• Sonuç bulunamadı

Tahsil Hayatı ve Seyahatları

Hatîb babasının biyografisinde her ne kadar da onu meşhur bir ulema olarak tanıtmasa da56, oğlunu küçük yaşta âlimlerin ders halkasına teşvik edip bu yönde desteklemesi,57 daha küçük yaşta iken el-Hatîb’in büyük ilim meclisi muhitinde yetiştiğini, babasının da bu çevreyi iyi tanıdığını göstermektedir. Hatîb’in, ilmî sevdasından dolayı sefere çıkmayı kendisine bir şiar edinmesi,58 hiç evlenmemiş

olması,59 çeşitli sebeplerle birkaç defa bulunduğu yeri terk etme mecburiyeti gibi

Kesîr, Dımeşk/Berut, I. Baskı 1986, V, 263; İbn Asâkir, Ebu'l-Kâsım Ali b. Hasan b. Hibetullah (ö. 571/1176), Târîhu Dımeşk, (I-LXXX), thk. Amr b. Garâme el- Umrevî, Dâru'l-Fiker; 1995, V, 31; Yâkût el-Hamevî, Mu’cemu’l-buldân, I, 384; İbn Hallikân, Ebu'l-Abbâs Şemsüddîn Ahmed b. Muhammed b. İbrahim b. Ebî Bekr İbn Hallikân, (ö. 681/1282), Vefeyâtü’l- ayân ve enbâu ebnâi'z-

zemân, (I-VII), thk. İhsân Abbâs, Dâru Sâdır, Beyrût, 1971, I, 92; Subkî, Tâcüddîn Abdulvehhâb b.

Takiyyuddîn (ö. 771/1369), Tabakâtu’ş-şâfiîyyeti’l-kübrâ, (I-X), thk. Mahmud Muhammed et-Tanâhî, II. Baskı, 1413, IV, 29.

51 İbnu’l-Cevzî, Cemalüddîn Ebu'l-Ferec Abdurrahman b. Ali b. Muhammed el-Cevzî, (ö. 597/1201), el-Muntazam fî târîhi’l-umemi ve'l-mulûk, (I-XIX), thk. Muhammed Abdulkadir Atâ/Mustafa

Abdulkadir Atâ, Dâru'l-kütübi'l-ilmiyye, Beyrût, 1992, XVI, 129. Aynı hata daha sonraları da bazı eserlerde tekrarlanmıştır. Mesela bkz. İbn Kesîr, Ebu'l-Fidâ İsmâil b. Ömer b. Kesîr el-Kureşî, (ö. 774/1373), el-Bidâye ve’n-nihâye, (I-XIV), thk. Ali Şeyrî, Dâru ihyâi’t, türâsi’l-arabî, I. Baskı, 1988.XII, 124. İbn Kesîr her ne kadar da Bağdâdî’nin doğumuyla ilgili 391’de doğduğunu nakletse de 392 yılını da rivayet edenlerin olduğunu da belirtmiştir.

52 Kandemir, M. Yaşar, “ Hatîb el-Bağdâdî ”, DİA., XVI, 452.

53 Zehebî, Şemsüddîn Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Osman b. Kaymâz (ö. 748/1348 ), Siyeru a’lâmi’n-nübelâ, (I-XL), Dâru'l-hadîs, Kahire, 2006, XIII, 419.

54 es-Safedî, Selâhuddîn Halîl b. Eybek es-Safedî (ö. 764/1363), el-Vâfî bi’l-vefeyât, thk. Ahmed

Arnaûd/Türkî Mustafa, (I-XXIX), Daru’l-İhyai türâsi’l-arabî, Beyrût, 2000, VII, 126.

55 el-Uş, el-Hatîb el-Bağdâdî, s. 17.

56 Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, XIII, 279.

57 Zehebî, a.g.e., XIII, 419; es-Subkî, Tabakâtu’ş-şâfiîyyeti’l-kübrâ, IV, 29.

58 Bağdâdî’nin er-Rıhle fî talebi’l-hadîs adlı eseri onun ilme olan merakı dolayısıyla çıktığı veya

çıkmak zorunda kaldığı seyahatleri en güzel şekilde ifade eder. Bkz. Hatîb el-Bağdâdî, er-Rıhle fî

talebi’l-hadîs, thk. Nuruddîn Itr, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, I. Baskı 1395 Beyrût.

59 Bağdâdî’nin hiç evlenmediğiyle ilgili temel kaynaklarda açık bir delil yoktur. Fakat onun öldüğünde

geride evladı ve kendisine mirasçı olacak bir kimsesinin olmaması, ayrıca Bağdâdî’nin, ölümüne yakın bir tarihte devrin Hâlifesi Kâim bi-Emrillah’dan mallarını dilediği gibi bağışlaması için izin istemesi, araştırmacıları onun evlenmediği sonucuna götürmüştür. Bkz. İbnu’l-İmâd , a.g.e., VI, 264; İbnu’l- Cevzî, a.g.e., XVI, 134; Zehebî, , a.g.e., III, 225; et-Tahhân, el-Hâfız el-Hatîb el-Bağdâdî, s. 54.

21

sebepler, onun tahsil seyahatlerinin çok fazla olmasına neden olmuştur. Bu ise birçok alanda eserler kaleme alan müellifimizin seyahatleriyle ilgili olarak sıhhatli bir kronoloji sunma bakımından araştırmacıları zorlayan bir konu olmuştur.

Kaynaklarda Hatîb’in ilk hocası olarak, babasının eğitim ve Kur’an öğretimi için teslim ettiği Hilâl b. Abdullah et-Tîbî (ö. 422/1032) geçmektedir. Fakat ilme ve Kur’an’a olan bağlılığından dolayı kendisi de Ebû Hafs el-Kettâni’den Kur’an öğrenen, 60 ve hafız olan Hatîb’in babası için de müellifimizin ilk hocası diyebiliriz.61

Hatîb’in yaklaşık olarak 20 yaşına kadar geçen zaman diliminde, hadis ilmi ile fıkıh ilmi arasında tereddütte kaldığını görmekteyiz.62 Kendi eserinde naklettiğine göre

Hatîb, ilk hadis öğrenimine hicri 403 (miladi 1012/1013) senesinde henüz 11 yaşlarındayken hocası Muhammed İbn Ahmed b. Rezkûye el-Bezzâz (ö. 412/1021)’ın ders halkalarına katılarak başlamıştır.63

Belirli bir süre hadis derslerine devam eden Hatîb sonra bu derslerine üç yıl ara vermiş, bu süre içinde Şâfiî fukahâsının ileri gelenlerinden biri olan Ebû Hâmid el- İsferâînî (ö. 406/1016)’nin meclisinde fıkıh dersleri almıştır.64 Fıkıh derslerine

devamı esnasında onun bu ilim dalından ziyade hadise meyilli olduğu, tekrar hadis derslerine dönüşünden anlaşılabilir. Çünkü bahsettiğimiz gibi Hatîb’in fıkıhla olan bu münasebeti üç yıl sürmüş, tekrar hadis meclislerine dönerek 14 yaşına geldiğinde (406/1016) ilk hadis hocası İbn Rezkûye’nin derslerine devam etmiş ve hicrî 412’ye (miladi 1021) kadar da bu ders halkasından ayrılmamıştır.65

Hatîb’in hadis ile fıkıh dersleri arasındaki gidiş gelişleri ve daha sonra da hadise meyli ve bu yolda ilerlemesi; onun fıkıh ilminde belirli bir yere geldiği, bu seviyeden sonra ise hadise yöneldiği şeklinde de yorumlanmıştır.66

60 Zehebî, , a.g.e., XIII, 419.

61 el-Ömerî, Ekrem Ziyâ, Mevâridu’l-Hatîb el-Bağdâdî fî Târîhi Bağdâd, Dâru Tayyibe, II. Baskı,

Riyâd, 1985, s. 30.

62 Kimi zaman hadis kimi zaman fıkıh derslerine devam edip hangi alanda ihtisaslaşacağına karar

veremeyen Bağdâdî’nin geçirdiği bu zaman dilimlerindeki ilim meclisi ve hocalarındaki farklılıklar için bkz. el-Uş, el-Hatîb el-Bağdâdî, s.18-21.

63 Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, II, 211; Zehebî, , a.g.e., XIII, 421. 64 İbn Kesîr , a.g.e., XII, 3.

65 el-Uş, el-Hatîb el-Bağdâdî, s. 18; el-Ömerî, Mevâridu’l-Hatîb el-Bağdâdî fî Târîhi Bağdâd s. 30. 66 İbn Hallikân , a.g.e., I, 92; et-Tahhân, , a.g.e., s. 33.

22

Hatîb’in 20 yaşına geldiği hicrî 412 (miladi 1021) tarihinden itibaren onun tahsil hayatında sistemli bir tekâmül görülür. Artık fıkıh ile hadis ilmi arasındaki tereddütlü anlayış yerini ağırlıklı olarak hadise bırakmıştır. Hatîb bu amaçla hicrî 412’de Basra’ya sefere çıkmış,67 oradaki meşhur muhaddislerden rivâyetlerde

bulunmuştur. Burada bulunan Ebû Ömer el-Kâsım b. Ca’fer b. Abdülvâhid el-Hâşimî (ö. 414/1023)’den Ebû Dâvud’un Sünen’ini okumuştur.68

Hatîb daha sonra hocası el-Berkânî (ö. 425/1034)’nin tavsiyesiyle Nîsâbûr’a Ebû Nuâym’ın yanına gitmiştir. 69 Gidiş ve dönüş yolculuğunda ,yolu üzerindeki yerlere uğramış ve buradaki hadis âlimlerinden de istifade etmiştir. 70 Hatîb’in

burada kendilerinden en çok istifâde edip rivâyetlerde bulunduğu hocalarından bazılarının ismi “el-Esmâü’l-mübheme fî enbâi’l-muhkeme” adlı eserindeki rivâyetlerde geçmektedir.71 Bütün bu birikimlerle Bağdâd’a dönen Hatîb ile Berkâni

hadisleri müzâkere etmişler ve hocası kendisinden nakillerde bulunmuştur.72

Hicrî 423 (miladi 1032) yılındaki hac mevsiminde Nîsâbûr’lu âlimlerden İsmâîl b. Ahmed el-Hîrî (ö. 430/1039)’nin yollardaki güvensizlikten dolayı hacca gidemeyip Bağdâd’da kalması neticesinde Hatîb kendisinden üç gün içinde Sâhîhu’l-

Buhârî’yi okumuştur.73 423/1032 tarihine gelindiğinde kaynaklarda Hatîb ile ilgili haberlerde fazla bir bilgiye rastlanmamaktadır. Bu dönemde Hatîb’in durgunluğundan söz edenler; onun hayatı hakkında Hicrî 423’den (Miladi 1032) 442’ye (Miladi 1063) kadar ne yaptığına dair pek bir malumatın olmadığı yönündedir. Hatîb’in bu dönem zarfında resmi bir vazifesi olabileceği yönünde tahminler yapılmışsa da, onun bu durgunluk döneminde kendisiyle şöhret bulduğu

Târîhu Bağdâd adlı eserini tasnîfle meşgul olduğu isabetli bir görüş olsa gerektir.74

67 es-Subkî, Tabakâtu’ş-şâfiîyyeti’l-kübrâ, IV, 29. 68 Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, II, 316.

69 Zehebî, Siyeru a’lâmi’n-nübelâ, XIII, 421, 422; Tezkiratü'l-huffâz, III, 222; Yâkût el-Hamevî, Mu’cemu’l-buldân, I, 395; Subkî, a.g.e.,IV, 30.

70 el-Uş, el-Hatîb el-Bağdâdî, s. 23; el-Ömerî, Mevâridu’l-Hatîb el-Bağdâdî fî Târîhi Bağdâd, s.37. 71 Bu isimlerden; Ali es-Saydelânî, Ebu’l-Ferec el-Kureşî, Ebu Saîd es-Sayrâfî, Ebû Bekr el-İsbehânî

gibi tanınmış kişilerle beraber bazılarının listesini el-Ömerî ve Mahmut Tahhân eserlerinde zikretmektedir. Bkz. el-Ömerî, a.g.e., s. 37-39; et-Tahhân, el-Hâfız el-Hatîb el-Bağdâdî, s. 38, 39.

72 Zehebî, Siyeru a’lâmi’n-nübelâ, XIII, 421

73 Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, VII, 317; el-Uş, el-Hatîb el-Bağdâdî, s. 25; el-Ömerî, Mevâridu’l-Hatîb el-Bağdâdî fî Târîhi Bağdâd, s.42.

23

Hatîb hac için Mekke’de bulunduğu süre içerisinde buraya gelen büyük muhaddis ve âlimlerden elinden geldiğince istifade etme gayretinde olmuştur. Bu muhaddislerden biri de Kudâî (ö. 454/1062)’dir ki, Hatîb bu muhaddisten hadis rivâyet etmiştir.75 Bunun yanında Mekke’de mücâvir bulunan Kerîme bint Ahmed (ö.

463/1071)’ten Sahîh-i Buhârî’yi âli isnâdla beş gün gibi çok kısa bir zamanda okudu.76 Müellifimiz hicri 446’da (miladi 1054) hac farizasını bitirip, Mekke’ye

gelen hadis ulemasıyla da gerekli görüşmelerini yaptıktan sonra dönüş yolculuğuna başlamış, Bağdâd’a gelmeden önce, Kudüs, Sûr şehirlerine uğramış, Sûr’da Abdülvehhâb b. El-Huseyn el-Gazzâl’77dan hadis yazmış ve Şam’a doğru yola

çıkmıştır. Kaynaklarda aynı yıl Şam’da olduğu görülen Hatîb’in yine aynı yıl Bağdâd’a vardığı kayıtlarda yer almaktadır.78

Hatîb’in burada geçirdiği ömrünün büyük kısmını hadis mesmûatı ve rivâyetleri ile Târîhu Bağdâd adlı eserini yazmaya ayırdığı görülmektedir. Artık müellifimiz için, hayatını rivâyet taşıyıcılığı ve toplayıcılığıyla geçirdiği merhaleden, sahip olduğu ilmi yaymaya vakfetme merhalesi başlamış olmaktadır.79 Böylece

topladığı rivâyetleri gözden geçirip tasnîfe tâbi tutan Hatîb yavaş yavaş hadis usûlü ilminin temel konuları olan hususlarda da yazacağı/yazdığı eserlerinin kaynaklarını hazırlamış olmaktadır.

Daha sonra Halîfe Kâim bi-Emrillah80 tarafından da takdir edilen Hatîb halifeye gösterdiği bir hadis cüzünü Câmii’l-Mansûr’da hadis imlâ ettirme izni de almış, böylece bu büyük ilim meclisinde önemli bir konuma yükselmiştir.81 Bütün

bunların yanında Hatîb bu süre içerisinde gece gündüz demeden bir taraftan neşredeceği eserlerini kaleme almış diğer tarafından tasnifatlarını gözden geçirmiştir.

75 İbnu’l-İmâd, Abdulhay b. Ahmed b. Muhammed İbnu’l-İmâd el- Akerî el-Hanbelî Ebu’l-Felâh

(ö.1089/1678), Şezerâtu’z-zeheb fî ahbâri men zeheb, (I-XI), thk. Mahmûd el-Arnaûd, Dâru İbn Kesîr, Dımeşk/Berut, I. Baskı 1986, VI, 230; İbnu’l- Cevzî, el-Muntazam, XVI, 129.

76 İbnu’l- Cevzî, a.g.e., XVI, 129; Yâkût el-Hamevî , a.g.e., I, 386; İbn Kesîr, Ebu'l-Fidâ İsmâil b.

Ömer b. Kesîr el-Kureşî, (ö. 774/1373), el-Bidâye ve’n-nihâye, (I-XIV), thk. Ali Şeyrî, Dâru ihyâi’t, türâsi’l-arabî, I. Baskı, 1988, XII, 124.

77 Bağdâdî’nin bu râvi’den yaptığı rivâyetleri için bkz. Hatîb el-Bağdâdî, el-Esmâu’l-mubheme fî enbâi’l-muhkeme, (I-VIII) thk. İzzüddîn Ali es-Seyyid,, Mektebetü’l-Hâncî, Kâhire, 1997. s. 439. 78 Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, XII, 297; XVI, 293.

79 el-Uş, a.g.e., s. 30-34; et-Tahhân, a.g.e., s. 28.

80 Kâim bi-Emrillah’ın 422-467/1031-1075 senelerinde hilâfet makamında kalmıştır. Hayatı için Bkz.

Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, XI, 47

24

Hicrî 451 (Miladi 1059) senesinde Hatîb’in kaleme aldığı eserlerinin çoğunu gerek neşretmek gerekse derslerde okutmak için hazırladığı nakledilmektedir. Bu eserlerin sayfa adedinin on bini geçtiği, bu sayfaların ise toplamının yetmiş cilt olduğu öne sürülmüştür.82

Hatîb daha sonra hilafetin Fâtımî devleti destekçilerinin eline geçmesiyle 15 Safer 451 (4 Nisan 1059)’de yanına kitaplarını da alarak Dımeşk’e doğru yola çıkmak zorunda kalmıştır.83 Bağdâd’ın idaresi tekrar Tuğrul Bey’in yardımlarıyla

Halîfe Kâim bi-Emrillah’a teslim edilmesine rağmen Hatîb tekrar Bağdâd’a dönmemiş ve 462/1070 yılına kadar toplam 11 yıl boyunca Dımeşk ve Sûr şehrinde kalmıştır.84 Hatîb’in Dımeşk’te ilmî kariyeri o kadar çok ilerlemiş ve bir muhaddis

olarak otoritesi öyle yer etmiştir ki Zehebî, Hatîb’in terceme-i hâline “Şam’ın ve Irak’ın muhaddisi” diyerek giriş yapmıştır.85 Buradaki siyasî durumun

karışıklığından dolayı hicrî 18 Safer 459’da (8 Ocak 1067) Hatîb Dımeşk’ten Sur’a doğru yola çıkmak zorunda bırakılmıştır.86 Burada da büyük bir muhaddis olarak

kabul gören Hatîb, derslerine devam etmiş, zaman zaman da ilim maksadıyla Kudüs’e gidip Sûr’a geri dönerek çalışmalarını sürdürmüştür.87 Hicrî 462 yılı (Miladi

1070) Zilhicce ayında, 11 sene boyunca uzak kaldığı memleketi Bağdâd’a ulaşmıştır. Hatîb bundan sonra, ömrünün büyük bir kısmını eseri Târîhu Bağdâd’ı Mansûr Camii’nde okuyup, rivâyet etmekle geçirmiştir.88 Hatîb’in, Bağdâd şehrinde Târîhu

82 el-Uş, el-Hatîb el-Bağdâdî, s. 34.

83 Bu olaylar için bkz. Bkz. Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, XI, 47; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n- nihâye, XII, 124; XVI, 42; Hasan İbrâhîm Hasan, Târîhu’l-İslâmi’s-siyâsî ve’d-dînî ve’s-sekâfî ve’l- ictimâî, Dâru’l-Cîl, (Beyrût) / Mektebetü’n-nehda (Kâhire), 1996, IV, 11-20.

84 Daha geniş bilgi için bkz. Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, XI, 47; Zehebî, Siyeru a’lâmi’n- nübelâ, XIII, 42; Tezkiratü'l-huffâz, III, 222, 223; el-Uş, a.g.e., s. 37-39.

85 Zehebî, Tezkiratü'l-huffâz, III, 221.

86 Bağdâdî’nin Hicrî 459 olan bu yolculuğu bazı kaynaklarda Hicrî 457 olarak geçmektedir.

Muhammed Tahhân bunun عست ve عبس kelimelerinin birbirine benzeyen yakın yazılışıyla ilgili yazım yanlışından kaynaklandığını belirtmiştir. Daha geniş bilgi için bkz. Tahhân, a.g.e., s. 35.

87 İbnu’l- Cevzî, el-Muntazam XVII, 34; Yâkût el-Hamevî, a.g.e., I, 391; İbn Abdilhâdî, a.g.e., III,

339; Zehebî, Siyeru a’lâmi’n-nübelâ, XIII, 424; Tezkiratü'l-huffâz, III, 225İbn Abdilhâdî, a.g.e., III, 339.

88 İbnu’l- Cevzî, el-Muntazam , XVI, 134 ; XVII, 34; İbn Abdilhâdî, a.g.e., III, 339; İbn Kesîr a.g.e.,

25

Bağdâd’ı okuyup, rivâyet etmesiyle de daha önceki hac farizasında üç dileğinden biri

yerine gelmiş oldu.89

Sahip olduğu ilmi ve hadisçiliği sadece yazı ve ezberden ibaret olmayan Hatîb için bazen çileli bir yolculuğun, bazen bir sürgünün, bazen yapılan bir ibadetin dahi kendisini ilme götüren bir araç olduğu görülmektedir. Bununla birlikte O, en kötü şartlarda dahi ilme sarılmış, her mekânda ilmini aktaracağı öğrenciler ve istifade edeceği hocalar bulmuştur.