• Sonuç bulunamadı

Uluslararası çevre politikalarında iĢ dünyası anahtar bir rol oynamaktadır. ġirketlerin faaliyetlerinin çevresel etkileri, onları çevresel konulardaki toplumsal sorumluluğun baĢrol oyuncuları yapmaktadır. ġirketler sadece uluslararası görüĢmelerde lobi faaliyetlerinde bulunan aktörler ya da uygulama ajanları olarak değil, aynı zamanda çevresel yönetiĢimin iĢlevinin yerine getirilmesinde de yer almaktadırlar (Sipahi, 2010: 339). Yani ÇUġ‟lar uluslararası alanda önemli roller üstlenen ve çevre üzerinde etkisi olan küresel aktörlerdir.

Söz konusu etki bir tarafta Ģirketlerin kendi içindeki örgütlenmeleriyle, diğer tarafta ulus devletler ve uluslararası örgütler eliyle hayata geçirilmektedir. Bu etkiler günümüzde hem niceliksel hem olarak niteliksel olarak artarak devam etmektedir. ġirketler, devletler ve onların örgütlerinin eĢit ortağı olarak onlarla doğrudan iliĢki kurmaktadır. Ayrıca hükümet-dıĢı örgütlerle birlikte kurmuĢ oldukları kamu-özel ortaklıkları ile doğrudan karar verme gücüne eriĢmektedirler. Bir baĢka deyiĢle, yönetiĢim formülü ile ÇUġ‟lara (birlikte) yönetme erki tanınmaktadır. Bu Ģekilde ekonomik güçleri ile günümüzde daha da baskın olan ÇUġ‟lar yönetiĢim formülünün en güçlü ortağı olarak durmaktadır (Topçu, 2008: 314-315).

ĠĢ dünyasının rolünü ve etki alanını bu Ģekilde artıran ve güçlenmesine olanak sağlayan çeĢitli Zirveler yapılmıĢtır. Bu Zirveler, çevresel sürdürülebilirliğin sağlanmasını hedefleri arasında ortaya koymuĢtur. Böylece çevre sorunlarının farkındalığını uluslararası düzeyde artıran önemli geliĢmeler arasında da yer almıĢlardır.

Zirvelerden önce, 31 Ocak 1999 tarihinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forum‟unda, BM Genel Sekreteri Kofi Annan, “Binyıl Kalkınma Hedefleri” doğrultusunda iĢ dünyası liderlerini, evrensel çevre ve sosyal ilkeleri desteklemek

67

amacıyla, Ģirketler, BM, iĢçi sendikaları ve sivil toplum örgütleri ile bir araya getirmek için uluslararası bir insiyatif olan Küresel Ġlkeler SözleĢmesi altında buluĢmaya davet etmiĢtir. Bu geliĢmelerden sonra 26 Haziran 2000 tarihinde Küresel Ġlkeler SözleĢmesi kabul edilmiĢtir. Küresel Ġlkeler SözleĢmesi‟nin 10 ilkesi, insan hakları, iĢçi hakları, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanında evrensel olarak kabul görmüĢ beyannamelerden alınmıĢtır. Küresel Ġlkeler SözleĢmesi, Ģirketlerden bu ilkeleri kavramalarını, desteklemelerini ve uygulamalarını beklemektedir (www.tusiad.org.tr, 2013). Ayrıca iĢ dünyasına yönelik ortak bir geliĢme kültürü oluĢturmak için belirlenen bu evrensel ilkelerden üç tanesi çevre baĢlığı altındadır. 7. ilkeye göre iĢ dünyası, çevre sorunlarını önleyici ve çevreyi korumaya yönelik yaklaĢımları, 8. ilkeye göre çevresel sorumluluğu artıracak faaliyeti ve oluĢumları ve 9. ilkeye göre de çevre dostu teknolojilerin geliĢmesini ve yaygınlaĢmasını desteklemelidir (Sönmezoğlu ve Bayır, 2012: 253).

Küresel Ġlkeler SözleĢmesiile bir taraftan insan hakları, çalıĢma Ģartları, çevre ve yolsuzluğun önlenmesi konularında belirlenen ilkeler üzerinde çalıĢmalar yürütülürken,diğer taraftan giriĢimciliğin serbest bırakılması ve Binyıl Kalkınma Hedefleri‟ne ulaĢılması için ulusal ve küresel çabaların desteklenmesi çalıĢmaları yürütülmektedir (www.undp.org.tr, 2013).18

Bu bağlamda ilk olarak Binyıl Kalkınma Hedefleri Zirvesi, 6-8 Eylül 2000 tarihinde BM‟nin öncülüğünde toplanmıĢtır. Zirve sonunda Binyıl Bildirgesi isimli bir eylem planı ortaya konulmuĢtur. Bu plan, son tarih olarak belirlenen 2015 yılına kadar hedeflere19

ulaĢmak için yapılması

18Küresel Ġlkeler SözleĢmesi‟ni UNDP, Uluslararası ÇalıĢma Örgütü (International Labour

Organization - ILO), Ġnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi (Office of the United Nations High Commissioner for Human Rights- OHCHR) ve UNEP de desteklemektedir. Özellikle UNDP, dünyanın dört bir yanında bulunan ofisleri ile ülke düzeyinde BM faaliyetlerini koordine ederken, geliĢmekte olan ülkelerde ve yükselen ekonomilerde Küresel Ġlkeler SözleĢmesini tanıtmaya çalıĢmaktadır. Ayrıca bu ilkeleri hayata geçirme sorumluluğunu taĢımaktadır. Bunu yaparken, diğer BM kuruluĢlarıyla yakın iĢbirliği içinde çalıĢmaktadır (www.undp.org.tr, 2013). Aslında çevre, UNDP‟nin odaklandığı temel noktalar arasında yer almaktadır. Bu doğrultuda Binyıl GeliĢme Hedefleri‟ni esas alarak iyi yönetiĢim, yoksulluğun azaltılması, krizlerin önlenmesi, salgın hastalıklarla mücadele ile enerji ve çevre açısından sürdürülebilir geliĢme konuları üzerinde çalıĢmalar yapmaktadır (Sönmezoğlu ve Bayır, 2012: 252).

19Hedef 1: AĢırı Yoksulluk ve Açlığı Ortadan Kaldırmak

Hedef 2: Herkes için Temel Eğitim Sağlamak

Hedef 3: Kadınların Konumunu Güçlendirmek ve Toplumsal Cinsiyet EĢitliğini GeliĢtirmek Hedef 4: Çocuk Ölümlerini Azaltmak

Hedef 5: Anne Sağlığını ĠyileĢtirmek

Hedef 6: HIV/AIDS, Sıtma ve Diğer Salgın Hastalıklarla Mücadele Etmek Hedef 7: Çevresel Sürdürülebilirliğin Sağlanması

68

gerekenleri ana hatlarıyla belirleyen bir yol haritası niteliğindedir (www.undp.org.tr, 2013).

Binyıl Kalkınma Hedefleri, uluslararası düzeyde önemli ölçüde farkındalık yaratmıĢtır. Ayrıca az geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde söz konusu hedeflerin hayata geçirilmesine yönelik çabaların artırılmasını teĢvik etmiĢtir. Binyıl Kalkınma Hedefleri‟nin ortaya konduğu 2000 yılından bu yana, konunun ele alındığı üç üst düzeyli etkinlik gerçekleĢtirilmiĢtir. Bunlardan ilki 2005 yılındaki Dünya Zirvesi, ikincisi 25 Eylül 2008 tarihinde düzenlenen Binyıl Kalkınma Hedeflerine iliĢkin Üst Düzeyli Etkinlik, sonuncusu ise 2010 yılı Eylül ayında gerçekleĢtirilen BM Binyıl Kalkınma Hedefleri Zirvesi‟dir.

Ġlk zirve 2005 yılında gerçekleĢmeden önce 2002 yılında Johannesburg‟da Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi düzenlenmiĢtir. Bu konferansta Rio Konferansı‟nı takip eden on yıllık sürecin değerlendirmesi yapılmıĢtır. Konferansa katılım geniĢ düzeyde gerçekleĢmiĢtir. Bu zirvenin özellikle kalkınma hedefleri ve Küresel Ġlkeler SözleĢmesi açısından önemli noktalarından biri, iĢ dünyasının ön planda yer almasıdır. ĠĢ dünyası bu zirvede, kirleten taraf olmaktan çok çevrenin sürdürülebilirliği için uğraĢan tarafta yer alma çabasında olmuĢtur.

Johannesburg‟un ardından Binyıl Kalkınma Hedeflerini ele almak için 14-16 Eylül 2005 tarihinde BirleĢmiĢ Milletler Dünya Zirvesi düzenlenmiĢtir. Zirve sonucunda yayınlanan raporda Binyıl Kararları, Gündem 21 Raporu ve Johannesburg Planları göz önünde bulundurulmuĢtur. Çevre konusu, sürdürülebilir geliĢme ile birlikte ele alınmıĢtır. Sürdürülebilir geliĢmenin ekonomik, sosyal geliĢme ve çevre korunması boyutlarına vurgu yapılırken, bu üç boyutun BM faaliyetlerinin çerçevesinin ana unsurlarını oluĢturduğu söylenmiĢtir. Çevrenin korunması ve yönetimi ile ilgili konularda özellikle iklim değiĢimi ve biyolojik çeĢitlilik üzerinde durulurken, mevcut uluslararası rejimlere yönelik vurgu yenilenmiĢtir (Sönmezoğlu ve Bayır, 2012: 253).20

Hedef 8: Kalkınma için Küresel Ortaklıklar GeliĢtirmek. Hedefler konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. www.tr.undp.org.tr, 2013.

20 Binyıl Kalkınma Hedefleri‟ne yönelik farkındalığın ve taahhütlerin yenilenmesine olanak sağlayan

söz konusu toplantılardan 2008 yılındaki Üst Düzeyli Etkinlik çerçevesinde toplam 16 milyar Dolar, 2010 Binyıl Kalkınma Hedefleri Zirvesi‟nde ise 40 milyar Dolar‟ın üzerinde kaynak katkısı taahhüt

69

Binyıl Kalkınma Hedefleri‟ni ele alan Zirveler‟in yanında, Küresel Ġlkeler SözleĢmesi‟nin onuncu yılına denk gelen 24-25 Haziran 2010‟da BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon‟un baĢkanlığında New York‟ta bir Liderler Zirvesi düzenlenmiĢtir. Bu zirve ise, kurumların bir araya gelerek iĢbirliği içinde çevresel, toplumsal ve yönetiĢim konularının gerek maddi, gerek etik mantık çerçevesinde iĢ dünyasına dahil edildiği yeni bir sürdürülebilirlik dönemine adım atılması sağlanmıĢtır (www.undp.org.tr, 2013).

ĠĢ dünyasının aktör olarak önemli bir konuma gelmesinde bu Zirvelerin önemli rolü olmuĢtur. Fakat bu durum ÇUġ‟ların kontrol alanı dıĢına çıkmalarını da beraberinde getirmiĢtir. Çünkü ÇUġ‟lar, genellikle bulundukları ortamın koĢullarını kötüleĢtirmektedir. Özellikle çevre değerlerini hiçe sayarak aldıkları kararlarda herhangi bir engelle karĢılaĢmaksızın rahatça hareket edebilmekte ve bu politikalar karĢısında devletleri zor durumda bırakmaktadırlar.

Tüm dünyaya yayılmıĢ olan bu Ģirketler, sınır tanımayan etkinlikleriyle hükümetleri tehdit edebilmektedirler. Nitekim ulusal ekonomilerle karĢılaĢtırıldığında ÇUġ‟ların birçok ulusal ekonomiden daha büyük olduğu görülmektedir. ÇUġ‟lar, kar planlarını yaparken, küresel parametreleri göz önünde bulundururlar. Üretimin hangi aĢamasının nerede yapılacağı, her aĢamanın ne kadar emek-sermaye yoğun olduğuna göre ve göreli emek-sermaye fiyatının pazar geniĢliğinin küresel dağılımı hesaplanarak belirlenmektedir. Dolayısıyla kirletici endüstrilerin hangi ülkelere yerleĢeceği ÇUġ‟lar tarafından belirlenmekte; bunda da bazen dıĢ ticaret korumacılığını aĢmak, bazen vergi oranlarının düĢüklüğü vb. kriterler önemli olmaktadır. Böylece Ģirketler giderek daha devingen hale gelmekte ve kaynakların daha bol, çevre ve iĢ yaĢamı yasalarının daha az bağlayıcı olduğu yerlere taĢınma yeteneği kazanmaktadırlar (Yıkılmaz, 2003: 190- 192). Kirlilik dıĢ satımı olarak da ifade edilen bu durum, çevre sorununa karĢı ÇUġ‟ların yaklaĢımını açıkça ortaya koymaktadır.