Tanzimat Dönemi reformlarının amacı, hükümetin gücünü artırmak, ülkenin ekonomik kaynakları üzerinde merkezi denetim kurmak ve taşradaki yerel güçlerin
iktidarlarını zayıflatmaktı45. Bu amaçla merkezi yapı ve taşra idaresinde birçok
değişikliğe gidildi. Vilayetlerin doğrudan merkeze bağlanması, vilayetlere yerelden atama yapılması uygulamasının aksine merkezden valilerin tayin edilmesi, kentlerin kontrol edilmesinde büyük rol oynamıştır. Merkezin sıkı denetiminde taşra idarecilerinin yetki ve sorumluluk alanları genişletilmiştir. Merkezin iktidar alanını genişleten bu düzenlemeler, uzun vadede bölgesel farklılıkları ortadan kaldırmayı ve
ülke genelinde idarî birliği tesis etmeyi hedeflemiştir46.
Tanzimat uygulamalarının Doğu Anadolu Bölgesi’nde uygulanmasının önündeki en büyük engel, hiç şüphesiz yurtluk-ocaklık sistemi olmuştur. Bu sistem ile ilgili bir düzenleme yapılamadan bölgede merkezileşmenin sağlanması olası görünmüyordu. Bölgedeki feodal beylerin elindeki geniş yerleşim birimleri ve araziler sayesinde etraflarına da kalabalık bir nüfusu toplayabilmişlerdi. Adeta bir derebeyini andıran bu aşiret ileri gelenleri zamanla çevrelerindeki diğer arazileri de hâkimiyetleri altına alarak daha da güçlenmişlerdir. Durumun ciddiyetini ilk olarak II. Mahmud fark etmiştir. Mısır ordusu Anadolu’ya gelirken Doğu Anadolu’daki beylerden bir tehdit gelmemesi için Sivas Valisi Reşid Paşa tarafından bölgenin merkeze bağlanmasına teşebbüs edilmiş ve büyük oranda da başarı sağlanmıştır. Fakat bu girişim köklü bir değişimi hedeflemediğinden asıl değişim süreci Tanzimat’ın ilanından sonraya sarkmıştır. Tanzimat’ın bölgede uygulanması kararının alınması bölgedeki feodal beylerce hoş karşılanmamış ve onların bir araya gelerek isyan etmesine sebebiyet vermiştir. 1845’te Diyarbakır ve Erzurum eyaletlerinde Tanzimat’ın uygulanmasına karar verilmiştir. Yurtluk-ocaklık sahibi olan beylerin elinden buraların alınması kararı alındıktan sonra aşama aşama bu kararın uygulanmasına geçilmiştir. Bu kapsamda bölgede adeta devletin iktidar ortağı olan yurtluk-ocaklık sahibi Kürt beylerinin buradan
45 İbrahim Özcoşar, Merkezileşme Sürecinde Bir Taşra Kenti Mardin (1800-1900), Mardin Artuklu
Üniversitesi Yayınları, Mardin 2009, s.55.
46 Mehmet Yaşar Ertaş, “Tanzimat Döneminde Mardin ve Çevresinde Devlet ve Aşiret İlişkileri”,
uzaklaştırılması ile işe başlanmıştır47. Bitlis’in de bağlı olduğu Erzurum bölgesinde yurtluk-ocaklık mutasarrıfları, tımar sahipleri ve diğer önde gelen Müslümanlar,
Tanzimat’ın uygulanmasına karşı çıktılar48. Tepkiler Van sancağında isyana dönüştü.
Bu isyanın arkasında Cizre Mütesellimi Bedirhan Bey, Müküs Sancağı Beyi Mahmut ve Hakkâri Beyi Nurullah vardı. İsyan girişimi burasıyla sınırlı kalmadı, Kars ve Çıldır
taraflarında da isyanlar baş gösterdi49. Hükümet bu bölgede asla taviz vermeye
yanaşmadı. Zira buradaki her gelişme Diyarbakır eyaletindeki beylerce de izlenmekteydi. Van’daki isyanın arkasındaki beylerden en güçlüsü olan Cizre Mütesellimi Bedirhan Bey, 1847 tarihinde yakalandı. Daha sonra diğer asiler de yakalanarak Van İsyanı sonlandırıldı. Bu isyanlar bastırıldıktan sonra ancak Erzurum ve
Diyarbakır eyaletlerinde Tanzimat uygulamaları hayata geçirilebildi50. Tanzimat’ın
Erzurum’da 1845 yılında uygulanmaya başlanmasıyla birlikte buraya bağlı olan diğer
yerleşim birimleri de –doğal olarak Bitlis de- bu sürece dâhil olmaya başlamıştır51. Bu
gelişme, aynı yıl içinde Takvim-i Vekayi’de ilan edilmiştir52. Bitlis’te hâkimiyet tesis
etmiş olan Şerif Bey, yeni idarî düzene uymama konusunda diretince 1847 tarihinde Reşit Paşa harekâtıyla bertaraf edilmiş ve Bitlis, Erzurum eyaletinin Muş sancağına
bağlı bir kaza merkezi haline getirilmiştir53.
Tanzimat’ın bir gereği olarak uygulanan muhassıllık sisteminden verim alınamayınca bu uygulamaya son verilmiş ve 1842 yılının Mart ayından itibaren
47 Devlet bu uygulama ile kendisine mutlak itaat edecek memurların varlığını istiyordu. Bundan dolayı
devletin bu beylere artık ihtiyacı kalmamıştı. Gencer, “a.g.m.”, s. 83.
48 Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, TTK Yayınları,
Ankara 1997, s. 193.
49 Gencer, “a.g.m.”, s.84.
50 Tanzimat uygulamalarına karşı isyanlar bitmemiştir. 1848 yılında ise Hakkâri Beyi Nurullah ve Müküs
Kazası Müdürü Abdal Bey isyan etmiştir. Yaklaşık bir buçuk yıl sonra bu isyanlar da bastırılmıştır. Yurtluk-ocaklık arzilerini elinde bulunduran beylerin bir kısmı bölgeden sürgün edilmiş kalanlarının arazileri ise muhassıllara verilerek gelirleri doğrudan hazineye alınmıştır. Bu sistem birden ortadan kaldırılmamıştır. Ara geçiş formülü olarak yurtluk-ocaklık arazilerinin eski sahipleri ve mirasçılarına maaş bağlanarak tepki çekilmemeye çalışılmıştır. Böylece geçimlerini sağlayabilecekleri bir gelir kaynağına sahip olmaları sağlanarak çaresizliğe mahkûm edilmemişlerdir. Maaş bağlanan bu kişiler ticareti bilmedikleri ve çalışmaya da alışmadıklarından tamamen bu aylıklara bağımlı hale geldiler. Böylece Doğu ve Günaydoğu Anadolu Bölgesi’nde merkezîleşme uygulamalarına muhalefet edebilecek en önemli kesim etkisiz hale getirilmiştir. Gencer, “a.g.m.”, s.86, 93.
51Cevdet Küçük, Tanzimat Devrinde Erzurum, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü (Basılmamış
Doktora Tezi), İstanbul 1975, s. 254.
52Takvim-i Vekayi, S.191.
53 Kenan Arınç, “Tarihî ve Siyasî Coğrafya Perspektifiyle Bitlis, Ahlât ve Tatvan Şehirlerinin Kuruluş ve
Gelişmeleri”, I.Uluslararası Dünden Bugüne Tatvan ve Çevresi Sempozyumu Bildirileri, İstanbul 2008, s.756.
eyaletlerin idarî yapısına kaza kavramı dâhil olmaya başlamıştır54. Böylece idarî yapı
eyalet, sancak ve kaza olarak yapılandırılmıştır55. Eyaletlerin başına vali, sancakların
başına kaymakamlar ve kazaların başına da yerel halkın ileri gelenlerinden güvenilir birisi müdür olarak tayin edilmiştir. Tayin edilen kaza müdürünün asli görevlerine ek olarak Tanzimat yeniliklerinin halka ulaştırılması ve uygulanmasını sağlama işi de
verilmiştir56. Aynı şekilde bir Osmanlı idarî birimi olan Bitlis’in kaza statüsünün ne
zamandan beri uygulanageldiği tam olarak bilinmemekle beraber, 1849 yılından sonraki Osmanlı devlet salnamelerinde Bitlis, Muş sancağına bağlı bir kaza olarak
kaydedilmiştir57.
1852-1862 yılları arasında Bitlis’te görev yapmış kaza müdürleri şunlardır:,
(1852) Rüstem Ağa-Hasan Efendi58, (1853) Süleyman Ağa59, (1854) Mustafa Ağa60 -
Ahmed Ağa, (1855) Ahmed Muhtar Bey61, (1856) Hacı Ahmed Bey62, (1857) Mehmed
Bey63 - Ali Ağa64, (1858) İbrahim Ağa65, (1859) Mustafa Ağa66, (1860) Halid Efendi,
(1861) Mustafa Ağa (ikinci kez)67, (1862) Mustafa Hıfzı Bey68.
54 Ali Akyıldız, Osmanlı Bürokrasisi ve Modernleşme, İletişim Yayınları, İstanbul 2009, s.76.
55 Buradaki kaza kavramı, başında kadı’nın olduğu klasik dönem adlî yapısı değildir. Yerelden bir müdür
tarafından idare olunan nahiye ve sancak arasındaki idarî birimdir. Fatih Sadık Torun, Tanzimat’tan
Meşrutiyet’e Türkiye’de Kaza Yönetimi (1842-1876), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2005, s.42; Kaza Yönetimi ile ilgili ayrıca bkz. Musa Çadırcı, “Türkiye’de Kaza Yönetimi (1840-1876)”, TTK Belleten, C.LIII. S. 206, Ankara 1989.
56 Fatih Sadık Torun, “Osmanlı Taşra İdaresinin Yeniden Yapılanma Süreci (1842-1876)”, Karadeniz
Araştırmaları, C.8, S.32, Kış 2012, s.89.
57 1849-1879 yılları arasındaki Osmanlı devlet salnamelerinin tamamında Bitlis’in konumu bu şekilde
kaydedilmiştir.
58Bitlis Kaza Müdürü Rüstem Ağa geçici süreliğine Beşiri kazasına tayin edilmiştir. Yerine Hasan Efendi
tayin olunmuştur. Hasan Efendi ise hakkındaki şikâyete istinaden görevden alınmıştır. Mehmet Yaşar Ertaş, “Tanzimat Döneminde Beşiri Kaza Müdürlüğü”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler
Dergisi, S.25, Mayıs 2012, s.30; BOA. İ.MVL.(İrâde Meclis-i Vâlâ Riyaseti) 252/9314, 06 S 1269 (19
Kasım 1852).
59BOA. İ.MVL. 252/9314, 06 S 1269 (19 Kasım 1852); BOA. A.MKT.MVL.(Sadaret Mektubî Meclis-i
Vâlâ) 58/37, 17 S 1269 (30 Kasım 1852).
60BOA. İ.MVL. 299/12209, 15 C 1270 (15 Mart 1854).
61BOA. A.MKT. UM. (Sadaret Mektubî Kalemi Umûm Vilayât Evrakı)213/88, 18 S 1272 (30 Ekim 1855). 62 BOA. A.MKT.MVL. 81/20, 06 Z 1272 (9 Temmuz 1856).
63Ahmed Bey’in görevden alınmasına gerekçe olarak Bitlis’teki Kürtlerin diğer ahaliye zulüm ve baskı
kurmasına engel olamaması gösterilmiştir. Diğer detaylar için bkz. BOA. A.MKT.MVL. 82/97, 17 Ra 1273 (15 Kasım 1856).
64BOA. A.MKT.MVL. 100/29, 12 M 1275 (22 Ağustos 1858).
65BOA. A.MKT.MVL. 100/29, 12 M 1275 (22 Ağustos 1858); BOA. A.MKT.UM. 339/57, 26 Ca 1275 (1
Ocak 1859).
66BOA. A.MKT.MVL. 116/77, 10 Za 1276 (29 Haziran 1860). 67BOA. A.MKT.MVL. 131/58, 25 S 1278 (1 Eylül 1861).
68Mustafa Hıfzı Bey, Bitlis’in son kaza müdürüdür. BOA. A.MKT.MVL. 142/98, 14 N 1278 (14 Şubat
Bitlis’in 1852-1862 yılları arasında kaza statüsündeki idarî yapısında bir istikrarsızlık sözkonusudur. Zira 10 yıllık süreçte neredeyse her yıl yeni bir kaza müdürünün tayin olduğu görülmektedir. Bitlis’teki kaza müdürlerinin görevden alınmasının sebepleri arasında halka eziyet etmeleri, kötü idare, keyfi hareketler, asayişi sağlayamama, dirayetsizlik ve Ermeni murahhası ile arasındaki sorunlar sayılabilir.
1862 yılına gelindiğinde Bitlis 2.000-3.000 haneden müteşekkil 10 nahiyesi69
bulunan bir kaza haline geldiğinden ve çevresindeki kazaların alışveriş yaptığı bir ticaret merkezi olduğundan artık müdürlükle yönetilemeyeceği kanaati hâsıl olmuştur. Bundan dolayı Bitlis naibi ile aralarında gayrimüslimlerin de bulunduğu diğer ileri gelenlerle beraber 82 imzayla kaymakamlık isteği, Erzurum’a 1 Mart 1862 tarihinde bildirilmiştir. Erzurum Eyaleti Meclis-i Kebiri’nin 14 Mart 1862 tarihli kararıyla çevresindeki Van’a bağlı Ahlât, Siirt’e bağlı Hizan, Muş’a bağlı Mutki ve Çukur kazalarının buralardan ayrılarak merkez Bitlis kazasıyla beraber 5 kazası olan Bitlis
Kaymakamlığı’nın teşekkülü tavsiye ve kabul edilmiştir70. Bitlis kaza müdürüne tahsisli
1.500 kuruşa ek olarak 1.500 kuruşun daha Muş’tan tedarikiyle 3.000 kuruşluk bir kaymakamlık maaşı da uygun görülmüştür. Yine 10 süvari ve 20 piyadeden oluşan Bitlis’teki askerî birliğe Muş’tan 100 asker daha kaydırılarak eşkıyalara karşı güçlendirilmesi kararı da alınmıştır. Bu kararlar 3 Mayıs 1862 tarihinde Meclis-i Vâlâ- yı Ahkâm-ı Adliye’nin onayından geçerek süreç tamamlanmıştır. Böylece Bitlis kazası müdürlükten kaymakamlığa tahvil edilmiş olup, ilk kaymakamlığına da 3.000 kuruş
maaşla Muş Sancağı Kaymakamı Mehmed Bey asaleten tayin edilmiştir71. Bu durum,
Bitlis’in kaza yapısını değiştirmemekle beraber müdürlük yerine kaymakamlığın ihdas edilmesi, daha güçlü bir yönetim yapısını beraberinde getirmiştir. İleride sancak ve hatta vilayet merkezi olmaya aday olacak Bitlis için bu geçiş süreci bir olgunlaşma evresi olarak önem arz etmektedir. Bitlis’in kaymakamlığa geçişinden kısa bir süre sonra 1864
69Bu nahiyeler Başmuhtarlık namıyla birer müdür vekilleri ile idare edilirken 15-20 gün içinde
görevlerinden alındıkları için ve onlarda böyle az zamanda görevden alınacaklarını bildikleri için işe bakmamışlardır. Kendi ticaretleriyle uğraşmışlar ve toplanacak vergiler yüzüstü kalmıştır. Bu başıboşlukta da birçok fenalık meydana gelmiştir. Özellikle asayiş sorunları, arazi anlaşmazlıkları, vergideki adaletsizlikler, aşiret çatışmaları ile eşkıyalık dönemin en önemli sorunları olmuştur. BOA.
İ.MVL. 466/21103, 14 Z 1278 (13 Mayıs 1862).
70Buna gerekçe olarak bu kazaların, zaten bağlı oldukları yerlere göre Bitlis’e daha yakın olmaları
(Örneğin, Hizan Bitlis’e 6 saat Siirt’e 12 saat mesafede; Ahlât Van’a 30 saat, Bitlis’e 7 saat mesafededir) ve alışverişlerini Bitlis’ten yapıyor olmaları gösterilmiştir. “Hizan öteden beri Bitlis’e bağlı iken birkaç
yıl önce Siirt sancağına bağlanmıştır.” denilerek yapılan uygulamanın yanlışlığının kısa bir süre önce
başladığı ifade edilmiştir. BOA. İ.MVL. 466/21103, 14 Z 1278 (13 Mayıs 1862).
yılında yapılan idarî düzenleme ile bütün kazaların başına kaymakamlar tayin
edilmiştir72. Böylece kazaların başına yerelden tayin edilen nüfuzlu beylerin yerine
askeri kuvvet ile daha iyi tahkim edilmiş merkezden tayin edilen kaymakamlar gelmiştir. Yeni uygulama ile merkezî hükümetin gücü taşrada daha fazla hissedilmeye başlanmış ve merkezileşme yolunda bir adım daha ileriye gidilmiştir.
Mehmed Bey’den sonra birçok kaymakam görev yapmıştır. Bunlardan Musa Kazım, Bitlis’teki -özellikle Mutki’deki- aşiretlerin asayişsizliğe sebep olmalarından dolayı münhal bulunan (nâib vekâlet etmektedir) Bitlis kaymakamlığına aylık 2.000
kuruş maaşla tayin edilmesi teklif edilmiş73, kısa bir süre sonrada tayini yapılarak
Takvim-i Vekayi’de ilan edilmiştir74. Bitlis’te görev yapmış son kaymakam olan Reşid
Efendi, hakkında Muradyan isimli muhbirce şikâyet vukubulduğundan yazışmalara konu olmuştur. 19 Temmuz 1879 tarihli Reşid Efendi’nin kaymakamlığından bahseden belgeden dört ay sonra Bitlis, vilayet statüsüne kavuştuğundan Reşid Efendi’nin görevi
de sona ermiştir75. Reşid Efendi hakkında İngiltere’nin bölgedeki konsoloslarınca
kaleme alınan raporlarda, halkın tamamının sevdiği ve görevini hakkıyla ifa etmeye
gayret eden birisi olarak bahsedilmektedir76. Bitlis kazasının iş yoğunluğuna binaen
Manukyan Avadis Efendi adında birisinin kaymakam vekili tayin edilmesi talep edilmiş
fakat bu talep uygun görülmemiştir77. Bitlis kazasının önemine binaen mutasarrıflığa
tahvili hususunda şehrin Müslim ve gayrimüslim ileri gelenlerince telgraflar
gönderilmiştir78. Bu girişimlerin başarıya ulaştığına dair bir kayda rastlanılmamıştır.
72 Ertaş, “Tanzimat Döneminde Beşiri….”, s. 34.
73BOA. İ.DH.(İrâde Dâhiliye)751/61365, 24 B 1294 (4 Ağustos 1877).
74Musa Kazım Bey’in İncesu Kaymakamlığı’ndan ayrıldığı ifade edilmiştir. Takvim-i Vekayi, S.1967. 75 Şûrâ-yı Devlete kaymakamla ilgili ulaşan şikâyet sonradan icabına bakılmak üzere ertelenmiştir. Diğer
detaylar için bkz. BOA. ŞD. (Şûrâ-yı Devlet)1505/43, 23 L 1296 (10 Ekim 1879).
76 Reşid Efendi’nin asayişi sağlamada ortaya koyduğu gayret eldeki askerî gücün azlığından dolayı
yetersiz kalmıştır. Hatta öyle ki aşiretler Bitlis merkeze kadar gelerek çok rahat soygun yapabilmektedirler. Detaylar için bkz., Clayton’dan Trotter’e, 19 Ağustos 1879, FO (Foreign Office), 195-1237.
77BOA. BEO. AYN.d. (Bâbıâli Evrak Odası Ayniyat Defterleri) 833, 15 R 1295 (18 Nisan 1878), s.4. 78BOA. BEO. AYN.d… 832, 12 M 1294 (27 Ocak 1877), s.96.
Tablo 1- Bitlis’in Osmanlı Devleti’ne Katılmasından Vilayet Olmasına Kadar İdarî Durumu
Tarih Bağlı Bulunduğu Yer Yöneticisi
1515-1548 Diyarbakır Eyaleti Bitlis Sancağı (Yurtluk-Ocaklık/Hükümet) Sancak Beyi 1548-1821 Van Eyaleti Bitlis Sancağı (Hükümet) Sancak Beyi 1821-1847 Van Eyaleti Muş Livası Bitlis Sancağı (Hükümet) Sancak Beyi 1847-1849 Erzurum Eyaleti Van Livası Bitlis Kazası Kaza Müdürü 1849-1858 Kürdistan Eyaleti Muş Livası Bitlis Kazası Kaza Müdürü 1858-1862 Erzurum Eyaleti Muş Livası Bitlis Kazası Kaza Müdürü 1862-1866 Erzurum Eyaleti Muş Livası Bitlis Kazası Kaymakam 1866-1878 Erzurum Vilayeti Muş Livası Bitlis Kazası Kaymakam 1878-1879 Van Vilayeti Muş Livası Bitlis Kazası Kaymakam
1879 Bitlis Vilayeti Vali
Tablo 1’e göre Bitlis’in Tanzimat’ın uygulanmaya başlandığı 1847 tarihinden vilayet merkezi olduğu 1879 yılına kadarki süreçte bağlı bulunduğu merkezlere bakıldığında şöyle bir durum ortaya çıkmaktadır: 1847 tarihli devlet salnamesinde
Erzurum eyaletinin Van livasına bağlı bir kaza olarak geçen Bitlis79, 1847 yılında
kurulmuş olan Kürdistan eyaletine80, 1849 yılında bağlanan Muş livasının bir kazası
olarak konumlandırılmıştır81. Bu eyalete bağlılığı 1858 yılına kadar devam etmiş olup,
bu yıl Muş livasının bir kazası olarak tekrar Erzurum eyaletine bağlanmıştır82. 1864 yılı
Vilayet Nizâmnâmesi ile düzenlenen vilayet teşkilatından sonra Bitlis, 1866 yılında
Erzurum vilayetine bağlı Muş sancağına tâbi bir kaza haline gelmiştir83. 1878 yılında
kısa bir süreliğine bağlı bulunduğu Muş sancağıyla beraber Bitlis kazası, Van vilayetine84 bağlanmıştır85.
79SDA (Salnâme-i Devlet-i Aliyye), H. 1263 (M.1847), s. 87.
80Bedirhan Bey’in Cizre bölgesindeki isyanının bastırılmasını müteakip Tanzimat’ın uygulanmasını
sağlamak amacıyla yeni bir eyalet kurulmasına karar verilmiştir. Musa Çadırcı, “Tanzimat’ın Uygulanması ve Karşılaşılan Güçlükler (1840-1856)”, Tanzimat Değişim Sürecinde Osmanlı
İmparatorluğu, Phoenix Yayınevi, Ankara 2006, s.156; İlk merkezi Ahlât olarak belirlenen Kürdistan
eyaletinin, daha sonra merkezi Diyarbakır’a kaydırılarak Van, Muş ve Hakkâri sancakları ile Cizre, Bohtan ve Mardin kazalarının da buraya bağlanmasıyla teşekkül edilmiştir. Kürdistan eyaletinin kuruluşu 14 Aralık 1847 tarihli Takvim-i Vekayi’de ilan edilmiştir. Bu eyalet, 1867 yılına kadar varlığını sürdürmüş, aynı yıl dağıtılarak varlığına son verilmiştir. Daha detaylı bilgi için bkz. Cemal Ülke,
Kürdistan Eyaleti’nin İdarî Yapısı, Artuklu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek
Lisans Tezi), Mardin 2014, s.38-70; Toraman, a.g.e., s.60-62.
81SDA, H.1265 (M.1849), s. 68. 82SDA, H.1274 (M.1858), s. 75.
83SDA, H.1283 (M.1866), s. 110; SVE (Salnâme-i Vilayet-i Erzurum), H.1293 (M.1877), s.65; Enver Ziya
Karal, Osmanlı Tarihi, C.VII, Ankara 1983, s.157; Vecihi Tönük, Türkiye’de İdari Teşkilatın Tarihi
Gelişimi ve Bugünkü Durumu, Ankara 1945, s. 166.
84 1867 yılında Kürdistan eyaletinin varlığına son verildikten sonra bu eyalet topraklarının bir kısmında
Diyarbakır vilayeti öteki kısmında ise Van vilayeti kurulmuştur.
85SDA, H.1295 (M.1878), s. 385; Aslında 1877 yılına ait Erzurum vilayet salnamesine bakıldığında Muş