• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

3.6. Terim Yapımı

3.6.4. Diğer Yöntemler

Dillerin terim elde etmek için kullandığı yöntemler yalnızca biçimsel, işlevsel ve anlamsal yöntemler ile sınırlı değildir. Diğer bir deyişle farklı yöntemler uygulayarak da yeni terimler elde etmek mümkündür. Bu yöntemlerden biri, farklı bir dile ve dolayısıyla o dilde kullanılan terimlere yönelme eğilimidir.

43 Ödünçleme (borrowing), ödünçleme çeviri (loan translation) veya ödünçleme alıntı36 (calque) herhangi bir dile ait birimin diğer bir dile dâhil edilmesini sağlamaktadır (Cabré, 1999: 94).

Dilde yeni bir kavram için karşılık gereksinimi olduğunda başvurulan yöntemlerden biri olan ödünçleme, herhangi bir kelimenin veya öbeğin bir dilden diğer dile (ya da bir konu alanından diğerine) aktarılması ile gerçekleşen kelime yapım (word formation) işlemidir (Hartmann ve James, 1998: 16). Yani kaynak dilden (source language) hedef dile (target language) terim aktarılması ödünçleme işlemi olarak bilinmektedir. Burada dikkati çeken husus, ödünçleme sırasında yazım özelliklerinin korunarak terimin alınmasıdır (Cabré, 1999: 94). Ödünçleme, iki dillilik (bilingualism), çeviri (translation) ve diğer dil iletişimi biçimlerinin doğal sonucu olarak değerlendirilmektedir (Hartmann ve James, 1998: 16).

Diğer yöntem olan ödünçleme çeviri ise farklı bir dilde bulunan kelimenin bileşenlerinin hedef dile çeviri yolu ile aktarılmasıyla terim elde edilmesidir (Cabré, 1999: 94). Burada yabancı bir dildeki yani kaynak dildeki kelime veya öbeğin yine ödünçlendiği ve bu sırada anlamında herhangi bir değişiklik olmadığı belirtilmektedir.

Ancak bileşenler, yerli biçimbilimsel ögeler (native morphological element) ile yer değiştirmektedir. Bu işlemin ödünçleme alıntı ile sonuçlandığı dile getirilmektedir (Hartmann ve James, 1998: 89). Bu nedenle Hartmann ve James (1998: 16) sözlükte

“calque” yani ödünçleme alıntı ile ilgili maddebaşında herhangi bir izahta bulunmamakta, sözlük kullanıcısını çapraz gönderim ile “loan translation” yani ödünçleme çeviri ile ilgili maddebaşına yönlendirmektedir.

Sager (1990: 85-86) ödünçlemenin doğrudan ödünçleme (direct borrowing) ile uyarlamalı ödünçleme (adapted borrowing) olmak üzere iki türden oluştuğunu ifade ederek konuyu farklı terimlerle izah etmektedir. Doğrudan ödünçlemede terim anlam bakımından aynı kalırken yazım, biçim ve/veya sesbilgisi açısından değişerek hedef dile uyumlu biçime gelmektedir. Batı kaynaklı “acreditation” ve “terminography”

terimlerinin Türkçede “akreditasyon” ve “terminografi” şeklinde kullanılması bu duruma örnek olarak verilebilir. Sager (1990: 86) uyarlamalı ödünçleme için ise

36 Uysal (2013) çalışmasında “calque” teriminin Türkçe karşılığı için öyküntü terimini kullanmaktadır.

Ayrıntılı bilgi için bk. Uysal, Hülya (2013) “İlk Dönem Türkçeleştirme Çalışmalarında (1932-1950) Öyküntü Yöntemi (Calque) ve Örnekleri” Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi 20, 2 s.111-134.

44 terimin genel dilden özel dile aktarılabileceğini ve terimde anlam açısından bazı değişiklikler olabileceğini ifade etmektedir.

Cabré (1999: 92-94) tarafından “terim yapımı” başlığı altında değinilmeyen ancak alanyazında bir kavrama karşılık gelecek terim gereksinimi duyulduğu takdirde yararlanılan yöntemlerden biri yeni öge (neologism)dir. Hartmann ve James (1998:

99) yeni ögenin ödünçleme, uydurma veya anlamsal değişim yoluyla dile girebileceğini ifade etmektedir. Sager (1990: 79) yeni ögenin hedef dilin kaynaklarından yararlanılarak dil içi gerçekleşenler ve başka dillerden yani kaynak dilden ödünç alınanlar olmak üzere iki türden oluştuğunu belirtmektedir. Cabré (1999:

205) bir birimin yeni öge olup olmamasının belirlenebilmesi için dört ölçüt bulunduğunu şu şekilde açıklamaktadır:

i. Artzamanlılık (diachrony): Eğer bir birim yakın bir zamanda ortaya çıktıysa yeni ögedir.

ii. Sözlükbilim: Eğer bir birim sözlüklerde yer almıyorsa yeni ögedir.

iii. Sistematik istikrarsızlık (systematic instability): Eğer bir birim biçimbilgisel (morphological), yazımsal (graphic), sesbilgisel vb. biçimsel istikrarsızlıklar veya anlamsal istikrarsızlık gösteriyorsa yeni ögedir.

iv. Psikoloji (psychology): Eğer bir birim kullanıcı tarafından yeni olarak algılanıyorsa yeni ögedir.

Cabré (1999: 205) bu dört ölçütün aynı bağlamda farklı sonuçlar verebileceğini ekleyerek yeni öge uzmanlarının (neologist) bir birimin yeni öge olup olmaması hususunda en tutarlı görülen ölçütün sözlükbilimsel ölçüt olduğuna dikkat çekmektedir. Ancak bu tutumun yani sözlükbilimsel derlemde bulunmayan birimlerin yeni öge olarak kabul edilmesinin bir sorun olduğuna işaret etmektedir. Bu eleştirisinde haksız olmadığını belirtmek mümkündür.

Türkçedeki terimler ile ilgili meselelerden biri bazı terimlerin yazılışlarında görülen farklılıklardır. Örneğin “lexicography” teriminin Türkçe karşılığı için sözlükbilim, sözlük bilim, sözlükbilimi ve sözlük bilimi biçiminde dört farklı yazımla karşılaşmak mümkündür. Hatta alanyazında “lexicography” terimini karşılamak üzere bazen leksikografi veya sözlükçülük teriminin kullanıldığı da bilinmektedir (Boz, 2001: 12). Bu ve benzeri durumlar göz önünde bulundurulduğunda sistematik istikrarsızlık da eleştirilmeye açık bir ölçüt olarak değerlendirilebilir.

45 Bir birimin kullanıcı tarafından “yeni” olarak algılanması kullanıcı profiline bağlı olarak değişebilecek bir durumdur. Zira kullanıcının eğitim durumu, alanı, statüsü, sahip olduğu sözvarlığı, kültür düzeyi vb. pek çok değişken bir kelimenin veya terimin kendisi için “yeni” olup olmamasında önemli etkiye sahiptir. Psikoloji ölçütünde kullanıcının profili hakkında herhangi bir ölçüt belirtilmemesi, ilgili terimin çok genel bir tutumla değerlendirilmesine yol açacaktır. Bu bağlamda Bozkurt (2017:

44) psikoloji ölçütünün “yeni öge”yi değerlendirme açısından tek başına yeterli olmayacağını ifade etmektedir.

Dilde terim elde etme yöntemlerinden bir diğerini ise örnekseme (analogy) oluşturmaktadır. Zülfikar (1991: 159) dilde bulunan bir kelimenin ses ve yapı özelliklerinin örnek alınarak yeni birimlerin türetilmesi olarak açıkladığı örneksemenin Türkçede özellikle Cumhuriyet döneminde sıkça uygulanan bir yöntem olduğunu belirtmektedir: güney kelimesine benzetilerek oluşturulan kuzey. Eker (2013: 315-316) de aynı tanımı yaparak türetilme için tercih edilen bir yöntem olduğunu söylemektedir: okul (Fr. école). Zülfikar (1991: 160) örnekseme yapılacağı zaman, dildeki örnek alınacak kelimenin kapsamlı olması ile birlikte doğru bir yapıda kurulmuş olması gerektiğini vurgulamaktadır.