• Sonuç bulunamadı

Çevre sorunlarının uluslararasılaşması karşısında Dünya Bankası'nın değişen çevre politikaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çevre sorunlarının uluslararasılaşması karşısında Dünya Bankası'nın değişen çevre politikaları"

Copied!
261
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER ANABĠLĠM DALI

ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER BĠLĠM DALI

ÇEVRE SORUNLARININ ULUSLARARASILAġMASI

KARġISINDA DÜNYA BANKASI‟NIN DEĞĠġEN ÇEVRE

POLĠTĠKALARI

(DOKTORA TEZĠ)

Günay GÖNÜLLÜ

(2)

T.C. KOCAELĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER ANABĠLĠM DALI

ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER BĠLĠM DALI

ÇEVRE SORUNLARININ ULUSLARARASILAġMASI

KARġISINDA DÜNYA BANKASI‟NIN DEĞĠġEN ÇEVRE

POLĠTĠKALARI

(DOKTORA TEZĠ)

Günay GÖNÜLLÜ

DanıĢman: Doç. Dr. Ġrfan Kaya ÜLGER

(3)
(4)

4

ĠÇĠNDEKĠLER

ĠÇĠNDEKĠLER ... 3

ÖZET ... 8

ABSTRACT... 9

SĠMGELER VE KISALTMALAR LĠSTESĠ ... 11

TABLO, GRAFĠK ve RESĠM LĠSTESĠ ... 16

GĠRĠġ ... 20

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ÇEVRE SORUNLARININ ULUSLARARASILAġMASI 1.ÇEVRE SORUNU VE ÇEVRE SORUNLARININ ULUSLARARASILAġMASI ... 29

1.1.Çevre Sorunu ... 29

1.2.Çevre Sorunlarının UluslararasılaĢması ... 33

2.ÇEVRE SORUNLARININ ULUSLARARASILAġMASININ TEORĠK ÇERÇEVESĠ .. 35

2.1.Uluslararası ĠliĢkiler Teorileri ... 36

2.1.1.KarĢılıklı Bağımlılık (Interdependency) ... 36

2.1.2.Çok Düzeyli/Aktörlü YönetiĢim ... 42

2.1.3.Neoliberalizm ... 44

2.1.4.KüreselleĢme ... 48

2.2.Çevre ve Kalkınma ĠliĢkilerinde YaĢanan DeğiĢim ... 51

2.3.Sürdürülebilir Kalkınma ... 57

ĠKĠNCĠ BÖLÜM ÇEVRE SORUNLARININ ULUSLARARASILAġMASINDA AKTÖRLER VE ULUSLARARASI ÖRGÜTLER 1.ÇEVRE SORUNLARININ ULUSLARARASILAġMASINA KATKISI OLAN AKTÖRLERĠN ORTAYA ÇIKMASI ... 62

(5)

5

1.2.Uluslararası Örgütler ... 65

1.3.Zirveler ve ĠĢ Dünyası ... 66

1.4.Hükümetler-DıĢı Uluslararası Örgütler (NGO) ... 69

2.ÇEVRE SORUNLARININ ULUSLARARASILAġMASINA YÖNELĠK ÖRGÜTLENMELERĠN ORTAYA ÇIKMASI ... 74

2.1.Çevre Sorunlarının UluslararasılaĢmasına Katkı Sağlayan Bölgesel Örgütlenmeler .. 74

2.1.1.Avrupa Birliği‟nin Çevre Politikası ... 74

2.1.2.Ekonomik ĠĢbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ... 76

2.1.3.Avrupa Konseyi‟nin Çevre Politikası ... 79

2.2.Çevre Sorunlarının UluslararasılaĢmasına Katkı Sağlayan Küresel Örgütlenmeler .... 81

2.2.1.BirleĢmiĢ Milletler ... 81

2.2.2.Dünya Ticaret Örgütü ... 90

2.2.3.Uluslararası Para Fonu (IMF) ... 94

2.2.4.Dünya Bankası ... 97

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ÇEVRE SORUNLARININ ULUSLARARASILAġMASI KARġISINDA DÜNYA BANKASI 1.DÜNYA BANKASI‟NIN KURULUġ VE ĠġLEYĠġĠ ... 98

2.DÜNYA BANKASI‟NIN KREDĠ POLĠTĠKALARI ... 105

2.1.Dünya Bankası Kredilerinin Kurumsal Dayanakları ... 105

2.2.Dünya Bankası Kredileri ... 106

2.2.1.Yatırım (Proje) Kredileri ... 106

2.2.2.Uyum Kredileri ... 107

(6)

6

3.DÜNYA BANKASI - TÜRKĠYE ĠLĠġKĠLERĠNDE KREDĠ KULLANIMININ GENEL

DEĞERLENDĠRMESĠ ... 110

3.1.Kredilerin Sektörel Dağılımı ... 111

3.2.Dünya Bankası - Türkiye Destek Stratejileri ... 113

3.2.1.Türkiye‟de Dünya Bankası, 1993-2004 Ülke Yardım Değerlendirmesi ... 114

3.2.2.Dünya Bankası Grubu‟nun Türkiye Cumhuriyeti‟ne Yönelik Ülke Destek Stratejisi (2004-2006) ... 115

3.2.3.Dünya Bankası ve Türkiye Ülke ĠĢbirliği Stratejisi (2008-2011) ... 116

3.2.4.Türkiye Cumhuriyeti‟ne Yönelik Dünya Bankası Ülke ĠĢbirliği Stratejisi (2012-2015)………..117

4.DÜNYA BANKASI KREDĠLERĠNĠN YAPISAL DÖNÜġÜMÜ ... 122

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM DÜNYA BANKASI‟NIN DEĞĠġEN ÇEVRE POLĠTĠKALARI 1.ULUSLARARASI ZĠRVELERĠN VE BĠLDĠRGELERĠN KATKILARI ... 125

1.1.1946‟dan 1960‟lara Dünya Bankası: Büyüme Yılları - OrmansızlaĢan Doğal Çevre..126

1.2.1960‟dan 1980‟lere Dünya Bankası: Büyümeyle Birlikte Yeniden BölüĢüm - Yoksulluğun Azaltılamadığı Dünya... 132

1.3.1980‟den 1992‟lere Dünya Bankası: Neoliberal (Yapısal Uyum) Dönemi -Sürdürülemeyen Çevre ... 138

1.4.1992‟den 2012‟ye Dünya Bankası: Ġyi YönetiĢim Dönemi – Çevresel YönetiĢim ... 146

1.5.2012‟den Günümüze Dünya Bankası: YeĢil Büyüme - Göz Ardı Edilen YeĢil ve Karbonsuz Büyüme ... 152

2.KALKINMA ANLAYIġINDAKĠ DÖNÜġÜM ... 160

3.DÜNYA BANKASI‟NIN ÇEVRE POLĠTĠKALARINDAKĠ DÖNÜġÜMÜN DESTEKLEDĠĞĠ ÇEVRE PROJELERĠ ÜZERĠNDEN YENĠDEN OKUNMASI ... 175

(7)

7

4.1.Hindistan‟da Dünya Bankası ... 191

4.2.Mısır‟da Dünya Bankası ... 196

4.3.Endonezya‟da Dünya Bankası ... 200

4.4.Güney Afrika‟da Dünya Bankası ... 205

4.5.Brezilya‟da Dünya Bankası ... 210

4.6.Türkiye‟de Dünya Bankası ... 216

SONUÇ ... 226

KAYNAKÇA... 240

EKLER... 255

(8)

8 ÖZET

Kurumsal değiĢim ile çevre konusunda önemli bir aktör haline gelen Dünya Bankası, özellikle az geliĢmiĢ ülkelerin çevre koruma ve kalkınma politikalarını finanse etmek için ulusal düzeyde kamu yönetimini esas alan reformları desteklemektedir. Bu doğrultuda Banka, politika oluĢturma sürecinde çevresel kaygıları göz önünde bulundurmaya baĢlamıĢtır. Fakat Dünya Bankası, çevre politikalarını güncellerken temel kuruluĢ felsefesinden esas itibariyle uzaklaĢmamaktadır. Bu durum Dünya Bankası‟nın çevre politikalarını araçsal ve piyasa yönelimli hale getirmektedir.

Bu araĢtırmada küresel ölçekli mali bir kuruluĢ olan Dünya Bankası‟nın çevre politikalarının analizi yapılmaktadır. Bu bağlamda tezin amacı Dünya Bankası‟nın çevre sorunlarına çözüm mü ürettiği, yoksa çevre sorunlarının çözümünü de piyasalaĢtırarak kendisini ortaya çıkartan Bretton Woods‟a uygun olarak ülkeleri bir dünya pazarıyla bütünleĢtirip küresel iktisadi büyümeyi mümkün kılacak Ģekilde pazar mı yarattığı sorunsalının tespit edilmesidir.

Tezin temel problemi, Dünya Bankası‟nın çevre sorunlarına çözüm bulma yönündeki çabalarının analizinin yapılmasıdır. Dünya Bankası‟nın kuruluĢ amacından uzaklaĢmadan kendisini çevre üzerinden Ģekillendirirken esasında neyi amaçladığı tezin birincil sorusunu oluĢturmaktadır. Çevre sorunlarının uluslararasılaĢması bağlamında Dünya Bankası‟nın değiĢen çevre politikalarının amacı, çevreyi korumak mı, yoksa kalkınma politikalarını gerçekleĢtirmek için çevreyi araçsallaĢtırıp araçsallaĢtırmamak mı sorununun tespiti bu tezin ikincil sorusunu oluĢturmaktadır.

Tez bulgularına göre Dünya Bankası‟nı çevre sorunları ile ilgilenmeye iten baĢlıca iki neden bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, Banka‟nın çevresel bozulma ile yoksulluk arasında güçlü bir iliĢki bulunduğunun farkına varmasıdır. Diğer neden ise Banka‟nın bugüne değin yürüttüğü, enerji, sanayi, altyapı, tarım projelerinin çevreye verdiği zararların giderek onarımı zor hale gelmesi ve bu duruma karĢı geliĢen güçlü muhalefettir.

(9)

9

Anahtar kelimeler: Dünya Bankası,çevrenin uluslararasılaĢması, sürdürülebilir kalkınma, uluslararası örgütler, neoliberalizm.

ABSTRACT

World Bank which has become an important actor on the subject of environment with the global change supports the reforms which take as basis the public management on the national scale in order to finance the environmental protection and development policies of the developing countries in particular. But, World Bank does not become distant away the fundamental foundation philosophy while updating its environmental policies.This situation makes the environmental policies of the World Bank instrumental and market-oriented.

In this research, the analysis of the environmental policies of the World Bank which is a global-scaled financial corporation shall be performed. So the purpose of thesis is to determine the problematic whether the World Bank produced and brought some solutions for the mentioned environmental problems in question or whether it has created a market in the manner to make the global economical growth possible by means of integrating the countries with a world market in compliance with Bretton Woods which created itself or not.

The basic problem of the thesis is that the analysis of the efforts of the World Bank for the purpose of finding a solution for the environmental problems. What is exactly purposed while forming itself on the environment without getting distant from the purpose of foundation by the World Bank constitutes the primary question of this thesis. The determination of the problem that if the purpose of the changing environmental policies of the World Bank with regard to getting international of the environmental problems is whether to protect the environment or to instrumentalize or not the environment in order to realize its development policies constitutes the secondary question of this thesis.

According to thesis findings there are two principal reasons of pushing the World Bank to be concerned about the environmental problems. First of all is that the Bank is aware of the fact that there is a powerful correlation between the environmental deformation and poverty. Another reason is that the damages which

(10)

10

are caused by the energy, industry, substructure and agricultural projects which are carried out by the Bank so far became quite difficult to be repaired and the strong opposition which has been developed against this situation as well.

Keywords: World Bank,internationalization of the environment, sustainable development, international organizations, neoliberalism.

(11)

11

SĠMGELER VE KISALTMALAR LĠSTESĠ AB - Avrupa Birliği

ABD - Amerika BirleĢik Devletleri

AÇA - Avrupa Çevre Ajansı

ADYK - Acil Durum Yönetim Kurumunun

AEK - Avrupa Ekonomik Komisyonu

AET - Avrupa Ekonomik Topluluğu

AFAD - Afet ve Acil Durum Yönetimi BaĢkanlığı

AGĠT- Avrupa Güvenlik ve ĠĢbirliği TeĢkilatı

APL - Uyarlanabilir Program Kredisi (Adaptable Program Loan)

BM - BirleĢmiĢ Milletler

BMĠDÇS - BM Ġklim DeğiĢikliği Çerçeve SözleĢmesi BP - British Petrol

CAS - Ülke Destek Stratejisi (Country Assistance Strategy)

CCOL - Ozon Tabakası Koordinasyon Komitesi (Coordinating Committee of the Ozone Layer)

CEC - Eğitim ve ĠletiĢim Komisyonu (Commission on Education and Communication)

CEESP - Çevre Politikası, Ekonomi Politikası ve Sosyal Politika Komisyonu (Commission on Environmental, Economic and Social Policy)

CEL - Çevresel Kanun Komisyonu (Commission on Environmental Law)

CEM - Ekosistem Yönetimi Komisyonu (Commission on Ecosystem Management )

CFC - Kloroflorokarbon

CH4 - Metan

CO2 - Karbondioksit

COD - Ülke çalıĢma bölümü (Country Operation Division)

(12)

12 COP 17 - 17. Taraflar Konferansı

COP 18 - 18. Taraflar Konferansı

COP 19 - 19. Taraflar Konferansı

COP 20 - 20. Taraflar Konferansı

CPS - Ülke ĠĢbirliği Stratejileri (Country Partnership Strategy)

ÇED - Çevresel Etki Değerlendirmesi ÇUġ - Çok Uluslu ġirketler

DB - Dünya Bankası

DPL - Kalkınma Politikası Kredileri (Development Policy Loan)

DRL - Borç Azaltma Kredileri (Debt Reduction Loan)

DSB - AnlaĢmazlıkların Halli Organı (Dispute Settlement Body)

DTÖ - Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization)

EAP - Çevresel Eylem Programı (Environmental Action Programme)

ECNC - Avrupa Doğa Koruma Merkezi (European Centre for Nature Conservation)

ECOSOC - Ekonomik ve Sosyal Konsey‟in (Economic and Social Council)

EEB - Avrupa Çevre Bürosu (European Environmental Bureau)

EfE - Avrupa için Çevre (Environment for Europe)

EUROPARC - Avrupa Milli Parklar ve Doğa Parkları Federasyonu (Federation of Nature and National Parks of Europe)

EUROSITE- Avrupa Okyanus Gözlem Ağı (European Ocean Observatory Network)

EPI - Environmental Performance Index

ERA- Çevresel Derecelendirme Ajansı (Environmental Rating Agency)

FAO - Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organization of the United Nations)

FOEI - Yeryüzü Dostları (Friends of the Earth International)

G 7 - The Group of seven – geliĢmiĢ 7 ülke

GATT - Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel AnlaĢması (General Agreement on Tariffs and Trade)

(13)

13

GEF - Küresel Çevre Fonu (Global Environmental Facility)

GFENV - Küresel Çevre Forumu (Global Forum on Environment)

GYÜ - GeliĢme Yolundaki Ülkeler H2O - Su

IBRD - Uluslararası Ġmar ve Kalkınma Bankası (The International Bank for Reconstruction and Development)

ICSID - Uluslararası Yatırım AnlaĢmazlıkları Çözüm Merkezi (The International Centre for Settlement of Investment Disputes)

IDA - Uluslararası Kalkınma Birliği (The International Development Association)

IEA - Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency)

IFC - Uluslararası Finans Kurumu (The International Finance Corporation)

ILO - Uluslararası ÇalıĢma Örgütü (International Labour Organization)

IMF - Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund)

IMO - Uluslararası Denizcilik Örgütü (International Maritime Organization)

ISMEP - Ġstanbul Sismik Riski Azaltma ve Acil Durum Hazırlık Projesi

IUCN - Doğayı Korumak Ġçin Uluslararası Birlik (International Union for Conservation of Nature)

KKÇ - Kapsayıcı Kalkınma Çerçevesi

MEER - Marmara Depremi Acil Yeniden Yapılanma Projesi

MIC - Metil Ġzosiyanat

MIGA- Çok Taraflı Yatırım Garanti AnlaĢması (The Multilateral Investment Guarantee Agency)

MIT - Massachussets Teknoloji Enstitüsü (Massachussets Institute of Technology)

NGO - Hükümet-dıĢı Örgütler (Non-Governmental Organization)

NOx - Nitrojen oksid

OEA - Çevre ĠĢleri Ofisi(Office for Environmental Affairs)

OECD - Ekonomik ĠĢbirliği ve Kalkınma Örgütü (Organisation for Economic Co-operation and Development)

(14)

14

OEHA - Çevre ve Sağlık ĠĢleri Ofisi‟nin (Office of Environmental and Health Affairs)

OHCHR - Ġnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi (Office of the United Nations High Commissioner for Human Rights)

OPEC - Petrol Ġhraç Eden Ülkeler Örgütü (Organization of the Petroleum Exporting Countries)

PKB - Proje Koordinasyon Birimi

PRTR - Kirletici Salım ve TaĢınım Kayıt Sistemi Protokolü (Kiev Protocol on Pollutant Release and Transfer Register)

PSAL - Programlı Yapısal Uyum Kredileri (Programmatic Structural Adjustment Loan)

RED - Bölgesel Çevre Bölümü (Regional Environment Division)

REDD+ - OrmansızlaĢma ve Ormanların Bozulmasından Kaynaklanan Salımların Azaltılması (Reduced Emissions from Deforestation and Degradation)

RIL - Rehabilitasyon Kredileri (Rehabilitation Loan)

SAL - Yapısal Uyum Kredileri (Structural Adjustment Loan)

SECAL - Sektör Uyum Kredileri (Sector Adjustment Loan)

SODs - Sektör Birimi (Sector Operations Divisions)

SSAL - Özel Yapısal Uyum Kredileri (Special Structural Adjustment Loan)

SSC - Türlerin Hayatta Kalma Komisyonu (Species Survival Commission)

t.y.- tarih yok

TFSF - Türk Felaket Sigortası Fonunun

TPRB - Ticaret Politikalarını Gözden Geçirme Organı (Trade Policy Review Body)

TÜĠK - Türkiye Ġstatistik Kurumu

UNCED - BirleĢmiĢ Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı (United Nations Conference on Environment and Development)

UNCSD - BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı (United Nations Conference on Sustainable Development)

UNCTAD - BirleĢmiĢ Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (United Nations Conference on Trade and Development)

(15)

15

UNDP - BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Programı (United Nations Development Programme)

UNECE - BirleĢmiĢ Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (The United Nations Economic Commission for Europe)

UNEP - BirleĢmiĢ Milletler Çevre Programı (United Nations Environmental Programme)

UNESCO - BirleĢmiĢ Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization )

UNFCCC - BirleĢmiĢ Milletler Ġklim DeğiĢikliği Çerçeve SözleĢmesi (UN Framework Convention on Climate Change)

WBG - Dünya Bankası Grubu (World Bank Group)

WCED - Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (World Commission on Environment and Development)

WCPA - Koruma Altındaki Alanlar Ġçin Dünya Komisyonu (World Commission on Protected Areas)

WHO - Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization)

WMO - Dünya Meteoroloji Örgütü (World Meteorological Organization)

WSSD - Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi (World Summit on Sustainable Development)

WWF - Doğal Hayatı Koruma Derneği (World Wildlife Fund)

(16)

16 TABLO, GRAFĠK ve RESĠM LĠSTESĠ Tablolar Listesi

Tablo 1: Dünya Ticaret Örgütü‟nün Yapısı ... 91

Tablo 2: Dünya Bankası Grubu ... 101

Tablo 3: Yapısal Uyum Kredileri: 1950-2015 ... 109

Tablo 4: 2014 Çevresel Performans Endeksi (EPI) Göstergelerine Göre Ülkelerin BaĢarı Durumları ... 186

Tablo 5: G20 Ülkelerinin Çevresel Performans (GeliĢmiĢlik) Oranları ... 187

Tablo 6: Ülkelerin Çevresel Değerlendirme Göstergeleri ... 189

Tablo 7: Hindistan‟ın Çevresel Değerlendirme Göstergeleri... 194

Tablo 8: 2014 Çevresel Performans Endeksi (EPI) Göstergelerine Göre Hindistan‟ın BaĢarı Durumu ... 195

Tablo 9: 2014 Çevresel Performans Endeksi (EPI) Göstergelerine Göre Mısır‟ın BaĢarı Durumu ... 199

Tablo 10: Endonezya‟nın Çevresel Değerlendirme Göstergeleri ... 203

Tablo 11: 2014 Çevresel Performans Endeksi (EPI) Göstergelerine Göre Endonezya‟nın BaĢarı Durumu ... 204

Tablo 12: Güney Afrika‟nın Çevresel Değerlendirme Göstergeleri ... 209

Tablo 13: 2014 Çevresel Performans Endeksi (EPI) Göstergelerine Göre Güney Afrika‟nın BaĢarı Durumu ... 209

Tablo 14: Brezilya‟nın Çevresel Değerlendirme Göstergeleri... 213

Tablo 15: 2014 Çevresel Performans Endeksi (EPI) Göstergelerine Göre Brezilya‟nın BaĢarı Durumu ... 215

Tablo 16: Türkiye‟nin Çevresel Değerlendirme Göstergeleri ... 218

Tablo 17: 2014 Çevresel Performans Endeksi (EPI) Göstergelerine Göre Türkiye‟nin BaĢarı Durumu ... 219

(17)

17 Grafikler Listesi

Grafik 1: Dünya Bankası‟ndan Kullanılan Kredilerin Genel Durumu (1950-2015) 110

Grafik 2: Dünya Bankası‟ndan Kullanılan Kredilerin Yıllara Göre Dağılımı

(1950-2015) ... 111

Grafik 3:Dünya Bankası‟ndan Kullanılan Kredilerin Sektörel Dağılımı (1950-2015) ... 112

Grafik 4: Dünya Bankası‟ndan Kullanılan Kredilerin Çevre Temasına Göre Dağılımı ... 113

Grafik 5: Bölgelerin Yıllara Göre Kalkınma Düzeyleri ... 163

Grafik 6: Doğu Asya Pasifik Bölgesi Kalkınma Düzeyleri ... 164

Grafik 7: Avrupa - Merkez Asya Bölgesi Kalkınma Düzeyleri ... 165

Grafik 8: Latin Amerika - Karayipler Bölgesi Kalkınma Düzeyleri... 167

Grafik 9: Orta Doğu - Kuzey Afrika Bölgesi Kalkınma Düzeyleri ... 168

Grafik 10: Alt Sahra Afrika Bölgesi Kalkınma Düzeyleri ... 168

Grafik 11: Güney Asya Bölgesi Kalkınma Düzeyleri... 169

Grafik 12: Hindistan‟ın Dünya Bankası‟ndan Kullandığı Kredilerin Sektörel Dağılımı (1980-2015)... 191

Grafik 13: Hindistan‟ın Kalkınma Düzeyi ... 192

Grafik 14: Hindistan‟ın Dünya Bankası‟ndan Kullandığı Kredilerin Temalara Göre Dağılımı (1980-2015)... 193

Grafik 15: 2014 Çevresel Performans Endeksi Kategorilerine göre Hindistan‟ın BaĢarı Durumu ... 196

Grafik 16: Mısır‟ın Dünya Bankası‟ndan Kullandığı Kredilerin Sektörel Dağılımı (1980-2015) ... 197

Grafik 17: Mısır‟ın Kalkınma Düzeyi ... 197

Grafik 18: Mısır‟ın Dünya Bankası‟ndan Kullandığı Kredilerin Temalara Göre Dağılımı (1980-2015)... 198

(18)

18

Grafik 19: 2014 Çevresel Performans Endeksi Kategorilerine göre Mısır‟ın BaĢarı Durumu ... 200

Grafik 20: Endonezya‟nın Dünya Bankası‟ndan Kullandığı Kredilerin Sektörel Dağılımı (1980-2015)... 201 Grafik 21: Endonezya‟nın Kalkınma Düzeyi ... 202 Grafik 22: Endonezya‟nın Dünya Bankası‟ndan Kullandığı Kredilerin Temalara Göre Dağılımı (1980-2015)... 202 Grafik 23: 2014 Çevresel Performans Endeksi Kategorilerine göre Endonezya‟nın BaĢarı Durumu ... 205 Grafik 24: Güney Afrika‟nın Dünya Bankası‟ndan Kullandığı Kredilerin Sektörel Dağılımı (1980-2015)... 206 Grafik 25: Güney Afrika‟nın Kalkınma Düzeyi ... 207 Grafik 26: Güney Afrika‟nın Dünya Bankası‟ndan Kullandığı Kredilerin Temalara Göre Dağılımı (1980-2015)... 207 Grafik 27: 2014 Çevresel Performans Endeksi Kategorilerine göre Güney Afrika‟nın BaĢarı Durumu ... 210 Grafik 28: Brezilya‟nın Dünya Bankası‟ndan Kullandığı Kredilerin Sektörel Dağılımı (1980-2015)... 211 Grafik 29: Brezilya‟nın Kalkınma Düzeyi ... 211 Grafik 30: Brezilya‟nın Dünya Bankası‟ndan Kullandığı Kredilerin Temalara Göre Dağılımı (1980-2015)... 212 Grafik 31: 2014 Çevresel Performans Endeksi Kategorilerine göre Brezilya‟nın BaĢarı Durumu ... 215 Grafik 32: Türkiye‟nin Dünya Bankası‟ndan Kullandığı Kredilerin Sektörel Dağılımı (1980-2015) ... 216 Grafik 33: Türkiye‟nin Kalkınma Düzeyi ... 217 Grafik 34: Türkiye‟nin Dünya Bankası‟ndan Kullandığı Kredilerin Temalara Göre Dağılımı (1980-2015)... 217

(19)

19

Grafik 35: 2014 Çevresel Performans Endeksi Kategorilerine göre Türkiye‟nin

BaĢarı Durumu ... 220

Grafik 36: Ülkelerin Yıllara Göre Kalkınma Düzeyleri ... 221

Resimler Listesi Resim 1: OrmansızlaĢan Çevre ... 131

Resim 2: Yoksulluğun Azaltılamadığı Dünya ... 137

Resim 3: Sürdürelemeyen Çevre ... 144

Resim 4: Çevresel YönetiĢim ... 152

(20)

20 GĠRĠġ

Ġnsanların yaĢadığı veya karĢı karĢıya kaldığı sorunların, genel olarak kapsadığı alan ya da etkilenen bölüm itibari ile sınıflandırmaya tabi tutulması, sorunun analiz edilmesi ve çözümüne yönelik çaba gösterilebilmektedir. Ancak çevre sorunlarını ekonomi, sosyal, siyasal alanlarda olduğu gibi (her ne kadar bu alanlar iç içe geçmiĢ olsa da) özellikle yerel/küresel veya ulusal/uluslararası olarak ayrıĢtırmak günümüzde çözüm geliĢtirme açısından çok da pratik olarak görülmemektedir. Bu nedenleçevre sorunlarının ilk ortaya çıktığı zamanlardaki algı, özellikle endüstrileĢme ve beraberinde gelen hızlı kentleĢmenin yaĢanan çevre sorunlarının boyutlarını ve etkilenme düzeyini derinleĢtirmesiyle farklılaĢmıĢtır. Bu algısal farklılık çevre sorunlarının etkili olduğu alanın boyutu, kapsam ve birbirini etkilemesinin farkına varılması ile açıklanabilir. Çevre sorunları önceleri toplum sağlığının korunması amacı çerçevesinde ele alınmıĢtır. Ancak sanayileĢme ve kentleĢme boyutu ile sadece toplum sağlığının korunması değil, çevrenin de koruması gerekliliği ortaya çıkmıĢtır. 1950‟ler ve 1960‟larda yaĢanan endüstriyel kazalar, bunların hava, su ve toprak üzerindeki sınır tanımaz etkileri, sızıntılar çevrenin ulusal boyutu ile uluslararası boyutunun da önemini ortaya çıkarmıĢtır.

1950 ve 1960‟lardaki çevrenin korunmasının doğanın korunması ile olan anlamdaĢlığı, 1970‟li yıllara gelindiğinde özellikle büyümenin sınırlandırılması konusundaki tartıĢmalarla birlikte içerik değiĢtirmiĢtir.

1972 yılında Stockholm‟de düzenlenen BirleĢmiĢ Milletler (BM) Ġnsan Çevresi Konferansı çevrenin uluslararası boyutta ele alındığı ilk toplantıdır. Stockholm Konferansı “Bir Tek Dünyamız Var” gerçeğinden yola çıkmıĢtır. Bu gerçeğin benimsenmesi ile uluslararası toplumun tüm üyeleri, aralarındaki tüm çatıĢmalara rağmen çevre söz konusu olduğunda dayanıĢma ve iĢbirliği çerçevesinde ortak davranmayı kabul etmiĢtir. 1987 yılındaki Ortak Geleceğimiz Raporu ile sürdürülebilir kalkınma kavramı ilk defa geniĢ bir Ģekilde tanımlanmıĢtır. Bu raporda çevre ile kalkınma arasında var olduğu ileri sürülen ikilemin çözülmesi amaçlanmıĢ ve çevrenin, gelecek kuĢakların da hakları düĢünülerek sürdürülebilir bir Ģekilde kullanılması anlayıĢı benimsenmiĢtir. Diğer taraftan neoliberal ekonomi politikalarının yükseliĢi de yine bu dönemde olmuĢtur. Bu durumda ileri sürülen

(21)

21

sürdürülebilir kalkınma, dönemin neoliberal ekonomi politikalarını kabul etme ve dünya pazarı ile bütünleĢmek anlamınagelmiĢtir.

Sürdürülebilirlik ile çevreci eleĢtiriler dikkate alınmıĢ görünmektedir. Böylece geçmiĢ dönemdeçevre sorunlarına yol açtığından dolayı sınırlandırılması istenen kalkınma anlayıĢı yerini, yeni dönemin neoliberal politikaları ile uyumlu sürdürülebilir kalkınmayabırakmıĢtır.

1980‟ler ve 1990‟larda, neoliberalizmin bu Ģekilde uluslararası yayılmacılığı çevresel koruma politikalarını derinden etkilemiĢ ve ĢekillendirmiĢtir. Çevre sorunlarının öneminin bu dönem artması ile birlikte devletlerarası iliĢkilerin gündeminde çevre konusunun yer alması, bir taraftan ekonominin bahsedilen Ģekilde küreselleĢmesi diğer taraftan da çevrenin küreselleĢmesi arasındaki bağımlılık bir arada gerçekleĢmiĢtir. YaĢanan bu süreçte uluslararası yapıdaki çevre-kalkınma söyleminin değiĢmesi önemli bir faktördür. 1992 Rio Konferansı da çevre, kalkınma ve çevrenin küreselleĢmesi konularını ele almıĢtır. 2002 yılındaki Johannesburg Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi ile bu süreç devam etmiĢtir. Bu zirvenin önemli noktasından biri iĢ dünyasının ön planda yer almasıdır. ĠĢ dünyası bu zirvede, kirleten taraf olmaktan ziyade, çevrenin sürdürülebilirliği için uğraĢan tarafta yer alma çabasında olmuĢtur.

Alınan kararlar açısından önemli bir zirve olan 2012 Rio+20 Zirvesi ile sürdürülebilir kalkınma konusundaki politik kararlılık ortaya konulmuĢtur. Aynı zamanda yeĢil büyüme gibi sürdürülebilir kalkınmaya hizmet edecek araçların devreye sokulması, uluslararası düzeyde sürdürülebilir kalkınmanın kurumsal yapısını güçlendirmesinin yanı sıra istihdam, enerji, kentler, gıda, su, denizler ve afetler konularında yol gösterici ilkeler ve uygulama çerçevesinide belirlemiĢtir.

Çevre sorunlarına yönelik ilginin artması özellikle uluslararası çabalar ile kurumsal alanda da çevrenin önemli bir rol kazanmasını sağlamıĢtır. Rio Konferansı ile baĢlayan kurumsal dönüĢüm çevre ve sürdürülebilir kalkınma konuları artık devletlerin tek baĢına ya da hükümetlerarası örgütler aracılığıyla çözebileceği konular olmaktan çıktığının anlaĢılmıĢ olduğunu göstermektedir. Küresel ve yerel düzeyde tüm aktörlerin karĢılıklı olarak artan bağımlılıkları ile birlikte Ģirketler, bireyler, hükümet dıĢı örgütler ve diğer yeni aktörlerin de olduğu çok aktörlü bir

(22)

22

yönetiĢim ile ulusal, yerel ve küresel boyutlu çok düzlemli yönetiĢim modeli bu kurumsal değiĢimin göstergeleri olarak sunulmaktadır.

Kurumsal değiĢimler ile çevre sorunlarının uluslararasılaĢması bir taraftan önemli çevre zirveleri, raporları ve sonuç belgeleri olan Stockholm Zirvesi, Brundtland Raporu, Rio Konferansı, Johannesburg Zirvesi ve Rio+20 Zirvesi‟nin katkıları, diğer taraftan küresel ekonomik olaylardaki neoliberal değiĢimler/geliĢmeler ile mümkün olmuĢtur. KüreselleĢen neoliberal politikalarla birlikte çevre sorunlarının uluslararasılaĢmasına katkı sağlayan Avrupa Birliği (AB), Ekonomik ĠĢbirliği ve Kalkınma Örgütü (Organisation for Economic Co-operation and Development - OECD) gibi bölgesel ve BM, IMF ve DB gibi küresel düzeydeki örgütlenmelerdir. Çevre sorunlarının ortaya çıktığı zamanlardan bugüne kadar giderek daha önemli hale gelmesinde bölgesel örgütlenmeler ile küresel düzeydeki örgütlenmelerin rolü dikkate değer düzeyde olmuĢtur.

Bu çalıĢmada özellikle küresel ölçekli mali bir kuruluĢ olan DB‟nın çevre politikaları üzerinde durulmaktadır. Elindeki mali ve siyasal güçle uluslararası çevre politikasının önemli bir aktörü olan bu dev kurumun serbest piyasa ilkelerinin yeryüzünde yaygınlaĢmasında, bir baĢka deyiĢle doğal değerlerin pazar malı niteliğine dönüĢtürülmesinde de önemli payı vardır (Duru, 2008: 207). Kurumsal değiĢim ile çevre konusunda önemli bir aktör haline gelen DB gibi dıĢ finansman kaynakları, özellikle az geliĢmiĢ ülkelerin çevre koruma ve kalkınma politikalarını finanse etmek için ulusal düzeyde kamu yönetimini esas alan reformları desteklemektedir. Bu destekler ile ulusal düzeydeki yönlendirmelerde baĢ aktör konumuna gelmektedir.

Çevre konusunda önemli bir aktörolması DB‟nın çevre politikalarını araçsal ve piyasa yönelimli hale getirmektedir. Bu varsayımın daha iyi anlaĢılması için ilk olarak DB‟nın kuruluĢ amacı üzerinde durulmaktadır. DB, mali amaçlarla kurulmuĢtur ve asıl iĢlevi “geliĢmekte olan ülkelerdeki kalkınma yatırımlarını desteklemek ve uygun projelere kredi sağlamak”tır. Bu kuruluĢun çevre politikalarının incelenme sebebi ise Banka‟nın küresel bir mali kuruluĢ olarak finanse ettiği büyük ölçekli yatırım projelerininçevresel bozulmalara yol açmasıdır.

(23)

23

Banka, politika oluĢturma sürecinde çevresel kaygıları göz önünde bulundurmaya yeni yeni baĢlamıĢtır. DB‟nı çevre sorunları ile ilgilenmeye iten baĢlıca iki neden bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, Banka‟nın çevresel bozulma ile yoksulluk arasında güçlü bir iliĢki bulunduğunun farkına varmasıdır. Diğer neden ise Banka‟nın bugüne değin yürüttüğü, enerji, sanayi, altyapı, tarım projelerinin çevreye verdiği zararların giderek telafisinin zor hale gelmesi ve bu duruma karĢı geliĢen güçlü muhalefettir.

1980‟lerden önce, uygulamaya konan kalkınma programlarında ve verilen kredilerde çevresel değerlerin korunması için özel bir önlem söz konusu değildir. Doğal çevre, yalnızca kredi verilen yatırımlara herhangi bir sınırlama getirdiğinde dikkate alınmakta; çevresel varlıklar maliyetsiz, tükenmeyecek nitelikte ve ekonomik değerlendirmelerde hesaba katılmayacak biçimde düĢünülmekte ve doğal kaynaklara pazar malına dönüĢebildiği, sermaye birikimine katkıda bulunduğu ölçüde özen gösterilmektedir. Hava, su, toprak gibi doğal değerler daha çok, ulusal geliri sınırlandıran etmenler olarak görülmektedir. Örneğin bir ülkenin kuraklıktan ötürü tarım alanlarını sulayamaması, ekolojik kaygılardan yoksun biçimde, yalnızca ulusal gelirin azalmasına yol açabileceği için dikkate alınmaktadır. Çevre ancak, var olan doğal kaynaklar, yatırım projeleri için bir sorun oluĢturmaya baĢladığında önemli hale gelmektedir. Bir anlamda Banka, kuruluĢ amacına uygun olarak, önceliği kalkınma yatırımlarına vermiĢ, çevre değerlerini koruyucu nitelikteki projeleri ise yalnızca bunları destekleyici biçimde tasarlandığı ölçüde desteklemeyi yeğlemiĢtir (Duru, 2008: 208).

1980‟li yıllar ile DB‟nda yapısal değiĢikliğe gidilmiĢ, kredilerin niteliği ve niceliği değiĢtirilerek, üye ülkelere kredi açma, borç verme ya da borç erteleme koĢullarını belirleyen politikalar yeniden düzenlenmiĢtir. Bu politikalar sonucunda DB, geliĢmekte olan ülkelere kalkınmaları ve geliĢmeleri amacıyla kredi vererek, bu ülkelerin ekonomilerinde, kalkınma politikalarında ve çevresel kaynaklarının yönetiminde temel belirleyici olmuĢtur.

Borçlanan ülkeler ise borçlarını ödeme çabasıyla dıĢsatımlarını artırmıĢlardır. Fakat bir taraftan geliĢmemiĢ ya da geliĢmekte olan ülkelerin dıĢsatımı, doğal kaynakların dövize çevrilmesi olduğundan bu çaba, doğal kaynakların yok olmasını

(24)

24

ve çevrenin bozulmasını da beraberinde getirmiĢtir.Diğer taraftan özellikle 1980‟lerden sonra çevre konusunda yükselen toplumsal muhalefet nedeniyle, geliĢmiĢ ülkeler kendi ülkelerinde çevresel mevzuatı daha korumacı hale getirip yaptırımları ağırlaĢtırmıĢlardır. Bu Ģekilde kendi ülkelerinde çevrenin korunmasına yönelik politikalar uygularken, üretim-tüketim faaliyetleri sonucu ortaya çıkan atıkları geliĢmekte olan ülkelere ihraç ederek çevre sorunlarını çözme yoluna gitmiĢlerdir. GeliĢmekte olan ülkeler ise uygulanan bu kirlilik dıĢ satımı nedeniyle yeniden çevrenin bozulması sorunu ile karĢı karĢıya kalmıĢtır.

1992 Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı‟nın dünya gündemine çevreyi güçlü bir biçimde getirmesinin ve örgütün kendi içinde hazırlattığı raporların, desteklenen projelerde çevresel etkilerin dikkate alınması gerektiğini vurgulamasının ardından Banka da etkinliklerinde çevresel etmenleri değerlendirmeye baĢlamıĢtır. Örgüt içindeki çevre biriminin (Environment Department) güçlendirilmesi ve çevre ile ilgili konularda uzman çalıĢtırmaya baĢlanması da bununla iliĢkilendirilebilir (Werksman, 1993: 71). Ayrıca finanse edilen kalkınma projelerinin baĢarısızlıkları ve olumsuz çevresel etkileri ile ilgili artan baskılara yanıt olarak bazı kurumsal değiĢiklikler de yapılmıĢtır. Bu değiĢiklikler Merkez Çevre Bölümü‟nün1kurulması; Afrika, Güney

Asya, Latin Amerika-Karayipler, Orta Doğu-Kuzey Afrika, Avrupa-Merkez Asya ve Doğu Asya-Pasifik‟te bölgesel çevre birimlerinin kurulması ve Hükümet-dıĢı Örgütler (Non-Governmental Organization-NGO) ile daha fazla iĢbirliği yapılmasıdır (Conable, 1990: 71-85).

Uluslararası çevre politikasının güçlü aktörlerinden biri olan Banka‟nın çevre konusundaaldığı kararların uluslararası çevre politikası üzerinde de önemli etkileri olmaktadır. Bu etki, üç önemli araç kullanılarak yerine getirilmektedir:Öncelikle Banka‟nın, küresel çevre sorunlarına çözüm bulma yönündeki çabalara destekolmak üzere kurulmuĢ olan Küresel Çevre Fonu (Global Environmental Facility-GEF) yönetiminde ağırlıklı bir yere sahipolduğunu belirtmek gerekir. DB ayrıca Montreal Protokolü Çok Taraflı Fonu‟nun ve ÇölleĢmeyleMücadele SözleĢmesi‟nin mali uygulayıcı kurumlarından birisidir. Bunların dıĢında örgüt, BiyolojikÇeĢitlilik SözleĢmesi ve Kalıcı Organik Kirleticiler Hakkındaki Stockholm SözleĢmesi ileilgili

1Bu bölümün, çevresel düĢünceleri, Banka‟nın genel kredi verme ve politika faaliyetleriyle entegre

(25)

25

projelerin ana finansörüdür. AnlaĢılacağı gibi Banka, üye ülkelerin uluslararasısözleĢmeler ve ilgili protokoller uyarınca yerine getirmek zorunda olduğu hedeflere ulaĢmasında önemli bir iĢleve sahiptir. Bunu yaparken, teknik destek sağlanmasını, mali kaynak aktarımınıve çevresel mal ve hizmetler için pazarların geliĢtirilmesinde kamu/özel sektör ortaklığınıtemel almaktadır (Johnson, 2001: 201-207).

DB‟nın kalkınma söylemi de bu bağlamda dönemin Ģartlarını göre değiĢiklik göstermiĢtir. Bu değiĢiklik yeniden yapılanma hedefinden uzun dönemli proje kredileri sağlayan kalkınma örgütüne dönüĢme Ģeklinde olmuĢtur. Neoliberal politikalar da, Banka‟nın bu söylem değiĢimi içinde alternatifi olmayan politikalar olarak öne sürülmüĢtür.

Tarihsel süreci içinde Banka‟nın birbirinden ayrıĢtırabilecek söylemlerini sırasıyla “büyüme”, “büyümeyle birlikte yeniden bölüĢüm”, “yapısal uyumla birlikte büyüme”, “iyi yönetiĢim” ve “yeĢil büyüme” olarak belirtmek mümkündür. DB‟nın yaĢadığı her dönüĢümde çevreyle ilgili uluslararası düzeyde gerçekleĢen zirvelerin, sözleĢmelerin ya da raporların etkisi olmuĢtur.

DB çevre politikalarını güncellerken söylem değiĢimlerinde de görüldüğü gibi temel kuruluĢ felsefesinden esas itibariyle uzaklaĢmamaktadır. Bu doğrultuda çalıĢmanın temel amacı, DB‟nın çevre sorunlarına çözüm bulma yönündeki çabalarının analizinin yapılarak Banka‟nın çevre ve kalkınmayı nasıl ele aldığının anlaĢılmasıdır. Böylece çevre sorunlarının uluslararasılaĢması ile DB‟nın değiĢen çevre ve kalkınma politikalarının irdelenmesi sonucunda Banka‟nın söylemi ve yaptığının ne kadar örtüĢtüğüne dikkat çekilmektedir. Bu bir anlamda çevrenin korunmasının araç/amaç konumunda nereye denk geldiğini de göstermektedir.

DB‟nın özellikle az geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkeler ile iliĢkileri çevre politikalarının araçsallığının tespiti noktasında önem arz etmektedir. Kredilerin kullanılabilmesi için yapılan düzenlemeler sonucunda ortaya çıkan durumun çevresel olarak yansıması, DB tarafından oluĢturulan altı bölge içinden, özellikle çevre konusunda önemli bir toplantıya ev sahipliği yapmıĢ olan ülkeler seçilerek yapılan karĢılaĢtırmalar ile ortaya konulmaktadır. Bu bölgeler Afrika (Güney Afrika), Doğu Asya-Pasifik (Endonezya), Avrupa ve Merkez Asya (Türkiye), Latin Amerika ve

(26)

26

Karayipler (Brezilya), Orta Doğu ve Kuzey Afrika (Mısır) ve Güney Asya (Hindistan)‟dır. DB, geliĢmiĢ ülkelerin kontrolünde olması, önerilen politikalarının tüm ülkelere, ülkelerin Ģartlarına göre değil standart bir program olarak sunulması ve kredilerin Ģartlı olarak verilmesi yönleriyle ciddi olarak eleĢtirilmektedir. ĠĢte ülke analizleri ile DB‟nın bu ülkelere önemli sorunlar yaĢadıkları çevresel alanlara yönelik kredi yardımı yapmadığı görülmektedir.

Özel olarak bakıldığında, Türkiye, Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund – IMF) ve DB‟na üye olmasının ardından bu kurumlardan kredi kullanmaya baĢlamıĢtır. 1980‟lerden sonra bu kredilerin devamlılığını sağlayabilmek için, kredilerden yararlanmanın koĢulu olan, “Ġstikrar, Yapısal ve Sektörel Uyum Programları”nı uygulamaya koymuĢtur. Çünkü Banka, üye ülkelere verdiği kredilerde artık, sektöre yönelik kurumsal düzenlemelerin de yapılması koĢulunu getirmiĢtir. Bu kapsamda DB yasal, idari ve mali değiĢikliklerin yapılmasını tavsiye ederek, bu hizmetlerin yerli ve yabancı ortaklara nasıl devredileceği konusunu açıklayan taslaklar hazırlamaktadır. Böylece devlete ait kurumların özelleĢtirilmeye baĢlandığı, idari, mali, sosyal ve tarımsal alanda yapılan düzenlemelerle birçok üründen devlet desteği kaldırıldığı görülmektedir. Bu geliĢmelerin çevrenin bozulması üzerindeki etkileri, Türkiye ile DB arasında gerçekleĢen “ülke iĢbirliği stratejileri” incelenerek ortaya konulmaktadır. Verilen krediler incelendiğinde Banka‟nın özellikle yerel altyapı alanına yöneldiği görülmektedir. Devletin baĢlıca görevleri arasında yer alan ve kamu kuruluĢlarınca kamu kaynakları kullanılarak sağlanması gereken altyapı faaliyetleri çevre ile iliĢkilendirilmiĢ, DB ile Türkiye arasında imzalanan ikili çevre anlaĢmalarıyla sağlanan kredilerle altyapı yatırımları, Çok Uluslu ġirketlere (ÇUġ) devredilerek özelleĢtirilmiĢtir. Her ne kadar DB, 1980‟ler ile esas amacını yoksullukla mücadele ve çevrenin korunması olarak yenilese de Banka‟dan çevrenin korunmasına yönelik ayrılan pay oldukça düĢük ve yetersizdir. Çünkü DB‟nın çevre sorunları ile ilgilenmesinin esas nedeni Banka‟nın asıl amacına ulaĢmasında, yani yoksullukla savaĢımda ve “sürdürülebilir kalkınma”yı sağlamada bu sorunların bir engel olarak görülmesidir.

Önceliği kalkınma yatırımlarını desteklemek olan DB‟nın çevre politikaları bu çalıĢmada eleĢtirel bir gözle incelenmektedir.DB‟nın çevre sorunları ile ilgilenmeye ne zaman ve neden baĢladığı gibi sorulara yanıt aranırken, aynı zamanda DB‟nın

(27)

27

büyüme söyleminden yeĢil büyüme söylemine geçerken ortaya çıkan söylem değiĢikliğinde çevre faktörünün konumunun ne olduğu çalıĢmanın amacının açıkça ortaya konabilmesinde önemli basamakları oluĢturmaktadır. Ayrıca DB‟nın çevre konusunda geliĢmiĢ, geliĢmekte olan ve azgeliĢmiĢ ülkeleri yönlendirmesi ile geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelere yönelik çevre söylemleri ve uygulanan yöntemler arasında farklılıklar olup olmadığı da dikkate alınmaktadır. Bu çerçevede yapılan analizler eleĢtirel bir nitelik taĢımaktadır. Bu nedenle küresel ölçekte mali bir kuruluĢ olan DB, çalıĢmada kuruluĢ amacı çerçevesinde ele alınmamaktadır. Yine de, kuruluĢ felsefesinden uzaklaĢılmadan, çok taraflı bir kuruluĢ olan DB‟nın çevre faktörüyle ilgilenmesinin temel sebepleri ve değiĢen koĢullar ile Bankanın çevre politikalarında meydana gelen değiĢimlerinin altında yatan sebepler irdelenmektedir.

ÇalıĢmanın kapsamı doğrultusunda konu dört bölümde incelenmektedir. Birinci bölümde genel bir Ģekilde çevre problemi ele alınmaktadır. Öncelikle çevre sorunlarının gündeme gelmesi ve tanımlanması ortaya konulmaktadır. Bu genel sunuĢ karĢılıklı bağımlılık, çok düzeyli yönetiĢim, küreselleĢme, sürdürülebilir kalkınma ve neoliberal politikalar ile çevre sorunları arasındaki iliĢki bağlamında kuramsal bir temellendirme ile ele alınmaktadır.

Ġkinci bölümde çevre sorunlarının uluslararasılaĢmasını sağlayan olaylar, aktörler ve bölgesel/küresel düzeydeki örgütlenmeler ele alınmaktadır. Konuyla ilgili tarihsel ve kuramsal kaynaklar; uluslararası zirvelerin metinleri ve konuyla ilgili çok taraflı çevre anlaĢmaları ile ele alınan bölgesel ve küresel düzeydeki örgütlerin raporları ve çalıĢmaları ıĢığında bölüm oluĢturulmaktadır.

Üçüncü bölümde ilk olarak DB‟nın yapısı ele alınmaktadır. Daha sonra bankanın kredi politikaları ve DB-Türkiye iliĢkilerinde kredi kullanımının genel olarak değerlendirilmesi yapılmaktadır. Arkasından DB‟nın kredilerinin yapısal dönüĢümüne dikkat çekilmekte ve uygulanan yapısal uyum programları aracılığıyla özellikle geliĢmekte olan ülkelerin çevre ve kalkınma politikaları üzerinde sahip olduğu etki ele alınmaktadır.

Dördüncü bölümde ise DB‟nın çevre politikaları uluslararası zirveler ve bildirgelerin katkıları bağlamında ele alınmaktadır. Bu doğrultuda ilk olarak Banka‟nın kuruluĢundan itibaren geçirdiği söylem değiĢimi ile değiĢimin nedenleri

(28)

28

ortaya konulmakta ve bunun sonucunda çevre politikalarına yönelik uygulamalarındaki değiĢim için dönemsellendirme yapılmaktadır. Bölümün ikinci kısmında Banka‟nın yaĢadığı bu dönüĢümün kalkınma anlayıĢına nasıl yansıdığı incelenmektedir. Bu doğrultuda kalkınma kapsamında ele alınan çevre politikalarındaki dönüĢümün desteklediği çevre projeleri üzerinden ortaya konulması amaçlanmaktadır.

Bölümün son kısmında ise DB‟nın ülkelerle çevre konusunda olan diyalog sürecinde nasıl yöntemler kullandığı, bu yöntemler ile amaçladığı asıl meselenin çevrenin korunması mı yoksa yoksul ülkelerin kalkınma yatırımları için geliĢtirdikleri projelerin desteklenmesi için çevrenin bir araçsal olarak kullanılıp kullanılmadığına ülkeler arasında karĢılaĢtırma yapılarak bakılmaktadır.

Sonuç kısmında tüm çalıĢma kısaca gözden geçirilerek DB‟nın çevre sorunun uluslararasılaĢması ile olan iliĢkisinin boyutu değerlendirilmektedir. Kalkınma ve çevre sorununun önlenmesinin nasıl bir arada olabileceği ya da olamayacağının gerekçeleri bu kısımda verilerek çalıĢma sonlandırılmaktadır.

(29)

ÇEVRE SORUNLARININ ULUSLARARASILAġMASI

Çevre sorunları insanların hem bugünkü hem de gelecekteki yaĢam koĢullarını tehdit ettiği için uluslararası boyutta önemli bir konu haline gelmiĢtir. Bu bağlamda hiçbir ülkenin çevresel sorunların ya da zararların kendi ulusal sınırları içinde kaldığını ve sınır ötesi etkiye sahip olmadığını ileri sürmesi mümkün değildir.

1. ÇEVRE SORUNU VE ÇEVRE SORUNLARININ

ULUSLARARASILAġMASI

Çevre sorunlarının tüm insanlığın yaĢamına yönelik tehdit içeren özelliğinden dolayı çevresel sorunların çözümü için uluslararası iĢbirliğine olan gereksinim artmıĢtır. KüreselleĢmenin de etkisi ile çevre sorunları uluslararası boyutta ele alınmaya baĢlanmıĢtır.

1.1. Çevre Sorunu

Ġkinci Dünya SavaĢından sonra dünyada hızlı bir endüstrileĢme süreci yaĢanmaya baĢlamıĢtır. EndüstrileĢme süreci beraberinde üretim artıĢını; üretim artıĢı da hammadde ihtiyacını getirmiĢtir. Meydana gelen tüm bu değiĢim ve dönüĢüm sürecinin çevre üzerinde olumsuz etkileri olmuĢtur. Hem çevreye bırakılan kirleticilerin artan oranı hem de kaynakların aĢırı kullanımı çevrenin bugüne kadar görülmemiĢ ölçüde kirlenmesine ve doğal kaynakların tükenmesine/azalmasına neden olmuĢtur.

YaĢam ortamını oluĢturan çevresel değerlerin gözle görülür ve tehlikeli boyutlara varacak Ģekilde kirlenmesi ve geri dönüĢsüz bir Ģekilde bozulması ile endiĢenin boyutu da artmaya baĢlamıĢtır. Bu artıĢı tetikleyen dünyanın farklı geliĢmiĢ ülkelerinde yaĢanan, yüzlerce insanın yanında sayısız canlının ölümüyle sonuçlanan çevresel yıkım olaylarıdır. Örneğin 1952 yılının Aralık ayında Londra‟da ve 1966 yılında New York‟ta yaĢanan hava kirliliği, 1953 ve 1965 yılları arasında Japonya‟da Minimata ve Niigata‟daki öldürücü civa zehirlenmeleri, Kuzey Amerika‟daki bazı göllerde yaĢayan kuĢların toplu ölümü ya da DDT ve diğer pestisitlerin neden olduğu hastalık ve ölümler bu olaylardan en dikkat çekici olanlarıdır (Kaplan, 1999: 95-96).

(30)

30

Hava ya da su kirlenmesi sonucu karĢılaĢılan kitlesel ölüm olayları toplumları çevreden kaynaklanan sorunlara karĢı çözüm aramaya ve önlem almaya yöneltmiĢtir.

Hava, su ve toprak kirlenmesiyle baĢlayıp hayvan ve bitki örtüsünün yok olmasına kadar uzanan çevre sorunları ilk olarak yaĢandığı çevrede bir gelecek kaygısı yaratmıĢtır. 1950‟lerin bazı çevresel koĢulları (kent caddelerinin daha temiz, su kaynaklı hastalıkların daha az olması gibi) önceki dönemlere göre daha iyi durumdadır. Ancak DDT, radyasyon, kimyasal duman ve doğal kaynakların aĢırı kullanımı gibi yeni tehlikeler çevre için daha ciddi sorunlar doğurmaktadır.

1960‟lı yıllar ile birlikte, insanlar, kömürün enerji kaynağı olarak kullanılması, baca emisyonlarından kaynaklanan asit serpintisi ve atmosferdeki karbondioksit dengesinin bozulması gibi sorunlardan daha çok endiĢelenmeye baĢlamıĢtır. Dünya iklim ve ekosisteminde geri dönüĢü mümkün olmayan değiĢiklikler yaĢanması, uluslararası çevresel eylemlere yönelik karar alma sürecinde yeni problemler ortaya çıkarmıĢtır (Caldwell, 1996: 36). Aslında çevre sorunlarına olan ilginin bu Ģekilde artmasında, sorunların kapsam ve zarar olarak etki oranının ciddi boyutlara ulaĢması oldukça etkili olmuĢtur. Bir diğer etken ise çevreden yararlanma ile ekonomik geliĢme arasındaki iliĢkinin boyutlarıdır.

Çevre sorunlarının geniĢ kitlelerce bu kadar derin ve yoğun yaĢanmasının tarihi çok eski değildir. Fikir olarak çevrenin korunması 19. yüzyılın ürünüdür.2

Ancak 19. yüzyılda ve öncesinde çeĢitli sorunlar ve bunlara yönelik giriĢimler olmasına rağmen çevre koruma düĢüncesi sistematik olarak 20. yüzyıldageliĢmiĢtir.

20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan kitlesel çevre koruma hareketinin birçok ülkeye yayılmasında çeĢitli faktörlerin etkisi olmuĢtur. Bilimsel ilerleme, teknolojik geliĢme, bilgi, iletiĢim ve ulaĢım sektöründeki geniĢleme ve sanayileĢmiĢ ülkelerin giderek artan ekonomik büyümeleri bu önemli faktörlerden bazılarıdır. Bunların yanında ekolojik akademik çalıĢmalar, Avrupa ve Amerika BirleĢik Devletleri (ABD)‟nin dıĢındaki pek çok ülkede çevreye iliĢkin bilinçlenmenin artması ve çevre sorunlarına bakıĢ açısının değiĢmesi de çevre koruma hareketine hız

(31)

31

kazandırmıĢtır (Kaplan, 1999: 95). Diğer taraftan kalkınma ve çevre arasındaki iliĢkinin sorgulanmaya baĢlanması da önemli katkılar sunmuĢtur.

1960‟ların sonu ve 1970‟lerin baĢında insan-doğa arasındaki iliĢkide önemli bir değiĢim baĢlamıĢtır. Bu dönemde insan-doğa iliĢkisi çevre kavramı üzerinden yeniden tanımlanmıĢtır. Böylece, çevrenin, hem insanın içinde yer aldığı hem de insanın etrafında olan ve karĢılıklı etkileĢim yaĢadığı bir bütün olduğu ifade edilmeye baĢlanmıĢtır. Bu iliĢkinin yeniden tanımlanması çevrenin insan faaliyetleri tarafından tehdit edildiği gerçeğinin görülmesini sağlamıĢtır (Topçu, 2008: 17). Çevreyi etkileyen önemli bir faktör olarak insan faaliyetleri dikkate alınmaya baĢlamıĢtır.

Doğa aleyhine bozulan denge, doğanın kendi kendini yenileme kapasitesini azaltmıĢtır. Doğanın parçacıl değil bütünsel olarak ele alınması gerekliliği, sorunun da bölgesel değil küresel olması gerekliliğini doğurmuĢtur. Bu nedenle çevrenin korunması için ilk adım, uluslararası çevre politikalarının konusunu oluĢturacak evrensel nitelikte bütünleĢtirici bir kavram ortaya çıkarmak olmuĢtur.

Evrensel bir kavram ortaya çıkmadan önce biyosferin durumunun, tüm insanlık için ortak bir endiĢe kaynağı olduğunu belirtmek gerekmektedir. Ancak biyosfere yönelik ilgi zamanla, aĢamalı olarak geliĢebilmiĢtir. Biyosferin uluslararası bir kamusal politika konusu haline gelmesi BirleĢmiĢ Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization – UNESCO) Genel Konseyi tarafından Kasım 1966‟da kabul edilen karar ile olmuĢtur. Bunun ardından Paris‟te Biyosfer Konferansı toplanmıĢtır. Konferans UNESCO tarafından BM, Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organization of the United Nations - FAO), Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization – WHO), Doğayı Korumak Ġçin Uluslararası Birlik (International Union for Conservation of Nature - IUCN) ve Uluslararası Biyolojik Program iĢbirliği ile gerçekleĢmiĢtir. Bu konferans tüm dünyada çevrenin kalitesinin bozulduğu konusunda ortak bir bilince varılmasının kanıtı olarak önem taĢımaktadır (Topçu, 2008: 18-19).

1968 Biyosfer Konferansı doğal kaynaklardan ayrı olarak çevre ile ilgili ilk kapsamlı uluslararası toplantı olarak görülmektedir ve yeni bir politika oluĢumuna doğru uluslararası bir çaba baĢlatmıĢtır. Biyosfer Konferansı‟nın doğrudan iki sonucu ortaya çıkmıĢtır. Birincisi Ġnsan ve Biyosfer (Man and Biosphere) adlı uluslararası

(32)

32

iĢbirliği programı, ikincisi ise biyosfer kaynaklarının tanınmasıdır. Konferansta özellikle üzerinde durulan konular Ģunlar olmuĢtur: Çevre üzerindeki bozulmanın kritik bir noktaya ulaĢması, bu problemin çözümü için endiĢenin arttığı ve düzeltilmesi için yaygın bir talep oluĢtuğu, biyosferin onu oluĢturan insan eyleminden oldukça etkilenen bir sistem olduğunun anlaĢılması ve bunun sonucunda kaynak yönetimi sorunlarına modern çözümler bulmak için doğal bilimlerin ve teknolojinin tek baĢına yeterli olamadığı, bu nedenle sosyal bilimlerin –siyaset bilimi, hukuk, kamu yönetimi, sosyoloji, ekonomi, uluslararası iliĢkiler- de göz önünde bulundurulması gerekliliğidir (Topçu, 2008: 19).

1960‟larda çevre konusundaki endiĢelerin giderek artması ulusal çevre yasaları ve politikalarının oluĢumunu sağlamıĢtır.3Ancak çevre sorunlarının 1960-

1970‟lerdeki içeriği ile günümüzde yaĢanan geniĢ ölçekli sorunlar arasında önemli farklar vardır. Çünkü bu dönemde ilgi duyulan çevre sorunları nüfus artıĢı ve ozon tabakasının korunmasından ibaret olmuĢtur. Zaten çevre konuları esas olarak tek tek olaylar ve insanların günlük yaĢamlarında karĢılaĢtıkları olaylar sonucunda ortaya çıkmıĢtır. Çevresel bir gündem geliĢtirmeye ihtiyaç duyulmamıĢtır. Günlük kazalar ve bunlara karĢı geliĢtirilen tepkiler gündemin kendiliğinden oluĢmasını sağlamıĢtır. Ancak 1970‟ler ile birlikte uluslararası çevre gündemini tanımlayan çok sayıda rapor yayınlanmıĢtır.4

1980-1990 yılları arasında da tutarlı bir gündem oluĢturulması için çok sayıda rapor oluĢturulmuĢtur.5Tüm bu rapor ve yayınların amacı çevre

3ABD‟de çevresel sorunlara ilgi 1969 yılında Ulusal Çevre Politika Yasası‟nın (National

Environmental Policy Act) kabul edilmesini sağlamıĢtır. 1970‟lerde Çevre Koruma Ajansı (Environmental Protection Agency) ve Çevresel Kalite BaĢkanlık Konseyi (Presidentail Council of Environmental Quality) kurulmuĢtur. Ayrıca Temiz Hava ve Su Yasaları ile diğer federal yasalar kabul edilmiĢtir. Bu dönemde Ulusal Kaynaklar Savunma Konseyi (Natural Resources Defense Council) ve Çevresel Savunma Fonu (Environmental Defense Fund) gibi gruplar kurulmuĢtur (Topçu, 2008: 21).

4Ayrıca insanların çevresel sorunlara ilgisini arttıracak birçok kitap bu dönemde yazılmıĢtır. En

bilinenleri Ģunlardır: Rachel Carso Sessiz Bahar (Silent Spring, ABD, 1962), Paul Ehrlich Nüfus Bombası (Population Bomb, ABD, 1968), Stewart Udall Sessiz Bunalım (The Quiet Crisis, ABD, 1963), Jean Dorst Doğa Ölmeden Önce (Before Nature Dies, Fransa, 1965), Rolf Edberg Bir Toz Zerresi Üzerine (On The Shred of a Cloud, Ġsveç, 1966), Max Nicholson Çevresel Devrim ( The Environmental Revolution, Ġngiltere, 1970) (Topçu, 2008: 22).

5

1980-Dünya Koruma Stratejisi (World Conversation Strategy), IUCN ve UNEP; Global 2000 Raporu (The Global 2000 Report to The President) Amerikan Çevresel Kalite Konseyi (US Council on Environmental Quality); 1981- Küresel Gelecek: Harekete Geçme Zamanı (Global Future: Time to Act), Amerikan Çevresel Kalite Konseyi; 1982- Dünya Çevresi: 1972-1982 ( The World Environment: 1972-1982). UNEP Bilim Adamı Grubu; 1983- 1980‟ler için Çevresel AraĢtırma ve Yönetim Öncelikleri (Environmental Research and Managemenet Priorities for The 1980s), Royal Swedish Academy of Sciences tarafından organize edilen bir grup uluslararası bilim adamı; 1987-

(33)

33

sorunlarının uluslararası ölçekte yarattığı tehlikelerin giderek artması sonucu hükümetlerin zorlayıcı bir Ģekilde dikkatini çekmektir.

1980‟li yıllarda yaĢanan bu geliĢmeler çevrenin kapsamlı bir içeriğinin oluĢturulmasını sağlamıĢtır. Çevrenin içeriği, artık sadece günlük yaĢanan olaylar sonucunda oluĢan sorunları değil, her zaman karĢılaĢılabilecek ve tehlike boyutu uluslararası düzeyde olabilecek sorunları kapsar hale gelmiĢtir. Nitekim bu çabalar giderek daha etkili olacak uluslararası çevresel eylemlere/politikalara yönelik çalıĢmaların ön hazırlıkları niteliğinde olmuĢtur.

1.2. Çevre Sorunlarının UluslararasılaĢması

Çevre konusu, toplumların gündemine girdiğinden bu yana gerek ulusal gerekse uluslararası alanda sürekli bir ikilem içinde ele alınmıĢtır. Çünkü çevre, özellikle uluslararası düzeyde bir yandan devletlerin uzlaĢmasına temel oluĢtururken, diğer yandan da çatıĢmalara yola açabilmektedir.

Günümüzde her ne kadar haklı gerekçelerle küresel bir çevre krizinden söz edilse de, sadece belli çevresel sorunların doğaları gereği küresel nitelik taĢıdığını belirtmek gerekir. Küresel nitelikteki bu çevresel sorunların baĢında, küresel ısınma, ozon tabakasının incelmesi ve biyolojik çeĢitliliğin azalması gelmektedir. Yağmur ormanlarının yok olması ve çölleĢme de, her ne kadar sadece belli bazı ülkeleri ilgilendiren sorunlar olarak görünse de, bunlar esasında küresel nitelikte sonuçlar doğuracak çevresel sorunlardır. Bunun yanı sıra, ulusal sınırları aĢan çevresel etkiler doğuran faaliyetlerin, ilgili faaliyetlerin yürütüldüğü devlet ve bu faaliyetlerden kaynaklanan olumsuz etkilere maruz kalan devletler arasında bir iĢbirliğini gerekli kılması, bu tür faaliyetlerin uluslararası çevre hukukuna konu olmasını sağlamıĢtır. Sınırları aĢan niteliklerinden dolayı su ve hava, bu tür faaliyetlerden zarar görebilecek çevresel unsurların baĢında gelmektedir. Tehlikeli atık ve maddelerin sınır aĢan taĢınımı da, aynı Ģekilde kaynak ülkenin hudutları dıĢında geniĢ çapta çevresel sonuçlar doğurabilecek niteliğe sahiptir. Ayrıca, devletlerin egemenlik alanları dıĢındaki bölgelerde (açık denizler, kutup bölgeleri ve benzeri) gerçekleĢen çevresel tahribatların da küresel nitelikte çevresel sorunlar doğurabileceğini ifade Ortak Geleceğimiz (Our Comman Future), Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (Brundtland Komisyonu Raporu) (Speth, 2002: 8).

(34)

34

etmek gerekir. Ulusal düzeyde alınan tedbirler, her ne kadar uluslararası niteliği ortada olan bu çevresel sorunların çözümünde büyük önem taĢısa da, tek baĢına yeterli değildir. Zira devletlerin egemenliği ilkesi gereği, devletlerin bu tür sorunların çözümüne yönelik yürüteceği tedbirlerin uygulanabileceği alan, ilgili devletin ulusal sınırları ile sınırlıdır. Ulusal sınırları aĢan çevresel sorunların çözümü bu bağlamda, ilgili devletlerin uluslararası alanda iĢbirliği ile gerekli düzenlemeleri hazırlayarak, uluslararası hukukun sunduğu imkanları devreye sokulmalarını gerekli kılmaktadır (GüneĢ, 2012: 83-84). Bir bakıma sınırı aĢan çevresel sorunlar devletleri iĢbirliği yapmaya, bunun için altyapıyı oluĢturmaya zorlamaktadır. Bu açıdan bakıldığında çevrenin uluslararasılaĢmasında uluslararası çevre hukukunun oluĢmasının da önemli rolü vardır. Çevrenin uluslararası boyut kazanması ile bu çevre sorunlarının hukuk ilkelerine uygun olarak çözülmesi çabaları artmıĢtır. Bu çabalar, uluslararası hukukun bir alt dalı diyebileceğimiz uluslararası çevre hukukunun oluĢumunu sağlamıĢtır.

18. yüzyılın sonlarına kadar uzanan uluslararası çevre hukukunun geliĢimi üç farklı aĢamada incelenebilir. 19. yüzyılda baĢlayıp 20. yüzyılda da etkisini sürdüren ilk dönemde, çevreye iliĢkin ilk uluslararası düzenlemeler esas olarak, belli bazı hayvan türlerinin (foklar, kuĢlar, balinalar ve benzeri) korunmasına ve sınırlı olan doğal kaynakların sürdürülebilir ekonomik bir kullanımının sağlanması amacıyla ilgili devletlerin yarıĢan menfaatlerinin dengelenmesine ve sınırlanmasına yönelik olmuĢtur. Bu düzenlemeler esas olarak ekonomik amaçlar taĢımaktadır ve çevrenin korunması, sadece ikincil nitelikteki bir amaç olarak ele alınmıĢtır. Balıkçılık ya da farklı devletlerin topraklarından geçen akarsulardan yararlanmaya iliĢkin antlaĢmaları bu doğrultuda değerlendirmek gerekmektedir. Bu ilk döneme kısmen paralel bir biçimde ortaya çıkan uluslararası komĢuluk hukuku ise, uluslararası çevre hukukunda ikinci bir dönemin baĢlamasını sağlamıĢtır. Uluslararası komĢuluk hukuku, BM AntlaĢması‟nın 2. maddesinin 1. fıkrasında ifadesini bulan egemen devletlerin eĢitliği ilkesi ve bu ilkenin doğal bir sonucu olan toprak bütünlüğünün korunması esasına dayanmakla birlikte, dolaylı bir biçimde de olsa çevresel değerlerin korunmasına imkan sağlamaktadır. Bununla birlikte, çevresel sorunların birçok bakımdan iç içe geçmiĢliği, birbirine bağımlılığı, karmaĢıklığı ve çoğu kez küresel nitelik taĢımasının yanı sıra, devletlerin egemenliği dıĢındaki alanların

(35)

35

korunmasında geleneksel komĢuluk hukuku kurallarının sunduğu imkanların yetersiz olduğunun farkına varılması, 1970‟li yılların baĢından beri devletler arasında iĢbirliği esasına dayanan bağımsız bir uluslararası çevre hukukunun oluĢumunu hızlandırmıĢtır. Üçüncü evre olarak adlandırılan bu dönemde, çevrenin korunması artık uluslararası politikanın önemli bir gündem maddesi haline gelmiĢtir (GüneĢ, 2012: 85). Çevre sorunlarının boyutları büyüdükçe ve arttıkça varolan uluslararası hukuk kurallarına yenilerinin eklemesi zorunluluk olmuĢtur. Bu zorunluluk bir bakma çevre hukukunun temellenmesini ve uluslararası bir gündem haline gelmesini sağlamıĢtır.

Uluslararası toplumu ilgilendiren birçok sorun gibi, çevre sorunları da uluslararası boyutlarından dolayı uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak düzenlenmelidir. Yani çevre sorunlarına bu hukuksal düzeni oluĢturan yapı ve yöntemlere göre, ulusal düzenlemelerden ayrılan değiĢik çözümler getirilmesi gerekmektedir. Böylece, çevre sorunlarının düzenlenmesi de en baĢta uluslararası hukukun geleneksel nitelikteki temel kurallarından etkilenmektedir. Bununla birlikte, çevre sorunlarının gösterdiği kimi özelliklerinin zaman içinde uluslararası hukukun geleneksel kurallarını aĢan birtakım yeni kurallar ya da düzenlemeler getirdiğini de belirtmek gerekmektedir (Pazarcı, 1983: 203).

Yeni kurallar ve düzenlemeler, uzun bir sürece yayılan ve halen devam eden kuramsal tartıĢmaların üzerinde yükselmektedir. Kuramsal tartıĢmalar çevre sorunun nasıl ele alındığından, çözümüne yönelik üretilebilecek bilimsel geliĢmelere kadar birçok alanda etkili olmaktadır. Bu bağlamda çevre sorunlarının anlaĢılması ve uluslararası alanda hukuk kurallarının oluĢmasında etkili olan kuramlar bulunmaktadır.

2. ÇEVRE SORUNLARININ ULUSLARARASILAġMASININ TEORĠK ÇERÇEVESĠ

Çevre, çevre sorunları, çözümü ve geleceğine iliĢkin akademik alanda kuramsal tartıĢmalar çevre sorunlarının yakıcılığının artması ile daha çok dikkat çekmeye baĢlamıĢtır. Ġlginin artması aynı zamanda çok farklı olduğu gibi birbirine pek çok nokta da benzeyen kuramların ortaya atılmasına da yol açmıĢtır. Çevre sorunlarının uluslararasılaĢmasını açıklamaya çalıĢan çeĢitli yaklaĢımlar, kuramlar bulunmaktadır.

(36)

36

Burada çevre sorunlarının uluslararasılaĢması uluslararası iliĢkiler teorileri, çevre ve kalkınma iliĢkilerinde yaĢanana değiĢimi anlamaya çalıĢan yaklaĢımlar/kuramlar ve sürdürülebilir kalkınma yaklaĢımı baĢlıkları altında ele alınmaktadır.

2.1. Uluslararası ĠliĢkiler Teorileri

Çevre bir politika alanı olarak sınırötesi bağımlılığın, iç içe geçmiĢliğin, risklerin paylaĢılmasının ve pek çok ekolojik zararın ortaya çıktığı alandır. Bundan dolayı çevre politikaları uluslararası iliĢkiler teorilerinin konusu olmaktadır. Uluslararası iliĢkiler teorileri ağırlıklı olarak askeri ve stratejik sorunlar üzerinde durmaktaydı. Ancak yeni kuramsal bakıĢ açılarına olan ihtiyaç ile uluslararası çevre politikaları, uluslararası iliĢkiler kuramına girmiĢtir (Kaplan, 1999: 96-97). Bu bağlamda çevre karĢılıklı bağımlılık, çok düzeyli yönetiĢim, neoliberalizm ve küreselleĢme üzerinden ele alınmaktadır.

2.1.1. KarĢılıklı Bağımlılık (Interdependency)

1950‟li yıllar ile birlikte dünya siyasetinde yeni yaklaĢımlar ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır. Devlet sınırlarının nüfuz edilemez olarak varsayılması insan etkileĢimlerine iliĢkin yeni çalıĢma alanlarını ortaya çıkarmıĢtır. AraĢtırmacılar giderek artan oranda gerçekleĢen etkileĢimlerin ülkelerin maddi olarak karĢılıklı bağımlılıklarını artırdığını, hem ekonomik hem de siyasal yönden entegrasyonun geliĢmesini hızlandırdığını ileri sürmüĢlerdir.

KüreselleĢme, uluslarüstücülük ve devlet egemenliğinin sona ermesi uluslararası iliĢkiler tartıĢmalarında 20. yüzyılın sonunda ortaya çıkmıĢtır. 1990‟lı yılların baĢında bu konular daha sık gündeme gelmeye baĢlamıĢtır. Uluslararası iliĢkilere yönelik bu tartıĢmaların ortaya çıkardığı ve yakın dönemde gerçekleĢen en önemli yenilik teknolojik devrimdir. Bu bağlamda teknolojik değiĢiklikler, en çok konuĢulan küreselleĢme, uluslarüstücülük, devletin sınırlarının ortadan kalkması ve siyasal yaĢamın dönüĢümü gibi eğilimlerin arkasındaki en önemli, hatta en temel faktördür (Knutsen, 2006: 344-345).

Çoğulcu (plüralist) uluslararası iliĢkiler literatüründe karĢılıklı bağımlılık, dünya siyasetinde ülkelerarası ya da farklı ülkelerdeki aktörler arasındaki karĢılıklı

(37)

37

etkileĢimin Ģekillendirdiği koĢulları ifade etmektedir. Yani karĢılıklı bağımlılık; devletler ve toplumlar arasında çok sayıda etkileĢim kanalının yarattığı bağlantı ve iliĢkilerin, belirli bir hiyerarĢik gündemden yoksun olan uluslararası sistemde neden olduğu karmaĢık koĢullar bütünüdür (Keohene ve Nye, 2001: 7).

Bağımlılık terimi ile bir devletin tamamen diğer bir devletin egemenliğinde olması ifade edilirken, karĢılıklı bağımlılıkta her iki taraf için de belirli bir maliyet söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla, iki uluslararası aktör arasındaki iliĢkilerde karĢılıklı bağımlılıktan söz edilebilmesi, iki taraf için de bir maliyetin söz konusu olmasına ve bu maliyetin tarafların hareket serbestisine sınırlama getirmesine bağlıdır. Eğer iki uluslararası aktör arasındaki karĢılıklı etkileĢim, iki tarafa da sadece çıkar temelli fayda getiriyorsa, bu iliĢki karĢılıklı bağımlılık teorisinin kapsamı dıĢında kalmaktadır (Keohene ve Nye, 2001: 8).

Robert O. Keohane ve Joseph S. Nye etkileĢimlerin artan düzeyi ile ilgili tartıĢmaları “Güç ve KarĢılıklı Bağımlılık” isimli eserde detaylı olarak ele almıĢlardır. KarĢılıklı bağımlılığın sadece refahı değil, aynı zamanda bağımlılığı ve korunmamıĢlığı artıracağını vurgulayarak karmaĢık karĢılıklı bağımlılık kavramını üretmiĢlerdir (Knutsen, 2006: 326-327). KarmaĢık karĢılıklı bağımlılık kuramı uluslararası aktörler arasındaki iliĢkilerin giderek daha karmaĢık bir Ģekil almakta olduğunu ve bu sürecin söz konusu aktörleri birbirlerine karĢı daha savunmasız ve birbirlerinin ihtiyaçları konusunda daha hassas kılmaya baĢladığını savunmaktadır (IĢıksal, 2004: 139-140).

Keohene ve Nye‟ye göre karmaĢık karĢılıklı bağımlılık üç temel özelliğe sahiptir: Bunlardan ilkine göre çok sayıda kanal, toplumları birbirine bağlamaktadır. Bunlar arasında resmi olarak gerçekleĢen dıĢ iĢleri bağlantılarının yanı sıra üst düzey hükümet yetkilileri arasındaki resmi olmayan bağları; hükümetdıĢı yetkililer arasındaki resmi olmayan bağları (çokuluslu bankalar ya da anonim Ģirketler) uluslararası örgütler sayılabilir (Keohene ve Nye, 2001: 21-22). Bu kanallar devletlerarası, hükümetlerötesi ve uluslarötesi olarak özetlenebilir.

Ġkinci özelliğe göre devletararası iliĢkilerin gündemi belirgin bir Ģekilde ya da hiyerarĢik olarak düzenlenmeyen çok sayıda konudan oluĢmaktadır. Bu konular arasında hiyerarĢi olmaması, askeri güvenlik gibi herhangi birinin gündeme hep aynı

Referanslar

Benzer Belgeler

Ergene havzasındaki ve Trakya bölgesindeki hızlı sanayileşme ve getirdiği sorunların çözümü için, bölgedeki zengin kaynakların değerlendirilmesi ve

Greenpeace’in ‘Orkinoslar Nereye Gitti?’ başlıklı raporu ise, AB ülkelerinin tehlikenin esas orkinos çiftliklerinin faaliyetlerini görmezden geldiğini vurguluyor..

Bu çalışmada yapılan analizde de önerilen üçüncü çözüm yolu çalışanlarda katılım ve vizyon kültürü algısının bulunduğu durumlarda motivasyonun

özellikle hatalı toprak işleme ile birlikte eğimli tarım alanlarında çok tehlikeli boyutta erozyona yol açar... Meralarda

Orman Bakanlığı, Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü, Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Semineri (22-26 Mayıs 1993) Kitabı, 97-1 Gürer, N. Kırsal Geleneksel

accordingly bu doğrultuda, buna göre Bağlaç as a result sonuç olarak Bağlaç consequently sonuç olarak , bu nedenle Zarf hence bu yüzden Bağlaç so bu yüzden Bağlaç therefore

Çalışmada yaş, cins, subdural hematomun tek taraf- lı ya da bilateral oluşu, kafa travması ile cerrahi uygu- lama arasında geçen zaman, antiagregan ve antikoa- gülan

Sonuç olarak, yüksek konsantrasyonlarda sinir ile- timini bloke ederek analjezi sa¤lamak amac›yla kullan›lan tramadolün, yaralanma ve/veya bir ha- sar sonras›nda