2.4 Boşanmanın Hukuki Sonuçları
2.4.2 Boşanmanın Eşler Yönünden Mali Sonuçları
2.4.2.4 Yoksulluk Nafakası, Amacı, Niteliği
2.4.2.4.1 Yoksulluk Nafakasının Şartları
2.4.2.4.1.1 Taraflardan Birinin İstemde Bulunması
Yoksulluk nafakasının boşanan taraflardan birisi lehine hükmedebilmesi için, TMK m. 175/II uyarınca, öncelikle yoksulluk nafakasının yoksulluğa düşen veya düşecek olan tarafça, miktarı da belirtilerek talep edilmesi gerekmektedir.426
Hakim talep olmadan bu yönde kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmedemez.427
Yoksulluk nafakası, boşanmanın feri sonuçlarından olduğundan, bu istek dava dilekçesinde yer almasa da dava sırasında boşanmayla ilgili hüküm kesinleşinceye kadar her zaman istenilebilmektedir. Ayrıca boşanma davası sonuçlandıktan sonra428
da harcı yatırılarak ayrı bir dava ile talep edilmesi mümkündür.429
TMK m. 178 hükmüne göre, boşanma kararından sonra açılacak davanın boşanma hükmünün kesinleşmesini izleyen bir yıl içinde açılması gerekmektedir aksi halde dava zamanaşımına uğramaktadır.430
O halde bir yılın dolmasıyla diğer tarafın zamanaşımı definde bulunması halinde açılan dava reddedilecektir.431
Boşanma davası içinde yoksulluk nafakası istenilmiş olması halinde ise, nafakanın arttırılması, azaltılmasına, kaldırılmasına ilişkin davalar her zaman açılabilmektedir.432
Yoksulluk nafakası boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmaktadır.433
Ancak sonradan açılan nafaka davasında yoksulluk nafakasının koşullarının oluşup oluşmadığı boşanma hükmünün kesinleştiği ana göre belirlenecek olduğundan ve koşulların sağlanması halinde boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren değil,
426 Y2HD, 01.4.2002, 3925/4518; Özuğur, s.309. 427
Öztan, 2004, s. 497.
428 Yoksulluk nafakasının boşanma kararı kesinleştikten sonra istenip istenemeyeceği yönündeki tartışmalar Yargıtay’ın yeni bir kararı ile açıklığa kavuşmuştur. Yargıtay kararında; “boşanma davasından sonra yoksulluk
nafakasının istenemeyeceğinin kabulü, hak arama özgürlüğünün sınırlanması olur ki bu, Anayasa’ya aykırıdır.”
demekle boşanma kararından sonra da yoksulluk nafakası istenebileceği yönündeki görüşünü ortaya koymaktadır. Kaldı ki Kanun Koyucunun 3444 sayılı kanunla Önceki Medeni Kanun m.144’teki geçen “yoksulluğa düşen eş” deyiminin TMK m. 175 göre; “yoksulluğa düşecek taraf” olarak düzenlenmesini tercih etmesinin de Kanun Koyucunun iradesini ortaya koyan bir değişikliktir.; Öztan, 2004, s.497,498.
429
Feyzioğlu, s.399. 430 Özuğur, s. 298, 299.
431 “Eski düzenlemenin aksine yeni düzenlemeyle yoksulluk nafakasının istenmesinin süreye bağlanmasının nedeni eşlerin boşanmalarına rağmen, boşanma davasından istenilmeyen nafaka talepleriyle yıllar sonra karşılaşmalarının önüne geçilmesi düşüncesidir.”; Özuğur, s.307.
432 Özuğur, s. 307.
sonradan açılan nafaka davasının dava tarihinden itibaren nafakaya hükmolunacağı burada dikkat edilmesi gereken bir husustur.434
Henüz doğmamış nafaka alacağından feragat edilemez, fakat işlemeye başlayan nafaka alacağından feragat etmek mümkündür.435
Ancak nafaka talep eden eş sonradan bu davadan feragat edebileceği gibi, bu halde yeniden yoksulluk nafakası talep edemeyecektir.436
2.4.2.4.1.2 Yoksulluk Nafakası İsteminde Bulunan Tarafın Kusurunun Daha Ağır Olmaması
Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen veya daha ağır kusurlu olan taraf yoksulluk nafakası talep edemeyecektir.437
Kanun koyucu, TMK m. 175/I’de; nafaka isteminde bulunan tarafın yukarıda da değinildiği üzere “kusursuz” olması şartını aramamakla birlikte istemde bulunan tarafın kusurunun diğer tarafın kusurundan daha ağır olmaması koşulunu aramaktadır.438
Öte yandan nafaka yükümlüsünün kusurlu olması şartı aranmamaktadır. Bu yönüyle yoksulluk nafakası maddi ve manevi tazminat istemlerinden ayrılmaktadır. Boşanmada maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin temel sebebini boşanan taraflardan kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, karşı tarafın kusurlu davranışıyla boşanmaya sebebiyet vermesi neticesinde uğramış olduğu zararın tazmini oluştururken, yoksulluk nafakasının dayandığı temel düşünce, boşanma sonucu düşülen yoksulluk halinin, sosyal dayanışma fikri ve ahlaksal değerler gereğince kısmen de olsa giderilmeye çalışılmasıdır.439
Nitekim her iki tarafın kusursuz olduğu akıl hastalığı, karakter ayrılığı gibi hallerde diğer şartların da oluşması ile nafaka isteminde bulunulabilmektedir.440
Eşlerden birinin evlilik birliğinin devam ettiği süreçte evin masraflarına emeği veya kazancı ile katılmaması, boşanmadan sonra yoksulluk nafakası ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır.441
434 Özuğur, s. 295.; Y2HD, 11.2.2002,1104/1667; Özuğur, s. 297. 435
Öztan, 2004, s. 590., Ruhi, s.78 vd. 436 Öztan, 2004, s. 497.
437 Y2HD, 08.3.2002, 2226/3207; Özuğur, s.297.
438 Akıntürk/Ateş Karaman, s. 303., Köseoğlu/Kocaağa; s. 189 vd. 439
Öztan, 2004, s. 497.; Akıntürk/Ateş Karaman, s. 303. 440 Feyzioğlu, s. 398.; Öztan, 2004, s.500.
2.4.2.4.1.3 Yoksulluk Nafakası İsteminde Bulunan Tarafın Boşanma Yüzünden Yoksulluğa Düşme Tehlikesiyle Karşılaşmış Olması
Nafaka isteminde bulunan tarafın gelirinin olmamasından veya çalışamayacak duruma düşmesinden dolayı boşanma sebebiyle yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış olması gerekmektedir. Kanun Koyucu, TMK m. 175 hükmü ile kişinin yoksulluğa düşme olasılığını da dikkate almış ayrıca Eski Medeni Kanun’daki gibi “büyük bir yoksulluğa düşmekten” bahsetmemiştir.442 Dolayısıyla eşin boşanma sebebiyle yoksulluğa düşülmesi arasındaki illiyet bağının kurulması yeterli görülmekte yoksulluğa düşme durumu derecelendirilmemektedir.443
Ancak TMK m.175’de yoksulluk kavramından ne anlaşılması gerektiğinin tanımı verilmemiştir. Doktrin ve uygulamada yoksulluk; kişinin geçimini kendi malvarlığı veya onun geliri ile veya çalışması ile karşılayamaması hali olarak kabul edilmiştir. Ayrıca tarafın yoksulluğunun kendi tutum ve davranışından kaynaklanıp kaynaklanmadığı örneğin; iş bulabilecekken çalışmaması444, yakın zamanda mirasçı olup olmayacağı, mal rejimi tasfiyesi
sonunda yoksullukta kurtulacak bir meblağ elde edip etmeyeceği hususlarının da göz önünde tutulması gerekmektedir.445
Şahsi serveti olmayan, sağlık durumu sebebiyle çalışamayan veya mesleğini icra edemeyen eş bu durumda sayılmaktadır446. Yargıtay bazı kararlarında; SSK447
veya BAĞ- KUR448 aylığı olanların veya asgari ücretle çalışanların449, boşanmadan önce sahip oldukları refah seviyesinin altında yaşam sürdürmelerini yoksulluğa düşme olarak kabul etmemiştir.
2.4.2.4.1.4 Nafakanın Diğer Tarafın Mali Gücüyle Orantılı Olması
Nakafa miktarı hakim tarafından takdir edilir. TMK m. 175/I’e göre, hakim nafaka miktarını tayin ederken nafaka isteminde bulunan tarafın yoksulluğa düşmesini önleyecek ve normal şartlarda onun geçimine yetecek miktarda ve nafaka yükümlüsünün mali gücü ile
442 Feyzioğlu, s.397; Akıntürk/Ateş Karaman, s. 304. 443 Öztan, 2004, s. 499. 444 Y2HD, 17.6.1986, 5970/6108; Öztan, 2004, s. 503. 445 Öztan, 2004, s. 503. 446 Y2HD, 12.9.1995, 6066/8671; Öztan, 2004, s. 499. 447
Y2HD, 25.12.2002, 13554/14829; Gençcan, Boşanma Hukuku, s.964. 448 Y2HD, 01.10.2001, 10258/11123; Gençcan, Boşanma Hukuku, s. 965. 449 Y2HD, 10.10.1991, 9589/9589; Köseoğlu/Kocaağa; s. 187.
doğru orantılı olacak şekilde nafakayı tespit etmelidir.450
Hakimin nafakanın belirlenmesinde geniş takdir yetkisi bulunmaktadır.
Hakim, nafaka yükümlüsünün gelir durumu kendisini asgari şartlarda geçindirecek şekildeyse, kendi asgari ihtiyaçları üzerinde kalan meblağı yoksulluk nafakası olarak belirlemelidir. Boşanmadan önceki yaşam şekli ödenecek nafaka miktarının en üst sınırı olmakla birlikte eşlerden birinin boşanmadan önceki hayat tarzına oranla düşük ekonomik şartlarda yaşaması yoksulluğa düşme olarak kabul edilmektedir. Nitekim aile hukukunda “emeğin değerlendirilmesi” ilkesi gereğince evlilik süresince her iki eş anlaşarak eşlerden birinin ev işlerini yapmasını kararlaştırmış iseler o halde bu durumun olumsuz sonuçlarına da birlikte katlanmalıdırlar.451
Dolayısıyla her iki tarafın yoksulluğa düşmemesi için gerekli meblağ ayrıldıktan sonra, nafaka alacaklısının boşanmadan önceki standartlarında yaşaması mümkün olmuyorsa, her iki taraf da bu duruma birlikte katlanma mecburiyetindedirler.
Ancak bu halde her iki tarafın da eşit alması anlamı çıkarılmamalı; nafaka miktarı belirlenmesinde; evliliğin süresi, eşlerin durumu, görev taksimleri, velayetin kimde bulunduğu, eşlerin çalışma imkanları birlikte değerlendirilmelidir. 5787 Sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca hakim, görevlendireceği uzmanlardan da bu tespitlerin yapılması hususunda yararlanabilmektedir.452
Kanun koyucu yoksulluk nafakası talebinde bulunan tarafın koşullarının da değerlendirilmesi gereğine TMK m.175/I’de kanımızca isabetsiz olarak değinmemekle beraber Yargıtay uygulamalarından ve TMK m.176/IV maddesinden anlaşılacağı üzere yoksulluk nafakasının miktarı belirlenirken, nafaka talep eden eşin zorunlu ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün mali gücü arasında denge kurması gereği anlaşılmaktadır.453
Şöyle ki, nafaka isteminde bulunanın lehine boşanma davası dolayısıyla manevi tazminata hükmedilmiş bulunuyorsa istemde bulunan tarafın hükmedilmiş manevi tazminata karşı yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin ayrıca araştırılması gerekmektedir.454
450
“Örneğin askerde olan eş aleyhine askerde olduğu sure içinde yoksulluk nafakasına karar verilmez. Evlilik birliği devam ederken bir başkası ile karı koca hayatı yaşayan eş lehine yoksulluk nafakasına karar verilemez.” ; Kaçak, s.143
451 Öztan, 2004, s. 500,501. 452
Özuğur, s. 299.
453 Zevkliler/Acabey/Gökyayla, s. 939.
Ayrıca TMK m. 176/IV’de “tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyet
gerektirdiği hallerde, iradın arttırılması veya eksiltilmesine karar verilebilir” denilerek irat
şeklinde ödenen yoksulluk nafakasının miktarının sonradan belirlenmesinde, boşanan her iki tarafın da maddi durumlarının birlikte değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilmiştir.
Taraflar, karşılıklı olarak anlaşmak suretiyle yoksulluk nafakasının miktarını belirleyebilirler. Ancak bu miktar; kamu düzenine, ahlaka ve emredici hukuk kurallarına aykırı olamaz. Tarafların aralarında yaptıkları anlaşmanın geçerliliği, hakimin onayını şartına bağlıdır.455