• Sonuç bulunamadı

6. Arguvan’ın Tarihi, Coğrafi ve Sosyal Yapısı

3.4. Evlenme

3.4.2. Düğün Esnası

Arguvan yöresinde düğünler genelde tarım işlerinin yoğun olmadığı veyahut hasatların kaldırıldığı dönemlerin sonlarında yapılmaktadır. Yörede tarımsal faaliyetler ön planda olduğu için genelde düğün mevsiminin yaz sonu olduğu belirtilmektedir.

Fakat ailelerin karşılıklı zaman belirlemelerinde, daha çok ihtiyaçlar ve maddi imkanlar etkili olmaktadır. (KK: 1, 3, 12, 17, 21, 24, 30, 33, 35, 43, 45, 51, 56, 58, 63, 65, 67, 68, 69, 70, 74)

Arguvan yöresindeki köy düğünleri genelde üç gün sürmektedir. Fakat son zamanlarda bu süre yarım günle sınırlandırılmıştır. Düğün töreninde birinci gün akrabalar ile komşu kadınlar erkek tarafında toplanmaktadır. Düğün yemeğinin hazırlanmasından önce sac577 vurulmaktadır. Sac vurulurken düğüne gelen misafirler

tarafından sacın tahtasına para atma uygulaması bulunmaktadır. (KK: 1, 3, 12, 17, 21, 24, 30, 33)

Yörede, yapılacak düğünden önce, düğünde hizmet edecek görevliler tespit edilmektedir. Bu görevlilerden düğün kâhyası/ vekili adı verilen kişi, düğün boyunca

577 Sac vurmak: düğün töreni için yapılan ekmek veya yufka ekmeğinin sac üzerinde pişirilmesi işlemine

139

yapılacak işleri organize etmektedir. Düğün kâhyasının denetiminde yapılacak olan ekmekleri hazırlayan kişilere de ekmekçi ismi verilmektedir. Düğünde görev yapan başka bir görevli de kahvecidir. Kahveci, düğünde kahve yapıp dağıtan kişiye verilen isimdir. Ayrıca erkek tarafındaki damadın evinin damına bayrağı diken kişiye bayraktar adı verilmektedir. Bayraktar kız evine gelin almaya giderken önde bayrağı tutan ve onu muhafaza eden kişiye verilen isimdir. Bayraktar ve yanındaki arkadaşları, damat tarafından bahşişler verilerek memnun edilmektedir. (KK: 1, 2, 3, 4, 5, 9, 11, 36, 37, 66) Düğünlerde ana yemekleri yapan kişilere Keyveni adı verilmekte düğüne gelen misafirler tarafından kendisine bahşiş verilmektedir.578 Ayrıca damadın evli bir arkadaşı

veya akrabası sağdıçlık görevini üstlenmektedir. Sağdıcın eşinin de geline evlilik ile ilgili örf ve âdetleri anlatabilmesi için evli olması gerekmektedir. Düğün boyunca sağdıç damadın yanında durup ona destek olmakla görevlidir. (KK: 1, 3, 12, 17, 21, 24, 30, 33, 35, 43, 45, 51, 56, 58, 63, 65, 67, 68, 69, 70, 74)

Düğünün ilk günü yemek ve eğlence erkek tarafında yapılmaktadır. Davul ve zurna törenlerdeki en önemli eğlence araçlarındandır. Ayrıca düğünde yöreye has oyunlar oynanmaktadır. Yörede oynanan oyunların başında Tura oyunu gelmektedir. (KK: 14, 15, 17, 69, 70, 74) Bazı köylerde Tura oyunu düğünlerde aktif bir şekilde oynanmaktadır Bazı köylerde ise dedelerin tavsiyesi ile yasaklanmıştır. (KK: 42, 49) Bu oyun davul zurna eşliğinde oynanmaktadır. Tura oyunu için kalın bir ip (kendir) suya bir gün önceden konulmaktadır. Suya konulan bu ip belli bir süre sonra sopa gibi sertleşmektedir. Tura hazırlandıktan bir gün sonra köy meydanında oyunu oynayacak olan kişiler bir araya gelmektedir. Tura oynanacak meydanda gruplar oluşturulmaktadır. İki grup karşılıklı tura almakta ve birbirinin sırtına vurmaktadır. Özellikle kafa bölgesine vurulmamasına dikkat edilmektedir. Genelde bu oyun Atmalılar’ın yoğun olarak yaşadıkları köylerde oynanmaktadır. (KK: 14, 15, 17, 18) Arguvan yöresinde oynanan oyunlardan biri de sin sin oyunudur. Bu oyun, davul zurna eşliğinde ritim tutularak oynanan bir oyundur. (KK: 2, 5, 11, 14, 15, 17, 45)

Yörede bazı şenliklerde ve düğünlerde cirit oyunu oynanmaktadır. Geniş bir alanda iki grup oluşturulmaktadır. Her grupta atları ile birlikte 5-6 kişi oyun alanında yerini almaktadır. At üzerinde bulunan kişilerin sağ elinde bir değnek, sol elinde de yedek bir değnek bulunmaktadır. Bunlar karşılıklı olarak at üstünde birbirini kovalayarak değnekleri atmakta kim diğerinin atına değdirmeden sadece at üzerinde

bulunan kişiye değneği vurursa puan almaktadır. Belli bir süre devam eden bu oyun kazananlara hediyeler verilmesi ile sonlanmaktadır. (KK: 15, 17, 19, 23, 24, 25, 65, 67)

Günümüzde düğünlerde pek oynanmamakla beraber eski dönemlerde oynanan oyunlardan biri de Deve oyunudur. Bu oyunda iki kişinin omuzlarına iki kalın sopa uzatılır ve üzerine bez örtülür. Önde duran kişinin eline eğri bir sopa verilir. Bu sopa devenin başını simgelemektedir. Temsili olarak düğün alayının olduğu yere yanlarında iki jandarma, yaşlı bir adam ve gelin gider. Gelini sürekli birileri kaçırmaya çalışır. Yaşlı adam gelini göremez ve gelin için ağıtlar yakar. Ağıttan sonra yaşlı adamın da içinde bulunduğu kişiler halay çekmeye başlar. Bu gelini kaçıranlardan birileri yakalanır. Yakalanan bu kişiler deveye bindirilir. Deveye binen herkesten bahşiş alınır. Toplanan para ile yenilir, içilir ve eğlenilir.579 (KK: 28, 67)

Yörede Damat Övme (Bey Övme) oyunu eskiden oynanan oyunlar arasındadır. Düğün zamanı sağdıç evine damat götürülür. Geniş bir odada oynanan bu oyunda bir kadı tayin edilir. Kadı bir mindere oturtulup göreve başlaması sağlanır. Gençlerden birkaç tanesi jandarma görevi yapar. Jandarmalar damadın yakınlarında bulunan damadın arkadaşlarını veya akrabalarını kadı huzuruna zorla getirir. Bunun üzerine kadı sorguya başlar. Kadı şöyle der: “Senin dedenin dedesi, filan mevkideki tarlanın

vergisini vermemiş; şimdiyse bu tarlayı siz ekip biçiyorsunuz. Bu borcu sizin ödemeniz gerekiyor. Borcunuz hayli kabarmış yoksa köy meydanında idam edileceksiniz. Ne diyorsunuz, konuşun.” der. Jandarma görevi yapan gençler, bu arada davalıyı döver. Adam bu işten kurtulamayacağını anlayınca “Ödeyeceğim, efendim.” der ve kurtulur.

Bunun üzerine kadı, yazılı kâğıdı uzatır. Borcunu gösterir ve parayı tahsil eder.580 (KK:

68)

İkinci günün sabahı kız evine gidilmektedir. Gelen misafirler kız evinde yapılan ekmek sacına da para atmaktadırlar. Yukarıda belirtilen yöreye has oyunlar, davul ve zurna eşliğinde erkekler arasında oynanmaktadır. (KK: 1, 3, 12, 17, 21, 24, 30, 33, 35, 43, 45, 51, 56, 58, 63, 65, 67, 68, 69, 70, 74)

Kız evinde daha önce hazırlanan yemekler öğle yemeğinde topluca yenilmektedir. Yemek olarak etli pilav (tirit), yufka ekmeği, salata, kuru fasulye, lahmacun, ayran gibi yiyecek ve içecekler tercih edilmektedir. Saat üç gibi damat ve arkadaşları gelip kız tarafında yapılan sacın tahtasına para atmaktadır. Akşam kız

579 Ali Rıza Uğurlu, Dünden Bugüne Oğuzların Uzantısı Arguvan’ın İsaköyü, Rektur Reklam

Matbaası, Malatya 2005, s. 123-124.

141

evinde kıza kına gecesi yapılmaktadır. Gelin odanın ortasında sandalyede oturtulmaktadır. Yüzü kapatılıp etrafında yöreye has türküler söylenerek mumlarla birlikte dönülmektedir. Gecenin amacına uygun olarak gelin ağlatılmaktadır. Ayrıca kız evinde kızın o güne kadar yaptığı tüm çeyizler sergilenmektedir. Yörede kına gecelerinde “kınayı getir aney ve yüksek ayvanlarda bülbüller öter.” türküsü söylenmektedir.

Yüksek ayvanlarda bülbüller öter Elinin kınasını al eylemişler Bülbülün figanı âleme yeter Gözünün sürmesini bol eylemişler Benim çektiklerim ölümden beter Seni bir yiğide mal eylemişler

Gel anam gel bacım gelin olasın Gel anam gel bacım gelin olasın Çarşamba gecesi bize gelesin Çarşamba gecesi bize gelesin (KK: 5, 6)

Türküler söylenirken gelinin avucunun içine kaynanası tarafından küçük bir altın konularak kına yakılmaktadır. Bu olaya “gelin ağlatma veya gelin övme” de denilmektedir. Ağlamayan gelin hoş karşılanmamaktadır. (KK: 5, 6, 9, 16, 22, 27, 29, 34, 39, 48, 50, 66, 72) Ayrıca kına gecesine katılanlar gelinin başını bağlamaktadır. Baş bağlama gelinin başını poşu, renkli şeylerle bağlama uygulamasına verilen isim olarak ifade edilmektedir. (KK: 27, 28, 29, 34)

Üçüncü gün sabah erkenden herkes uyanmakta kim nerede kalmışsa orada kahvaltısını yapıp kız evine gitmektedir. Bu süre içerisinde davul zurna eşliğinde oyunlar oynanmaktadır. Gelin evden çıkarılmadan önce gelin kapısı açılmamaktadır. Gelinin erkek kardeşi kapıyı kilitlemekte şayet kardeş razı edilirse kapı açılmaktadır. Gelin kendi evinden çıkarılırken erkek kardeşi tarafından beline kırmızı bir kuşak bağlanmaktadır. Bu kuşağın namus ve iffet anlamına geldiğine inanılmaktadır. Ayrıca gelin baba evinden ayrılacağı vakit gelinin çeyizinde bulunan ayna alınmakta ve gelin, damadın yanına gelmeden damada verilip damattan bahşiş alınmaktadır. (KK: 1, 3, 12, 17, 21, 24, 30, 33, 35, 43, 45, 51, 56, 58, 69, 70, 74)

Eskiden gelin at üstünde, günümüzde ise arabalarla konvoy şeklinde damat evine götürülmektedir. Gelin damat evine götürülürken yol boyu düğün konvoyunun önü kesilmektedir. Bu uygulamaya “yol kesme veya sapancalık” adı da verilmektedir. (KK: 5, 6, 9, 22, 36)

Bazı köylerde düğün töreninden sonra düğün konvoyu Kızık köyündeki kutsal balıkları ziyaret etmektedir. (KK: 5, 6, 9, 22, 27, 29, 36) Ayrıca Karahöyük köyünde gelin götürülürken gelin ve damat Fakırcık ziyaretinde dua etmekte ve orada bulunan taş yığının üzerine herkes taş atmaktadır. (KK: 46, 47, 48)

Gelin, damat evine girmeden önce ayağının önünde çömlek parçalanmaktadır. Onu kıran gelinin yeni evinde rızkının bol olacağına inanılmaktadır. Gelin ve damat evlerine girerken çocuklarının olması için aile fertleri tarafından başlarından aşağı buğday ve arpa atılmaktadır.581 Şayet gelin atla damadın evine götürülmüşse kucağına

erkek çocuk konulmakta bu uygulama ile gelinin erkek çocuğu olacağına inanılmaktadır. (KK: 9, 40, 41, 72, 73) Yörede gelin eve girmeden önce yapılan uygulamalardan biri de damdan gelinin üzerine çerez dökülmesidir. Gelinin üzerine atılan para ve çerezi, çocuklar toplamaktadır. Bu arada gelin içeri girmeden eşiğin önüne ekmek sacı konulmaktadır. Gelin saca basarak evin içine geçmektedir. (KK: 2, 3, 5, 9, 18, 27, 37, 38, 39, 41, 42, 48, 58, 60, 68, 74) Ayrıca gelin eve girerken eşik öptürülmesi, kaynananın kolu altından geçirilmesi ve küp kırdırılması, evin bereketli olması için mahsullerin olduğu yere götürülmesi gibi uygulamalar az da olsa varlığını devam ettirmektedir. Bazen de evliliğin bir ömür boyu mutlu bir şekilde devam etmesi için gelinin ayağının altına testi, cam bardak atılmakta gelinden bunları kırması istenmektedir. (KK: 1, 3, 12, 17, 21, 24, 30, 33, 35, 43, 45, 51, 56, 58, 63, 65, 67, 68, 69, 70, 74)