2.5 Boşanmanın Çocuklar Yönünden Sonuçları
2.5.1 Çocuklar Yönünden Kişisel Sonuçları
2.5.1.2 Velayet Kavramı
2.5.1.2.6 Boşanmadan Sonra Velayetin Düzenlenmesi
2.5.1.2.6.1 Velayetin Düzenlenmesinde Esas Alınacak İlkeler
Boşanma, çocuğun gelişimi için en uygun ortamı sunan “tam aile” nin parçalanmasını sonucunu doğuran, ve çocuğun tüm yaşamını olumsuz etkileyebilecek süreçler içeren bir olgudur. Velayetin düzenlenmesi süreci, tam bu noktada; çocuk üzerinde ortaya çıkabilecek olumsuzlukları en aza indirgemek için önemli ölçüde çaba ve dikkatle en uygun çözümün üretilmesi gereken bir dönemdir.623
Boşanma sonucunda çocuğun velayetinin hangi tarafa bırakılacağına karar verilirken, çocuğun güvenliği ve yararının sağlanması ilkeleri bu bağlamda yol gösterici olmaktadır.624
620
Çetiner Baktır, s. 108, Akyüz, Çocuğun Korunması, s.117 vd., Koçhisarlıoğlu, s.242., Ceylan, s.153. 621 Çetiner Baktır, s. 108, Akyüz, Çocuğun Korunması, s.117 vd.
622 Y2HD, 3.6.1985, 5130/5389; “.... Boşanma ve ayrılık kararı verilmesi halinde hakim, çocukların gelecek yaşantılarını ve durumun özelliklerini göz önünde tutarak velayetin hangi tarafça kullanacağına karar verir. Hakim bu konudaki takdir hakkını süre ile sınırlandıramaz.”; Yasa Hukuk Dergisi, s.11, 1985, s.1577.
623 Tutumlu, s. 480. ; Akyüz, Çocuk Güvenliği, s. 242. 624 Akyüz, Çocuk Güvenliği, s. 242.
Çocuğun güvenliği kavramı ile çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve sosyal bakımlardan özgür ve haysiyet içinde gelişebilmesine olanak tanıyan ortamın çocuğa sağlanması kastedilmektedir.625 Çocuğun güvenliği kavramı her somut olayda
değerlendirilmesi gereken sübjektif bir niteliğe sahiptir. Nitekim çocuğun güvenliğine neyin hizmet ettiği, nasıl bir karar ve uygulamanın çocuğun bedensel, zihinsel güvence altına alacağı ancak tüm şartların belirginleşmesi ile tespit edilebilecek niteliktedir.626
“Çocuğun Güvenliği” kavramı, bilimsel ve objektif esaslara göre bir başka anlatımla bedensel güvenliği, tıp ve beslenme biliminin verilerine göre değerlendirilirken, sosyal güvenliği ise; psikoloji, sosyoloji ve sosyal hizmet araştırmalarına göre değerlendirilmesi gerekmekte, toplumsal, geleneksel yargılar ve tutumların örnekleri değerlendirmede hiç veya en az oranda dikkate alınmalıdır.627
“Çocuğun yararı” kavramı ise, “çocuğun güvenliği” kavramından daha objektiftir. Nitekim çocuğun hem mevcuttaki hem de gelecekteki yararlarını ve haklarını kapsamaktadır. Bu kavram ile çocuğun güvenliğinin korunmasına hizmet eden yararları anlaşılmalıdır. Boşanmadan sonra çocuğun velayetinin ana ve babadan birine verilmesiyle çocuk ana veya babadan ayrılmakla zaten duygusal bakımdan zarar gördüğünden, artık çocuğun güvenliğinin tam olarak korunduğundan bahsetmek mümkün olmasa da hakim sonrası için “çocuk için en az zararlı olan” çözümü belirlemek durumunda olacaktır.628
2.5.1.2.6.2 Velayetin Düzenlenmesinde Çocuğun Yararının Tespiti
Boşanmada, velayet hakkının ana veya babadan birine verilmesinde, çocuğun yararının göz önünde tutulması gereği, Türk Doktrini ve Yargıtay tarafından uygulamalarda da kabul edilmektedir.
Gelişim Psikolojisine göre; 0-3 yaş çocuğun kişiliğinin biçimlendiği, çocuğun anaya sevgi ve duygusal bağımlılığının en yüksek olduğu dönemdir. Çocuğun bu yaş dilimlerinde annesinden ve anne yerine geçen birisinden ayrılması, çocukluk çağı depresyonlarının temel nedeni olmaktadır. 3-6 döneminde ise anneye bağlılık önceki döneme oranla azalsa da “benlik” gelişimi, cinsel rolün benimsenmesi bu yaş sürecinde gerçekleştiğinden, annenin
625 Akyüz, Çocuk Güvenliği, s. 242.; Ceylan, , s. 154. 626
Ceylan, s. 155.
627 Akyüz, Çocuk Güvenliği, s. 84.; Ceylan, s. 155. 628 Ceylan, s. 155.
içinde bulunduğu şartlar çocuğun güvenliğini tehlikeye düşürmediği ölçüde bu yaş döneminde de çocuğun anneye verilmesine karar verilmesi daha doğru olmaktadır.629
6-13 yaş döneminde çocuğun dış dünyaya ilgisi artmakta anneye olan bağımlılığı azalmaktadır. Bu yaş döneminde velayet, çocuğun gereksinimlerini karşılayabilecek yeterlilikte olan tarafa bırakılmalı, 13-17 yaş aralığında ise, erginlik dönemiyle birlikte hem bir model hem de otorite olarak çocuk üzerinde etkisi artan babaya velayetin bırakılması çocuğun yararına uygun görülmektedir.630
Çocukların gelişim süreçleri içindeki iç huzursuzlukları; kesintisiz ve istikrarlı bir çevre şartına gereksinimlerini arttırmakta alışılmış çevrenin değişmesi çocuğun duygusal ve zihinsel yaşantısını etkileyerek gelişimini durdurarak normalden uzaklaştırmaktadır. Bu nedenle çocuğun yaşı kadar yaşadığı çevrenin de velayetin düzenlenmesi sırasında göz önünde bulundurulması gerekmektedir.631
Türk Medeni Kanunu’muz velayetin düzenlenmesinde hakime geniş takdir yetkisi tanımış, velayetin eşlerden hangisine verileceği konusunda, belirli ve kesin ölçütler koymamıştır.632
TMK m. 182’ye göre; “mahkeme boşanma ve ayrılığa karar verirken olanak
buldukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler ” Çocuğun psikolojik gelişimine vurgu yapıldığı üzere, hakimin çocuğun velayetinin
taraflardan birine bırakılmasına karar vermeden önce, “olanak buldukça” anne babayı dinlemesi, çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının görüşünü alması, durumu algılama döneminde olan çocuğu dinleyerek çocuğun görüşünü alması633
ve psikoloji, psikiyatri ve pedagojinin çocuk gelişimi ve eğitimi verilerinden yararlanarak634 kararını oluşturması, çocuk yararına bir kararın oluşturulabilmesi için önem taşımaktadır.635
Kanun Koyucunun bu maddede “olanak buldukça” anne babanın ve vesayet altındaysa vasi veya vesayet makamının görüşünü alacağı ifadesi hakimin bu görüşleri almaktan
629 Y2HD, 1.11.2000, 2-1272/1608; “İlkokula başlama çağındaki ya da anne bakım ve şefkatine muhtaç çocuğun anne yanında kalmasının bedeni ve ahlaki gelişimine engel olacağı yolunda ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadıkça velayetin anneye verilmesi gerekir.”, Y2HD, 1999- 2022/2077; “Genel evde çalışan bir annenin çocuğunu yaşamının dışında tutması ve çocukla yaşam biçimi çocuğun yararına olması şartıyla velayet anaya bırakılabilir.”; Ceylan, s. 158.
630 Tutumlu, s. 481,482. 631 Tutumlu, s. 482
632 Akıntürk/Ateş Karaman, s. 303.; Öztan, 2004, s. 465.; Oğuzman/Dural, s. 141. 633
Y2HD, 15.9.1992, 6917/7931; Tutumlu, s. 484. 634 Ceylan, s. 157.
kaçınması sonucunu doğurabileceği gerekçesiyle daha kesin bir ifade kullanılmasının yerinde olacağı görüşü ile eleştirilmektedir.636
Bu dinlemenin imkansız olduğu hallerde, örneğin ana babanın nerede olduğunun bilinmemesi, ayırt etme gücünü kaybetmiş olmaları gibi hallerde, ana babanın dinlenmesi ise zaten söz konusu olmayacaktır.637
Çocuk dinlenecek yaştaysa, kendisini ilgilendiren davalarda görüşünün alınması gerektiğine TMK’da yer verilmemekle birlikte Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve İkinci Hukuk Dairesinin Kararlarında hakimin “çocuk dinlenecek yaştaysa” çocuğu dinlemesi gerektiği belirtilmiştir.638
Ayrıca 20 kasım 1989 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 12/I-II hükmünde; görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip her çocuğun kendisini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkının var olduğunu ve çocuğun doğrudan veya bir temsilci ya da uygun bir makam yoluyla dinlenilmesi fırsatının tanınması gereği üzerinde durulmuştur.639
Ancak çocuğun dinlenilmesinin uzman pedagog veya psikologlar tarafından gerçekleştirilmesi yoluyla çocuğun gerçek duygu ve düşüncelerini dile getirip getirmediğinin anlaşılması büyük önemi taşımaktadır. Zira çocuğun her zaman kendi düşüncelerini dile getirmesi veya kendi çıkarlarını gözetebilmesi veya etki altında kalmaması mümkün olmayabilir.640
2.5.1.2.6.3 Eşlerin Çocuğun Velayeti Hakkında Anlaşmaya Varmaları
Velayetle ilgili davalar kamu düzenine ilişkin olduğundan, ana babanın velayetin hangi tarafa bırakılacağı hususunda yapmış oldukları anlaşma, bu anlaşmanın hakim tarafından çocuk yararına bulunması ve onaylanması şartına tabiidir.641
Zira çocukla, boşanan ana baba arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi durumu taraf iradelerine bırakılamaz. Hakim, çocuğun güvenliği ve yararını göz önünde bulundurarak en uygun kararı resen vermelidir.642
Böyle bir anlaşmanın ileri sürülmesi halinde hakim, anlaşmanın tarafların gerçek ve samimi isteklerini yansıtıp yansıtmadığını, baskı unsuru oluşturan bir durumun var olup olmadığını araştırdıktan sonra, anlaşmanın çocuğun yararına olduğunu kanaat getirdiği takdirde anlaşmayı onaylayacaktır. ÇETİNER BAKTIR; “ana ve babanın anlaşmaları, ana ve
636
Ceylan, s. 156. 637 Öztan, 2004, s. 466.
638 YHGK, 18.10.1969, 2/52-71, s. 156.(kazancı otomasyon) 639 Ceylan, s. 157.
640
Çetiner Baktır, s. 132.
641 Özuğur, Boşanma, s.944., Öztan, 2004, s. 466. 642 Öztan, 2004, s. 465.
babanın çocuğun çıkarı için eşit konumda olduklarından dolayı hakimi bağlayıcı nitelikte olması gerektiği” görüşünü ileri sürmektedir.”643
Adli merci önünde çocukları ilgilendiren davaları önleyebilmek ve anlaşmazlıkların önüne geçebilmek veya çözümleyebilmek adına, 25.01.1996 tarihli “Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi”644
tarafı olan devletler, arabuluculuk ve anlaşmazlıkların çözümüne yönelik diğer tüm yöntemlerin uygulanmasını ve taraflarca belirlenen uygun durumlarda, bu yöntemlerin bir anlaşmaya varılması için kullanılmasını desteklerler. Bu hüküm, tüm dünyada yaygınlaşmaya başlayan, “alternatif uyuşmazlık çözüm yolları” nın teşvikine yönelik girişimlerin sonucudur.645
2.5.1.2.6.4 Boşanmadan Sonra Velayetin Tespitine İlişkin Yargıtay Uygulamaları
TMK’da velayetin eşlerden hangisine bırakılacağı konusunda belirli kıstaslar olmamakla birlikte, Yargıtay ve doktrinde; velayet hakkının ana babadan birine verilmesinde sadece çocuğun menfaatinin göz önünde tutulacağı, yukarıda inceleme konusu yapılan yol gösterici ilkeler benimsenmektedir.646
Aşağıda Yargıtay uygulamasına ilişkin örnek kararlar sunulmaktadır:
Yargıtay kararlarında; çocuğun yararını ön planda tutularak; “boşanmaya karar
verildiğinde çocukların velayeti düzenlenirken yaşları, cinsiyetleri, sağlık durumları, eğitimleri, ailenin parçalanması olgusunun en az hissedilmesi, anne sevgisine ihtiyaçları gibi etkenler göz önünde bulundurulmalıdır ” demektedir.647
Yukarıda belirtilen hususlar dışında, velayet hakkı kendisine bırakılanın istikrarlı bir yaşam sürmesini, çocuğun bakım ve eğitimi doğrudan üstlenebilecek kişilik yapısında olması,
643 Çetiner Baktır, s. 111.
644 “Türkiye, Sözleşmenin 1. Maddesinin 4. Paragrafı gereğince, yaptığı beyanla, Sözleşmeyi boşanma davalarında, ayrılık davalarında, çocukların velayetine ilişkin davalarda, ayrılık davalarında, ebeveynle çocuk arasındaki kişisel ilişki kurulması davalarında ve babalığın mahkeme kararı ile kurulmasına ilişkin davalarda uygulayacağını belirtmiştir.”; Hakkı Dinç ve Diğerleri, Uygulamada Aile Hukuku ve Çocuk Haklarına ilişkin Uluslararası Sözleşmeler, Ankara, Adalet Yayınevi, 2004, s. 150.
645 Ejder Yılmaz, “Çocuk Hakları Açısından: Çocuğun Davada Temsilinin ve İradesinin Önemi”, DEÜFHD, C:11, Özel Sayı, 2009, s. 819-841.
646 Ceylan, s. 156.
çocuğu eğitebilme yeteneğine sahip olmasını ve çocukla kişisel ilişkisini göz önünde bulundurarak velayetin düzenlenmesine ilişkin kararını oluşturmalıdır.648
Yargıtay kararlarında, babanın varlıklı olmasını, velayet hakkının kendisine bırakılmasında tek başına yeterli bir neden olarak kabul etmemiştir.649
Anne bakım ve şefkatine muhtaç çocuğu terk eden kadına, terk ettiği çocuğun velayeti verilemez.650
Ayrıca birden fazla çocuk olması halinde, ana babasından birini kaybeden çocuğun bir de kardeşini kaybetmemesi için ve kardeşlik bağlarının kopmaması için kardeşleri ayırmamaya özen gösterilmelidir.651
Velayet hakkı ana veya babaya belirli bir süreyle sınırlı olarak verilemez.652 Velayet kendisine bırakılmayan annenin, haftada beş gün; velayet hakkına sahip babanın da haftanın son iki günü çocukla beraber olmalarına karar verilmesi, velayet hakkının kullanılmasını fiilen sınırlandıracağından yasaya uygun düşmez.653
Boşanmada eşlerin kusurlu olup olmamaları velayetin belirlenmesinde göz önünde bulundurulmaz.654 Ancak evlilik birliği, akıl hastalığı, terk, küçük düşürücü suçtan dolayı mahkumiyet655 veya haysiyetsiz hayat sürmekten dolayı sona ermişse akıl hastası656 veya suçlu olan tarafa çocuğun velayetinin bırakılamayacağı yönünde kararlar vermektedir.657
Ana babadan birinin eşcinsel olması halinde çocuğun velayeti diğer eşe verilecektir.658
Yargıtay’ın örnekleri verilen yukarıdaki kararları bugün de yol gösterici olmaktadır.
Velayetle ilgili kararların infazı İİK m. 25 hükmünde düzenlenmektedir.
648 Y2HD, 10.3.1999, 14474/2147; Y2HD, 27.11.1997, 12911/12889; Öztan, 2004, s. 467. 649 Y2HD, 1999, 2022/2077 ; Ceylan, s. 158.
650Y2HD, 21.11.1990, 7540/11307; Ceylan, s. 159.
651YHGK, 7.2.2001, 2-13/35, Y2HD, 1.11.1999, 1166/11515; Öztan, 2004, s. 467,468. 652
Y2HD, 24.11.1983, 8848/172; Ceylan, s. 159. 653Y2HD, 11.6.1998, 6412/7398; Ceylan, s. 159.
654 Tutumlu, s. 482.; Öztan, 2004, s. 468., Ceylan, s.157., Özuğur, Boşanma, s.944. 655 Y2HD, 21.9.1994,283/539; Ceylan, s. 159.
656
Y2HD, 30.12.2002,2003/6627-8302; Ceylan, s. 159. 657 Ceylan, s. 157, Akyüz, Çocuğun Korunması, s.184 vd. 658 Y2HD, 21.6.1982, 6627/8302, Ceylan, s. 159.