• Sonuç bulunamadı

Boşanmanın Dayandığı İlkeler

2.2 Evlenme Kavramı

2.2.2 Evlilik Birliğini Sona Erdiren Sebepler

2.2.2.2 Boşanmanın Dayandığı İlkeler

Türk Medeni Kanunu; Almanya, Fransa ve İsviçre’de olduğu gibi “sebebe dayanan boşanma” görüşünü benimsemiştir. Buna göre; ancak kanunda öngörülmüş genel bir sebebe veya ayrı ayrı sayılan özel sebeplerden birine dayanarak ve hakim kararı ile boşanma görüşünü benimsenmiştir. Bununla birlikte hangi hallerin ve olguların boşanmaya sebep oluşturacağı hususunda beş temel ilke ortaya konulmuştur.

Eski Medeni Kanun’da kusur, temelden sarsılma ve elverişsizlik ilkeleri kabul görmüşken, 4.5.1988 tarihinde 3444 sayılı Yasa ile irade ilkesi ve eylemli ayrılık ilkesi kabul edilmiştir.250

Aşağıda bu ilkelerden kısaca bahsedilmektedir.

2.2.2.2.1 Kusur İlkesi

Kusur ilkesi; boşanma davası açma hakkının sadece kusursuz veya daha az kusurlu eşe tanınması esasına dayanır. Bu durumda, boşanma ancak eşlerden birinin kusurlu olması halinde mümkündür. Başka bir deyişle kusurlu olan eş dava açamaz ya da açmış olduğu dava reddedilir.

Bu ilkenin temelindeki düşünce; kimseye kendi kusuruna dayanarak hukuken korunan bir yarar elde etmesi fırsatı verilmemesi yaklaşımıdır. İsviçre’de yeni düzenleme ile kusur ilkesinden vazgeçilmiştir denilebilir.251

Ancak TMK’da kusur ilkesi halen mevcut olmakla birlikte, 4.5.1988 tarihli 3444 sayılı yasa ile Eski Medeni Kanun m.134’de yapılan değişiklikle kusur ilkesi yumuşatılarak, TMK m. 166/I-II’e göre; dava açma hakkı kusurlu olmayan eşe de tanınmıştır. Buna göre; davalı eş tarafından kusurun ileri sürülmesi yani itiraz hakkının kullanılması, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve çocuklar /davalı eş bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı anlaşılıyorsa, hakim tarafından, davayı açan eş kusurlu olsa dahi boşanmaya karar verileceği hükmüne yer verilmiştir.252

Bu hükümle 248 Dural/Öğüz/Gümüş, s. 102-103. 249 Hatemi/Kalkan Oğuztürk, s. 96. 250 Akıntürk/Ateş Karaman, s. 240.

251 Ömer Uğur Gençcan, Boşanma Hukuku, Ankara,Yetkin Yayınları, 2006, s.75. 252 Zevkliler/Acabey/Gökyayla, s. 880.

kusur bir itiraz olmaktan çıkarılıp defi haline getirilmiş bununla birlikte def’inin ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılmasına neden oluyorsa dikkate alınamayacağı hükme bağlanmıştır.253

TMK’da evliliğin temelinden sarsılması esas alınmakla birlikte geniş ölçüde kusur ilkesine yer verildiği görülmektedir.254

Zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk gibi boşanma sebeplerinde kusur aranmış; sadece kusursuz veya daha az kusurlu eşe dava açma hakkı tanınmıştır.255

Ancak kusur ilkesinin mutlak olarak kabul edilmesi eşlerin kusuru olmayan hallerde yine de evliliği sürdürmelerinin kendilerinden beklenemeyeceği durumlarda; örneğin akıl hastalığı sebebine dayalı boşanma davalarında boşanmaya engel oluşturarak, eşleri boşanabilmeleri için birbirlerine kusur yüklemeye zorlayacağı sebebiyle eleştirilmiştir.256

Boşanma davası genelleştirilerek özel boşanma sebepleri düzenlemesi terk edilse dahi boşanma hükmünün feri sonuçlarının düzenlenmesinde “kusur” etkisi bertaraf edilmemelidir. Aksi takdirde zina eden eşin diğer taraftan nafaka alması gibi ahlaki anlamda kabul edilemez bir uygulamanın kapısı açılmış olacaktır.257

2.2.2.2.2 İrade İlkesi

İrade ilkesi; eşlerin birlikte açıkladıkları ortak iradeleriyle kurulan evliliğin yine onların iradeleriyle bozulması esasına dayanır.

Bu ilke ile serbest boşanma görüşüne yaklaşılmış olunmaktadır. Ancak bu durum eleştirilere yol açmaktadır. Bu görüşü eleştirenlere göre; evlenme tarafların ortak iradeleri ile kurulmuş olsa da kurulduktan sonra artık alelade bir sözleşme olmaktan çıkar ve tarafların kişiliklerini birleştiren görülmez bir bağ halini alır. O halde hiç duraksamadan bu birliğin ortadan kaldırılmasının tarafların iradesine bırakılamayacağını görüşündedirler.258

253 Ceylan, s. 11.

254 Feyzi Necmettin Feyzioğlu, Aile Hukuku, 3. bası, İstanbul, Filiz Kitapevi, 1986, s. 252. 255 Ceylan, s. 10.

256

Ceylan, s. 10.

257 Hatemi/ Kalkan Oğuztürk, s. 98-99. 258 Akıntürk/Ateş Karaman, s. 240,241.

3444 sayılı Yasa ile Eski Medeni Kanun’un 134. maddesinde yapılan değişiklikle; TMK m. 166’da yer alan “anlaşmalı boşanma” hakimin kararı ve denetimiyle kabul edilmiştir.259

Böylece eşlere belli oranda irade serbestisi tanınmış olmaktadır.

2.2.2.2.3 Temelden Sarsılma İlkesi

Temelden sarsılma ilkesi; tarafların kusurlarından bağımsız olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması esasına dayanır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması halinde, bu birliğin devamını istemenin; toplumun, eşlerin ve çocukların menfaati için hiçbir faydası ve anlamı kalmamıştır.260

Bu ilkeye göre boşanma için kusur şart değildir. Taraflardan biri veya ikisi kusurlu olabileceği gibi her ikisi de kusurlu olmayabilir burada önemli olan husus evliliğin anlam ve amacını yitirmiş olması, ızdırap veren evliliğin artık sonlandırılması gereğidir.261

Temelden sarsılma ilkesi, kusur ilkesi gibi boşanma hususunda hakime çok geniş takdir serbestliği tanımaktadır.

Temelden sarsılma ilkesi Kanun’da, TMK m. 166/I; “evlilik birliğinin temelden

sarsılması”, TMK m.163’a göre, “haysiyetsiz hayat sürme” ve TMK m. 165’e göre, “akıl hastalığı” boşanma sebeplerinde kabul edilmiştir.

2.2.2.2.4 Elverişsizlik veya Uygunsuzluk İlkesi

Elverişsizlik veya uygunsuzluk ilkesi; eşlerden birinde ortaya çıkan bedensel veya ruhsal bozukluklarından ötürü, evlilik hayatını ve özellikle ondan doğan yükümlülükleri yerine getirmeye elverişsiz bir duruma düşmesi halinde evlilik birliğinin sona erdirilmesi esasına dayanır. Bedensel ve ruhsal bozukluklara akıl hastalığı, cinsel sapkınlık ve gelecek kuşaklar için tehlikeli hastalıklar gösterilebilir.262

TMK’nın 165. maddesinde bu ilke; boşanmanın akıl hastalığı sebebine dayanması yönünden kabul edilmiştir.

2.2.2.2.5 Eylemli Ayrılık İlkesi

Eylemli ayrılık ilkesi; Medeni Kanunun 166. maddesinin son fıkrasında düzenlenmiş yeni bir ilkedir. Bu ilke; eşlerin uzun süreden beri bir arada yaşamamaları nedeniyle evlilik

259 Zevkliler/Acabey/Gökyayla, s. 881. 260

Akıntürk/Ateş Karaman, s. 241. 261 Gençcan, Boşanma Hukuku, s. 75.

birliğinin sona erdirilmesi esasına dayanır. Buna göre, eşlerin uzunca bir süreden beri bir araya gelmemesi ve eylemli olarak ayrı yaşamayı sürdürmeleri halinde artık bu evliliğin devam etmesinde bir yarar kalmamıştır. Ancak bu durumda uzunuca süreden anlaşılması gereken ne olmalıdır? Köprülü/ Kaneti; “eylemli ayrılık süresinin kısaltılması tek yanlı

boşanmaya yol açar; uzun tutulan süre ise yeni bir yaşamı başlatmak olanağını sınırlar.”

görüşü ile ifade ettiği üzere “uzunca süreden” ne anlamak gereği hassas bir konu olarak görülmektedir.263

Türk Medeni Kanunu’nda 166. maddenin IV. fıkrasına göre, dava koşulu olarak üç yıl belirlenmiş olduğundan bu süre mahkemece doğrudan gözetilmelidir.264

TMK’da boşanma sebepleri belirlenirken bir tek ilke değil yukarıdaki tüm ilkeler benimsediğinden “karma sistem” e yer verildiği söylenebilir. Bir sonraki bölümde bu ilkeler ışığında TMK’da düzenlenen boşanma sebeplerine yer verilmiştir.