiş barları, yukarıda uzun ve loş ko- ridorların iki tarafına yığılmış odaları o- lan yapılardı. Ben, yüksek binayı aldım, içini oydum, asansörleri duvarların için- den çektim çıkardım, hem lüks hem ti e sayfiye hissini getirdim. Mutlu, neşeli, insanların birbirlerinden haberdar oldu- ğu bir mekân ortaya koydum».

Portman bu saydıklarını hakikaten başarı ile gerçekleştirmişti. Hyattlar % 20 pahalı olmalarına rağmen çevrelerin- deki diğer otellere nazaran % 8 ila 10 daha fazla dolmaktadırlar. Şimdi Hyatt Regency otelleri çok işlevli kompleksler halinde tasarlanmakta veya en azından çevredeki önemli tesislerle köprüler tü- neller ile bağlanmaktadır. Otel lobisi ar- tık sadece otel misafirlerinin değil tüm çevrenin odağı olmuştur.

(19)

Otel 30 katlı ve 1020 odalıdır. 15 katlı 3000 otoluk garaj otele ve çevreye hizmet etmektedir. Otel köprü ve tünel- lerle komşu büro komplekslerine bağ- lanmaktadır. Tepede döner lokantası, 3000 m2 Hk balo salonu, 3000 m2 lik ser- N o t

gi holü ire otel yoğun aktivlteye zemin olmaktadır.

Kaynaklar : Interior Design / 3/D In- ternational Noverrtber 1977 AIA Journal, July 1978 Building Design and Const- ruction January 1978

Texas Architect, July August 1977

Architectural Record, May 1974

Interiors, 1973 : Proje dokümanlarının ve re-

simlerinin elde edilmesinde yardimrarını gördüğüm 3D/

International Mimarlık firma- sı Halkla ilişkiler Bölümüne, Mimar-Şehirci Ailen Robin- son'a ve Mimar Mei-Mei Chang'a teşekkür ederim.

PiA 97 Mimarlar : Koetter, Tharp, Cowell

Caudill, Rovvlett, Scott 3/D International Statik : VValter P. Moore ve

Ortakları Tesisat : Chenault ve Brady Danışmanlar : William C. Lam ve Ortak-

ları (Aydınlatma) Dubose Gallery (Sanat) Hyatt Regency, Houston, Texas

Indianapolis Hyatt Regency 55.000 m2 lik 2 büro binası ile tasarlanmıştır. Büroların yarısı

toplam birlikte atriuma

cephelidirler. Zemin katlarda 18.000 İç mekanda Amerikan folkforü vurgu- m2 dükkan yer almaktadır. Bürolar çe- lanmıştır. Otel 500 odalıdır, lik, otel betonarme karkas strüktürdür.

(20)

hotelin kat planları (Baştarafı sayfa 86 da)

1945'ten sonraki yapılarıyla, Alman Yapı Sanatının özel temsilcileri olan Mies van der ROHE, VValter GROPIUS, B. TAUT, POELZIG ve SCHAROUN gibi, 'kendi yolunu (Stuttgart Ekolü) izlemiş olup, tipik bir Arman Yapı Ustasıdır.

•Herşeyi «insar.» a bağlayan bir yapı fel- sefesi vardır. En güzel örnek Stuttgart'- daki «Liederhalle» yapısıdır.

Birçok ikamet, iş ve sanayi yapısı;

Stuttgart Ticaret ve Sanayi Odası, Porsc- he Büro Binaları, Süd Deutsche Rund- funk (Radyoevi), Berlin Dorlandhaus, IBM Binası, Köln Üniversitesi Forumu, Expo 67'de Alman 'Pavyonu -Frei Otto ile-, ve son on senedir Suudi Aralblstan' da Riyadh Kültür Merkezi ve Nezaret Bi- naları en önemlileridir.

Ulusrararası jürilerde de srk sık gö- rev almış olup, istanbul Sheraton Oteli Jürisinde de üye idi.

Fransızca, İbranice, ingilizce ve İtal- yanca bilmekte iyi keman çalmaktadır.

En küçüğü 19591da doğan üç kız babası- dır. 1969'a kadar evli İdi.

Başarıları takdir edilen hoca, 1963'- ten beri Berlin Sanatlar Akademisi Tabii Üyesidir. Expo 67'deki Alman Pavyonu dolayısıyla o yıl, Auguste Peret Mükâfa- tını kazanmıştır -Frei OTTO ile-, VValdorf- schule Seminer Binası için Paul BONATZ,

Stuttgart -VVürttemDergisChe Bank» Bi- nası, ve Hügo HAERING mükâfatlarını 1971'de «Ordre pour le Merite» Liyakat Nişanını (bu nişan sayısı, 10 tabii İlimler, 10 manevi ilimler, ve 10 da sanatçılar için olmak üzere yalnız 30 adettir.) Ya- şayanlar tarafından taşınır. Vefat halinde üzerinde isim hakkedilmiş olarak geri verilir ve yeni seçilecek en layık kimse- ye, merasimle emanet edilir. Prof. R.

GUTBRO'D'un halen taktığı nişanda, Paul BONATZ, Mies van der ROHE ve Ego ElERMANN'ın adları var.), 1972'de de.

Alman Hükümeti'nin en büyük yıldızlı Büyük Hizmet Nişam'nı almıştır.

Son olarak Mekke'deki Konferans - Kültür Merkezi yapıtı için de, Frei Otto ile Ağa Han Mükâfatı kazanmıştır.

A ğ a H a n m i m t e ş k i l â t ı t a

d ü z ı I e r I e

A r c h i t e c t u r e a s s y m b o l and s e l f - i d e n t i t y T h e A g a K h a n A w a r d f o r A r c h i t e c t u r e

Kendini belirleyici ve sembol olarak mimarî.

• Fas'ın başkenti (Fez) de 9 - 12 - Ekim 1979 tarihleri arasında yapılan kendini belirleyici ve sembor olarak mi- marî, konulu seminerde aşağıdaki konu- lar görüşülmüş ve bir kitap halinde öze- ti yayınlanmıştır.

1 — Biçim : Sembollerin kelime ve dil bilimi

2 — İşlev : Pratik ve kavramlar 3 — Özet : Kimlik arayışı 4 — Sonuçlandırma : Kriterlerin tar- tışılması.

P l a c e s o f p u b l i c G a t h e r i n g i n İ s l a m

(İslâm'da halk toplantı merkezleri)

• Ürdünün başkenti Amman'da 4 - 7 Mayıs 1980 tarihleri arasında yapılan İs- lâmda halk toplantı merkezleri seminerin- de aşağıdaki konular görüşülmüş ve bir kitap halinde özeti yayınlanmıştır.

Konular : 1 — Form arayışı 2 — Eğitim yapıları 3 — Dinlenme yapıları 2 — Kurumlara ait yapılar 5 — Panorama : Halk merkezlerinin çok uluslu araştırması

6 — Öncelikler : Halk Yapılarının sosyal içeriği.

(21)

* \ • v

• . \ s Resim 1. Brugge genel görünümü

B e l ç i k a ' d a K e n t ö l ç e ğ i n d e k o r u m a v e Y e n i l e m e ç a l ı ş m a l a r ı

ö r n e k B r u g g e

M e h m e t A l p e r Y. M i m a r - R e s t o r a t ö r i. d. m. m. a.

K a d ı k ö y m ü h e n d i s l i k v e m i m a r l ı k f a k ü l t e s i

Son yıllarda yaşantımıza giren ve sık sik konuşulan bir kelime var: «KO- RUMA» Nedir bunun anlamı? Kimine gö- re «Mevcut tarihi çevrelerin, yapay et- kenlerle bu niteliklerini kaybetmelerini önlemektir». (1) Kimine göre koruma

«Mevcut yaşamın .belirsiz bir gelecek için sürekliliğinin sağlanmasıdır» (2).

Tarif farklı da olsa amaç müşte- rek hedef .ortak. «Eski yapılar yal- nız bize ait değildir, onlar önce ataları- mıza aitti ve eğer bizler ihanet etmez- sek gelecekte torunlarımıza ait olacak- tır» (3). Gerçektende yukarıda söyledik- leri sözleri ve tarifleri doğrulayan çalış- malar yapryorlar.

Fransa'da merkezi Paris'te bulunan Avrupa Kültür Vakfı «Jeunesse & Patri- moine» adı altında bir kuruluş var. Bu kuruluş Fransız Hükümetinin yardımları ve üyelerinin katkılarıyla görev kapsa- mındaki çalışmalarını büyük bir başarıyla sürdürüyor. Ben ve eşim bu kuruluşa Türkiye'den üye iki kişiyiz. Bizler gibi dünyanın çeşitli ülkelerinden yüzlerce korumacı ve koruma yanlısı kişiler bu kuruluşa üye.

Jeunesse & Patrlmolne kelimesinin tam karşılığı «Gerıçük ve Miras» ismin- den de anlaşıldığı gibi Mimari mirası ko- ruma ve yaşatma yolunda faaliyet göste- ren ve bu konuda çalışan kişileri bir a- raya getirmek isteyen bir kuruluş. Jeu- nesse & Patrimoine her yıl Temmuz ayı İçerisinde Avrupa'nın çok iyi korunmuş şehirlerinden birinde koruma konularını kapsayan bir staj düzenliyor ve üyeleri- ne koruma bilincini ve kavramlarını ör- nekleriyle gösteriyor. Geçen yır bu staj Fransa'nın Strasbourg kentinde İdi, bu yıl ise 18-29 Temmuz tarihleri arasında Belçika'nın BRUGGE kentinde yapıldı.

Resim 1.

Geçen yılda, olduğu gibi Jeunesse &

PatrimoineVıln çağrılısı olarak Belçika'ya doğru hareket ettik. Yaklaşık 2900 km İlk dört gün süren uzun bir yolculuktan son- ra BRUGGE'e vardık. 18 Temmuz cuma günü. Avrupa Kolleji konferans salonun- da dünyanın en ünlü korumacıları arasın- da yer alan Prof. Reymond Lemaire (Leu- ven üniversitesi ve ICOMOS başkanO'in açış konuşması İle staj başladı. Türkiye'- den (2), Almanya'dan (2), Fransa'dan (23), Belçika'dan (13), İngiltere'den (5), İsviçre'den (3), İtalya'dan (3), Hollanda'- dan (2), Polonya'dan (1) olmak üzere top- lam 54 kişi bu staja katıldı. Eğitim kad- rosuyla birlikte bu rakam 70'e ulaşıyor- du. (4)

Çok iyi korunmuş bir şehirde, ko- runmuş bir okulda koruma ile ilgili ders görüyor, restore edilerek öğrenci yurdu

fonksiyonu verilmiş bir binada kalıyor- duk. Gerçekten fiziki çevrenin, İncele- nen .konularla birleştirilerek öğrenciye tanıtılması çok iyi planlanmış ve çok başarılı bir şekilde gerçekleştirilmişti.

Belçika kuzeybatı Avrupanın ovalık kısmında kurulmuş küçük bir devlet. Nü- fusu 9.464.000, yüzölçümü "ise 30.507 ki- lometrekare. Bu büyüklük Türkiye'nin yirmlsekizde biri ve Konya ilimizin yüz- ölçümüyle eşit olarak tarifleneblllr. Ban- kacılık, sanayi, deniz ticareti ve Afri- ka'da Ikiyüz yıldan beri sahip olduğu sö- mürgelerle Avrupa'nın en zengin ülke- leri arasına girmiş bulunmakta. Belçika, bu zenginliklerin tesiriyle Avrupa tari- hinin örnek olarak gösterebileceği sanat ve ticaret merkezi haline gelmiş bir ül- ke.

Brugge, bu ülkenin en tipik şehirle-

(22)

rinden biri 60.000 nüfusuyla batı Fland- re'nin merkezi. 12. yy. da Belçika'nın ti- caret merkeziyken 15. ve 16. yy. da 6- nemli bir sanat merkezi haline gelmiş.

Kent bu gün bile kendine has mimarisiy- le ortaçağ ve Rönesans ürünü bir görü- nüm içerisinde. (Resim 3) Anıtsal yapı- ların yanısıra, 13. yy. dan başlayarak her devre ait sivil mimari örneklerinin ka- rakteristik cephelerini, bu cephelerin devamlılığından oluşan sokak kesitlerini şehrin heryerinde görmek mümkün. Ke- narları basamak şeklinde yükselen plas- tırlı kalkan duvarlarının arkasına gizlen- miş dik beşik çatılı azami iki ve üç kat- lı evlerin oluşturduğu sokaklar, bu so- kakların birbirine kavuştuğu küçük ve sevimli meydancıklar, bazen bir kated- ralin veya resmi bir binanın görkemiyle çevrelenmiş meydanlar hepsi hala yapıl- dıkları günün mutluluğu ve heyecanıyla yaşıyor. İşte Brugge'ün bu günkü görü- nümü bu.

Brugge Belçika'da restorasyon hızı- nın en yüksek olduğu bir kent. 9700'den fazla ev, dış kabuk aynen korunmak kaydıyla restore edilerek iç kısımlar güncel yaşamın gereksinimlerine göre düzenlenmiş (5).

Sivil mimari örneklerinde gelenek- sel yapı gereci olarak tuğla kullanılmış, ancak yapının kapı, pencere, söve ve lentolarında gerek fonksiyonun gerekse dekoratif rönesans anlayışının sergilen- diği işlenmiş taş yer almakta. Yaşadık- ları devirde hayat standardı yüksek olan soyluların evleri ise ülkenin dağlık kıs- mı olan Arden bölgesinden getirilen ko- lay işlenebilen kum taşından yapılmış.

Anıtsal yapılar "ise, tamamen aynı cins taştan yapılmış olup genellikle res- torasyonlarında da aynı türden taşlar kul- lanılmakta. Çatı kaplaması olarak özel profilli kiremitler ve arduvaz levhalar kullanılmış.

Brugge kentinde eski yapıların ya-

Resim 3. Brugge evleri görünüşleri nısıra yeni yapılar da çevre ile büyük

bir uyum içerisinde. Gerek kütle büyük- lükleri tayini gerek cephe elemanları u- yumu ve gereç kullanımı çok kararlı ve bilinçli. Yapım gereci olarak yatay ve dikey hatlarda brüt betonun çevrelediği bina görünüşleri geleneksel yapım gere- ci olan tuğla ile doldurularak duvarlar oluşturulmuş. Duvar boşlukları ve cephe elemanları oran ve büyüklük olarak eski- nin taklidi şeklinde tekrarlanmış, ancak alüminyum doğrama, plastik stor gibi çağdaş gereçlerle yapıya günümüzün damgası vurulmuş. (Resim 6)

Genel olaıak Brugge gibi tarihi, ko- runmuş şehirlerde en önemli problemler- den biri de trafiktir. Devamlı değişen ve gelişen araç teknolojisi eski şehirlerin dar sokaklarının korkulu rüyası haline gelmiş. Trafik esnek olup kontrol altına alınabilir, yapılarda ise bu mümkün de- ğil. Trafik geçicidir ve değişen zaman- larda azaltılabilir ancak cadde ve sokak- lar, yapılar bir kere yıkıldıktan sonra tekrar geri gelmezler (6). Koruma plan- ları yaparken bunlara çök dikkat etmek gerekiyor.

Brugge'te trafik sorunu da çok iyi halledilmiş bulunmakta. Şebrin 'her yeri tümüyle korunduğu için motorlu araç trafiği tamamen kontrol altına alınmış.

Çünkü tarihi merkeze uzak bölgelerde planlanan uzun süreli otoparklar merke- ze ulaşımı zorlaştırmakta. Tarihi çekir- değe yakın bölgelerde planlanan kısa sü- reli otoparklar ise yetersiz kalmakta. Bu zorlama genellikle halkı bisiklet ye mo- torsiklet kullanmaya sevk etmiş. Ayrıca şehri çepeçevre saran tarihi su kanalları ulaşıma katkıda bulunmakta ve trafiği ha- fifletmekte.

Diğer taraflardan merkezi noktalar- da bulunan tur acentaları şehre gelen tu- ristleri bu kanallar vasıtasıyla gezdir- mekte ve ülke turizmine katkıda bulun- maktalar. Şehir koruma planında genel politika, kenti motorlu trafikten kurta- rıp yayalaşmaya doğru sevk etmek şek- linde olmuş, Yayalaşma, sokaktaki va- tandaşa sadece kendisini direkt olarak etkilendiği İçin başka koruma politikala- rından daha fazla anlam ifade etmekte.

Bu tutarlı bir gelişme olup, yararları o rt ad eldir. Trafiğin yoğun olduğu, gürül- tülü kirli caddelerin, konuşmaların du- yulabileceği, temiz .buluşma yerleri ha- line dönüşmeleri şehri hayatının belklde tek gelişmesi olan, son zamanların en etkili değişikliklerinden biridir. Brugge'te yaya bölgesi olarak düzenlenmiş en ö- nemli örnekler Market Place, Amandst- raat, Town Hail Place olarak gösterilebilir.

Brugge'teki anıtsal yapılara gelince;

Bunlar tümüyle restorasyonu bitmiş, ba- zıları eski fonksiyonlarına sahip, bazıla- rında yeni fonksiyon verilmiş ve kulla- nılan yapılar. Hal Binası, Belediye binası, St. SalVatorskesk katedra- Resim 4. Hoogstr. de çocuk kütüphanesi.

(23)

resim 5. şehri çevreleyen kanallardan biri

li. Jerusalem Kilisesi, Notre-Dame kilise- si. Saint-Jan hastanesi bunlara örnek o- larak gösterilebilir.

İster anıtsal yapılar Olsun isterse olağan yapılar olsun korumada süreklilik kuttanım ile anlam kazanmakta. Kentin ve yapıların temizliği halkın ve devletin ortak gayretiyle sağlanmakta.

Halk kullanımıyla devlet araç ve ge- reçleriyle kent bakımına sahip çıkmak- ta. Kirlenen yapıların temizlenmesi Jç'm devlet yardım sağlamakta ve yıkama,

tazyikli hava ile cilalama, kimyevi usul- lerle eski yapıların temizlenmesi sağ-

lanmakta.

Ayrıca sokak görünümüne katkısı o- lan afiş ve tabelalar, sokak uşaklıkları, posta kutuları vb. elemanlar tipleştiril- miş renk ve biçim açısından kontrol al- tına alınmış. Çiçekli pencereleri ve meş- hur Brugge dantelinden yapılmış perde- leriyle halk sokak dekorasyonuna katkı- da bulunmakta.

Ne güzel bir duygu, 1980'de bir or-

1. Yayla Yıldızhan,

«Tarihi Çevre Korunmasında İdarenin Görev Yetki ve Sorumlulukları»

Mtre Bülteni, Sayı 4, Haziran 1975, İstanbul s. 7

2. Lınstrum Derek,

«İngiltere'de Tarihi Eser Korunması»

Mtre Bülteni, Sayı 5-6, Cilt 2. Nisan 1976, İstanbul s. 51

3. Loc. cit.

4. Bu rakamlar,

«Jeunesse Patrimoine» Genel Sekre- teri B.H. Garadis'in notlarından alın- 5. Konferansçı Leye Ingrid'in seminer

notlarından.

6. Loc. cit.

7. İngiltere'de Tarihi Eserlerin Muhafa- zası Sergisi Raporu, S. 21.

6. eski yapı karakterini taşıyan yeni binalar taçağ şehrinde yaşayabilme yaşatabilme ne güzel bir duygu insanın yaşadığı şeh- re sahip çıkabilmesi. VVilliam Morris'in dediği gibi eski yapılar yalnız bize ait de- ğildir, onlar önce atalarımıza aitti ve eğer bizler ihanet etmezsek gelecekte torunlarımıza ait olacak.

(24)

H. Kemâli Söylemezoğlu'nun tatillerini geçirdiği Marmara adasından bir sulubo- ya çalışması

baştarafı (93.) sayfada)

— Kemali,clğim, bitiyorsun o yıllar- da bizde doktora çalışmaları yoktu; ama, orada doktora yapılıyordu değil mi?

— Evet, dedi, dönüşte G S A. de asistan oldum (1939); Orada iken dok- tora tezi için Türk Hanları'nı konu edin- miştim. Harb nedeniyle yalnız doktora çalışmaları yarıda kalanlara Türkiye'den çıkma izni veriliyordu. Tekrar Stuttgart'a gittim. Orada bana şimdi doktora yap- maya harb havasının müsait olmadığını söylediler. Bonatz, mezun olan iyi öğren- cilerini bürosuna alırdı. Ben de profesö- rün mimarlık bürosunda çalışmaya baş-

— Bu büronun kuruluşu nasıldı. O yılların politikası içinde çalışmak zor bir iş olmalı. Yeni Alman mimarlığı gör- kemli yapılardan oluşmanın daha ötesin- de ağır bir historismus bağnazlığı içine gömülmüştü. Senin mimarlık görüşün ile bir uyuşmazlık içinde kaldın mı? dedim.

— Profesörün bir politik tarafı var- dı; ama Nazi değildi. Bu ona Hitler za- manında öğretimde kalmasını sağlamıştı.

Biliyorsun, Bonatz'ın evvelce yaptığı bir iki binası ve yeni köprüleri var o kadar;

ona hocalık kalıyordu. Bürosu ise, başta köprüler olmak üzere uygulama ve ya- rışma bölümlerinde çalışıyordu. Ben ya- rışma kısmında çalıştım, yarışma de- dimse, bu proje yarışmasından ziyade Münih ve Berlin'de yapılacak yeni bina

•projeleri için karşı teklifler (Speer'e kar- şı) mahiyetinde oluyordu. Yani yeni Al- man mimarlığına ılımlı bir klasik hava,

daha ziyade bir modernlik sağlamak için çalışılıyordu. Ben büronun üst katında kalıyordum, geceleri esince atölyeye inip eskizler çiziyordum ve 400 DM. aylık alı- yordum. 6 - 7 mimardan üçü yabancı idi büroda. Yıl (1940-41) sonları. Dönüşte, evvelce verilen izin gereği, vatani göre- vimi yapacaktım; öyle de yaptım.

T ö m . y a p ı i ş l e r i b ü r o s u Yıl 1943 oldu. Mecburi hizmetim vardı. M.Eğ.Bk. Teknik Öğretim Müste- şarlığı Yapı işleri Bürosu'nda görev ve- rildi. Ben mimarlık çalışmalarını yürütü- yordum. Ankara'da büronun, o zamana göre yüklü, 80 milyonluk bir iş hacmi vardı. Teknik Öğretim'e alt bütün Sanat ve Ticaret Okulları, Enstitü binalarının projelerini yapıp uyguluyorduk. Müsteşar Rüştü Uzel büroya Bonatz'ı getirelim, ona bir mektup yaz dedi. Profesör daha önce Anıtkabir yarışmasındaki jüri çalış- masından, Ankara'ya getirilen Alman Mi- marlığı sergisi komiseri olarak ve Türk öğrencileri nedeniyle oldukça iyi izlenim- ler bırakmıştı Türkiyede. Mektubuma şöyte bir karşılık verdi: Ben müşavir ola- rak gelirim, bina yapmak ve genç Türk mimarları İle rekabete girmek istemem.

Vb...

Rüştü Uzel işlerin çabuk çıkmasını İster, bizim etüdlere fazla zaman har- cadığımızı söyler dururdu; onunla tartış- malı oluyorduk. Büroda bir yıldan fazla kalamadım. 1944 de iller Bankası Şehir- cilik Bürosu'na geçtim.»

— Kemali, dedim, İzninle senden bir- şey öğrenmek istiyorum; Bonatz hem bu- rada bina yapmak istemediğini söylüyor, hem Saraçoğlu Mahallesi ve Ankara Ope- ra binasını yapıyor ve de bir Türk mima- rının güzel bir yapıtı olan Sergievi'ni ta- dil etmekten çekinmiyor bu iş için?

— Profesör olmaz demezdi kolay ko- lay. Kompromilere evet diyen bir kişi; bi- raz evvel dediğim gibi politik yanı olan bir kişiydi. Onu zorlayan M.Eğ.Bk. Hasan Âli oldu; Ankara planına göre Opera bi- nasının yeri İtfaiye Meydanı (eski Herge- le Meydanı) üzerindeydi. Fakat istimlak- lar falan çok para gider, bu harp zama- nında böyle masraflara girilemez diye- rek bu öneriyi yapmıştı H.Â. Yücel. İyi olmadı tabiî. Ama Emlak ve Kredi Banka- sı'nın Ankara Saraçoğlu mahallesi için yaptığı teklif ise onu çekti galiba.»

B ü r o d a n ö ğ r e t i m ü y e l i ğ i n e

— Kemal'i, sen adeta hoca olarak ya- ratılmış gibisin, nitekim 35 yılını başarılı bir öğretim üyesi olarak geçirdin. Nasıl başladığını merak ediyorum; Dedim.

— Evet, dedi, Akademi'ye ( G S A ) girmek istiyordum. Teknik Müsteşarlığı Yapı Bürosu'nda iken mimar Harika ile tanışmıştım. Bürodan ayrıldıktan sonra evlendik. Harika'nın tanıdığı Güzel Sa- natlar U. Md. Tevfik Beyin yardımıyla Akademi'ye hoca olarak tayinim çıktı (1944). O sıralardaki Mimarlık Bölümü Şefi, Ankara Palas'da bir yemeğe beni de çağırdı, kendisine yardımcı olarak çalış-

(25)

mamı istöii. Yapı dersi uygulamasını yaptır yeter, dersi ben yürütürüm, diyor- du. Halbuki ben mimari proje ve mimari tarihi hocası olmak istiyordum. Bu anlaş- mazlığı müdür B. Toprak çözümledi. Ama ben bir yıl sonra ayrılmayı düşünmeye başladım. Örneğin serbest resim dersi- ne ihtiyaç yok, diyorlardı. Oysa Stuttgart'- da buna önem veriyorlardı, ve ben bu dersi tekrarlamak zorunda kalmıştım. Bu- nun gibi sürtüşmelerden rahatsızdım.

Birgün Ankara'da Süreyya'da yemektey- dik: Bonatz, Emin Onat ve ben. Emin, profesörün İstanbul Teknik Üniversite'de hoca olmasını telkin ediyordu. Profesör Teknik Büroda zaten böyle bir şey .yap- tığını söyîüyor; fakat Emin de İsrar edip duruyordu. Ben de yardımcınız olurum deyince, ıEmin kendine özgü konuşma- sıyla, paşacığım tamam dedi. Ekim 1946 da Bonatz T. Ünlversite'ye geldi, ben de doçenti oldum 3. Bina Kürsüsünde.»

—• 'Kemali sen ve ben Gayrı Menkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu ilk üyeleri arasında idik, orada beraberce yönetim kurulunda da çalıştık. Sen emek- li oluncaya kadaı 'kurulda kaldın. Kurula ait görüşlerinin bir değer taşıyacağı ka- nısındayım bir, bir de sen Teknik Üniver- site temsilcisi İdin, senin seçilişinin bir dayanağı olmalı. Anlatımlısın?

«Ben ve Harika iki mimar hayatımı- zı birleştirmemizden birgün sonra Erzu- rum'a yollandık. Balayı, Erzurum Çifte Minare ve Ulu Cami'de rölöve yaparak geçti; bizimle birlikte rahmetli Ali Sami Ülgen'de vardı. Parti'ce görevlendirilmiş- tik (1944). Daha önce, öğrenciliğim sıra- sında A. Gabrlel'in Anadolu Türk Anıtları yapıtının resimlerini hazırlamıştık Adnan Kuruyazıcı ile. Sonra da mimarlık tarihi hocalığı yaptım. Daha sonra ise İslâm Dini ilk Camiler ve Osmanlı Camileri di- ye yazdığım bir kitapla noktalandı bu tut- ku.

Doğrusu Yüksek Kurul başlangıçta daha iyi idi. O zaman Kurul üyelerinin yarısına yakın üyesi eski eseroi mimar idi. Ve alınan kararların ve yapılan araş- tırmaların bir ciddiliği vardı, şimdi maa- lesef yok. Bürokratlar ve Profanlar çoğal- dı. idarelerin suyuna giden kimseler has- talıklı kararlar alıyorlar. İlk kanununa göre Kurul'un bir özelliği, bir değişmez- liği vardı, ufak ve özgür bir bürosu var- dı. Şimdi Kurulun Bürosu istanbul Rölöve Bürosuna bağlandı, Ankara'daki ikinci bü- royu Bakanlığa bağladılar. Velhasıl komp- romilere evet deniliyor artı'k.»

— Değiştirilsin mi? Yeniden mi ku- rulsun, dedim.

«Güldü, ve, aslına uygun bir düzene getirilmeli, dedi. Devam ederek. Batıda- ki emsali gibi, diye noktaladı.

M i m a r l ı k e ğ i t i m i ü z e r i n e

— Ona dedlmki. Kemali sen içte ve dışta mimarlık öğrencisi oldun, usta mi- marlarla çalıştın. Akademik kariyerde profesörlüğe kadar yükseldin, UİA top- lantılarına ve kongrelere katıldın, hatta misafir profesör olarak dış ülkede öğre- tim yaptın. Senin edindiğin kanılar, de- neyler sonucunda mimarlık eğitimi için birçok fikirler belirmiştir kafanda; diye- ceklerin vardır. Bir de öğrenciyi profesö- rünün benzeri olmaktan kurtarmak yeya profesörün benimsediği tarzın esiri olma- ması için ne yapmalı acaba? Mesela İs- tanbul Radyo Evi ve Çanakkale Anıtı'nin gerisinde Bonatz'ı görür gibi oluyoruz.

•Önce şunu söyleyeyim, eğitim hu- susunda düşündüklerimi ne Akademide, ne Üniversite'de pek yaptırmak mümkün olmadı. Kurullara kabul ettirmek çok zor oluyordu. Kanımca her iki okulda da Ya- pı ve Şehircilik alanında verHen bilgiler yerinde değil. Stuttgart'da gördüğüme göre Yapı Bilgisi'nde temel alfabeyi öğ- retiyorlardı; taş ile ahşab yarıyana nasıl gelir, nasıl gelmez onu gösteriyorlardı.

Yapı Kürsüsünde uygulamadan gelen mi- marlar bu bilgileri aktarıyorlardı. Hele Bi- zim Üniversite'de tasarı geometrl'nin kal- dırılması anlaşılır gibi değildi. Bizde aka- demik eleştiri kabil, ama ne yeterli ne de geçerli, henüz serbest eleştiriye alı- şık değil sanat toplumu ve ortamı.

Bence proje hocası öğrencisini ser- best bırakmalı, etkilememen; Hoca de- ğil, öğrenci kararlı olmalı, araştıııcı olma- lı ve kişiliğini ortaya koymalı. Ve bana göre proje yaparken daima komşu yapı- lara saygılı olmalı, özellikle eski eserler yanındaki ve çevresindeki yapıları iyi gözetmeli, yerleşme meselesine önem veımelidir. Ben böyle göstermiş, böyle yapmışımdır hep. Ve de başka yerlerde- ki 6 aylık önpratik ile bir yıl büro çalış- ması var ya, o çok yararlı oluyor; mimar adayını cetvel mimarı olmaktan ziyade yapıcı olmaya, toprağa ve - hayata bağlı-

— Sizin İkizler ne yapıyor. Mimar ana ve babanın çocukları olarak onlar da mimarlığa mı yöneldiler acaba? dedim

«Vallahi, İki üç proje yapıp uygula- dım. Boğaziçi'nde iki yalı yaptım ki mal sahibi işbirliği ile tamamlandı. Kazandı- ğım ya da kaybettiğim birçok konkura girdim, ama, 'üzülerek çıktım. Mal sahibi veya otoritelerle uğraşıp bir iş yapmak mes'ele. Çocuklar sıkıntılı mimar olarak bizi gördüler; onlara bir etkimiz olmadı doğrusu.

Elif, Resim ve Sanat Tarihi, Ali de İstatistik ve Ekonomi yaptı.»

Kemali ve ailesine mutluluk ve esen- likler dileklerimle söyleşimiz sona erdi.

(başterafı (87.) sayfada) P r o j e d ü z e n l e m e e s a s l a r ı

1 — Yoğun yerleşimin getirdiği sa- kıncaları gidermek amacıyla projelendir- mede daireler sahile 45 derece açıyla ve kaydırılarak yerleştirilmiştir. Böylece tüm dairelerin deniz görmesi sağlanmış- tır.

2 — Daireler 90 mJkare olarak plan- lanmış 2 oda, 1 salon, mutfak, banyo ile yazlık yaşam yönünden 16 M. karelik bal- kon düşünülmüştür.

3 — Balkonlar yaşama alanının en önemli unsuru olarak planlanmış, her balkonda pişirme ocağı, teras bahçesi, çiçeklikler yerleştirilmiştir. Detayda çi- çeklik üstüne yerleştirilen mermer kap- lama 30 cm. genişlikteki yatay banttan servis masası ve tezgâh olarak faydala- nılma düşünülmüştür. Balkonlara ilave e- dilen eğik saçaklar, güneş kontrolü ama- cına yönelik olup, güneşin en etkili saat- lerde diz hizasında gölge alınmasını sağ- lamaktadır.

4 — Mutfaklarda standart ahşap ce- viz kaplama tezgâh dolapları -kullanılmış, mutfak ile salon arasında duvar yapılmı- yarak mermer tezgâh konmuştur. Bu tez- gâh salona servis kolaylığı sağlamakta olup, aynı zamanda aile yemekleri ve kahvaltılar için masa olarak kullanılmak- tadır.

5 — Yatak odaları dairenin en loş

•kısımlarında yer almış, böylece dinlen- me saatlerinde aranan gölge ve serinlik sağlanmıştır.

S o s y a l t e s i s l e r 84 dairelik sitenin bahçe ve saha düzenlemesi yapılarak, mini golf sahası, çocuk bahçesi, dinlenme terasları, gü- neşlenme terasları düzenlenmiş, iki ka- demeli yüzme havuzuyla büyükler ve kü- çükler için dalgalı havalarda yüzme im- kânı getirilmiştir.

(Y) şöklinde ahşap kaplama beton- arme iskele yapılmış, buradan ayrı grup- ların ayrı alanlarda güneşten ve deniz- den istifade edebilecekleri düşünülmüş- tür.

Sitede günlük ihtiyaçları karşılamak üzere 4 butik yer almaktadır.

(26)

i k i k i ş i l i k k o n u t a r a ş t ı r m a l a r ı

Çeviren : Can ELGİZ İngilizce A-J dergisinden 1971 İmâr ve İskân Bakanlığı, inşaat ma- liyetlerinin artması nedenile daha eko- nomik küçük daireler inşası için hareke- te geçmiştir. Son yıllarda luzumsuz o- larak arttırılan daire metre karelerinin batı ülkelerinde olduğu gibi bütün ihti- yaçları kapsayan konforla, fakat asgarî büyüklükte olması düşünülmektedir.

Mimar Can Elgiz'in çevirdiği, 1971 yılında İngiltere'de bilhassa yaşlı iki ki- şilik aileler için yapılmış olan bir çalış- mayı sayfalarımıza almayı yararlı bul- duk.

Çok geç olmakla beraber, İmâr ve İskân bakanlığının küçük daireler (45 - 47 m2) kararının ülke gerçeklerine uy- gun ve yararlı olacağına inanmaktayız.

A r k l t e k t

'Bu çalışma tasarımcrlarca ka>bul e- dilen yoğunlıJk veya arazi kullanım tab- loları (hektara 121-170 yatak alanı) göz- önünde bulundurularak iki kişilik konut tasarımında maliyet ve bina formu ara- sındaki ilintiyi araştırmayı amaçlıyan bir çalışmadır. Seçilen plan tiplerinin çoğu tek katlı iki, üç ıkatlı asansörsüz sistemleri, bazılarıda farklı ofarakta çok katlı ve asansörlü sistemleri oluştura- bilmektedir.

T a s a r ı m e s a s l a r ı : Plan tipleri 6 ana gruba ayrılmış- tır. (Şekil 1). Bölgesel yönetimlerce ha- zırlanıp bakanlık tasdikine tabi olan şe- malar bu pfen tiplerinin .temelini teşkil etmektedir. Ayrıca çeşitli ihtiyaçları kar- şılamak üzere bunlara değişik planlar ilave edilmiştir. Özellikle sosyal araş- tırmaların ışığında yaşlı kişilere hitap edecek konutlarda (plan tipi 3.2. ve 4.

la, bazı değişik özellikler düşünül- müştür. Bu ıplan tipleri iki kişilik konut standartları yönetmeliğine uygun olarak tasarlanmış Isede, yaşlı kişilere dönük standartlarıda i çerebilmekrtedir.

Örneğin bütün açık balkonların üstü ör- tülmekte, 'bütün açık .merdivenler kapa- tılmaktadır. Konut içindeki lüks startdart-

far-llave ısıtıcılar, özel kapı doğramala- rı, banyo ve tuvalet tesisatı, buzdolabı veya serin dolap (tel dolap)- 135 ingiliz lirası ilave maliyet limiti içinde sağlana- bilmektedir.

M i I i y e t t e ı e M Bütün planlar alt yapı ve üst yapı- nın 'inşa formasyonuna, ve 3 kat yüksek- liğe 'kadar fiyatlandırılmıştır. 6. ve 6.

kategorideki pfen tipleri bir merdiven çekirdeğini kullanan daire sayısına göre [ flyatlandırılır. Konut İnşaatlerinin genel 1 özellikleri bu 'konuda geliştirilen stan- dardizasyon çalışmalarında görülmekte isede bu çalışmalarda saha tanzim ma- liyetlerini dahil etmek mümkün olma- makta çürtkü 'bu maliyetler bina'nın ye- rine olduğu kadar yerleşim şekline de 'bağlı olmaktadır. Tabliki bütünü 4le bir karşılaştırma yapabilmek İçin bu mali- yetler gereklidir ve bu maliyetler in- celerde görülen ilintileri değiştirebilir.

•um-

• C D C D O ,

nnnL-

. Araştırılan çeşitli bina formları üniteler Şekil 3.13'de verifmek-

Şekil 2. İki katlı çözüm tip 1.1. Bu tip olsun, 1.2 tipi olsun en ucuz şe- kil olmasına rağmen her iki tip- tede 1. katlar yaşlı kişiler için 'kapıya uzaklığı ve düşme tehli- kesi açısından sakıncalıdır.

3. İki katlı dar cepheli tip 1.2 cep- henin sınırlı tutulabilmesi gere- ği banyo içerde kalmakta suni ışık ve. havalandırma gerektir- il- mektedir. 1*2 Î S \

(27)

m a l i y e t l e r i :

Analiz edilmiş plan tipleri içinde tek 'katlı ve ayrı girişli 'iki katlı konut (tip

1.1 ve 1.2 şekil 3 ve 4) müşterek sirkü- lasyon alanları olmadığı için en ucuz çö- zümlerdir. Yalnız tek katlı ikiz evler dış cephe alanları daha fazla olduğundan (tip 2.1 şekir 5) diğerlerine oranla daha yüksek maliyetlidir, iki ve üç katlı yer- leşimlerde aynı tip planlar karşılaştırıl- dığında' iki katlılar arasında ufak maliyet farkları görülür. Çok katlı daireler ara- sında ortak tavan ve temel elemanları- nın sağladığı ucuzFuk 2 katlı yerine 3 kat- lı binaların merdivenlerinin extra mali- yetlerini kompanse eder.

Tabi'îki 1.1 ve 1.2 (şekil 3 ve 4) plan tipleri için 3 katlı çözüm yoktur. Pratik açıdan bütün konutlar eğimli ve düz çatı olarak fiyatlandırılmıştır. istisnalar 4.1, 4. la, 6.1 (şekil 8, 9 ve 13) dür. Bu tip- lerde düz çatı yegane ekonomik çözüm-

İ ç p l a n ç ö z ü m l e r i : Aynı standartları içeren değişik plan larda ufak maliyet değişiklikleri vardır.

Ancak bu plan alternatifleri performans değişikliği getirmemektedir. 1.2 şekil 4'- de görülen dar cepheli planlardaki ban- yo odaları suni ışık ve vantilasyon ge- rektirmektedir keza yakın blok düzenin- deki 4.1 (şekil 8) ve merkezi koridoru kullanıma uygun planlar 5.1 ve 6.1 (şe- kil 10 ve 13) da bu özelliğe sahiptir.

Aşağıda belirt'len üç plan tipi 2 kişilik konut için minimum standartın üstünde ihtiyaçlara cevap verebilmektedir. 3.2 ve 4. la (şekil 7 ve 9) da görülen planlarda tuvalet banyodan ayrıfmış, yemek oda- sı gerektiğinde yatak odası olarak kul- lanıma uygun tasarlanmıştır. Bu iki özel- lik Oxfordda yapılmış sosyal araştırma- lar sonucu ortaya çıkmış ve maliyet art- tırıcı olmasına rağmen uygulanmıştır.

5.2a (şekil 12) de orta büyüklükte bal- kon denenmiştir.

Z e m i n ü s t ü k a t l a r a u l a ş ı m :

Maliyet ve performans gözönünde tutularak çeşitli plan tipleri arasındaki farklılığı ortaya koyan, katlar arasındaki sirkülasyon şeklidir. En ucuz plan tipi iki kat arasındaki sirkülasyonu kendi içinde sağlayan dublex plan tipidir. İç merdiven ağaç konstrüksiyon olabilir ve 'böylece ortak sirkülasyon alanı gereksi- nimi ortadan kalkar, iki kattan fazla yo- ğunluğa müsait olmayan alanlarda iki katlı 2 kişilik 'konutlar için en uygun çö- züm budur. Ancak dublex çözümün yaşlı kişiler İçin uygunluğu tartışılabilir. Her- şeyden önce her kapı çalmışında aşağı yukarı iniş ve çıkış gerekliliği aynı za- manda özellikle yalnız yaşayan yaşlı kişi- ler için merdivenin tehfikesi ortadadır.

Şekil 3 ve 4. üst ve alt katlar arasındaki telefon sistemi daire başına 20 ile 30 İngiliz lirası arasında maliyet ilavesi ile birinci problemi çözmekte, daire giriş ka- pısını üst kattan elektrik yardımı ile aç- mak her iki problemi çözmekte isede emniyet yönünden tehlike doğurmakta- dır. Bütün diğer plan tipleri üst katlarda ortak sirkülasyon alanlarını gerektirmek- te ve aynı merdiven çekirdeğine bağlı daire adedine göre maliyet yükselmele- rine neden olmaktadır. Örneğin 2, 3 ve 4. grup plan tiplerini (şekil 5, 9), 5 ve 6 grup ile (şekil 10, 13) 'karşılaştırabiliriz, Müşterek kullanıma açık merdivenlerin maliyetlerinin ve çeşitliliklerinin azaltıl- ması her plan tipinin yanında gösteril- miş şemalara dayanmaktadır. Sazı du- rumlarda bu şemalar en düşük maliyeti göstermemekle beraber başka yönler- den kârlılık sağlamaktadır. Merdivenin seçimi konut başına düşen maliyeti mi- nimumda tutmakta önemli bir etken ol- maktadır. Örneğin 5.1 plan tipinde (şekil 10) iki kat arasında düz koflu bir merdi- ven kullanılması konut başına yaklaşık 15-20 İngiliz lirası civarında maliyet dü- şüklüğü sağlamaktadır.

[D DCDCDG

şekil 4. Tip 2.1. tek, iki veya üç katlı o- labilir. Tek katlı çözüm dış cep- helerin çokluğu ile yüksek ma»

liyetrere ulaşmaktadır.

n — — n

d

r

i c

" i i 5

D I a,

c

tt

r f t h

>

| n ıM*-

3-1 s 5 = 2 î [ I I I I I ]

Şekir 5. Tip 3.1. İki ve üç katlı çözümle- re uygundur tip 3.2 (şekil 7) ile aynı net kullanım alanına sahip olmakla beraber yerleşim ve mekan boyutları tamamen fark- lıdır. Banyo ve WC birlikte dış cephede düşünülmüş .ikinci bir yatak odası düşünülmemiştir.

TTTTT)

Şekil 6. Tip 3.2. iki ve üç katlı çözümle- re uygundur. Bu pran ilave bir mekan ile yemek odası misafir yatak odası fonksiyonunu birlik- te çözmüştür.

Referanslar

Benzer Belgeler

Velhasıl, gerek komitenin ziyaret programından anlaşılacağı, gerekse bu tetkiklere iştirâk etmiş Olan mimar- lar odası delegelerinin kısa raporlarında belirttikleri şu

Bir yapının, malzeme ihtiyaçlarının ancak % 10 veya 20 sini vererek, üst ta- rafı için, onu karaborsaya sevkedecek yerde, bir çok memleketlerin ikinci dün- ya harbinden

Eğer, yirmi beş yıl zarfında mimarlık, şehircilik, arkeoloji ve diğer sanat kolla- rında yayınladığımız eserler ve doküman- larla mimarlık arşivimize hizmet edebildiy-

Mesken üzerine kredi açan yegâne malî müessesemiz, Emlâk Kre- di Bankası, kurulduğundan 1950 sene- sine kadar, (78) milyon lira kredi ver-.. mişken, 1950-1952 senesi yarısına

esnaf ve sanatkârlar dernekleri birliğinin Küçük Çamlıca eteklerine is- kân dışı saha olarak ucuz fiyat İle alınan ve belediyenin ısrarı ile nazım plân ta- rafından

Ruh Eğitimi (Manevi güçlenme) Birçok kişiye bunlar Beyin Yıkanma diye geleceksede, Toplumlar Beyni Yıkan- mış kişilerden oluşurlar... ancak bu Be- yin Yıkanması

Sokak ve caddelerin yeni baş- tan inşa edilmesi (rekonstruksyon) ile trafik problemi, genel olarak ve bilhassa şehrin merkez kesiminde, yeteri kadar so- mut bir surette,

Sir yat limanı için lüzumlu doğal şartlar- dan ve tesislerden mahrum Kalamış koyu- na sığınan ve her birinin değeri yüzbinler- ce lira oian bu teknelerin, bir lodos