• Sonuç bulunamadı

Bir Yaşam Biçimi: Alkol ve Sigara

2.1. Şiirlerinin Tema/Konu Bakımından İncelenmesi

2.1.15. Bir Yaşam Biçimi: Alkol ve Sigara

Meyhane Sefa Kaplan için, sadece içki içilip eğlenilen bir yer değildir. Daha çok arkadaş sohbetlerinin olduğu, dostlarıyla bir araya geldiği, muhabbet ettiği ve sevdiği mekanlardandır. Sefa Kaplan’ın; ilk dönem Alıp Götürmeseler Gözlerini, Seferberlik Şiirleri’ndeki Esavid (s. 29), Londra Şiirleri’deki Merhamet (s. 43), Hece Taşlarına Dair Satır Başları bölümünde yer alan Behçet Necatigil (s. 85), Mecusi Şiirleri’ndeki Ebru (s. 38), İntihar Şiirleri’nin ilk bölümün ikinci kısmında bulunan 1 (s. 20), Sergey Yesenin (s. 89) gibi şiirlerinde “divan şiirinden bugünün şiirine kadar her zaman şairin ve şiirin önemli mekanlarından biri olan”(Narlı 2007: 258) meyhaneden söz edilir. Ayrıca şair, düzyazı eserlerinde de alkol veya meyhaneyle ilgili düşüncelerini paylaşır. Örneğin; Sevda Sürgünleri’nde iyi içki içtiğini (S.Kaplan 2014: 122) belirtir. Gözleri Görmeyen İki Adam eserinde, “Türkiye’nin entellektüelleri, hiçbir konuda değilse bile meyhane ve alkol hususunda son derece istikrarlı çocuklardır.”(S.Kaplan 2016: 192) diyerek düşüncesini paylaşır. Londra Günlükleri eserinde, “gündelik hayatın ritmi, alkole yaklaşılan ve alkolden uzaklaşılan zamanlar olmak üzere ikiye ayrılıyor kendi

arasında.”(S.Kaplan s. 154) diyerek alkolün hayatındaki önemini ifade eder. Ayrıca K.K.K.K. Sözlüğünün Rakı maddesinde (S.Kaplan 2016 : 178-179) içkilerden rakının kendisi için ayrı bir özelliğe ve öneme sahip olduğunu dile getirir. Ayrıca “yazarlardan daha çok şairler alkole yakındırlar ve şiirsel hal bir ölçüde kendiliğinden esrik olma özelliği taşır ve bu özelliğin oluşmasında alkol katkıda bulunur.”(Batur 2013: 275-279)

Cemre şiirinde geçen;

“ey benim selvi boylum canım güzel dervişim çağ çöküyor başına alkolle avunuyor”

(S.S., s. 79)

mısralarda, “kendini; yalnız, mutsuz, itilmiş ve güvensiz hisseden insanın, sanal olarak sorunlarından (düşüncelerinden)kurtulma arzusunun”(Korkmaz 2014: 109) dile getirilişi vardır. Daha önce belirtildiği gibi çağ temini Sefa Kaplan, toplumsal açıdan olumsuz düşüncelerini dile getirdiği şiirlerde kullanır. Ayrıca bu şiirde aynı imge; şairin idealleri, hayalleri veya yapmak istedikleri olarak da yorumlanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde tevriyeli kullanılan çağ imgesi, hem toplumsal olumsuz düşüncelerini hem de ideallerini, hayallerini, yapmak/gerçekleştirmek istediklerini simgeliyor denebilir. Derviş göstergesini daha çok diğer ben’i için kullanan şair, ilk dizede nida sanatıyla kendini betimler. Buna göre şair, “sevgilinin boyu için hem benzeyen hem benzetilen”(Pala 2003: 414) selvi ağacı ile canım ve güzel metaforlarını kullanarak kendini över. İkinci dizede, bu övüşün sebebi dile getirilir. Çünkü şair, bilinç ve farkındalık çerçevesinden hayata, topluma, bireylere bakan bir birey olarak toplumun olumsuz değişimlerinden/dönüşümlerinden rahatsızdır. Bu yüzden alkol; şair için bir sığınma, teselli, “yapay cennet”(Korkmaz 2002: 198) işlevine sahiptir. Toplumsal olumsuzluklar karşısında bilinçli bir birey olarak tepkisiz kal(a)mayan şair, alkole sığınır. Çünkü unutmak veya kendini teselli etmek, bu durum içinde yapalabilecek en şeydir. Diğer açıdan Sefa Kaplan kendisini; güzel, iyi ve olumlu düşüncelere ve duygulara sahip biri olarak anlatır. Fakat bu duyguları ve düşünceleri hayatına yansıtamayan, gerçekleştiremeyen, hayal kırıklıkları yaşayan şair; teselliyi, mutluluğu alkolde bulur. Alkol, şair için, olumsuz durumlar içinde gittiği bir sığınaktır. Şiir bir başka açıdan değerlendirildiğinde, şairin birinci değil de ikinci tekili kullanarak başka birine hitap ettiği söylenebilir. Bu anlamda sevdiği, saydığı ve değer verdiği birinin durumunu şiirde anlatır. Sevilen ve değer verilen derviş, hayata/geleceğe, kendine veya

insanlara dair planlarını, hayallerini, isteklerini gerçekleştirememiş biridir. Bu yüzden alkolle avunarak bir nebze gerçeklerden kaçar ve geçici de olsa unutur. Üstelik derviş; toplumsal olumsuz kurallar, önyargılar ve tabular içinde yaşamaktadır. Bireysel olarak tepkisini dışa vurmak yerine içselleştirerek alkole sığınır ki bu durum şair için de söylenebilir.

Gazel formuyla yazılan İstanbul Gazeli şiirinden alınan; “alkol girdaplarında direniriz yine de

bir damla gözyaşıdır mektuplarda pul düşer” (İ.B.Y., s. 47)

beyitte şair, alkolün işlevini vurgular. Alkol, direnişin aracıdır/sembolüdür. Şair, direnebilmek için alkole sığındığını ifade eder. Ayrıca girdap metaforuyla, duyguların ve düşüncelerin karışıklığı/düzensizliği ile alkol tüketiminin fazlalığı arasındaki paralellik dile getirilir. Yine de zarfıyla şair, hem başka çaresinin kalmadığını hem de sürekli olarak alkole sığındığını ima eder. İkinci dizede; pul, gözyaşına teşbih edilerek mektup imgesiyle anlamsal ve göndergesel bağlantı kurulur. Buna göre şair; mektup imgesiyle yıkılan hayallerini, gerçekleştiremediği isteklerini/ideallerini, planlayıp yapamadığı şeyleri simgeler. Olumsuz bu durum içinde şair, teselliyi/direnmeyi alkolde bulur. Çünkü olmak istediğiyle olduğu durum, birbirinden farklıdır. Bu da, şairi düşünsel/duygusal açıdan karamsarlığa/ümitsizliğe iter. Fakat pes etmek şaire göre değildir. Olumsuz bütün şartlara rağmen alkolle de olsa kendini motive eder. Alkol; şairin kendisiyle, olumsuz şartlarla verdiği kavgada taze kan işlevi görür. Böylece irade içi/dışı bütün mecburiyetler, çaresizlikler veya olumsuzluklar karşısında şair direnebilmek, pes etmemek için alkole sığınır.

Mülteci şiirinde geçen;

“unutan benim belki o muhayyel türküyü aranıp duruyorum rakı şişelerinde” (M.Ş., s. 50)

dizelerinde şair, neden alkol içtiğinin sebebini açıklar. Türkü simgesi; şairin diğer benini, hayallerini, gerçekleştirmek istediklerini, planlarını, var oluş kavgasını, arzu edileni imler. Üstelik bunlar, şair için hayalden ibarettir. Fakat şiirde, belki edatının kullanılmasıyla emin olmama, tahmin etme anlamları verilerek bir başkası veya toplum için de kurduğu hayal ima edilir denebilir. Böylece şair; tekil olarak kendisini, bir başkasını veya çoğul anlamda toplumu imliyor olabilir. Tekil anlamda değerlendirildiğinde şair, kendisi veya bir başkası (muhtemelen sevgilisi) için kurduğu

hayallerin suya düştüğünü, o’na ulaşamadığını veya o’nunla ilgili planları gerçekleştiremediğini belirtir. Diğer taraftan kendisi için de kurduğu hayallerin, planların suya düştüğünü, umduğunu bulamadığını, istediği noktaya gelemediğini belirtiyor olabilir. Ayrıca toplumsal açıdan şair, gelinen kültürel değişimden rahatsızlık duyar. Birey olarak, bu duruma kayıtsız kalamaz. Eskiyi/maziyi hayal ederek kendini avutmaya çalışır. Bütün bu sebeplerden şair, kurduğu hayalin artık gerçekleşmeyecek olduğunu anladığında alkole sığınır. Çünkü ihtimaller imkansızlığa dönüşüp acı gerçekle yüz yüze gelince psikolojik olarak kendini terapi etme, rahatlatma, unutma aracı olarak alkolün işlevini dile getirir.

Sefa Kaplan için alkol, keyifli zamanlarda içilen bir içecek değildir. O; daha çok unutmak, direnmek, teselli bulmak, kendini rahatlatmak ve sanal/yapay bir tatmin için alkol içer. Alkol, düşünsel ve duygusal olarak şairin imkansızlıklar, çaresizlikler içinde sığındığı bir limandır. Kendini terapi etmenin, yenilemenin diğer adıdır alkol.

Şiirlerde alkol gibi görülen diğer bir tem de sigaradır. Ayrıca şair, sigara içmektedir. (S.Kaplan 2016: 191)Sigara, keyif verici veya bağımlılık edici bir nesneden daha çok tıpkı alkol gibi düşünsel ve duygusal duruma göre anlamlandırılıp o an ki işlevselliğiyle vurgulanır.

Her Şey Söylenmeli Mi şiirinden alınan ; “oysa uçarı bir atın toynaklarında zaman ve bir-iki paket sigarayla geçiştirilmiştir hep”

(S.S., s. 65)

dizelerde, zamana karşın yapılan bir eylemden bahsedilir. Şair, zamanın hızlı olmasından çok düzensizlikle ve karasızlıkla geçtiğini vurgular. Oysa bağlacıyla, sonradan görülen/fark edilen bir gerçek dile getirilirken hep zarfıyla da her zaman, oldum olası yapılan şey anlamı verilir. Buna göre şair, sonradan görebildiği/fark ettiği bir gerçek karşısındaki tutumunun-bilinçsiz bir şekilde olsa da- geçmişten beri aynı olduğunu anlatır. Zaman; uçarı bir atın toynağına benzetilerek kaos, kararsızlık gibi olumsuzluklar anlatılmak istenir. Kararsızlık ve düzensizlik içinde olan Sefa Kaplan, zamanı istediği gibi değerlendiremez. Zaman geçerken yapabildiği tek şey, bu acı ve değiştirilemez gerçek karşısında sigara içmektir. Sigara, acı ve değiştirilemez gerçeklerden kaçıştır. Şair; sigarayla mutsuzluğunu, çaresizliğini geçiştirmek istediğini vurgular. Bu anlamda sigara, zamanın acımasızlığına karşı bir kalkandır/avuntudur. Böylece yapay ve geçici bir dünya meydana getirerek, dış gerçekliğin acımasızlığından

kaçma imkanını yakalar. Fakat şair; bu kaçışın boş olduğunu, işe yaramadığını bilmektedir.

Muhasebe şiirinde geçen;

“avucuma sigara basıp yumrukladığım camlar neden kırılırdı birden, …. “

(M.Ş., s. 14)

mısralarda şair; bir zamanlar yapılmış olan eylemin, geçmişi düşünerek sebebini şimdiki zamanı değerlendirerek sonucunu merak eder. Şairin, avucuna sigara basıp camları yumruklaması mazoşist bir davranış olarak nitelendirilebilir. Ayrıca asabi bir kişiliğe sahip şair, ne geçmişinden ne de an’ından memnun olduğunu ifade eder. Gelmek istediği noktayla geldiği arasındaki fark, şairi hayal kırıklığına uğratır. Bu hayal kırıklığı, şairi kendine kızgın hale getirir. Çünkü kendisine öfkesini, başka bir nesneye yönelterek kurtulmak ister. Bu durum, psikoloji de projeksiyon(yansıtma) olarak nitelendirilir. Camlar imgesi şairin; hayalleri, planları, yapmak istedikleri olarak da düşünülebilir. Böylece suya düşen hayaller, gerçekleştirilemeyen arzular, şairi kendi kabuğuna kapatır ve içsel bir kavgaya sebep olur. Bu durumda şair, kırılırdı fiiliyle hayallerinin, isteklerinin, planlarının gerçeklerden uzak olduğunu hem de küçük bir engel/sorun çıkması halinde sekteye uğradığını ima eder. Hatayı veya sorunu bulabilmek için, kendine soru sorar. Bir muamma içinde çözüm arayışından çok düşünsel ve duygusal dünyasını anlatır.

İntihar Şiirleri’nin ilk bölümünde yer alan 2’den alınan; “ben şimdi çok sigara ziyadesiyle rakı

biraz içime insem yangında kavrulurum”

(İ.Ş., s. 13)

Dizelerde, gelinen durumu ve bu durumun sebebi anlatılır. Şair, sigara ile alkolü neden çok içtiğinin sebebini açıklar. Fakat sigaradan çok alkol içtiğini ifade eder. Sefa Kaplan, kendisiyle yüzleşmekten korktuğunu belirtir. Çünkü içinde bir yangın vardır. Bu yangından kaçmak için sigara ve alkol içtiğini vurgular. Şiirdeki yangın imgesi, hala devam eden bir süreç/olay olmakla birlikte geçmişte şairin yap(a)madıklarını, gerçekleştirmek istediklerini, suya düşen planlarını, yaşadığı hayal kırıklıklarını simgeler denebilir. Şair, bütün bunlarla yüzleşmek yerine sigaraya ve alkole sığınır. Bir tür sanal dünya oluşturarak, geçmişinden kaçmayı tercih eder. Çünkü yüzleşmek, şair için felaketle eş değerdir.

Sefa Kaplan için sigara da alkol gibi bir sığınaktır, teselli aracıdır. Düşünsel ve duygusal dünyasının simgesidir. Şair, nesnelere kendi penceresinden bakıp ona göre anlamlandırır. Bu, sigara için de geçerlidir. Nesneler, bilindik/nesnel özelliklerinden ayrı bir fonksiyonla ele alınır. Alkol; şair için tesellinin, sanal bir dünyanın, kaçmanın, sığınmanın aracı ise sigara da düşünsel ve duygusal izdüşümünün şiire yansımış halidir.