• Sonuç bulunamadı

BĠRĠNCĠ BÖLÜM FĠZĠKĠ COĞRAFYA ÖZELLĠKLERĠ 1 1 Jeolojik Özellikler

1.4. Hidroğrafik Özellikler

Silifke ilçesi hidrografik açıdan ülkemizin zengin yörelerinden biridir. Sahada hidrolojik unsurların oluşum ve gelişiminde topoğrafik, jeolojik ve klimatik unsurlar etkili olmuştur. Sahadaki başlıca hidrolojik unsurlar akarsular, göller, yeraltı suları ve kaynaklardır.

1.4.1. Akarsular

Araştırma sahasının en önemli akarsuları Göksu Nehri ve Aksıfat Deresi‟dir. Göksu Nehri sahanın güneyinde, Aksıfat Deresi ise sahanın kuzeyinde bulunan suları denize taşır (Şekil 9).

Doğu Akdeniz hidrolojik havzasında yer alan Göksu Nehri, Seyhan ve Ceyhan‟dan sonra Akdeniz‟e dökülen akarsuların en önemlisidir. Uzunluğu 260 km olan nehrin drenaj havzası 10 069 km2‟dir (DSİ, 2008: 2).

KB-GD doğrultusunda uzanan Göksu Nehri, Türkiye‟nin genel epirojenik ve orografik yapısına bağlı olarak enine (kuzey-güney doğrultusunda akan) akarsular grubundadır. 2 000 metrenin üzerindeki yüksekliğe sahip Paleozoik yaşlı kalkerlerden doğan Göksu Nehri iki önemli koldan oluşur. Bunlardan kuzeydeki daha çok Gökçay (Hadim Göksuyu), güneydeki ise Ermenek Çayı (Ermenek Göksuyu) olarak bilinir. Bu iki akarsu Mut civarında Suçatı mevkiinde birleşerek bir

nehir görünümü alır. İşte asıl Göksu Nehri bu noktadan itibaren başlayıp GD‟ya

doğru uzanır ve Silifke yakınlarında denize boşalır (Buldur, 1998: 4). Mut‟tan sonra araştırma sahası içinde Göksu Nehri, yükseltinin ve eğimin azalmasına bağlı olarak genelde menderes yaparak akmaktadır.

Göksu Nehri, Silifke ilçe sınırları içerisinde birçok yan dere ve mevsimlik derelerle beslenmektedir. Bunlardan en önemlileri Yenisu köyü yakınlarından doğan Kapız Dere, Kargıcak köyü civarında Koca Dere, Kargıcak köyünün güneyinde Kargıcak Dere ve Gökbelen Deresi, Kavaklı Dağından doğan Ağıl Dere, Hisar Dağı‟ndan doğan Çay Deresi, ilçe merkezinin kuzeyinden gelen Göbek Deresi, Göksu Nehri‟ni besleyen en önemli yan derelerdir (Şekil 9). Bu dereler genel itibari ile kuzey-güney istikametinde Göksu Vadisi‟ne doğru akmakta olup, yağışın bol olduğu kış mevsiminde önemli miktarda su taşırlar. Araştırma sahası içerisinde Göksu Nehri, ayrıca vadi yamaçlarından doğan birçok muhtelif kaynakla da beslenmektedir. Bu kaynaklar genelde karstik alanlardan doğduğu için kireç içerir.

Yıllık ortalama 114,8 m3/sn su akıtan Göksu Nehri‟nin ortalama akımı, Ekim

ayından itibaren artmaya başlar, Mart ve Nisan aylarında zirveye çıkarak; Nisan ayında 276 m3/saniyeye ulaşır (Tablo 13 ve Şekil 10). Akımın ilkbahar mevsiminde

zirveye ulaşmasının en büyük sebebi Göksu Nehri‟nin kaynağını aldığı Ermenek ve çevresinden kar erimeleri ile beslenmesidir.

Tablo-13: Göksu Nehri’nin Aylık Ortalama Akım Değerleri (1961-1997) Aylar O Ş M N M H T A E Ek K A Ort. m3/sn 148,5 151,6 220 276 159 76 47 40 39 47,8 75,2 135 114,8

Nisan ayından itibaren sürekli azalan akım, Ağustos ve Eylül aylarında minumum seviyelere inerek Eylül ayında 39 m3/sn akıma düşer.

Debi (m3/sn) 0 50 100 150 200 250 300 O Ş M N M H T A E Ek K A Aylar K ara hac ıl ı A

ġekil-10: Göksu Nehri’nin Aylık Ortalama Akım Grafiği (1961-1997)

Araştırma sahasında diğer önemli su kaynağı Aksıfat Deresi‟dir. Silifke‟nin kuzeyinde Karaman sınırında bulunan 1 750 metre üzerindeki dağlardan kaynağını alan bu dere karstik sahalar içerisinde derin vadiler arasında akmaktadır. Aksıfat Deresi‟nin batısında Karaman sınırından itibaren doğan Söğüt Deresi, Aksıfat Deresi‟ne paralel olarak akar. Bu iki dere Erdemli sınırı yakınlarında birleşerek, tek kol halinde güneye akar. Sömek köyü yakınlarında Erdemli‟ye geçer, burada Limonlu (Lemas) adını alır (Şekil 9). Ancak yörede bu iki kolda Aksıfat Deresi olarak bilinmektedir. Aksıfat Deresi ve Söğüt Dere kaynaklarını yüksek dağlardan aldığı için genel itibari ile kar suları ile beslenmekte olup, muhtelif kaynak ve pınarlardan da beslenebilmektedir.

Aksıfat Deresi, Limonlu Çayı‟nın yukarı çığırını ve kaynağını oluşturmaktadır. Lemas Çayı‟nın toplam su toplama havzası 1 356 km2, denize akıttığı toplam su 210

milyon m3/yıl, minimum debisi 3,2 m3/sn‟dir. Havzanın jeolojik yapısından dolayı çatlak ve yarıklardan sızan sular, karstik boşlukları takip ederek doğrudan denize ulaşır. Bundan dolayı yağışın akışa geçme oranı çok düşüktür (1/5) (DSİ, 2008: 2).

Araştırma sahasında sürekli akan akarsular dışında iklim şartlarına bağlı olarak oluşmuş mevsimlik dereler de mevcuttur. Bunların başlıcaları Yeşilovacık ile Akdere arasında yer alan Deli Dere, Kırtıl Dağı‟ndan doğarak Taşucu‟na akan Zindan Dere, Uzuncaburç civarından doğarak Atakent‟e ulaşan Kabat Dere, yine Uzancaburç doğusundan doğarak Narlıkuyu civarına dökülen Sarıgöbel Deresi‟dir. Ayrıca ilçenin

kuzeyinde, Karaman sınırında akış yönü Karaman‟a doğru olan Kuzkayası ve Kuru Dere başlıca mevsimlik derelerdir (Şekil 9). Özellikle kış aylarında düşen yağışlarla belirginleşen ve akımları artan bu dereler yazın yağışların azalmasına bağlı olarak akımları düşmekte çoğu zamanda kurumaktadır.

1.4.2. Göller

Sahadaki bir diğer hidrografik zenginlik de göllerdir. Araştırma sahasında yerüstü su kütlelerinin alanı 1 600 ha‟dan fazladır. Bunların en büyükleri Akgöl (1 200 ha) ve Paradeniz Gölü‟dür (350 ha) (Göksu Deltası ÖÇKM, 2008: 27).

Sahanın en büyük gölü Akgöl‟dür. 1 200 ha alana sahip olan göl hafif tuzlu, acı su karakterindedir. Her litresinde 1,0 g. kireç içeren gölün derinliği 0,5 ile 1,0 m arasında değişmektedir. Göl, balıkçıların açmış olduğu bir kanalla Paradeniz Gölü‟ne bağlanmıştır (Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005, s. 26). Gölün zamanla fazla sularını Paradeniz‟e boşaltması ve deltanın sulama projesine kavuşmasıyla birlikte drenaj kanallarından akan fazla suların göle boşalması sonucu tuz oranı giderek azalmıştır. Sonuç olarak Akgöl‟ün suları günümüzde tatlı hale gelmiştir. Akgöl balıkçıların açtığı kanalla Paradeniz‟e dolayısıylada Akdeniz ile de irtibat sağlamıştır. Ancak göl sürekli olarak sulama kanallarından gelen tatlı sularla beslendiği için tuzlu olması önlenmiştir.

Akgöl‟de su seviyesi sulamanın en yüksek olduğu dönemde (Mayıs sonu-Ekim sonu) en yüksek seviyeye ulaşır. Kış boyunca su seviyesi yağışa bağlı olarak 0,4 m kadar değişim gösterir. Yeraltı su girdisi dışında Akgöl‟ün deltanın havzası ile ilişkisi yoktur ve Göksu Nehri‟nin akışından bağımsızdır. Drenaj kanalları, Akgöl için önemli su girdisi oluşturmakla birlikte, buharlaşmada en önemli su çıkışını oluşturmaktadır. Ayrıca yaz aylarında aşırı buharlaşma ile su seviyesi düştüğü için Paradeniz Gölü‟nden su girişi olmaktadır.

Araştırma sahasında Akgöl‟den sonra en önemli göl Paradeniz Gölü‟dür (350 ha). Akgöl ile bağlantılı olan Paradeniz, 1,5 metre derinlikte olup, Akgöl‟ün doğusunda yer almaktadır. Doğusundan bir boğaz ile Akdeniz‟e bağlantısı olduğu için tuzluluk oranı Akgöl‟den daha fazladır. Suyun tuzluluk oranı 01.03.1990 tarihinde her bir litrede 2,0-3,0 g arasında ölçülmüştür (Çevre ve Orman Bakanlığı,

2005: 26). Özellikle yağışların azaldığı, buharlaşmanın arttığı yaz aylarında tuzluluk had safhaya ulaşır.

1.4.3. Yeraltı Suları

Araştırma sahasında yeraltı sularının akış doğrultusu Akdeniz‟e yani güneye doğrudur. İlçenin kuzeyindeki dağlık sahalarda karstik arazilerin varlığından dolayı yağan yağmur suları çatlak ve yarıklardan sızarak derinlere inmektedir. Dolayısıyla karstik arazide yeraltı su seviyesi istikrarlı değildir. Ancak Göksu Vadisi ve Göksu Deltası yeraltı suyu bakımından zengindir. Özellikle sahadaki suların akış yönünün deltaya doğru olması bu alanları yeraltı suyu bakımından zengin hale getirmiştir.

Göksu Ovası, yükseltisinin 10 m‟nin altında bulunmasından dolayı, yeraltı suyu bakımından oldukça zengindir. Sahanın yüksek olan kuzeybatı bölümünde yeraltı su seviyesi 4-5 m derinlikte iken, bu derinlik denize doğru gidildikçe azalır. Hatta yeraltı suyu bataklık görünümündeki sahalarda yeryüzünde bulunmaktadır (Pınar, 1990: 12). Araştırma sahasında güneyden kuzeye doğru gidildikçe yeraltı su miktarı azalmaktadır. Aynı şekilde denizden uzaklaşıldığı için su içerisindeki tuz oranı gittikçe azalır. Yeraltı su seviyesi genellikle mevsimden mevsime önemli değişiklikler göstermektedir.

1.4.4. Kaynaklar

Araştırma sahasında değişik alanlarda debileri ve oluşumları farklı kaynaklar bulunmaktadır. Bunlardan Gezergöz Pınarı; 0,165 m3

/sn debiye sahip olup, Karadedeli (Atayurt) pompaj sulamasının kaynağını oluşturmaktadır.

Atakent-Susanoğlu Mahallesi‟nde bulunan Üç Kaynak Pınarları ise 0,014 m3/sn debiye sahip olup, üreticiler tarafından münferit olarak kullanılmaktadır. Ancak kuraklıktan dolayı kuruma noktasına gelmiştir.

Atayurt-Olukbaşı Mahallesi sınırları içerisinde bulunan Karasu Pınarı ise 1,071 m3/sn debiye sahip olup, yöredeki tatil sitelerinin içme suyunu karşılamaktadır. Ayrıca Yeşilovacık yakınlarında 50 lt/sn debisi bulunan Boğsak kaynağı bulunmaktadır (DSİ, 2008: 3).

Bu kaynakların dışında Göksu Ovası üzerinde bulunan tarım alanlarında 5-15 metreler arasından çıkartılan artezyen kaynaklar bulunmakta olup, Göksu Vadisi üzerinde tulumba ve su motorları ile çıkarılan kaynaklar da mevcuttur.