• Sonuç bulunamadı

2. KORUMACILIK VE TİCARİ SERBESTLEŞME

2.4 Korumacılık Politikaları

2.4.1 Korumacılık yöntemleri

2.4.1.2 Tarife-dışı korumacılık politikaları

Hükümetler tarafından uygulanan tarife dışı korumacılık politikalarından biri miktar kısıtlamasıdır. Miktar kısıtlaması (kota) ile ithal malın miktar ve değeri üzerine mutlak bir sınırlama getirilerek, bu malların ithalatına müdahale edilmesi amaçlanmaktadır. Tarife dışı korumacılık araçlarının, tarifelerden en temel farkı

uygulamalarının yerli üretimin arttırılması üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı sonucuna ulaşmışlardır. Korumacılığın yerli üretim üzerinde etkisi olmadığına dair kanıtlar sunan diğer çalışmalar için bakınız: Baldwin (1982), Bhagwati ve Hansen (1973), Bhagwati ve Srinivasan (1980). Bu durumun sebebi olarak yukarıdaki kurgulanan hipotetik ekonominin gerçeklikten uzak bazı varsayımlara sahip olması gösterilebilmektedir. Örneğin, tam rekabet piyasası varsayımı gibi.

16 Tarife nedeni ile ekonomi üzerinde gerçekleşen net kayıp veya kazancın belirlenebilmesi için tarife

öncesi ve sonrasında gerçekleşen durumların karşılaştırılması gerekmektedir. Şekil 2.1’de a, b, c, d, e ile simgelenen beş farklı bölge tarife neticesinde oluşan ekonomik birimlerin karşı karşıya kaldıkları maliyet ve kazançları göstermektedir. Üretici kesimi tarife sonrasında daha yüksek fiyat nedeni ile ( )a ile simgelenen daha yüksek artık düzeyine sahiptirler. Tüketici kesimi ise aynı mal için serbest dış ticaret durumuna oranla daha yüksek fiyatla karşılaştıkları için göreli olarak daha kötü duruma sahip olup (a+b+c+d) ile gösterilen kayıpları söz konusudur. Hükümet ise tarife nedeniyle (c +e) kadarlık bir gelir elde ederler. Dolayısıyla tarifenin ekonominin bütünü üzerindeki net etkisi (b+de) ile gösterilen alandır. Bu net etki içerisindeki (b +d) ile ifade edilen bölüm tarife nedeniyle yaşanan etkinlik kaybını göstermektedir. ( )b alanı üretici refahındaki azalma sonucunda kaybedilen alan ve

( )d alanı tüketici kaybı nedeniyle oluşan alandır. ( )e alanı ise ticaretin getirisini göstermektedir. Fakat bu noktada belirtilmesi gereken önemli bir husus, tarife uygulayan ekonominin küçük bir ekonomi olması durumunda, ticaret getirisi olarak adlandırılan alanın söz konusu olmayacağıdır. Dolayısıyla küçük bir ekonomi söz konusu olduğunda tarifeler (b +d) kadar refah kaybına yol açacaktır. Büyük ülkelerde ise bu refah kaybı bazı durumlarda iki etki (b +d) ve

( )

e ters işaretli olduklarından dolayı

etkilerin büyüklüklerine bağlı olarak pozitif yönlü olabilme imkanına sahiptir. Elde edilen sonuçlar ışığında, tarife nedeniyle küçük ülkelerde üretici kesimi ( )a kadarlık bir rant kazanmış olsalar dahi üretim ve tüketim maliyetlerinin ülkeye yüklendiği ve toplu olarak bakıldığında toplumsal refah azalttığı görülmektedir (Milner, 1990; Karluk, 2009).

tarifeler gibi fiyat mekanizması üzerinden etki yaratmak yerine doğrudan maliyetler göz önüne alınmadan ülke içerisine dışarıdan girecek mal miktarında sınırlama yapmaya gitmesidir17 (Dixit ve Norman, 2002).

Kotaların ilk etkisi tarifelere benzer olarak ithal edilen malın yurt içi fiyatlarını arttırmak yönündedir. Böyle bir tablo altında, ithal malın yurt içi fiyatı arttığında, bu malın ithalatının yapılması değerli hale gelmektedir. Bunun sebebi ise ithal malın yurt içerisindeki satış fiyatının bu malı satın alma fiyatından daha yüksek olmasıdır. Hükümetler hangi birey ya da kuruluşlara ithalat yapma hakkı verecekleri genellikle ithalat lisansı sistemi ile belirlemektedirler. Bu lisanslar genellikle bazı kurumsal süreçler yoluyla dağıtılmalarına karşın bazı durumlarda açık arttırma ile bireylere verilmektedirler. (Krugman, 1993).

Kota Uygulamasının Ekonomi Üzerindeki Etkilerinin Analizi

Kotaların ekonomik etkilerinin gösterildiği Şekil 2.2’de tarifenin kısmi denge etkilerinin incelendiği duruma benzer olarak birincil durumda serbest dış ticaretin söz konusu olduğu varsayılmıştır. Bu nedenle ilk durumda Pw ifadesi dünya fiyatını göstermektedir. Hükümet tarafından korumacılık politikası dahilinde miktar

17

Literatürde kota uygulamalarının ekonomi üzerindeki etkileri ile ilgili birtakım çalışmalar yer almaktadır. Örneğin, Krishna ve Tan (2010) rekabetçi bir piyasada, tarifelerin ve kotaların etkilerini incelemiştir. Kotaların tarifelere denk olduğu, tarife biçimlerinin (ad valorem ve spesifik tarifeler) fark etmediği ve kotaların reel etkiler değil, sadece rantların dağıtımlarını etkilediği sonucuna ulaşmışlardır. Fakat piyasaya giriş ve çıkışların içsel olduğu durumda bu sonucun geçerli olmadığını gösterilmiştir. Bu denge durumlarının sadece eğer kotaların uzun dönemli düzeyinde olan bir piyasa giriş durumunda sağlanabildiğini belirlemişlerdir. Panagariya ve Duttagupta (2002) ise tarife ve kota uygulamalarının olması durumunda ikili serbest ticaret bölgesi anlaşmalarının (STA) politik ve ekonomik uygulanabilirliğini incelemişlerdir. STA’nın politik uygulanabilirliğinin hükümetlerin refahı ve üreticinin karını maksimize etmek istediği varsayımı altında, ticari engelin tarife ya da kota olmasına bağlı olarak değiştiğini belirlemişlerdir. Bulgular, tarifenin uygulandığı durumda serbest ticaret bölgesi anlaşması reddedilirken, gönüllü ihracat kısıtlamalarının veya kota uygulandığı durumda her iki ticari partnerin de kabul ettiğini göstermiştir. Corden ve Anderson (1994) çalışmalarında korumacılık teorisini incelemişler ve Dixit (1985)’in çalışmasındaki ikili teorik yapıyı takip ederek, korumacılığın ekonomi üzerindeki etkilerini modellemişlerdir. Bu çalışmada, tarife ve kotaların ekonomi üzerindeki etkileri matematiksel olarak gösterilmiştir. Falvey (1985) ise küçük bir ekonomi için kota uygulamasının her şartta refah arttırıcı bir etkisi olduğunu ama buna karşın tarife uygulamalarının refah azaltıcı etkisi olabileceğini bulgulamıştır. Anderson ve Neary (1992) ise, kota uygulamasının (birçok durumda kota ve tarifeler birlikte uygulandıklarından), ticari reformun ekonomi üzerindeki etkisinin değerlendirilmesinin zor olduğu belirtilerek, bu koşullar altında refah arttırıcı bir kota uygulaması için genel denge analizi ile bu etkinin belirlenmesini amaçlamışlardır. Öte yandan, Naudé ve Rossouw (2008) Güney Afrika için, Çin’den ithal edilen tekstil ürünlerine uygulanan kotaların etkisi araştımışlardır. Genel denge analizleri kullanılarak, kota uygulamaların etkisi incelenmiş ve elde edilen sonuçlar makroekonomik, sektörel ve hanehalkı temelinde kotanın etkisinin olumsuz yönde olduğu ve yoksul ve zengin hanehalkları arasındaki eşitsizliği arttırdığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla Güney Afrika için Çin’le serbest ticaret anlaşmasının yapılmasının kota uygulanmasına göre çok daha yararlı olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Benzer çalışmalar için bakınız: Ferrantino, 2006; Fugazza ve Maur, 2008; Adriamananjara ve diğ., 2004; Glazer ve Hassin, 1998; Feldman, 1993; Deardoff, 1987; Anderson, 1987.

kısıtlamasına gidildiğinde, yurt içi fiyat düzeyi Pw ile gösterilen düzeyden PT ile gösterilen düzeye yükselmektedir18. Kota uygulaması ile birlikte mala yönelik yurtiçi arz artacak ve arz eğrisi S ile gösterilen eğriden S+Q ile gösterilen eğri düzeyine erişmektedir.

Şekil 2.2: Kotanın Büyük Bir Ülkedeki Kısmi Denge Etkileri (Markusen ve diğ, 2001).

Kota uygulaması sonuçları da, kotaların ithal malın yurt içi fiyatlarının artmasına neden olduğundan tarife uygulamasının sonuçları ile benzer nitelik taşımakadır. Fakat bu iki uygulama arasında bir fark söz konusudur. Bu fark da tarifelerin gelir etkisi nedeniyle gerçekleşmektedir. Tarifeler hükümetlere gelir sağlamasına karşın, kotalar hükümetlerden ziyade ithalat lisansını elinde bulunduran kişilere gelir transferi sağlamaktadır. Bu lisans sahipleri kotaya tabi olan malları satın alarak, satın aldıkları fiyata göre çok daha yüksek bir fiyat düzeyinden yurt içinde bu malları satarak kar elde etmektedirler. Bu kar kota rantı olarak bilinmektedir (Roberts, 2006).

Kota uygulamalarını tarifelerden ayıran farklardan bir diğeri de yurtiçindeki firmaların sahip oldukları tekelci gücündeki farklılıktır. Tarife ile herhangi bir yurtiçindeki endüstrinin korunması durumunda, bu endüstrideki firmalar belirli bir noktaya kadar yurtiçi fiyatlarında artışa gidebilmeleri karşın, kota uygulaması sonucunda endüstri daha da fazla korunduğu için, ithalat lisansına sahip firmalar

18

Tüketici kesiminin kota uygulanması nedeniyle karşı karşıya kaldıkları refah kayıpları

(a+b+c+h+d) alanları ile gösterilmektedir. Üretici kesiminin kazancı ise ( )a alanıdır. Tarife etkisinden farklı olarak (c +h) alanı hükümet yerine ithalat lisans sahiplerine giden geliri göstermektedir. Sonuç olarak, kota nedeniyle ülke ekonomisinde yaşanan bütün etkilerin sebebiyle, tarifelerin yarattığı etkilere benzer olarak (b +d) alanı ile gösterilen refah kaybı söz konusu olmaktadır. S D d b PT Pw PT * c a P Q1 Q3 Q4 Q2 Kota S+Q h Q

fiyatlarında daha fazla artışa gidebilmektedirler. Tarife uygulaması sonrasında tüketiciler artan mal fiyatları karşısında ithal mallara yönlenebilirlerken, kota uygulaması ile tüketicilerin ithal mallarına yönlenebilmeleri engellenmektedir. Zira ithalat lisansına sahip kişiler tarafından ithal malına uygulanan prim miktarı daha da fazla arttırılabilmektedir. Dolayısıyla kota uygulaması sonucunda koruma altına alınan endüstrilerdeki firmaların, yurtiçi fiyatlarını arttırması ve tekelci gücünden yararlanmaları daha karlı olabilmektedir (Krugman, 1993).

Bu itibarla, aslında hükümetlerin tarife uygulaması yerine neden tarife dışı korumacılık politikalarını tercih ettikleri ile ilgili nedenlerin bulunması oldukça güçtür. Zira kota ve tarifelerin ekonomi üzerine olan net etkileri karşılaştırıldığında, gelir kaybı, rant sağlamanın maliyeti ve tekelci gücü arttırma gibi etkilere sahip olan kotanın tarifelere oranla ülke ekonomisine yüklediği maliyetler göreli olarak çok daha fazladır19 (Bhagwati, 1988).