• Sonuç bulunamadı

2. ARSA VE ARAZİ DÜZENLEMESİ

2.13. İmar Parsellerinin Oluşturulması Ve Dağıtım Esasları

2.13.3. İmar Uygulaması Sırasında Aynı Yerden İmar Parsel Verilmesin

2.13.3.2. Teknik Zorunluluk

İmar uygulamasının dağıtım aşamasında aynı yerden imar parseli verilebilmesi için zorunlu kriter, bu alanın imar planında konut alanına tahsis edilmiş olmasıdır. Taşınmazın bulunduğu alan imar planıyla konut alanına ayrıldığı halde, aynı yerden parsel verilmesini engelleyen sebep, teknik zorunluluk ile açıklanabilir.

135

Teknik zorunluluk, kadastro parselinin imar planına isabet ettiği yer, konut alanına tahsisli olduğu halde, burada oluşturulacak imar parseline tahsis yapılması aşamasında aynı yerde bulunan diğer kadastro parselinin birlikte değerlendirilmesi gereğinden kaynaklanmaktadır. Aynı şekilde, aynı yerden parsel verilmemesi halinde en yakın yerdeki parselden verilmeme hali de teknik zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Bu da daha çok yukarıda bahsedilen umumi hizmet alanlarına ve kamu tesislerine isabet eden sahalarda bulunan taşınmazlar için geçerlidir. Bu kadastral parsellere yasal zorunluluk nedeniyle aynı yerden imar parseli verilmesi olanağı yok iken, en yakın yerden oluşturulan imar parselinden de yer verilmemesi teknik zorunluluğa bağlanabilir249

.

Bazen de, büyük bir alana sahip olan hak sahibine bir miktar parsel tam olarak verilirken, geriye kalan kısımlara aynı yerden ya da yakınından yer verilememektedir. İşte böyle durumlarda, parsel dağıtım konusunu uygulamaya giren diğer taşınmazlarla birlikte değerlendirmek gerekir. Yani, tek bir kadastral parselin alan ve durumuna bakılarak doğru bir sonuca ulaşmamız mümkün olamaz. Çünkü bir taşınmazdan üretilebilecek parsel kadar imar parselinin bu kişiye verilmesi halinde diğerlerine parsel verilemeyebilir. Aynı yerden parsel tahsisinin mümkün olup olmadığının denetiminin ise açılan davalar üzerine yargı yerlerince yapılması gerekmektedir250.

Danıştay bu konudaki bir kararında, “mahkemece, dava konusu parselasyon işlemiyle davacının kadastral parseline karşılık teknik zorunluluklar nedeniyle tüm parsellerin aynı yerden verilemediği, mümkün mertebe bulunduğu yerden ya da yakınındaki parsellerden tahsis yapıldığı anlaşıldığından bahisle işlemin hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşılmış ise de teknik zorunluluk kavramından neyin kastedildiği, açıkça belirtilmediğinden mahkeme kararında isabet görülmediği” gerekçesiyle bozulmasına karar vermiştir251

.

Teknik zorunluluk nedeniyle, hak sahibine alanına karşılık olarak tam parsel verildikten sonra geriye kalan ve tam bir parsel için yeterli olmayan miktar için mümkün ise parçalanmadan bir imar pareline hisseli olanak aktarılması gerekir. Eğer, diğer taşınmazların durumu da göz önüne alındığında, bu mümkün değil ise, o zaman parçalar halinde diğer paresellere hisse olarak da aktarılabilir. Ancak

249 Çelik, 2006: 255-256. 250 Çelik, 2006: 256. 251

136

bağımsız bir imar parseli olabilecek kadar büyük olan alanın parçalara bölünerek, başkalarına ait parsellere dağıtımı yapılmasın252

.

Danıştay 6. Dairesi’nin 05.03.1993 tarih ve E;1992/1325, K;1993/832 sayılı kararında ise,

Dava konusu işlem ile; davacının maliki olduğu 475, öteki 135 m² yüzölçümlü iki adet taşınmazın düzenlemeye tabi tutulmuş. Sözü geçen parsellerin daha önceki yola terklerinden ötürü düzenleme ortaklık payı alınmamış. Düzenleme sonucu oluşturulan ve eski 1798 parselin yerine isabet eden 525 m² yüzölçümlü 78 ada, 15 parsel müstakilen tahsis edilmiş. Kalan kısmının da müstakil bir parsel oluşturmasının mümkün bulunmaması nedeniyle iki ayrı parselde 4 ve 16 m² olmak üzere hisselendirilmiş. 47 m²’sine karşılık ise İmar Kanunun 18 İnci Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi İle İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğinin 12. maddesi uyarınca okul alanından pay verilmiş.

Danıştay, davacıya düzenleme sonucu büyük olan kadastral parselden daha fazla 525 m²’lik müstakil imar parseli verildiği ve yapılaşma hakkının da arttırılmıştır. Dolayısıyla davacının mağduriyetinin söz konusu olmadığı gibi, teknik zorunluluk nedeniyle kalan kısmının hisseli olarak verilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle işlemin iptalinde isabet görmeyerek yerel mahkeme kararını bozmuştur”. (www.danıstay.gov.tr.)

İmar uygulamalarında, umumi hizmetlere ayrılan sahalar ile kamulaştırılmak üzere pay verilen alanların çok olması ya da uygulama alanında yer alan kadastral parsellerin alanlarının küçük miktarlarda olması halinde, mümkün mertebe aynı yerden imar parseli verme ilkesine uyulması imkansızlaşır. Bunun nedeni ise teknik zorunluluktan kaynaklanmaktadır253

.

Danıştay başka bir kararında ise, davacıya ait taşınmazın parselasyon işlemine tabi tutulması sonucunda, davacıya parselinin bulunduğu yerin uzağında daha az katlı imar nizamına tabi yerden imar parseli verilmesini imar mevzuatına aykırı bulmuştur.

252 Çelik, 2006: 256. 253

137

Düzenlemeye giren parsellerin düzenleme ortaklık payı düşüldükten sonra kalan kısımlarının imar plânı ile getirilen ebatları sağlamaması durumunda ancak hisseleri oranında imar parseli verilebilecektir.

Danıştay 6.Dairesinin 27.01.1992 tarih, E;1990/873, K;1992/230 sayılı kararında

“İdare mahkemesi, dava konusu parselasyon nedeniyle davacılardan % 31,9 oranında düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra 453 parselden kalan 390 m² ve 1379 parselden kalan 377 m² hisselerin tek parselde birleştirilerek 767 m²’lik 12 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacılara tam olarak tahsis edilmiştir. Yapılan bu işlemin mevzuata uygun olduğu sonucuna varılarak davanın reddine karar verildiği kararın temyizi üzerine Danıştay, dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde oluşturulan imar parsellerinin metrekare itibariyle büyük olduğu, davacılara ait taşınmazların düzenleme ortaklık payı düşüldükten sonra kalan kısımlarının imar plânı ile getirilen ebatları sağlamadığı, bu nedenle davacıların iki kadastro parseline karşılık iki müstakil imar parseli verilmesinin teknik olarak mümkün olmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararını gerekçeli onayarak “, müstakil parsel verilememesinin teknik nedenini ortaya koymuştur. (yayımlanmamış ).

Danıştay 6. Dairesi’nin 23.12.1999 tarih ve E;1998/5820, K;1999/6845 sayılı kararında ise,

“dava konusu parselasyon işlemi ile davacıya ait taşınmazlardan daha önce yapılan terkler de göz önünde bulundurularak yasal oranda düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra kadastral parsellerin bulunduğu yerde oluşturulan 3117 m² yüzölçümlü 8568 ada, 1 sayılı parselde tahsis yapılmasına olanak varken hiçbir teknik zorunluluk bulunmadığı halde eski yerlerinden uzakta bulunan 8573 ada, 2 sayılı parselde 211/2400 oranında hisse tahsis edildiği, bu durumda davacının düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra kalan 518 m² yeri karşılığında imar plânı uyarınca 2000 m²’den az parsel büyüklüğü olmaması nedeniyle müstakil parsel verme olanağı bulunmasa dahi kadastral parsellerinin bulunduğu yerde oluşturulan imar parselinde hissedar yapılması gerekirken hukuki ve teknik bir zorunluluk bulunmadan başka bir yerde hisseli parsel tahsisine ilişkin dava konusu işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle” uygulama işleminin iptaline karar veren mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir. (yayımlanmamış)

138