• Sonuç bulunamadı

HADİS USULÜNÜN MÜSTAKİL KONULARINA DAİR ESERLERİ

Daha önce de belirttiğimiz gibi bazı eserlerin içeriği yönünden hangi alana dahil olacağıyla ilgili net bir sınır tayin etmek zordur. Fakat biz burada içerik yönünden belirlediğimiz başlığa en yakın olan eserleri ele alacağız. Yoksa bu eserler farklı bir gruplandırma içerisinde de düşünülebilir.

1. Beyânü hükmi’l-mezîd fî muttasili’l-esânîd.

Bu eserin el-Mâlikî’de geçtiğini belirten Yusuf Uş, kitapla ilgili başka bir bilgi vermemektedir.250 Yaptığımız kaynak taramasında İbn Receb’in (ö. 795/1392) Şerhu

İleli’t-Tirmizî adlı eserinde bu kitaptan bahsettiğini tespit ettik.251

2. er-Rubâiyyât.

Zehebî’nin üç cilt olduğunu belirttiği bu eser hakkında fazla bir bilgiye ulaşamadık.252

3. el-Fasl li’l-vasl el-müdrec fi’n-nakl.

245 İbn Abdilberr, a.g.e., II, 807. 246 İbn Abdilberr, a.g.e., II, 887. 247 İbn Abdilberr, a.g.e., II, 975. 248 İbn Abdilberr, a.g.e., I, 339. 249 İbn Abdilberr, a.g.e., II, 1146. 250 el-Uş, a.g.e., s. 123.

251 İbn Receb, Şerhu İleli’t-Tirmizî, I, 215; II, 637.

51

Bilindiği kadarıyla müdrec hadisler konusunda yazılan ilk eser Hatîb’e ait olan

el-Fasl li’l-vasl el-müdrec fi’n-nakl’dır. Bu çalışmasında Hatîb hadislerin isnâd veya

metinlerinde vaki olan müdrec hususlarını ele alarak detaylarıyla birlikte tahlil etmektedir. Kitab senedinde ve metninde idrâc bulunan 111 rivâyeti içermektedir. Ancak bunların bir kısmının müdrec olmadığı belirtilmektedir. İlk olması ve günümüze kadar ulaşması hasebiyle daha sonraki muhaddislere de kaynaklık yapmıştır. Hatîb bu eserine mukaddimeyle başlamaktadır. İbnu’s-Salâh da Hatîb’in bu eserini ismen zikretmekte ve çok kapsamlı olduğundan bahsetmektedir.253 Dokuz

cüz halindeki bu eseri İbn Hacer Takrîbu’l-menhec bi-tertîbi’l-Müdrec ismiyle ihtisâr etmiş. Fakat İbn Hacer’in bu çalışması günümüze kadar gelememiştir. Bunun yanında Suyûtî el-Medrec ilel’l-mudrec adlı çalışmasıyla İbn Hacer’in Takrîbu’l-

menhec’ini ihtisar etmiştir. Suyutî naklettiği rivâyetler üzerinde kısa kısa

değerlendirmeler yapmakta zaman zaman da idrâcta bulunan râvilerin ismini zikretmektedir. Hatîb’in söz konusu eserini el-Mâlikî ve İbn Kâdî eş-Şehbe’de zikretmektmektedir.254 Hatîb’in bu eserinin İstanbul’da III. Ahmed Kütüphanesinde (no. 612) nüshası bulunmaktadır. Bu nüshada kitabın müellife aidiyatına dair uzanan senet de mevcuttur. Muhammed Matar ez-Zehrânî tarafından tahkîk yapılan eser el-

Fasl li’l-vasli’l-müdrec ismiyle iki cilt olarak (Riyâd 1418) neşredilmiştir.

Müdrec hadisle ilgili olarak birçok misalde ve konuda Hatîb’ten nakilde bulunan İbnu’s-Salâh ve İbn Hacer özellikle isnattaki idrâc ile ilgili bazı konularda Hatîb’in kabul ettiği isnat idrâcına maddeler eklemişlerdir. Hatîb el-Fasl adlı eserinde metin ve senette var olan idrâcı ortaya koyabilme adına hemen bütün rivâyetlere ulaşmaya çalışmakta ve meseleyi en ince detayına kadar sunma gayretini gütmektedir. Hatta senette ve metinde var olan idracı açıklaması bazen o kadar çok uzundur ki neredeyse bir hadis hakkındaki senet ve metin tenkidi ufak bir risale yerine geçecek kadar yer tutmaktadır.255 Sonuçta Hatîb’in el-Fasl adlı eseri

rivâyetlerdeki illetleri ortaya koyma, farklı rivâyet ve senetleri bir araya getirip tahrîc

253 İbnu’s- Salâh, Ulûmu’l-Hadîs, s. 98.

254 el-Uş, el-Hatîb el-Bağdâdî, s. 123.’den naklen.

255 Hatîb el-Bağdâdî, el-Fasl li’l-vasl el-müdrec fi’n-nakl, (I-II), thk. Muhammed b. Matar ez-Zehrânî,

52

etme yönüyle hadis ilmi ve ricâli bakımından müellifin derinliğini ortaya koyan en güzel eserlerinden biridir denilebilir.

Hatîb kitabının mukaddimesinde, eseri kaleme alışının sebebi ve buradaki metoduyla ilgili olarak çok kısa bir bilgi aktarır. Buna göre hadis ehli ve eser sahibi bazı kimselere kapalı kalan ve ilim sahibi bazı kimselerin değeri ile ilgili vâkıf olamayacağı hadislerden bahsedeceğini mukaddimesinde belirtir.256

4. el-Müselselât .257

Üç cüzden müteşekkil bu çalışmayı İbn Kâdî Şehbe eserinde zikretmektedir.258

5. el-Mukmel fî beyâni’l-mühmel.

Sekiz cüz hacminde olduğu kaydedilen bu eseri el-Mâlikî ve İbn Kâdî Şehbe de zikretmektedir.259 Nâsıruddîn el-Elbânî’nin bu eserin başka bir kitabın muhtasarı olduğu görüşünde olduğu belirtilmiştir (Dımeşk 1385/1965)260

6. el-Fakîh ve’l-mütefakkîh

Tarih ve terceme-i hâl alanında Târihu Bağdâd, hadis usûlü alanında el-Kifâye hangi değere sahip ise el-Fakîh’in de usûl-i fıkıhta bu değere sahip olduğu söylenmektedir.261 Hadisle meşguliyetinden önce gençlik yıllarında fıkıhla ilgilenen Hatîb hadis sahasına teveccüh ettiğinde onun fıkıhla ve bu alandaki derslerle de

256 Hatîb el-Bağdâdî, el-Fasl li’l-vasl, I, 100. Biz Bağdâdî’nin el-Fasl li’l-vasl adlı eserinin muhteva

ve tertibi ile ilgili geniş bilgileri müdrec hadis konusunda ele alacağımızdan şimdilik bu bilgilerle yetinmeyi uygun bulduk.

257 Müselsel: Hadis terimi olarak muselsel, isnâdını teşkil eden bütün râvîlerin bir sözü veya hareketi,

yahutta her ikisini birden devam ettirerek rivâyet ettikleri hadise denir. Bkz. Uğur, Ansiklopedik Hadis

Terimleri Sözlüğü, s. 278. Hadis ilminin çeşitli konularında olduğu gibi müselsel hadisleri bir araya

getiren çeşitli eserler kaleme alınmıştır. Zikrettiğimiz el-Müselselât adlı eserin de böyle bir çalışma olduğu tahmin edilmektedir.

258 el-Uş, el-Hatîb el-Bağdâdî, s. 124. Ayrıca eser için bkz. Zehebî, Tezkiratü’l-huffâz, III, 224; Târîhu’l-İslâm, XXXI, 100.

259 el-Uş, a.g.e., s. 124. Ayrıca bkz. Yâkût el-Hamevî, a.g.e., I, 387; Zehebî, Tezkiratü’l-huffâz, III,

223; Târîhu’l-İslâm, XXXI, 97; es-Safedî, el-Vâfî bi’l-vefeyât, VII, 131.

260 el-Ömerî, Mevâridu’l-Hatîb el-Bağdâdî fî Târîhi Bağdâd, s.73.

53

bağını koparmadığından daha önce söz etmiştik.262 Şafiî mezhebine intisab ettikten

sonra gerek kendi mezhebinin savunuculuğunu yapmak adına, gerekse eseri kaleme aldığı asırlarda hadise ve hadis ehline karşı olan taaruzlara karşı bu eseri kaleme aldığı söylenebilir.

Fıkhî mezheplerin kendi metodolojilerini kitaplaştırdıkları bir dönemde

263kaleme alınan el-Fakîh, Şafiî mezhebinin hadisçi özelliğini yansıtan, zaten ana

konuları itibariyle İmâm Şafiî’nin er-Risâle’sine dayanan fıkıh usûlü ve eğitimiyle ilgili bir eserdir. Birbirini suçlayan fıkıhçılarla hadisçilerin aralarını bulmak ve bunlar arasında yakınlaşma sağlayarak birbirlerinin metodunu kullanmalarını gerektiğini göstermek eserin diğer bir amacıdır. Fıkıh usûlü konularının bir hadisçi metoduyla ele alındığı eserin en mühim hizmetlerinden birinin de usûl konularındaki meselelerin isnâd sistemiyle nakledilip daha önceki önemli görüşlerin günümüze kadar intikal ettirilmiş olmasıdır.

Kısa bir mukaddimesi bulunan kitabın müellifi genel olarak eserinin başlangıcında teblîğ esasları, peygamberlerin gönderiliş amacı, Hz. Peygamber’in diğer peygamberlere üstün kılınması, ilim sahiplerinin meziyetleri ile ilgili ayet ve hadislere yer vermiştir. Daha sonra Kur’an’ı Kerîm’i, sünneti ve hükümlerini öğrenmeyi, delilleri tetkik ve tahkîk, dini hükümlerde ictihad ve bunların öğrenilmesini teşvik eden rivâyetleri ele almıştır. Bunun yanında ilim yolculukları, ilim âdâbı gibi konuların işlendiği eserde usûlü fıkıhla ilgili birçok mevzu da ilgili oldukları konular peş peşe verilerek ele alınmıştır. Müellif bab başlıkları altında verdiği konuları işlerken bazı bab başlıkları altındaki konuları fasılalarla ele almıştır. Tespit ettiği bir kaideyi te’kid için nakiller sıralayan Hatîb genelde delilleri sunarken de önce ayetleri, sonra hadisleri ve sahabe rivâyetlerini daha sonra da tâbiûn ve sonrası nesilerin ictihad ve görüşlerini vermektedir. Bunları kimi zaman şiirle işlediği

262 Bağdâdî’nin fıkıh ve hadis dersleri alaması ve bu alandaki bazı hocaları için bkz. Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, II, 211; Zehebî, Siyeru a’lâmi’n-nübelâ, XIII, 419-421; el-Uş, el-Hatîb el-Bağdâdî,

s.18-21; el-Ömerî, a.g.e., s. 30.

263 Müellifin yaşadığı Hicri V. Yüyzyıl İslâm ilim hayatının en yüksek noktasına ulaştığı bir devir

olarak görülmektedir. Usûl-i fıkhın da bu dervirde en parlak bir devrini yaşadığı da iddia edilmektedir. Nitekim bu alanın kelâmcılar kolunun mühim simalarından el-Umed müellifi, Kâdî Abdulcebbâr (ö. 415/1024); el-Mu’temed müellifi Ebu’l-Hüseyin el-Basrî (ö. 436/1044); el-Bürhân müellifi Cüveynî (ö. 478/1085) gibi önemli şahsiyetlerin kendilerinden sonrakilere eserleriyle ışık tutuğu bilinmektedir.

54

de görülmektedir. Umumiyetle bir konu hakkında yorum ve değerlendirme yapmaktan kaçınan müellif kendisine ait bir görüşü (تلق) ifadesiyle arzetmektedir.

el-Mâlikî ve İbn Kâdî Şehbe’nin bu eseri 12 cüz olarak kaydettikleri belirtilmektedir.264 Eserin Zâhiriyye Kütüphanesi (nr. 59/92), Köprülü Kütüphanesi (nr. 392) yazma nüshalarının mevcut olduğu bilinmektedir.265 el-Fakîh ilk defa

1969’da Riyâd’da iki cilt halinde yayımlanmıştır. Daha sonra da Kahire (1975)’de yayımlanan eser yine aynı yerde 1977’de el-Fakîh ve’l-mütefakkih ve usûlül’l-fıkh adıyla neşredilmiştir. Âdil b. Yûsuf tarafından bu eser Riyâd’da 1996 yılında tekrar neşredilmiştir. Ülkemiz de ise Yusuf Kılıç tarafından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları kürsüsünde “al-Hatîb al-Bağdâdî ve

al-Fakîh ve’l-Mutefakkıh” adlı bir doktora tezi hazırlanmıştır. Daha sonra aynı eseri

“el-Hatîbu’l-Bağdâdî ve Yararlandığı İlim Otoriteleri ve Hadis Râvîleri” adıyla yayımlamıştır. Yusuf Kılıç bu eserinde el-Fakîh’de geçen Hatîb’in hocalarını, ilim otoriteleri ve hadis râvîlerinden yaklaşık üç bine yakın şahsı alfabe sırasına göre tanıtmıştır.266