• Sonuç bulunamadı

1.3. II Abdülhamid Döneminde Vilayet Düzeni

1.3.2. Valiler

Osmanlı klasik döneminde uygulanagelen eyalet sisteminin başında beylerbeyi/vali vardır ve ikamet ettiği yere “Paşa Sancağı” denirdi. Beylerbeyi merkezin yereldeki temsilcisi olarak idarî, malî ve askerî gücü; kadı ise yargı gücünü elinde bulundurarak beylerbeyi ile birlikte eyalette önemli sorumluluklar üstlenmiştir. Beylerbeyi/Sancakbeyi, kadının hükmü olmadan hiç kimseyi cezalandıramadığı gibi

kadı da beyin gücüne dayanamadan hükmü yerine getiremezdi138. Bu kimseler, şehir

yönetiminden birinci derecede sorumlu olduğundan, Osmanlı idarî yapısında meydana

gelen değişimler, doğrudan şehir idaresine de tesir etmiştir139. 17. yüzyıldan itibaren

vezir rütbeli paşalar eyalet/sancakların başına tayin edilerek, bazı sancaklar bunlara arpalık olarak tevcih edilmiştir. Bu konumdaki sancakbeyleri genellikle idarî yapıdaki yetkilerini mütesellimlere devretmişlerdir. Bu uygulama, 18. yüzyılda giderek daha da yaygınlaşmıştır. 1836 yılına kadar bahsedilen uygulama devam etmiştir. Bu yıl içinde

müşirlikler ihdas edilerek idarî açıdan önemli değişikliklere gidilmiştir140. Tanzimat’ın

ilanını müteakip 1842 yılında eyaletin malî işleri muhassıllara verilerek valinin malî yetkileri elinden alınmıştır. Aynı yıl muhassıllıklardan beklenen verim alınamayınca

kaldırılarak onların yerine defterdarlar tayin edilmiştir141. Böylece bir önceki iltizam

sistemine geri dönülmüş olmasına rağmen vali ve diğer yöneticilerin malî işlere müdahil

olmaları yasaklanmıştır142. Valinin yetkilerini paylaştırmak adına tanzimatçılar klasik

dönemin sancakbeyi-defterdar-kadı üçlemesinin yerine, vali-muhassıl (daha sonra

defterdar)-komutan üçlüsünü koymak istemişlerdir143. 1849 yılından önceki yıllarda

yapılanlar, çıkarılan bir yönetmelikle bazı kurallara bağlanmıştır144. Buna göre eyalet

meclisleri kurulmuş; vali, defterdar, kaymakam ve kaza müdürlerinin görevleri yeniden

belirlenmiştir145. 1852 yılına gelindiğinde valilerin her sorunu İstanbul’a taşımalarının

önüne geçmek adına yetkileri –askerî komutanlar hariç- taşradaki bütün memurlara

nüfuz edebilecek düzeyde genişletilmiştir146. 22 Eylül 1858 tarihinde ilan edilen talimat

138 Doğru, a.g.e., s.192, 193. 139 Yılmazçelik, a.g.e., s.173. 140 Yılmazçelik, a.g.e., s.174.

141 Akyıldız, Osmanlı Bürokrasisi …, s.77,78. 142 Ortaylı, İmparatorluğun…, s.152.

143 Ortaylı, İmparatorluğun…, s.177.

144 Selda Kılıç, “Tanzimat’ın İlanından 1864 Düzenlemesinin Uygulanmasına Kadar Geçen Dönemde

Valilik Kurumu”, Tarih Araştırmaları Dergisi, C.28, S.45, 2009, s.61.

145 Selda Kılıç, ”1864 Vilayet Nizâmnâmesinin…”, s.100. 146 Kırmızı, a.g.e., s.24.

ile taşradaki bütün memurların nezaretler ile bağlantısını sağlayacak olan tek merci vali olmuştur147.

1864 yılındaki nizâmnâme ile eyalet sisteminden vilayet sistemine dönüşüm sağlanmış ve valilerin yetki ve sorumluluk alanları genişletilerek detaylandırılmıştır. Valinin yetkilerinin arttırılması âdem-i merkeziyetçi bir düzenleme gibi gözükse de

aslında otoritenin merkezi niteliğini vilayet düzeyinde güçlendirmiştir148. Eklenen

talimatlarla birlikte genişleyen ve bütün vilayetlerde uygulanmak üzere hazırlanan 1871

tarihli İdare-i Umûmiyye-i Vilâyet Nizâmnâmesi149 ile birlikte vilayetin mülkî, malî,

maarif, nâfia, zabtiye, hukuk ve ceza işlerinden vali yetkili ve sorumlu kılınmıştır150.

İdarî anlamda vilayetten sonraki ikinci büyük idarî organizasyon olan sancağı, artık kaymakam değil mutasarrıf denilen mülkî amirin idare etmesi uygulaması

getirilmiştir151. Kazaların başında İstanbul’dan tayin edilen kaymakamlar, nahiyelerin

başında da yerel halktan seçilen müdürler bulunacaktır. Köyler yine muhtarlarca idare edilecektir. Yeni uygulamalardan biri de valiler vilayette olmadıkları zamanlarda

kendilerine vekâlet edecek “vali muavini” adlı bir idarecinin tayinidir152.

147 19 maddelik bu talimat ile vali ilk defa hükümetin taşradaki tek vekili haline gelmiştir. Talimat için

bkz. Düstûr, Tertip I, C.I., s.559-572.

148 1864 Nizâmnâmesi, merkezi denetim ile mahalli otoriteyi uzlaştırmayı, kamusal işlerin idaresini

vilayet merkezine sevk ederek kolaylaştırmayı ve yerel meclislerin temsil kabiliyetlerini geliştirmeyi amaçlamıştır. Kırmızı, a.g.e., s.27

149 Nizâmnâmenin içeriği ile ilgili detaylar için bkz. Kırmızı, a.g.e., s.30-34.

150 Nizâmnâmenin 7. ve 15. Maddesi bununla ilgilidir. Selda Kaya Kılıç, Tanzimat’dan Cumhuriyet’e

Türkiye’de İl Yönetimi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Doktora Tezi),

Ankara 1995, s.98; Kırmızı, a.g.e., s.151-153.

151 Kırmızı, a.g.e., s.31.

152 Vali muavini yoksa vali uygun gördüğü kişiyi vekil olarak tayin edebilirdi. Vali vekilleri hakkında

daha geniş bilgi için bkz. Mehmet Tercan, “Vali Muavinliği Müessesesi”, İdare Dergisi, S.274, Ocak-

Tablo 4 – Bitlis’te Görev Yapmış Valilerin İsmi ve Görev Süreleri153 S no Valinin ismi Göreve Başlama Tarihi Görev Bitiş Tarihi Toplam Görev Süresi Görevden Ayrılma Sebebi

1 Arif Paşa 15 Aralık 1879 23 Mart 1884 4 yıl 4 ay 8

gün Emeklilik 2 Hüseyin Fikri

Paşa 23 Mart 1884 21 Temmuz 1885

1 yıl 3 ay 28

gün Kötü idare 3 Arif Paşa

(2.valiliği) 2 Ağustos 1885 20 Aralık 1886

1 yıl 4 ay 18

gün Kötü idare 4 MehmedReşid

Paşa 20 Aralık 1886 11 Ağustos 1887 8 ay 21 gün

Dirayetsizlik – yaşlılık

5 İbrahim Edhem

Paşa 11 Ağustos 1887 13 Temmuz 1889

2 yıl 3 ay 27 gün Kötü idare 6 Şerif MehmedRauf Paşa

13 Temmuz 1889 2 Ekim 1891 2 yıl 2 ay 19 gün

Bitlis

kumandanıyla anlaşamama

7 Hasan Tahsin

Paşa 2 Ekim 1891 27 Ocak 1895

3 yıl 3 ay 23 gün

Ermeni (Talori) İsyanı ve Soruşturma

8 Ömer Sabri Bey 27 Ocak 1895 8 Ağustos 1898 3 yıl 6 ay 11 gün

Hastalıktan vefat 9 Abdülmecid

Hulusi Bey 8 Ağustos 1898 28 Nisan 1900

1 yıl 8 ay 18 gün

Hastalıktan tayin 10 Hüseyin Hüsnü

Bey 28 Nisan 1900 13 Ocak 1904

3 yıl 8 ay 15 gün

Hastalıktan vefat

11 Mehmed Ferid

Paşa 19 Ocak 1904 30 Temmuz 1907

3 yıl 6 ay 11 gün

Bitlis Halkının İsyanı ve Soruşturma 12 Tahir Paşa 30 Temmuz 1907 27 Ağustos 1908 1 yıl 27 gün Bilinmiyor 13 Ahmed Reşid 27 Ağustos 1908 3 Şubat 1909 5 ay 6 gün Bilinmiyor

153 Bu tablo için kullanılan kaynaklar şunlardır: SDA, 1880-1909 yılları arası; SVB, H.1318 (M.1900),

s.104; BOA. İ.MMS.(İrâde Meclis-i Mahsus-ı Vükelâ) 64/3041, 1 Z 1296 (17 Ekim 1879); BOA. İ.DH. 911/72345, 25 Ca 1301 (23 Mart 1884), 958/75754, 21 L 1302 (3 Ağustos 1885), 1013/79977, 8 Ra 1304 (5 Aralık 1886), 1045/82083, 21 Za 1304 (10 Eylül 1887), 1146/89352, 12 Za 1306 (9 Ağustos 1889), 1357/1316, 20 Ra 1316 (8 Ağustos 1898), 1373/1317, 28 Z 1317 (30 Mart 1900), 1417/1321, 30 L 1321 (19 Ocak 1904), 1457/1325, 19 C 1325 (30 Temmuz 1907); BOA. Y.A.RES. (Yıldız Sadâret Resmi

Marûzât) 24/36, 11 L 1301 (4 Ağustos 1884), 48/7, 7 L 1306 (6 Haziran 1889), 55/42, 24 Za 1308 (31

Temmuz 1891); BOA. Y.A…HUS.(Yıldız Sadâret Hususi Marûzât) 318/88, 7 Ş 1312 (3 Şubat 1895);

BOA. DH. MKT. 1875/108, 4 Ra 1309 (8 Ekim 1891); MV. 14/13, 12 S 1304 (10 Kasım 1886); BOA. BEO.(Bâb-ı Âli Evrak Odası Belgeleri) 722/54098, 9 B 1313 (26 Aralık 1895), 3112/233394, 19 C 1325

(30 Temmuz 1907), 3486/261381, 14 M 1327 (5 Şubat 1909), 3598/269849, 26 C 1327 (15 Temmuz 1909); BOA. ŞD.284/46, 26 Ş 1297 (3 Ağustos 1880); Sinan Kuneralp, Son Dönem Osmanlı Erkân ve

Paşa

14 Mehmed Hüsnü

Bey 3 Şubat 1909 15 Temmuz 1909 5 ay 12 gün

Hastalıktan tayin 15 Salim Paşa 15 Temmuz 1909 24 Şubat 1910 7 ay 9 gün Emeklilik

Tablo 4’e göre Bitlis’te 1879 ile 1909 yılları arasında 14 vali görev yapmıştır.

Her ne kadar III. Selim dönemi Vüzera Kanunnamesi154 valilerin görev süresini en az 3

yıl, en çok 5 yıl olarak belirlemiş ise de Bitlis’te 30 yıllık sürede ortalama bir valinin 2 yıl kadar görev yaptığı görülmektedir. Vali değişikliğindeki bu hız, bölgedeki eşraf, aşiret reisleri ve diğer ileri gelenlerle valinin, samimi ilişkiler kurmasını önleyerek, bu

göç odaklarının biriyle özdeşleşmesini engelleme amacını güttüğü söylenebilir155. Bitlis

valileri arasında en uzun hizmet eden kişi, toplamda –iki defada- 6 yıldan fazla görev başında kalan Arif Paşa’dır. Öte taraftan 1 yıldan az valilik yapanların olduğu da görülmektedir. Bunlar, 1886’da Mehmed Reşid Paşa, 1908’de Reşid Paşa, 1909’da Hüsnü Bey ve Salim Paşa’dır. Valilerin büyük bir kısmının paşa unvanlı olduğu görülmektedir. Valilerin görevden alınmasının/ayrılmasının değişik sebepleri olmuştur. Bitlis’in iklim koşullarının sert olması, dört valinin tayin talebinin gerekçesi olmuştur. İkisinin tayini çıkarken diğer ikisi ise başka bir vilayete tayin edilmeden ölmüştür. İdarî açıdan sorun oluşturan üç valinin görevden alındığı anlaşılmaktadır. Emekliliğe sevk edilen bir vali ve yine aynı şekilde yaşlılığı nedeniyle görevden alınıp emekliliğe sevk edilen bir olmak üzere iki valinin de son görev yeri Bitlis olmuştur. Tabloda her ne kadar tayin sebebi bilinmiyor diye yazılmışsa da bu durumdaki valilerin normal tayin usullerine göre tayin talebi ve atamasının yapıldığı tahmin edilmektedir. İki vali zamanında meydana gelen olağanüstü olaylar onların görevine son verilmesine sebep olmuştur. Tahsin Paşa’nın Ermeni isyanı ve akabindeki gelişmeler, Ferid Bey’in ise Bitlis halkının bir bütün olarak isyana kalkışmaları ve sonrasındaki gelişmeler görevlerini sonlandırmıştır. Bitlis’te 1879-1919 yılları arasında görev yapmış vali ve muavinleri ekler kısmında (Ek 47) gösterilmiştir. Valilerin görev yerine ulaşmaları, burayı tanıyıp buraya alışmaları ve vilayet ile ilgili yapacaklarını planlayıp, icraata

154 Kanunname ile ilgili detaylı bilgi için bkz. Enver Ziya Karal, Selim III’ün Hatt-ı Hümâyunları: Nizam-

ı Cedit 1789-1807, TTK Yayınları, Ankara 1988, s.118.

155 Aslında Bitlis’teki valilerin bu durumu, Osmanlı Devleti’nin diğer vilayetlerinden farklı değildir.

Kırmızı’nın 1895-1908 yılları arasındaki Osmanlı vilayetlerine yapılan vali atamaları ile ilgili karşılaştırmalı tablosunda gösterdiği üzere, 13 yıllık bu sürede Bitlis’te 5 vali görev yapmışken, Diyarbakır’da 9 vali ve Musul’da 10 vali değişikliği yaşanmıştır. Buna mukabil Hicaz’da 1 ve Aydın’da 2 vali görev yapmıştır. Bu da gösteriyor ki Bitlis’teki vali değişikliği sıklığı sadece bu vilayetle sınırlı olmamış, genele teşmildir. Bitlis, vali değişikliği konusunda tabloda orta bir yerde durmaktadır. Osmanlı Devleti’ndeki diğer vilayetlerin durumu için bkz. Kırmızı, a.g.e., s.67, 68.

dökmeleri için gerekli olan sürenin –hızlı yer değiştirmelerden dolayı- pek de mümkün olamadığı görülmektedir. Bitlis vilayetinde diğerlerine göre daha uzun süre görev yapabilen valilerin, vilayetin kalkınması konusunda çabalarının daha üst düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. Bu da gösteriyor ki muayyen süresi içinde görev icra etme fırsatı tanındığında valiler, vilayetin kalkınması adına daha uzun soluklu projeler yapabilmişlerdir.

Bitlis’te görev yapmış valilerin mesleki tecrübelerine bakıldığında, Arif Paşa, Reşid Paşa, Hüsnü Bey, Salim Paşa ve Mehmed Reşid Paşa’nın sancak mutasarrıflığından sonra sancağın bir üst idarî birimi olan Bitlis vilayetine vali olarak tayin edildikleri görülmektedir. Bu tayin, terfi olarak da kabul edilebilir. Yine Tahir Paşa, Trabzon valiliğinden Bitlis vilayetine eş statüde tayin olmuştur. Taşrada yeteri kadar tecrübe sahibi olmuş bu deneyimli valilerden başka bir de İstanbul’daki bürokrasi erkinden kişiler vali olarak görevlendirilmişlerdir. Ferid Bey’in Şûrâ-yı Devlet Tanzimat Dairesi Azalığından, Mecid Bey’in ise Dâhiliye Nezareti Mektupçuluğundan Bitlis vilayetine vali tayin edildiği görülmektedir. Valilerin eğitim gördükleri okullar ve eğitim seviyelerinin çeşitlilik gösterdiği, sicillerin incelenmesinden anlaşılmaktadır. Arif Paşa ve İbrahim Edhem Paşa’nın Mektebi Maarif-i Adliye; Fikri Paşa ve Ömer Sabri Bey’in Mekteb-i Mülkiye; Tahsin Paşa’nın Rüşdiye mezunu olduğu, Mehmed Reşid Paşa’nın okul dışında özel derslerle eğitim aldığı ve son olarak Şerif Mehmed Rauf Paşa’nın ise Paris’te okuduğu tespit edilmiştir. Bitlis’te görev yapmış valilerin buradaki göreve gelirken hangi yaşlarda olduklarına bakıldığında ise şöyle bir durum

ortaya çıkmaktadır: Arif Paşa 37 yaşında156, Mehmed Reşid Paşa 55 yaşında157, İbrahim

Edhem Paşa 56 yaşında158, Şerif Mehmed Rauf Paşa 50 yaşında159, Tahsin Paşa 46

yaşında160, Ömer Sabri Bey 52 yaşında161, Abdülmecid Hulusi Bey 48 yaşında162,

Hüseyin Hüsnü Bey 47 yaşında163, Mehmed Ferid Paşa 49 yaşında164, Ahmed Reşid

Efendi 46 yaşında165 ve Mehmed Hüsnü Bey 48 yaşındadır166. Bu duruma bakıldığında

156BOA. DH.SAİD.d…(Dâhiliye Nezâreti Sicill-i Ahval İdaresi Defterleri) 47/22, 29 Z 1242 (24 Haziran

1827).

157BOA. DH.SAİD.d… 25/237, 29 Z 1246 (11 Mayıs 1831) . 158BOA. DH.SAİD.d… 04/318, 29 Z 1246 (11 Mayıs 1831). 159BOA. DH.SAİD.d… 03/72, 29 Z 1254 (13 Şubat 1839) . 160BOA. DH.SAİD.d… 02/484, 19 Z 1261 (19 Kasım 1845). 161BOA. DH.SAİD.d… 18/417, 29 Z 1259 (21 Aralık 1843). 162BOA. DH.SAİD.d… 77/227, 29 Z 1266 (6 Ekim 1850). 163BOA. DH.SAİD.d… 25/259, 29 Z 1269 (3 Eylül 1853). 164BOA. DH.SAİD.d… 93/77, 29 Z 1272 (1 Ağustos 1856). 165BOA. DH.SAİD.d… 26/91, 29 Z 1278 (28 Mayıs 1862).

Bitlis’teki valilerin mesleki anlamda deneyimli oldukları ve hatta bazılarının yaşlarının

görevi ifa etmeye engel teşkil ettiği görülmektedir167. Valilerin büyük bir kısmının

Türkçenin yanında Farsça, Arapça, Rumca ve Fransızcaya da vakıf olduğu sicillerinin

incelenmesinden anlaşılmaktadır168.

Bitlis vilayeti, resmi olarak teşkil edildikten sonra 15 Aralık 1879 tarihinde ilk

vali olarak Arif Paşa169 tayin edilmiştir170. Bitlis’e tayin edilmiş en genç validir. Dönem

içindeki evrak akışına bakıldığında -kurucu vali denilebilecek- Arif Paşa’nın, vilayetin teşekkülü noktasında büyük emekleri olduğu görülmektedir. Zira teşkilat defterinin hazırlanması ve onunla birlikte süregelen teşekkül ve kurumsallaşma aşamalarındaki yazışmalarda onun mührü bulunmaktadır. Vilayetin teşekkülünden sonra Bitlis ahalisi (müslim ve gayrimüslimler) adına 19 Aralık 1879 tarihinde bir teşekkür telgrafı

gönderilmiştir171. Daha sonra 8 Şubat 1880 tarihinde ahali adına Mabeyne gönderilen

ikinci teşekkür telgrafta 172 “…vilâyet-i ‘acizânemiz vâliliğine intihâb ve ta’yîn

buyrulmuş olan mütehayyizân-ı vülât-ı kirâmdan‘Ârif Paşa hazretleri bu kere makarr-ı vilâyete bi’t-teşrîf hâ’iz oldukları nâtık-ı bâliğ-i müşfikâta inşâ’allah-u te’âlâ bundan böyle matlûb-ı âlî vechile hâsılı sa’âdet hâl ve istikbâlimizi tebşîr ve te’mîn etmekle sınıf-ı ahâli gönülllerimizden isteriz teşekkür…” denilerek vilayete teşrif buyurmuş olan

validen hem memnun ve hem de umutlu olunduğu ifade edilmiştir. Arif Paşa, Bitlis’te iki defa valiliğe tayin edilmiştir. İlk valiliğinde 4.5 yıl bu görevde kalmıştır. Sonrasında

görevinden istifa ederek ayrılmıştır173. İkinci kez göreve getirildiğinde ise 16 ay bu

görevi sürdürmüştür174. Görevini icra ederken sorunları görmezlikten gelmeyi kabul

etmediğinden, daha görevinin ilk yılında Muş Ermeni Psikoposunun olumsuz tavır ve 166BOA. DH.SAİD.d… 80/151, 29 Z 1279 (18 Mayıs 1863).

167 Mehmed Reşid Paşa bu gerekçe ile emekliliğe sevk edilmiştir. Detaylı bilgi için bkz. BOA.

DH.SAİD.d… 25/237, 29 Z 1246 (11 Mayıs 1831)

168 Valilerin sicil raporlarında bu konuda detaylar mevcuttur. Detaylar için bunlara bakılabilir.

169Ârif Paşa Yenişehirlidir. Erzurum vilayetinde bazı ufak memuriyetlerde bulunduktan sonra Meclis-i

Vâlâ mazbata odasına girmiş ve buradan mîrimîranlıkla Menteşe, Resmo, Saruhan mutasarrıflıklarında, H.1302’de (M.1884/1885) Bitlis, H.1305’de (M.1887/1888) Diyarbakır, H.1306’da (M.1888/1889) Trabzon ve H.1307’de (M.1889/1890) Halep valiliklerinde bulunmuş ve H.1309’da (M.1891/1892) ayrılarak 7 Rebiülâhir 1311’de (18 Ekim 1893) vefat etmiştir. Silivrikapı dışında Seyyid Nizam Türbesi civarında defnedilmiştir. Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî (Osmanlı Ünlüleri), C.1, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1996, s.320.

170SVB, H.1318 (M.1900), s.104.

171 Müslim ahaliyi temsilen Abdullah ve gayrimüslim ahaliyi temsilen de Kirgor ismiyle telgraf

gönderilmiştir. Telgrafın içeriği ile ilgili diğer detaylar için bkz. BOA. Y.A…HUS. 163/15, 13 M 1297 (27 Aralık 1879).

172BOA. Y.MTV. 3/27, 29 S 1297 (11 Şubat 1880).

173BOA. DH.SAİD.d… 47/22, 29 Z 1242 (24 Haziran 1827) .

davranışlarından dolayı buradan sürülmesi için talep ve girişimlerde bulunmuştur175. Bu dönemin klasik bir parçası haline gelen şikâyetlerden Arif Paşa da nasibini almıştır. Vilayetteki görevinin dördüncü yılında olan Arif Paşa ile ilgili bazı iddialar şikâyet telgraflarına konu olmuştur. Muradyan ismiyle Adliye ve Dâhiliye Nezaretlerine defalarca gönderilen telgraflara göre Arif Paşa, defterdar ve belediye reisi rüşvet almaktadırlar. Telgraf sahibi Muradyan’ın 11-15-29 Temmuz 1883 ile 19 Ağustos 1883 tarihlerinde yazdıklarıyla iddiasının arkasında olduğunu ve gerekirse idamı pahasına

bunları ispatlamaya hazır olduğunu ifade etmiştir176. Hakkındaki şikâyetler sadece

bununla sınırlı kalmamıştır. İşe bir de İngiltere Konsolosu karışmıştır. Konsolosun iddiaları ise daha vahimdir. Zira konsolos, Arif Paşa’nın valiliği süresince hırsızlık ve cinayetlerin gün be gün arttığını; Kürtler ve diğer eşkıyanın, tüccarların mallarını yağmalayıp onları öldürdüğünü, buna karşın suçluların yakalanmadığını ileri sürmüştür. Bununla beraber vilayetin önemli kademelerine valinin akrabalarını yerleştirdiğini; hükümet konağı için toplanan parayı ise zimmetine geçirdiğini; valiye yakın olan Bitlis Belediye Reisi Avadis Efendi’nin görev süresi bittiği halde görevden almadığını ve bu

kişi eliyle belediye sandığındaki parayı çaldığını iddia etmiştir177. Son olarak ahaliden

204’ü Müslim ve 240’ı gayrimüslim olmak üzere 444 kişinin imzasıyla Mabeyne yazılan arzuhalde Arif Paşa’nın emriyle vilayette fukaradan 96.000 kişinin yol

yapımında çalışmaya zorlandığı ifade edilmiştir. Arif Paşa hakkında başka da iddialar

ileri sürülmüştür. Vilayetteki meclislerin tamamında seçim yerine Arif Paşa’nın isteğiyle azaların tayin edildiği ve bunların görev süresinin kanunun dışında uzatıldığı, bir buçuk yıl önceki kıtlığın tesirinin hâlâ devam ettiği ve bundan dolayı ahalinin durumunun perişan olduğu, vilayette hâlâ bir müdde-i umûminin bulunmadığı, valinin keyfi hareket ederek halkı mağdur ettiği ve bundan dolayı da Bitlis halkının civar

vilayetlere göç etmeye başladığı aktarılmıştır178. Buna çare bulunmazsa geri kalan

halkın da göç edeceği dile getirilmiştir. Bu şikâyetlerin tesiriyle bir süre sonra Arif Paşa

kendi isteğiyle görevi bırakmıştır179.

175BOA. DH. ŞFR. 113/66, 26 My 1296 (7 Haziran 1880).

176Muradyan, en son gönderdiği telgrafta umduğunu bulamamış olacak ki bu sefer durumu Avrupa’daki

gazetelere ve düvel-i muazzamaya bildireceğini ifade ederek tehdit yoluna gitmiştir. BOA. ŞD. 2472/25, 23 R 1301 (21 Şubat 1884).

177BOA. HR.TO.(Hariciye Tercüme Odası) 261/20, 25 10 1883. 178BOA. DH. MKT. 1337/101, 28 Za 1298 (21 Kasım 1881).

179 Bahse konu olan şikâyetlerin özellikle Kürt Musa Bey Olayı olarak bilinen 13 Mayıs 1883 tarihinde

Amerikalı misyonerler George P. Knapp ve Dr. Reynolds’un darp edilmesi ve soyulması olayından sonra yoğunlaştığı görülmektedir. ABD ve İngiltere bu olaydan Mutki Aşireti liderlerinden Kürt Musa Bey’i sorumlu tutmuştur. Kürt Musa Bey’in tutuklanması konusundaki ısrarlara rağmen Arif Paşa’nın adı geçen kişiyi tutuklamaması, kendisini ABD ve İngiltere nezdinde hedef haline getirmiştir. Bu ülkelerin

Arif Paşa’nın yerine 23 Mart 1884 tarihinde Hüseyin Fikri Paşa180 valiliğe tayin edilmiştir. Fikri Paşa’nın valiliği iki yıl bile sürmemiştir. Zira hakkındaki iddialar neticesinde Fikri Paşa görevden alındıktan sonra 10 Ağustos 1885 tarihinde Şûrâ-yı

Devlet Riyaseti’ne yazdığı telgrafta181göreve iadesini talep etmiştir. 22 Ağustos 1885

tarihinde bu sefer şifreli telgraf ile Dâhiliye Nezareti’ne durumu arz etmiştir182. Fakat

sonraki sürece bakıldığında bu talepleri yerinde görülmemiş ve Fikri Paşa, bir daha göreve getirilmemiştir.

Fikri Paşa’nın görevden alınmasını müteakip kısa bir süreliğine Tevfik Paşa valiliğe tayin edilmişse de nihayetinde 2 Ağustos 1885 tarihinde Arif Paşa ikinci defa valiliğe tayin edilerek bu tayin süreci tamamlanmıştır. Fakat Arif Paşa hakkındaki şikâyetler artınca ileride açılacak başka bir görevde değerlendirilmek üzere valilikten

alınmıştır183. Arif Paşa’nın görevden alınmasını müteakip yerine 20 Aralık 1886

tarihinde Mehmed Reşid Paşa184 valiliğe tayin edilmiştir185. Arif Paşa, bir süre sonra

Diyarbakır valiliğine tayin edilmiştir186.

gayretleri neticesinde Arif Paşa görevi bırakmaya mecbur edilmiştir. Bülent Cırık, Üç Devirde Bir Kürt

Aşireti Reisi Hacı Musa Bey (1853-1928), Değişim Yayınları, İstanbul 2015, s. 29, 36.; Kürt Musa Bey

Olayı hakkında daha detaylı bilgi için bkz. Cırık, Üç Devirde…; Musa Şaşmaz, Kürt Musa Bey Olayı

(1880-1890), İstanbul 2004; Melda Hamdioğlu, Musa Bey Olayı Transkripsiyonu ve Değerlendirmesi,

Marmara Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1996; Fatih Ünal, “Ermeni Olaylarında Bir Safha, Kürt Musa Bey Olayı”, Kafkas Araştırmaları 2 (1996), s.51-64.

180Kendisi Mekteb-i Mülkiye-i Şahane mezunudur. BOA. İ.HUS. 38/24, 09 Z 1312 (4 Mayıs 1895). 181Telgrafta özetle, 1852 yılından beri devlet hizmetinde sadakatle hizmette bulunduğunu, Bitlis’te de

özellikle maarif ve nâfia alanlarında önemli çalışmalar yaptığını ifade etmiştir. Buna rağmen “…sebeb-i

hakîkiyesi görülmeksizin infisâl vukû’u tesâdüf-ı kemterânem hakkında şâyân-ı dikkat ve merhamet bir büyük gadr ve felâket müstelzim olmuşdur…” denilerek haksız yere sebepsiz olarak görevden alındığını

iddia etmiştir. Görevden alınmasına sebep olan şey eğer “…cerâ’im-i vâkı’alarına mebnî işden el

çekdirilen me’mûrların şikâyât ve müşteriyâtına veyâhud ashâb-ı i’zâmın iş’ârâtına müstenid ise…”

denilerek suç işlemiş olan memurların görevden alınmaları neticesinde bir cezalandırma ise hukukun muhafazası noktasında “…’adâletden istifâde istirhâmına cür’et ederim” denilerek kararın düzeltilmesini talep etmiştir. BOA. ŞD. 1875/59, 01 Za 1302 (11 Eylül 1885).

182 Bir önceki telgrafta arz ettiği gibi, ahaliye zulmeden bazı kişilerin bu eziyetine mani olduğundan

başına bunların geldiğini ifade ederek adalet talebinde bulunmuştur. BOA. DH. ŞFR. 126/6, 10 A 1301 (22 Ağustos 1885).

183 Bitlis’te meydana gelen hırsızlık, gasp ve cinayet olaylarının önünün alınamamasından dolayı

görevden alınmıştır. BOA. MV. 14/13, 12 S 1304 (10 Kasım 1886).

184 Baban hanedanından Süleyman Paşa’nın oğludur. H.1237’de (M.1821/22) doğmuştur. Aldığı özel

derslerle eğitimini tamamlamıştır. Bağdat’ta bazı hizmetlerinden sonra Hille, Müntefik, Taaz ve Zor mutasarrıflıklarında bulunduktan sonra 15.000 kuruş maaş ile Bitlis’e vali olmuştur. 4 Receb 1313 (21 Aralık 1895) tarihinde emekli bir vali olarak İstanbul’da vefat etmiştir. Süreyya, a.g.e. C.5, s.1381; BOA.

DH.SAİD.d… 25/237, 29 Z 1246 (11 Mayıs 1831).

185 Bu değişiklik Bitlis’teki bazı kişileri ziyadesiyle memnun etmiş olacak ki sevinçlerini Dâhiliye

Nezareti’ne çektikleri telgraflarla ifade etmişlerdir. BOA. DH. MKT. 1385/100, 22 Ra 1304 (19 Aralık 1886).

Mehmed Reşid Paşa’nın vilayette yaptığı icraatlar bizzat başkanlığını yaptığı vilayet Meclis-i İdare Azası Necmettin Bey tarafından sekteye uğratılmaya çalışılmıştır. Kişisel çıkarların, bazen vilayetin geleceğini olumsuz etkilediği bu teşebbüslerden anlaşılmaktadır. Zira valilerin önünde bekleyen bunca sorun ve yapmaları gereken bu

kadar işle birlikte ayrıca haklarındaki şikâyetlerle de187 uğraşmaları gerekiyordu. Aynı

zamanda yukarıda izah edildiği üzere önceki valilerden bazılarının görevden alınmalarına kadar gidebildiğinden şikâyetlerin İstanbul’dan nasıl bir neticeyle döneceği de kestirilememektedir. Bundan dolayı da ayrıca bir tedirginliğin varlığı, valilerin

yazdığı cevabi yazılara yansımaktadır188. Mehmed Reşid Paşa, kendinden önceki