• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

7.3. Tanımın Tanımı

Farklı disiplinlere ait araştırmaların gündemini meşgul eden tanım, bazı çalışmalar için ilham kaynağı olan bir konudur. Mantık, ontoloji, epistemoloji, felsefe, sözlükbilim, anlambilim ve terminoloji gibi alanlar konuya temas etse de tanım tanımlanırken birtakım farklılıklarla karşılaşıldığı görülmektedir68.

Mantık alanında tanım Aristotoles’in özün araştırılması şeklindeki yaklaşımıyla karşımıza çıkarken Aristotoles’ten sonra da güncelliğini sürdürerek ele alınan bir mesele olmuştur. Tanımın mantıkta, bir kavramın (terimin) içlemini ve

67 Ayrıntılı bilgi için bk. Bozkurt, F. (2017). Sözlükselleşme: Genel Sözlükler İçin Sözlük Birim Seçimi.

İstanbul: Kesit Yayınları.

Aslan, E. (2014). “Sözlükleri Oluşturan Temel Yapılar (Terim ve Tanım Denemeleri)”I. Uluslararası Sözlükbilimi Sempozyumu (Basılmamış Bildiri), Sakarya.

68 Ayrıntılı bilgi için bk. Gençer, Gökter B. (2018). Tek Dilli Genel Sözlüklerde Tanım. (Basılmamış doktora tezi). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü: Ankara.

83 anlamını belirleme işlemi olup bu işlemle kavramın yerini açık bir şekilde belirterek diğer kavramlardan bütünüyle ayırdığı ifade edilmektedir (Öner, 1982: 36; Özlem, 2004: 103-104).

Landau (2001: 153) “Bir şey tanımladığımızı belirttiğimizde ne demek istiyoruz?” sorusu ile tanım konusuna temas etmektedir. Bu sorunun eski olduğunu dile getirirken yalnız Platon ve Aristoteles'in değil, çağdaş filozoflar, mantıkçılar ve anlambilimciler tarafından da ele alındığını söylemektedir.

Robinson, tanımın ne olduğu sorusuna verilen bazı yanıtları şu şekilde aktarmaktadır:

i. Platon, “logos”69 kelimesinin üç anlamını verir:

a. Bir kişinin düşüncelerini konuşarak açığa çıkarması

b. Bir nesnenin ne olduğu sorusunun onun parçaları ile yanıtlanması c. Bir nesnenin diğerlerinden farklı olan kısımları ile ifade edilmesi ii. Aristoteles: “horos”70 kelimesini özün araştırılması

iii. Cicero: tanımlanmak istenilen şeyin özelliklerinin kısa ve sınırlandırılmış açıklaması

iv. Milton: nesnelerin özünü içinde bulundukları durumdan arındırma

v. Spinoza: Her şeyin doğru tanımı hiçbir şey içermez ve tanımlanan şeyin doğasından başka bir şey ifade etmez.

vi. Locke: tanımlanan terimin hangi anlama geldiğini gösterme

vii. Kant: Bir şeyin asıl kavramını, kavramının sınırları içinde tam olarak sunmak

viii. J. S. Mill: bir kelimenin anlamını belirten bir önerme yani ya ortak kabul gören anlam ya da konuşmacının veyahut yazarın söyleminin amaçları doğrultusunda ona eklemek istediği anlam

ix. Whitehead and Russell: Yeni çıkarılan sembolü ifade etme

x. Wittgenstein: Tanımlar, bir dilin başka bir dile çevrilmesi için kurallardır.

xi. Carnap: Kelimelerin aynı dilde karşılıklı dönüşümü için bir kural xii. Oxford İngilizce Sözlük:

69 Ayrıntılı bilgi için bk. Çakmak, C. (1997). “Platon’da Gerçekliği Tasvir Eden Önermelerin Yapısı Hakkında Bir Çalışma”, Felsefe Arkivi 30, s. 123-139.

70 Yunanca tanım. Ayrıntılı bilgi için bk. Tağman, S. E. (2018). “Bilimsel Açıklamanın Felsefi Temelleri Bağlamında Aristoteles’in Dört Neden Kuramı”. Dört Öge, 13, s. 85-106.

84 a. bir şeyin tam olarak ne olduğunu belirtmek, temel niteliklerini ortaya koymak

b. bir kelimenin veya ifadenin ne anlama geldiğini belirtmek, bir kelimenin anlamını söylemek

xiii. Tanım, tanımlanamaz (1972: 2-3).

Sıralanan bu görüşlerde tanımın, açıklamadan daha kısa ve sınırlı olarak bazen nesnenin parçaları veya ayırt edici özellikleri ile ifade edilebildiği anlaşılmaktadır.

Tanımın, bir kelimenin anlamına karşılık geldiği ve kavramın sınırları içerisinde ilgili kelimenin bütünüyle ele alınmasının tanımı oluşturacağı da görülmektedir.

Alanyazında araştırıldığında tanıma ilişkin benzer izahlara denk gelmek mümkündür.

Tanımın tanımlanamazlığı71 ise listede dikkat çekici bir ifade olarak yer almaktadır.

Robinson (1972: 3) bu hususa değinirken tanımlamayı anlamadan herhangi bir şeyin tanımlanamayacağını belirterek ifadeyi desteklemiştir.

COTSOES (2002: 27)’e göre kavram, kaplama ya da içleme göre tanımlanır ve bir kavramı diğer kavramlardan ayıran yine tanımdır. Bu yaklaşım Platon’un tanım için verdiği üçüncü anlam ile örtüşmektedir.

Wüster tanımın bir kavramın, var olan başka kavramlarla izah edilmesi olduğunu dile getirmiştir (Packeiser, 2009: 31). En genel ifadeyle bir kavramın dilsel tarifi olarak değerlendirilen tanım, anlamı açıklama süreci olarak da karşımıza çıkmaktadır. Kavramın hangi anlama geldiğini belirten karakteristiklerin sıralanması tanımı vücuda getirmektedir (Sager, 1990: 39). Tanım; bir kavramı tarif etmektedir.

Bir kavramı diğerlerine bağlayan da yine tanımdır (Antia, 2000: 113-115).

“Tanım nedir?” sorusunun yanıtı araştırıldığında Robinson (1972: 2)’un

“anlaşmazlıklar” başlığı ile meseleye temas ederek tanım için farklı yaklaşımların olduğunu belirttiği görülmektedir. Tanımın nasıl tanımlanacağı konusunda anlaşmaya varmanın güç olduğunu destekleyen Pitch ve Draskau (1985: 50), ISO R/1087’de yer alan “bir kavramın sözlü betimlemesi” şeklindeki tanımda çok az özellik belirtildiğine ve kavramın kaplamının epey büyük olmasına dikkat çekmektedir. Alman standardında tanımın kavramlar ve terimler arasındaki en açık bağlantıyı sağladığı, bir kavramı diğerleriyle ilişkilendirerek sınırlandırdığı ifade edilmektedir. Bu durumda Alman standardında tanımın daha açık biçimde izah edildiği görülmektedir.

71 Örneğin duygular ve üstün cins kabul edilen en genel kavramlar “tanımlanamazlar” arasında değerlendirilmektedir (Öner, 1982: 42).

85

“Tanımlama” konusu üzerinde duran ve büyük önem arz ettiği hâlde enine boyuna incelenmemiş olmasından yakınan Batuhan ve Grünberg (1970: 87) üç sorunun sayesinde tanımlamanın konusu, amacı ve yönteminin daha derinlikli çalışılabileceğini belirtmektedir.

Şekil 6.72 Neyi, Niçin, Nasıl Tanımlarız?

Şekil 6’da görüldüğü üzere tanımlamanın konusu “Neyi tanımlarız?” sorusuna verilecek yanıt ile elde edilebilmektedir. “Niçin tanımlarız?” sorusu ile tanımlamanın amacı belirlenebilmekte iken “Nasıl tanımlarız?” sorusu ile de tanımlama için yöntem tayin edilebilmektedir.

Alanyazında tanımın ne olduğu araştırıldığında tanım ile açıklamanın karşılaştırıldığı da görülmektedir. Tanımın içeriğinin açıklamadan daha dar yapıda olması yani açıklamadaki bilgilerin bir kısmını içermesi dolayısıyla kimi zaman yetersiz kalabileceği belirtilmektedir (Günay, 2007: 106).