• Sonuç bulunamadı

Trakya Umumî Müfettişliği Bölgesi: Başmüşavir Şükrü Sökmensüer ve Trakya Olayları ve Trakya Olayları

A. Umumî Müfettişlikler ve Şükrü Sökmensüer

2. Trakya Umumî Müfettişliği Bölgesi: Başmüşavir Şükrü Sökmensüer ve Trakya Olayları ve Trakya Olayları

I. Umumî Müfettişliğin kurulmasından yedi yıl sonra, 19 Şubat 1934’de 2/150 sayılı kararname ile Edirne, Kırklareli, Tekirdağ ve Çanakkale’yi içine alan II.

Umumî Müfettişlik kurulmuştu. II. Umumî Müfettişlik daha çok Trakya Umumî Müfettişliği adıyla bilinir. Umumî Müfettiş olarak İbrahim Tali Bey (Öngören) atanmıştır.444 18 Mart 1934’te Trakya Umumî Müfettişi olarak atanan İbrahim Tali Bey bu sırada İstanbul milletvekiliydi.445 İbrahim Tali Bey 22 Nisan’da görevine başlamak için Edirne’ye gittiğinde onu Babaeski’de İbrahim Şükrü, Salim (Özdemir) ve diğer devlet görevlileri karşılamıştı.446

Trakya Umumî Müfettişliği’nin genel amacı Trakya bölgesinin yoğunlaşan sorunlarını çözmekti. Bu sorunlar temelde iskȃn meselesine dayanıyordu.447 Umumî Müfettişlik bu bölgenin bayındırlık ve iskȃn işlerinin tanzim ve idaresi amacıyla çalışmalar yürütecekti. Müfettişliğin merkezi Edirne olarak belirlenmişti.448

443 TTK Arşivi BK 5-3/10-A, s. 125.

444 Burgaç, Türkiye’de Umumî Müfettişliklerin Kurulması ve Trakya Umumî Müfettişliği, s. 140, 173.

445 Dr. İbrahim Tali Bey, Balkan ve Birinci Dünya savaşlarına katılmış olan ve aynı zamanda Mustafa Kemal Paşa ile Samsun’a çıkan 18 subaydan biri olarak önemli bir kişiliktir.

446Rıfat N. Bali, 1934 Trakya Olayları, Kitabevi, İstanbul, 2008, s. 27-29.

447 Hamit Pehlivanlı, “Trakya Bölgesi’nde İskan edilen Balkan Muhacirlerinin Sosyo-Ekonomik Durumlarını Düzeltme ve Türkiye’ye İntibaklarını Sağlama Çalışmaları –Trakya Umumî Müfettişliği Raporlarına Göre-” , c.I, Yedinci Uluslararası Atatürk Kongresi: 17-22 Kasım 2011, Üsküp-Manastır-Makedonya; Bildiriler. Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2015, s. 429.

448 Koçak, Umumî Müfettişlikler (1927-1952), s. 127, 130-131.

108

Emniyet İşleri Umum Müdür Muavini görevini yürütmekte olan İbrahim Şükrü, Trakya Umumî Müfettişliği teşkilâtına başmüşavir olarak tayin edilmişti.

Ataması 4 Nisan 1934’de 2/365 sayılı kararname ile yapılmıştı.449 8 Nisan 1934’de ise İcra Vekilleri heyeti İbrahim Şükrü’nün tayinini kabul etmiştir. İbrahim Şükrü başmüşavirlik görevine 6 Haziran 1934’de başladı.450 Başmüşavir, Umumî Müfettiş’in onayı alınmak kaydıyla, Dâhiliye Vekâleti’nin yapacağı teklifle, İcra Vekilleri Heyeti’nin kararı sonrası atanabilirdi.451

Başmüşavirlik, teşkilât içinde önemli bir makamdı. Zira, Umumî Müfettişlik kadrosuna dahil olan başmüşavirlik makamı umumî müfettişin muavini ve müsteşarı durumundaydı. Umumî müfettiş tarafından verilen salahiyet ve talimat çerçevesinde vazife icra edebilir ve muhaberata imza atabilir yetkiye sahipti.452 8 Nisan 1934 tarih ve 2/392 sayılı kararname 10 Ağustos 1930 tarih ve 9831 sayılı kararnamenin devamı niteliğinde olup Trakya Umumî Müfettişliğini açık ve şifreli muharebeye yetkili makamlar listesine almıştı. Bu kararnameyle Umumî Müfettişlik ve namına müşavirlerin de buna tȃbi olması sağlanmıştı.453

Trakya Umumî Müfettişliği de I. Umumî Müfettişliğin işleyişinde olduğu gibi zaman zaman raporlar düzenlemiştir. Hazırlanan bu raporlar ilgili mercilere sunuluyordu. Trakya Bölgesi’nde genel sorunlar ve bunların çözümleri yanında asıl meseleler olan asayiş, sosyo-ekonomik sorunlar, iktisadî politikalar, göç, göçmen, iskȃn ve azınlık konuları raporlara yansımaktaydı. İbrahim Tali Öngören’in 11 Eylül 1934 tarihinde Başbakanlık’a doğrudan yazdığı rapora göre, bölgede valilerin de katılacağı toplantıda, iskȃn işleri, iktisadî kalkınma sorunları gibi meselelerin ele alınacağı ve çözüm yollarının aranacağı belirtilmişti. Fakat toplantı gündemine Öngören, Pomaklar meselesi, halkın ruhi kabiliyetini yükseltme, casusluğa karşı

449 Pehlivanlı, “Trakya Bölgesi’nde İskan edilen Balkan Muhacirlerinin Sosyo-Ekonomik Durumlarını Düzeltme ve Türkiye’ye İntibaklarını Sağlama Çalışmaları –Trakya Umumî Müfettişliği Raporlarına Göre-”, s. 433. ; Burgaç, Türkiye’de Umumî Müfettişliklerin Kurulması ve Trakya Umumî Müfettişliği, s. 176.

450 Şahin, Emniyet Genel Müdürleri, s. 144. ; Şahin, Türk Polis Teşkilâtının Şanlı Geçmişinde ve Cumhuriyete Giden Yolda İz Bırakan Polisler, s. 14. ; Rıfat N. Bali, 1934 Trakya Olayları, Kitabevi, İstanbul, 2008, s. 27-29.

451 Burgaç, Türkiye’de Umumî Müfettişliklerin Kurulması ve Trakya Umumî Müfettişliği, s. 153.

452Pehlivanlı, “Trakya Bölgesi’nde İskan edilen Balkan Muhacirlerinin Sosyo-Ekonomik Durumlarını Düzeltme ve Türkiye’ye İntibaklarını Sağlama Çalışmaları –Trakya Umumî Müfettişliği Raporlarına Göre-”, s. 433., ; Koçak, Umumî Müfettişlikler (1927-1952), s. 80, 130-131.

453A.g.e., s. 131(dipnot).

109

müdafaa ve zabıta işleri gibi konuları da eklemişti. 23-25 Ocak 1935 tarihli toplantıda göçmen meselesi ele alınmış, göçmenler konusunda alınacak önlemler kararlaştırılmıştı. Ayrıca göçmenlerin Türkçe konuşmaları ve Türk kültürüne adaptasyonları konusu değerlendirilmiş, bunun sağlanmasına dönük fikir alışverişinde bulunulmuştu.454

Trakya Umumî Müfettişliğinin kuruluş amacı içinde göçmenler meselesi önemli bir yer tutuyordu. Bölgenin kalkınması ve dış göçle455 gelenlerin iskȃn edilmesi öncelikli amaç olarak belirlenmişti.456 Bu amaç doğrultusunda çalışmalardan önce ve çalışmaların ardından önemli raporlar kaleme alınmıştı.

Raporlar ve tutanaklarda göçmenler meselesi, iskȃnları, iktisadî hayat ve dil meselelerine değinilmişti. Gelen göçmenlerin ve yerleşik olanların uyumu ve durumlarına ilişkin önemli analizler yapılmıştı.457 Raporlara göre göçmenlerin Türkçe konuşmalarının sağlanmasına önem verilmekteydi. İktisadi hayatta gayri Türk kesimin hâkimiyetine ilişkin değerlendirmeler raporlara yansımıştı. Yine bu raporlarda bu soruna ilişkin çözüm önerileri de yer almıştı. Söz konusu raporlarda gayri Türk unsurlara yapılan atıflar, tarihte “1934 Trakya Olayları” olarak bilinen gelişmenin anlaşılmasına kaynaklık etmeleri bakımından önemli bir yere sahipti.458

Trakya’da umumî müfettişliğin kurulması bölge halkı tarafından oldukça olumlu karşılanmıştı. Halk, geleceğin daha iyi olacağına dair ümitlenirken, göç edenler dönmeye başlamış, emlak ve arazi değerleri artarak varlıklar kıymetlenmişti.459 Bölgeyi yeniden cazibe merkezi yapmaya dönük çalışmalar bazı kanunlarla da desteklenmekteydi. 21 Haziran 1934’de çıkarılan İskȃn Yasası460, aynı

454A.g.e., s. 138-139.

455 Bölgeye özellikle Romanya ve Bulgaristan’da yoğun göç olmuştu. Yanlarında hemen hemen hiçbir varlığa sahip olmayarak gelmiş olan söz konusu muhacirlerin en kısa sürede bölgeye adaptasyonunun sağlanması ve yaşamlarının düzene girmesinin mümkün kılınması önem arz ediyordu. Müfettişlik bölgesinde görevli Merkez İskan Komisyonu üyeleri ve bölgenin valileriyle yapılan toplantılar sorunun çözümüne dönük çalışmalar olarak çok önemliydi (Pehlivanlı, 2015, “a.g.m.” s. 438).

456 Pehlivanlı, “a.g.m.”, s. 438.

457 Pehlivanlı, “a.g.m.”, s. 438-448.

458Koçak, Umumî Müfettişlikler (1927-1952), s. 141.

459 Burgaç, Türkiye’de Umumî Müfettişliklerin Kurulması ve Trakya Umumî Müfettişliği, s. 178.

460 Bu kanun Türkiye’yi üç yerleşim bölgesine ayırmıştı (Demirel, Tek Partinin İktidarı, s. 166. ; İskan Kanunu 1932’de İskan Kanunu Layihası olarak hükümet tarafından Meclis’e sevk edilmiş ve ülkede dört iskȃn bölgesi tespit edilmişti (Hâkimiyeti Milliye, 5 Mayıs 1932, Perşembe, “İskan

110

hissi taşıyan ve tek dille konuşan bir Türkiye oluşturma çabasına katkı sağlayıcı nitelikteydi. Yasa ülkeyi kalkındırma ve birliği koruma amacı güden bir kanun olarak telaffuz ediliyordu. Yasa sadece nüfusu arttırma amacıyla çıkarılmamıştı. Yıllardır yoğun savaşlarla boşalan Anadolu’nun ve özellikle Trakya’nın iskȃn yoluyla tekrar doldurulması düşüncesi hȃkimdi. İstanbul ve Boğazların arka bahçesi olan bu bölgede güvenlik açısından nüfusun arttırılması zarureti vardı. Ayrıca kalkınmanın bir gereği olarak çalışabilecek yeterlilikte insanın iskȃn edilmesi şarttı.461 Yasanın bu yönleri kimi kesimler tarafından, günün ideolojik ve siyasal anlayışları zemininde, farklı bir anlam yüklenilerek kullanılmak istendi. Buna bağlı olarak ve bunun dışında birkaç faktörün de etkisiyle yerel sakinler önemli derecede sorunlar yaşamaya başlamıştı. Asırlardır bir arada yaşayan halk belirli mihrakların etkisiyle yeni bir bunalım dönemine girmişti. 1934 Trakya Olayları olarak bilinen süreç de bu bunalımlardan birisi olarak öne çıkmıştı.

1930’lu yıllar dünya siyaseti ve uluslar arası ilişkiler açısından kritik bir dönemdi. Avrupa’da diktatörlükler ve buna bağlı olarak da siyasal cepheleşmeler artmıştı. Türkiye de bundan etkileniyordu. Avrupa’da yayılmacı politikalarıyla tehdit oluşturan ve aynı zamanda Türkiye’yi de tehdit eden İtalya’nın siyaseti bu sürecin en önemli ayaklarından biri konumundaydı. Diğer taraftan nasyonal sosyalizmin hızla yükseldiği Almanya önemli bir dönüşüm halindeydi. İtalya’nın yayılmacı anlayışı Afrika ve Asya’yı tehdit edecek boyutlara ulaşmıştı. Alman nasyonalizmi ise Alman milleti ütopyası düşüncesi çerçevesinde yabancı düşmanlığını politika haline getirmişti.462

Avrupa’da yaşanan bu gelişmeler Türkiye’yi de belli oranda etkilemişti.

Türkiye’nin üzerinde oluşan etki hem genel hem de bölgesel özellik arz ediyordu.

1934 Trakya Olayları bu etkinin bölgesel nitelikli sonucuydu. Oysa Trakya bölgesine, Trakya Olaylarının başladığı Haziran ayından kısa bir süre önce umumî müfettiş olarak atanan İbrahim Tali Bey, atanmasının hemen ardından yaptığı gezi sonucunda bir rapor hazırlamış ve bu raporda farklı bir durum tasvir etmişti. Raporun Kanunu Layihası,” s. 1, 4). ; Kanuna göre ana dili Türkçe olmayan vatandaşların herhangi bir yerleşim merkezinde bir blok halinde yaşamalarına son verilmesi gerekmekte bu amaçla Ankara, İstanbul ve Trakya’da toplu bulunan gayrimüslimlerin ikinci iskȃn bölgesi içinde dağıtılması esas alınmaktaydı (Demirel, Tek Partinin İktidarı, s. 166).

461 A.g.e., s. 196-197, 200.

462 Bali, 1934 Trakya Olayları, s. 34-38.

111

ilgili bölümünde, asayiş sorunun hemen hemen olmadığı, halkın sakin olduğu, macera içine girecek bir özelliklerinin bulunmadığı belirtilmişti. Fakat Haziran ayında durum bu raporla uyuşmayacak bir görünüm kazanmıştı. Haziran ayı ortalarında Çanakkale’de başlayan olaylar hızla yayılarak tüm bölgeyi etkisi altına almıştı. Olaylar, bazı Yahudi vatandaşların evlerinin saldırıya uğramasıyla başlamış ve ardından bu vatandaşların bir kısmının bölgeyi terk etmesine varacak düzeylere kadar ulaşmıştı. Hükümetin ve yerel yönetimlerin uyguladığı tedbirlerle sona erdirilebilen olayların toplum üzerinde bıraktığı etki uzun süre hissedilmişti. Bu olaylar üzerine, dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Bey (Kaya) ani bir kararla Trakya’ya tetkik bir gezi düzenlemişti. Yaptığı incelemelerden sonra edindiği izlenimleri bir rapor haline getirerek başbakanlığa sundu. Rapor kısa bir süre içinde Mustafa Kemal Atatürk’ün riyasetinde toplanan bakanlar kurulunda ele alınmıştı.463 Aynı konuda umumî müfettiş Öngören de bir beyanat vermişti. Öngören, olayların Çanakkale’de lüzumsuz telaşa kapılmak suretiyle başlayan bir gelişme olarak görüldüğünü, fena ruhların bu işte ȃmil olduğunu, ortada bir Yahudi meselesinin olmadığını ve olamayacağını belirtmişti.464

Umumî müfettişlerin ve bakanların raporlarına ve beyanatlarına konu olan Trakya Olaylarına zemin hazırlayan gelişmelerin kaynağı Avrupa’ydı. Zira, daha 1933’de Almanya’da Hitler’in iktidarı ve antisemitizm olarak başlayan Yahudi düşmanlığı önemli boyutlara ulaşmıştı.465 Bu kaynaktan etkilenen faşist ve ırkçı anlayış Türkiye’de de zemin bulmaya başlamıştı. 1933 başlarında Almanya’da faşistlerin yaygın olarak harekete geçtikleri ve teşkilâtlarının hararetli bir şekilde çalıştıkları bilinmekteydi.466

463 Burgaç, Türkiye’de Umumî Müfettişliklerin Kurulması ve Trakya Umumî Müfettişliği, s. 340. ; Cumhuriyet, 7 Temmuz 1934, Cumartesi, “Dâhiliye Vekili Tahkikat İçin Trakyaya Gitti”, s. 1, 4. ; Cumhuriyet, 8 Temmuz 1934, Pazar, “Dâhiliye Vekili Dün Kırklarelide Tahkikat Yaptı,” s. 1, 5. ; Cumhuriyet, 10 Temmuz 1934, Salı, “Dâhiliye Vekili Dün Geliboluya Gitti,” s. 1, 5. ; Cumhuriyet, 15 Temmuz 1934, Pazar, Trakyalı Yahudiler; İbrahim Tali Bey İzahat Veriyor,” s. 1, 3.

464 Cumhuriyet, 15 Temmuz 1934, Pazar, “Trakyalı Yahudiler; İbrahim Tali Bey İzahat Veriyor,” s. 1, 3.

465 Akşam, 30 Kânunusani 1933, Pazartesi, “Alman Kabine Buhranı. Yeni Kabineye Hitler’in de İştirak Etmesi İhtimali Vardır,” s. 2. (Söz konusu haberde, Von Papen’in hükümet kurma

çalışmalarında Hitler’le de görüşmesi ve sürece dahil edilmesiyle Almanya’da Hitler iktidarına giden yolun açıldığından bahsedilir. Faşistlerle Alman milliyetçilerinin yakınlaşmasından söz edilmektedir).

466 Akşam, 17 Kânunusani 1933, Salı, “Üç Ay Sükȗnetten Sonra Alman Faşistleri Harekete Geçtiler,”

s. 2.

112

Bir kesim tarafından benimsenen bu görüşler Yahudi düşmanlığına kanalize edilerek Trakya Olayları’nın oluşmasına adeta zemin hazırlamıştı. Özellikle ve temelde Almanya kaynaklı başlayan antisemitist hava Türkiye’de de tarftar bulunca, var olan ırkçı söylemlere Yahudi karşıtlığı da eklenmiş oldu. Buna yayınların çıkarılması eşlik etti ve bu işin başını çeken Cevat Rıfat Atilhan olmuştu.467 Atilhan önce İnkılȃp adlı dergiyi çıkarmış, sonradan adını Milli İnkılȃp’a çevirmişti. Bu yayın Atilhan’ın Almanya’ya davet edildiği sırada propaganda eğitimi aldığı kişilerin dergisi olan “der Stuermer”in yazılarından birçoğunun kopyalanarak yayınlanmasından oluşmuştu. 468

Trakya Olayları’ndan kısa bir süre önce yayın hayatına giren Orhun Dergisi de benzer bir şekilde Trakya Yahudilerine yönelik yazılar yayınlamıştı. Bu dergiyi Edirne Erkek Lisesi öğretmeni Hüseyin Nihal Atsız çıkarıyordu. Atsız, Türkiye’de ırkçı söylemin önemli bir temsilcisi olarak biliniyordu. Atsız çeşitli konferans ve piyeslerle aktiviteler yapıyordu.469 Nihal Atsız’ın da içinde olduğu anlayış, Türkçülük ideolojisi çevresinde, temelde iktisadî nedenler olmak üzere, Yahudilere karşı bir duruş oluşturmaya başlamıştı.470 Nihal Atsız’ın471 Çanakkale gezisi izlenimlerini konu alan yazısı bu yöndeki düşüncelerini ifade etmesi bakımından önemliydi. Trakya Olayların vukuundan sonra Zaman gazetesi de Trakya’da Yahudi

467Burgaç, Türkiye’de Umumî Müfettişliklerin Kurulması ve Trakya Umumî Müfettişliği, s. 340-341.

468 A.g.e., s. 341 ; Bali, 1934 Trakya Olayları, s. 61-74.

469 Burgaç, Türkiye’de Umumî Müfettişliklerin Kurulması ve Trakya Umumî Müfettişliği, s. 341-342.

470 Bali, 1934 Trakya Olayları, s. 17-19.

471Nihal Atsız, Kabataş Lisesi’nde öğretmenken Türkiyat Mecmuası’nda bir makale kaleme almış, bu makle vesilesiyle Fuat Köprülü tarafından ilgiyle karşılanmıştı. Atsız, onun yönlendirmesi ile Dar-ül-Fünun Edebiyat Fakültesine kaydolmuştu. Burayı 1930’da bitirerek Köprülü’ye asistan olmuştu.

Ardından bu görevinden, Birinci Türk Tarih Kongresi sonrası oluşan tartışma dolayısıyla, uzaklaştırılarak Malatya’ya öğretmen tayin edilmişti. 31 Temmuz 1933’e kadar Malatya Ortaokulu’nda Türkçe öğretmeni olarak kalan Atsız, daha sonra Edirne Erkek Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atanmıştı. Atsız mecmuasını daha önceden yayınlayan Nihal Atsız, Edirne’de Orhun dergisini yayınlamıştı. Burada 11 Eylül - 22 Aralık 1933 tarihleri arasında kalan Atsız öğrencilerinin ifadesine göre farklı bir öğretmendi. Öğrencilere göre, onlara şahsiyetlerini kazandırmıştı. Yağmur Atsız, Nihal Atsız’ın ırkçı milliyetçilik anlayışa yönelmesini, mütareke yıllarında azınlıkların Türk halkına karşı yaptıkları düşmanca tavırlara bağlamaktadır (Bali, 2008, a.g.e., s. 45-47).

113

tüccarların yerel esnafa yüksek faizle borç para vermesinin bölge halkında infiale neden olduğunu ve bu olayların oluşmasına zemin hazırladığını belirtmişti. Hem Atsız’ın yazılarında hem de diğer yazılarda genellikle aynı serzenişler vardı. Bu yazılardaki ana fikir, ülkenin zor zamanlarında her türlü meşakkati çeken ve gerektiğinde canını verenlerin imkȃnlardan yararlanma haklarının da öncelikli olması gerektiği yönündeydi. Nihal Atsız, 1934 Mart ayında “Orhun” da yer alan

“komünist, Yahudi, dalkavuk” adlı makalesinde benzer tavra devam etmişti.472 Yine Atsız olayların başlamasından bir ay önce 25 Mayıs 1934’te Orhun’da “Musa’nın necip evlatları bilsinler ki!” makalesini yayınlamıştı. Bu da Trakya Yahudilerine bir diğer ihtar olmuştu. Atilhan bunu da Milli İnkılȃp’ta iktibas etmişti.473 Asım Us, her iki dergiyi ve yayın anlayışını, antisemit anlayışları dolayısıyla, telin etmişti.

Kemalizm milliyetçiliğinin nazizmle bir benzerliğinin olmadığını dile getirmişti. Ona göre Avrupa’da Yahudi aleyhtarlığı yayılmaktaydı. Böylece buradan gelen yayınların da etkisiyle içerideki kimi milliyetçiler bundan yararlanıp ırkçılık yapmaktaydı.

Propaganda, eylemler ve aleyhtarlık Avrupa’da had safhadaydı. Almanya’da Yahudilere karşı boykotaj ilanı söz konusuydu. Bunun gerekçesi bütün dünyada Yahudiler tarafından Almanya aleyhine yapılan propagandalar olarak gösterilmekteydi.474 Diğer taraftan Orhan Seyfi Orhon’un “Akbaba”sı da Milli İnkılȃp’ı haklı bulan ve oldukça sert olan makalelere yer vermeye başlamıştı.

Trakya olayları, Trakyalı Yahudiler arasında “furtuna” olarak anılan bir hadisedir. Olaylar 21 Haziran 1934’ten başlayarak, sırasıyla Çanakkale, Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da cereyan etmişti.475 Bu hareket, bölgedeki Yahudileri, ev ve mağazalarına karşı başlatılan yağma, tehdit ve tacizlerle rahatsız etme amacıyla yapılmıştı. Böylece onların bölgeyi terk etmeleri sağlanmış olacaktı. Fakat hükümet

472Nihal Atsız komünizme karşı mücadelesini 1943 yılında da devam ettirmiş ve buna bağlı olarak gelişen Türkçülük olaylarında ön plana çıkmıştı. Nihal Atsız, Başbakan’a yazdığı mektup ile dönemin Milli Eğitim Bakanı ve etrafındakilerin komünist yakınlığından ve onlara kol kanat germelerinden bahsetmiştir. Berkes’e göre, hükümet Turancı anlayışla siyaset yaparken bu işi yüklenecek fedakar bir kişinin de olması gerekiyordu. Ona göre, bu kişi Nihal Atsız’dan başkası olamazdı. (Niyazi Berkes, Unutulan Yıllar, Yayına Hazırlayan Ruşen Sezer, İletişim Yayınları, İstanbul, 1997, s. 287).

473 Bali, 1934 Trakya Olayları, s. 496.

474 Akşam, 30 Mart 1933, Perşembe, “Almanya’da Yahudilere Karşı Boykotaj İlan Edildi,” s. 2.

475 Bali, 1934 Trakya Olayları, s. 1.

114

buna kısa sürede tepki vermişti. 5 Temmuz’da Başbakan İnönü’nün TBMM’de yaptığı konuşmadan sonra olaylar kontrol altına alınmaya başlanmıştı. Bu olaylar sonucunda yerlerinden olan Yahudiler İstanbul’a göç etmişti. Az bir kısmı geri dönmekle birlikte çoğunluğu İstanbul’da kalmak veya Filistin’e göç etmek kararına varmıştı.476 Bu gelişmelerin hükümet politikalarının bir sonucu olduğunu söyleyenler de olmuştur. Onlara göre, hükümetin millî burjuvazi oluşturma çabası bu düşünceye kaynaklık etmişti.477 Fakat bu ülkenin genel politikasıydı. Gayrimüslimlere karşı bir tavırla oluşturulmamıştı. Öte yandan, ortaya çıkış nedeni çok açık olan bu olayların oldukça vahim boyutlara ulaşmasında bazı yöneticilerin sorumsuz tutumlarının olduğu, yapılan tetkikler sonucu kabul edilmişti.478

24 Haziran’da Çanakkale’de başlayan olaylar 30 Haziran’da tüm Trakya’ya yayılmıştı. Trakya Olayları Temmuz ayının ilk günlerine kadar sürmüştü. İnönü, gelişmeler üzerine Dâhiliye Vekili’ni durumu incelemek üzere bölgeye göndermişti.479 Şükrü Kaya, İbrahim Tali Bey’le birlikte, 6 Temmuz’da İstanbul’a gelmiş, 7 Temmuz’da altı mülkiye müfettişi bölgede inceleme yapmak için görevlendirilmişti.480 7 Temmuz’da Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya, Umumî Müfettiş İbrahim Tali ve Umumî Müfettişlik Başmüşaviri İbrahim Şükrü, Kırklareli’ye geçmişlerdi. 8 Temmuzda Edirne’ye geçerek burada da incelemelerde bulunmuşlardı. Şükrü Kaya 11 Temmuz’a kadar bölgede kalmış ve ardından rapor

476 A.g.e., s. 1, 357-358.

477 Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, Dergah yayınları, 2003, s. 163.

478 Demirel, Tek Partinin İktidarı, s. 166.

479 İnönü olaylar başladığında tatildeydi ve tatili yarıda keserek Ankara’ya gelmişti. 5 Temmuz’da Meclis’te yaptığı konuşmada: “Türkiye’de her fert cumhuriyet kanunlarının emniyet ve muhafazası altındadır. Antisemitizm Türkiye metaı ve zihniyeti değildir. Vakit vakit hariçten bizim

memleketimize girer ve derhal önüne geçilir. Bu feveranın da böyle bir salgın olması muhtemeldir.

Böyle cereyanlara katiyen müsaade etmeyeceğiz” diyerek hem saldırıları şiddetle kınamış hem de olaya müdahale ederek durumu normalleştirmeye çalışmışır (Demirel, Tek Partinin İktidarı, s. 167).

480 Hâkimiyeti Milliye, 7 Temmuz 1934, Cumartesi, “Dâhiliye Vekilimiz Şükrü Kaya Bey Trakya’ya Giderken Mühim Beyanatta Bulundu,” s. 1. ; Akşam, 7 Temmuz 1934, Cumartesi, “Trakyadaki Hadiselerin Hakiki Mahiyeti Nedir,” s. 1, 2. ; Akşam 8 Temmuz 1934, Pazar, “Dâhiliye Vekili Dünden İtibaren Tetkikata Başladı; Gelen Musevi Aileleri Yerlerine Dönmeğe Hazırlanıyorlar,” s. 1, 2. ; Akşam, 13 Temmuz 1934, Cuma, “Trakya Hadisesi Hakkında Tebliğ Neşredilecek,” s. 2. ; Akşam, 15 Temmuz 1934, Pazar, “Trakya Hadiseleri Hakkında Hükümetin Resmi Tebliği,” s. 2. ; Burgaç, Türkiye’de Umumî Müfettişliklerin Kurulması ve Trakya Umumî Müfettişliği, s. 345-347.

115

vermek üzere bölgeden ayrılmıştı.481 Dönemin basını da Trakya’da yaşanan bu gelişmelere geniş yer vermişti.482

Yapılan tahkikat ve incelemelerin ardından açılan soruşturmalar sonucu Kırklareli Ticaret Odası başkanı, belediye başkanı ve emniyet müdürü tutuklanmıştı.

Olayların çıkışında en büyük etkiye sahip olan Cevat Rıfat Atilhan hakkında da soruşturma açılmıştı. Milli İnkılap ile Orhun dergileri kapatıldı. Bölgede toplam 30 tutuklama olmuştu. CHF’nin yerel idare heyetleri hakkında soruşturmalar açıldı.

Olayların çıkışında en büyük etkiye sahip olan Cevat Rıfat Atilhan hakkında da soruşturma açılmıştı. Milli İnkılap ile Orhun dergileri kapatıldı. Bölgede toplam 30 tutuklama olmuştu. CHF’nin yerel idare heyetleri hakkında soruşturmalar açıldı.