6. Arguvan’ın Tarihi, Coğrafi ve Sosyal Yapısı
1.4. Tenasüh ve Devriyye İnancı
1.4.1. Tenasüh ve Devriyye İnancının Değerlendirilmesi
Yörede görülen ruh göçü ve devriyye inancı Anadolu Aleviliği’ndeki inançla paralellik göstermektedir. Anadolu Aleviliği’nde ve yörede ortaya çıkan hulul ve don değiştirme inanışının, Bâtıni yorum geleneği ile ilgili olduğu kabul edilmektedir.275
Tenasühte asıl olan iyi ruhların insan bedeninde rahat bir hayat yaşaması, kötü ruhların da hayvan bedenine girip işkence ve azap çekmesidir.276 Devriyye sözcüğüne göre
vücudu mutlaktan kopan nur evreni, yeri, tabiatı ve gökleri dört kuvvetini oluşturmuştur. Aleviliğe göre insan ruhunun geldiği ana kaynağa ulaşması insanın olgunlaşma süreci ile ilgilidir. Ruh, bu süreçte nesne, bitki, hayvan ve insan bedenlerine girerek insanı kâmile ulaşıp geldiği ana kaynağa döner. Kendisini yaratan ile bütünleşir, onun içinde erir. Yani insanı kamilin yaratanla bütünleşmesi ile bu devriyye süreci tamamlanır. Ayrıca devriyye inanış ve uygulamalarının bir parçası olarak ruhun göçüne de inanılmaktadır. Anadolu Aleviliği’ndeki bu inanışa göre beden ölür ama ruhlar ölmez. Bu inanış şu ifade ile ön plana çıkmaktadır: “Can ölmez, ten ölür.”277
Anadolu Aleviliği’nde, Tenasüh, Reenkarnasyon ve Devriyye ile ilgili şu ayetler delil olarak gösterilmektedir: “Siz nasıl olur da Allah’ı inkâr edersiniz. Siz ki
ölülerdiniz, sizi o diriltti. Sizi yine öldürecek ve yine diriltecektir. Sonunda yine ona döndürüleceksiniz.” “Aranızda ölümünüzü önceden biz belirledik. Kimse bizi engelleyemez. Yerinize başka benzerleriniz getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz bir biçimde yeniden yaratacağız. İlk yaratılışımızı biliyorsunuz, öyleyse niçin düşünmezsiniz?”278
Ruh göçü (Tenasüh)279 Gulat-ı Şia’nın tüm gruplarınca benimsenmiştir. Bu
gruplardan bir tanesi olan Sebeiyye Allah’ın ruhunun Hz. Ali’den geçtiğini ön plana çıkarmaktadır. Ravendiyye, Hattabiyye, Cenahiyye, Beyaniyye gibi gruplar da kendi imamlarını ulûhiyetin tezahürü olarak görmüşlerdir. Özellikle Nusayrilik ve İsmaillikte
274 Ali İrfan, Peygamberin İki Hak Emaneti, s. 504, 505.
275 Yasin İpek-Ender Atalay-Murat Serdar- Harun Işık, a. g. e., s. 255. 276 Şaban Kuzgun, a. g. e., s. 114.
277 Erdoğan Çınar, Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yay., İstanbul 2013, s. 80-81. 278 Mustafa Cemil Kılıç, Kur’an’daki Alevilik, Kamer Yay., İstanbul 2015, s. 21-22.
279 Annamarie Schimmel, Dinler Tarihine Giriş, Güven Matbaası, Ankara 1975, s. 251-252; Osman
tenasüh inancı ve hulul inanışını bir arada görmek mümkündür. Hatta onların görüşlerine göre kendilerinden olan günahkârlar, Sünni Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi olarak dünyaya tekrar gelirler. Ali’den haberi olmayanlar veya kabul etmeyenler ise hayvan suretinden yeryüzüne tekrar geleceklerdir.280 Rivayete göre Yezid’in
ruhunun bir tavşanın bedenine girdiği belirtilmiştir.281
Anadolu Aleviliği’nde ruhun Âdem’le başlayıp tüm peygamberlerin bedeninde vuku bulduğu son olarak da Hz. Muhammed’e geçtiği ifade edilmektedir. Bunlardan başka Hz. Ali’nin daha sonra Hacı Bektaş Veli’nin bedeninde yaşadığı ve sonsuza kadar bu devir işleminin devam edeceği inanışı bulunmaktadır. Dolayısıyla bu duruma don değiştirme isminin İranlılar tarafından verildiği bilinmektedir. Anadolu’ya gelen Türklerin İranlılardan etkilenmiş olabileceği düşünülmektedir. Tahtacı ve Kızılbaşlar arasında tenasüh inancı hala yaşamaktadır. Tahtacılarda ölen kişinin durumuna göre insan veya hayvan bedenine gireceği inancı mevcuttur. Özellikle iyi bir insanın ruhunun başka bir insanın bedenine, kötü bir insanın ruhunun da yaptığı kötülüklerin durumuna göre bir hayvanın bedenine girdiğine inanılmaktadır. Kızılbaşların ise Hak Muhammed Ali’ye inanması ve mürşitlerine ikrarlarını vermesi gerekmektedir. Aksi halde bunları yapmayanların ve kötülük yapmaya devam edenlerin hakka yürüdükten (vefat ettikten) sonra hayvan donuna girdiklerine inanılmıştır. Ayrıca bu tür inanışların Türkler arasında Budizm’le birlikte de girmiş olabileceği düşünülmektedir. Alevi Bektaşi dini liderlerinin yani Dede ve babaların ruhunun torun ve evlatlarla ortaya çıkması durumu bu konuyla da yakından ilgili olduğu belirtilmektedir. Kuvvetle muhtemeldir ki tenasüh inancı Türkler arasında VI. yüzyıldan sonra Budizm’in Göktürk ve Uygurlar arasında yayılması ile ortaya çıktığı kabul görmektedir.282 Budizm mezhebinin rahiplerine
Çin’de Bonz; Tataristan ve Tibet’te ise bu rahiplere Lama ismi verilmiştir. Lamaların en başındaki rahip öldüğü zaman ruhunun yeni doğan bir çocuğun kalbine girdiğine inanmaktadırlar. Yeni doğan çocuklar toplatılıp baş Lama’nın eşyaları gösterilir, oradaki çocuklardan biri baş Lama’nın eşyalarına dokunup sarılırsa onda baş Lama’nın ruhunun olduğuna inanılır.283
280Adnan Bülent Baloğlu-Mehmet Bulğen, “Tenasüh” Maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 40, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul 2011, s. 443.
281 Yasin İpek-Ender Atalay-Murat Serdar- Harun Işık, a. g. e., s. 231.
282 Ahmet Yaşar Ocak, Alevi Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri, s. 188-195.
283 Şemsettin Sami, Esatir-Dünya Mitolojisinden Örnekler, Hazırlayan: Cengiz Batuk, İnsan Yay.,
55
Kaşgarlı Mahmud “Divan-ü Lugati’t Türk’te” ruh sözcüğünü “tın (nefs)” anlamında kullanmıştır.284 Eski Türklerde ölen bir kişinin durumunu anlatmak için
kullanılan “şunkarboldi” yani “şahin oldu” ifadesi ile Anadolu Aleviliği’ndeki “don
değiştirme” ifadesi aynıdır. Altay Türkleri ölen kişinin öldükten sonra ruhunun çeşitli
hayvanların bedenine gireceğine inanıyorlardı. Özellikle ruhların ağaç, taş, toprak, böcek, ateş ve kuş suretine girdikleri inancı mevcuttu. Bunlar arasında kuş suretine girenlerin iyi ruhlar olduğu bilinmektedir. Kamların ve Alevi erenlerinin ölmeden de hayvan donuna girebildikleri belirtilmektedir. Bu tür durumlara Altaylılar arasında “Töz
(Tös)”, Yakutlar “Emeget”, Kırgız-Kazak Baksıları “arvak” ismini vermişlerdir.285
Altaylılar ölülerin serseri olarak dolaşanlarına “Üzüt”, Yakutlar ise “üör” adını vermişlerdir.286 Ayrıca ruhun belli bir hayvanın bedenine girmesi eski Türklerde “O
akbaba oluyor.” sözüyle de anlatılmıştır.287 Genelde uçan bir kuşun ruhuna girip
göklerde özgürce uçması anlayışı Türkler arasında yaygın olan bir inanıştır. Anadolu Türk Aleviliğinde de bu durum Hacı Bektaş Veli’nin güvercin donuna girerek Anadolu’ya gelmesi ile bağdaştırılmaktadır. Anadolu’da yaşayan Doğrul Baba da bir doğan donuna girer ve Hacı Bektaş Veli’yi yakalamak ister. Hacı Bektaş Veli buna müsaade etmez, kendisine itaat ettirir.288
Tarihi süreçte Tenasüh inancına baktığımızda akla ilk gelen Mısırlılardır. Onlara göre insan öldükten sonra ruhu cesedinin içerisinden çıkmakta ve herhangi bir hayvanın bedenine girmektedir. Bu döngü yaklaşık olarak üç bin yılda tamamlanmaktadır. Bu döngüden sonra tekrar yeryüzünde yaşmakta ve bu sürecin sonunda öldüğünde Oziris’in başkanlığını yaptığı bir mahkemede yargılanmaktadır. Yargılanma sonucunda cezasını çeker veya mükâfatına kavuşur.289
Hinduizm, Caynizm, Sihizm ve Budizm gibi Hint kökenli dinlerde karma- tenasüh inancı bulunmaktadır.290 Karma yasasına göre, insanların bugün yaptıkları
geçmişte yaptıklarının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Budizm’de bu süreç Nirvana’ya ulaşınca sona ermektedir.291 Ayrıca Yunan ve eski Anadolu dinlerinde de
284 Kaşgarlı Mahmud, a. g. e., , s. 563.
285 Mehmet Eröz, Türkiye’de Alevilik-Bektaşilik, s. 434-435. 286 Abdulkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, s. 176. 287 Jean-Paul Roux, Eski Türk Mitolojisi, s. 113.
288 Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, C: II, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 1995, s. 129. 289 Şemsettin Sami, a. g. e., s. 54.
290 Ali İhsan Yitik, “İslam Dini ve Hint Karma-Tenasüh İnancı”, Din ve Hayat Dergisi, Türkiye Diyanet
Vakfı İstanbul Müftülüğü Dergisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., s: 16, İstanbul 2012, s. 46.
Tenasüh inancı mevcuttur.292 Bu dinlerdeki Samsara tenasüh çarkının ana ögesini
oluşturur. Bu durum tüm Hint dinlerinin ortak özelliğidir. Ruh çarkın içinde dönmekte yeni hayatlarda beden bulmaktadır.293