• Sonuç bulunamadı

BĠRĠNCĠ BÖLÜM FĠZĠKĠ COĞRAFYA ÖZELLĠKLERĠ 1 1 Jeolojik Özellikler

1.6. Bitki Örtüsü Özellikler

2.2.1. YerleĢme Tarih

Coğrafi yapısı, arazi durumu ve iklimi ile daha ilkçağlarda insanların dikkatini çeken yörede M.Ö. 7. yy‟da şimdiki Taşucu‟nun olduğu yerde İonlar Holmi adıyla bir koloni kurmuşlardır. Sürekli olarak korsan baskınlarına maruz kalan ve gelişme ortamı bulamayan Holmi M.Ö. 4.yy‟dan itibaren zayıflamaya başlamıştır. Büyük İskender‟in Komutanlarından ve Suriye Krallığının kurucusu Selefkos Nikator, M.Ö. 300 yılında Holmi şehrinin bu zayıf durumunu fırsat bilerek şehri ele geçirmiş; halkını da kıyıdaki Holmi‟den 12 km içeriye bugünkü Silifke kalesinin bulunduğu yere nakledip, yerleştirerek “Selefkos‟un Şehri” anlamına gelen, Seleukia kentini kurmuştur (Foto 5). Silifke, Selefkos‟un kendi adına kurduğu dokuz şehirden biri olup varlığını ve yaşamını günümüze kadar sürdürebilen tek Seleukia şehridir. Silifke o dönemde diğer Seleukia şehirlerinden ayırt edilebilmek amacıyla “Göksu üzerindeki Silifke” olarak anılmaktaydı (Silifke Belediyesi Kültür Müdürlüğü, 2008). Seleukia, Helenistik dönemde Selefkoslar ve Mısır Krallıkları arasında sıkça el değiştirmiştir. M.Ö. 1. yy‟da Romalıların yönetimine giren kent bu dönemde kale eteklerinden ovaya doğru yayılarak genişlemiştir. İmparator Diocletianus zamanında oluşturulan ve otuz dokuz kenti sınırları içerisine alan İsauria eyaletinin başkenti olmuştur. Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye bölünmesinden sonra Bizans yönetimine giren Seleukia, yeraltı kilisesi Aya Tekla‟nın varlığından dolayı Hristiyanların önemli bir hac merkezi durumuna gelmiştir (Silifke Belediyesi Kültür Müdürlüğü, 2008).

“IV. yy‟da İsavria (İçel) kentlerinden sayılan Silifke, Tarsus ile ticari rekabete girerek, özellikle Kıbrıs‟tan gelip, Anadolu içlerine gönderilen mallar için bir transit geçiş merkezi olmuştur. V. yy‟da Bizanslılar‟ın eline geçen Silifke, önce Kleisura, daha sonra da Selevkeia Theması‟nın merkezi olarak büyük bir askeri önem kazandı” (Yurt Ansiklopedisi, 1982: 3658).

“Silifke, Dört Halife döneminde Müslümanlıkla temas etmiş, Muaviye ve onunla başlayan Emeviler döneminde yapılan savaşlarda pek çok Müslüman Arap Silifke yöresine gelmiştir” ( Aslan, 1988: 219).

I. Haçlı Seferi sırasında, yöre Ermenilerin eline geçtiyse de geri alan Aleksis Komnenos, Kız Kalesi (Gorigos) ile birlikte Silifke‟yi onararak, buraya bir askeri

birlik yerleştirdi. III. Rupen döneminde Silifke Kalesi, Ermenilerce bir kez daha ele geçirildi. Ermeni Kralı II. Leon döneminde Silifke‟ye Selçuklu akınları başladıysa da, güçlü kalesi sayesinde uzun süre dayandı. Ama sonunda zor durumda kalan II. Leon yardım sağlamak amacıyla, Silifke‟yi Hospitalier Şövalyelerine bıraktı. 1224 yılında Alâeddin Keykubad, Silifke‟yi almaya niyetlendiysede Ermenilerle Hospitalier şovalyeleri birlikte hareket ettiği için şehri ele geçiremedi. 1228‟de Alâeddin Keykubad Ermenilere karşı bazı Türkmen aşiretlerini uç bölgelere yerleştirmiştir. Türkmenler arasında önemli bir güce sahip olan Karamanlılar daha sonraları Silifke‟yi ele geçirdi (Yurt Ansiklopedisi, 1982: 3658).

15. yy‟la kadar Karamanoğullarında kalan şehir 1471 yılında Gedik Ahmet Paşa tarafından Osmanlı Devletine katılmıştır. Silifke 1869 yılında Mersin sancağının merkezi olmuş, 1919‟da bağımsız sancak haline getirildi. 1924 yılında yeni kurulan, Mersin ilinin merkezi yapılmış; 1933 yılında Mersin, Mersin ilinin merkezi olunca Silifke ilçe olarak Mersin iline bağlanmıştır.

Kamus ül-Âlam‟da Şemsettin Sami Silifke için şunları yazmaktadır: “Adana Vilayetine bağlı İçel Livası‟nın merkez kazasıdır. Kentin Araplar zamanından kalma bir camisi ile Rum ve Ermeni kiliseleri vardır. Eskiden Selevkiya adıyla anılan, oldukça büyük bir kent iken, bu gün 2 500 kadar nüfusu vardır.” Ali Cevad da, Silifke‟yi şöyle tanımlar: “Adana Vilayetine bağlı İçel Sancağı‟nın merkezi bir kentidir. Adı Büyük İskender‟in komutanlarından Selevkos‟a bağlanır. Çok verimli toprakları vardır. Tarım ürünleri yerel gereksinimi karşıladıktan sonra dışarıya da satılır. Küçük sanayi olarak kilim ve seccade yapımı gelişmiştir. Kazanın Bulacalı, Yağda ve Ayaş adlı üç nahiyesi 24 860 nüfusu vardır. Bunun 1 032‟si Hıristiyan, kalanı İslam‟dır” (Yurt Ansiklopedisi, 1982: 3659).

Silifke kurulduğu alanın coğrafi özelliklerine bağlı olarak bir takım doğal afetlere maruz kalmıştır. Göksu Nehri ilçeye bir delta ovası hediye etmiş olsa da zaman zaman meydana getirdiği sel taşkınları sonucu ilçede can ve mal kayıplarına sebep olmuştur. 1962‟de 2,5 metre, 1968 Aralık ayında 3 metre olmak üzere taşkınlar meydana getiren Göksu Nehri, 2001, 2003, 2004 ve 2006 yıllarında da taşkınlara sebep olmuştur. 05-07 Mart 2004 tarihindeki taşkında 4 887,3 dekarlık tarım arazisi zarar görmüştür.

Özellikle 05-07 Mart 2004 tarihinde meydana gelen sel taşkını en etkili olanıdır. Bu tarihte hava sıcaklığının artmaya başlaması ve fön rüzgârının etkisiyle Ermenek çevresinde karlar hızlı bir şekilde erimeye başlamış, taşkının kaynağını oluşturmuştur. 5 Mart‟ı 6 Mart‟a bağlayan gece 1 600 m3

/sn yatak kapasitesine sahip Göksu Nehri‟ne 3 000 m2/sn üzerinde su gelmesi, fazla suların yatak dışına akarak

taşkın oluşturmasına sebep olmuştur. Yataktan taşan sular özellikle Göksu Nehri‟nin akışına göre sol tarafındaki yerleşim birimlerine zarar vermiştir. Taşan sular, ilçe merkezinde Gazi, Göksu, Sayağzı, Sarıcalar, Atik ve Bucaklı Mahallelerinde etkili olmuştur. İlçe merkezindeki mahallelerden başka Çeltikçi, Kurtuluş, Bahçeköy, Sökün, Ekşiler, Bükdeğirmeni, Kabasakallı, Kargıcak, Keben, Karahacılı, Ortaören, Karakaya, İmambekirli ve Cılbayır gibi köylerle Atayurt (Doğancı ve Esenbel Mahalleleri) ile Arkum (Altınkum ve Arkarası Mahalleleri) gibi beldeler de taşkından zarar görmüştür. Oluşan sel alansal olarak en fazla zararı narenciye bahçeleri ile hububat ekim alanlarına vermiştir. Bunları çilek ve çeşitli meyve, sebze ekim sahaları izlemektedir. Taşkında çok sayıda sera da büyük ölçüde zarar görmüştür. Ayrıca çok sayıda arıkovanı ile büyük ve küçükbaş hayvan telef olmuştur (Buldur vd., 2007).