• Sonuç bulunamadı

1.3. II Abdülhamid Döneminde Vilayet Düzeni

1.3.1. Vilayetin Kuruluşu

Bitlis’te vilayet teşkilatının oluşumunda bazı gelişmelerin süreci hızlandırdığı söylenebilir. Bunlardan birisi, 1877-1878 Osmanlı – Rus Savaşı (93 Harbi) neticesinde imzalanan Ayestefanos ve Berlin Anlaşmaları ile toprak kayıplarının yaşanması; diğeri savaş neticesinde Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Ermenilerin can ve mal güvenliğinin devletin garantisi altına alınmasıyla buradaki idarî yapının olası Ermeni olayları karşısında seri bir şekilde müdahale edebilecek bir statüde yeniden teşkil edilmeyi

zorunlu kılmasıdır100. Öte taraftan Bitlis vilayetinin teşekkülünün sağlayacağı faydalar

konusunda vilayetten Dâhiliye Nezareti’ne yazılan raporda101“…muhtâc-ı ‘arz ve beyân

olmadığı üzere Bitlis vilâyeti her ne kadar ufak bir vilâyet gibi görünür ise de mevki’i coğrafîsi iktizâsınca Kürdistan’ın en mühim ve nâzik bir noktasına tesâdüf etmiş ve bâ’is-i envâ’ı şikâyât vâlisine yâr u ağyârda mûcib-i ta’rîz ve kinâyat olan bir takım sû- i isti’mâlatın menşe’i ve bâdîsi olan mahaller ile mahlût bulunmuş olduğundan ehemmiyet-i mevki’iyyece buraya civâr olan sâ’ir vilâyetlerden daha mühim bir raddede bulunduğu harita-i mezkûrenin mütâla’asıyla dahi müsbet ve hüveydâdır...”

denilerek civardaki diğer yerleşim birimlerindeki asayiş sorunlarının çözümü noktasında –bulunduğu konum itibariyle- önemli bir görev yükleneceği ifade edilmiştir. Bu zorunluluklar ve askerî/siyasî gelişmelerin akabinde Bitlis vilayetinin teşekkülüne hız verilmiştir. Yeni bir vilayetin teşekkülünde, idarî, malî, sosyal vs. açıdan çok ince hesaplamaların yapılması zorunluydu. Zira vilayetin mülkî/idarî sınırlarının nereye kadar olacağı ve hangi yerlerin nasıl bir statüde buraya bağlanacağı, idarî ve diğer bürokratik kadrolarda görev yüklenecek bütün memurlara ne kadar maaş verileceği, vilayetin genel gelir-gider kalemlerinin nasıl denkleştirileceği, nüfus durumu ve idarî haritanın çizimi gibi mevzular tüm detaylarıyla hesaplanması gerekiyordu. Söz konusu

98 Mehmet Seyitdanlıoğlu, “Yerel Yönetim Metinleri (VI): 1871 Vilayet Nizâmnâmesi ve Getirdikleri”,

Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Eylül 1996, S.5/5, s.90

99 Abdulkadir Turan, Ümmetin Bir Azası Olarak Kürtlerde İslamî Kimliğin Gelişmesi, Dua Yayıncılık,

İstanbul 2011, s. 130: Kodaman, Sultan……., s.11.

100 Bitlis İl Yıllığı 1967, s.12; Karal, a.g.e., s.331. 101BOA. ŞD.1874/23, 29 Ra 1298 (1 Mart 1881).

hususlar dikkate alınarak uzun bir çalışma neticesinde “Teşkîlât Defteri” olarak isim

bulmuş ve bu haliyle Şûrâ-yı Devlet’e takdîm edilmiştir102.

Bitlis’in vilayet merkezi olarak belirlenmesinde merkez sancak nüfus miktarının etkili olduğu hususu gözden kaçırılmamalıdır. Zira sancak merkezi nüfus oranlarına bakıldığında büyükten küçüğe doğru Bitlis (46.075), Muş (37.325), Genç (22.700) ve Siirt (19.860) nüfusa sahiptir. Bu oranlara kaza ve nahiye ile köy nüfusu da eklendiğinde nüfus Bitlis’te (109.655), Siirt’te (106.115), Muş’ta (81.325) ve Genç’te (52.898) olmaktadır. Vilayet toplam nüfusu ise 349.992’dir. 1881 yılı itibariyle Bitlis’e komşu diğer vilayetlerin nüfus oranlarına bakıldığında Erzurum’un 559.025, Mamuratülaziz’in 381.346, Diyarbakır’ın 369.030 ve Van’ın 119.860 olduğu

görülmektedir103. Bu değerlere bakıldığında, Bitlis’in nüfus oranı açısından orta ölçekte

bir vilayet olarak planlandığı ifade edilebilir.

102BOA. ŞD.284/46, 26 Ş 1297 (3 Ağustos 1880); BOA. ŞD. 1874/23, 29 Ra 1298 (1 Mart 1881). 103 Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), Timaş Yayınları, İstanbul 2010, s.310-313.

Şekil 1: Teşkilat Defteri ile birlikte hazırlanıp gönderilen Bitlis vilayetinin 1879 tarihindeki idarî sınırlarını belirleyen haritadan hazırlanmıştır. (Haritanın Osmanlıca baskılı kopyası ekler kısmındadır.)

Haritaya ve teşkilat defterine bir bütün olarak bakıldığında Bitlis vilayetinin oluşum aşamaları görülebilmektedir. Öncelikle, Bitlis’in merkez sancağı olduğu, Muş, Siirt ve Genç sancaklarından müteşekkil bir vilayet yapısı planlanmıştır. Vilayetin sınırları, çevresindeki vilayetlerden aldığı yerleşim birimlerinin bir araya getirilmesiyle belirlenmiş ve söz konusu ilk harita çizilmiştir. Ancak ileriki yıllarda bu sınırlarda birçok değişiklik vuku bulmuştur. Kaza merkezinden sancak ve vilayet merkezine yükseltilen Bitlis’in hangi vilayetten nereleri aldığına bakılacak olursa şöyle bir durum ortaya çıkmaktadır: Diyarbakır vilayetinden Siirt sancağı, Mamuratülaziz vilayetinden Çabakçur kazası ve Bugelan nahiyesi, Van vilayetinden Muş sancağı ve Karçıkan

nahiyesi, Genç ise önemine binaen sancak yapılarak Bitlis’e bağlanmıştır104. Bitlis

vilayetine bağlanacak kaza, nahiye ve köylerin tespitinde “mesafe” belirleyici olmuştur. Teşkilat Defteri’nde bu mesafelerin detaylı bir şekilde hesaplandığı görülmektdir.

Bitlis vilayetini oluşturan sancak, kaza ve nahiyelerin bir bütün olarak gösterildiği tabloya bakıldığında, sancak merkezlerinin de kaza olarak yazıldığı, bundan dolayı (4 sancak+15 kaza) toplam 19 kaza, 5 nahiye, 2.167 köy ve 76.551 haneden müteşekkil bir vilayetin oluştuğu ifade edilebilir. Sancak düzeyinde dağılıma bakıldığında ise Bitlis merkez sancağının, Karçıkan, Hizan, Ahlât ve Mutki kazalarıyla Çukur nahiyesinden; Siirt sancağının, Rıdvan, Eruh, Pervari, Şirvan ve Garzan kazalarıyla Beşiri ve Zerki nahiyelerinden; Muş sancağının, Malazgirt, Bulanık, Varto kazalarıyla Ma’a Kusur Hevidan Birinci ve Ma’a Handeris İkinci Kol nahiyelerinden;

Genç sancağının ise, Kulp, Sason ve Çabakçur kazalarından oluştuğu görülmektedir105.

1881’de Siirt sancağına iki nahiye (Pervari, Haban) ve Muş sancağına da bir nahiyenin

104 Genç kazasının sancağa dönüştürülmesini etkileyen dinamikler oldukça önemlidir. Bunlar şöyle

özetlenebilir: Genç kazasının yanı başındaki Çaklı Manastırı ve çevresinde yaşayan Hristiyanların civardaki aşiretlerin sürekli tacizlerine maruz kaldıklarına dair sık sık gelen şikâyetleri, Genç kazasına bağlı nahiye ve köylerde yaşayan aşiretlerin sebep olduğu asayiş sorunları ve gayr-i medeni hayatlarından dolayı bunların medeniyete alıştırılmasının zarurî olması, yine Diyarbakır ve Siirt tarafından Muş’a giden göçebe aşiretlerin yol güzergâhı üzerinde bulunmasından dolayı buradan geçecek aşiretlerin güzergâh üzerindeki yerleşim merkezlerine, bağ ve bahçelere zarar vermelerinin önlenmesini sağlamak, buradaki askerî varlığın da sancak düzeyine çıkarılarak vergilerin düzenli bir şekilde toplanmasını sağlamak. Bu sebeplerden dolayı Genç kazasının kaymakamlıkla idaresinin aksamalara sebebiyet vereceği düşünülerek sancak idaresinin merkezi olması uygun görülmüştür. Sancak merkezi olabilmesi için de Bitlis idare meclisinin Dâhiliye Nezareti’ne yazdığı 31 Mart 1880 tarihli mazbatada geçtiği üzere naklen “…Genç

sancağı dahi Diyarbekir vilâyeti ve Ma’muratü’l-‘aziz sancağıyla Muş ve Siirt sancaklarından alınan kazâ ve nevâhîden terkîb ve teşkîl olunmuş(tur)…” denilmiştir. BOA. ŞD. 1874/23, 29 Ra 1298 (1 Mart

1881).

daha eklenmesiyle nahiye sayısı beşten yediye çıkmıştır106. Bu durum ileriki yıllarda Çukur nahiyesinin Bitlis merkeze bağlanması ve Dergül adında başka bir nahiyenin oluşturulup Muş’a bağlanmasıyla nahiye sayısı sekize ulaşmıştır.

Bitlis vilayetinin kuruluş çalışmaları, Dâhiliye Nezareti’nin 30 Kasım 1879 tarih

ve 152 nolu yazısıyla tamamlanmıştır107. Fakat vilayetin bir bütün olarak teşekkülü ve

kurumsallaşması daha sonraki yıllara sarkmıştır. Bundan dolayı devlet salnamelerine de

ancak 1880 yılında bağımsız vilayet olarak yansımaya başlamıştır 108 . Devlet

salnamelerini esas alan yabancı kaynaklarda da 1880 yılı kabul edilmiştir109. Yeni

kurulan Bitlis vilayeti, doğu, kuzeydoğu ve güney yönünden Van vilayetine, kuzeyde Erzurum, batı ve kuzetbatıda Diyarbakır ve Mamuratülaziz (Elazığ) ve güneyde Musul

vilayetleri ve Mardin sancağı ile komşu olmuştur110. Bitlis vilayetinin teşekkülünü

müteakip Bitlis ileri gelenlerinden 19 kişinin imzasıyla 8 Şubat 1880 tarihinde

Mâbeyn’e bir teşekkür telgrafı çekilmiştir111. Bağımsız bir vilayet olarak bilinmesinden

sonra bile kendisine bağlanan kaza/nahiye/köylerin idarî ve malî açıdan daha önce bağlı

bulundukları yerlerden ayrılma süreci aşamalı olarak tamamlanabilmiştir112. Hatta bazı

yerler daha sonra tekrar eski konumuna geri dönerek ayrılmıştır113. Bu durum, vilayet

106SDA, H.1298 (M.1881), s.64.

107BOA. ŞD. 1874/23, 29 Ra 1298 (1 Mart 1881); Darkot ise 1879 tarihini teyit etmekle beraber Aralık

ayında kurulduğunu aktarmıştır. Besim Darkot, “Bitlis”, İA, C.2, İstanbul 1979, s. 659; Bu tespitler ile paralel olarak başka kaynaklarda da 1879 tarihi geçmektedir. Vatan Memleket İlaveleri “1952-1953 Bitlis İlavesi”, 1953, s.11; Osman Yalçın, Siirt-Bitlis, Özyürek Yayınları, İstanbul 1952, s.19.

108SDA, H. 1297 (1880), s. 237.

109 Richard G. Hovannisian, Armenian Baghesh/Bitlis and Taron/Mush, Mazda Publisher, California,

1980, s.3.

110SVB. (Salnâme-i Vilayet-i Bitlis), H.1310 (M.1892), s. 132.

111 Aralarında Müftü Abdullah’ında bulunduğu 11 Müslim ve Bitlis Ruhani Reisinin de aralarında

bulunduğu 8 gayrimüslimin imzası bulunmaktadır. Ayrıca Bitlis valiliğine Arif Paşa’nın tayin edilmesinden de memnuniyet duyulduğu ifade edilmiştir. Telgrafın aslı için bkz. Ek 2. BOA.

Y.MTV.(Yıldız Mütenevvî Marûzât Evrakı) 3/27, 29 S 1297 (11 Şubat 1880); BOA. A.MKT.UM. 2049/79,

27 S 1297 (8 Şubat 1880).

112 Örneğin, Diyarbakır vilayetine bağlı Beşiri, Hevidan ve Bicar nahiyeleri, Teşkilat Defteri’nde Bitlis’e

bağlı olduğu ifade edilmesine rağmen ancak 1880 yılının ilk aylarında Bitlis vilayetine bağlanabilmiştir. Buraların Bitlis’e bağlanması Diyarbakır idare meclisince uygun görülmeyerek buraların tekrar Diyarbakır’a bağlanması talep edilmiştir. Zikrolunan nahiyelerden Beşiri’nin Bitlis’e 50 saat ve Diyarbakır’a 12-13 saat mesafede olduğu, bu nahiyeye komşu olup sürekli huzursuzluk çıkaran Reşkotan Aşireti’nin sebep olduğu olayların yatıştırılması için Bitlis’ten kuvvetin gönderilmesinin geç olacağı ifade edilerek Beşiri’nin Diyarbakır’a iadesi talep edilmiştir. Diğer nahiyelerden Bicar nahiyesinin Lice’ye 2 saat, Hevidan nahiyesinin de Silvan kazasına 3 saat mesafede bulunmasından dolayı bu nahiyelerin de tekrar Diyarbakır’a bağlanmasının daha uygun olacağı Dâhiliye Nezareti’ne 12 Şubat 1880 tarihinde arz edilmiştir. Bu gelişmeler, vilayetlerin teşkilatı şekillendirilirken hâlâ bir asayiş kaygısının öne çıktığını göstermektedir. Diğer detaylar için bkz. BOA. ŞD. 1874/23, 29 Ra 1298 (1 Mart 1881).

113 Bunu örneklendirecek olan yerleşim birimi Bitlis merkez sancağına bağlı Karçıkan kazasıdır. Bitlis

vilayeti oluşturulurken Karçıkan kazası, 23 köyden oluşuyordu. Bitlis vilayeti kuruluncaya kadar Bitlis kazasına bağlı 70-80 kadar köye sahip Kesan, Pertev ve kısmen de Güzeldere nahiyelerinin ilavesiyle yeniden bir kaza teşkil edilerek Bitlis vilayetinin merkez sancağı idaresine alınmış mülken ve siyaseten

sathında bazen nahiye bazen de köy statüsünde Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar

devam etmiştir114. Bazen de vilayetin bir bütün olarak başka bir vilayete bağlanması

teklifleri olmuştur. Bunlardan birisi olarak 5 Temmuz 1887 tarihinde Van valisinin

Şûrâ-yı Devlet’e hitaben yazdığı rapor115 zikrolunabilir. Raporda “…Bitlis ve Hakkâri

vilâyetlerinin teşkîlâtı ismen olup yohsa hakîkatde her ikisinin ve hele Hakkâri'nin hiçbir sûretle vilâyet hükmüne girmediği âzâde-i tizkâr buyuruldığına binâ’en mezkûr Bitlis ve Hakkâri vilâyetlerinin kemâfi's-sâbık Van vilâyetine ilhâkı…” denilerek Bitlis

ve Hakkâri vilayetlerinin şeklen bir vilayet gibi göründüğünü, aslında Van vilayetinden koparılmış parçalar olmaları hasebiyle tekrar Van’a bağlanması gerektiği, asayiş sorunları ekseninde gerekçelendirilerek ifade edilmiştir. Bu talep gerçekleşmemiştir. Aynı yıl bir de ödenek tahsisi konusunda tasarruf yapılmak amacıyla Bitlis’in vilayet statüsünün sonlandırılıp mutasarrıflık düzeyinde idaresi için Şûrâ-yı Devlete iletilen

talebin neticeye varmadığı görülmektedir116.

vilayetin hududunu teşkil edecek şekilde oluşturulmuştur. Daha sonra Hakkâri vilayetinin, Van vilayetinden ayrılmasıyla Karçıkan kazası Van Gölü üzerinden vapur ulaşımıyla daha yakın olduğu gerekçesiyle Van’a ilhak edilmek istenmiştir. Van vilayeti adına bu talep, 2 Ocak 1881 tarihinde Van Valisi Hüsnü’den gelmiştir. Özellikle bu yerleşim biriminin bulunduğu yerlerin ormanlık olması ve Van vilayetinin kereste ve odun ihtiyacına hizmet edebileceği gerekçesi vurgulu bir şekilde ifade edilmiştir. Genellikle köyleri Bitlis’e 4 - 5 saat ve merkezi ise 6 saat mesafededir. Van’a karayolu ile 30 saat, vapur ile 2 saat mesafededir. Vapur iskelesinin köylerine uzak olması ve vapur seferlerinin düzenli olmamasından dolayı buranın Van’a bağlanmasını kaza ahalisi istememiştir. Zira 70’ten fazla köyü Bitlis’e daha yakındır. Bu duruma rağmen Van Valisi Hüsnü Bey, 17 Haziran 1884 tarihinde köylülerin Bitlis’e giderken eşkıyanın tasallutuna uğradığı vs. asayiş sorunlarını gerekçe göstererek buranın tekrar Van’a bağlanmasını defaatle talep etmiştir. Hüsnü Bey’in bu çabaları netice vermiş olacak ki bir süre sonra Karçıkan kazası, Van’a bağlanmıştır. Bu sefer Bitlis vilayeti, buranın tekrar Bitlis’e bağlanması için girişimlerde bulunmaya başlamıştır. Nihayetinde 15 Mayıs 1888 tarihinde Bitlis idare meclisi, Dâhiliye Nezareti’ne hitaben bu talebi dillendirmiştir. Fakat bu talebin gerçekleştiğine dair herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Bitlis vilayeti, bu kazayı çalışılan dönemin sonuna kadar bir daha kendine bağlayamamıştır. BOA. ŞD. 1874/24, 28 Ra 1298 (28 Nisan 1881); BOA. ŞD. 1875/38, 24 N 1301 (18 Temmuz 1884); BOA. ŞD. 1877/26, 25 L 1305 (5 Temmuz 1888).

114 Bitlis vilayeti teşekkül ederken Diyarbakır vilayetinden alınarak Bitlis’e bağlanan Beşiri nahiyesine

tabi dört köy, 1884 tarihinde tekrar Diyarbakır vilayetine iade edilmiştir. 1889 tarihinde köylerin tekrar Bitlis’e bağlanması için girişimler başlamıştır. Diyarbakır idare meclisi bu köylerin Diyarbakır vilayetinde kalması için, Bitlis idare meclisi ise bu köylerin Bitlis’e bağlanması için ayrı ayrı karar almışlardır. Köylerin ismi ve ayrılma süreci ile ilgili detaylar için bkz. BOA. ŞD. 1463/18, 16 S 1307 (12 Ekim 1889).

115 Rapor, aslında Van vilayetinin malî ve mülkî idaresinin ıslahı ekseninde kaleme alınmış olup, Bitlis ve

Hakkâri vilayetlerinin Van’a ilhakı da ıslahın önemli bir parçası olarak aktarılmıştır. Rapordaki diğer ayrıntılar için bkz. BOA. ŞD. 1876/52, 15 Za 1304 (4 Eylül 1887).

116Bitlis ile birlikte Dersim, Hakkâri, Mamuratülaziz, Bingazi ve Basra gibi küçük vilayetlerin de müstakil

Tablo 2 – 1888-1890 Yılları Arasında Bitlis Vilayeti İdarî Yapısındaki Değişim Tablosu

1888117 1889118 1890119

Sancak Kaza Nahiye Kaza Nahiye Kaza Nahiye

Bitlis

Mutki Çukur Mutki Çukur-

Huyut Mutki

Çukur- Huyut Ahlât --- Ahlât --- Ahlât --- Hizan Huyut Hizan --- Hizan --- Karçıkan --- --- --- --- ---

Muş

Malazgirt Kusur Malazgirt --- Malazgirt --- Bulanık Handeris Bulanık --- Bulanık --- Varto --- Varto --- Varto --- --- --- Sason Handeris -

Kusur Sason ---

Siirt

Merkez --- Merkez --- Merkez Rıdvan

Eruh Zerki Eruh --- Eruh Dergül

Rıdvan Beşiri Rıdvan --- --- --- Şirvan Reşkotan Şirvan --- Şirvan Zerki Garzan Dergül Garzan --- Garzan --- Pervari --- Pervari Reşkotan-

Zerki-Dergül Pervari ---

Genç

Merkez --- Merkez --- Merkez Göynük- Zekti Sason --- --- --- --- ---

Kulp --- Kulp Göynük-

Zekti-Bicar Kulp --- Çabakçur --- Çabakçur --- Çabakçur ---

Toplam 15 8 14 10 13 7

1888-1890 yılları arasında idarî yapıdaki gelişmeler bakıldığında (Tablo 2) vilayetin kaza sayısında azalma olduğu görülmektedir. 1888 yılında kaza sayısı 15 ve 1889’da 14 iken 1900 yılında ise 13’e düşmüştür. Nahiyelerde ise durum biraz farklı gelişmiştir. 1888’de 8 nahiye varken, 1889’da 10 ve 1890’da ise 7 nahiyenin varlığı görülmektedir. Kuruluşundan 1888 yılına kadar Bitlis merkeze bağlı bir kaza olarak idare edilen Karçıkan kazasının, aynı yılın sonunda Bitlis’ten ayrılarak daha önce bağlı bulunduğu Van vilayetine bağlandığı görülmektedir. Bu tarihten çalışılan dönemin sonuna kadar Bitlis, merkez sancağına bağlı üç kaza ile zikrolunacaktır. 1888 yılında Hizan’a bağlı olan Huyut nahiyesi, 1889 yılından itibaren Mutki’ye bağlanacaktır. Aynı

117SDA, H.1305 (M.1888), s.47,48. 118SDA, H.1306 (M.1889), s.511-517. 119SDA, H.1307 (M.1890), s.636-638.

şekilde vilayet oluşurken Genç sancağına bağlanıp, 1888 tarihine kadar da bu sancağa tabiiyeti devam eden Sason kazası bir yıl sonra artık Muş sancağına bağlanacak ve bu durumu Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar korunacaktır. Sason kazasına, Muş’un Kusur ve Handeris nahiyeleri de ilk defa bağlanacaktır. Benzer bir durum, Siirt sancağına tâbi Rıdvan kazasına bağlı Beşiri nahiyesinde de görülmektedir. Vilayetin teşekkülünden 1888 yılına kadar Siirt sancağına bağlı olan Rıdvan kazasının Beşiri

nahiyesi,1889 yılında Diyarbakır vilayetine bağlanmıştır120. 1890 yılına gelindiğinde

Rıdvan kazası idarî statüsü nahiye düzeyine indirilerek Siirt merkeze bağlılığı devam etmiştir. 1888’de Siirt’in Garzan kazasına tâbi olan Dergül (bazı kayıtlarda Vergül olarak da zikrolunmaktadır) nahiyesi, 1889’da Pervari’ye ve 1890 yılında ise Eruh kazasına bağlanmıştır. 1890-1895 yılları arasındaki idarî yapı aynen korunmuştur. Verilen bilgiler ışığında, 1890 yılı itibariyle vilayetin idarî yapısı harita üzerinde şöyle gösterilebilir:

Şekil 2: Bitlis vilayetinin 1890 tarihindeki idarî sınırlarını gösteren haritadan hazırlanmıştır. (Haritanın Osmanlıca baskılı kopyası ekler kısmındadır.)

Tablo 3 – 1894-1897 Yılları Arasında Bitlis Vilayeti İdarî Yapısındaki Değişim Tablosu

1894-1895121 1896122 1897123

Sancak Kaza Nahiye Kaza Nahiye Kaza Nahiye

Bitlis

Merkez --- Merkez Çukur-

Huyut Merkez

Simek-Şatak- Nuşin-Rabat Ahlât --- Ahlât --- Ahlât --- Hizan --- Hizan --- Hizan --- Mutki Çukur-

Huyut

Mutki --- Mutki ---

Muş

Merkez --- Merkez Kesur-

Handeris Merkez 3 nahiye Malazgirt --- Malazgirt Elmalı Malazgirt 2 nahiye Bulanık --- Bulanık --- Bulanık 1 nahiye Varto --- Varto 1 nahiye Varto 2 nahiye Sason --- Sason --- Sason ---

Siirt

Merkez Rıdvan Merkez --- Merkez 1 nahiye

Eruh Dergül Eruh Dergül Eruh 3 nahiye

Şirvan Zerki Şirvan Zerki Şirvan 3 nahiye

Garzan --- Garzan Rıdvan Garzan 3 nahiye Pervari --- Pervari --- Pervari ---

Genç Merkez Göynük- Zekti-Bicar Merkez Oğnut-Zekti- Bicar Merkez Oğnut-Valir- Mizan Kulp --- Kulp --- Kulp Farki Çabakçur --- Çabakçur --- Çabakçur Ber Hankok-ı

Süfla

Toplam 13 7 13 12 13 27

1894-1897 yılları arasında idarî yapıdaki gelişmeler bakıldığında (Tablo 3), kaza sayısında bir değişiklik olmamakla beraber nahiye sayısında ciddi bir artışın olduğu ifade edilebilir. 1894/1895 yılında 7 olan nahiye sayısı, 1896’da 12 ve 1897’de ise 27’ye çıkmıştır. Bunun nedeni ıslahat layihası gereği vilayet-i sittede yaygınlaştırılmaya çalışılan nahiye teşkilatı ile ilgili ciddi anlamda bir yatırımın yapılmış olmasıdır. Buna paralel olarak Bitlis vilayeti dâhilinde de nahiye teşkilatının yaygınlaştırılmaya başlandığı ve seneden seneye bunun meyvelerinin alınmaya başlandığı

görülmektedir124. 1894’te Mutki’ye bağlı Huyut ve Çukur nahiyelerinin 1896’da Bitlis

merkez sancağına bağlandığı, 1897 yılında ise Çukur nahiyesinin Nurşin olarak isim değiştirdiği ve onunla beraber Simek, Şatak ve Rabat nahiyelerinin merkez sancağa

121SDA, H.1312 (M.1894), s.718,728; SDA, H.1313 (M.1895), s.750,760. 122SDA, H.1314 (M.1896), s.760-770.

123SDA, H.1315 (M.1897), s.470-475.

124 Yeni oluşturulan nahiyelerin isimleri ve merkezleri için bkz. BOA. DH. TMIK.S. (Dâhiliye Nezâreti

bağlı olduğu görülmektedir. Siirt merkez sancağına tâbi Rıdvan nahiyesi, 1896 yılında Garzan’a bağlanmıştır. Genç sancağına tâbi nahiye isimlerinin değişikliğe uğradığı görülmektedir. Yine Genç sancağına tâbi Kulp ve Çabakçur (Bingöl) kazaları 1897 yılından itibaren ilk defa nahiyeleriyle zikrolunmuştur. Yukarıdaki tabloya girmediği halde varlığı yazışmalara yansımış olan Kulp kazasına bağlı Badigan nahiyesi, daha önce Diyarbakır’a bağlı Silvan kazasından alınmıştır. Buradaki Badıgan aşiretinin sebep olduğu asayiş sorunlarının bir türlü önü alınamamış ve nihayetinde burasının tekrar Silvan’a bağlanması gündeme gelmiştir. 1895 yılından sonraki kayıtlar incelendiğinde

buranın artık Bitlis’e bağlı olmadığı görülmektedir125.

Müfettiş Ahmet Şâkir Paşa’nın126 Bitlis’in mülkî ve idarî teftişi ile ilgili 1 Kasım

1896 tarihli teftiş raporunda127 “…bu sûretle tasarruf icrâsıyla zaten ve mevki’an

merkez livâ olmağa hiçbir sûretle istî’dâdı olmayan Genç sancağının hâl-i hâzırıyla idâmesi ihtiyâr olunan mesârifden muntazır kavâ‘id-i istihsâlı müsâ’ade olmadığından ve hâlbuki Ahlât kazâsı hânedân-ı ‘Osmanî’ye ilk merhale olmak meziyetiyle beraber ‘aşâyir-i ekrâdın merkezinde ve Van Gölü civârında bulunmasıyla üçüncü sınıfa tenzîliyle merkez livânın oraya nakli ve Genç sancağı kazâlarının Muş’a ilhâkına bedel Muş sancağından Bulanık ve Malazgird kazâlarının ve Van vilâyetine tâbi Adilcevaz kazâsının Ahlât sancağına rabtıyla Genç sancağına mukâbil münâsib ve ihtiyâca muvâfık Ahlât sancağının teşkîli vilâyetle bi’l-müzâkere kararlaşdırılmış ve teşkîlât defteri bu surete tevfikân idhâl edilmiştir…” denilerek vilayetin mevcut durumunda

ciddi bir değişiklik teklifi yapılmıştır. Teklif edilen yeni idarî yapıya göre, Bitlis merkez sancağı Ahlât’a taşınmış ve ortaya şöyle bir tablo çıkmıştır:

Bitlis Vilayeti

Ahlât Merkez Sancağı – Bulanık, Malazgirt, Adilcevaz kazaları Bitlis Sancağı - Mutki, Hizan kazaları

Muş Sancağı- Sason, Varto, Kulp, Çabakçur kazaları Siirt Sancağı- Eruh, Şirvan, Garzan, Pervari kazaları

Şâkir Paşa, daha önce de nüfus nispetinde istihdamı sağlanması gereken gayrimüslim polis ve jandarmalar hakkında yaşanabilecek olumsuzluklara çözüm olmak

125 Bu aşiret mensupları Silvan Kaymakamının evini soymakla da suçlanmışlardır. Daha geniş bilgi için

bkz. BOA. ŞD. 1460/30, 09 L 1312 (5 Nisan 1895).

126 1895 yılında Anadolu Islahatı Umûmi Müfettişliği görevine getirilen Şâkir Paşa hakkında daha geniş

bilgi için bkz. Ali Karaca, Anadolu Islahâtı ve Ahmet Şâkir Paşa (1838-1899), Eren Yayıncılık, İstanbul 1993.

adına Bitlis vilayetinin yapısında değişikliğe gidilmesi gerektiğini ifade etmiştir. 10 Şubat 1896 tarihli raporunda Genç sancağının kaza ve köyleri ile birlikte Muş’a katılarak Erzurum’a bağlanması; Bitlis’in sancağa dönüştürülerek Siirt ile birlikte Van

vilayetine bağlanmasını teklif etmiştir128. Bu teklife göre Bitlis vilayeti tamamen

dağıtılmıştır. Teklifi yapılan yeni idarî yapı her ne kadar vilayetteki idarecilerin onayı da alınarak şekillendirilmiş ise de bu teklifler uygulanma aşamasına geçememiştir. Vilayet idarî yapısı eskisi gibi yürütülmüştür.