• Sonuç bulunamadı

Bizim bu kısımda Hatîb’in telif metodundan kastımız; onun hadis usulünün birçok meselesiyle alakalı ayrı ayrı yazmış olduğu eserler ve Hatîb’i buna götüren sebepler olacaktır. Daha önce zikrettiğimiz “Hiçbir hadis ilim dalı yoktur ki Hatîb’in

o konuda müstakil bir kitabı bulunmasın”543 sözü müellifin hadis usûlü konusundaki

eserlerinin çokluğuna ve çeşitliliğine işaret eden iddialardan sadece birisidir.

Tarihi süreç içerisinde kaynaklarda ulûmu’l-hadîs, usûlü’l-hadîs, dirâyetü’l-

hadîs, mustalahu’l-hadîs ve daha değişik isimlerle zikredilen hadis usûlü kuralları

doğuşundan yaklaşık üçüncü asrın başlarına uzanan tâbiîn ve tebe-i tâbiîn asrına kadar belirli bir kurala dayandırılmış ve bu kurallarla ilgili değişik ıstılahlar

539 Eren, Hadis İlminde Ricâl Kitapları ve İlmî Değerleri, s. 331.

540 Bağdâdî’nin imla, kıraat, semaa meclislerindeki durumu ve eselerini kaleme almasıyla ilgili süreç

için bkz. el-Uş, el-Hatîb el-Bağdâdî, s. 203.

541 İbn Hacer, Nüzhetü’n-nazar, s. 31.

542 Bizim buradaki telif metodundan kastımız, onun hadis usulüyle doğrudan ya da dolaylı olarak

kaleme aldığı eserlerdir.

103

oluşturulmuştur. Ancak hadis usûlü kurallarının yazılı kaynaklara geçirilmeye başlanması üçüncü asrın başlarından itibaren söz konusu olabilmiştir.

Günümüze kadar ulaşamadıklarından Ali b. Medînî’nin (ö. 234/848) Ulûmu’l-

hadîs’i ve Muhammed b. Abdullah b. Abdulhakem’in (ö. 268/882) Ma’rifetü ulûmi’l-hadîs ve kemmiyeti ecnâsihâ isimleri istisna edilirse, bu dönemde hadis usûlü

eseri yazmayı amaçlayan herhangi bir âlimin olmadığı söylenmektedir.544

İmam Şâfiî (ö. 204/820) hadis usûlü kurallarını yazılı hale getiren ilk âlim olarak bilinmektedir. Şâfiî’nin, er-Risâle, el-Ümm ve İhtilâfü’l-hadîs adlı kitaplarında hadis usûlü ve ıstılahlarının temel konularıyla ilgili bazı açıklamalarını bulabiliriz.

Hadis usûlü ve ıstılahları hakkında eserler kaleme alan fakat birçoğu

günümüze kadar ulaşamadığı için muhtevaları hakkında bilgi sahibi olamadığımız Ali b. Medînî’nin hem Ulûmu’l-hadîs’inin hem de râvilerin şahıslarını tanıtan ve onların hadis rivâyetine ehliyetlerini inceleyen diğer bazı eserlerinin olduğu kaydedilmektedir. Buna ilaveten onun İhtilâfu’l-hadîs, Tefsîru garîbi’l-hadîs, İlelü’l-

kebîr, el-Ehâdîsü’l-muallelât, el-Arz ale’l-muhaddis gibi eserlerinin kendisinden

sonra gelen birçok âlime kaynaklık ettiği bilinmektedir.545

Hicri üçüncü asırda zikrettiğimiz eserlerin yanında Ebû Dâvûd es- Sicistânî’nin Tesmiyetü’l-ihve ve el-Merâsîl’i; Tirmizî’nin el-Esmâ ve’l-künâ ile el-

Câmiu’s-sahîh’inin sonunda yer verdiği hadislerin illetleriyle ilgili meseleleri ele

alan İlelü’s-sağîr, İlelü’l-müfret bölümleriyle, müstakil eseri İlelü’l-kebîr’i; İbn Ebî Hatîm’in el-Cerh ve’t-ta’dîl adlı kitabı; Ahmed b. Hanbel’in Kitâbü’l-ilel’i ve diğer bazı âlimlerin kaleme aldığı değişik eserler hadis usûlü ve ıstılahlarıyla ilgili belli başlı konuları ihtiva etmektedir. Üçüncü asırda telif edilen bu eserler hadis usûlü ve ıstılahlarıyla ilgili önemli meseleleri ele alsa da bu dönemde hadis usûlü konusunda müstakil bir eser kaleme alınmadığı görülmektedir. Fakat Hicri üçüncü asırda yazılan

544 Yücel, Hadis Tarihi ve Usûlü, s. 107.

545 Bağdâdî el-Câmî li-ahlâkı’r-râvî adlı eserinde Ali b. Medînî (ö. 234/848)’nin toplam yirmi beş

eserinin ismini zikretmekte bunlardan çoğunun kaybolup günümüze gelemediğine ve kendisinin sadece dört-beş tanesinden haberdar olduğunu söylemektedir. Bkz. Hatîb el-Bağdâdî, el-Câmî, II, 301.

104

söz konusu bu eserler bu ilmin kuralları, hadis rivâyetine ehliyetleri açısından râvilerin kısımları, râviler hakkında kullanılan cerh ve ta’dîl lafızlarının delâletleri gibi meseleler hakkında bilgi vermemektedir. Hadis usûlünün bu önemli konularını ilk defa İbn Ebî Hâtim el-Cerh ve’t-ta’dîl adlı eserinde kaleme almıştır.546

Hicri dördüncü asırda ise hadis usûlü ve ıstılahlarıyla ilgili olarak daha önceki dönemlerdeki ekollerin ilmi anlayışları çerçevesinde eserler kaleme alınmıştır. Bu dönemlerde ehl-i reyin hadis usûlü konusundaki görüşlerini Ebû Zeyd ed-Debûsî’nin (ö. 430/1039), Cessâs (ö. 370/981)’ın ve Serahsî (ö. 482/1090)’nin fıkıh usûlüne dair yazdıkları eserlerde bulmak mümkündür. Yine aynı dönemde mu’tezilî âlimlerin eserlerinde de hadis usûlüne dair önemli bilgilerin bulunduğu bilinmektedir. Fakat buraya kadar saydığımız şahıslar ve eserler göz önüne alındığında Hatîb’ten önce Râmehürmüzî (ö. 360/971)’nin el-Muhaddisu’l-fâsıl’ı ve Hâkim en-Nîsâbûrî (ö. 405/1014)’nin Ma’rifetü ulûmi’l-hadîs’inin haricinde müstakil hadis usûlü olarak kaleme alınıp günümüze kadar intikal eden başka bir eser bilinmemektedir.

Zamanla çoğalan hadis tarikleri ve metin farklılıkları içinden çıkılamaz bir hal almaya başlayınca muhaddislerden kimisi, hadisilerin sahihini zayıfından ayrımanın kurallarını koymaya başlarken kimisi de hadis isnâdı ve ricâliyle ilgili eserler/pasajlar kaleme almaya başladırlar. Mesela bunlardan Buhârî hadisleri cemettiği el-Câmiu’s-sahîh’inde aynı zamanda Kitâbu’l-ilm ve Kitâbü ahbâri’l-âhâd bölümleri başlığı altında hadis usûlü ve ıstılahlarıyla ilgili önemli görüşler serdetmiştir. Bunun yanında yine İmam Müslim hem hadisleri cemetme faaliyetiyle meşgul olurken bir taraftan da râvilerle ilgili el-Esâmî ve’l-künâ, el-Münferidât ve’l-

vühdân, el-İhve ve’l-ahavât, el-Vuhdân gibi eserleri kaleme almışlardır. Bütün bu

eserlerde hadis usûlü ile ilgili bazı hükümler konup genişletilmiş, belirli kurallar meydana getirlmiştir. Fakat yine bazı önemli meseleler ele alınmamış, ele alınan söz konusu meselelerde de ihtilaflar vukû bulmuştur.547 Daha sonraki asırlarda ise ihtilaf

ve kapalılıkları gidermeye yönelik eserler ve bunların nasıl ele alınacağına dair yeni

546 Yücel, Hadis Tarihi ve Usûlü, s. 111.

547 Hatîb’e kadar usûlü fıkh ve kelam eserlerinde ele alınan fakat hadis usûlü ile ilgili eserlerin

hiçbirinde değinilmeyen mütevâtir hadis konusu ilk defa Bağdâdî tarafından ele alınmıştır. Fakat mütevâtir haberin tanımından niteliğine kadar pek çok hususta ihtilaflı görüşler varolmuştur. Mütevâtir haber için bkz. Hatîb el-Bağdâdî, el-Kifâye, s. 32.

105

metodları kapsayan telifatlar kaleme alınmıştır.548 Özellikle ihtilaflı ve kapalı

bırakılan meseleler daha sonra gelen muhaddislerce de ele alınınca hadis ilmi çok genişlemiştir. Buna ilaveten hadis ricâlinin ismi, nesebi, künyesi gibi meselelerle ilgili şüpheli ve müphem kalan yönlerini ele alan tasnîfatlar yeni yeni eserlerle genişletilmiştir. Zaman zaman hadis usûlünün bazı konularıyla ilgili müstakil kitaplar da telif edilmiştir.549

Daha öceleri de defaatle zikrettiğimiz gibi çok geniş bir kütüphaneye sahip olan Hatîb kendisinden öncekilerin hadis ve hadis usûlüyle ilgili eselerini/metinlerini gözden geçirmiş, gittikçe genişleyen ve karmaşık bir hal alan hadis metni ve senetlerinin anlaşılmasına yönelik yeni yöntemler düşünmüştür. Hatîb bazen bir şeyhten direkt olarak aldığı, bazen kendisinden seneler önce yaşamış bir muhaddisin kitabında okuduğu, kısacası kendisine küllî olarak gelen hadis usûlü konularındaki kapalı hususları müstakil kitaplarda tasnîfe tabi tutarak halletmeyi kendisine bir yöntem olarak belirlemiştir. Hatîb zikretmiş olduğumuz bu yöntem için ihtiyaç duyduyduğu gerekli malzemeleri toplamaya başlamış, sonra da tasnîfe tabi tuttuğu bu malzemelerden hadis usûlü içerisinde de ele alınan hadis ricâli ilmiyle alakalı birbiri ardınca yeni eserler vücuda getirmiştir.550

Mesela Buhârî’nin, sahâbe, tâbiûn ve sonrakileri alfabetik olarak tanıtmak üzere kaleme aldığı et-Târîhu’l-kebîr’iyle birlikte, Yahyâ b. Maîn’in, Ahmed b. Hanbel’in, Müslim’in, Ali b. Medinî’nin, Ebû Dâvûd’un, Dârekutnî’nin ve daha birçok kimsenin bazı eserlerindeki vehimlerini ele alan Hatîb el-Muvazzıh li-

evhâmi’l-cem ve’t-tefrîk adlı eserini kaleme almıştır.

Yine daha öncekilerin eserlerini gözden geçiren Hatîb senet ve metinde gördüğü idrâcla ilgili olarak el-Fasl li’l-vasl el-müdrec fi’n-nakl adlı eserini kaleme almıştır.

548 el-Muhaddisu’l-fâsıl’ın müellifi Râmehürmüzî (ö. 360/971) ve Ma’rifetü ulûmi’l-hadîs’in müellifi

Hâkim en-Nîsâbûrî (ö. 405/1014)’nin aralarında çok büyük bir zaman farkı bulunmamasına rağmen bu iki müellif arasında konuya bakış ve tertip açısından oldukça farklılıklar bulunmaktadır. Biz bunları sonraki bölümlerde mukayese edeceğimizden burada ele almadık.

549 Mesela garîbu’l-hadîs, ihtilâfu’l-hadis gibi.

550 Bağdâdî’nin oluşturmak istediği yöntem hakkındaki geniş bilgi için bkz. el-Uş, el-Hatîb el- Bağdâdî, s. 168.

106

Hatîb hadis usûlü konusu içerisinde ele alınan meselelerle ilgili müstakil kitaplar vücuda getirirken sadece kendisinden öncekilerin eserlerini esas almamıştır. O bazen daha önce yazdığı bir kitabta ele aldığı konuyu daha derinlemesine incelemek ve eksik yönlerini tamamlamak maksadıyla da yeni eserler vücuda getirmiştir. Mesela Hatîb Telhîsü’l-müteşâbih adlı eserinde muhaddislerin, yazılışları birbirine benzemekle beraber okunuşları farklı olan veya birbirlerine karıştırılması muhtemel bulunan isim, künye ve nisbeleri incelemiştir. Müellifin daha sonra kaleme aldığı Tâli’t-Telhîs adlı kitabı da bu konularla ilgili meydana gelen müteşâbih meseleleri ele alan Telhîsü’l-müteşâbih adlı eserinin bir zeylidir. Hatîb Tâli’t-Telhîs adlı eserinin daha önceki çalışması olan Telhîsü’l-müteşâbih’in bir zeyli olduğunu söz konusu eserinde kendisi belirtmektedir.551

Hatîb’in el-Kifâye’sinden önce kaleme alınan müstakil hadîs usûlü eseri çok az olduğu için müellifin daha önceki müstakil bir eserden geniş çapta yararlandığını söylemek zor olur. Râmehürmüzî (ö. 360/971)’nin el-Muhaddisu’l-fâsıl’ı ve Hâkim en-Nîsâbûrî (ö. 405/1014)’nin Ma’rifetü ulûmi’l-hadîs’i, Hatîb’in el-Kifâye’sinden önce kaleme alınmış müstakil hadîs usûlü kitapları olmasına rağmen Hatîb’in eserlerinin hiçbirinde bu eserlerin ismine rastlayamadık.552 Fakat kaynaklardan edindiğimiz bilgiler Hatîb’in kendisinden önceki söz konusu hadis usûlü eserlerinden habersiz olmadığını da göstermektedir. Zira Hatîb’in eserleri içinde özellikle el-

Kifâye’de ve el-Câmî li-ahlâkı’r-râvî’nin bazı yerlerinde Râmehürmüzî’nin ve

Hâkim en-Nîsâbûrî’nin isminin senetlerde geçtiği görülmektedir. Hatîb, Târîh’inde tercemesini verdiği Hâkim’in ulûmu’l-hadîs konusunda eserleri olduğunu belirtse de burada da Ma’rifetü ulûmi’l-hadîs’i ismen zikretmemektedir.553

el-Kifâye’nin daha önce kaleme alınmış olan el-Muhaddisu’l-fâsıl ve

Ma’rifetü ulûmi’l-hadîs’e nisbeten büyük oranda hadis usûlü konularını ihtiva ettiği

ve daha geniş bir şekilde ele aldığı bilinen bir husustur. Ayrıca bu eselerde işlenen

551 Hatîb el-Bağdâdî, Tâli’t-Telhîs, II, 6.

552 Bağdâdî’nin Dımeşk’e sürgünü esnasında yanında götürdüğü kitapların listesini Muhammed b.

Ahmed b. Muhammed el-Mâlikî hazırlamıştır. Bu listede büyüklü-küçüklü 476 eserin varlığından sözedilmektedir. Söz konusu eserlerin listesi için bkz. et-Tahhân, el-Hâfız el-Hatîb el-Bağdâdî, s. 282–301.

107

bazı hadis usûlü meselelerinin el-Kifâye dışındaki müstakil bir kitapta tek konu olarak ele alındığı görülmektedir. Mesela Ma’rifetü ulûmi’l-hadîs’te senetteki tashîfât554, ihve ve ahavât555, sahâbî, tabiîn, tebe-i tâbiîn ve sonrakilerin künyeleri556, muhaddilerin lakapları557, ekâbir ve esâğir558, ayrıca râvilerin kabile, belde, isim,

künye gibi benzerlikleriyle559 ilgili hususlar iç içe farklı bablarda kısa bir şekilde ele almışken Hatîb bunların birçoğunu müstakil kitaplarda560 daha net ve ayrıntılı bir

şekilde incelemiştir. Bunlara ilaveten müdrec hadis konusu Ma’rifetü ulûmi’l-

hadîs’te toplam dört rivâyetle kısaca ele alınırken561 Hatîb bu konuya dair kaleme aldığı el-Fasl li’l-vasl el-müdrec fi’n-nakl adlı eserinde meseleyi etraflıca incelemektedir.562 Bu da bize Hatîb’in mücmel olarak elde ettiği hadis usûlü

bilgilerini cüzlere ayırarak müstakil bir kitapta daha derin işleme metoduyla hareket ettiğini göstermektedir.

F. HADİS İLİMLERİYLE ALAKALI ÇOK ESER YAZMAYA