• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3. SİMÜLASYON EVRENİ

3.8. Yapısal Değer Yasası

156

sonucunda değişen ve gelişen kulanın bir biçimi olarak düşünülebilir. Armağan düzeniyle ilgili pek çok gösterge ve veriye fuar, borsa, deniz aşırı ticaret gibi uygulamalara baktığımızda; 5. yüzıldan 19. yüzyıl sanayileşmiş kapitalizm aşamasına kadar geçen tarihsel süreçte sürekli olarak karşılaşılmaktadır (Adanır, 2013, s. 127).

157

almıştır. Baudrillard’a göre tüketim toplumunda nesnelerin kullanım değeri saf dışı edilmekle beraber değişim değeri oyunun yeni kurallarına göre belirlenmektedir. Bu sadece karşılıklı iki kişinin belirlediği bir değiş tokuş olmaktan çıkmıştır. Moda, reklam, kitle iletişim araçları bu değeri belirleyen başlıca unsurlar haline gelmişlerdir.

Artık tüketimde motivasyon tüketilen nesnenin ne kadar gerekli olduğundan çok o nesnenin sağladığı itibarın kazanılması ya da nesneler aracılığıyla toplumsal bir konum ve prestije sahip olabilmek olmuştur.

Tüm nesneler sanat eserleri gibi pazarlanmaya çalışılmakta ve reklam sektörü, moda/trendler, çeşitli pazarlama teknikleri bu işte önemli rol oynamaktadırlar. Her şey moda kapsamında değerlendirilecektir.

Baudrillard’ın düşüncesine göre tüm tüketiciler için yapısal değer yasası tarafından belirlenmiş nesneler vardır. Gereksinim kavramı artık anlamını yitirmiştir ve kavramsal olarak ifade ettiği durum psikolojik yönde başkalaşmıştır. Bir başka deyişle artık gereksinim biyolojik ya da fizyolojik bir kavram olmaktan çıkmış, psikolojik bir kavrama dönüşmüştür ve insanlara moda, reklam ve kitle iletişim araçları yoluyla nelere ihtiyaç duyacaklarını ve neler almaları gerektiği söylenmektedir.

Gösterge/değer sahip olunan nesnelerin maddi değerlerinden bağımsız bir değere sahip olabilmekte ancak bu değer bir kültürel-toplumsal kod tarafından belirlenmektedir. Toplumu oluşturan bireyler var olabilmek ya da etkin olabilmek adına bu kültürel-toplumsal koda boyun eğmektedir. İçinde yaşadığımız bu dünyada insanların toplum içindeki yerlerini karakterleri ya da insani vasıfları değil sahip oldukları nesneler belirlemektedir. Bu gösterge/nesneler evreninde oluşturulan hiyerarşik düzen insanın toplum içindeki yerini belirlemektedir.

Gelinen noktada, kapitalizm mutasyona uğrayarak farklılaşmış; ekonomi-politik belirleyicilik sona ermiş ve yerini kültürel göstergelere bırakmıştır. Baudrillard’a göre artık üretim düzeni bitmiş ve yerini tüketim düzeni almıştır.

Baudrillard modern kapitalist toplumların geçirdikleri bu mutasyon sayesinde Simülasyon evrenine girildiğini ve kapitalizmin hem ideolojik hem de maddi amaçlarını

158

kaybettiğini belirterek, konuşulması gerekenin bundan sonra tüketim toplumu olduğu ve bu toplumun eleştirisinin yapılmasını gerektiğini söylemektedir.

3.8.1. Nesnelere Kazandırılan Mantıksal Statü

Tüketim toplumunda ortaya çıkan gereksinimler artık fizyolojik ya da biyolojik bir başka deyişle yaşamın devam ettirilmesi için gerekli olan ihtiyaçlar temelinde anlamını kaybederek psikolojik bir anlam kazanmıştır.

Nesnenin sadece işlevsel olarak değerlendirilmesi, onun gelişigüzel bir statüye sahip olmasını engeller ve aynı işleve sahip olmayan diğer nesnelerden onu ayırır ancak aynı işleve sahip diğer nesnelerinde birbirlerine göre farklılaşmasını engeller. Bir buzdolabının yerini işlevsel olarak başka bir nesne alamazken diğer buzdolaplarının da kendi aralarında aynı işleve sahip olduklarından farklı bir statü sahibi olamaz. Ancak nesne gösterge statüsünde olursa yani buzdolabı bir konfor açısından değerlendirilirse başka bir nesne konfor açısından onun yerini alabilir. Böylece özneyle kurduğu ilişki önemsizleşerek diğer nesnelerle yani göstergelerle ilişki kurma zorunluluğu doğar.

Göstergeler birbirlerinin yerini alabilen, sürekli değişken bir hiyerarşik yapı oluştururlar ve farklı anlamlara sahip olabilen bu göstergeler belirli bir kodun unsurları olarak görülebilirler. Özneyle kurulan simgesel ilişki temelinde tüm nesneler birbirlerinin yerini alabilirler. İşlev kullanım amacıyla ilgili olup, buzdolabı bir cins isim statüsündedir, öznenin kendisiyle özdeşleştirmesiyle ya da tutkuyla bağlanmasıyla özel isme dönüşen buzdolabı bir simge nesneye dönüşür. Tüketim nesnesi ise bir markaya sahip olmak zorundadır ama bu, nesneyi özel isimden çok takma bir isme sahip hale getirir.

Tüketim nesnesi statü, prestij, moda farklılıklarını barındıran yan anlamlarla yüklü belirli bir markanın belirlediği bir nesnedir. Nesne hiyerarşik bir anlam dizgesi çerçevesinde diğerleriyle karşılaştırıldığında yalnızca farklı özellikler taşıyabildiği takdirde belli bir anlam sahibi olabilmektedir.

Simgesel değiş tokuş düzeninde armağan bir nesnedir ama nesne özelliği taşımamaktadır, bir nesne olma durumunun ötesine geçmiştir çünkü başına buyruk, özgür değildir yani iki kişi arasında verme ve alma ilişkisinin somut karşılığıdır.

Armağan olarak verilen nesnenin bir kullanım ya da değişim değeri de yoktur. Armağan

159

iki kişi arasında gerçekleştirilen, nesnenin verildiği anda armağana dönüştüğü, mantıksal olmayan ve keyfi bir şeydir.

Karşılıklılık ilişkisi temeline dayanmayan nesne anında göstergeye dönüşmektedir. İki kişi arasında gerçekleşen armağan alıp verme sürecindeki gibi nesne kurduğu ilişkiyle simgesel bir değere sahiptir ancak nesne kendi başına buyruk ya da anlamsız bir şeye dönüşünce yani iki kişi arasındaki ilişki düzeyindeki rolünü kaybedince, gösterge nesne sıradanlaşır. Gösterge nesne bir ilişki yokluğuyla her biri ayrı birer birey haline gelen özneleri ifade etmektedir (Baudrillard, 2009, s. 58).

Tüketim, gösterge-nesne tüketmek anlamına gelirken; gösterge-nesne de geçmişe özgü, şeyleştirilmiş, bir kod görünümü kazandırılmış toplumsal bir ilişki biçimine benzemektedir.

“Simgesel” nesne (gerek armağan gerekse geleneksel nesne, hep aynı teknikle üretilen ve zanaat eserine benzeyen şey) her türlü toplumsal ilişkinin kökeninde yalnızca arzunun bulunduğunu (karşıt anlamlara sahip ama bu karşıt anlamlar sayesinde tüm toplumsal ilişkileri belirleyen) göstermekle kalmayan, aynı zamanda özgün bir nesne aracılığıyla karşılıklılığa dayalı ya da grupla bütünleşmek amacıyla kurulan ve herkesin gözü önünde gerçekleştirilen toplumsal ilişkiler demektir. Meta aracılığıyla algılanansa üretime dayalı toplumsal ilişkilerdeki belirsizlik ve iş bölümü adlı gerçekliktir. Günümüzdeki gösterge-nesne ve tüketim nesnesi bolluğuna bakılarak, toplumsal değeri belirleyen şeyin kendini tüm yaşam alanlarına dayatan belirsiz bir kod bolluğu, toplumsal değiş tokuş mantığınınsa yalnızca göstergelere boyun eğdiği söylenebilir. Bundan böyle bir göstergeye dönüşmüş olan nesneyi anlamlı kılan şey iki kişi arasındaki somut ilişki değil, diğer göstergelerle kendi arasındaki farklılıkları ortaya koymayı amaçlayan ilişki biçimidir (Baudrillard, 2009, s. 59).

Baudrillard’ın yazmış olduğu “Gösterge Ekonomiği Hakkında Bir Eleştiri” adlı eserinde bahsettiği dört önemli mantık biçimi vardır; kullanım değerinin işlevsel mantığı (somut işlevlerle ilgili mantıktır), değişim değerinin ekonomik mantığı (eşdeğerlilik mantığıdır), simgesel değiş tokuş mantığı (karşıt anlamlılık mantığıdır), gösterge/ değer mantığı (farklılık mantığıdır). Bir başka deyişle bu yaklaşımlar sırasıyla yararlılık mantığı, piyasa mantığı, armağan mantığı, statü mantığı olarak da

160

adlandırılabilir. Nesne egemen olan mantık doğrultusunda sırasıyla bir araç, meta, simge ya da gösterge statüsüne sahip olabilmektedir. Tüketim mantığı gösterge ve farklılaşma mantığı üzerine kuruludur ve diğer mantıksal yaklaşımlardan ayrılmaktadır.

Örneğin evli çiftlerde alyans hem işlevsel hem de simgesel anlamı vardır ve moda nesnenin her iki boyutuna da müdahale edemez. Ancak normal bir yüzükten bahsedecek olursak, aksesuar konumunda olacağı için modanın egemenliği altına girmektedir.

Burada yüzük bir tüketim nesnesidir. Ancak yine evli çiftler sahip oldukları alyansları değiştirmeye zorlanmaktadır. Moda alyansın simgesel anlamı içinde bir kişiselleştirme oyunu oynayarak bunu yapmaktadır. Nesneyle ilgili yapılabilecek tüm tanımlamalar nesnelerden bağımsızdır ve anlam kazandırma mantığı bu tanımlamaları belirlemektedir. Tüketim nesnesi olabilmek için en önemli unsur önce göstergenin özgürleşmesidir sonrasında ise modanın biçimsel mantığına yani farklılaşma mantığına uygun hale getirilmesidir. Tüketim nesnesi statülerin belirlendiği bir toplumsal düzende anlamını bireylerin kurduğu ilişkiler üzerinden almaktadır ve ayrımlayıcı göstergelere özgü hiyerarşik yapı kabul edildiğinde, göstergeler toplumu denetimi altına alır. Bu durum toplumda geçerli olan mantığın belirlediği kodların sonucudur denilebilir.